İÇİNDEKİLER
Dergi Yönetiminden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .3
Towards Spatial Data Infrastructures
(SDIs) in Germany and Europe . . . . . . . . . . . .5
Pier-Giorgio ZACCHEDDU
Winkel Tripel’e Alternatif Olarak
Ginzburg V Projeksiyonu . . . . . . . . . . . . . . . .19
Cengizhan İPBÜKER,
Mustafa YANALAK,
Cihangir ÖZŞAMLI
Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi . . . . .29
Erdal KÖKTÜRK
Sürdürülebilir Kalk›nma ve
Kadastroda Evrim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .42
Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR
Türkiye’de “Gecekondu ve
İmar Aff›” Üzerine Bir İnceleme . . . . . . . . . .49
Erdal KÖKTÜRK
Emlak Vergisi ve Kadastro . . . . . . . . . . . . . .67
Volkan ÇAĞDAŞ, Mehmet GÜR,
Zerrin DEMİREL
Sempozyum, Konferans, Seminer . . . . . . . . .77
Kitap Tan›t›m› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81
Etkinlikler Takvimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81
SahibiHüseyin ÜLKÜ
Genel Yay›n YönetmeniA. Fahri ÖZTEN
Yaz› İşleri MüdürüProf. Dr. Ahmet AKSOY
EditörProf. Dr. Ahmet AKSOY
Prof. Dr. Ahmet YAŞAYAN (Yrd.)
Yay›n KuruluDoç. Dr. Rahmi Nurhan ÇELİK
Doç. Dr. Haluk KONAKCengiz DAĞDELEN
Nihal ERDOĞANSebahat YILDIZ
Hakem KuruluAÇLAR Ahmet (Prof. Dr.)AKSOY Ahmet (Prof. Dr.)AKYÜZ Feyza (Prof. Dr.)ALGÜL Emirhan (Prof. Dr.)ALKIŞ Ayhan (Prof. Dr.)ALTAN Orhan (Prof. Dr.)AYAN Tevfik (Prof. Dr.)AYDIN Ömer (Prof. Dr.)BAYKAL Orhan (Prof. Dr.)DEMİREL Hüseyin (Prof. Dr.)DEMİREL Zerrin (Prof. Dr.)DENİZ Rasim (Prof. Dr.)DİLAVER Arslan (Prof. Dr.)ERKAN Hüseyin (Prof.)GÜRKAN Onur (Prof. Dr.)HEKİMOĞLU Şerif (Prof. Dr.)IŞIK Burhan Celil (Prof. Dr.)İZ Hüseyin Baki (Prof. Dr.)KOÇAK Erdal (Prof. Dr.)KUŞÇU Şenol (Prof. Dr.)KÜLÜR S›tk› (Prof. Dr.)MAKTAV Derya (Prof. Dr.)ÖZTÜRK Ergün (Prof. Dr.)SELÇUK Mehmet (Prof. Dr.)ŞERBETÇİ Muzaffer (Prof. Dr.)TOZ Gönül (Prof. Dr.)UÇAR Doğan (Prof. Dr.)ÜNAL Tamer (Prof. Dr.)YAŞAYAN Ahmet (Prof. Dr.)
Bu Say›da Konuk Diğer UzmanlarKÖKTÜRK Erol (Doç. Dr.)
YALIN Denizhan (Dr.)
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›Sümer 1 Sokak No: 12/10 K›z›lay - ANKARA
Tel: 0312.232 57 77 • Faks: 0312.230 85 74GSM: 0533.762 28 13
e-posta: [email protected] • Web: www.hkmo.org.tr
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi DergisiSay› 2003/89 • 6 ayda bir yay›mlan›r. • Ücretsizdir
1954
Mizanpaj ve Tasar›mYay›n Kurulu
Teknik Haz›rl›[email protected] • 0312.442 86 56
Bask›Berkay Matbaac›l›k
Değerli okurlar, sevgili meslektaşlar›m›z,
Ekrem Hocam›z› kaybettik. Türkiye Harita ve Kadastro
Mühendisliği tarihinde bir bölüm, birinci bölüm kapan-
d›. Mesleğimizin kurucular›, kendilerine şükran borçlu
olduğumuz ve sayg›yla and›ğ›m›z Macit Erbudak Hoca-
m›z ve Burhan Tansuğ Hocam›z gibi, değerli bilim ada-
m›, büyük insan, görev bilinci yüksek, davran›şlar› ile
bizlere hep örnek olmuş sevgili Ekrem Ulsoy Hocam›-
z› da ebediyete uğurlad›k. Derin üzüntü içindeyiz. Te-
sellimiz b›rakt›ğ› eserlerdir ve bu eserler örnek al›narak
Türkiye’de Harita ve Kadastro Mühendisliğinin gelişe-
rek güçleneceğine ve ülke sorunlar›na ak›lc›, tutarl› ve
bilimsel çözümler getirileceğine olan inanc›m›zd›r.
Mesleğimizde büyük izler, imajlar ve yank›lar b›rakan
bu büyük insan›n manevi huzurunda sayg›yla eğiliyo-
ruz.
“Baki kalan şu kubbede hoş bir seda imiş."
Harita ve Kadastro Mühendisliği Dergisi’nin 89.,
hakemli dergi olarak geliştirilmiş ikinci say›s›n›, değer-
li hocam›z Prof. Dr. h.c Ekrem Ulsoy‘a ithaf ederek il-
gilerinize sunuyoruz.
Hakemli Dergi olarak yeni düzenlemede ilk say›ya
ilişkin değişik meslektaş çevrelerinden övgü ve yap›c›
eleştiriler ald›k. Bu ilgi derginin haz›rlanmas›nda görev
alan tüm arkadaşlara mutluluk verdi.
