namik kemÂl'de Şark meselesİ’nİn gÜndemİ: 1866-1869 …. doç. dr. musa... · eastern...

16
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3226 Number: 43 , p. 243-258, Spring I 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 19.12.2015 13.03.2016 NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ: 1866-1869 GİRİT İSYANI * EASTERN QUESTION’S AGENDA IN NAMIK KEMAL: 1866 - 1869 CRETE REBELLION Yrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öz Namık Kemâl, 19. Asır Türk entelektüel düşünce dünyasının önemli simaların- dan biridir. Kendisini edebî eserlerle ifade etmesinin yanında çeşitli konularda yazdığı ilmî ve fikrî eserleriyle de önemli izler bırakmıştır. Bu ilmî ve fikrî eserlerinde edebiyat- tan ekonomiye, siyasetten eğitime, hukuktan tarihe birçok konuyu ele almıştır. Bu konulara da sorunlara çözüm getirme odaklı yaklaşması, Namık Kemâl’i önemli yere taşımıştır. Namık Kemâl’in ele aldığı konular arasında siyasî olanları ağırlıktadır. Siyasî konular ise ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti ile ilgilidir. Namık Kemâl’in üzerine eğildiği konular arasında Şark Meselesi ve bunun etrafını oluşturan meseleler önemli bir yer tutar. 1866-1869 Girit isyanı ve Girit Meselesi bunlardan biridir. Girit isyanı sırasında gerek büyük devletlerin yaklaşımları gerek Osmanlı Devleti’nin Girit politikası ve ger- ekse ortaya çıkan sonuç Namık Kemâl’i, meseleyi Şark Meselesi üzerinden ortaya ko- ymasının ne kadar yerinde bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir. Biz de 1866-1869 Girit İsyanı ve bunun etrafında oluşan siyasî gelişmeleri Namık Kemâl’in notlarıyla ele alarak bu güne taşımaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Namık Kemâl, Şark Meselesi, Girit İsyanı 1866-1869, Girit Meselesi, Osmanlı Devleti, Uluslararası İlişkiler Abstract Namik Kemal is one of the important figures of Turkish intellectual world of thought of 19th century. Apart from the fact that he was able to express himself with lit- erary works, he was also able to express his ideas through treatises. In all his works, he mentions lots of subjects from literature to economy, politics to education, law to history. Furthermore, the subjects of his works are generally related with politics and focus point * Bu makale, 16-18 Ekim 2015 tarihinde Kuşadası’nda düzenlenen Geçmişten Günümüze Girit: Tarih, Toplum, Kültür Uluslararası Sempozyumu’nda Şark Meselesi ve 1866-1869 ‚Girit İsyanı: Namık Kemâl'den Notlar‛ adıyla sunulan bildirinin genişletilmiş halidir.

Upload: vunhu

Post on 02-Mar-2019

224 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3226

Number: 43 , p. 243-258, Spring I 2016

Yayın Süreci

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date

19.12.2015 13.03.2016

NAMIK KEMÂL'DE ŞARK MESELESİ’NİN GÜNDEMİ:

1866-1869 GİRİT İSYANI* EASTERN QUESTION’S AGENDA IN NAMIK KEMAL: 1866 - 1869 CRETE

REBELLION Yrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ

Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Öz

Namık Kemâl, 19. Asır Türk entelektüel düşünce dünyasının önemli simaların-

dan biridir. Kendisini edebî eserlerle ifade etmesinin yanında çeşitli konularda yazdığı

ilmî ve fikrî eserleriyle de önemli izler bırakmıştır. Bu ilmî ve fikrî eserlerinde edebiyat-

tan ekonomiye, siyasetten eğitime, hukuktan tarihe birçok konuyu ele almıştır. Bu

konulara da sorunlara çözüm getirme odaklı yaklaşması, Namık Kemâl’i önemli yere

taşımıştır. Namık Kemâl’in ele aldığı konular arasında siyasî olanları ağırlıktadır. Siyasî

konular ise ağırlıklı olarak Osmanlı Devleti ile ilgilidir. Namık Kemâl’in üzerine eğildiği

konular arasında Şark Meselesi ve bunun etrafını oluşturan meseleler önemli bir yer

tutar. 1866-1869 Girit isyanı ve Girit Meselesi bunlardan biridir. Girit isyanı sırasında

gerek büyük devletlerin yaklaşımları gerek Osmanlı Devleti’nin Girit politikası ve ger-

ekse ortaya çıkan sonuç Namık Kemâl’i, meseleyi Şark Meselesi üzerinden ortaya ko-

ymasının ne kadar yerinde bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir. Biz de 1866-1869

Girit İsyanı ve bunun etrafında oluşan siyasî gelişmeleri Namık Kemâl’in notlarıyla ele

alarak bu güne taşımaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Namık Kemâl, Şark Meselesi, Girit İsyanı 1866-1869, Girit

Meselesi, Osmanlı Devleti, Uluslararası İlişkiler

Abstract

Namik Kemal is one of the important figures of Turkish intellectual world of

thought of 19th century. Apart from the fact that he was able to express himself with lit-

erary works, he was also able to express his ideas through treatises. In all his works, he

mentions lots of subjects from literature to economy, politics to education, law to history.

Furthermore, the subjects of his works are generally related with politics and focus point

* Bu makale, 16-18 Ekim 2015 tarihinde Kuşadası’nda düzenlenen Geçmişten Günümüze Girit: Tarih, Toplum, Kültür

Uluslararası Sempozyumu’nda Şark Meselesi ve 1866-1869 ‚Girit İsyanı: Namık Kemâl'den Notlar‛ adıyla sunulan

bildirinin genişletilmiş halidir.

244

Musa GÜMÜŞ

of those works is Ottoman Empire. While writing about social, political, and economic

problems of Ottoman Empire, he also produced solutions to those problems in light of

his own ideas. Besides, an important one of the topics that he had worked on was East-

ern Question and some other problems that are related with it. Actually, 1866-1869 Crete

Rebellion and Crete Issue may be counted as one of those side-problems. Also, both ap-

proaches of great powers to the rebellion and Ottoman Empire's Crete policy showed us

how Namik Kemal did an important work by approaching to the topic within the con-

text of Eastern Question. In this paper, we will try to analyze 1866 - 1869 Crete Rebellion

and other political developments with related to the rebellion with the help of anecdotes

from Namik Kemal.

Keywords: Namik Kemal, Eastern Question, Crete Rebellion 1866-1869, Crete

Question, Ottoman State, International Relations

GİRİŞ

19. Yüzyıl Türk münevverlerinin en

önemlileri arasında bulunan Namık Kemâl,

Osmanlı Devleti’nin siyasî, sosyal ve eko-

nomik hayatına dair birçok makale yazmış,

bu makalelerinde devletin içinde bulundu-

ğu sorunlara değinmiş ve bu sorunların

çözümü için öneriler sunmuştur. Bu sorun-

lara dair sergilediği isabetli yaklaşımlarıyla

döneminde dikkat çeken Namık Kemâl, bu

görüşleri ile çok yönlü bir mütefekkir ola-

rak tarihte yerini almıştır.

Namık Kemâl siyasî konu ve olay-

lardan kendini soyutlamayan bir kişi olarak

dönemin önemli ve devleti uğraştıran me-

selelerini, Osmanlı Devleti’nin içinde bu-

lunduğu durumla birlikte değerlendirmeyi

başarmış ve bunlara dair yaklaşımlarla da

dönemin siyasî, sosyal ve ekonomik mese-

lelerini iyi okumuş ileri görüşlü bir düşü-

nürdür (Aydın, 2009: 26). Namık Kemâl,

millete hizmet için tek vasıta olarak gördü-

ğü yazılarını gazeteler aracılığıyla yayım-

lamıştır. Namık Kemâl, kendisinin de dedi-

ği gibi vatan hizmetkârlığı için doğmuştu. Bu

düşünce ile hareket eden Namık Kemâl,

fırsat bulduğu her an yazmaya devam et-

miştir. O bunu şu cümlelerle açığa vurur:

Kendimi vatan hizmetkârlığı için

doğmuş bilenlerden olduğum gibi bu

vazîfeyi ifâya yazıdan başka kendimce

bir vâsıta bulamadığımdan elimde ka-

lem tutmağa kudret hissettiğim gün-

den beri gazeteciliği ihtiyar edindim

(Özon, 1997: 222).

Namık Kemâl’in gençlik döneminin

siyasî atmosferi, onun idealist bir düşünce

sistemini benimsemesine zemin hazırlamış-

tır. Bunun verdiği enerji ve düşünce yapısı

onu gerçekçi bir düşünür yapmıştır. Os-

manlı Devleti’nin içinde bulunduğu sorun-

lara hasrettiği mesaisini yaşadığı son ana

kadar sürdürmüştür. Makalemizin konusu,

Şark Meselesi ve bunun bir ayağını oluştu-

ran 1866-1869 Girit İsyanı ve Girit Meselesi,

Namık Kemâl’in notları ile oluşturulmuş-

tur. Bu cümleden olmak üzere Şark Mesele-

si çerçevesinde Batı’nın içinde bulunduğu

siyasî zihniyet ve uluslararası çıkar ilişkile-

ri, devletlerin Osmanlı politikası, Osmanlı

devlet adamlarının siyasî duruşları, Os-

manlı Müslim-Gayrimüslim tebaanın içinde

bulunduğu ruh hali ile ortaya koydukları

tavır ve davranışlar, bunun Osmanlı Devle-

ti’nin genel durumuna yansımaları çalış-

mamızın içeriğini oluşturmaktadır.

Tarihi Zemin Olarak Şark Mesele-

si

Şark Meselesi, çeşitli şekillerde ta-

nım bulmuş, farklı yaklaşımların etkisiyle

birden fazla anlama bürünmüş bir kavram-

dır2. Çeşitli hedefleri içinde barındıran Şark

2 ‚Fransız tarihçi Sinyobos, Şark Meselesi’nin en açık

başlangıcını XVIII. yüzyıl olarak göstermekte, meseleye ad

konulmasının ise XIX. yüzyılda olduğunu söylemektedir.

