[ieee 2009 international conference on application of information and communication technologies...

5
An Analysis of the Realization Rate of Affective Objectives of Science and Technology Curriculum Asst. Prof. Dr. Murat DEMİRBAŞ Kırıkkale University, Faculty of Education, 71450 Yahşihan/Kırıkkale-TURKEY, E-mail:[email protected] Prof. Dr. Rahmi YAĞBASAN Başkent University, Faculty of Arts and Sciences, Ankara-TURKEY, E-mail:[email protected] Abstract By the help of science education not only cognitive learning but affective learning is also contributed. To be able to gain the qualities in a field, an individual should be interested in that field, consider that field practical and not have any negative attitudes to it. When the researches examined, it seems that the activities to achieve cognitive objectives were emphasized but affective and psychomotor domains were neglected. The science teaching curriculum has recently been reorganized and the name of the course was changed as “Science and Technology”. Besides, in the curriculum of the science and technology course the activities concerning skill, understanding, attitude and values were designed. Considering the relationship between the cognitive and affective learning, the importance of the affective objectives could be recognized. Depending on this purpose, in this study it is aimed to determine what kind of activities the teachers do and the realization rate of the affective objectives of science and technology curriculum in order to evaluate the affective learning. For the sample students “scientific attitude scale”, “academic identity scale” were be used. After the survey, the gathered data analyzed using SPSS (Statistical Packet for Social Sciences). Key Words: Affective Learning, Science and Technology Curriculum, Science Teaching. 1. GİRİŞ Bilimsel araştırmaların her geçen gün artması, bilimsel okur-yazar bireylerden oluşan bir toplumun gerekliliğini gündeme getirmektedir. Bu amaçla her ülke kendi eğitim felsefesi içinde, öğretim programları oluşturarak uygulamasını yapmaktadır. Fen ve teknoloji öğretim programları da bu öğretim programları içinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Fen öğretimi ile öğrencilerin, fen bilimlerinin doğasını ve bilginin nasıl elde edildiğini anlayarak, fen bilimlerindeki bilgilerin bilinen gerçeklere bağlı olduğunu ve yeni kanıtlar toplandıkça, değişebileceği düşüncesini kazandırmak, fen bilimlerindeki temel kavramları, teorileri ve hipotezleri kavratarak, bilimsel kanıt ile kişisel görüş arasındaki farkın algılanması amaçlanmaktadır [1]. Öğrenme-öğretme sürecinin başlatılması, öğretme hedefleri için oluşturulan bilgi, beceri ve öğrencinin sahip olması gereken özelliklerin sağlanmış olmasına bağlıdır. Bu ön koşullar, yeni bir öğrenmenin başlamasını sağlayacak giriş davranışlarını oluşturacaktır [2]. Ref. [3], bu giriş davranışlarını bilişsel giriş davranışları ve duyuşsal giriş davranışları olarak iki grupta incelemiştir. Bilişsel giriş davranışları, öğrenme ünitelerinin gerektirdiği bilgi ve becerileri içerirken, duyuşsal giriş davranışları, öğrencilerin öğrenme konularına ve durumlarına yönelik gösterdiği ilgi ve tutumlarının bir bileşkesini meydana getirmektedir. Ref. [4], öğretim programlarındaki duyuşsal içerikli davranışların, düzensiz bir biçimde konulduğunu belirterek, sınıftaki başarının ya da öğretim programlarının etkililiğinin belirlenmesi için yapılan duyuşsal alan davranışlarını gözleme çalışmalarının yetersiz kaldığını ıklamaktadır. Yakın zamanlarda fen bilgisi öğretim programı tekrar ele alınmış, gerek yapısında gerekse kapsamında köklü değişimler gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında 4. ve 5. Sınıflarda uygulamaya konulan Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programında “Beceri, Anlayış, Tutum ve Değerlerle İlgili Öğrenme Alanlarıoluşturulmuş ve bu öğrenme alanı 978-1-4244-4740-4/09/$25.00 ©2009 IEEE

