uluslararasi İnanÇ turİzmİ ve eshab-1 hf ...isamveri.org/pdfdrg/d222993/2013/2013_azizha.pdfb...

13
ULUSLARARASI VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU 20 - 22 Eylül 2012

Upload: vanthu

Post on 08-May-2019

218 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE

ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU

20 - 22 Eylül 2012 KAHRAMANMARAŞ

Page 2: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

EDiTÖR

Seydihan KÜÇÜKDAGLI Serdar YAKAR

YAYlN KURULU

A. Turgay İMAMGİLLER Seydihan KÜÇÜKDAGLI

Prof. Dr. Mehmet ÖZKARCI Yrd. Doç. Dr. Hamza KARAOGLAN

Ertuğrul KAZANCI BelmaGEMCİ

ÖkkeşGÖKÇE

ISBN: 978-605-86188-4-8

BASKI Öncü Basımevi 0312 384 31 20

TASARlM NoyaMedya

İLETiŞiM ADRESi:

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü GMK Bulvan Atatürk Parkı

Sabancı Kültür Merkezi 1 Kahramanmaraş Tel: +90 344 235 15 00- Faks: +90 344 235 15 Ol

[email protected] www.kabramanmaraskulturturizm.gov.tr

Birinci Basım: Ekim 2013

Bu eser İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanarak, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı finansı ile bastırılmıştır.

2

Page 3: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

ASilAB-I KEHF KISSASI ÜZERİNE SEMANTİK BİR İNCELEME

Dr. Hossam abd el AZİZ*

ÖZET Kuran-ı Kerim'de Aslıab-ı Kehfkıssası, içinde barındırdığı bazı kelimelerle dikkat çekmektedir. Bu kelimelerden bazılan da Kuran'da sadece bu surede geçmektedir. Bu kelimeler arasından seçmiş olduğumuz beş kelimeyi de se­mantİk açıdan bu çalışmamızda inceleyeceğiz: Kehf, Rakiym, Mirfak, Facva, Vasiyd. Çalısmamızda, öncelikle bu kelimelerin sözlük anlamlan için Arapça lugatlara başvurduk Daha sonra Tefsir ve Coğrafya kitaplarını referans aldık. Ancak bunu yaparken, Aslıab-ı Kehfkıssasının nerede gerçekleştiği konusu­nu çalışmamıza dahil etmedik. Çalışmamız; giriş bölümüyle başlamakta, her kelimenin sernantİk incelemesi için beş ayn bölümle devam etmekte ve sonuç bölümüyle de sona ermektedir.

Anahtar Kelimeler: Ashabı Kehf, El-kehf Ar-raklm, Mirfak, Fecva, El Vasiyd

A SEMANTİC STUDY ON STORY OF ASHAB AL-KAHF ABSTRACT b al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some areusedin the Qur'an only once and only in the Sura al-Kahf. In this present study, we will examine five words we chose with regard to semantics: al-Kahf, al-Raqeem, al-Mirfaq, al-Fajwah, al-Wasiyd. In our re­search, we first look at the dictionaries in order to introduce the literal and terminological meanings of the words. After that, tafseer books and geograp­hical sources are our secondary references for our research. However, we did not deal with where the story of Ashab al-Kahf occurred. Our research consists of introduction, chapters of each word, which is five chapters, and the conclusion.

Key Words: Ashab al-Kahf, al-Kahf, al-Raqeem, al-Mirfaq, al­Fajwah, al-Wasiyd

*Dokuz Eylül Üniversitesi İl alıiyat Fakültesi -lı[email protected]

I Bu makalenin Husam Abdu/aziz Malımüd'un r.:ı IJy.;I.IJ.>JIJ<,?._;\? J.ı"'; l.ı"'[Y \.l.!L>J isimli makalesinin Türk­çeye çevirisidir.

359

Page 4: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------

IJ(Jtı.f':

0iJy:..ı JU"ô iı.f'CY IJ.!l.:ıJ IJ_,I.JJö Jı,Ş IJ..;]0 IJ.!l.Jı.$i YYt_u" IJiJ.JJ\0 IJ0ı,? ._;li t_Jı.,?-"'1 .ı:ı.il 1Jy01.

IJJU"U"ı.$ IJ(i'fi' _,Ji 0 .JJ Jı,Ş t_ı,?.J .:ı.i.:ı 1Jiı,ŞI0 i0 IJ._;} 0 IJ.!l.Jı.$i' -'i0 .:ı.i.:ı IJiJ .JJ\0: [ lj.!r.:ı'J - IJ)Jı.$i -

IJi)SJ- IJJt_ji- IJ_,;_,oy.)] .

~Ş01.J..; .:ı.il 1Jy[0 i 01.J"..;1 JjiJı,?l. J.:ı _, ı,? .J0.!.1 j Jı,Ş IJiJii IJi_,J t_Jt.S IJit_'(] IJJ~ı,?ô ,yfı.$1 _,). \jJJIJ;

IJJt__,ı,?; J.:ı.i.:ı IJ.!.!Ji\0, -'ı,?ıf0t_ı,Ş0 y.!l0y \j0J\ıfı.$.J t_0Jil ı,Ş01.Jy IJii .J IJ.Jut_!Jı.,?-"'1 Jlıf0ı,?u"l[

1Jit_0t.S IJJ~ı,?' _,.!l.iJ.!l IJit_'U' IJd:,JUı,?ö _,.!l0y IJy'JJ\0 , _,JI ı.$ıft_t.S !Jt.S 1Jy[0 Jı,Ş IJpu"t_ IJct)Jı,?