Albert Sorel ise, Türklerin Avrupa’ya ayak bastığı andan

itibaren bir Şark Meselesi’nin ortaya çıktığından ve

Rusya’nın da bir Avrupa devleti olmasından sonra bu

meseleyi kendi çıkarları doğrultusunda halletmek yoluna

girdiğinden bahsetmektedir. Borjva’ya göre de, Şark

Meselesi’nin tarihi ve coğrafi sınırı daha da genişlemektedir.

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 245

Meselesi, temelde Türklerin Avrupa sınırla-

rından mümkün olan en uzak diyarlara

uzaklaştırılması diye tarif edilebilir. Ruslar

tarafından Paris Kongresi’nde, Osmanlı

hâkimiyetinde yaşayan Rumları ifade et-

mek için gündeme getirilse de (Namık

Kemâl, 1327a: 1), tarihî süreçte Batı’nın

benimsediği bir siyasî proje halini almıştır.

Aslında Rus Çarı, zihinlerde hep var olan

Şark Meselesi’ne yeni bir yorum getirmiştir.

Ancak bu kavram, bu tarihten çok daha

öncelere dayanmaktadır. Viyana Kongre-

si’nde ise bu kavramın tanımı, Türk idare-

sinde yaşayan Hristiyanları kapsayacak bir

şekle sokulmuştur (Şahin, 2006: 21). Bu

kavram, bir anlamda Batı’nın doğu müca-

delesi, hatta medeniyet çatışmasında önem-

li bir hareket alanını ifade eder. Bu yüzden,

dün olduğu gibi bugün de Türkler için

önemli bir yere sahiptir.

Genel bir bakış aşısıyla, Şark Mese-

lesi’nin, tarihin çeşitli dönemlerine göre

değişik anlamlara sahip olduğunu belirtebi-

liriz. Şark Meselesi, İslamiyet’in doğuşu ve

yayılmaya başlaması, Türklerin Anadolu’ya

ayak basmaları, İstanbul’un Fethi, XVIII.

asırdan itibaren gerek Rusya ve gerek

Avusturya İmparatorluğu’nun Osmanlı

Devleti’ni istila etmek ve Osmanlı Hristiyan

tebaasını isyan ettirmeye çalışması gibi

çeşitli olaylara dayandırılmıştır diyebiliriz3.

Borjva, Şark Meselesi’ni Ortaçağ’ın başlangıcından itibaren

Hıristiyan olan ve olmayan kavimlerin çarpışması olarak

tanımlamaktadır. Edward Deriyo’ya göre de, Şark Meselesi

Müslümanlarla Müslüman olmayanların kavgasıdır.

Soloviyef ise meselenin düşünülemeyecek kadar eski

zamanlardan itibaren Avrupa ile Asya’nın çarpışması

olduğunu vurgulamaktadır. Hemen hemen bütün

kaynakların ortak noktası Şark Meselesi’nin Türklerin

Asya’dan Avrupa’ya geçmesiyle başladığı görüşünde

birleşmektedir‛ (Ulusan, 2009: 230). 3 Şark Meselesi hakkında bkz: Edouard Driault, Şark

Meselesi, ‚Bidâyet-i Zuhûrundan Zâmanımıza Kadar‛,

Çev. Nafiz, Yay. Haz., Emine Erdoğan, Berikan Yay., 2.

Baskı, Ankara, 2005; Ahmed Saib, Şark Meselesi, Yay.

Haz. Saadetin Gömeç, Akçağ Yay., 1. Baskı, Ankara,

2008; Matthew Smith Anderson, Doğu Sorunu, 2. Baskı,

İstanbul 2010; Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamit

Şark Meselesi’nin dayandığı zihin

dünyası, din odaklı olarak oluşmuş ve Haç-

lı zihniyetini besleyen bir etki yaratmıştır.

İslamiyet denildiğinde ise hedefin Türkler

olduğu tarih boyunca onlarca kez müşahe-

de olunmuştur. Bu yüzden Şark Meselesi,

Türkleri, ilk başta Anadolu’ya sokmamak

anlayışını üzerinde yoğunlaşmış, Malazgirt

Savaşı bunun başarılamadığını ilan etmiş-

tir. Bir sonraki hedef, Türklerin Anadolu’da

durdurulması olmuş ancak Miryakefalon

Savaşı da bunu suya düşürmüştür. Sonra-

sında ise Avrupa’ya iyice yaklaşan Türkle-

rin Rumeli’den atılması planlanmış, bu da

Çirmen Savaşı’yla sonuçsuz bırakılmıştır.

Niğbolu Savaşı ise Türklerin Avrupa’da

yayılışının engellenmesi fikrînin fiiliyata

geçmesini tarihin derinliğine göndermiştir.

İkinci safha ise 1683-1698 kutsal ittifak sa-

vaşları sonunda imzalanan 1699 Karlofça

Anlaşması ile başlamıştır. Bu safhada Türk-

ler savunma durumuna geçmiştir. Batı,

Türkleri Avrupa’dan ta Orta Asya’ya gön-

derme planını uygulamaya koymuştur.

Öncelikle, Osmanlı hâkimiyetinde bulunan

Balkanlar ve Rumeli’deki Hristiyan tebaa-

nın Osmanlı boyunduruğundan kurtarıl-

ması amacıyla Hristiyanları devlete isyan

ettirerek, onların bağımsızlığı için çalışma-

lara başlanmıştır. İlerleyen süreçte de Hıris-

tiyanlar hakkında çeşitli reformların yapıl-

ması talebi gelmiş ve bu vasıta ile Osmanlı

içişlerine müdahale gerçekleşmeye başla-

mıştır (Gümüş, 2010: 530). Bu küçük açık-

lamadan anlaşılacağı üzere, Şark Mesele-

Devri Doğu Anadolu Politikası, Türk Kültürünü

Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, 1987; Hüner

Tuncer, 19. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa İlişkileri, Ümit

Yay., Ankara, 2000; Raif Karadağ, Şark Meselesi, 2.

Baskı, Emre Yayını, 2005;Hüner Tuncer, Metternich’in

Osmanlı Politikası 1815-1848, Ümit Yay., 1. Baskı,

Ankara, 1996; İlker Alp, Şark Meselesi veya

Emperlalizmin Türk Politikası, Edirne 2008; Ali

Sarıkoyuncu, "Şark meselesi ve Tarihsel gelişimi",

Askeri Tarih Bülteni, Sayı: 36, Şubat 1994; Cevdet

Küçük, ‚Şark Meselesi Hakkında Önemli Bir Vesika‛,

Tarih Dergisi, Sayı: 32, Mart 1979.

246

Musa GÜMÜŞ

si’ne yüklenen anlamlar, zaman zaman

genişleyip zaman zaman da daralmıştır.

Yani, Şark Meselesi, fırtınaya tutulduğu za-

man dalgaları sahillere çarpan ve afaklara yük-

selen bir deniz (İsmail Faik, 1337: 28) gibi iki

dünyanın içinde bulunduğu iklime göre

seyir değiştirmiştir.

Namık Kemâl’e Göre Şark Mese-

lesi ve İmkânları

Namık Kemâl ise Şark Meselesi de-

nildiğinde, İki asırdan beri yanar dağlar gibi

hiç umulmadığı bir zamanda âteş-engiz-i ga-

leyân olarak zelzele-i sademâtiyle rûy-ı ‘arzın

şeklini tağyir etmesinden korkulan devâhî-i

siyâsetin adı olarak anlar (Namık Kemâl,

1327a: 1). Namık Kemâl, Şark Meselesi için

aranan imkânını, Osmanlı topraklarında

ortaya çıkacak herhangi bir olay olarak

görür ve Şark Meselesi’nin gündeme gelip

bir anda alevlenmesi için yettiğini anlatma-

ya çalışır (Namık Kemâl, 1303b: 454). O,

Şark Meselesi’ne tarihî bir geçmiş biçerken

yaşadığı dönemden İki asır öncesini ele alır

ve iki asır öncesini Küçük Kaynarca An-

laşması ile başlatır. Bu durumu anlatmak

için sözüne bu mes’eleyi Kaynarca mu’ahedesi

doğurdu... diye başlar. Çünkü bu anlaşma

ile Rusya Devleti Şark Hristiyanlarını hakk-ı

himâyet kazanmakla İstanbul’un hüccet-i mül-

küne mâlik oldum itikadına düşer der (Karal,

1942: 286). Ona göre Şark Meselesi Batı’nın

bir ürünüdür ve bunu Batı yürütür. Ancak

Batı, bu meselede, çıkar çatışmaları yüzün-

den, kati bir sonuç alamaz. Bu yüzden Şark

Meselesi sürekli gündemde kalarak çürü-

yüp kokar ve koklayanın burnunun düş-

mesine sebep olur hale gelir (Karal, 1942:

287). Bu hali ile de Şark Mes’elesi Avrupa’nın

mübâhasesinin bir kalıtı haline gelir (Namık

Kemâl, 1303b: 454).

Namık Kemâl Şark Meselesi’nin çe-

şitli dinamiklerle ayakta durduğunu düşü-

nür ve bunu, iç ve dış dinamikler diye ikiye

ayırarak birkaç başlık ile anlatmaya çalışır.

Namık Kemâl Şark Meselesi’nin en önemli

dinamiklerinde birini kudret sorunu üze-

rinden açıklamaya çalışır ve meseleyi Os-

manlı Devleti’nin ‚hastalığına‛ getirir

(Namık Kemâl, Hürriyet, 24a: 1-2). Namık

Kemâl, bu meseleye çok kafa yorar ve bunu

tarihî dinamikler üzerinde açıklamaya çalı-

şır. Önce geçmişe bakar, zaferlerden bahse-

der, Batı ile ilişkileri bu düzlemde anlam-

landırmaya özen gösterir, süreci anlatır ve

devletin geldiği son duruma işaret ederek

her şeyin nasıl tersine döndüğünü belirtir

ve bunun şark Meselesi’ni beslediğini ifade

eder (Namık Kemâl, 1327a: 8). Gelinen nok-

tada Osmanlı Devleti’nin Batı karşısındaki

durumunu;

Topun karşısına şişhâne, tüfeğin kar-

şısına yatağan, süngünün karşısına

sopa, tedbîrin karşısına hîle, mantı-

ğın karşısına şi’ir, terakkinin karşısı-

na vukûf, intizâmın karşısına ihtilâl,

ittifâkın karşısına tefrîka, fikrîn karşı-

sına kavuk ile gittik

diyerek çok veciz bir şekilde ifade

eder (Namık Kemâl, 1327a: 8). Namık

Kemâl, Osmanlıların geçmişine gider, ihti-

şamı görür ve bunun medeniyete yansıma-

larını büyük ilim adamları örnekleriyle

anlatmaya çalışır. Türklerin geçmişte nasıl

bir medeniyet seviyesine yükseldiğine işa-

ret eder (Namık Kemâl, Hürriyet, 16: 7).

