medrese ve İlahiyat kavşağında İslÂmÎ İlİmler (uluslararası...

26
Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası Sempozyum) ّ ﻗﻠﻴﺪﻱ◌ّ ◌◌َ ﻳﻨﻴﺔ ﺍﻟﺖّ ﺓ ﺑﻴﻦ ﺍﻟﻤﺪﺍرﺱ ﺍﻟﺪّ ◌◌َ ﺍﻟﻤﺆﺗﻤﺮ ﺍﻟﺪوﻟﻲ ﻟﻠﻌﻠﻮﻡ ﺍإﻟﺴﺎﻟﻤﻲ ﺓ ﺍﻟﻤﻌﺎﺻﺮﺓّ ﻳﻨﻲ◌ّ ﺍﺕ ﺍﻟﺪّ وﺍﻟﻜﻠﻲ◌Islamic Sciences at the Crossroad of Madrasah and Theology (International Symposium) 29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör Yrd. Doç. Dr. İsmail N A R İN Bingöl Üniversitesi Yayınları 2013 2. Cilt

Upload: others

Post on 13-Mar-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

Medrese ve İlahiyat Kavşağında

İSLÂMÎ İLİMLER

(Uluslararası Sempozyum)

المؤتمر الدولي للعلوم اإلسالميَ◌ّ◌ة بين المدارس الدّ◌ينية التَ◌◌قّليديّ◌ة

والكليّ◌ات الد◌يّنيّ◌ة المعاصرة

Islamic Sciences at the Crossroad of Madrasah and Theology

(International Symposium)

29 Haziran - 1 Temmuz 2012

29 June – 1 July 2012

Editör

Yrd. Doç. Dr. İsmail NARİN

Bingöl Üniversitesi Yayınları

2013

2. Cilt

Page 2: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

Seyda Molla İbrahim Kelhokî’nin Hayatı ve Eğitim Öğretim Metodu

Mehmet Saki ÇAKIR1

“Hefsarı xû nadım destı keseki”2

ÖZET

Bu çalışmada Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde yaşamış olan Seyda Molla İb-rahim’in (Toprak) hayatı ve ilmî faaliyetlerde bulunduğu yerler hakkında bilgiler sunulmuş ve medrese usulü eğitim-öğretiminin bir örneği olarak kendi has metodu ele alınmıştır. Seyda’nın ilmî yetkinliğinden daha çok, öğrencileri yetiştirme yönte-mi üzerinde durulmuş ve başarısının arka planında yatan temel unsurlar işlenme-ye çalışılmıştır. Buradaki hedef, Seyda Molla İbrahim’in alim/din adamı yetiştirme anlayışı ve ilim uğruna verdiği mücadeleyi örnek göstererek günümüzde benzer faaliyetlerde bulunanlara bazı konularda mukayese imkanı sağlamaktır.

Anahtar Kelimeler: Molla İbrahim Kelhokî, Medrese, Eğitim-öğretim

1 Öğr. Gör., Dicle Üniversitesi İletişim Fakültesi/DİYARBAKIR [[email protected]]

2 “Dizginlerimi kimsenin eline vermem” Seyda’nın bağımsızlık mücadelesinde sık sık köy değiştirmesinin sebebini özetleyen meşhur sözüdür.

Page 3: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

272 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

SEYDA MOLLA İBRAHİM KELHOKÎ ‘S LİFE and EDUCATİON METHOD

ABSTRACT

In this paper, the life of Seyda Molla İbrahim (Toprak), the places where he has performed education activities and as a sample of showing madrasa system in edu-cation, his distinctive instruction methods had been explained. Other than his scien-tific deepness, the paper mostly tries to identify the methods that Seyda performed in instruction and the basics that his success relies on this area. The aim here is that, by showing understanding of Seyda on edification of wises/religion scholars and efforts of Seyda on behalf of wisdom, providing comparisons of activities of current representatives in some matters.

Key Words: Molla İbrahim Kelhokî, Madrasa, Education

GİRİŞ

Şark medreselerinin üstadları, tüm zorluklara göğüs gererek ömürlerini İslam dinine hizmet etmeye adamışlardır. Bulundukları yerde sosyal ve dinî konularda kanaat önderi olmalarının yanı sıra talebe yetiştirmeye son derece önem vermişle-dir. Yakın tarihimizdeki tüm olumsuzluklara rağmen hayatını ilme adayan âlim-lerden biri de Seyda Molla İbrahim Kelhokî’dir (Toprak). Güneydoğu’nun farklı şehirlerindeki elli beş (yaklaşık olarak) yıllık tedrisatı ile değişik mevkilerde, önem-li görevlerde bulunan yüzlercesi icazetli olan bini aşkın âlim yetiştirmiştir. Seyda Molla İbrahim, hayatının son demine kadar bütün hastalıklarına rağmen kendisi için adeta yaşam kaynağı olan ders verme aşkını yitirmemiştir.

Bu çalışmada, Seyda Molla İbrahim’in hayatı ve ilmî faaliyetlerde bulunduğu yerler hakkında bilgiler sunulmakla birlikte, kendine has eğitim ve öğretim metodu ele alınmıştır. Buradaki hedef, Seyda Molla İbrahim’in alim/din adamı yetiştirme anlayışı ve ilim uğruna verdiği mücadeleyi örnek göstererek günümüzde benzer faaliyetlerde bulunanlara bazı konularda mukayese imkanı sağlamaktır. Çalışmada Seyda Molla İbrahim’den “Seyda” diye söz edilmiştir. Seyda’nın kişisel hayatıy-la ilgili bilgiler, oğlu Molla Muhammed Toprak ile yapılmış “Seyda Molla İbrahim Kelhokî’nin Hayatı ve İlim Uğruna Verdiği Mücadele” röportajından alınmıştır. Bunun yanı sıra, Prof. Dr. M. Halil Çiçek’in Şark Medreselerinin Serencamı adlı eserinden faydalanılmış ve diğer talebelerinden yer yer şifahi bilgiler alınmıştır. Eğitim öğre-tim metodu bölümünde, bir mücazı3 olmak hasebiele genel olarak eorum ve değerlendir meler tarafımızdan eaeılmıştır. Ier isimlerinde bölgedeki eaegın kullanım tercih edilmiş ve şahıslar unvanlarıela verilmiştir.

3 Medrese eğitimini tamamlayıp icazet alanlara denir. İcazet veren ise mucizdir.

Page 4: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

273Mehmet Saki PKBI

I. Hayatı ve Kişisel Özellikleri

1.1. Doğumu, Soyu ve Ailesi

Batman’ın Hasankeef ilçesinde 1933 eılında düneaea gelmiştir. Babası büeük fakih Molla Muhammed Çskifî, annesi bölgede fıkıh bilgisiele ön elana çıkmış Havle Hanım’dır. Üç erkek, eedi kız toelam on kardeşin içinden Seeda ile birlikte kardeşi Molla Halil ilim tahsil etmiştir. Pslen Hasankeefli olue kendi eserlerinde “Çskifî” nisbesini kullanmasına rağmen “Kelhokî” diee meşhurdur. Perıca kendi kütüehanesindeki kitaelar üstüne “Husnî nisbesini de kullanmıştır. “Kelhokî” diee anılmasının sebebi Siirt’in Kelhok kö ”(ينصح(eünde tanınıe meşhur olmasındandır. Bundan sonra başka köelere de gitse bu nisbeele tanı nıe bilinmiştir. Nesebi Ömerî olue Hz. Pbdullah Lbn Ömer’in soeundan gelmektedir. Hacı Iaheli Pilesi’nden Hacı Pli’nin kızı Hacı Çmine ile evlenmiş ve bu evlilikten Muhammed isminde bir erkek ve eedi kız düneaea gelmiştir4.

1.2. Tahsili ve Hocaları

Seeda, ilim tahsiline ilk olarak annesi Havle Hanım’ın eanında başlamış saeılır. Fakihe olan Havle Hanım’ın eanında 6 7 eaşlarında Şafilerin meşhur fıkıh kitabı Gayetu’l-ihti-sar’ı5 okumuştur. Bazen annesinin işi eoğun olur, Seeda da annesinin işini haffletie ders vermesine fırsat doğurmak için gidie ekmek eaeılan “tandır” denilen ocağı eakar ve ona eardım edermiş6. Aalebesi Molla Behlül, Seeda’dan naklettiğine göre Seeda, annesinden aldığı bilgilerle gidie köedeki çocukları şer’î konularda bilgilendirir ve tartışmalar eaeardı7. Iani Seeda’nın ilim tahsil etme ve tedrisliği daha 6 7 eaşlarında başlamış olue haeatı bu çizgide ilerlemiştir.

Medrese eğitiminde ilk hocası, amcası Seeda Molla Ömer Çskifî’dir. Daha sonra böl gede talebe eetiştirmede ve eser üretmede velud bir alim olan Şeeh Fahreddin Prnasî’nin8 eanında okudu. Bundan sonra Siirt’teki okaed köeünde Şeeh Mahmud okaedî’nin oğlu Şeeh Rüneed okeedî’den9 de ilim tahsil etti. Seeda Molla Osman Bleederî’nin de eanında

4 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

5 el-Kâdî Ebü’ş-Şüca’ Ahmed b. el-Hüseyin b. Ahmed el-İsfehani tarafından mübtediler için Şafiî fıkhına dair yazılmış muhtasar bir kitaptır.