Değerli okuyucular›m›z›n da k›smen değindiği gibi,
birinci say›da baz› olumsuzluklar› önleyememiş oldu-
ğumuzun fark›nday›z. Örneğin baz› yaz›m hatalar› göz-
den kaçm›ş ve hece ay›r›m çizgileri sat›r içlerine kay-
m›şt›r. Değerli yazarlar›n hece ay›r›m›n› bir komutla
otomatik yapmam›ş olmalar› da hece ay›r›m›ndaki bu
hatalara neden olmaktad›r.
Yaz›lar›n tek sütunla sonuçland›r›lmas› güzel bir gö-
rünüm sergilememiştir. Birbirine yak›n boyda iki
sütunda sonuçlanacak biçimde düzenlenmesine özen
gösterilmesi yerinde olacakt›r. Birbirini izleyen yaz›la-
r›n aras›nda bir sayfa, bazen daha çok boşluk kalmas›
da güzel görünmemektedir.
Sayfalarda üst yaz› olmamas› da olumsuz görünüm-
lerden bir tanesi olarak alg›lanm›şt›r. Dergi bundan
böyle makalelerde üst yaz›l› ç›kacakt›r. Bu durum Der-
gi Kurallar›nda baz› değişiklikleri de beraberinde getir-
miştir. İlginize ve dikkatinize sunuyoruz.
Derginin tek renkli ç›kmas› albenisini olumsuz etki-
lediği gibi, baz› şekillerin etkisini azaltm›şt›. Bu soru-
nun çözümüne de çaba gösterilmiştir. Oda yönetimimi-
zin konuya parasal özverili yaklaş›m›n› teşekkürle kar-
ş›l›yoruz.
Bir k›s›tlama konulmam›ş olmakla beraber, yaz›la-
r›n ilgiyi azaltacak kadar uzun olmamas›na çaba göster-
tilmesi yazarlardan beklentimizdir.
Değerli yazarlar›m›zdan diğer bir beklentimiz, ya-
z›lar›nda yazar say›s›n› yapay olarak art›rmaktan ka-
ç›nmalar›d›r. Bir yaz›n›n yazarlar›n›n yaz›ya katk›lar›
olup olmad›ğ› kesin olarak bilinemez. Hele ekip oluştu-
rularak yap›lan proje çal›şmalar›nda ve özellikle özen-
dirilmesi gereken, değişik disiplinlerin kat›l›m› ile ve
geniş kapsaml› projelerin sunumunda yazar say›s›nda
fazlal›k doğal ve istenen bir durumdur. Ancak yaz›n›n
konu ve kapsam› itibariyle, yazar say›s›n›n yapay ola-
rak art›r›ld›ğ› izlenimini verecek bir durumun, derginin
imaj›n› olumsuz etkilemesinden endişe duyulmaktad›r.
Bu durumun bilimsel etiğe de ters düşeceği görüşün-
deyiz. Bu derginin, bir meslektaş›m›z›n vurgulad›ğ› gi-
bi, Harita ve Kadastro Mühendisliği mesleğinde bilim-
sel bilgi ve iletişimin yayg›nlaşt›r›lmas› konusunda ha-
Dergi Yönetiminden
-3-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
kemli Türkçe bir kaynak olarak önemli bir görev üst-
lenmesi amaçlanmaktad›r. Bu bağlamda derginin imaj›-
n› olumsuz etkileyeceğini düşündüğümüz gelişmelere
karş› duyarl› olman›n hepimizin görevi olduğunu düşü-
nüyoruz. Yazar say›s›na ilişkin yaz›l› bir ilke yoktur.
Zaten olamaz da. Özellikle İngilizce yay›nlar›n teşvik
edildiği bir dönemde, dergimize ilginin art›r›lmas› ko-
lay değildir ve büyük titizlik gerektirmekte ve dergi yö-
netimine büyük sorumluluk yüklemektedir. Çabam›z,
yazar say›lar›nda olumsuz etki yaratacak yapay çoğal-
ma olmamas› dahil, derginin "Hakemli Dergi" özelliği-
ni tüm yönleri ile taş›mas›n› sağlayacak bir gelişme
içinde olmas›d›r. Dergi bizlerindir ve amac›m›z bu ko-
nuda konulmuş kural gereğince belli bir aşamadan son-
ra bilimsel endekslerce taranmaya değer düzeye gelme-
sidir. Ülkemizde değişik üniversitelerde 7 bölümde ak-
tif olarak mesleki öğretim yap›lmaktad›r ve uygulama-
da 8 bini aşk›n mühendis vard›r. İnan›yoruz ki dergimi-
zi gün geçtikçe geliştirerek sayg›nl›ğ›n› art›rmak için
birikimimiz vard›r ve yeterlidir
Daha iyiye ulaşmak için ilgi ve desteklerinizi bek-
ler, sayg›lar›m›z› sunar›z.
DUYURU
Odam›z›n hakemli bilimsel dergisi olan “Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi YönetimiDergisi”, 2004 y›l›ndan başlayarak kargo yoluyla ve ücreti al›c›dan ödenmek koşuluyladağ›t›lacakt›r.
Y›lda iki say› yay›mlanacak olan dergimizi, düzenli olarak edinmek isteyenlerin adres bilgilerini
içeren başvurular›n› yaz› ile iletmeleri gerekmektedir.
Üyelerimize önemle duyurulur.
Bu derginin ekinde, şubelerimizin ve merkeze bağl› temsilciliklerimizin genel kurul tarihleri duyurusu yer almaktad›r.
-4-
Dergi Yönetiminden hkm 2003/89
Abstract
For decades maps served as the basic medium for storage and ma-
intenance of geographic information. Topographic maps were
used as the basis to be linked with thematic information.
Recently databases have taken over the role for storage and
maintenance of this spatial information. Here high quality referen-
ce data have kept their role as the common basis to which thema-
tic data is referenced.