Lakin zihin değişmiş ve şimdi artık durum

eskisi gibi değildir. Türk namını kabul et-

meyen bir ruh durumu yaşanmaktadır

(Karal, 1942: 284).

Cahillik ve tembellik de öyle bir ha-

le gelmiştir ki, koskoca bir milleti tarihe

gömmek üzeredir. Bir zamanlar yeryüzü

aydınlatan bir millet karanlığın esiri olmak

tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu, 19. asırda

daha da hissedilir hale gelmiştir (Namık

Kemâl, 1327e: 99). Osmanlı bu durumu

nedeniyle ‚hasta adam‛ olarak nitelendi-

rilmeye başlanır. Namık Kemâl de bu has-

talığın sebeplerini devlet adamı yokluğu,

para yokluğu, asker yokluğu şeklinde açık-

lar (Namık Kemâl, 1327e: 97-98). Avrupa

ise eskisi gibi değildir. Onlar, nazariyat-ı

ilmiyenin asar-ı hariciyeye tatbiki ile elde

ettiği neticeleri sonunda göz kamaştırıcı

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 247

azametine ulaşmıştır (Baykal, 1942, s. 190).

Avrupa’da bir zihin değişikliği olmuştur ve

bu, onları kültürel durumlarına uygun bir

şekilde gerçekleşmiştir. Osmanlı Devle-

ti’ndeki zihnî değişim tam anlamıyla kültü-

re, inanca ve itikada aykırı bir şekilde ger-

çekleşmiştir. Bu da bir zihniyet sorunu or-

taya çıkarmıştır (Namık Kemâl, Hürriyet,

20: 1-2).

Osmanlı Devleti’nin kudret soru-

nunun doğal bir sonucu olan dış tahakküm

Şark Meselesi’nin bir diğer dinamiğini oluş-

turur. Özellikle Rusya’nın politikaları üze-

rinden meseleye eğilen Namık Kemâl, bu

politikaların kötü sonuçlarının sadece Os-

manlı Devleti için değil bütün Avrupa’yı

etkileyeceğini ifade eder ve bu konuda

Batı’yı uyarmaktan geri durmaz (Aydın,

2009: 31).

Namık Kemâl uyarısının temel

mantığını Rus yayılmasının tehlikeleri üze-

rinde açıklamaya çalışır. O, bu söyledikle-

rini tarihten aldığı örneklerle ispat etmeye

çalışır. Kırım’ın Lehistan’ın ve Çerkez top-

raklarının bu günkü durumundan bahsede-

rek vahâmeti ortaya koyup bu durumdan,

devletlere, memnun musunuz, sorusunu

yöneltir ve Avrupa’nın içinde bulunduğu

kayıtsızlık halinden şikâyet ederek Hayf bu

kadar gaflete! Yazık cihân-ı medeniyete der

(Aydın, 2009: 32).

Namık Kemâl uluslararası çıkarla-

rın kesiştiği noktaları da iyi bilir ve özellikle

Hindistan konusunda İngiltere’nin dikkati-

ni çekmeyi ihmal etmez. İngiltere’ye,

Rus tehlikesi Afganistan sınırına da-

yanan Rusya’ya, İngiltere, ne ile kar-

şılık verebilir? Hintlilerin muhtemel

bir İngiliz-Rus savaşında Rusların

yanında yer alması muhtemeldir der

(Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 1).

Rusların Şark Meselesi’nin gün-

demde tutmakta kararlı olduğunu ifade

eden Namık Kemâl, niyetlerini basın yoluy-

la da gizlediğini görür. Bunu şu sözlerle

açığa vurur:

Ruslar şarkla ilgili yazdığı yazılarda

o kadar nasihatçı bir dil kullanır ki,

konuda bilgisi olmayanların, Rusla-

rın Osmanlı’yı sevdiğini, iyiliğini is-

tediğini, bu konuda maksadını tam

anlamıyla anlatamadığı için Avru-

pa’ya çekilmiş de oradan fikirlerini

duyurmaya çalışan bir Müslüman

olduğu zannedilir (Namık Kemâl,

Hadika, 17: 2)

Yine ona göre, Ruslar bir anlamda

böyle davranarak hedef şaşırtması yapmak-

tadır. (Hürriyet, 1:). Ruslar Şark Meselesini

Hristiyanlar lehine ayrıcalıklar talep ederek

gündemde tutar, bu da meseleyi sürekli

işler bir hale koymaktadır (Namık Kemâl,

1303b: 454-555). Namık Kemâl’e göre Rus-

ya’yı, bu politikalarıyla bizim hasım-ı ta-

bi’imiz olarak açık bir şekilde meydana vu-

rur (Namık Kemâl, 1303b: 456).

Namık Kemâl, büyük devletlerin

Osmanlı politikalarında Şark Meselesi’ni

gündemde tutmak için milliyetçilik düstu-

runu araç olarak kullandığına işaret eder ve

Fransa’nın politikalarını örnek gösterir

(Namık Kemâl, 1327b: 14). Fransa’nın böyle

bir politika düzleminde hareket ederek

Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmak

için fırsat yaratmak istediği Namık

Kemâl’in dikkatinden kaçmaz.

Namık Kemâl Avrupa devletlerinin

şark ile ilgili politikalarının esas olarak

çıkar çatışmalarına dayandığını ifade eder

(Namık Kemâl, 1327a: 9). Namık Kemâl’in

yaşadığı dönem ve sonrasında ortaya çıkan

birçok olay bu düşüncelerin ne kadar ye-

rinde olduğunu da gösterecektir.

Şark Meselesi’nin itici dinamikle-

rinden bir diğeri Avrupa’da oluşan kamuo-

yudur. Avrupa kamuoyunun bilinçlenme

sürecinde, başta Avrupalı düşünürlerin

Türk ve İslam aleyhine yazdıkları yazılar,

doğudan gelen ve çok büyük kısmı uydur-

ma, abartılı, ön yargıya dayalı bilgiler, Av-

248

Musa GÜMÜŞ

rupa gazetelerinde çıkan yalan-yanlış ve

abartılı haberler önemli rol oynamıştır.

Avrupa kamuoyunda şark ile ilgili yanlış

bilgiye dayalı bilinçlenme ile birlikte ön

yargı da Avrupa milletleri arasında yayıl-

mıştır. Dolayısıyla şarkta meydana gelen en

ufak bir hareketlilik Türklerin Hristiyan

tebaaya karşı haksızlık, zulüm, işkence

yaptığı ve nihayetinde de onları katlettikle-

ri şeklinde yorumlanıyordu (Özon, 1997:

68-72). Namık Kemâl de bu iddiaları çü-

rütmek için çabalamış durmuştur (Karal,

1942: 287).

Namık Kemâl Batı’nın Osmanlı

Devleti’ne karşı müdahaleci bir tutum içine

girmeleri karşısında, onların tutumlarının

ve suçlamalarının yersiz olduğunu ifade

eder ve bunu tarihten örneklerle açıklama-

ya çalışır (Namık Kemâl, 1327b: 23).

Namık Kemâl, Batı’nın bu yanlış

yaklaşımlarından bahsettikten sonra Batı’yı

uyarmaktan geri durmaz (Namık Kemâl,

Hürriyet, 9: 1). Namık Kemâl, Batı’nın Os-

manlı unsurları hakkındaki ıslahat taleple-

rini de Şark Meselesinin bir parçası olarak

görür ve bunu bir müdahale aracı haline

getirdiğini ifade eder. Bu konuda Tanzimat

ve Islahat Fermanlarını örnek olarak göste-

rir ve şunları söyler (Namık Kemâl, 1327b:

11). Namık Kemâl’e göre Reşid Paşa, Tan-

zimat Fermanı’nı, dertlere deva olsun diye

ilan etmiştir. Namık Kemâl, Tanzimat Fer-

manı’nın içeriği Batı’nın alışık olduğu bir

şekilde oluşturulduğunu ayrıca savunur

(Karal, 1942: 287).

Namık Kemâl’e göre, Islahat Fer-

manı da Osmanlı Devleti’nin Batı’ya kendi-

ni hoş göstermek için ilan edilmiştir. Dola-

yısıyla Islahat Fermanı’nın, Şark Mesele-

si’nin önemli bir dinamiği haline geldiği

yine Namık Kemâl tarafından belirtilir.

(Namık Kemâl, 1327a: 5). Sonuçta her iki

ferman da Osmanlı devlet adamları tara-

fından, işte bu hoş görünmek politikasının

bir sonucu olarak ilan edilmiştir (Özon:

1997: 90-91). Namık Kemâl, iki fermanın

yayınlanış sebebinde haklıdır. Birincinde

çok açık olmasa da ikinci fermanda batı

baskısı önemli bir etken olmuştur (Gümüş,

2008: 217-218).

Şark’ın Meselesi Olarak Girit İs-

yanı 1866-1869 ve Şark Meselesi

Şark Meselesi’ni gündeme taşıyan

birçok etken 1866-1869 isyanında da kendi-

ni göstermektedir. Bu yüzden Girit Mesele-

si, Şark Meselesi’nin bir uzantısıdır ve si-

yasî projelerin hâlâ yürürlükte olduğunu

gösterir. Şark Meselesi’nin yoğun olarak

gündemde olduğu bu devirde Namık

Kemâl Girit Meselesi’ne dair çözümlemeler

yapıp çıkarımlarda bulunurken bu gerçeği

hep göz önüne alır. O, bunu, Girid’de zuhûr

eden şerâre-i ihtilâlin tesîriyle yine Şark Mese-

lesi yeniden alevlenmiştir şeklinde dile getirir

(Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 1).