JJ.!l.:ıJ i_, IJ.JJı.$i i_, IJi.!.l\0 IJ0ı,? -(;;::.; Y!'. i[:'\0 0j.!l IJJı.J"ö . _,._;J J~;_y,·.;:; .ı:ı.i.:ı IJiJ .JJb .) )ıfö 0[Jı,?Jı,?ö

JjiJı,?;, (00~ .)JIJ0.:ıl t_0J .:ı jJI. IJt_Jil., ()'(;ı,?1 IJ0ıfJıfJ IJ01.Jı.$N J.:ıi' -'il iu"U.ı:ı IJJI[J !Jt.S

IJı)"IYJ< ii' ı)"ı,Ş0u"[ Jı,Ş ..::.,0\ı,?l IJy[..::.. IJ.iı,? c· Jı,Ş ITıf; iYI[..:..' .!.IJ iY[..:., ı,Şt0ı.r! y.!.!Ji; i0 .ı:ı.i.:ı

IJ.!.!Ji\0 IJtJv' ..:.,i ı,Ş00.:ıı,Ş y1JC0iö IJ0ı,? 0yı,Ş0 i..:.i IJ001.:S[. IJ0ı,? _,ı.J"J0 !Jı.,?-"'1, _,._;I.:Siö IJi )tt_. IJ.!.IJib IJiJ01[~: lı.f'CY IJ.!l.:ıJ, IJ.!l.:ıJ, IJ.JJı.$i' IJi.J·....;:_;, IJJij, IJ_,;_,oy~.

GİRİŞ Bu araştırmada Kehf Süresinde Ashabı Kehfkıssasında geçen 9.-26.

ayetlerinde yer alan ve Kur'an-ı Kerim'de başka herhangi bir sürede geç­meyen beş kelimenin semantik yapısı incelenmiştir. Bu araştırmada bir­çok klasik Arapça sözlüklerden istifade edildi. Bunlardan bazıları Halll b. Ahmed'in "el-A'yn", Ebu Amr eş-Şeybanl'nin "el-Cim", Ebu Düreyd'in "Cemheratu'l-Lüğa", Farabi'nin "D!vanu'l- Edeb", Ezheri'nin "Tezhibu'l­Lüğa", Cevheri'nin "Tacu'l-Lüğa" ve Sıhahü'l-Arabiyyeh" ve her ikisi de İbn Siydeh el Endülüs!'ye ait olan "el Muhkem ve'l Muhassasa'dır". Bunun yanında Mucahit, Şafi'!, Taberi, İbnA'tıyyah, Fahrettin er-Razi ve Ebu Hayyan el-Endülüs! gibi tefsir ilminin önde gelen müfessirlerin eserlerine de müracaat edildi. Ayrıca İbn Hurdazbe'nin "el Mesalik ve'l-Memalik", "Akam el-Mercan", ''Nüz}.ıetu'l-Müştak fi İhtirak'ıl-Mak" gibi birçok coğrafya eser­lerinden ve Büldan kitaplarından istifade ettiğimiz gibi bunlardan başka İbn Mücahid'in "Kitabu's-Seb'a fi'l-Kıraat" adlı eserini de inceledik.

BİRİNCİ BÖLÜM: El-KEHF Kehf Süresine adını veren bu kelime kıssada altı defa tekrarlanmakta­

dır Dört yerde "el" takısı" alarak, iki yerde de muttasıl üçüncü çoğul zamirin muzafı "Kehfihim" şeklinde zikredilmiştir .. Me'acim yazarları bu kelimenin semantik yapısı hakkında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Halil b. Ahmed ( v.h. 1 70) "Kehf" kelimesini alan olarak genişliğinden dolayı dağlarda bulunan "mağara" olarak ele alır. Dar ve küçük olursa buna "gdr" denir der, çoğulu "kuhüf'tur. "Kehf" ve "gdr", her ikisinde dağda olsa bile birincisini diğerinden genişlik ve alan bakımından farklı görür. İbn Düreyd (v.h.321) ise bu iki kelimeyi anlarnca genişlik veya darlık gibi alan açısından ele almaz. "Kehf' kelimesinin çoğulunun "ldhdf' olduğunu ve kulla­nılmayan

360

Page 5: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

bir fiil olduğunu zikreder ve bu kelime yerine bir "nun" ziyadesiyle başka bir fiilin türetildiğini ifade eder. "el-kehf", "kehf'ul-cebel", çağulu "kuhüf', "kihdf"tir. Dağda mağaralar/Kuhüf mevcut ise "tekehhefe '1-cebel",aynı şe-kilde "tekehhefe '!-bi 'r"; "Kuyu mağaralaştı " ...... bazıları "el-kehf" keli-mesini hızlı yürümek hızlı koşmak anlamına geldiğini uzaklaşmak anlamına gelen ve bir "nun" ziyadesiyle türetilmiş olan "kenhefe a 'nna" fiilinin bu kullamlmayan fiilden türetildiğini ileri sürdüklerini zikrederler.

Fdrdbi (v.h.350) ise "kehf' ve "gar" kelimeleri arasında sernantİk açı­dan bir aynm yapmamıştır. Ancak O her iki kelimeyi de birbiriyle tarif ederek "Kehf' kelimesinin "ğar", "ğar" kelimesinin de "kehf' olduğunu zikretmekte­dir. İbn Faris de (v.h.395) Farabi gibi bu iki kelimeyi birbiriyle tanımlamıştır. Cevheri de aynı şekilde "kehf" ve "gdr" kelimeleri arasında sernantİk bir ay­rıma gitmemiş "Kehf" kelimesini dağda oyulmuş eve benzetmiştir. Çoğulun "kuhuf".olduğunu belirtmiş, diğer taraftan "gdr" kelimesini de "kehf" gibi ele almış ve her iki kelimenin de anlarnca birebir aynı olduğunu Arapçada 'fuldnun kehfun " yani mecazi olarak da "me lee ' " anlamında kullamldiğını zikretmiştir. İbn Slde (v.h.458) "El- 'Ayn" isimli eserinde Ham b Ahmed'ten bu bağlamda rivayetlerde bulunmuştur.