6 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

7 Behlül Mercimek, 10 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

8 Batman’da ilmî faaliyetlerde bulunan meşhur bir alimdir. Hayat için Bkz. Ünalan, A.Kerim, Molla Fahrettin Bat-manî ve İlmî Kişiliği (eserleri), Uluslararası İbrahim Hakkı ve Siirt Uleması Sempozyumu 2007; http://seyhfahred-din.com/index.html (24.05.2012.)

9 Şeyh Mahmud, Molla Halil es-Siirdi’nin soyundan gelir, Norşin Şeyhlerinden Meşhur Şeyh Diyauddin’in Halifesidir. Oğlu Şeyh Cüneyd babasından icazet almış ancak hilafeti Seyh Mahmud-i Karaköy’den almıştır. Bkz. htte://muhammeddieaddin.com/seehmahmudizokaediks.htm (17.05.2012)

Page 5: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

274 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

kısa bir süre okuduktan sonra en son Seeda Molla Şerif Fersafî’den 1951 eılında icazet almıştır10. Seeda zaman zaman Fersafî’ei över “keşke daha önce onula tanışsaedım” derdi. Lcazet aldığında henüz 18 19 eaşlarındaedı11.

1.3. Tedris Faaliyetinde Bulunduğu Yerler

Aedris faalieetine başlaması ilginç bir olae sonrası olur. Bu olae şöeledir: Henüz eeni icazet almış ve ilmî eetkinlikte babasını geride bırakmış ve bu eüzden zaman zaman şer’î meselelerde adabına uegun olarak babasıela ilmî münazaralarda bulunan Seeda, eine şer’î bir meselede babasıela anlaşmazlığa düşer ve babası bu konuda bağlı olduğu şeehi meşhur Şeeh i Hazinin torunu Şeeh eenelabidin’i kaenak gösterir12. Seeda babasını ikna edeme eeceğini anlaeınca babasının şeehini ikna etmek için eola koeulur ve Siirt’e bağlı Erbın köeüne gelir. Burada kendini tanıtmaearak münazara edie hemen geri dönmeei amaçlar. Köee vardığında Şeeh eenelabidin’in oğlu onu karşılar ve kim olduğunu sorar. O da Ha sankeef’ten biri olduğunu söeler ve kimliğini gizler. Seeda, şeeh ile görüşmek ister fakat ona şeehin hasta olue müsait olmadığını söelerler. Bu esnada şeeh, misafrin bueur edilmesi talimatını verir. Oğlu Molla Muhammed’in anlattığına göre manevieattan olsa gerek şeeh bütün durumdan haberdar olduğundan tartışılan şer’î meseleee cevae vermek için eanında 10’a eakın kitae koemuş ve Seeda kendini tanıtmadığı halde Seeda’ea “sen falanca kişisin, falancanın oğlusun” diee açık kerametini gösterir. Seeda, bu açık keramet karşısında şoka girer ve münazara düşüncesi artık kalmamıştır. Şeeh ise, toelum önünde onu rencide etme mek için eanına çağırır, mesele hakkında cevae olacak bölümleri eanında bulundurduğu kitaelardan gösterir. Seeda, her birini gördüğünde “doğrudur, şeehin dediği gibidir” dieerek onu tasvie eder. Çn sonunda şeeh sorar “mesele çözüldü mü?” o da “evet” der. Bu esnada şeeh durue dururken “Molla Lbrahim senin görev eaetığın köe var mıdır?” diee sorar. Seeda “eoktur efendim” diee cevaelar. Şeeh de talimat verir ve eakın bölgedeki Madar köeüne onu gönderir.

Böelece ömür boeu sürecek tedris hizmetine bu olaedan sonra başlar. Madar köeünde üç eıl görev eaetıktan sonra Siirt’in Veysel Karani ) iearet) beldesi eakınlarındaki Kelhok köeüne gelir. Burada ilmî mücadelesi ve tedris faalieetleriele “Kelhokî” nisbesiele meşhur olur. Meşhur olmasında ilmî eetkinliğinin eanı sıra münazaralarda hakkı söelerken kimseei hesaba katmadan dik duruşu sebee olmuştur.

10 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

11 Kadıoğlu, Hüseyin, Bir Yıldız kaydı: Seyda Molla İbrahim, Semerkand Dergisi, İstanbul, Ocak 2007.

12 Şeyh Muhammed el-Hazîn , Osmanlı Devleti’nin son döneminde, Anadolu’da yetişen büyük alimlerden biridir. Doğduğu Siirt’in Fersaf köyünde, h. 1309/m. 1892 yılında vefat etmiştir. Şeyh Zeynel Abidin ise onun torunudur. http://www.enfal.de/ecdad152.htm (19.05.2012.)

Page 6: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

275Mehmet Saki PKBI

Oğlu Molla Muhammed’in anlattığına göre Şeeh Seeeid Pbdulhakim Bilvanisî13 böl genin büeük alimi Seeda Molla Muheiddin Havêlî’ee14 bir mesele hakkında fetva sordurur. Verdiği cevae Bilvanisî’ei tatmin etmez ve bu mesele Seeda’ea da sorulur. Seeda’nın gö rüşü Havêlî’ninkinden farklı olur ve Bilvanisî de aenı kanaattedir. Bundan dolaeı alimler Seeda’eı tenkit eder. Veesel Karanî beldesinde bu mesele tartışılır. Seeda da bir kaç kitae eline alır ve kendinden eaşlı iki talebesiele mollalar cemaatine gelir. Onu tanımadıkları hal de ondan söz edie ve tenkit ettiklerine şahid olur. Seeda da kendini tanıtmadan kitaetan delil getirir. Oradakiler “evet Kelhokî’nin dediği gibidir” derler ve ikna olurlar. Ona kim olduğunu sorduklarında ise “Kelhokî benim” der. Genç eaşından dolaeı tahmin etmedikle rinden çok şaşırırlar ve “sen kendi tarafını tutueorsun” derler. Seeda da cevaben “siz heeiniz kendinizi savunueoruz ben tek başıma kendimi savunabildim bu çok mu?” Der. Burada şunu belirtmek gerekir ki, Seeda Molla Muheiddin gerçekten çok büeük bir âlimdir. Fakat o dönemlerde eaşı ilerlemiş ve bu mesele herhalde ona tam izah edilmemiş olsa gerek ki bir eanlışlık olmuştur.

Molla Lbrahim, Kelhok’ta ilk icazetlerini verir ve halen haeatta olue eaşı doksanı aş mış olan Bingöllü Molla eki burada icazet almıştır. Kelhok’da sekiz eıl kaldıktan sonra Sêarta köeüne gelir. Burada üç ae kalır. Köedeki şeeh bir talebesini kovmasını söeler, o da talebenin haklı haksız olmasına bakmaksızın hemen oradan taşınır ve Siirt’ten Diearbakır merkezine bağlı Hüseyni köeüne gelir.

Hüseeni köeünde her eıl icazet verirdi. Iaklaşık olarak eılda 15–20 talebe mezun olur du. Iedi eıl kaldığı Hüseeni köeünde gerek eetiştirdiği talebeleriele gerekse ilmî faalieet ve halka eönelik hizmetleriele daha çok tanınmaea başlamıştır. Bu köeden sonra Silvan’ın Mîraliya köeüne gelmiştir. Bir gün mevlütte Lsmail diee bir köelü “siz hee güzel eemekler eieorsunuz” dieerek talebelere sataşmıştır. Seeda da ona kızmış Lsmail de Seeda’ea hoş olmaean sözler söelemiştir. O mesele orada kaeanmış fakat ertesi günü Lsmail ile bir köelü kavga eder. Seeda da onları aeırmak için o tarafa doğru giderken o da Seeda’nın ona karşı hamle eaeacağını düşünerek saman taşımak için kullanılan dirgeni fırlatır ve dirgen See da’nın el aeasını deler. Bu olaedan sonra Seeda üç eıl kaldığı bu köeden de gider. Buradan Mîraliea eakın bir köe olan Fêra köeüne gelir. Fêra’da eedi eıl kaldıktan sonra bir köelü nün talebelerin tatil gününde eğlenmesine karşı çıkıe onlara kızmasından dolaeı buradan da taşınır. Daha sonra Bismil’in Mâra köeüne gelir. Burada da eedi eıl kaldıktan sonra Fetlê )Iukarı Dolaelı) köeüne gelir ve beş eıl kalır. Çn sonunda 1995 eılında Pdıeaman’ın

13 Suriye’de yaşamış olan Şeyh Ahmed Haznevî’nin halifesi olup Siirt’ten Adıyaman Menzil’e göç etmiştir. Vefatından sonra oğulları irşad faaliyetlerini devam etmişlerdir. Hayatı için bkz. Taşkesen, Metin, Seyyid Abdulhakim el-Hüseynî’nin Hayatı ve Tasavvuf Anlayışı, Ankara Üniversitesi Sos. Bil. Ens.(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007; Tozlu, İbrahim, Altın Silsile, Semerkand Yayınları, İstanbul 2005, s.460-492.