The European Union has realized the necessity to support the
availability of spatial information for the formulation, implemen-
tation and evaluation of Union policies as well.
This presentation gives an impression about new concepts
with view to a homogenous national spatial data infrastructure for
Germany and it will convey the vision of a European Spatial Da-
ta Infrastructure (ESDI). The significance of reference data as a
core of spatial data infrastructures to obtain integrated spatial re-
ferencing will be pointed out.
Notwithstanding, an overview is given on the responsibilities
and on necessary organisational circumstances to implement spa-
tial data infrastructures in the Federal Republic of Germany and
in Europe as well.
In view of spatial data infrastructures the conventional geo-
detic tasks have been expanded. The new challenges for young ge-
odetic engineers as communication interface between all stakehol-
ders in the field of geo information will be emphasized.
Key WordsGeo(graphic) information, GIS, Spatial data infrastructure, Refe-
rence data, ATKIS, ALKIS, IMAGI, EuroGlobalMap, EuroRe-
gionalMap, SABE, GDI-DE, INSPIRE.
Özet
Avrupa ve Almanya’da JeodezikVeri Taban›na Doğru
Onlarca y›ldan beri haritalar coğrafik bilgilerin depoland›ğ› ve
bak›m›n›n yap›ld›ğ› basit bir veri ortam› olarak hizmet verdiler.
Topografik haritalar tematik bilgilerin bağland›ğ› temeller olarak
kullan›ld›lar. Son günlerde bu mekansal bilgileri depolama ve ba-
k›m›n› yapma rolunü veritabanlar› üstlendi. Yüksek kalitede refe-
rans verileri burada tematik verilerin referanslar› olan genel te-
meller olarak onlar›n yerini ald›.
Bir süre önce Avrupa Birliği, mekansal verinin birlik ilkeleri
kapsam›nda formulasyon, uygulama ve değerlendirmede kullan›-
labillirliğinin desteklenmesi gerekliliğini farketti.
Bu sunum Almanya için bir homojen ulusal mekansal veri alt-
yap›s›n›n yeni yaklaş›mlar›na bak›ş›n ve Avrupa Mekansal Veri
Altyap›s› (ESDI) vizyonuna taş›nmas›n›n bir izlenimini vermekte-
dir. Bütünleşik referanslaman›n elde edilmesi için mekansal veri
altyap›s›n›n bir çekirdeği olan referans verinin anlaml›l›ğ›na dik-
kat çekilecektir.
Her ne kadar, Federal Almanya mekansal veri altyaps› için
sorumluluk ve gerekli organizasyon koşullar› için genel bir bak›ş
verildiyse de Avrupa’da da benzer bir yap› vard›r.
Mekansal veri altyap›s› göz önünde bulundurularak gelenek-
sel jeodezik ödevler genişletilmiştir. Genç jeodezi mühendislerinin
yeni mücadelelerinin jeoinformasyon alan›nda bulunan tüm pay-
daşlar aras›nda iletişim arabirimi olduğu üzerinde durulacakt›r.
Anahtar SözcüklerJeo(grafik)informasyon, GIS, Mekansal Veri Altyap›s› , Referans
Veri, ATKIS, ALKIS, IMAGI, EuroGlobalMap, EuroRegional-
Map, SABE, GDI-DE, INSPIRE.
1. Introduction
Issues related to spatial aspects are as old as the human ra-
ce:
- Where am I?
- Where do I find…?
- Where is the next…?
- How do I get to…?
- How far is it to…?
- Where does this way lead to?
These questions are always related to a specific part of the
earth. The information needed to answer these questions is
called geo(graphic) information.
Geo(graphic) information describes and explains our en-
Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe1
Pier-Giorgio ZACCHEDDU2
___________________________________________________________1
16-19 May›s 2003 tarihlerinde gerçekleştirilen “II.Genç Haritac›lar Günleri”nde yap›lan konuşma, konuşmac› taraf›ndan gözden geçirilerek genişletilmiş
ve Dergi Kurallar›‘na uyarlanm›şt›r. 2
Dipl.-Ing., Bundesamt für Kartographie und Geodäsie, Richart Strauss Allee 11,60598 Frankfurt / Germany
-5-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
vironment on the basis of models, which consist of feature
definitions and relations and include the spatial reference to
points, locations, areas or regions as specific feature.
Therefore, it is not the need for this geo(graphic) infor-
mation that has changed in the course of time but the tech-
nology for their production, management and distribution.
Its range of application includes the fields of: regional
planning, traffic control, environment and nature protec-
tion, national defence, international security, civil defen-
ce, health care, agriculture and forestry, insurance sys-
tems, etc. as well as citizen involvement in administrati-
ve decisions. About 80 % of all information is estimated
to be spatially referenced. From this, a huge potential for
spatial referenced data arises which has not been exhaus-
ted until today.
The flood disasters across Europe in 2002 raised public
awareness with regard to the provision of up to date spatial
referenced information as a prerequisite for a modern dis-
aster management. What is being done and what remains to
be done in this field to improve and to promote the situati-
on in Germany and Europe?
2. Terms and meaning
What is GIS?
A Geo(graphic) information system (GIS) is an organized
collection of computer hardware (computers and periphe-
rals), software, geo(graphic) data, and personnel, designed
to efficiently capture, store, update, manipulate, analyse,
and display all forms of georeferenced information. Simply
put, a GIS combines layers of information about a place to
give you a better understanding of that place.
What layers of information you combine depends on yo-
ur purpose – finding the best location for a new store, analy-
sing environmental damage, viewing similar crimes in a
city to detect a pattern, and so on.