Upload: rahmi

Post on 09-Mar-2017

216 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

Page 1: [IEEE 2009 International Conference on Application of Information and Communication Technologies (AICT) - Baku, Azerbaijan (2009.10.14-2009.10.16)] 2009 International Conference on

An Analysis of the Realization Rate of Affective Objectives of Science and Technology Curriculum

Asst. Prof. Dr. Murat DEMİRBAŞ

Kırıkkale University, Faculty of Education, 71450 Yahşihan/Kırıkkale-TURKEY, E-mail:[email protected] Prof. Dr. Rahmi YAĞBASAN

Başkent University, Faculty of Arts and Sciences, Ankara-TURKEY, E-mail:[email protected]

Abstract By the help of science education not only cognitive

learning but affective learning is also contributed. To be able to

gain the qualities in a field, an individual should be interested in

that field, consider that field practical and not have any negative

attitudes to it. When the researches examined, it seems that the

activities to achieve cognitive objectives were emphasized but

affective and psychomotor domains were neglected. The science

teaching curriculum has recently been reorganized and the name

of the course was changed as “Science and Technology”. Besides,

in the curriculum of the science and technology course the

activities concerning skill, understanding, attitude and values

were designed. Considering the relationship between the cognitive

and affective learning, the importance of the affective objectives

could be recognized.

Depending on this purpose, in this study it is aimed to

determine what kind of activities the teachers do and the

realization rate of the affective objectives of science and

technology curriculum in order to evaluate the affective learning.

For the sample students “scientific attitude scale”, “academic

identity scale” were be used. After the survey, the gathered data

analyzed using SPSS (Statistical Packet for Social Sciences).

Key Words: Affective Learning, Science and Technology

Curriculum, Science Teaching.

1. GİRİŞ

Bilimsel araştırmaların her geçen gün artması,

bilimsel okur-yazar bireylerden oluşan bir toplumun

gerekliliğini gündeme getirmektedir. Bu amaçla her ülke kendi

eğitim felsefesi içinde, öğretim programları oluşturarak

uygulamasını yapmaktadır. Fen ve teknoloji öğretim

programları da bu öğretim programları içinde önemli bir yer

teşkil etmektedir.

Fen öğretimi ile öğrencilerin, fen bilimlerinin doğasını

ve bilginin nasıl elde edildiğini anlayarak, fen bilimlerindeki

bilgilerin bilinen gerçeklere bağlı olduğunu ve yeni kanıtlar

toplandıkça, değişebileceği düşüncesini kazandırmak, fen

bilimlerindeki temel kavramları, teorileri ve hipotezleri

kavratarak, bilimsel kanıt ile kişisel görüş arasındaki farkın

algılanması amaçlanmaktadır [1].

Öğrenme-öğretme sürecinin başlatılması, öğretme

hedefleri için oluşturulan bilgi, beceri ve öğrencinin sahip

olması gereken özelliklerin sağlanmış olmasına bağlıdır. Bu ön

koşullar, yeni bir öğrenmenin başlamasını sağlayacak giriş

davranışlarını oluşturacaktır [2]. Ref. [3], bu giriş

davranışlarını bilişsel giriş davranışları ve duyuşsal giriş

davranışları olarak iki grupta incelemiştir. Bilişsel giriş

davranışları, öğrenme ünitelerinin gerektirdiği bilgi ve

becerileri içerirken, duyuşsal giriş davranışları, öğrencilerin

öğrenme konularına ve durumlarına yönelik gösterdiği ilgi ve

tutumlarının bir bileşkesini meydana getirmektedir. Ref. [4],

öğretim programlarındaki duyuşsal içerikli davranışların,

düzensiz bir biçimde konulduğunu belirterek, sınıftaki

başarının ya da öğretim programlarının etkililiğinin

belirlenmesi için yapılan duyuşsal alan davranışlarını gözleme

çalışmalarının yetersiz kaldığını açıklamaktadır.