Namık Kemâl’e göre Girit’te mese-

lenin uluslararası bir hal almasında Osman-

lı Devleti’nin çok dinli ve milletli olmasının,

Avrupa’nın Türkler ve Müslümanlar hak-

kında yanlış itikadda bulunmasının ve Os-

manlı Devleti’nin kuvve-i ihtiyâta muhtâc

olduğundan dolayı Avrupa’ya hoş görünmekte

muztarr olması sının etkisi büyüktü (Namık

Kemâl, 1327a: 5). Bu durum da, Şark Mese-

lesi’ni, Devlet-i Aliyye’nin tamâmiyyet-i mül-

kiyyesini ihlâl-i tasavvuru şeklinde siyasî

proje halinde devam etmesine neden ol-

muştu (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 430:

2). Böyle olunca da Devlet-i Aliyye (<) şark

mes’elesinden dolayı şiddetli bir buhrân içine

düşmüştür (Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 1).

Namık Kemâl Girit Meselesi’nin

1866-1869 dönemine dair çözümlemede

bulunurken isyanın nedenleri, isyanda

Yunanistan, Rusya, Fransa ve Amerika’nın

etkisini ortaya koyarken ve Osmanlı Devle-

ti ve İngiltere’nin Girit politikalarını ele

alırken satırları arasına gizlenmiş bir Şark

Meselesi gerçeğini görürsünüz. Onun, orta-

ya koyduğu düşüncelerden, Girit isyanının,

Şark Meselesi’nin bir parçası olarak başla-

dığını anlamaktayız. Namık Kemâl Girit’te

Rumların adayı Yunanistan’a ilhak etmek

için isyan ettiğini ifade eder. Bunun için

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 249

Girit’teki bir takım ehl-i fesâd silâha sarıl*dılar]

der (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 2).

İsyandaki temel amaç, Girit’in Yunanistan’a

katılması için uygun şartları hazırlanması-

dır (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2).

Bunun yanında çeşitli propaganda-

larla Batılı devletlerin meseleye müdahale-

sini sağlamaya çalışan asiler, amaçlarına

ulaşacaklarını düşünüyorlardı (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 1). Namık

Kemâl, gazetelerin bu konuda önemli işlev

gördüğünü ifade ederek Rumlar lehine

kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışıldığı-

na işaret etmiştir (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 423: 2). Namık Kemâl’e göre Gi-

rit’teki asilerin sarıldıkları en önemli dü-

şünce milliyetçilikti. Asiler bu düşünce ile

Yunanistan’ın adaya olan ilgisini daha da

arttırmaya çalışmaktaydılar (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Giritli asiler bu ko-

nuda Fransız kaynaklı Avrupa milliyetçi-

ğinden etkilendikleri Namık Kemâl’in anla-

tımlarında açıkça görülmektedir (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 462: 1-2). Batılı dev-

letlerin ise bunu kullanmakta ve müdahale

aracı yapmakta istekli davrandıklarını; Cins

ve mezhep ve kavmiyet ve istiklâl davaları şarka

müte’allik her türlü mesâilde daimâ bir alet

olagelmiştir (Namık Kemâl, 1327b: 20) şek-

linde dile getirir. Namık Kemâl, Fransa

örneğinde, milliyet ve mezhep ayrılıkları-

nın uygun olanının Avrupalı devletler tara-

fından kullanıldıklarından bahsetmektedir

(Namık Kemâl, 1327b: 19-20). Giritlilerin

milliyetçi düşüncelerinin yanında mezhep

konusunu gündemde tuttuklarını ifade

eder (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 3).

Girit’e bir Hristiyan vali atanması konusu

da gündeme gelir, ancak Namık Kemâl

buna sert bir şekilde karşı çıkar. Büyük

devletlerin kendilerine reva görmedikleri

bir konuda Osmanlı Devleti’ne baskı ya-

pılmasını eleştirir (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 465: 2) Zira Namık Kemâl’e göre bu,

Osmanlı Devleti’ne yapılmış büyük bir

haksızlıktır. Bu devletlerin İslam tebaasını

yönetmek için Müslüman bir vali atadıkları

görülmemesine rağmen bizden böyle bir

talepte bulunmalarını garipser (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 3). Zira büyük

devletlerin Şark’a (Osmanlı Devleti’ne) ait

birçok meselede oldukça tarafgir davran-

dıkları özellikle 19. asır boyunca gözlenmiş-

tir. Namık Kemâl’in yaşadığı dönemde ise

bu durum daha da göz önünde bulunmak-

tadır. Şark Meselesi’nin yoğun olarak gün-

demde olduğu bu dönemde Namık Kemâl

Girit Meselesi’ne dair çözümleme ve çıka-

rım yaparken bu gerçeği özellikle göz

önünde tutar. Devletin içinde bulunduğu

koşullar meseleyi böyle bir safhaya taşımış-

tır. Namık Kemâl’e göre Osmanlı Devleti,

en güçlü olduğu dönemde bile hiç kimsenin

hukukuna tecavüz etmemiştir ve bu du-

rum, ona göre ecdadın övünülecek bir özel-

liğidir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 1-

2). Zaten müstakil bir devletin içişlerine

karışması uluslararası hukuka aykırıdır:

Hukûk-ı milel ahkâmınca hiçbir dev-

let-i müstakilenin idâre-i dâhiliyyesi-

ne diğer bir devlet bi-hakkın müdâha-

le edemez. Bu ‘adem-i müdâhale

usûlü birkaç seneden beri Avrupa’nın

ittihâz etdiği politika mesleği iktiza-

sındandır (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 465: 1).

Uluslararası hukukun ve Avru-

pa’nın kabul ettiği genel siyasî kaidenin

devletler tarafından nasıl görmezlikten

gelinir, Namık Kemâl bunu hayret ve kız-

gınlıkla karşılar. 1856 Paris Anlaşması’nda

alınan kararlar gereğince hiçbir devletin

Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaya

hakkı olmadığını ifade eden Namık

Kemâl’e göre, devletin iç işlerinde istediği

tasarrufu gerçekleştirmesine hiç kimse bir

şey diyemez (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr,

458: 2). Bu hukuk işlerse Devlet-i Aliyye<

şimdiki buhrândan dahi halelden sâlim olarak

kurtulur (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 462:

250

Musa GÜMÜŞ

2). Yoksa yabancı müdahalesi olsa olsa yâ

müşfikâne hareketi tavsiye ile Saltanat-ı Seniy-

ye’nin merhâmetini tehyîc veyâhûd erbâb-ı

isyânın Yunanistan’a iltihâk ârzûsunu terviç

yolunda zuhura getirecektir (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Bu da devleti olduk-

ça büyük zararlara uğratacaktır (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2). Namık

Kemâl’in burada vurguladığı şeyler, aslın-

da Şark Meselesi’ni ortaya çıkaran sorunla-

rın asıl kaynağıdır.

Namık Kemâl, diğer devletlerin

kendi topraklarında ihtiyar ettiği tasarruf-

larında özgür ve buna müdahale edilemez

olduğunu çeşitli örneklerle anlatmaya çalı-

şır ve şöyle der:

Memâlik-i Osmâniyye sekenesinin sü-

lüsünden ziyâdesi milel-i gayr-ı müslimeden

olmağla Saltanat-ı Seniyye bunları Rusya veyâ

Yunan Devleti’ne vermek veyâhûd tebdîl-i mez-

heb etdirmek niyyetinde olmadığı olamayacağı

mertebe-i bedâhetde bulunduğundan kendilerini

her sûretle müsâvât-ı hukûkiyyeden müstefîd

ederek eczâ-yı asliyyesine tamâmen ve kâmilen

mecz etmekliği muktezâ-yı menâfi’inden ‘add

edeceği âşikâr ise de Hristiyânlar’ın ba’zı

tavâ’ifi her kangı eyâletde ‘umûmiyyet veyâ

ekseriyyet kazanmışlar ise iğfâlât-ı ecnebiyyeye

aldanarak hem-mezheblerinin ekseri nezdinde

mültezim olan meslek-i ita’atden inhirâf ile

hey’et-i milliyyenin izmihlâline çalışmakdadır-

lar. Bu hâlde Devlet-i ‘Aliyye hukûk-ı umûmiy-

ye-i mülkiyyesinin muhâfazasına mahsûs olan

silâh-ı müdâfa’ayı bunların eline nasıl teslim

edebilir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465:

3).

Namık Kemâl Rusya ve Avrupa’da

bu konudaki uygulamaları şöyle hatırlatır:

Rusyalu uhûd-ı mevcûdeyi ihlâl ede-

rek Lehistan’ın altını üstüne getirdi.

Mösyö de Bismark Almanya’nın

hey’etini istediği sûrete çevirdi. Bun-

lar Avrupa’nın ahvâl-i ‘umûmiyye-

sine ta’alluk eden mesâ’il-i düveliy-

yeden iken hiçbir tarafdan müdâhale

vukûbuldu mu? Sâ’ir devletlerin

müstefîd olduğu hukûkdan biz niçün

müstesnâ olalım (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 458: 2-3).

Avrupa’da uygulamalar böyle ol-

duğu halde devletlerin Osmanlı Devleti’nin

içişlerine müdahale etmesinin anlamsızlığı-

na değinen Namık Kemâl, bunun Osmanlı

Devleti’ne çok zararının dokunduğuna

işaret eder. Zira Girit örneğinde olduğu gibi

dış müdahale sonucunda Osmanlı Devleti

öyle bir hale düşecektir ki, kendini koru-

makta güçlük çekecektir (Namık Kemâl,

Hürriyet, 4: 3). Namık Kemâl Girit’e dış

müdahalenin bertaraf edilmesi için bir ta-

kım idarî düzenlemelerin yeterli olacağı

inancındadır:

Nizâmât-ı esâsiyye ve meclisin ta-

limât-ı idâresi i’lân olundukdan son-

ra Girid usâtı gibi vatanın dâ’ire-i it-

tihâdından çıkmak isteyenleri

himâyeye kimin haddi olur? ve mü-

hassasât-ı dîniyye gibi bedelinde bir-

kaç kat emlâk zabt olunmuş bir şey1e

kim ne diyebilir? (Namık Kemâl,

Hürriyet, 4: 1).