Ffruzabddf (v.h.817) "kehf" kelimesinin farklı anlarnlarını zikreder. İbn Düreyd'in bildirdiği gibi bu kelimenin kullamlmayan bir fiili olduğunu "kenhefe a 'nna" fiilini bir nun ziyadesiyle bu kelimeden türediğini zikrede­rek: "kehf" dağda oyulmuş evdir. Çağulu "kuhuf'tur", veya "kehf' dağdaki "gdr "dır, geniş olaruna "kehj", dar olanına "gdr" denir. Hızlı koşmak hızlı yürümek anlamında olan kullamlmayan fiilidir bu fiilden "kenhefe a 'nnd" fili türemiştir demektedir. (Kamus'ul-muhit 1/851))

Tacu'l-Arüs müellifi Zebldl (v.h.1205) "kenhefe a'nnd" fiilinin anlarrum "esra'a ve madd" şeklinde zikretmekle birlikte, İbn Düreydi'n Cemhera adlı eserinin konu ile ilgili metnine iki yerde atıfta bulunmakta­dır. (Tacu'l-Arüs 4/340-347). Ancak Zebldl eserinde bu fiilin anlamını "te­nahha a 'nna" olarak zikretmiştir. Birincisinde Zebldl şunu ifade eder: "İbn Düreyd'den rivdyeten denir ki: "tenahha a'anna"; "esra'a ve mada" ile aynı anlamdadır. (koştu, geçti, uzaklaştı)."Diğer yerde ise şöyle der:"İbn Düreyd dedi ki ; "Kehf"in yürümek koşmak anlamında olduğunu ileri sürüyor/ar, el­cemhere'deki metinde de "yürümek",koşmak" şeklinde geçmektedir. Kulla­mlmayan bir fiili olup hızlı yürümek anlamındaki "kenhefe a 'nna" fiilinin bu kelimeden türetildiğini söylemektedir". Bunun yanında Zebldl, kehf ve ğar kelimeleri arasında genel ve özel farklar olduğunu "kelif"in dağda oyulmuş eve benzediğini çoğulunun "kihaf" olduğunu, Sıhah'da da böyle geçtiğini dile getirir.

Zebldl'nin sözünden "kehj''in mağaraya benzediği, Halil b. Ahmed'in de zikrettiği gibi "ğar"'ın "kehj'ten alan olarak daha dar olduğu, geniş olanına

361

Page 6: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ---------------------------­

"kehfe" benzeyenine "mağar" dendiği ve "gar" kelimesinden türetildiğini, anlayabiliriz. İbn. A'tiyye de bu görüşü tercih ederek: "Kehf dağdaki geniş oyuktur, daha dar olanına "gar" adı verilir. (El-Muharrer'l-aziz :fi takdir'il­kitabi'l-aziz 3/479. Bak. Tezkiratü'l Erib :fi Tefsir el-Öarib s.210)

İKİNCİ BÖLÜM: "ER-RAKİM" Er-Raldm kelimesi Kur'an-ı Kerim'de Kehf süresinde bir defa geç­

mektedir. Bu kelime müfessirler, coğrafya ve dil bilimcileri açısından üç yön­de ele alınabilir.

MÜFESSİRLER GÖRE "ER-RAKİM" Müfessirler bu kelimeyi üç kelime içinde ele almışlardır. İbn. Ab­

bas bu kelimeyi tefsir etmekten kaçınmıştır. Taberi tefsirinde İbn Abbas'ın bir ri vayeti yer almaktadır. İlgili rivayette İbn Abbas: "H anan", "evvdh" ve

_ "ra/dm" hariç Kur'an'ın tamamını biliyorum. (Camiu'l-Beyan fi Te'vilu'l­Kur'an 17 /604) "rakfm kitap mı yoksa yapı mı bilmiyorum ".dediği nakledi­lir. Müfessirlerden bazılan da "Gıslin" kelimesini de ekleyerek İbn Abbas 'ın bilmediğini söylediği kelimelerin dört tane olduğunu zikretmektedirler. (Te'vilu'l-Muşki'l-Kur'an s.67, Bahr'ul Ulum 2/92, Mefatih'ul Gayb 21/429) Bunun yanında bazı müfessirler de "rakfm " kelimesinin anlamıyla ilgili İbn Abbas'tan bazı rivayetler aktarmışlardır. Ebu İshak el-Sa'lebl'ye göre (v.h.427) "Rakfm" Gatafan ve Eyele arasında bulunan bir vadidir, Aslıab-ı Kehf bu vadide bulunmaktadır".( El-Keşf ve'l Beyan an Tefsiru'l-Kur'an 6/146)

Yine İbn Abbas'a ait başka bir rivayette de İbn Cevz1 "rakfm" ke­limesinin anlamı hakkında altı rivayet zikretmektedir. Şöyle der: "Raki'm kelimesi hakkında altı rivayet vardır bu rivayetlerden biri Ebu Salih'in, İbn Abbas'tan naklettiği rivayettir. Bunda "rakfm" bulanların, gençler hakkın­da bilgi sahibi-olsun diye üzerine isimlerinin yazılı kurşun levhadır. Ka'b'ın naklettiği ikinci rivayete göre gençlerin çıktığı köyün adıdır. Üçüncüsü Hasan ve A'tıyye tarafından söylenmiştir burada da bir dağ ismidir. Dördüncüsü İk­rime ve Mücahid'in bir rivayette söylediği, Rumca hokkadır. Beşincisi Said bin Cübeyr'in ifadesiyle köpek anlamına gelir. Altıncısı Katade ve Dalıhak'ın rivayetine göre de "Kehf"in bulunduğu vadinin adıdır".(Zad'ul- Mesir c.3 s.6).