Yakın zamanlarda fen bilgisi öğretim programı tekrar

ele alınmış, gerek yapısında gerekse kapsamında köklü

değişimler gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında 4. ve 5. Sınıflarda

uygulamaya konulan Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim

Programında “Beceri, Anlayış, Tutum ve Değerlerle İlgili

Öğrenme Alanları” oluşturulmuş ve bu öğrenme alanı

978-1-4244-4740-4/09/$25.00 ©2009 IEEE

Page 2: [IEEE 2009 International Conference on Application of Information and Communication Technologies (AICT) - Baku, Azerbaijan (2009.10.14-2009.10.16)] 2009 International Conference on

içerisinde “Fen-Teknoloji-Toplum Çevre”, “Bilimsel Süreç

Becerileri” ve “Tutumlar ve Değerler” ile ilgili öğrenci

kazanımlarına yer verilmiştir [5]. Fen ve Teknoloji Öğretim

Programında böyle bir öğrenme alanının yer alması, duyuşsal

öğrenme ile ilgili kazanımların değerlendirilmesinin ve

geliştirilmesinin gerekliliğini gündeme getirmektedir.

Duyuşsal alanla ilgili davranışlar sadece okul içinde

oluşturulamayabilir, ancak duyuşsal alanla ilgili belirlenecek

davranışların okullarda kazandırılmasını sağlayacak öğretim

ortamlarının oluşturulması büyük bir öneme sahiptir (Sönmez,

1994). Duyuşsal özelliklerin neler olduğu, bireyin dış dünya ile

etkileşimi sonucunda verdiği tepki ve nesnelere karşı tavır

almaların çözümlenmesi ile ortaya konulabilmektedir. Literatür

incelendiğinde bu temel bileşenlerin tutum, akademik benlik

kavramı, değer, ilgi, tercih, inanç, kaygı vb. gibi kavramlarla

ifade edildiği görülmektedir [6], [7], [8], [9].

Duyuşsal alan özelliklerinin değerlendirilmesinde bazı

zorluklar olmasına karşın, duyuşsal giriş özelliklerinin, başarı

dağılımının %25’ini açıklama gücünde olduğu belirtilmektedir

[10], [11]. Ref. [12] yaptığı çalışmada, duyuşsal özellikte olan,

fen bilimlerine yönelik ilgi, tutum ve merakın birbirleri ile

ilişkili olduğu, hazırlanan likert tipi ölçekten elde edilen

verilere göre açıklanmaktadır. Yine Ref. [13]., 1970–1991

yılları arasında, öğrencilerin fen bilimlerine yönelik tutumları

ile başarıları arasındaki ilişkinin cinsiyete göre farklılaşıp

farklılaşmadığını incelemiş ve araştırma sonucunda, fen

bilimlerine yönelik tutumla başarı arasında yüksek düzeyde bir

ilişkinin olduğunu belirlemiştir. Bulunan anlamlı ilişki,

erkekler için r = 0.50 olurken, kızlar için r = 0.55 olmuştur.

Ref. [14] ve Ref. [15] çalışmalarında fen bilimlerine yönelik

tutum ile başarı arasındaki ilişkinin yüksek düzeyde olduğunu

belirtmektedir. Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, duyuşsal

özellikli öğrenmelerin başarı değişkeni ile olan ilişkisinin

yüksek olduğu görülmektedir. Fen ve teknoloji öğretim

programında yer alan duyuşsal hedeflerin sadece öğretim

programında yer alması yeterli görülmemektedir. Duyuşsal

öğrenmelerin bilişsel öğrenmeleri açıklama gücü

düşünüldüğünde, öğretim programında yer verilen duyuşsal

kazanımların değerlendirilmesinin ve tespit edilecek

aksaklıkların giderilmesinin önemi büyüktür.

2. ARAŞTIRMANIN AMACI

Fen ve Teknoloji Öğretim Programında yer alan

duyuşsal öğrenmeyi içeren öğrenci kazanımlarının ne düzeyde

gerçekleştirildiği, aşağıdaki alt problemlere göre incelenmiştir:

• 6, 7, ve 8. sınıf öğrencilerinin bilimsel tutum ön

test ve son test uygulamaları sınıf düzeylerine göre faklılık

göstermekte midir?