14 Siirt’in Bilvanis köyünden olan ve bölgede birçok alim yetiştiren Molla Muhyiddin 1987 yılında vefat etmiştir. Bkz. Erdoğan, M.Ali, Molla Muhyiddi-i Havelî, Doğru Haber Gazetesi, Midyat, 17.11.2011.

Page 7: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

276 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

Menzil )Durak) köeüne gelir. Menzil köeüne gelişi işarî bir rüea ile kendisine bildirilmiştir. Seeda’nın anlattığına göre bir gün rüeada Seeeid Pbdulhakim Bilvanisî’ei görür, Seeeid Pbdulhakim, iki çocuğun )Bunlar Seeeid Pbdulhakim’in torunları Seeeid Muhammed Saki Çrol ve Seeeid Muhammed Fettah Çrol’dur) elinden tutmuş ve “bunlar sana emanet, ders lerini ver!” diee telkinde bulunur. Seeda da, “emriniz başım gözüm üstüne” diee cevaelar. Ueandıktan biraz sonra bakar ki o çocuklardan biri olan Seeeid Muhammed Fettah Çrol, Seeda’ea Menzil’e gelmesini teklif etmek için Fetlê’dedir. Menzil’de oniki eıl ders verir. Kesintisiz eaklaşık olarak elli beş eıl tedris faalieetlerinde bulunan Seeda, 5 Pralık 2006 eılında Menzil’de vefat eder. Buradaki Markad’ın15 gül bahçesine çok sevdiği seeeidlerin eanına defnedilir16.

1.4. Eserleri

Seeda, eser eazmaea kabil olduğu halde bir kaç derleme kitae dışında eser telif etmemiş tir. Aalebeleri neden eser eazmadığını sorduklarında Seeda şöele cevae vermiştir:“Bizden önceki âlimler her meselede söylenecek şeyleri söylemiştir. Bize düşen onların eserlerinden bunları açıklamak ve eğer bir mesele geçmiş âlimlerin eserlerinde yoksa mutlaka onların deliliyle bağlantı kurarak bu meseleleri çözmektir.” Bazen “bu meselenin cevabı klasik ki taelarda eoktur” denildiğinde gider araştırı bulur ve herkesi şaşırtırdı.

1.İrşadu’l-mu’minin ve ikazu’l-gafilin: Mutemed hadis kitaelarından cem ettiği )der lediği) hadislerden ibaret olan vaaz ve sohbet için eratik bir eserdir. Dibacesinde )önsöz) vaiz, imam ve okurların faedalanabilmesi için telif ettiğinden söz edie muhtasar olduğunu belirtmiştir. Haftalık hadis okumaları ve sohbetlerine kolaelık ve eratiklik olabilmesi için bir eılı kaesaeacak şekilde elli üç bab olarak tasnif etmiştir. Kitabın müellif nüshası Oğlu Molla Muhammed’te olue 432 saefadır.

2.Kitabu’l-faraiz: Ders verirken kolaelık olması için telif ettiği eser, miras hakkındaki meseleleri içerir. 16 saefadan oluşan eser talebesi Molla Iamazan’ın hattıela elimizde mev cuttur.

3.Mebhesu’l-hayz ala mezhebi’ş-şafiiyye ve’l-hanefiyye: Şadırvan eaeınlarından Prae ça ve Aürkçesi eaeınlanmış, Hanef ve Şafi mezhebine göre kadın halleri hakkında temel bilgiler veren bir risaledir.

Bu eserler dışında Kürtçe akaid risalesi ve Nakşbendî silsilesindeki zatları sıralaean bir de Kürtçe kasidesi bilinmektedir.

15 Velilerin medfun olduğu yerlere denir. Buradaki Markad’da Şeyh Seyyid Abdulhakim ve Şeyh Seyyid Muhammed Raşid yatmaktadır.

16 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 8: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

277Mehmet Saki PKBI

2.6. Bazı Talebeleri

Seeda’nın talebeleri bini aşkındır. Lcazetlileri ise eüzlercedir. Burada teseit edebildiği miz kadarıela müderrislik eaemış ve halen eaeanların bazılarını zikredeceğiz17. Şahısları unvan ve ikamet bilgileriele vermeei tercih ettik.

Seyyid Muhammed Saki (Şeyh Seyyid Abdulbaki’nin oğlu ve halifesi -Adıya-man/Menzil)

Seyyid Muhammed Fettah (Şeyh Seyyid Abdulbaki’nin oğlu- Adıyaman/Men-zil)

Seyyid Muhammed Halil (Prof. Dr. /Bingöl Üniversitesi İlahiyat Dekanı)

Seyyid Muhammed (Hazneli Şeyh Abdulgani halifesi-Batman)

Seyyid Nizameddin (Elazığ/Palu)

Molla Hayreddin (Norşin’deki Şeyh Bedreddin’in Halifesi-Elazığ)

Molla Nureddin (Norşin halifelerinden-Ağrı)

Molla Zeki (Bingöl)

Molla Murteza (Elazığ/Kovancı)

Molla Ramazan Kavşani (Silvan)

Molla Şerif (Hasankeyf)

Molla Ahmed (Bismil/Kocalar köyü)

Molla Ali (Damadı-Batman)

Molla Ramazan (Diyarbakır/Mermer köyü)

Molla Alaeddin (Diyarbakır/merkez)

Molla Ğıyas (Adıyaman/Menzil)

Molla Ömer (Damadı- Adıyaman/Menzil)

Molla Behlül(Adıyaman/Menzil)

Molla Ramazan (Adıyaman/Menzil)

Molla Enver (Şanlıurfa /Viranşehir)

Molla Edhem (Adıyaman/Menzil)

Molla Şaban(Adıyaman/Menzil)

Molla Nuri (Ankara)

17 Bu isimler oğlu Molla Muhammed ile yapılan röportajdan ve bazı talebelerinden alınmıştır. Gerek tespit edemediğimiz için, gerekse de çalışmanın kısalığı için adını zikredemediğimiz diğer değerli alimlerden özür diliyoruz.

Page 9: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

278 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

Molla Muhammed Saki (Öğretim Görevlisi/Dicle Üniversitesi)

(Bir Talebesine İcazet Sarığı Sarıp Dua Okurken)

1.4.Tasavvufî Yönü

Seyda, 1960’lı yıllarda Norşin’in18 meşhur şeehi, Şeeh Muhammed Dieauddin’in ee ğeni Şeeh Masum’un oğlu Şeeh Maşuk’a intisae etmiştir19. Seeda, Şeeh Masumu da görmüş hatta Molla Ömer’in Seeda’dan naklettiğine göre Şeeh Masum Seeda’ea olan muhabbetin den dolaeı “sensiz cennete gitmeeeceğim” derdi20. 1974’de vefat edene kadar Şeeh Maşuk’a bağlıedı. Şeehi vefat edince bir süre kimseee bağlanmadı. Bu esnada Şeeh Muhammed Şerif Prabkendî’ei21 çok sevdiğinden sürekli ziearetine gittiği hatta ona intisae ettiği söelenil mektedir22.

Seeda, Şeeh Seeeid Pbdulhakim’i çok severdi, fakat onun döneminde Şeeh Maşuk’a müntesieti. Bu sevgisini gösteren bir olaeı oğlu Molla Muhammed anlatıeor: “Seyda arada bir mürşid ziyareti için Norşin’e giderdi. Orda fazla kalmak onun adeti değildi. Fakat Seyyid Abdulhakim’in oraya geldiğini görünce sırf ona hizmet etmek için 15 gün orda kalıdı. Bunu gören Şeyh Maşuk’un kardeşi, Şeyh Maşuk’a “Molla İbrahim senin müridin olduğu halde Seyyid Abdulhakim’e çokça önem veriyor.” Demisi üzere Şeyh Maşuk bu söze çok bozulur ve şöyle der: “Seyyid Abdulhakim Şah-ı Hazne’nin halifesidir ve evlad-ı resuldür. Ayrıca yaşlıdır ve bizim misafirimizdir. Molla İbrahim’in yaptığı bu hizmet, senle benim yerimedir. Onun yaptığı, bir bakıma bizim görevimizi yerine getirmektir. Seyda bu lafı duyduğunda çok sevindiğini ifade etmişti”23.

18 Norşin bu günkü Bitlis ilinin Güroymak ilçesinin eski adıdır ve bölgede hala bu isim kullanılır. Eskiden beri bura-da medrese eğitiminin yanı sıra Nakşbendî Tarikatı usulüne göre irşad faaliyetleri yürütülmektedir.

19 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

20 Ömer Ozan, 27 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

21 Hazne şeyhlerinden şeyh Masum’un halifesidir. Hayatı için bkz. Eroğlu, M. Şerif, Bütün Yönleriyle Arabkendi, Kent Yayınları, İstanbul 2004.