Müfessirlerin İbn Abbas'tan "rakfm" kelimesinin anlamı hakkında naklettiideri rivayetlerin çeşitliliğinden açık bir şekilde anlaşılmaktadır ki: birincisinde İbn Abbas üç veya dört kelime ile birlikle bu kelimenin de tefsir etniemiştir. Başka bir rivayette onun dağ veya vadi adı olduğunu dile getir­miştir. Üçüncü bir rivayette ise "rakfm "Aslıab-ı Kehf gençlerinin isimlerinin yazılı olduğu kurşun levha olduğunu ifade etmiştir.

Aynca "rakfm "in bir yer adı değil Aslıab-ı Kehf'in isimlerinin yazılı

362

Page 7: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

olduğu kurşundan bir kitap olduğunu kabul eden müfessirler de vardır. Bun­lardan bazıları Mukatil b. Süleyman el-Belhl (v.h.l50) (bak tefsir'u Mukatil bin Süleyman c.2 s.574) ve İmam Taberi'dir. Taberi: (v.h.350) "rakfm" keli­mesinin anlamıyla ilgili rivayetleri zikrettikten sonra bu kelimesin anlamının levha, plaka veya üzerine yazı yazılan bir şey olması daha evladır demektedir. Bazı raviler de rakim' in Aslıab-ı kehfin isimlerinin ve onlarla ilgili haberlerin yazılı olduğu levha olduğunu rivayet ettiklerini" söyledikten sonra şöyle de­vam ederler: "Rakfm, kökü "merkum "dur. Tıpkı maktfil-katll, mecrı1h-cerih gibi "rakfm" olarak tasrif edilmiştir. Bir şey yazdığımız zaman "rakamtu keza, keza" denir". İbn Cevz1 de aynı görüşü benimsemiştir. (Tezkirat'ul­Erib fi Tasnif'il-Öarib s.210)

COGRAFYACILARA GÖRE: "ER-RAKİM'' Müfessirlerin bu kelime hakkında söyledikleri çeşitli görüşler dışında

coğrafyacıların ve Büldan kitabiarı yazarlarının da "Raklm"in nerede olduğu hususunda farklı görüşler ortaya koydukları görülmektedir. Bunları şöyle sı­ralayabiliriz. l.Bazı coğrafyacılar Ashab-kehfile "Ashab-ı raklm"in tamamen birbirinden farklı olduklarının ve değişik yerlerde bulundukarını kabul ederler. Bunlar­dan biri İbn Hurdazbe'dir (v.h.280) Bizans kralının şehirlere vali tayin bah­sederken söyle der: "Efsis kalelerinin bulunduğu Terkasis şehri Rustaku'l­Avasi'dedir. Burası dört kalesi olan Aslıab-ı kehfin şehridir. Ashabu'r-raklm ise Umutiye ve Niliya arasında Hırmetu'l-Rustak'tadır".(İbn Hurdazbe, el Mesalik ve'l-Memalik s.l06) Bu metinden açıkça anlaşılıyor ki İbn Hurdazbe her iki şehrin Bizans diyarında olsa bile aynı yerde bulunmadığını ifade etmektedir. 2.İbn Fakih(v.h.356) "Ashab-ı raklm"in Kostatıniyye'de bir dağda Şı'ab'ta yer aldığını ifade eder. (İbn Fakih, Büldan s.91) BuradaAshabı-kehfkelime­sini kullanınayıp "Ashab-ı raklm" kelimesini kullandığı görülmektedir an­cak başka bir mevzudan bahsederken Ashab-ı kehf tabirini kullanmaktadır ve şöyle demektedir. "Halid b. Mi'dan: Cennette Aslıab-ı kehf'in köpeğinden ve Bel'am'ın eşeğinden başka hayvan olmayacaktır. Aslıab-ı kehfin köpeklerin adı dindir" dedi. (İbn Fakih, Büldan s.l91) 3.Hicri dördüncü yüzyılda vefat eden Akamu'1- Mercan'ın müellifi İshak b. Hüseyin el-Müneccim, Aslıab-ı kehf ve Aslıab-ı raklm'in bulunduğu yerleri İbn Hurdazbe'nin yaptığı gibi net bir şekilde açıklarnamaktadır ancak bu iki yerin de Bizans topraklarında bulunduğu hususunda onunla aynı görüşü pay­laşır. Kostatınıyye'nin büyük ve benzersiz bir şehir olduğundan ve coğrafi konumundan söz ettikten sonra, "Haliç sırtlarında ve Kostantıniyye'ye yakın bir yerde, Umuriye, Kehf ve Raklm diyarı bulunmaktadır", der. ( Akam'ul Mercan s. 1 17 -118) Daha sonra ''Kehf ve Rak1m hakkında" başlığıyla b uranın

363

Page 8: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------­

bir tek yerde "Umuriye ve Ankara" arasında beşinci ınıntıkada bulunduğunu söylemektedir.