The experts differentiate between the following definiti-
ons:
Geo(graphic) information
Information that is referenced to the earth’s surface, whet-
her by coordinates (direct referencing) or by identifiers such
as addresses or postal codes (indirect referencing). This in-
formation can be digital or analogue.
Geo(graphic) data/spatial data
Computer-readable geo(graphic) information.
In addition, this data can be further classified into two types
of data models, the Vector data model (feature data) andthe Raster data model (coverage data). Content repositori-
es of geo(graphic) data are organized either in coverage or
in feature databases. Raster data refer to gridded data like
scanned maps, satellite images or orthophotos. Vector data
refer to points, lines and polygons (areas).
Geo(graphic) data - Reference data and Thematic data
Two forms of geo(graphic) data can be classified:
1. Data which were or are being collected in the speci-
alist context surveying and topography, but were
planned to be used (as a basis) in specialist informa-
tion systems from the beginning. These authoritative
(basic) spatial data are called reference data. They
can be real estate-describing (i.e. cadastre, land re-
gister) or landscape-describing (i.e. topography, land
cover,…).
Simply put, reference data describe the landscape,
the parcels/properties and the buildings in an integ-
rated spatial referencing (system).
2. Thematic data were or are being collected in a speci-
alist context as well, but were not planned to be used
(as a basis) in other specialist information systems.
They were rather used to be the basis for spatial re-
lated decision making in specialist areas (i.e. statis-
tics, environment, security,…).
The reference to the earth’s surface (= spatial ref-
erencing) can be given either by direct referencing or
by indirect referencing.
Examples for the deployment of GIS:
Fleet ManagementIn the year 2000, German forwarding services completed
360 billion kilometres of service, 30% of which were with-
out load.
By using satellite technology (GPS) and communication
services, these transport services can be made more flexib-
le and efficient equally for freight suppliers and haulers.
The amount of freight, the respective locations and ro-
utes from the vehicle technology used are accordingly
shown and processed further with the support of GIS sys-
tems. These systems are used for the transport of hazardous
loads, for personal security, transport of goods, passenger
services, etc.
The advantages for both sides are reduced transportati-
on costs, flexible transportation management and the avoid-
ance of empty runs. By using such fleet management sys-
tems, the search for suitable freight tenders, as well as con-
trolling and checking of the same can be improved aiming
at cost optimisation. Optimising routes and making more ef-
ficient use of vehicles at the same time also contribute to re-
ducing environmental pollution.
For further information: e.g. http://www.webfleet.de
Deployment of GIS technology in disaster managementFor effective planning, implementation and control of
aid measures in extensive danger areas, comprehensive in-
formation is necessary on the types of danger, possibilities
for its aversion, as well as aid potential with respect to per-
sonnel and materials.
-6-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
Appropriate information systems supply information
regarding decisions to be made to the offices responsible
(Federal departments, departments for individual States,
municipalities, aid organisations and supranational institu-
tions).
Information on where an event occurs, data on the event
and, where necessary, any available forecasts or prognoses
are collected and introduced into the information system as
an "Event Layer". Besides data, which are partially auto-
matically recorded by the sensors of the various logging
systems, it is also possible to integrate the latest observati-
on reports. In this way, additional information on aid and
risk potential close to the event is made available for use in
damage control as well as protection.
For further information: e.g. http://www.dfd.dlr.de
Presently, precious spatial information is available at local
to international level, but it is difficult to exploit in a broader
context for a variety of reasons. 5 main obstacles can be de-
termined preventing the widespread use of spatial informa-
tion to support sustainable development (INSPIRE wep p.):
- gaps in spatial data: spatial data is often missing or in-complete
Full European coverage for certain datasets in accor-
dance with minimum quality criteria is essential for effici-
ent use of data from a variety of sources. However, there re-
main important gaps in Europe even for the most essential
spatial datasets.
- lack of documentation: description of available spatial da-ta is often incomplete
In many cases, data documentation does not exist, mak-
ing it impossible to know and access existing information
(insufficient metadata); existing data documentation is ava-
ilable in a variety of formats.
- spatial data is not compatible/inter-operable – spatial da-ta from different sources can not be combined/integrated
Most uses of spatial data require data from various sour-
ces (e.g. combine environmental information with basic to-
pographic data, combine information on environment and
health), but data from various sources is often not compa-
tible because of different standards and scales/resolutions
(lack of standardisation in the codes used to represent the
features described). This requires repeated adaptation of da-
ta sources or discourages the use of the spatial data.
- incompatible information systems: systems to find, accessand use spatial data often function in isolation only
Technology progress allows us today an integrated dis-
covery, access and use of spatial data from different sour-
ces, located at different sites. Several communities have set
up their own mechanisms for exchanging spatial data, but
often these initiatives are not coordinated across the boun-
daries of the communities involved, leading to duplication
and forgone potential economies of scale. Furthermore the
dates of updating and observation are often incompatible. In
Europe, an overarching initiative is needed that will bring
together the existing and emerging initiatives into one con-
sistent framework.
- barriers to sharing and re-use: cultural, institutional, fi-nancial and legal barriers prevent, discourage or delay theuse of existing spatial data
Important barriers exist of a procedural, legal or finan-
cial nature for access and use of spatial data, even between
public sector bodies. There is often no culture of sharing of
information between public sector bodies. Therefore, possi-
bilities for reuse of information between different level of
government are limited, leading to duplication of data col-
lection and maintenance. In addition, many public bodies
apply prohibitive charges or licensing conditions for the re-
use of spatial data (including to other public bodies).
Several of these obstacles are of importance in direct-
ing the measures that are needed concerning data access,
data harmonisation and data coverage. In general they lead
to fragmentation, gaps in availability of GI and duplication
of collection of information.