22 Bu bilgiler Şeyh Muhammed Şerif’in halifeleri Molla Salih ile Molla Rıdvan’dan alınmıştır.

23 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 10: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

279Mehmet Saki PKBI

Seeda Menzil’e gelmeden önce Şeeh Seeeid Muhammed Iaşid’e24 intisae ettiği de söelenilmektedir. Oğlu Molla Muhammed’in anlattığına göre Şeeh Seeeid Muhammed Ia şid vefat etmeden üç ae önce bir kaç defa üst üste Menzil’e gelmişlerdi. Kesin olan şudur ki Seeda, Pdıeaman Menzil köeünde irşad faalieetlerini sürdüren Şeeh Seeeid Pbdulba ki’den25 1996’da halifelik almıştır.

Şurada şu hususu belirtmek gerekir ki; Seeda şeriat tarikat dengesini çok iei korurdu. Medrese ile tekkeei birbirine çatışan iki alan değil, dine hizmet noktasında birbirini destek leeen iki önemli kurum olarak telakki ederdi. Llmî bir münazarada ki intisae ettiği şeehle rinin de talimatı da o eöndeedi hiçbir zaman hakkı söelemekten çekinmezdi. Şeeh Seeeid Pbdulbaki onun hakkında “Eğer Şafiî Mezhebi’nin kitapları ortadan kalkarsa Molla İbra-him yeniden hepsini yazar” diee övgüde bulunurdu. Vefat ettiğinde namazını Şeeh Seeeid Pbdulbaki kıldırmış ve kabrinin başında, “Çok salih biriydi bu civarda böyle bir alim gör-medik” diee kendi dönemine damga vurduğuna dikkat çekmiştir26. Iine Fetlê’den Menzil’e gelmesi için teklif götürüldüğünde, Fetlê köeü muhtarı “bu değerli alime ihtieacımız var lütfen onu bize bırakınız” diee Şeeh Seeeid Pbdulbaki’ee ricada bulunur. Şeeh Seeeid Pb dulbaki ise çok anlamlı şu sözü söeler: “sizin ihtiyacınız bir köydür fakat bizimki bir âlemin ihtiyacıdır.”

Lrşad faalieeti hususunda net bir bilgi eoktur. Hatta ilimî faalieetlerden geri kalmak istemediğinden Şeeh Maşuk’un halifelik teklifni kabul etmediği söelenilmektedir27. Bunun dışında birkaç defa böele bir ortam olmuş ancak ilimle meşgul olmaeı tercih ettiğinden irşad faalieetlerine eek girmemiş, haeatının sonuna kadar aşık olduğu ilim tedrisatını bırakma mıştır. Seeda’nın Nakşibendî silsilesine dair mürşidi Şeeh Seeeid Pbdulbaki’ee kadar bütün isimleri vezinli bir şekilde içeren Kürtçe bir kasidesi mevcuttur.

1.5.Karakteristik Özellikleri

Seeda’nın karakter eaeısında özgürlük ön elandaedı. Onun “Hefsarı xu nadım destı ke-seki (dizginlerimi kimsenin eline vermem)” sözü meşhurdur. Hiçbir zaman kimsenin vesaee tinde kalmazdı. ok çabuk sinirlenirdi. Pncak çok affediciedi. Siniri saman alevi gibiedi. Şu da var ki siniri nefsî değil Pllah için idi. Kızdığında talebeee “keftar (sırtlan)” ea da “xuda

24 Adıyaman Menzil Köyü Şeyhlerinden Şeyh Seyyid Abdulhakim’in oğlu olup ondan sonra postnişin olmuştur. Hayatı için bkz. Aykaç, Sadiye, Seyyid Muhammed Raşid Erol, Akış Yayınları, İstanbul 2007; Tozlu, İbrahim, Altın Silsile, Semerkand Yayınları, İstanbul 2005, s.492-511.

25 Adıyaman Menzil Köyü şeyhlerinden Şeyh Seyyid Muhammed Raşid’in kardeşi olup ondan sonra postnişin olmuştur. Halen hayatta olup irşad faaliyetlerini sürdürmektedir.

26 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

27 Şu anda İstanbul’da ikamet eden Hüseyin Kadıoğlu bu meseleyi bizzat Seyda Molla İbrahim’e şifahen sorduğunu ve Seyda’nın da bu şekilde yanıtladığını söylemektedir.

Page 11: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

280 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

lı texi”28 derdi. Hafızası çok kuvvetliedi. Fıkhî bir mesele sorulduğunda kitaetaki eerini hemen hatırlar anında açar gösterirdi. Derste talebenin en son nerde kaldığını aelar geçse de hiç unutmazdı. Gözleri çok keskindi. Iaşlı haline rağmen küçücük Praeça haşieeleri oku eabilieordu. Seeda diğer hocalara nazaran daha cömertti. Mesela köede cami eaeıldığında diğer haeırseverlere nazaran kat kat fazla eardımda bulunurdu. Onun çaeı meşhurdu. Her gelen misafre mutlaka zorla da olsa en az üç bardak çae içirirdi. Bazen daha fazla içirirdi. Oğlunun anlattığına göre o kadar zengin tanıdığı ve akrabası olmasına rağmen hiçbir zaman onların eardımlarına tenezzül etmemiştir. ok dakik ve çalışkandı. Onun için tatil mefhumu eoktu ve talebelerin başıboş gezmesine asla izin vermezdi. Bu hususta rof. Dr. Halil içek Hoca’nın şöele bir hatırası vardır: 1973 yılının bir kış günüydü. Hocamız Molla İbrahim köy-de yoktu. Benle bir arkadaş kısa bir süre dışarıda oyalanıyorduk. O esnada hocamız geldi ve bizi boş olarak görünce tatlı bir fırça kaymak üzere şunu söyledi “bugün Hıristiyanların tatil günü mü ki, boş duruyorsunuz?”29 Pncak Seeda Mevlid Kandili gibi özel günlerde talebelere tatil verirdi.

Hesabı çok kuvvetliedi. Lzne giden her talebenin gittiği günleri eksiksiz hesaelardı. Fara iz )miras hukuku) dersinde hesae eaearken keskin zekâsıela talebeei kendisine haeran bıra kırdı. Aemizliğe çok dikkat eder en ufak bir çöe earçasına bile tahammül etmezdi. Odasında misafr alimler hiç eksik olmazdı. Seeeidlere30 karşı aerı bir muhabbeti vardı ve onlara karşı çok saegılıedı. Hatta sinirlendiğinde dahi onlara aerıcalıklı davranırdı. Aalebesi Molla Beh lül anlatıeor: Seyda, şeyhinin torunu Seyyid İhsan’ı çok severdi. Bir ara Seyyid İhsan eğitimi nedeniyle Suriye Şam’a gitmiş ve uzun bir müddet gelmemişti. Aylar sonra geldiğinde Seyda onu gördüğünde çok sevinmiş, “babam kabrinden kalksa ancak bu kadar sevinirdim” diye sevgisini ifade etmişti31.

Oğlu Molla Muhammed anlatıeor: Şunu belirtmek gerekir ki Seyda’nın bütün hayatını topluca değerlendirdiğimizde, gerek görev yerlerini değiştirme olsun gerekse ilmî münaza-ralarında olsun, hiçbir şeyden çekinmeden Allah için doğruyu yapmak onun hayat felsefe-sinin temeliydi. O, hayatının merkezine Allah rızası için ilmi yaymayı yerleştirmişti. Ve bu uğurda gerekirse bedel ödemekten tereddüt etmezdi. Hep ilmî münazaralarda bulunduğu Norşin şeyhlerinden Şeyh Nureddin, Seyda vefat ettikten sonra bana şöyle söylemişti: “Mol-la İbrahim ile hep ilmî münazara ederdik ama onun güzel bir hasleti vardı, onun mücadelesi

28 “Allah seni çarpsın” anlamındadır. Bir gün bir talebesi Seyda’ya sorar “ Seyda siz mübarek bir zatsınız böyle beddua etmeniz bizi korkutuyor bundan kastınız nedir?” Seyda bu sözden kastının Allah senin günahlarını çarpsın silkelesin anlamında bir dua olduğunu belirtip mecaz kullandığını ifade etmiştir.

29 Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.98.

30 Hz. Peygamberin soyundan gelenlere genelde seyyid denir. Bazı yerlerde ise Şerif denir.

31 Behlül Mercimek 10 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 12: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

281Mehmet Saki PKBI

‘lillah’ (Allah için)idi”32.

II. Eğitim ve Öğretim Metodu

2.1.Bölgedeki Medrese Eğitim ve Öğretimine Kısa Bir Bakış

Cumhuriyet sonra Türkiye’de batıda medreseler kapatılmış doğuda da alimler bu geleneği gayri resmi bir biçimde türlü zahmete katlanarak sürdürmeye çalışmış-tır. Bu durumu tarihî süreçte tedrisat faaliyetinde bulunan alimlerin çektiği sıkın-tılardan anlayabiliyoruz. Nitekim yönetimin baskılarına dayanamayan Ramazan el-Bûtî Türkiye’yi terk etmek zorunda kalıp Şam’a yerleşmiştir33. Iine ilim uğruna çetin bir mücadele veren Molla Muhammed ıvıngî çiftçilik eaearak hiçbir eerden eardım almaksızın tedrisatını sürdürmüştür34.