İshak b. Hüseyin'in bu iki kelimeyi Kur'an'da geçtiği gibi bir kez "Kehfve Rakim", bir kez de "Rakim ve Kehf olarak ifade ettiği görülmekte­dir. Şöyle der: "O büyük bir dağdır,orada yerin altında bir "kehf' mağara bu­lunmaktadır. taştan bir kapısı vardır orada ölü bir kavim bulunmaktadır, sanki diriymiş gibidirler ....... " Ancak bu ikisinin arasında bir ayrıma gitmez. 4.Ebfı Ubeyd El-Bekri el- Endülfısi (v.h487) Aslıab-ı kehfin, Aslıab-ırakim olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bu iki kelimenin birbirinden farklı şeyler olduğunu kabul eden görüşü de zikreder. Bizans imparatoru Dakyanus'tan bahsederken: "Dakyanus altmış sene tahta kaldı. Hıristiyanlara soykırım uyguladı. Ashabı-ı kehfyani Aslıab-ırakim ondan kaçarak kurtuldular." (el­Bekri, Mesalik ve Memalik, c. s. 301). Bazı müellifler Aslıab-ı Kehf'in başka Aslıab-ı Rakimin başka şeyler olduğunu ancak, her ikisinde Bizans'ta bulun­duğunu ifade ettiklerini nakleder. 5.Şerif el-İdrisi (v.h.560) Aslıab-ı Kehf ve Aslıab-rakim arasında bir ayrıma gitmez, bazen Aslıab-ı Kehf, bazen de Aslıab-ı rakim şeklinde birini diğerinin yerine ifade eder. Ona göre ikisi de birdir, Umuriye ve Nikiyye arasında aynı yerdedir. O Şöyle der: "Afsin şehri Rıstak el-Evasl'dedir. Ona Ashab-ı-Kehf şehri de denir. Aslıab-ı Kehf ise Umuriye ve Nikiyye arasında bulunan Rıs­tak'taki bir mağaradadır ..... Orada oyulmuş sütunlar ve birkaç ev vardır. Bu evierden birinin kapısının eşiği yüksektir, bir boy büyüklüğünde üzeri yon­tulmuş bir kapısı mevcuttur burada Aslıab-ı rakim' in kabirieri bulunmaktadır. (Nüzhet'ul-Müştak fi İkhtirak el-Afak, c.2 s.802-803) Yine şöyle demektedir. "Endülüs ehli, Ashabı Kehfin Luşa şehrinde bulunan şehitler olduğunu zan­netmekle yanılmaktadırlar." 6.Ali b.Bekr et-Herevi ise (v.h.611) ise "Kehf' hakkında birisi Arnman ya­kınlarında diğeri Bizans diyarında üçüncüsü ise Endülüs'te olmak üzere üç yerden söz eder ve Bizans'ta ki Aslıab-ı Kehf veRakim'in bulunduğu yeri ziyaret ettiğini açıklamakta ve burasının doğru yer olduğunu kabul etmekte­dir. Şöyle der: "el-Balka Kehfve Raktın'in bulunduğu yerdir. Onun yanında da içerisinde antik yerleşim yerlerini barındıran Arnman adında bir şehir daha vardır. Burayı Dakyanus'un şehri olarak zikretmişlerdir. Zorbaların şehri ol­duğu da söylenmektedir Allah daha iyi bilir. Yine Bizans diyarında Ablastm yakınlarında, harabelerin bulunduğu Ahsis kentinde Kehf ve Rakim' i ziyaret ettik buraya Dakyan us 'un şehri denmektedir. Batıda Erıdülüs topraklarında içerinde Kehf ve Rakim'in yer aldığı gül bahçeleri adında ve içerinde çürü­meyen ölü bir topluluğun olduğundan da bir yerden daha söz ederler, yine Tulaytula (Toledo) şehrinin İmparator Dakyanus'a ait olduğu söylenir ancak doğru olan onun Bizans'ta olduğudur." (el-İşarat ila Ma'rifa'tuz Ziyarat, s.25-

364

Page 9: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

26, 56). Ablastllı şehrinden bahsederken. "Ablastin İmparator Dakyanus'a aittir, yakında eski yapılarm bulunduğu Ablis kenti vardır. Batısında da Kehf yer almaktadır." der ve Kehf süresinin on yedinci ayetini zikreder. 7.Şihabuddin Ebfı Abdullah Yakut el Hamavi'nin (v.h.626) şu sözleri de Aslıab-ı kehfin Bizans diyannda bulunduğunu teyid etmektedir. "Absus Rum diyannda Ablastin yakınlannda İmparator Dakyanus şehridir, orada bir çok tarihi yapı bulunmaktadır". (Mu'cem'ul-Büldan, c.l s. 73) Bunun yanında Şam civannda bir yerden de söz eder ancak doğru olanın Bizans diyannda olduğu yönündeki görüşünü şu sözleriyle ifade eder. "Balka yakınlannda Şam ci vannda bir yer vardır buraya "Rakim" denir, bazıları buranın Aslıab-ı kehfin bulunduğu yer olduğunu iddia etseler de doğru olan "rakim"in Bi­zans diyannda olduğudur." (Mu'cem'ul Büldan,c.3 s61,.Bak. c.l s.489 ve c.4 s.l51) Yukanda değindiklerimizden anlaşılmaktadır ki coğrafyacılann büyük ço­ğunluğu Aslıab-ı kehf ve Aslıab-ı raldmin aynı kişiler olduğunu ve Bizans diyannda bulunduklan kabul etmektedirler. Ancak B. Fakili Aslıab-ı kehfve Aslıab-ı rakimin Bizans diyannda iki ayır yer olduğunu kabul etmektedir. Aynı şekilde sadece İbn Fakili diğer coğrafyacılann aksine Aslıab-ıRakim tabirini kullanmıştır ancak başka bir bağlamda Aslıab-ı kehf tabirini de kul-

. lanmıştır.