• 6, 7, ve 8. sınıf öğrencilerinin akademik benlik

kavramı ön test ve son test uygulamaları sınıf düzeylerine göre

faklılık göstermekte midir?

3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

Bu araştırmada Fen ve Teknoloji Öğretim

Programının duyuşsal hedeflerinin gerçekleşme düzeyinin

incelenmesine yönelik olarak, ilişkisel tarama yöntemi

kullanılacaktır. İlişkisel tarama yöntemleri, iki veya daha çok

değişken arasında birlikte değişim varlığını veya derecesini

belirlemeyi amaçlayan araştırma yöntemleridir [16].

3.1. ÇALIŞMA GRUBU

Araştırma Kırıkkale merkez ilköğretim okullarından,

sosyo-ekonomik konumu birbirine yakın ve öğrenci sayısı

itibari ile yeterli durumda olan iki okul üzerinde

gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubuna seçilen bu iki okuldaki

tüm öğrenciler dahil edilmiş ve örneklem seçme yoluna

gidilmemiştir. Böylelikle, çalışma grubundaki tüm öğrenciler

araştırmaya dahil edilmiştir. Okullar seçilirken, yeni programın

uygulanmasında önemli bir yeri olan laboratuar durumunun

yeterli olmasına dikkat edilmiştir.

3. 2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI

3.2.1.Bilimsel Tutum Ölçeği

Araştırmada Ref. [17] tarafından geliştirilen ve

Ref.[18] tarafından Türkçe’ye uyarlaması yapılan Bilimsel

Tutum Ölçeği (Scientific Attitude Inventory, SAI II)

kullanılmıştır.

Page 3: [IEEE 2009 International Conference on Application of Information and Communication Technologies (AICT) - Baku, Azerbaijan (2009.10.14-2009.10.16)] 2009 International Conference on

3.2.2. Akademik Benlik Kavramı Ölçeği

Araştırmada, öğrencilerin duyuşsal alan özellikli

öğrenmelerindeki değişimi incelemek amacı ile Brookover ve

arkadaşları tarafından geliştirilen ve Ref. [19]’ un çalışmaları

sonucunda Türkçe’ye uyarlaması yapılan Akademik Benlik

Kavramı Ölçeği kullanılmıştır.

3.3. VERİLERİN ANALİZİ

Verilerin analizinde, ön test ve son test arasındaki

farklılığı ortaya koyabilmek için, tek faktör üzerinde tekrarlı

ölçümler için çift yönlü varyans analizi (repeated measures)

yapılmıştır. Öğrencilerin ön test ve son test puanlarının

karşılaştırılmasında ilişkisiz örneklemler için tek yönlü varyans

analizi (ANOVA) ve t-Testi kullanılmıştır.

4. BULGULAR

4.1. Öğrencilerin Bilimsel Tutum Ön Test Puanlarının

Sınıflara Göre Değişimine İlişkin Bulgular

Örneklem grubuna giren 6. 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin

bilimsel tutum ön test puanlarının sınıflarına göre değişimini

incelemek için ANOVA testi yapılmış, sınıflar arasındaki olası

farkı ortaya koymak için ise Scheffe testine başvurulmuştur.

Elde edilen veriler Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Bilimsel Tutum Ön Test Puanlarının Sınıflara Göre ANOVA

Sonuçları Bilimsel

Tutum Puanı N x

S

6. sınıf 176 135.47 10.04 7. sınıf 190 131.57 10.97 8. sınıf 190 135.36 11.96 Toplam 556 134.10 11.17

Varyansın Kaynağı

Kareler Toplamı

(KT)

sd Kareler Ortalaması

(KO)

F p Anlamlı Fark

Gruplararası 1844.572 2 922.286 7.554 .001 6.s-7.s 7.s-8.s Gruplariçi 67520.167 553 122.098