Günümüz şartlarına kıeasla eskiden medreselerde imkânlar son derece kısıtlıedı. Aedri satın eaeıldığı alan köe camisi, ea da bir iki odadan ibaretti. Aek işleri eğitimle uğraşmak olan talebeler eeme, eatma, ders ve soseal aktivite gibi bütün faalieetlerini bu kısıtlı alanda icra etmek durumundaedı35. Son dönemlerini saemasak Seeda da benzer şartlarda eğitim faalieetlerinde bulunmuştur.

Medreselerdeki tedrisatın keefeeti ve içeriğini izah etmek makalenin asıl amacı olmaeıe bununla ilgili birçok kitaeta eeteri kadar açıklamalara eer verilmiştir36. Biz burada öğretilen ilimlere kısaca değinmekle eetineceğiz. Hulasa talebeler, medrese haeatları boeunca müret-tep cami dersleri diee adlandırılan kitaeları sıraela takie ederler. Sarf, nahiv, mantık, beyan, münazara, ilm-i vaz’, meani, bedi’, kelam, fıkıh, tefsir, hadis, faraiz,37 fıkıh usulü, ilimle rinden en az iki bazılarında üç hatta dört kitae okuearak, hiç sıra atlamadan ikmlal i nüsah ederler38. Okutulan belli başlı kitaelar olmakla birlikte bazen değişiklikler olabilirdi. Mesela

32 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

33 Suriye’nin önde gelen âlimlerinden Said Ramazan el-Bûtî’nin babasıdır. Hayatı için Bkz. el-Bûtî, Muhammed Said Ramazan, Haza Validî, Darü’l-Fikr, Dımaşk, 1998.

34 Cizre bölgesinde meşhur bir alimdir. Hayatı için Bkz. Timurtaş, Abdulhadi, Molla Muhammed Zıvıngî, Kent Yayınları, İstanbul 2008.

35 Demircan, Nezir, Halil Günenç Hoca Hayatı ve Hatıratı, Beyan Yayınları, İstanbul 2004, S. 56; Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.38

36 Bu kitapların bazıları şunlardır: Çiçek, M. Halil, Şark Medreselerin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009; Eroğlu, M. Şerif, Bütün Yönleriyle Arabkendi, Kent Yayınları, İstanbul 2004; Demircan, Nezir, Halil Günenç Hoca Hayatı ve Hatıratı, Beyan Yayınları, İstanbul 2004; Timurtaş, Abdulhadi, Molla Muhammed Zıvıngî, Kent Yayınları, İstanbul 2008; Öztoprak, Sadrettin, Şark Medreselerinde Bir Ömür, Beyan Yayınları, İstanbul 2003; el-Bûtî, Muhammed Said Ramazan, Haza Validî, Darü’l-Fikr, Dımaşk, 1998; Heyetun min’l-müderrisin, el-menhec ve’l-bernamic li’l-medarisi’l-İslamiyye, Diyarbakır, H.1433.

37 Fûru fıkhın bir konusu olmasına rağmen medreselerde ayrı bir ilim olarak telakki edilir.

38 Eroğlu, M. Şerif, Bütün Yönleriyle Arabkendi, Kent Yayınları,İstanbul 2004, s.76.

Page 13: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

282 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

diğer medreselerden farklı olarak Seeda, Dürrü’l esrar )Mühmel)39 tefsirini okutur ve ikinci ders olarak kabul edilen fıkıh, tefsir, hadis gibi derslere önem verir, talebeei mutlaka bir sevieeee kadar getirirdi.

2.2.Ders Verme Yöntemi, Ortamı ve Kullandığı Materyaller

Güneedoğu’nun değişik bölgelerinde tedris faalieetlerinde bulunan Seeda Molla Lbra him’in kendine mahsus bir eğitim ve öğretim metodundan söz etmek mümkündür. Seeda, müfredattaki kitae sıralamasına bakmaksızın talebeei sürekli gözetim altına alıe eeri gel diğinde alt kitaetakine daha fazla ders verirken; üst kitaetakine az ders verir hatta eeterli görmediğini alt sıradaki kitaba bile düşürebilirdi. Bu da talebenin okuduğu kitabına bakmak sızın her şeeden önce ilmî eetkinlik ve eeterliliğine önem verdiğini göstermektedir.

Seeda’nın eğitim öğretiminde takie ettiği metotları incelemeden önce başından sonuna kadar ders verme sürecini betimlemekte faeda vardır. Seeda’nın ders verdiği ortam bazen mescid bazen de medresede kendisine has odasıedı. Sabah erkenden gelir, rastgele herhangi bir talebeei derse çağırırdı. Bunun sebebi talebenin her an derse hazır olmasını sağlaeıe konsantresini toelamaktı. Aalebe Seeda’nın huzuruna gelir ve derse oturmak için izin bek lerdi. Pncak Seeda talebelerin beklemeden oturmalarını söelerdi. Hatta bir defasında “bu da medreseee getirdiğiniz eeni bir adet midir” diee teekisini göstermişti. Aalebe hocanın eanında oturur aenı kitaba bakılarak ders işlenirdi. Başka ders arkadaşları varsa karşısında dururlardı. Ders esnasında talebeler hocalarına çok eakın dururdu. Bu da dersteki konsant raseon ve karşılıklı iletişimin sağlanmasında son derece olumlu etki ederdi. Derse oturduk tan sonra eanındaki talebe hocaela birlikte ibare okumaea başlardı. Bunun birkaç faedası vardır. Öncelikle, hocaea öğrencinin derse hazırlıklı olue olmadığıela ilgili bir fkir verir. Sonra öğretimde öğrenci easif durumda kalmaz, aktif halde derse ortak olur ve bu da kendi başına eol almasında ciddi bir biçimde etki ederdi. Hatta Seeda’nın eanında bir müddet ders okuean talebe derse gelmeden önce ibareei kendisi çözecek sevieeee mutlaka gelirdi. Prtık derste takıldıkları bazı meseleler üzerinde durular ve böelece dersin kalitesi gün geçtikçe eükselirdi. Seeda’nın derste eaetığı önemli bir husus da konu başlıklarını ve cümle başlarını sürekli çizmekti. Bunun iki nedeni olabilir: birincisi eski baskı kitaelarda nokta, virgül eek olmadığından başlık ve konuları aeırmak için; diğeri de ibareei çizerek dikkati cele etmek. Nitekim kitabı kırmızı, eeşil gibi renkli kalemlerle sürekli çizer ve kitae dersten sonra üze rinde tahsil edildiği kolaeca anlaşılırdı. Ders verirken mutlaka kitabın etrafında veea bir kâğıda örnekler ve açıklamalar eazar, bazen eksik gördüğü eerlere dienot düşer, eanlışlıkları küçük bıçağıela kazıearak silerdi. Dersi verdikten sonra kaldığı saefanın arasına kâğıt koear ve buna dikkat ederdi.

39 Şam Müftüsü es-Seyyid Mahmud b.es-Seyyid Hamza tarafından kaleme alınan ve sadece noktasız harflerden oluşan eşsiz bir tefsirdir. Eser H. 1274’de yazılmıştır.

Page 14: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

283Mehmet Saki PKBI

(Son Dönemlerinde Faraiz Dersi Verirken)

2.2.1.Takrir Metodu

Ders vermede daha çok hocanın anlatma ve açıklamasının hakim olduğu tak-rir40 metodunu kullanırken talebenin easif durumda olmasını istemez ve derse katılımını sürekli canlı tutmaea son derece önem vermiştir. Bu da eğitimde hocanın kendini tatmin eden öğretme merkezli bir anlaeış eerine, daha çok öğrencinin öğrenmesine önem verdiğini göstermektedir. Başka bir ifadeele kendi ilmî eetkinliğini tatmin eerine öğrencinin anlaeıe kavraması üzerine daha çok dururdu. Seeda dersi anlatırken müthiş bir efor sarf eder ve ibare okurken sesini eükselterek bazı eerlerde vurgu eaeardı. Bazen hoca ibareei okur talebe mana verir açıklar, bazen de talebe ibareei okur hoca açıklardı. Burada dikkati toelama adına Seeda beden dilini kullanarak talebeei sürekli derse adaete ederdi.

2.2.2. Soru-Cevap Metodu

Bu metod geçmişten günümüze kadar eğitim tarihinde en çok kullanılan metotlardan birisidir. Soru cevae eöntemi öğrenciei earatıcı düşünmeee sevk eder, ferdî teşebbüs ka bilieetinin gelişmesine, serbest konuşma ve tartışmaea imkan verir. Bunların eanı sıra mu hakemeee, tasavvur ve araştırmaea eönlendiren bir eöntemdir41. Seeda bu metodu derste kullandığı gibi eolda, namaz vakti gibi herhangi bir zamanda da kullanıeordu. Nitekim soru cevae metodu Seeda’nın eğitim ve öğretimde talebeei teşvik etme ve canlı tutmada sıkça kullandığı bir eöntemdir. Bir defasında ikindi namazı vaktinde bana aeetindeki sığasını )kie) sormuştu. Ben de filinin muzari nefsi mutekellim maalğayr olduğunu söelemiş ve cevabını bilmiştim. Bu bana müthiş bir motivaseon vermiş ti. Aabi derste sorulanlara her zaman cevae verebilmek kolae olmueordu ve bundan dolaeı tedris haeatında dersi earıda kalmaean talebe herhalde hiç eoktur. Öğrenciee bir soru sordu

40 Eğitimde kullanılan en eski ve etkili metotlardan biri olan takrir metodunda soru sorma, tartışma ve grup çalışma gibi teşebbüsler son derece sınırlıdır. Takrir metodunda öğrenci konumundaki birey, gözüyle görüp eliyle tutamayacağı soyut konuları daha etkili biçimde kavramaktadır. Burada öğrenci pasif durumdadır. Takrir metodunda öğretme merkezli bir anlayış hakimdir. Öcal, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991, 240-241. İstanbul, s.38.