Namık Kemâl Girit isyanının etra-

fını, Yunanistan’ın Girit tasavvurları, Bü-

yük Devletlerin Girit politikaları ve Osman-

lı Devleti’nin meseledeki yaklaşımları ve

bunun etkilerini açıklayarak oluşturur. Bu

konuda ilk olarak Yunanistan’ı ele alabili-

riz. Namık Kemâl, Yunanistan’ın Girit’i

ilhak etmeyi resmi politikalarının bir parça-

sı olduğunu ifade eder (Namık Kemâl,

Hürriyet, 27: 1). O, Yunanistan’ın bu politi-

kalarında büyük devletlerin himayesini

sağlamaya çalıştığını söyler (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 425: 1). Ancak devletlerin bu

tutumunun yanlışlığını;

Yunan Devleti’nin hiçbir surette

kendisine taalluku olmayan böyle bir

meselede resmen ortaya çıkarak, orta-

ya koyduğu iddi’ânın devletlere asla

mazarrat-ı ehemmiyet olmayacağı

meczûmemizdir. Fakat şurasını fev-

ka’l-gaye ta’accüb etmekteyiz ki,

Yunân Devleti bu istinâdâtı için

hükûmetine mi beyân ediyor? Düvel-

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 251

i Muazzama’nın Girid’de konsolosla-

rı yok mudur, var ise onlar Hristi-

yan’ın halini bilmezler mi? (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 425: 1)

ifadeleriyle açıklamaya çalışır. O,

Yunanlıların böyle asılsız iddialar üzerine

bile-isteye gitmelerini doğru bulmamakta-

dır ve onlar, bu tavırlarıyla Girit’teki Hris-

tiyanların mevcut durumuna zarar verece-

ğini belirtir.

Namık Kemâl, asilerin Girit’in ilha-

kına meşruiyet zemini oluşturmak için

buradaki Hristiyanların mazlumiyetinden

bahsetmesine tepki gösterir. Bu iddiaların

da dayanaksız olduğunu ifade ederek eleş-

tirir ve <hemşehrilerinde olmayan bir fa’îdeye

malik oldukları halde nasıl mazlûmiyetlerinden

bahs olunur. Yunan içinde bu kadar feva’idden

hisse-mend olmuş bir karye var mıdır diye

sorar (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 425: 1).

Yunanlıların adadaki faaliyetlerini gözler

önüne sererek Girit’teki karışıklığın esas

kaynağını ortaya koyar:

Şimdi Yunânlılar Girid meselesinde

bize ne mu’âmele etti? Devletlerinin

gözü önünde alenî cemiyetler yaptı-

lar, isyâna para ve mühimmât ve

adamla mu’âvenet ettiler. Bunlar için

mahsûs korsanlar tertîb eylediler<

Zambrakaki Kronios gibi zabitler üni-

formalarıyla isyâna riyâset eyledi. <

Şira’da mukaddema Giridli Müslü-

manı parçaladılar ve mu’ahharan bir

Osmanlı zabitini yaraladılar (Namık

Kemâl, Hürriyet, 27: 2).

Namık Kemâl verdiği bu bilgilerle

Yunanlıların Girit olaylarındaki rolünü

ortaya koymuştur. Yunanlıların amacının

Girit’in Yunanistan’a ilhakı olduğu bütün

açıklığıyla ortada durmaktadır. Namık

Kemâl bunu, şu cümlelerle açıklar:

<düvel-i ecnebiyenin konsoloslarına

istid’a ve ilân ve kararnâme namla-

rıyla verdikleri evrâkı göstermek

kifâyet eder ki, bunlarda mazlûmiyet-

ten şikâyet olunarak hükûmetin

ta’dili değil Yunanistan’a tahvîli is-

tenilmiştir (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 423: 1).

Yunanistan Girit’teki faaliyetlerini

Osmanlı Devleti’nin uluslararası hukukunu

ihlâl edecek tarzda sürdürmektedir:

İmdi Girid Devlet-i Aliyye tasarruf-ı

medîd ile hakken ve ba-husûs (<)

tamamiyet-i mülk ve bendini hâvi

olan Paris ahidnâmesiyle mukâvele-

ten mülküdür. Yunanlıların harekât-ı

vaki’asından asker sevketmek, korsan

tertîb etmek, isyâna her türlü i’ane

eylemek vükelası tarafından politika-

mız ona ma’ildir‛ diyerek Girid’i is-

tediklerini resmen ilan [ettiler] (Na-

mık Kemâl, Hürriyet, 27: 2).

Yunanistan’ın bu faaliyetleri karşı-

sında Osmanlı Devleti’nin kendi toprakla-

rını koruma hakkına olduğu, yine Namık

Kemâl tarafından ifade edilir (Namık

Kemâl, Hürriyet, 27: 2). Namık Kemâl’e

göre Yunanlıların Girit’te çıkardığı kargaşa

ve işlediği cinayetler kesin savaş nedenidir:

Devlet-i Aliyye’nin Şira’da parçalanmış olan

ademlerin ihkâk-ı hakkına Yunan’ın muvafakat

etmesi üzerine, kezalik Devlet-i Aliyye bi-hakkın

ilân-ı harb edebilir (Namık Kemâl, Hürriyet,

27: 2).

Namık Kemâl Yunanlıların gelenek

haline getirdikleri Girit politikası mucibince

Girit ahalisi ve usatını meşru hükûmetleri

aleyhine isyana teşvik ettiklerini söyler ve

Yunanlıların Giritli eşkıya taifesine maddi

yardım yaptığını açıklar (Namık Kemâl,

Hürriyet, 27: 2-3). Yunanlılar Girit’teki is-

yanın başarıya ulaşması için aktif bir şekil-

de Girit’e insan kaynağı da sağlamaktadır

(Namık Kemâl, Hürriyet, 27: 1). Ancak bü-

tün bunlara rağmen, Namık Kemâl mesele-

nin geri dönülmez olmadığını da şöyle

ifade eder: < Yunanistan’ın Girid’e korsan ve

eşkıya irsâlinin önü alınmak icâb eder. Andan

sonra mes’ele biter (Namık Kemâl, Hürriyet,

252

Musa GÜMÜŞ

27: 5).

Asilerin Girit’teki faaliyetlerini or-

ganize etmek ve buna finansman sağlamak

Yunanistan’ın tek başına yapabileceği bir

şey olmadığını da sözlerine ekler (Namık

Kemâl, Hürriyet, 27: 2-3). Namık Kemâl’e

göre bu finansman işini Amerika yapmak-

tadır ve bunun için şu nedenler yetmekte-

dir:

Amerika me’mûrunun ‘alenen Girid

ihtilâline sahâbet gösterüb adanın

Yunanistan’a terki nasîhâtinde bu-

lun*acak+ <Girid’in terkiyle Ameri-

ka cumhuruna Avrupa politikasına

vesîle-i müdâhale ver*ecek+ < *ve+

Amerika cumhuru Avrupa’ya tırnak

iliştir*ecektir+ (Namık Kemâl, Hür-

riyet, 20: 2).

Bu gerekçeler, Amerika’nın Gi-

rit’teki isyan haline maddi-manevi destekte

bulunmasına yetecek deliller sunmaktadır.

Namık Kemâl’e göre sonuçta zarar gören

ada halkı ve ada olmuştur (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 458: 1-2).

1866-1869 Girit İsyanı ve Uluslara-

rası Arena

Büyük devletler Girit Meselesi’ni

Şark Meselesi çerçevesinde değerlendirmiş-

lerdir. Namık Kemâl’e göre, Avrupa’da

işlenen Şark Meselesi, Osmanlı Devleti’nin

etrafında meydana gelen olayları içerecek

şekilde ele alınmaktadır:

Girid Meselesi’nin zuhuru üzerinde

Avrupa’da bir takım gazeteler Şark

Meselesi tecdîd efkârıyla evvela

usâtın mağdûriyeti hali, saniyen sâ’ir

eyâlet-i Osmaniye’nin ihtilâli, salisen

buralarda İslamiyet baki oldukça te-

rakki-i medeniyetin fıkdanı ihtilâli

iddiasına kıyam ederek birinci derece-

de erbâb-ı ihtilâlin is’af-ı âmâli ikinci

derecede hudûd üzerinde bulunan bir

takım memâlikimizin düvel-i mücâvi-

reye ilhâkı hakkındaki tasavvurât-ı

malûmenin fiile isâli üçüncü derecede

bu kıtada bulunan hükûmet-i İslami-

yenin bütün bütün izmihlâli talebiyle

silâha müraca’at olunmasını devletle-

re tavsiye etmişti (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 430: 1-2).

Görüldüğü gibi Avrupa basınında

işlenen Şark Meselesi, çok yönlü amaç ve

beklentilere cevap verebilecek bir şekilde

tanzim edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin bir

toprağı olan Girit üzerinde de politika tan-

zimleri için aynı meselenin sürekli gün-

demde tutulması, Şark Meselesi’ne işlerlik

kazandırması bakımından önemlidir.

Büyük devletlerin Girit Meselesi’ne

yaklaşımları Şark Meselesi çerçevesinde

şekillendiğinden büyük devletlerin hemen

hepsini ilgilendiren Girit Meselesi, Avrupa

siyasetini etkilemiştir. Bunda büyük devlet-

lerin gerek Akdeniz’de dengeleri lehine

çevirmek gerek Osmanlı Devleti’nin top-

raklarından pay kapmak gerek Hristiyanla-

rın koruyucusu olmak ve gerekse Avrupa

siyasetinde hâkim güç olmak istemeleri

etkili olmuştur. Bu yüzden büyük devletler

Girit Meselesi ile ilgilenmişler ve Girit’teki

vaziyeti kendi çıkarlarına hizmet edecek

şekilde tanzim etmeye çabalamışlardır.