Concept of a Spatial Data Infrastructure (SDI) (SDI 2000):
Whereas in the past Geo(graphic) Information Systems
(GIS) were largely designed to serve specific projects or
user communities, the focus is now increasingly shifting to
the challenges associated with integrating these systems in-
to a society perspective (BURROUGH and MASSER
1998).
According to the SDI Cookbook ("Developing Spatial
Data Infrastructures: the SDI Cookbook", version 1.1 of 15
May 2001, http://www.gsdi.org), an SDI is the relevant ba-
se collection of technologies, policies and institutional ar-
rangements that facilitate the availability of and the access
to spatial data.
Regarding the German National Spatial Data Infrastruc-
ture (NSDI) as well as the European Spatial Data Infrastruc-
ture (ESDI) – which will be explained in more detail in
chapter 6.1 and 6.2 – this definition is extended in a way
that not only the access to reference data is being facilitated
but also the mandatory provision of reference data as a pub-
lic infra-structure task.
As such, an SDI can be considered as a general strategy
or framework to manage and integrate the different spatial
data sources (local, regional, national, international) for the
benefit of the overall user community (SDI 2000).
-7-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
An SDI includes:
- geo(graphic) data/spatial data and attributes,
- sufficient documentation (headword: metadata),
- a means (methods, ways) to discover, visualise and
evaluate the data (headword: catalogues and web
mapping),
- some methods to provide access to geo(graphic) data
and
- (to make an SDI functional) the technical (= stan-
dards) and organisational agreements (= legal issues)
needed to coordinate and administer it on a local, re-
gional, national or trans-national scale.
The basic principle is: "To keep the data where it is and
provide access to it"
3. Reference data – the core of geo (graphic) data
The following information is based on the content of the two
key documents: the "SDI cookbook" from GSDI (SDI 2000)
and the ETeMII (European Territorial Management Infor-
mation Infrastructure ) "White paper" (ETeMII wep p.).
The origin of the term "reference data" lies with two ma-
in ideas that
- Firstly, there is a series of datasets that everyone in-
volved with geo(graphic) information uses to refe-
rence their own data as part of their work; another
view of the situation is that reference data are the
"skeleton" (framework) for GI applications,
- The second idea is that when people use reference da-
ta, they provide a common link between applications
and thereby provides a mechanism for the sharing of
knowledge and information amongst people (to en-
sure that information is correctly related in a spatial
context).
Reference data must fulfil three functional requirements:
- Provide an unambiguous location for a user's infor-
mation,
- Enable the merging of data from various sources,
- Provide a context to allow others to better under-
stand the information that is being presented.
The concept of reference data changed with the move
into the digital era. In the past, the different components we-
re combined in the form of multipurpose products (such as
topographic maps). In the digital era, we are now trying to
separate out these different components to increase the fle-
xibility of their use. This provides a range of different com-
ponents and themes that can be "mixed and matched" as
appropriate.
Therefore, reference data that allows the integration of
these themes and components must also be developed to
support this approach.
It is useful to describe the three different aspects associ-
ated with the concept of reference data:
- Framework data that enables the location of data –
either directly in terms of coordinates, e.g. geodetic
reference systems, or in relation to reference data
components, e.g. addresses, units of property rights,
units of administration.
- Real world features, i.e., those reference data com-
ponents that are visible on the earth’s surface, e.g.,
roads and rivers and
- Context data, which provides users with an under-
standing of the context in which they are operating,
e.g. ortho-imagery.
Reference data, traditionally has been local or national in
scope – driven by local and national policy needs. How-
ever, as the European Union is developing, this will also
change the needs for European reference data.
3.1. Components of reference data
- Geodetic reference data (Geodetic control points, Level-
ling benchmarks, Permanent satellite obser vation stations,
tide gauges, Geodetic Reference System definition and
transformation data):
It is essential that all coordinates are associated with an
unambiguous and perfectly defined reference system, there-
fore using well-known standards. This also applies for the
coordinates of all the other components of reference data.
Precision of the coordinates and of the transformations must
be known.
From the European point of view Coordinate Reference
Systems will be used both in GIS and in geodesy. Both app-
lications correspond to different accuracy classes (one or
more meters in GIS; several decimetres or less in geodesy).
At regional level also GIS information moves to higher ac-
curacy (like cadastre) with (adequate) regional geodetic re-
ference systems becoming more important. It has been re-
cognised that ETRS89 and additional projections as well as
EVRS2000 are the most appropriate datum to use within
Europe.
- Units of administration:Each national territory is divided into administrative units.
The administrative units are divided by administrative bo-
undaries. The administrative division forms an indirect spa-
tial reference system. The reference to an administrative
unit provides a spatial dimension to data without using co-
ordinates.
On the national level, data sets of administrative boun-
daries are available in most European countries. The nati-
onal data sets differ with respect to resolution, data model
and geometry of international boundaries.
-8-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
- Units of property rights (cadastral parcels, build-ings):Parcels, as the fundamental features of the cadastre (or land
administration system), give reliable and complete informa-
tion of the legal situation of the land by providing
- basic information for planning institutions, for econo-
mic development, for transparency of administration activi-
ties, - information for taxation, - a basis for planning and
real estate regulations, - a proof for the scope of any kind
of rights on real properties.
As part of the cadastre or land administration system the
data are already available at local level in several EU mem-
ber states. But, the costs for data collection are very high
and time consuming. To build up a parcel cadastre takes at
least 10 years.
A building is a key element to define a property. This
element is requested at the local and regional level for many
property related applications. Scale(s)/resolution(s) are dif-
ferent with respect to the source (cadastre/national map-
ping).
- Addresses:The address is the fundamental navigation instrument to
find a location. It could be used to connect information of
other non-geometrical data sets, e.g. owners, land value, ta-
xation. Addresses will be very important for future socalled
Location Based Services (LBS) applications.