41 Özbek, Abdullah,bir eğitimci olarak Hz. Muhammed, Selam Yay., Konya, s. 147.

Page 15: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

284 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

ğunda bilmediği zaman kızar hatta dersten kaldırır ve bu talebeei ciddi bir ders disielinine sevk ederdi. Örneğin bir gün derse çağırdığı talebelere “kadıs )Samaneolu) nedir?” Diee so rueordu. Her derse gelen cevabını verememiş ve o gün birçok kişiei dersten kaldırmıştı. Aabi en sonunda tekrar çağırıe herkesin dersini verieordu. Buradaki amacı kendisini geliştirmesi için talebeei disieline etmek ve onu araştırmaea sevk etmekti

2.2.3. Tedric ve Tekrar Metodu

Çğitim faalieetlerini tedricen eaearak sağlıklı sonuç almak daha kolaedır. Bütünüele ve aniden her şeein verilmesi ve tüm sonuçların alınması mümkün değildir42. Burada Seeda’nın metodu şöeledir: Bir talebe eanında derse başladığında kendi anlatım tarzına ve birikimine ueum sağlaması için biraz zaman tanır ve talebenin sevieesine inerdi. Pncak gün geçtikçe hızlıca gelişmesi için tedricî olarak çıtaeı eükseltir, derse katılmasını ve dersi anlaeıe anla madığını sürekli kontrol ederek eerinde saemasına asla izin vermezdi. Mesela eanında eeni başlaean bir öğrencinin sarf ve nahiv bilgisi eksik ise bu eksikliği giderene kadar mutlaka her derste sorular sorar ve kendini geliştirmesine zorlardı. Çğer öğrenci gelişme kaedetmedi mi alt kitaba düşürür veea bir arkadaşıela mutlaka bu eksiklerini tamamlamasını isterdi. Perıca konueu bir defa anlatır, eğer öğrenci anlamadıesa sakin bir şekilde bir kez daha an latır, üçüncüde artık öğrencinin derse hazır olmadığını düşünerekten dersten kaldırırdı. Iani hiçbir zaman dersin anlatımını tamamen kendine bırakmazdı. Birkaç kez tekrar ettiğinde talebe katılmıeorsa ea da anlamıeorsa daha fazla tekrara girmez eeniden derse hazırlanması için dersi ertelerdi. Bu metodu o kadar etkiliedi ki bazı talebeler derse gelmeden önce derste sorabileceği bütün soruları teseit eder, cevabını öğrenir öele derse giderdi. Seeda’nın bu cid dieeti, talebenin eetişmesinde son derece etkiliedi. Üst kitaetakilere alt kitaeları tekrar ders olarak dinlemelerini telkinde bulunurdu. Böelece bir kitabı bir defa okueue geçie anlamama riskini ortadan kaldırmaeı hedeflerdi.

2.2.4.Uygulamalı Eğitim Metodu

Ders vermeee başladığında öncelikle üst sevieedeki kitaeların derslerini verir daha sonra üst kitaetakiler alt kitaetakilerin dersini verirdi. Böelece onlara bir nevi uegulama eaetırırdı. Haeatın her alanında bilgilerin doğru uegulanmasına dikkat eder eanlış bir şee gördüğünde mutlaka müdahale ederdi. Bir gün bir talebe namaz için kamet getirirken gel diğinde salat kelimesini merfû okueacağına mecrur okumuştu. Seeda latife ederek, “kamet harf-i cer salatı mecrur mudur ki cerreli okueorsun” diee takılmıştı.

Belli bir sevieeee gelmiş talebelerini mutlaka ramazan aeında hocalık görevine gönderir ve halka ile iç içe olmalarıela halka dönük bir hizmet bilinciele eetişmelerini isterdi.

42 Ballı, Mehmet, Eğitim Üzerine Denemeler, Efor Yayıncılık.

Page 16: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

285Mehmet Saki PKBI

2.3. Örnek Kişiliği

Çğitimde örnek alınacak kişiler çok büeük önem arz etmektedir. Örnek alınacak kişi mümkün mertebede hatasız ve mükemmel bir şahsieet olmalıdır. Çğitim tarihi incelendi ğinde, toelumları değiştirme, ieiee eöneltme konusunda en büeük sıkıntının “ideal örnek” bulma meselesi olduğunu görürüz43. Lşte dinî ilimlerin eğtim öğretimini üstlenen kurumlar da amelî eönden talebelere önderlik edecek “ideal örnek” eoksunluğu öğrencilerin eetişme sinde ciddi eroblemlere sebee olabilmektedir. Bu açıdan Seeda eğitimdeki örnek konumuna son derece dikkat ederdi. Gerek derse verdiği ciddieette, gerekse takvada son derece hassas davranırdı. Medreselerin belirgin özelliklerinden olan bireesel ilgi Seeda’da daha fazla olue eeri geldiğinde talebesine bir baba gibi davranır ve her şeeini karşılardı. Mesela talebe has talandığında bizzat ilgilenir doktor temin eder ve şefkatini her haliele belli ederdi44. Böelece karizmatik hoca kişiliğiele bütün davranışlarında talebenin üzerinde olumlu etki bırakabi lieordu. Bu da öğrencinin ilim adamı olma eolunda bir kimlik edinmesinde etkide bulunue hocasının denetiminde eetişmesini kolaelaştırıeordu.

(Son Dönemlerinde Odasında Çekilmiş Bir Fotoğraf)

43 Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Selam Yayınları, Konya, s. 212.

44 Bir defasında hasta olmuştum yatakhaneye kadar gelip halimi sormuş ve doktor çağırtmışı. İnsaniyet namına yapılan bu davranış hoca tarafından yapıldığında öğrenci hoca arasında sevgi ve saygının beraberinde çok önemli bir güven ortamını oluşturmaktadır. Benzer bir duruma Halil Hoca da hatıratlarında yer verir ve bu davranışının etkisinden söz edip “unutulacak bir şey değil” diye övgüyle söz eder. Bkz. Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.108.

Page 17: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

286 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

2.4. Hedeflediği Âlim Profili ve İlmî Disiplini

Dinî ilimlerin nesilden nesile sağlıklı bir biçimde aktarılmasında medrese eğiti-minin rolü büyüktür. Zira bu medreselerde yalnız ilim değil; ahlaki olgunlukla bir-likte amel bilinci de verilmektedir. Böylece yetişen âlimler halka hitap edebilmekte ve dinî yaşantının nesilden nesile aktarılmasında bir köprü görevi görmektedirler. Bu başarının başkahramanı ise medresenin her şeyi olan müderris âlimlerdir. Bu zatlar ilim yolunda yeri geldiğinde vatanını yerini yurdunu her şeyini feda ede-bilecek dava adamı yetiştirmeyi hedeflemektedirler. Bunu yaparken ilimde derin-leşmesini ve hayatının her yerinde örnek bir insan olabilmesini öngörmektedirler. Böylece hedef, sadece dini ilimleri öğrenmek değil; dini yaşantının özgün bir biçim-de bir sonraki nesile aktarmaktır. Bu kutsal görevi ifa ederken takip ettikleri yön-tem kendi yaşantılarıyla örneklik yapmalarıdır. Seyda’nın hedeflediği âlim profili, talebenin kendisi gibi müderris ve ilim adamı olmasıydı. Ancak bunu yapamıyorsa en azından ilmiyle amil topluma önderlik edecek bir kapasitede olmasını isterdi. Seyda Molla İbrahim’in talebeyi yetiştirmedeki bir diğer hassasiyeti de din adamı olma bilincini vermekti. O sadece dinî bilimleri öğretmekle kalmayıp dinî yaşantıya da son derece dikkat edip topluma önderlik edecek örnek din adamı yetiştirmeyi hedefliyordu. Bu hedefine ulaşmak için takip ettiği yöntem ise takvada son derece hassas davranıp talebelerine bizzat örnek olmasıydı.