Toplam 69364.739 555 Tablo 1’deki veriler incelendiğinde, bilimsel tutum ön

test puanları bakımından en düşük düzeyin 7. sınıflar için

olduğu görülmektedir. Yapılan Scheffe testi analizi sonucunda,

6. sınıflarla, 7. sınıflar arasında; 6. sınıflar lehine, yine 8.

sınıflarla, 7. sınıflara arasında; 8. sınıflar lehine anlamlı

farklılığın olduğu görülmektedir. 6. sınıflarla, 8. sınıfların

bilimsel tutum puanlarının yaklaşık eşit düzeyde olduğu

söylenebilir (F(2-553) = 7.554, p<.01).

4.2.Öğrencilerin Akademik Benlik Kavramı Ön Test

Puanlarının Sınıflara Göre Değişimine İlişkin Bulgular

Örneklem grubuna giren 6. 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin

akademik benlik kavramı ön test puanlarının sınıflarına göre

değişimini incelemek için ANOVA testi yapılmış, sınıflar

arasındaki olası farkı ortaya koymak için ise Scheffe testine

başvurulmuştur. Elde edilen veriler Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2. Akademik Benlik Kavramı Ön Test Puanlarının Sınıflara Göre

ANOVA Sonuçları Akademik

Benlik Kavramı

Puanı

N x S

6. sınıf 176 36.07 2.95 7. sınıf 190 33.48 4.08 8. sınıf 190 33.16 3.96 Toplam 556 34.19 3.92

Varyansın Kaynağı

Kareler Toplamı

(KT)

sd Kareler Ortalaması

(KO)

F p Anlamlı Fark

Gruplararası 916.108 2 458.054 33.094 .000 6.s-7.s 6.s-8.s Gruplariçi 7654.129 553 13.841

Toplam 8570.237 555 Tablo 2’deki veriler incelendiğinde, öğrencilerin

akademik benlik kavramı ön test puanlarının yüksek düzeyde

olduğu görülmektedir. Puanlar bakımından en yüksek sınıfın 6.

sınıflar olduğu, ancak öğrencilerin akademik benlik kavramı

puanlarının sınıflar ilerledikçe düşme eğiliminde olduğu

görülmektedir. Akademik benlik kavramı puanlarının, 6. sınıfla

7. sınıf arasında, 6. sınıflar lehine; yine 6. sınıflarla 8. sınıflar

arasında, 6. sınıflar lehine olduğu görülmüştür ((F(2-553) =

33.094, p<.01).

4.3. Öğrencilerin Bilimsel Tutum Son Test

Puanlarının Sınıflara Göre Değişimine İlişkin Bulgular

Örneklem grubuna giren 6. 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin

bilimsel tutum son test puanlarının sınıflarına göre değişimini

incelemek için ANOVA testi yapılmış, sınıflar arasındaki olası

farkı ortaya koymak için ise Scheffe testine başvurulmuştur.

Elde edilen veriler Tablo 3’de verilmiştir.

Page 4: [IEEE 2009 International Conference on Application of Information and Communication Technologies (AICT) - Baku, Azerbaijan (2009.10.14-2009.10.16)] 2009 International Conference on

Tablo 3. Bilimsel Tutum Son Test Puanlarının Sınıflara Göre ANOVA Sonuçları

Bilimsel Tutum Puanı

N x

S

6. sınıf 176 135.10 13.00 7. sınıf 190 136.04 14.42 8. sınıf 190 136.76 12.75 Toplam 556 135.99 13.41

Varyansın Kaynağı

Kareler Toplamı

(KT)

sd Kareler Ortalaması

(KO)

F p Anlamlı Fark

Gruplararası 252.561 2 126.281 0.701 .497 YOK Gruplariçi 99652.423 553 180.203 Toplam 99904.984 555

Tablo 41’deki veriler incelendiğinde, öğrencilerin

ortalama olarak olumlu düzeyde bilimsel tutum puanına sahip

oldukları görülmüştür. Sınıflar arasına bilimsel tutum son test

puanları arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmektedir

(F(2-553) =0.701, p>0.5).