- Selected topographic themes (hydrography, transport
networks, Elevation):
Topography is just the elements of the real world that ever-
yone can understand in "normal" life. They are facts evident
to all. As part of these "important" features, three elements
that are specifically identified are:
Hydrography data include surface water features such as
lakes and ponds, streams and rivers, canals, oceans and sho-
relines. The hydrological components should constitute an
integrated water network.
The transport component should comprise an integrated
transport network, and related features, that are seamless
within each national border. Transportation data include to-
pographic features related to transport by road, rail, water,
and air. It is important that the features form networks whe-
re appropriate, and that links between different networks are
established i.e. multi-modal nodes, especially at the local le-
vel, in order to satisfy the requirements for intelligent trans-
port systems such as Location Based Services (LBS) and te-
lematics. The transport network should also reflect the
transport flow to enable our navigation services.
Height/Elevation data should be available in two forms;
contours and Digital Elevation Models (DEMs). Contour
data – showing heights by isolines, and including within the
same data set spot heights, high and low water lines, break-
lines, and bathymetry.
DEM data - showing spot heights in a regular grid.
DEMs can be of two types DTM (Digital Terrain Models)
and DSM (Digital Surface Model, representing the upper
surface, including buildings, woodland etc.).
- Ortho-imagery:Ortho-imagery is airborne or spaceborne image data of the
surface of the earth.
Apart from the potential use as background layer, ortho-
imagery is playing an important role in the identification
(and subsequent use) of landscape features (= change detec-
tion and updating, both of reference data components and
thematic data components).
- Geographical names:Geographical names are proper names designating certain
places or areas of the earth’s surface. They have to be dis-
tinguished from geographical appellatives like "sea", "mo-
untain" or "town". Clear and consistent use of geographical
names is important for postal services, telecommunication,
health services, transportation, tourism and in other impor-
tant areas of life.
The gazetteers shall as a minimum include all the names
that are part of the reference data according to the definiti-
on in ISO19112 (ISO wep p.).
It is assumed that these reference data components alre-
ady exist within each country in some form – and that with
effort, this information can be integrated to form a consis-
tent national or European dataset.
There are some common aspects:
- Metadata Metadata are the information and documentation, which
make data understandable and shareable for users over time.
Therefore, all Reference data should be documented by me-
tadata.
Three aspects of metadata must be considered: disco-
very, access and use.
A metadata profile compatible with ISO 19115 should
be developed. The results of quality measurements should
be documented in dedicated ISO 19115 fields.
- Geodetic reference system The geodetic reference system is considered to be a compo-
nent as well as a common aspect in which the projections
are treated.
- QualityThe quality of the reference data should be known, adopting
ISO 19113 quality principles and ISO 19114 quality evalu-
ation procedures. Quality definition and quality control is
primarily linked to the spatial content of data and its attri-
bute.
- Maintenance Reference data must be maintained regularly. In most of
the current GIS systems two important related questions
are not properly tackled; the management of time and of
changes.
- Inter-operability (= the ability to operate between)
-9-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
Within the context of reference data, the term inter-operabi-
lity ("the ability to operate between") is used to describe the
process of using the same data across different applications
and/or the same application using data from different sour-
ces over the same territory. In fact, the challenge of inter-
operability is considerable when various geodata products,
in different formats and cartographic projections and diffe-
rent languages co-exist and need to be integrated and exc-
hanged among various applications.
- Resolution/scale and implementation priorities Scale (or resolution) of reference data components is a
complex issue with huge impact on the costs and the timef-
rame of the implementation of a GIS or SDI. Nevertheless,
the Reference data components should be collected and
maintained at the largest possible scale, generally at local
level.
Currently, there is a range of resolutions/scales that are
available for the geometry of each of the reference data ele-
ments. While, different resolutions and scales will still be
required for some years, in the long run it may be possible
to derive them from a single dataset through the use of gen-
eralisation techniques. As such, any work on specifications
should ensure that there is compatibility between the diffe-
rent resolutions that are considered - and that each of these
representations has consistent relationships with other com-
ponents.
- Language and culture Language and cultural aspects are important factors to be ta-
ken into account in several areas, e.g. metadata as well as
reference data specification, aiming at a provision of data
sets for national and international purposes. For the storing
of alphanumeric (diachritical) character sets the use of inter-
national standards is recommendable, e.g. the UNICODE
standard.
When planning a GIS or a SDI these common aspects
should always be kept in mind and it should be noted that
the major risk that exists for reference data is that it will not
be created in a consistent and coordinated manner. When
there are needs within countries (or within industries) to
create suitable reference data sets, e.g., roads or rivers, this
effort could go ahead without any links being put in place
to other reference data components. The absence of links
between the reference data components would significantly
reduce the overall benefits.Work on different reference da-
ta "projects" in Europe has taught some important lessons:
The need to deal with the issues associated with diffe-
rent "representation" of the same element in different count-
ries, e.g., that the way in which an administrative boundary
is portrayed in Finland may not be the same as in Ireland
which may not be the same as in Spain and there are discre-
pancies in the use of geometry at/across national borders. In
the case of digital map data, this problem extends to the di-
gital specification that is used to define the feature (seman-
tic), the geometry (including the topology) and the attribute
information.
These discrepancies arise for a variety of reasons inclu-
ding the use of different geodetic reference systems in co-
untries, the accuracy of surveys conducted and selection cri-
teria depending on differing resolution levels - as well as
administrative and cultural reasons. The consequence is that
features such as roads and rivers that cross national boun-
daries may be inconsistent, i.e. they do not join or their le-
vel of importance may be different.
To create consistent reference datasets across borders
(national or across Europe), one of the first things to agree
on is the specification for the data - in terms of content,
structure and quality. As part of this, there are a number of
issues that are particularly important to resolve (especially
in the European context).