Namık Kemâl büyük devletlerin Girit üze-

rindeki hesaplarını ve bunu sağlayacak

politikalarını şöyle açıklamaya çalışır:

Giridliler hakkında muhabbeti mü-

beyyin olmak üzere her büyük devle-

tin en küçük me’mûrlarına gerek

sahîh gerek yanlış isnâd olunan söz-

lerin en hakîkî politikasını bu işe

idhâl etmeğe kifâyet eder. Bu isnâdât

kabilindendir ki Prusya ile Amerika

biri Almanya’yı zabt etmek ve biri

Akdeniz’de bir adaya tasarruf eyle-

mek içün Rusya ile birleşdiklerinden

şübhe olunmuş idi (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 462: 1).

Namık Kemâl’in burada söyledik-

leri, büyük devletlerin bir anda nasıl birbir-

leriyle anlaşabileceklerine önemli bir delil-

dir. Avrupa’nın siyasî konjonktüründe

meydana gelen hızlı değişmeler, özellikle

Şark Meselesi etrafında Osmanlı Devle-

ti’nin sürekli gündeme gelmesine sebep

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 253

oluyordu. Girit Meselesi’nin Avrupa’da bu

kadar yankı bulması ve büyük devletlerin

dikkatini çekmesi, Osmanlı Devleti’ni zor

durumda bırakıyordu. Bu noktada Namık

Kemâl, Şark’a dair meydana gelen bir ola-

yın Avrupa kamuoyunu nasıl galeyana

getirdiğini şöyle anlatır:

Efkâr-ı umumiyeye gelince; vakıa

Avrupaca bir iki yüz seneden beri in-

sanın her ferdine muhabbet ve acîzin

her nev’ini himâyet fikrînde bulun-

mak terakki modalarından ma’dûd

olarak şarkın hangi köşesinde bir si-

lah patlamış olsa sadasının aksi gar-

bın her tarafında hemen dağları taşla-

rı birbirine katacak gibi dehşetli bir

velvele koparıyor (Namık Kemâl,

1327a: 4).

Tabii ki bu, Avrupa devletlerinin

şark ve Osmanlı politikalarını etkilemek-

teydi. Bu da Osmanlı Devleti’ni zaman

zaman siyasî acziyet içine sürüklüyordu.

Avrupa basınının uluslararası siya-

seti etkileyen önemli bir etken olduğu ger-

çeğinden hareket eden Namık Kemâl, bu-

nun Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdaha-

le edecek şartları hazırladığının farkınday-

dı:

Gazeteler Girid ihtilâlini ve Yunanis-

tan’ın ahvâlini serrişte tutarak bura-

daki Hristiyânlar’ın mazlûmiyyetin-

den ve mesâlîh-i dâhîliyye Avrupa

devletlerinin müdâhale niyyetinden

bahs ediyor (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 458: 1).

Basının Osmanlı Devleti’ni zora so-

kan bir diğer faaliyeti, Girit’teki Hristiyan-

ların mağduriyeti propangandasıdır. Bu da

Avrupalı devletleri harekete geçiren önemli

konu idi (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 430:

1-2).

Şark Meselesi’nin sürekli gündeme

gelmesinin en önemli sebeplerinden biri

şüphesiz Osmanlı topraklarının stratejik

konumudur (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr,

458: 1-2). Bu konu Namık Kemâl’inde dik-

katinden kaçmamıştır. O, Girit Meselesi’ni

değerlendirirken Girit’in stratejik önemine

atıfta bulunarak bunun Batı için özellikle

Akdeniz dengesinde ne anlama geldiğinin

farkındaydı. O, Girit’in bu stratejik konu-

munun büyük devletlerin dikkatini çektiği-

ne işaret etmektedir. Ona göre,

Girid Cezîresi bahr-ı Sefîdin

vasatında olarak Avrupa ve Asya

kıt’alarının sevâhiline mütekâbil ve

müte’addid limân ve ormânların

mahsûlâtı cihetiyle harb ü ticâret

sefinelerinin barındırılmasına ve

kıtâ’at-ı mezkure ile hıfz-ı mu’âmelât-

ı ticârete pek kâbil ve bir kerre burası

ele geçirillirse Avrupa umuruna

müdâhale maddesi dahi bi’t-tabi’

hâsıl olması ve bu maksada Rusya

devleti tarafından revâc gösterilmesi

üzerine Amerikalılar da Girid içün

ibrâz-ı muhabbet olmağa başladığı...

(Namık Kemâl, Hürriyet, 24b: 1-2)

görülmekteydi.

Bu durumun Şark Meselesini

alevlendirmesi kaçınılmaz olacağından

büyük devletlerin Girit’teki meseleye dâhil

olmalarına sebep teşkil etmekteydi (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 458: 1-2).

Amerika’nın da ada ile ilgilenmesinin

Girit’teki meseleyi bir miktar

nazikleştireceğini anlayan Namık Kemâl,

Şark Meselesi’ne müdahil yeni bir devletin

daha zuhur ettiğine işaret ederek bu konu-

daki endişelerini;

Amerika cumhûrunu dahi külliyyet

üzre müşterek zannediyoruz ve buna

mebnî mes’elenin bidayetinden beri

görüb söylemekden hâlî olmadığımız

gibi Girid’in i’âde-i asâyîşini cüz’î

müddetde hâsıl olacağı ümidinden

vazgeçüb işin bundan sonra kesb-i

ehemmiyyet edeceği ve belki bi’l-âhire

Girid elden gideceği havfında bulu-

nuyoruz. *Bu yüzden,+ Amerikalılar

254

Musa GÜMÜŞ

da Girid içün ibrâz-ı muhabbet olma-

ğa başla*mıştır+

sözleriyle dile getirir (Namık

Kemâl, Hürriyet, 24b: 3). Çünkü Şark

Meselesi demek, Osmanlı topraklarının bir

kısmını sorunlu bir sürece sürüklemek

demekti. Bu da Girit özelinde

değerlendirildiğinde adanın kaybedilme

sürecini keskinleştirecektir. Zira Girid eş-

kiyâsına şefkat gösterilerek Yunanistan’a terki

içün Amerika cumhuru tarafından geçende

Devlet-i ‘Aliyye’ye tebligât-ı mahsûsa icrâ

olundu (Namık Kemâl, Hürriyet, 14: 2).

Amerika’nın Girit Meselesi’ne dâhil olma-

sının kendi açısından haklı gerekçeleri var-

dı. Çünkü Girit yoluyla Avrupa’daki siyasî

vaziyete müdahale ederek buraya tırnak

iliştir[ecektir] (Namık Kemâl, Hürriyet, 20:

2). Böyle bir siyasî amaç Amerika’yı Gi-

rit’teki meseleye müdahil olmasına sebep

olacaktır.

Şark Meselesi’nin bir diğer takipçisi

Rusya’dır. Rusya Girit’teki isyan ve kargaşa

nedeniyle meseleden en fazla faydalanmak

isteyen devletlerin başında gelir (Namık

Kemâl, Hürriyet, 14: 2-3). Rusya’nın 19.

yüzyılda Osmanlı Devleti ile oluşturmuş

olduğu ilişki düzlemi, Osmanlı Devleti’ne

karşı politikalarını şekillendirirken Şark

Meselesi’ni besleyen bir etkide bulunmuş-

tur. Zira Rusya Osmanlı Devleti’ni ilgilen-

diren hemen her meselenin içinde buluna-

rak olabilecek en iyi şartlarda kendine si-

yasî, ekonomik ve sosyal menfaat sağlamak

yolunu tutmuştur. Bu, Girit Meselesi’nde

açıkça görülmüştür. Namık Kemâl, Girid

Meselesini Rusya politikası doğurduğundan bu

iki şey biribirinden ayrılmaz der (Külliyat-ı

Kemâld, 1327: 158) ve bunu, Rusya’ya gelin-

ce işte bu ‘arbededen istifâde edecek ancak o’dur

sözleriyle açığa vurmaya çalışır (Namık

Kemâl, Hürriyet, 14: 2). Bu, Rusya’nın Os-

manlı Devleti’nin içişlerine müdahale et-

mek için fırsat verecektir: Vâki’a isti’lâ-yı

‘âlem ârzûsundan başka dünyâda bir kâ’ideye

tâbi’ olmayan Rusyalu hem-civârı olan Salta-

nat-ı Seniyye’yi iz’âf edecek böyle bir mes’eleye

müdâhale etmek ister (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 423: 3). Bu da, hem Girit’in Osmanlı

egemenliğinden çıkmasına neden olacak

hem de Rusya’yı Girit’te etkin olacak şartla-

rı hazırlayacaktır (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 465: 2). Rusya’nın, Girit’in Yunanis-

tan’a terki yönünde tavır koyması buna

dair önemli işaretlerden biri olarak değer-

lendirilebilir (Namık Kemâl, Hürriyet, 14:

2-3). Rusya’nın Şark Meselesi’ni de politika-

larına alet ederek Girit’teki durumu kul-

lanmaya çalıştığını, yine Namık Kemâl’in

söylediklerinden anlıyoruz (Namık Kemâl,

İbret, 74: 1-2). Bu yüzden meselenin sürekli

devam etmesini istiyor ve böylece buradan

hem siyasî menfaat sağlıyor hem de Os-

manlı Devleti’ni dâhilî karışıklıklar içinde

bırakıyordu (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr,

458: 1). Yine, Rusya’nın, Osmanlı Devle-

ti’nin dağılmasını sağlayacak bütün fırsat-

ların içinde olmayı kendilerine düstur

edindiği, ortaya çıkan birçok olayda görül-

müştür (Namık Kemâl, İbret, 74: 1). Namık

Kemâl,

Bize kalırsa bunda Yunan’ın bir ci-

het-i istinâdı vardır ki o da Rusya’nın

Bâbıâlî tarafından dâ’imâ gösteril-

mekde olan cehl ü batâletden istifâde

ederek mümkün olabilirse devletin bir

cüz’ünü daha gürültüsüzce tefrîk

içün etdiği teşebbüslerdir

şeklindeki sözleriyle Girit’i Osman-

lı Devleti’nden ayırmak için fırsat kolladı-

ğına işaret etmektedir (Namık Kemâl, Hür-

riyet, 27: 2). Namık Kemâl, Rusya bu politi-

kalarla Avrupa için de tehdit oluşturduğu-

nu ifade ederek Avrupa’yı uyarmaktan geri

durmaz (Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 2).