LÜGAT ALİMLERiNE GÖRE "RAKİM" İbn Düreyd şöyle der: "er-rakmu: elbiseye nakış yapmak demektir.

Nakış işlenmiş her elbiseye "markfım" da denir. Sırtındaki alacalı nakıştan dolayı bir tür zehirli yılana "el-Erkam" denir. "Er-Rakmu" kitaptaki hattır. Bu nedenle kitaba "er-raldm" veya "el-markfım" da denir. Allah daha bilir. Fakat bir topluluk bu kelimeyi divit anlamında da kullanır ancak bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum."(Cemherat'ul Lüğa, s. 290)

Dil alimlerinin büyük çoğunluğu "er-raklm" kelimesinin kitap anla­mına geldiğini kabul ederler ve bu kelimenin. katll-maktul, cerih-mecruh gibi ism-i mef'ul anlamında fall vezninde olduğunu söylerler.

Meacim yazarlanndan bir kısmı "raldm" kelimesinin farklı yedi anla­mını zikrederler. Ebfı Mansfu el-Ezheri (v.h.370) "raklm" tabirinin anlamıyla ilgili kaynaklan vererek şunlan söyler: "er-Raldm kelimesi hakkında yedi görüş vardır. Ka'b bunun Aslıab-ı kehfin çıktığı köy, İkrime Rumca divit an­lamına geldiğini, Mucalıit, raldm kelimesinin kitab manasma geldiğini söyler. es-Süddl bu kelimenin, kaya manasına, Said b.Cübeyr: köpek, Ebfı Ubeyd ise, kehfin bulunduğu vadinin adı olduğunu söyler. el-F erra; Aslıab-ı Kehfin kendi isimlerinin, babalannın isimlerinin, dinlerinin ne olduğunun nesepleri ve kimden kaçtıklan yazılı olan kurşun levhadır denıişlerdir." ( ez-Zahir fi Garib elffiz Şafii,s.130).

365

Page 10: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------­

Flrfızabad1 (v.h.817) Kamusel Muhit'te "rak!m" tabirinin anlamına Hızarn bin Vabısa'nın atı anlamını da ekleyerek sekize çıkarır. (Kamus'ul-Muhit, c.4 s.120). Tac'ul-Arus'un müellif Zeb1d1 de bu konuda Flrfızabadl'yi izler. Mu'cemu'l-Vasitte dokuzuncu anlamı da felek, yörünge şeklinde verilmiştir. (Mu'cem el Vasit, c.1 s.367).Ulaşabildiğim dil sözlüklerinde, "raklmin" yer adı olduğunu tercih eden bir görüşe rastlamadım.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM "EL-MİRFAK" Bu kelime kehf süresinin on altıncı ayetince geçmektedir. Kıraat

alimleri bu kelimenin "merfik" mı yoksa "mirfak" şeklinde okunacağı hu­susunda ihtilaf etmişlerdir. İbn Mücahid (v.h.324) bu konuda şöyle demek­tedir. "İbn Kesir, Ebfı Amr, Asım, Hamza ve Kesa1 "Mirfekan", Nafi ve İbn Amir ise "Merfika" olarak okumuşlardır. (es-Seb'atu fi'l-Kıraat, s.388) Kıraat alimlerinin ihtilaf ettiği gibi lüğa alimleri de bu kelimede ihtilaf etmişlerdir. Ezheri (v.h.370) böyle bir ihtilafın varlığını ortaya koymak için Ferra'dan bi~zat şu rivayeti yapmıştır. "Bu kelimeyi "merfikan" şeklinde kabul edenler sanki dirsek anlamına gelen "mirfak" kelimesiyle "kolaylık-fayda" anlamı­na gelen "merfik" kelimelerin arasında bir aynma gitmek istiyorlar. Ferra: Araplann çoğuuluğunu mirfak kelimesini hem insanda bulunan dirsek, hem de kolaylık-fayda anlamına gelen "mirfak" şeklinde mim harfini kesralı, fe harfini de fethalı okumayı tercih ettiklerini, bunun yanında bu okuyuş tarz­lannın farklı lehçelerden kaynaklandığını söyler. "(Tezhib 'ul-Lüğa c.9 s.1 O 1-102,Bak. Cernharat'ul-Lüğa, c.2, s.284, D!van'ul Edeb, c.1 s. 289,Tac'ul­Lüğa ve Sıhahu'l-Arabiyya,c.4 s.1482,Makayis'ul-Lüğa,c.2 s.482, Lisan'ul Arab, c.3 s.1695) Nahivcilerden Ebfı Hayyan el-Endülfıs1 de (v.h.745) bu ihtilafa yer vererek şu rivayette nakleder. "Mekkl Ferra'dan rivayet ederek şöyle dedi: Bu keli­mede mim kes'i-alı okunmadığı takdirde bir durum, bir organ ya da başka bir şey hakkında olup olmadığını bilemem. Kesa1 "mim" fethalı ve "fa" kesralı okunınazsa (mirfak) dirsek anlamında bir organı ifade etmeyeceğini söyle­mektedir. Ebfı Hatem, Kesal'nin aksine merfik mescit gibi aynı vezinden olup ism-i mekandır demektedir. Ebfı Zeyd ise merfik kelimesinin mef'il vezninde mastar olduğunu söyler. Bu kelimenin iki lehçe olduğu söylenir".(Bahru'l­Muhlt, c.7 s.151) Konu ile ilgili lügat ve nahiv alimlerinin ileri gelenlerindenAhmed b. Halll'e baktığımızda O'nun onun bu kelimenin anlamını isim, mücerret ve mezid fiil olarak ele aldığını ve Kuran-ı Kerim' de tek bir yerde geçen bu kelimeyi örnek gösterdiğini görürüz. O bu kelimenin Kur'an kıraatİndeki farklılıklanna, sarf nahiv yönünden yapısına hiç değinmez. Şöyle der: "er-Rlfk": yumuşaklık ve kolaylıktır. Bu özelliği olana "Refik" denir. "el-İrtifak" dirseğinin üzerine da­yanmak "Mirfak": bir fiil, bir durum veya organ olarak