3.2. Benefits of reference data
The evaluation of benefits of GI - and in particular for ref-
erence data - is difficult mainly because of the difficulties
associated with assigning an economic value to the range of
intangible benefits that arise from its existence and use. Ho-
wever, it is essential that policy makers gain some unders-
tanding of these benefits - and hence there are some studies
to have tried to quantify these benefits.
In a recent study (1999) in the UK, it was estimated that
£100 billion (USD 160 billion) of economic activity depen-
ded on data and services provided by Ordnance Survey (one
of the organisations that provides reference data in the UK)
- excluding non-quantifiable social and environmental be-
nefits. This benefit arises because of the provision of a con-
sistent national referencing system and complete mapping
of the country that supports a wide variety of users and app-
lications.
3. 3. Policies for pricing
The price at which reference data should be made available
has raised many debates. Different attitudes exist within in-
dividual countries - from charging a "market price" to the
provision of data for the "cost of distribution". Essentially, it
is a political issue for the bodies supplying reference data and
their respective governments. In the context, the significant
issue is that the provision of data that meets a specification -
in terms of content, structure and quality - will cost money.
The greatest benefits for Europe arise from the greatest use
of this data AND this use will only continue if the data is fo-
und to be reliable, upto-date, easy to use and affordable.
At present, there are four basic policies for pricing that
are in use:
-10-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
- Free: Data is made available to users free of charge.
(This may include costs associated with replication, but no-
ne of the costs for collection and maintenance of the data
are passed to the user). The prime example of this is the
United States Geological Service in the USA where a range
of data sets are available on their web site.
- Partial cost recovery: Users are charged a price that
partially contributes to recovering the costs associated with
data collection and data maintenance. This is the model that
is pursued by most national mapping and cadastral organi-
sations. The intention is to complement national grants with
toll-fee in order to reduce the public money involved in the
process. Currently, there is an ongoing discussion in France
relating to the cost of "essential" data. Members of parli-
ament are aware of the situation and are creating political
support for balancing the user requirement for lower pricing
and the government's budgetary need to lower public ex-
penditure.
- Cost recovery: Users are charged a price that repre-
sents the cost associated with the collection and maintenan-
ce of the data. The intention is that those who make use of
the data are those who pay for its provision.
- Profit making: The users are charged a price in
order to maximise the profit of the data owner. Two price
setting models exist: - Based on production costs: This mec-
hanism is typically used when there is a monopoly on the
supply of data and is used for defining a "fair" price for the
data. - Market price. This is the price that is charged in the
market - assuming appropriate levels of competition. There
are various models that can be used to define the price, but
it comes down to how much users are willing to pay for da-
ta. Within the reference data components defined here, most
examples of this type of pricing occur within ortho-imagery
where there are typically a number of possible suppliers of
similar data.
4. Official surveying and mapping in theFederal Republic of Germany
Summary:
The structure of the government in Germany has three dis-
tinct levels of public authority: local, regional and national,
all of which are generators and holders of public informati-
on.
Official surveying and mapping in the Federal Republic
of Germany belong to the responsibilities of the 16 states
(Länder).
Each of the Länder is responsible for its own topograp-
hic service, land and property register, environmental and
statistical data collection, and in general for data policies.
Data collection is largely decentralised and carried out
mostly on the regional and local level, which means that the
processing and maintenance of data is mostly tailored to lo-
cal and regional requirements. The different Länder have is-
sued laws (‘Surveying and Cadastral Acts’) that regulate the
work, the responsibilities etc. of the surveying and mapping
authorities.
Whereas the mapping agencies of the states (Länder) are
responsible for supply of medium scale reference data, the
work, the responsibilities etc. of the surveying and mapping
authorities.
Whereas the mapping agencies of the states (Länder) are
responsible for supply of medium scale reference data the
local cadastre offices have to perform the tasks of the real
estate cadastre and to provide large scale reference data (->
the cadastral surveys are very often carried out/performed
by licensed surveyors).
Based on authorisation by law or agreements between
the administrations, third parties too are involved in the sett-
lement of these tasks. The states are being supported by the
Federal Agency for Cartography and Geodesy (Bundesamt
für Kartographie und Geodäsie - BKG) (BKG wep p.) as
well as by other administrative bodies at state or commune
level fulfilling the relevant staff requirements .
The relevant administrations of the Länder collabo-
rate in the Working Committee of the Surveying Authori-
ties of the States of the Federal Republic of Germany (Ar-
beitsgemeinschaft der Vermessungsverwaltungen der
Länder der Bundesrepublik Deutschland - AdV) . To the
AdV belong the Federal Ministry of Defence (represented
by the Military Geographic Service, AGeoBw), the Fede-
ral Ministry of Transport, Building and Housing and the
Federal Ministry of the Interior (represented by the BKG).
Permanent guests of AdV are the German Geodetic Com-
mission (DGK), representing the universities, education
and scientific surveying and the Bund/Länder Working
Committee for Rural Development (ArgeLandentwick-
lung), responsible for land consolidation and rural deve-
lopment in Germany. AdV provides common documenta-
tions of the geo(graphic) data available as well as of data
policy (AdV wep p.).
Consequently, coordination activities are crucial in a fe-
deral system like Germany.
To sum up, the states (Länder) are responsible for the
provision of reference data - as vector and raster data and
for establishment and maintenance of corresponding topog-
raphic map series - of large scales/resolution (larger than
scale 1:200,000), while the smaller scales are compiled by
the BKG.
4.1. Survey and Cadastre Administrations of the States (Länder)
The majority of the survey and cadastre administrations of
the states is assigned to the Departments of the Interior of
the states and shows, in general, a three-stage organisational
-11-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
structure ("Land", "Regierungsbezirk", "Kreis/kreisfreie
Stadt" corresponding to NUTS 1-3; NUTS classification of
levels of national administrative hierarchies for EU mem-
bers, as defined by EUROSTAT).