Rusya’nın bu politikalarının en önemli

amacı sıcak denizlere inmek için uygun

siyasî koşullar oluşturmaktır. Rusya’nın

güçlenmesinin Avrupa için ne kadar büyük

tehdit olabileceği yine Namık Kemâl tara-

fından ifade edilir (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 465: 2).

Namık Kemâl meseleyi Osmanlı

açısından değerlendirerek Osmanlı Devle-

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 255

ti’nin güçlü olmak zorunda olduğuna işaret

eder (Namık Kemâl, Hürriyet, 23: 1-2). Bu-

nun yanında İngiltere’nin bu meseleyi göz

ardı edemeyeceğini ifade eden Namık

Kemâl, Girit’in, Rusya’nın da tavassutuyla,

Yunanistan’a bırakılmasının zor olduğunu,

zaten İngiltere’nin Girit’teki isyancılara

başından beri yüz vermediğini Girid’deki

İngiltere konsolosu erbâb-ı ihtilâlin ‘arz-ı hâlini

bile kabûl etmedi sözleriyle ifade eder (Na-

mık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 3). İngilte-

re’nin, Girit’teki karışıklıklardan Yunanlıla-

rın mesul olduğu açıklamalarını ve adada

Osmanlı askerinin Hristiyan halka kötü

muamele ettiği iddialarını kabul etmemesi-

ni, Girit’in Osmanlı’dan kopmayacağına

işaret saymıştır (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 462: 1-2). Namık Kemâl’e göre İngil-

tere’nin Girit’teki meseleye yaklaşımı,

Amerika’nın ada ile ilgilenmeye başlaması

ile ilgilidir (Namık Kemâl, Hürriyet, 20: 4).

Namık Kemâl, İngiltere merkezli değerlen-

dirmelerini İngilizlerin Osmanlı Devleti’nin

lehinde bir tutum sergileyeceği gerçeğini

kabul ederek yapar.

Namık Kemâl, Girit Meselesi’nde

Fransa’yı da işin içinde görür (Namık

Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 430: 2). Zira Girit

Meselesi, Fransa için önemli bir dış politika

malzemesidir (Namık Kemâl, 1327b: 15).

Bunun için de Fransa Rusya ile birlikte

hareket eder (Namık Kemâl, Hürriyet, 20:

3). Bâbıâli’nin güvendiği III Napolyon’un

Katoliklik ve milliyetçilik fikirlerini Şark’ı

tanzim etmede kullandığını söyleyen Na-

mık Kemâl, Girit’te hadisenin o kadar uza-

masına Âli ve Fuat Paşaların III Napolyon’a

güvenmelerinin sebep olduğunu öne sürer

(Namık Kemâl, 1327b: 14-15). Namık

Kemâl’e göre Fransa’nın Rusya ile kurduğu

ilişki biçimi nedeniyle Girit’i Yunanistan’a

terki konusunda Rusya ile benzer bir poli-

tikaya yönelmiştir (Namık Kemâl, 1327b:

15).

Osmanlı Devleti’nin içinde bulun-

duğu durumu Şark Meselesi’nin gündem-

den düşmemesinin en temel sebeplerinden

biri olarak gören Namık Kemâl, devletin

son 15-20 yıllık dönemini değerlendirerek

çıkarımda bulunur. Çünkü Osmanlı Devle-

ti’nin iç işlerine karışılması, bizatihi Şark

Meselesi’nin temel ruhuna uygundur. An-

cak bu durum son 10-15 yıl içinde oluşmuş-

tur:

Bundan on yedi on sekiz sene mu-

kaddem Memleketeyn’de bir meclis-i

resmîde Devlet-i ‘Aliyye’nin ‘aley-

hinde söz söyleyen İspanya elçisini ne

Avrupa’ya ve ne de İspanya devletine

danışmaksızın eline pasaportunu

verüb İstanbul’dan tard eden Devlet-i

‘Aliyye diye söze başlar (Namık

Kemâl, Hürriyet, 9: 1).

1866-1869 Girit isyanı sırasında ise

durum oldukça farklıdır: Girid ihtilâline

sebebiyyetleri evrâk-ı resmiyye ile müsbet olan

ecnebi konsoloslarını tard etmek nerede,

nişânlar ve murassa’ kutularla taltif ü tatyîbe

çabalıyor (Namık Kemâl, Hürriyet, 9: 1).

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu

acziyet Girit Meselesi’nin bu kadar büyü-

mesine yol açmıştır (Namık Kemâl, Hürri-

yet, 9: 1-2). Bu ise devlete büyük zararlar

vermektedir. Devletin bu meseledeki aczi-

nin dışarıdaki propagandalar için önemli

bir malzeme olduğu (Namık Kemâl, Tasvîr-

i Efkâr, 462: 1-2), bunların da Osmanlı Dev-

leti’ni kötü etkilediği, Namık Kemâl’in dik-

katinden kaçmaz (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 423: 3-4). Osmanlı Devleti’ndeki bu

güç sorunu dışa bağımlı politikalar yürüt-

mesine sebep olmaktadır. Namık Kemâl’e

göre ise bu, ancak muktedir olunduğu za-

man ortadan kalkacaktır (Namık Kemâl,

Hürriyet, 23: 3).

Namık Kemâl, Girit’in Osmanlı

Devleti’nin mülkü olduğunu ve bunun

uluslararası anlaşmalarla kabul edildiği

gerçeğinden hareket eder ve 1856 Paris

Anlaşması’nı bu konuda önemli bir belge

256

Musa GÜMÜŞ

olarak görür (Namık Kemâl, Hürriyet, 27:

5). Bu anlaşma Osmanlı Devleti’nin toprak

bütünlüğünü garanti eder. Bu yüzden Os-

manlı Devleti’nin Girit’te aldığı ve almayı

düşündüğü tedbirlerin meşruiyetini tartış-

maz. Devlet, meselenin üstesinden gelmek

için üç aşamalı bir hatt-ı hareket sergileme-

lidir (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 2).

Namık Kemâl bu üç aşamayı şöyle sıralar:

tatyîb (iyi muamele), terhîb (korkutma) ve

te’dîb (haddini bildirme). Bunların sırası

geldiğinde hepsini gerekli gören Namık

Kemâl isyanı önlemek için ise hukûkî ve

askerî her yolun kullanılmasının vâcip ol-

duğunu ifade eder (Namık Kemâl, Tasvîr-i

Efkâr, 423: 2). Böyle bir sürecin önünde

hukuken ve siyaseten bir engel olmadığı

yine Namık Kemâl tarafından ifade edilir.

İsyan söz konusu olursa hükûmetin def’-i

ihtilâl içün ‘asker sevk etmesine kim mâni’ ola-

bilir? diye sorar (Namık Kemâl, Hürriyet,

14: 6). Çünkü Girit’te bulunan Müslüman-

ların can güvenliğini sağlamak devletin

görevidir. Burada bulunan Müslümanlar

asiler tarafından zulme maruz bırakılmak-

tadır (Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 423: 5).

Bu yüzden de Girid’de *<+ bahâdırân-ı ‘asâki-

rin muhâceme-i ‘umûmiyyesinden başka başka

istenilecek bir şey kalmamışdır (Namık Kemâl,

Tasvîr-i Efkâr, 423: 4). Namık Kemâl Girit

Meselesine dair ortaya koyduğu çözüm

önerilerini sıralarken sürecin ona gösterdiği

en önemli şey, Girit’teki asilerin, her ne

yapılırsa yapılsın, kanaat etmeyecekleridir

(Namık Kemâl, Tasvîr-i Efkâr, 465: 2-3).

Girit’in Osmanlı Devleti’nden ayrılması

süreci bunu açık bir şekilde göstermiştir.

Dolayısıyla Namık Kemâl, isabetli bir yak-

laşımlar bütünü ortaya koymuştur.

SONUÇ

Şark Meselesi, Osmanlı Devleti’nde

iç ve dış siyaseti etkileyen en önemli konu-

lardan biridir. Osmanlı Devleti’nin hemen

hemen son iki asrında gündemi oldukça sık

meşgul eden en önemli siyasî meseleler

bütünüdür. Devletin son asrını da oldukça

etkileyen bu mesele, Osmanlı ülkesinde

meydana gelen birçok meselenin de kayna-

ğı olmuştur. Bu yüzden de 19. asrını ince-

lerken bu meseleden bağımsız düşünmek

zaman zaman isabetli olmayabilir. Şark

Meselesi Osmanlı topraklarında meydana

gelen sorunların uluslararası bir hal alma-

sında önemli bir yeri olan Şark Meselesi, bu

sorunlarda muhatapların ikiden fazla olma-

sına neden olmuştur. Bunun doğal bir so-

nucu olarak da devletin iç işlerine müdaha-

le de sık sık gelmiştir. Özellikle gayrimüs-

lim Osmanlı tebaası arasında çıkan sorun-

larda bu durumu daha açık bir şekilde mü-

şahede edebiliyoruz. Osmanlı devlet adam-

larını diplomasi konusunda oldukça çetre-

filli bir duruma sokmaktaydı. Bu yüzden

devlet iradesi geçerliğini yitirme tehlikesi

ile karşı karşıya kalmaktaydı. Siyasî acziyet

söz konusu oluyordu. Bunu, 19. asırda

meydana gelen birçok olayda müşahede

edebilmekteyiz. 1866-1869 Girit İsyanı ve

Girit Meselesi bu konuda verilebilecek

önemli örneklerden biridir. Bu isyan sıra-

sında devleti kriz yönetimi adına aldığı

birçok tedbir ve ortaya koyduğu politikalar

dış müdahaleler sebebiyle akim kalmış,

devletin meseledeki haklılığı çoğu kez

görmezden gelinmiştir.