4.4. Öğrencilerin Akademik Benlik Kavramı Son Test

Puanlarının Sınıflara Göre Değişimine İlişkin Bulgular

Örneklem grubuna giren 6. 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin

akademik benlik kavramı son test puanlarının sınıflarına göre

değişimini incelemek için ANOVA testi yapılmış, sınıflar

arasındaki olası farkı ortaya koymak için ise Scheffe testine

başvurulmuştur. Elde edilen veriler Tablo 4’de verilmiştir. Tablo 4. Akademik Benlik Kavramı Son Test Puanlarının Sınıflara Göre

ANOVA Sonuçları Akademik

Benlik Kavramı

Puanı

N x S

6. sınıf 176 35.69 3.33 7. sınıf 190 33.75 3.90 8. sınıf 190 33.37 4.63 Toplam 556 34.23 4.12

Varyansın Kaynağı

Kareler Toplamı

(KT)

sd Kareler Ortalaması

(KO)

F p Anlamlı Fark

Gruplararası 559.388 2 279.694 17.380 .000 6.s.-7.s. 6.s.-8.s.

Gruplariçi 8899.274 553 16.093 Toplam 9458.662 555

Tablo 4’deki veriler incelendiğinde, akademik benlik

kavramı son test puanlarının sınıf düzeyi arttıkça, puan

değerlerinin azaldığı görülmektedir. Bu azalış ön test

puanlarında da aynı şekilde gözlenmiştir. Ön test puanlarındaki

bu azalış, 6. sınıflarla 7. sınıflar arasında, 6. sınıflar lehine;

yine 6. sınıflarla 8. sınıflar arasında, 6. sınıflar lehine

gözlenmiştir (F(2-553) = 17.380, p<.01).

5. SONUÇLAR VE TARTIŞMA

Araştırma alt problemlerine göre incelenen bulgulara

göre şu sonuçlara ulaşılmıştır.

Öğrencilerin bilimsel tutum puanlarının sınıflara göre

değişimi incelendiğinde, ön test uygulamasında en düşük tutum

puanının 7. Sınıflarda olduğu görülmektedir. Bilimsel tutum

puanlarının son test uygulamasında ise sınıflar arasında fark

görülmemiştir (Tablo 1, 3). Akademik benlik kavramı

puanlarının ön test ve son test uygulamaları incelendiğinde, en

yüksek akademik benlik kavramının 6. Sınıflarda olduğu

görülmektedir (Tablo 2, 4). Genel olarak öğrencilerin bilimsel

tutum puanlarının olumlu düzeyde olduğu, fen ve teknoloji

öğretim programına dayalı öğretim etkinliklerinden sonrada bu

tutum puanlarının olumlu düzeyde kaldığı söylenebilir. Ayrıca

7. Sınıflardaki bilimsel tutum puanı artışı daha fazla olmuştur.

Ref. [13] çalışmasında öğrencilerin tutumları ile cinsiyet

arasındaki ilişkiyi incelemiş, kızlar lehine daha yüksek odlunu

belirtmiştir. Akademik benlik kavramı yönden ise, öğrencilerin

yüksek düzeyde başlangıç puanları olmuş, bunların devamı

sağlanmıştır. Öğrencilerin bilimsel tutum puanlarının

gelişimine fen ve teknoloji öğretim programının etkisi

incelendiğinde sadece 7. Sınıflarda anlamlı bir farklılığın

olduğu, diğer sınıflarda da olumlu olan tutum puanlarının

devam ettiği görülmüştür. Yine akademik benlik kavramları

puanı yönünden de öğrencilerin olumlu olan puanlarının,

öğretim yılı sonunda da devam ettiği ifade edilebilir.

6. ÖNERİLER

Araştırma sonuçlarına göre aşağıdaki önerilere yer

verilebilir;

• Fen ve teknoloji öğretim programı ile ağırlıklı bir

biçimde gündeme gelen duyuşsal kazanımların

değerlendirilmesine gereken önem verilmeli, deneme-yayma ve

düzeltme politikası biçiminde öğretim programının

uygulamasına devam edilmelidir.