366

Page 11: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

el gibi üzerine dayanılan her şey için kullanılır demektedir" ve mezkür ayeti zikretmekfedir.(Bahru'l-Muhlt, c.5 s.l49)

Konu ile ilgili lügat ve nahiv alimlerinin ileri gelenlerinden Ahmed b. Halll'e baktığımızda O'nun onun bu kelimenin anlamını isim, mücerret ve mezid fiil olarak ele aldığını ve Kuran-ı Kerim'de tek bir yerde geçen bu kelimeyi örnek gösterdiğini görürüz. O bu kelimenin Kur' an kıraatmdeki farklılıklarına, sarf nahiv yönünden yapısına hiç değinmez. Şöyle der: "er­Rıfk": yumuşaklık ve kolaylıktır. Bu özelliği olana "Refik" denir. "el-İrtifak" dirseğinin üzerine dayanmak "Mirfak": bir fiil, bir durum veya organ olarak el gibi üzerine dayanılan her şey için kullanılır demektedir" ve mezkür ayeti zikretmektedir.(Bahru'l-Muhlt, c.5 s.l49)

DÖRDÜNCÜBÖLÜM"ELFECVE" Bu kelime Kur'an-ı Kerim'de sürenin on yedinci ayetinde yer almak­

tadır. Lügat alimlerince ""geniş alan anlamında kabul görmüştür. Halll b. Ah­med "el fecva" yerde ki geniş alan anlamındadır der. (el-Ayn, c.6 s.l90, bak. Divan'ul-Edeb c.4.s.7,el-Zehirfi Garib elfaz Şafii, c.l s. 123, Tac'ul-Lüğa ve Sıhahu'l-Arabiyya, c.6 s.2452, Mücmelü'l-Lüğa, c.l s.712) İbnDüreyd, Halll b. Ahmed'in söylediklerine ilave olarak dar bir alandan geçilerek vanlan ge­niş alan ifadesini ekleyerek şöyle der: "El-fecve, el-Fecava: Dar bir yerden

·geçilerek varılan geniş alandır. Şöyle de söylenir "Falancanın evlerini ara­sında "fecve" geniş bir alan var." el fecve evinsahanlığı anlamında geldiğini çağulu fecavaat'tır diyenlerde bulunmaktadır. Ebu Ubeyd de bu kelimenin anlamını geniş alan olarak ele alır (Cemheratu'l-Lüğa,c.l s.489).Başka bir yerde de dağlarda ki yank şeklinde ifade eder.( Cemheratu'l-Lüğa,c.2 s.780, bak. el-Muhkem, c.5,s.502, el-Muhassas c.3 s.77, el-Lisan, c.5,s.3354) İbn Side yukarıdakilere ilaveten fecve kelimesine alçak, düşük olma sıfatını da ekler ve "Kehf süresinde on yedinci ayetinde geçen bu kelimenin geniş ve alçak alan anlamına geldiğini Sa'leb'in bu kelimeyi geniş ve alçakta kalan saha olarak tefsir ettiğini" söylemektedir.( el Muhkem, c.7 s.564) Burada şu anlaşılmaktadır ki Halll b. Ahrned'e göre fecve yerde ki geniş ve buna benzer bir alandır, Mu'cemlerin büyük çoğunluğu da kelimeyi bu an­lamda ele almaktadır, İbn Side, Sa'leb'in tefsirini kaynak göstererek fecve kelimesinin geniş ve alçakta kalan saha olarak anlamlandırmıştır.

Buradan bu gençlerin mücerret anlamda bir kehf te (mağarada) ola­madıklan bilakis dar ve yer seviyesinden alçak bir kapıdan girilen içi geniş bir Kehf (mağarada) de uyudukları anlaşılmaktadır.

BEŞİNCi BÖLÜM: "EL VASİD" Bu kelime sürenin on sekizinci ayetinde geçmektedir. Mucahid el­

Mahzumi (v.h.104) ve Sehlu't-Testurl (v.h.283) (Tefsiru't-Testuri c.l s.97) gibi bazı müfessirler ayette geçen bu kelimenin anlamını avlu (bak. Tefsir'u-

367

Page 12: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------­

Mücahit, s.446) şeklinde tefsir etmişlerdir. Mukatil bin Süleyman vasit ma­ğaranın kapısında bulunun boşluktur demiştir. İmam Ebu Cafer Taberi ise kendisiden önceki müfessirlerce avlu, mağaranın avlusu, kapı, toprak anlam­lan olarak rivayet edilen kelimeleri sıraladıktan hemen sonra kapı ya da kapı boşluğu, kapının kapandığı boşluk şeklindeki görüşün daha doğru olduğunu söylemektedir. Taberi "el Esld" kelimesinin Necde kabilesinde ve "el-Vasld" kelimesinin de Tername kabilesinde kullanılan iki lehçe olduğunu, Ebu Amr bin Ala'dan da Yemen kabilesine ait bir lehçe olduğunun zikredildiğini söylemektedir."(Camiu'l- Beyan fı Te'vili'l-Kur'an,c. 1 7,s.625-626).