1866-1869 isyanının fiili aktörleri

adadaki isyancılar ve bunlara insan ve

maddi kaynak sağlayan Yunanlılar olurken

fikrî aktörleri de başta Rusya, Fransa ve

Amerika olmuştur. İngiltere ise çıkarları

gereği Osmanlı Devleti’nin lehinde bir poli-

tika gütmüştür. Bu devletlerin ortaya koy-

duğu politikaları Şark Meselesi etrafında

değerlendiren Namık Kemâl, konuyu yazı

ve makalelerinde geniş bir şekilde işlemiş-

tir. Namık Kemâl, devleti sona götüren

sorunlara sergilediği isabetli yaklaşımlarla,

meselenin birçok boyutuna vakıf olduğunu

göstermiştir. O, Şark Meselesi’nin, sadece

tarih bilgisiyle anlaşılacak bir mesele olma-

dığının bilincini taşımaktaydı. Ancak tarih

bilgisi onun için önemli bir yerde olmasına

rağmen o tek başına tarihî bilgiyle de mese-

Namık Kemâl'de Şark Meselesi’nin Gündemi: 1866-1869 Girit İsyanı 257

leye yaklaşmaz. O, Batı’nın dinî ideolojisi-

nin bilinmesi gerektiğine inanır. Yine karşı-

laştırmalı uluslararası ilişkiler bilgisine

başvurur. Bu yüzden 1866-1869 Girit İsya-

nı’nda görüldüğü üzere meselenin sadece

Osmanlı Devleti’ne dönük yönüne takılıp

kalmamış, özellikle dış cihetlerini derinle-

mesine irdelemekten geri durmamıştır.

Tabii ki bu, Namık Kemâl’in çok önlü bir

münevver olmasını bir sonucudur. Zira o,

meselenin tarihî, siyasî, iktisadî ve zihniyet

boyutlarına vakıftı ve bu, onun mesele ile

ilgili fikirlerinde açıkça görülmektedir. Girit

Meselesi’nde ortaya koyduğu fikirleri ve

çözüm önerileri onun bilgi ve tecrübî biri-

kimlerini açık bir şekilde ortaya koymuştur.

KAYNAKÇA

Alp İ.( 2008), Şark Meselesi veya Emperlaliz-

min Türk Politikası, Edirne: T.Ü.

Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayını.

Anderson M. S.( 2010), Doğu Sorunu, 2.

Baskı, İstanbul: Yapıkredi Yayını.

Aydın, M.( 2009), ‚Namık Kemâl'in Siyasî

Yazılarında Rusya'nın Şark

Meselesindeki Yeri ve

Memleketeyn Meselesi‛, Erdem,

(53), Ankara: Atatürk Kültür

Merkezi Yayını.

Baykal, Bekir Sıtkı (1942), ‚Namık Kemâl‟e

göre Avrupa ve Biz‛, Namık Kemâl

Hakkında, Ankara: Dil ve Tarih-

Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve

Edebiyatı Enstitüsü Neşriyatı.

Gümüş, Musa (2010), ‚ Namık Kemâl’in

Fikir Dünyasında Şark Mesele-

si‛, Doğumunun 170. Yılında Ulusla-

rarası Namık Kemâl Sempozyumu (20-

22 Aralık 2010, Tekirdağ),,Cilt: 1.,

Tekirdağ: 529-542.

Gümüş, Musa (2008), ‚Anayasal Meşrûtî

Yönetime Medhal: 1856 Islahat

Fermanı’nın Tam Metin İnceleme-

si‛, Bilig, (47), Ankara.

İsmail Faik (1337), Üç Muamma Garb Mesele-

si, Şark Meselesi, Türk Meselesi, İs-

tanbul: Kader Matbaası.

Karadağ R.(2005), Şark Meselesi, 2. Baskı,

İstanbul: Emre Yayını.

Karal, E.( 1942), Namık Kemâl ve Şark

Meselesi‛, Namık Kemâl Hakkında,

Ankara: Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı

Enstitüsü Neşriyatı.

Namık Kemâl (İbret, 59), ‚Alman Sefiri ve

Şark Mes’elesi‛, İbret, Sayı: 59,.

1285/1868.

Namık Kemâl (Hürriyet, 23), ‚Şark

Mes’elesi’ne Dair‛, Hürriyet, Sayı:

23, 1285/1868: 1-5

Namık Kemâl (Hürriyet, 14), ‚Avrupa’nın

Ahvâl-i Hâzırâsı‛, Hürriyet, Sayı:

14, 1285/1868: 1-3.

Namık Kemâl (Tasvîr-i Efkâr, 423), ‚Bend-i

Mahsûs Girit Meselesi’ne Dairdir‛,

Tasvîr-i Efkâr, Sayı: 423, 1283/1866:

1-4.

Namık Kemâl (Hürriyet, 9), ‚Devlet-i

‘Aliyye’yi Bulunduğu Hâl-i

Hatarnakden Halâsın Esbâbı‛,

Hürriyet, Sayı: 9, 1285/1865: 1-3.

Namık Kemâl (Tasvîr-i Efkâr, 425), ‚Girit

Meselesi’ne Dair‛, Tasvîr-i Efkâr,

Sayı: 425, 1283/1866: 1-2.

Namık Kemâl (Hürriyet, 24a), ‚Hasta

Adam‛, Hürriyet, Sayı: 24a,

1285/1868: 1-2.

Namık Kemâl (1327e), ‚Hasta Adam‛, Kül-

liyat-ı Kemâl Makalat-ı Siyasîye ve

Edebiye, I. Tertib, 3, İstanbul: Sela-

nik Matbaası: 97-101.

Namık Kemâl (Hürriyet, 1), ‚Hubbü’l-

Vatan Mîne’l-İman‛, Hürriyet, Sa-

yı:1 1285/1868: 1-2.

Namık Kemâl (Tasfir-i Efkâr, 462), ‚Kurye

D'Orian'da Görülen Makalenin Me-

alidir‛, Tasfir-i Efkâr, Sayı: 462,

1283/1866: 1-2.

Namık Kemâl (Hürriyet, 20), ‚Memâlik-i

Osmaniye’nin Yeni Mukasemesi‛,

258

Musa GÜMÜŞ

Hürriyet, Sayı: 20., 1285/1868: 1-5.

Namık Kemâl (Tasvîr-i Efkâr, 430), ‚Os-

manlı İmparatorluğu’nun Taksimi‛,

Tasvîr-i Efkâr, Sayı: 430, 1283/1866,

Sayı: 430: 1-2.

Namık Kemâl(1303a), ‚Şark Mes’elesi

Hakkında Bir Mütalaa‛,

Müntehabat-ı Tasvîr-i Efkâr, I. Kısım:

Siyasât, İstanbul: Matbaa-i

Ebuzziya: 424-429.

Namık Kemâl (1327a), ‚Şark Mes’elesi I‛,

Külliyat-ı Kemâl Makalat-ı Siyasîye ve

Edebiye, I. Tertib, 3, İstanbul,

Selanik Matbaası: 1-9.

Namık Kemâl (1327b), ‚Şark Mes’elesi II‛,

Külliyat-ı Kemâl Makalât-ı Siyasîye ve

Edebiye, I. Tertib, 3, İstanbul,

Selanik Matbaası: 9-20.

Namık Kemâl(1327c), ‚Şark Mes’elesi III‛,

Külliyat-ı Kemâl Makalat-ı Siyasîye ve

Edebiye, I. Tertib, 3, İstanbul 1327:

Selanik Matbaası: 21-26.

Namık Kemâl (1327d), ‚Girit Meselesi ve

Rusya Politikası‛, Külliyat-ı Kemâl

Makalat-ı Siyasîye ve Edebiye, I.

Tertib, 3, İstanbul 1327: Selanik

Matbaası: 159-163.

Namık Kemâl (1303b), ‚Şark Mes’elesine

Dair Bir Layihadır‛, Müntehabat-ı

Tasvîr-i Efkâr, I. Kısım: Siyasât,

İstanbul: Matbaa-i Ebuzziya: 454-

468.

Namık Kemâl (Hürriyet, 23), ‚Şark Mesele-

si’ne Dair‛, Hürriyet, Sayı: 23,

1285/1868: 2.

Namık Kemâl (Tasvîr-i Efkâr, 458), ‚Şark

Meselesi’ne Dair‛, Tasvîr-i Efkâr,

Sayı: 458, 1283/1866: 1-2.

Namık Kemâl (Hadika, 17), ‚Şimâle Nîm

Nigâh‛, Hadika, Sayı: 17., 1289: 1-2.

Namık Kemâl (Hürriyet, 5), ‚Türkistân’ın

Esbâb-ı Tedennisi‛, Hürriyet, Sayı:

5., 1285/1868.

Namık Kemâl (Hürriyet, 4), ‚Veşâvirhüm

Fil-emr‛, Hürriyet, Sayı: 4,

1285/1868: 1-4.

Namık Kemâl (Hürriyet, 24b), ‚Yine Girit

Mes'elesi Tazelendi‛, Hürriyet, Sayı:

24b, 1285/1868: 2-4.

Namık Kemâl (Hürriyet, 27), ‚Yunan Mese-

lesi‛, Hürriyet, Sayı: 27, 1285/1868:

1-5.

Namık Kemâl (Hürriyet, 16), Usûl-î Meşve-

rete Dair Geçen Numerolarda

Münderic Mektûbların Dördüncü-

sü‛, Hürriyet, Sayı: l6, 1285/1868: 7-

8.

Özon M. N.(1997), Namık Kemâl ve İbret

Gazetesi, İstanbul: Yapı Kredi

Yayını.

Şahin H. (2006), ‚ Şark Meselesi Çerçeve-

sinde Osmanlı-İngiliz İlişkilerine

Genel Bir Bakış (Başlangıcından Pa-

ris Barışı’na Kadar)‛, A.Ü. Türkiyat

Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Prof.

Dr. Zeki Başar Özel Sayısı, (29), Er-

zurum.

Ulusan, Şayan (2009), ‚Şark Meselesi’nden

Sevr’e Türkiye‛ ÇTTAD, VIII/18-19,

(Bahar-Güz): s: 229-256.