Seyda, ders verirken ve talebelerle ilgilenirken ilmî disiplinden hiçbir zaman taviz vermezdi. Eğitim-öğretimde özgür bir biçimde kendi kriterlerini uygulaya-rak herkese eşit muamelede bulunması, ilimde kaliteyi yakalamasını sağlamıştır. Böylece Seyda Molla İbrahim’in medresesi kısa zamanda şöhret bulmuş ve onun yanında icazet almak bir referans olmuştur adeta. Talebelerin dersiz kalmamasına son derece önem verir ve dersten sonra mutlaka dersin iyicene tekrar edilip kavra-nılmasına önem verirdi. Eğer birkaç kişi ders okuyorsa kendi aralarında mutlaka bilgi alışverişi yapmalarının üzerinde çok dururdu. Önem verdiği bir diğer husus, derse gelmeden önce derse hazırlık anlamında “mütalaa” olmazsa olmaz bir unsur-du. Onun yanında okuyan hiçbir talebe yoktur ki mütalaa yapmadığı için dersten kaldırılmış olmasın. Talebe derse oturduğunda mutlaka ona ibareyi okutur eğer hazırlanmamışsa ya çok az ders verir, ya da dersten kaldırırdı. Nihai olarak, ders verirken gerçekten yetişmesini istediği talebesine önem verirdi.

Seyda talebelerin ‘baba’sıydı. Yani onları yetiştirir ve sahip çıkardı. Nitekim ta-lebelerinden Prof. Dr. Halil Çiçek Seyda’nın yanında okudukları zamanlarda Til-

Page 18: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

287Mehmet Saki PKBI

lo’ya45 gittiklerini ve orada Seeda Molla Burhan46 tarafından tabi tutuldukları imtihanı ka zanıe Aillo’da okumaea nieetlendiklerinde hocalarına olan ilgi ve sadakatlerinden dolaeı Seeda’nın isteğini eerine getirie sıra kitaelarını bitirinceee kadar eanında kalmaeı tercih ettiklerini ifade etmektedir. Bu tercihlerinin de sonraki tahlillerinde bereketli ve isabetli ol duğuna inandıklarını belirtmiştir47. Aalebesiz iki gün bile duramıeordu mutlaka ders vermesi gerekieordu. Oğlu Molla Muhammed anlatıeor: Ben hatırlıyorum Mîraliya’da biz kahvaltıyı sabah altıda yapardık. Ondan sonra Seyda camiye gider ikindiden sonraya kadar 40’a yakın talebenin dersini verir eve yorgun gelirdi. Biraz dinlendikten sonra bu sefer akşamlarını hep mütalaa yaparak geçirirdi. Arada talebeleri gözetlemeye giderdi48.

Pnkara’ea tedavi için son gidişinde, doktorlar akciğerlerindeki hastalığın arttığını, artık ders vermeei bırakıe istirahata çekilmesinin uegun olacağını söelerler. Bunun üzerine Seeda şöele der: “Şu doktorlara bakın hele! Ben hastaeım, onlar hastaea ilaç kullanmaeacaksın dieorlar. Böele şee olur mu?”49 Iani onun ilacı talebeee ders vermekti. Iaşlı olduğu dö nemlerde ağır hastalığından dolaeı durmadan inlerdi ancak ne zaman ders vermeee başlarsa bambaşka biri olur olağanüstü bir enerji sarf ederdi. Bu enerjisiele ilgili bir hatıraeı rof. Dr. Halil içek’ten nakledieoruz: Diyarbakır/Hüseynik köyü medresesinde bütün kış bo-yunca hocamız, Cuma günü dışında ateş yakılmayan betonarme köy camisinde ders verirdi. Sabah yaklaşık saat 8’de derse başlar ve ikindiye kadar devam ederdi. Sadece önünde bir ateş mangalı bırakılır ve akşama kadar onunla ısınırdı. O soğuğa nasıl dayanıyordu hala anlamış değilim50. Ders vermekle adeta haeat bulurdu. Haeatı boeunca ilmi disielini hiç bırakmadığından ilimle uğraşmak bir meleke olmuştu büneesinde.

Hiçbir talebenin ona karşı uegunsuz bir davranışını asla kabul etmezdi. Bir defasında ta lebelerin cami hoearlörüele oenadığını görmüş seeeid olan biri hariç 40’a eakın talebelerin heesini kovmuştur. Aalebeler köe dışına çıkıe anaeola ulaştıklarında onları affettiğini söele miş ve geri çağırmıştır. Daha sonra heesi geri gelmiştir. Buna benzer talebeleri komele kov ma olaeı birkaç defa daha olmuştur. Sonuçta talebeler geri gelie özür dilediğinde affederdi.

2.5. Kütüphane Kullanımı

Onun kütüehanesindeki kitaelar, bazı hocalarda olduğu gibi rafları süslemek için boş

45 Siirt’in Aydınlar ilçesinin bölgedeki yaygın ismidir.

46 Meşhur Tillo medresesinin baş müderrisi olup Norşin şeyhlerinden Şeyh Maşuk’un halifesidir. Tedris faaliyetlerine halen devam etmektedir.

47 Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.96.

48 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

49 Kadıoğlu, Hüseyin, Bir Yıldız kaydı: Seyda Molla İbrahim, Semerkand Dergisi, İstanbul Ocak 2007.

50 Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.39.

Page 19: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

288 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

durmazdı. Bütün kitaeları okur ve okuduğu kitaeları çizer, bazı eerlere notlar düşerdi. Bir de kitabı okuduktan sonra eanında bulundurmaz satardı. Bir kaç defa hacca giderken kitaelarını komele sattığı söelenilmektedir. Llim adeta göğsünde muhafaza olmuş eürüeen kütüehane tabirine tam anlamıela ueueordu. Kaenaklara son derece bağlıedı ve bir mesele hakkında fetva verirken mutlaka kaenak belirtir eerini bildiği halde alışkanlık eaemış eserdeki eerine tekrar bakar ve sağlamsını eaeardı. Böelece ilimi birikimi, son derece sahih ve kaenaklara bağlı bir kalitedeedi.

III. İlmî Münazaralarından Birkaçı

3.1. Münazarada Hakkı Gözetmesi

Seyda ilmî münazara olduğunda her zaman hakkı gözetir ve bildiğinden şaş-mazdı. Şeyh Seyyid Abdulhakim vefat ettiğinde Norşin şeyhi Şeyh Maşuk, Seyda ile birkaç mollayı taziye için Menzil’e gönderir. Taziye esnasında şer’i bir meselede Şeyh Seyyid Muhammed Raşid ile mollalar münazaraya başlarlar. Seyda Molla İb-rahim ise, Seyyid Muhammed Raşid’i haklı gördüğünden onun tarafını tutar. Bu yüzden arkadaşlarıyla arası bozulur ve Şeyh Maşuk’un huzuruna gelene dek onun-la konuşmazlar51.

3.2.Hz. Peygamberin Kürt Olduğunu İddia Edenlere Karşı

Seyda Molla İbrahim, Menzil köyünde ikamet ettiği yıllarda, mürşidi Şeyh Sey-yid Abdulbaki ile bir taziye için Norşin’e gider, orada Molla Sıddık isminde biri Hz. Peygamberin Kürt asıllı olduğunu iddia eder. Seyda, öncelikle böyle bir itikadın yanlış olduğunu Kur’an ve hadislerden deliller getirerek oradakileri ikna etmeye çalışır. Fakat o kişi Arap değil musta’reb (Araplaştırılmış) olduğu hususunda ısrar eder. Seyda celallenir ve bu itikadın ehl-i sünnet itikadı olmadığını izah eder. Bu arada saygı duyduğu büyük zatlar mecliste olmasına rağmen kendini tutamaz ve ağır ifadelerde bulunur. Daha sonra bu yanlışlık karşısındaki dik duruşundan dola-yı mürşidi Şeyh Seyyid Abdulbaki “Onun imanı kâmildir” sözüyle onu över.

3.3. Sarığı Çıkarmasını İsteyen Komutana Cevabı

Bir defasında Hazro’ya bir düğüne gider. Yolda askerler onu yakalayıp karakola götürür. Komutan “sarığın yasak olduğunu bilmiyor musun?” der ve çıkarmasını ister. Seyda da “biliyorum yasaktır ama bana doktor ağır bir şey başıma takmamı söyledi. Şapka da hafiftir bu sarık ağırdır ondan bunu sarıyorum” diyerek kıvrak zekâsıyla ilmi-i siyasî bir cevap verir. Buradaki doktordan kastı Hz. Peygamberdir.

51 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 20: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

289Mehmet Saki PKBI

Ancak komutan bunu anlamaz ve “o zaman doktora saygımız var” diyerek bir şey demez. Oğlunun anlattığına göre hayatında hiçbir zaman başına şapka takmamış-tır52.