Lügat alimleri ve Meacim yazarları vasld kelimesini birçok anlamını zikretmişlerdir. İbn Faris bu kelimenin vasade fiilinden bir şeyi başka bir şeye eklemek anlamında olduğunu ifade eder. (Mekayisu'l-Lüğa, c.6,s.1 1 7) Halll b. Ahmed' e göre bu kelimenin iki anlamı vardır. Evin avlusu ve kapı boşluğu manasındadır. Ebu Amr Şeyhaniye göre ağaçtan veya odundan ya­pılmıŞ kapı ve ağıl anlamındadır. Farabl, vasld kelimesinin anlamını avlu "fina"olarak zikretmiştir. Ebu Mansfrr el Ezheri de Farabi gibi fina (avlu) şeklinde ifade etmektedir, ancak O bu kelimenin lehçesini Ferra'ya nisbet ederek Ferra'nın şöyle dediğini nakleder: "Ferra dedi ki: el-vasld ve el-asid iki lehçedir". Cevheri yukanda yer verilen anlamlara "kökleri birbirine ya­kın bitkiler" anlamını da ilave eder. (Tacu'l-Lüğa ve Sıhahu'l-Arabiyye,c. 2 s. 441,550-551) İbn Faris de kökleri birbirine yakın ot anlamına yer verir. Vasld: eve bitişik olduğundan avlu anlamına gelir "fina". Makaylsu'l-Lüğa, c.6,s 117,bak. Mücmelü'l-Lüğa,c.1 s.928) İbn Slde (v.h.458) Muhkem adlı eserinde "vasld" kelimesinin anlamı evin avlusu "finau'l-beyt, dar" olarak vermekle iktifa eder, ancak kapı anlamı ver­mez. Bununla birlikte kendinden öncekilerin sözlerine "evsade" (Kapattı) an­lamında "esade" fiilini ilave eder. Ancak ben İbn S lde 'ten önce bu fiile (e sade) yer veren Meacim yazarianna rastlamadım. O eserinde esade" maddesinde şöyle der: "esade'l-babe"; (Kapıyı kapattı), " esade'l-kıdra"; (Tencereyi ka­pattı). Avlu veya evin geniş bölümü anlamına gelen"vasld" kelimesi de bu fiilden türemiştir der. ( el-Muhkem, c.8,s.350 ve 368).Aynı şekilde Muhassas adlı eserinde de kapı anlamıyla ele almaz ve şöyle der: "vasld" boşluk, evin salonu, evin prtasıdır.(el Muhassas, c.1 s. 151,bak. c.4 s.236) İbn Manzfrr da (v.711 h) Lisan'ul Arap'ta kapattı anlamına gelen"esade" fiiline iki maddede işler, "vasld" maddesinde, avlu, giriş olarak ele alır, "vasade" maddesinde ise evin avlusu şeklinde zikretmektedir. ( Lisan'ul Arap,c.1 s.86,c.6 s.4844). Flrfrzabadl de "esade" fiiline yer vermiştir. Flrfrzabadl' den sonra O 'nu Zebldl izler. Ancak Flrfrzabadl, vasld kelimesinin anlamianna kendisinden önceki mu' cemlerde geçmeyen eşik anlamındaki atabeh kelimesini eklemiştir.

368

Page 13: ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF ...isamveri.org/pdfdrg/D222993/2013/2013_AZIZHA.pdfb al-Kahf in the Qur'an takes attention with the words in it. Among these words, some

SONUÇ Kehf süresinde anlatılan Aslıab-ı kehf kıssasının yapısal unsurlann­

dan olan "kehf, rakfm, mirfak,fecva ve vasid" kelimelerinin semantik açıdan tahlili bu makalenin başlıca konusudur. Öncelikle bu beş kelimelerin sadece Kehf süresinde geçtiği belirtilmiş, mezkfu kelimelerin anlamı değişik açılar­dan irdelenmiştir. İlk olarak, sürede altı defa kullamlan "Kehf" kelimesinin anlamı, tefslr ve lügat alimlerinin bakış açılanyla incelenmiştir. İkinci kelime olan "Rakfm" kelimesine ise tefslr ve lügat alimlerinin yanı sıra coğrafyacılar da ilave edilmiştir. "Mirfak" kelimesinin daha çok semantik tahlili üzerinde durolup özellikle iki anlamı üzerinde yoğunlaşıldı. "Facva" nın dar bir yer­den geçtikten soma vanlan "geniş alan" anlamı gözetilerek Ashab-ı keh:fin sığındıklan mağaranın özelliği anlaşıldı. "Vasit" tabirini bazı müfessirler, ''fina"/ avlu şeklinde tefsir ederken bazılan da "kehf"/mağarın kapı boşluğu şeklinde tefsir etmiştir. Bu Arapçadayaygın olarak eşik/ "atabe" olarak ifa­de edilmektedir. Vasit tabirinin ise daha çok Necde ve Tername kabilerinde kullamlan ayn bir lehçe olduğu zikredilmiştir. Bunun yanında Ebu Amr bin A'la dan da Yemende kullanılan bir lehçe olduğu anlaşılmış "Kapı, avlu, evin geniş bölümü ve ağaçtan veya odundan yapılmış kapı ya da ağıZ" anlamlanna geldiği tesbit edilmiştir.

369