• Öğretmenlerin duyuşsal içerikli kazanımların

değerlendirilmesi konusunda bilgilendirilmesi gereklidir. Bu

Page 5: [IEEE 2009 International Conference on Application of Information and Communication Technologies (AICT) - Baku, Azerbaijan (2009.10.14-2009.10.16)] 2009 International Conference on

amaçla, hizmet içi eğitim kursları düzenlenmeli ve

öğretmenlerin bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

NOT: Bu çalışma Gazi Üniversitesi Bilimsel

Araştırma Projeleri Birimi tarafından destek alınarak

yapılmıştır.

KAYNAKLAR

[1] YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Geliştirme Projesi.

Fizik Öğretimi. Ankara, 1997.

[2] N. Fidan. Okulda Öğrenme ve Öğretme. Ankara:

Alkım Yayınevi, 1997.

[3] B. S. Bloom. İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme.

(Çev. Durmuş Ali Özçelik). İstanbul: Milli Eğitim

Basımevi, 1998.

[4] M. F. Turgut (1997). Eğitimde Ölçme ve

Değerlendirme Metotları. Ankara, 1997.

[5] MEB. İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi 4. 5. Sınıflar

Öğretim Programı. Ankara, 2005.

[6] V. Sönmez. Program Geliştirmede Öğretmen El

Kitabı. Ankara: Pegem Yayıcılık, 1994.

[7] D. A. Özçelik. Eğitim Bilimleri, Ölçme ve

Değerlendirme. Eskişehir: Açıköğretim Yayınları,

1988.

[8] R. L. Shrigley, T. R. Koballa, and R. D. Simpson.

“Defining Attitude For Science Educators”. Journal of

Research In Science Teaching. 25, 659-678, 1988.

[9] R. T. JR. Koballa. “Attitude and Related Concepts in

Science Education”. Science Education. 72, (2), 115-

126, 1988.

[10] Z. Selçuk. Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pegem

Yayıncılık, 1996.

[11] N. Senemoğlu. Gelişim Öğrenme ve Öğretim,

Kuramdan Uygulamaya. Ankara: Gazi Kitabevi, 2001.

[12] H. Harty, K.V. Samuel, D. Beall. “Exploring

Relationships Among Four Science Teaching-

Learning Affective Attributes of Sixth”. Journal of

Research in Science Teaching. 23, (1), 51-60, 1986.

[13] M. Weinburgh. “Gender Differences in Student

Attitudes Toward Science: A Meta Analysis of The

Literature From 1970 to 1991”.Journal of Research in

Science Teaching. 32 (4), 387-398, 1995.

[14] M. P. Freedman, (1997). “Relationship Among

Laboratory Instruction, Attitude Toward Science and

Achievement in Science Knowledge.” Journal of

Research in Science Teaching. 34 (4), 343-357, 1997.

[15] D. Tepe.. Öğrencilerin Fen Derslerine Karşı

Tutumları İle Başarıları Arasındaki İlişki. İstanbul:

Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri

Enstitüsü.(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),

1999.

[16] N. Karasar. Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara:

Nobel Yayın Dağıtım, 2000.

[17] W. R. Moore, R. L. H. Foy, “The Scientific Attitude

Inventory: A Revision (SAI II).” Journal of Research

in Science Teaching, 34, 4, 327-336, 1997.

[18] M. Demirbaş, R. Yağbasan. “Fen Bilgisi Öğretiminde

Bilimsel Tutumların İşlevsel Önemi ve Bilimsel

Tutum Ölçeğinin Türkçe’ ye Uyarlama Çalışması”.

Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 19 (2)

271-299, 2006.

[19] N. Senemoğlu. Öğrenci Giriş Nitelikleri ve Öğretme-

öğrenme Süreci Özelliklerinin Matematik Dersindeki

Öğrenme Düzeyini Yordama Gücü. Ankara:

Yayınlanmamış Araştırma Raporu, 1989.