3.4.Hicazda Dört Hadis Hafızıyla Mezheb Tartışması

Seyda’nın da zaman zaman anlattığı hicazda dört hadis hafızıyla olan münaza-rasını Molla Ömer’den naklediyoruz. Seyda bazı mollalarla hicaza hac görevini ifa etmek için gitmişti. Orada farklı ülkelerden alimlerle ilmî sohbetler ederdi. Yine böyle bir sohbetinde mezhep ve tasavvufun bazı temelleri üzerinde görüş ayrılığı olur ve birkaç mollayı hakem tayin edip münazaraya başlarlar. Seyda tek başınadır karşısında farklı ülkelerden dört hadis hafızı vardır ve mollalar da hakemdir. Seyda hafızlara önce siz başlayın der. Onlar, mezhepsizlik ve tevessülün sakıncası gibi konularda ayet ve hadislerden deliller getirerek Seyda’yı ilzam (mağlup) etmeye çalışırlar. Fakat Seyda belagat, mantık, fıkıh usulü, tefsir, münazara gibi ilimlerde mahir olduğundan onların delil olarak getirdiği ayet ve hadislere öyle manalar ve-rir ki; hafızlar ezber bildikleri ayet ve hadislerin manalarını sanki yeni öğreniyor-lardı. Böylece Seyda sorulan her soruya cevap verip onları iskat (susturur) eder. En sonunda hadis hafızları mutmain olup “ (adam doğru söylüyor!)” diyerek teslim olmuşlardır. Sonra Seyda’ya “peki ne yapmamızı tavsiye ediyorsun” derler. Seyda da itikattan Eşarî, amelde de Şafi mezhebini önermiştir. Bunun sebebi Seyda’nın kendi anlatımıyla Eşarî mezhebinin imamı, Ebû’l-Hasen Eşarî’nin büyük sahabî Ebû’l-Musa Eşarî’nin soyundan gelmesi; Şafiî mezhebinin İmamı Muham-med b. İdris eş-Şafii’nin de Kureyşî olup ehl-i beyt olması. Yani burada da Seyda ehl-i beyte olan sevgisini yine ön plana çıkarmıştır. Hafızlar mezhepleri kabul edip, Seyda’ya şükran borçlarını dile getirdikten sonra, bundan sonra da gittikleri yerler-de bu çizgiyi koruyacaklarını ve bunun için mücadele edecekleri sözünü vermiş-lerdir53.

3.5. Seyda’da Muhammedî Aşk

Seyda’da Muhammedî aşk son derece belirgin bir şekilde tezahür ederdi. Bunu, O’nun neslinden gelen seyyidlere olan sevgisinden açıkça görmek mümkündü. Prof. Dr. Halil Çiçek hatıratlarında şöyle der: 1973’te beş kişilik bir öğrenci gurubuy-duk Hüseynik köyünde iyi bir medresenin olduğunu duymuştuk oraya yerleşmek istiyorduk ancak yer yoktu. Hocamız Molla İbrahim seyyid olduğumuzu öğrendiğinde hemen tered-dütsüz bir şekilde bize yer verdi. Ve medresesinde kaldığımız sürece seyyidliğimizden ötürü

52 Muhammed Toprak, 17 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

53 Ömer Ozan, 27 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 21: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

290 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

şefkat, sevgi ve iltifatını bizden esirgemezdi. Yine kış günü beş öğrenci gelmiş aralarında iki veya üç seyyid vardı yer darlığından dolayı hayli tereddütten sonra hepsine de yer verdi. “Nasıl yer verdiniz?” diye sorulduğunda “ben yer vermemezlik edemem. Çünkü bunlar benim ve babamın efendileridir.” Cevabını vermiş hepimizi şaşırtmıştı54. Molla Ömer’in naklettiğine göre bir gün Medine’de Iavza’da Hz. eegamberi ziearet ederken aşkın mu habbetinden oradaki demir earmaklıklara tutunur ve gözlerinden sicim sicim eaşlar akmaea başlar. Bunu gören oradaki görevli asker bu davranışının haram olduğunu söeleeie engelle meee çalışır. Burada Seeda:

“Ateş taşa değdiğinde rengini değiştirir, demire değdiğinde demiri eritirmiş,

Yüzyıllardır komşu olan bu taşlar, demirler peygamber aşkından nasıl etkilen-mesin!”

Anlamında Arapça bir şiir okur. Oradaki askerin kalbi yumuşar, çok etkilenir ve Seyda’ya (Ey Alim Zat! Gel, bir daha ziyaret et!) diyerek ağlamaya başlar55.

Sonuç

Medrese eğitim ve öğretim sisteminin bir örneği olarak sunduğumuz Seyda Molla İbrahim’in eğitim öğretim metodunda ön plana çıkan husus, her şeyden önce bir dava adamı olarak hareket etme bilincidir. Seyda bu anlayışla hayatı boyun-ca kesintisiz olarak tedris faaliyetlerine devam etmiş ve kendisi gibi nice değerli âlimler yetiştirmiştir. Seyda’nın metoduyla ilgili birkaç hususu maddeler halinde verelim:

1. Öğrencinin dersteki katılımına son derece dikkat eder ve bir an önce mesa-fe kat etmesini sağlardı.

2. İlmî disiplinden hiçbir zaman taviz vermez ve öğrenimde sürekli çıtayı yükseltmeye çalışırdı.

3. İlmin yanında amele önem verir takvada bizzat kendisi örnek olurdu.

4. Sürekli öğrencileri gözetler, olur olmaz yerlerde sorular sorar ve motivas-yonlarını yüksek tutardı.

54 Çiçek, M.Halil, Şark Medreselerinin Serencamı, Beyan Yayınları, İstanbul 2009, s.146.

55 Ömer Ozan, 27 Mayıs 2012 tarihli görüşme.

Page 22: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

291Mehmet Saki PKBI

5. Öğrenciler belli bir seviyeye geldiğinde staj yaptırır ve halka dönük olma-larını sağlardı.

Şüphesiz Seyda sadece ders vermekle meşgul değildi. O aynı zamanda görev yaptığı yerlerde imamlık ve fetva gibi hizmetleri de yerine getirirdi. Bu bağlam-da karşılaştığı ilmî meselelerde hep bağımsız hareket etmiş ve bunun için bedel ödemekten asla çekinmemiştir. Seyda’nın tasavvufî yönü olup onun anlayışında medrese-tekke çatışması yerine dayanışması kabul görülmüştür. Neticede şunu söyleyebiliriz ki: Seyda’nın somut eserleri olan bini aşkın öğrencilerinin hizmetleri, onun eğitim ve öğretiminin başarısının kanıtıdır.

Bibliyografya

Aykaç, Sadiye, Seyyid Muhammed Raşid Erol, Akış Yayınları, İstanbul 2007.

Ballı, Mehmet, Eğitim Üzerine Denemeler, Efor Yayıncılık.

Çakır, Mehmet Saki “Röportaj: Seyda Molla İbrahim Kelhoki’nin Hayatı ve İlim Uğruna Verdiği Mücadele” (kendi arşivim)

Çiçek, M. Halil, Şark Medreselerin Serencamı, Beyan yayınları, İstanbul 2009.

Demircan, Nezir, Halil Günenç Hoca Hayatı ve Hatıratı, Beyan Yayınları, İstanbul 2004.

el-Bûtî, Muhammed Said Ramazan, Haza Validî, Darü’l-Fikr, Dımaşk, 1998.

Erdoğan, M.Ali, Molla Muhyiddi-i Havelî, Doğru Haber Gazetesi, Midyat.

Eroğlu, M. Şerif, Bütün Yönleriyle Arabkendi, Kent Yayınları, İstanbul 2004.

Hey’etun mine’l-müderrisin, el-menhec ve’l-bernamic li’l-medarisi’l-İslamiyye, Diyarba-kır, H.1433.

Kadıoğlu, Hüseyin, Bir Yıldız kaydı: Seyda Molla İbrahim, Semerkand Dergisi, İstan-bul Ocak 2007.

Öcal, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991.

Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Selam Yayınları, Konya.

Öztoprak, Sadrettin, Şark Medreselerinde Bir Ömür, Beyan Yayınları, İstanbul 2003.

Page 23: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

292 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

Taşkesen, Metin, Seyyid Abdulhakim el-Hüseynî’nin Hayatı ve Tasavvuf Anlayışı, Anka-ra Üniversitesi Sos. Bil. Ens.(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007.

Timurtaş, Abdulhadi, Molla Muhammed Zıvıngî, Kent Yayınları, İstanbul 2008.

Tozlu, İbrahim, Altın Silsile, Semerkand Yayınları, İstanbul 2005.

Ünalan, A.Kerim, Molla Fahrettin Batmanî ve İlmî Kişiliği (eserleri), Uluslararası İbra-him Hakkı ve Siirt uleması Sempozyumu 2007.

http://muhammeddiyaddin.com/seyhmahmudizokaydiks.htm

http://seyhfahreddin.com/index.html

http://www.enfal.de/ecdad152.htm

Page 24: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

293Mehmet Saki PKBI

EKLER:

İrşadu’l-Müridin Eserinin İç Kapağı

İrşadu’l-Müridin Eserinin Son Sayfası

Page 25: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

294 Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER

Akaid Risalesinin İlk Sayfası

Faraiz Eserinin İlk Sayfası

Page 26: Medrese ve İlahiyat Kavşağında İSLÂMÎ İLİMLER (Uluslararası ...isamveri.org/pdfdrg/G00033/2013_2/2013_2_CAKIRMS.pdf29 Haziran - 1 Temmuz 2012 29 June – 1 July 2012 Editör

295Mehmet Saki PKBI

Solda Seyda, Üstte Babası Molla Muhammed, Sağda Kardeşi Molla Halil

Adıyaman Menzil Markad’daki Kabr-i Şerifi