The range of services of the survey and cadastre admi-
nistrations includes:
- The permanently operating satellite positioning servi-
ce of German state survey - SAPOS®;
- The geodetic control networks and their proof in the
Authoritative Control point Information System AFIS®;
- The Authoritative Topographic-Cartographic Informa-
tion System ATKIS®;
- The task of furnishing proof on about 62 millions of
land parcels within the official real estate cadastre (Auto-
mated Real Estate Map - ALK, Auto-mated Real Estate Re-
gister - ALB and in the future the Authoritative Real Estate
Cadastre Information System ALKIS®);
- The topographical map series, aerial photography and
thematic mapping.
Current situation: The product line ATKIS® (GDZ wep p.):
The product line ATKIS® includes its digital landscape
models, the digital topographic maps, the digital terrain mo-
dels and the digital orthophotos. As ATKIS® is based on 16
slightly different data models, efforts are under way to in-
tegrate them more closely.
Digital Landscape Models (DLM)The DLMs describe the topographic features of the land-
scape and the relief of the earth’s surface in the vector for-
mat. The ATKIS® Feature Catalogue ('ATKIS®-Objektar-
tenkatalog', ATKIS®-OK online) specifies what feature
types are contained in the DLM and how the features are to
be created.
The features are assigned to a specified feature theme
and defined by their physical location, by their type of ge-
ometry, by descriptive attributes and by their relations to ot-
her features.
The databases contain the following six themes/feature
types. Each theme contains one or more data layers: settle-
ments, transport, vegetation, hydrography, relief, other
areas (e.g. islands, national parcs, etc.).
Currently, three DLMs are being produced within AT-
KIS®. There content is based on the content of different
conventional topographical maps:
- Base-DLM (1:5,000 – 1:25,000, horizontal accuracy
+/- 3m)
- DLM250 (content of NATO VMap level1, 1:250,000
JOG, +/- 125m)
- DLM1000 (content of 1:500,000, +/- 250 – 500m)
Several member states of the AdV are in the process of
developing a generalisation tool, which automates to a lar-
ge extent from the Base-DLM the mechanism and updating
of the digital landscape model 50 (DLM50) and the deriva-
tion of the digital topographic map 1:50 000 (DTK50).
With the help of the appropriate GIS, the DLMs can be
visualized as simple map graphics.
The obvious choice is often to use the DLM in combi-
nation with Digital Topographic Maps (DTK) that have a
high-quality map face.
Digital Topographic Maps (DTK)The DTKs are either derived directly from the DLM (e.g.
DTK25) or obtained by scanning the analogue topographic
maps (e.g. DTK25-V). Other DTKs are DTK50, DTK100,
DTK200, DTK500 and DTK1000.
Digital Terrain Model (DGM)For the uniform description of the relief of the area of the
Federal Republic of Germany the following digital terrain
models of various quality degrees (high but also varying ac-
curacies) are built up within the framework of the ATKIS®
project by the German national survey. The DGMs are in
raster format by a point set that is geo-referenced in positi-
on and height and that is arranged in a regular grid:
- DGM5 (grid width 10-20m, height +/- 0,5–1m)
- DGM-Bund (planned for 2004) (50m, +/- 1-3m)
- DGM50 (M745) (1"x1" ca. 30x20m, +/- 20m)
- DGM250 (resampling of DGM 50) (200_m, +/- 20m)
- DGM1000 (1000_m, +/- 50-100m)
Quasigeoid for the Federal republic of Germany (Sat-Niv-Geoid)For the direct conversion between GPS heights and official
heights from leveling, geoids or quasigeoids can be used.
For the territory of the Federal Republic of Germany a com-
bined satellite-geodetic gravimetric levelling quasigeoid
was derived that allows a transformation between GPS he-
ights in ETRS89 with reference to the reference ellipsoid
GRS80 and official heights in the DHHN92 (NHN) with an
accuracy of about 2 cm (height accuracy is of 1cm in the
plain, 2-3cm in the highlands and 3-5cm in the high moun-
tains). The geoid is delivered for the whole territory of the
Federal Republic of Germany or for four parts.
The purpose is the realization of a quasigeoid for public
and private users. The grid width in each model is 1’x 1,5’
in geographical coordinates.
Real Estate Cadastre – towards ALKIS® (AdV wep p.) :
The real estate cadastre is recorded in the ALB (Auto-
mated Real Estate Register) data set and ALK (Automated
Real Estate Map) - in the public interest, neutral to the par-
ties concerned, comprehensive, up to date and reliable.
Current situation: contents of ALB and ALKALB (Automated Real Estate Register) data set includes in-
formation about the parcels (key numbers, location, area,
history, cultivation, etc.), plot of land (key numbers from
land register, type of property), stand of parcel (proprie-
tor/owner).
-12-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
ALK (Automated Real Estate Map) data set includes ca-
dastral boundaries, land parcels, nature of use, buildings,
special topography, name of streets and districts, house
number, etc.. It is divided into subjects. The information,
which belongs together from the technical point of view, is
allocated to layers (e.g. complete data of buildings are bro-
ught together on one layer, the names of streets and water
are integrated on another layer).
Whereas the ALB is available on a country-wide level,
the recording and updating of the ALK is not yet completed
in the Länder.
Future situation: ALK+ALB -> ALKIS®In the near future ALKIS® (Authoritative Real Estate Ca-
dastre Information System) is to replace existing solutions
such as ALK and ALB and the coordinate register simulta-
neously and consistently – to reduce the duplication (redun-
dancy) in collection - in a standardized and homogeneous
information system with compliance to the ISO family of
standards 19100 - geographical information (=> horizontalintegration).AFIS® ALKIS® ATKIS® application scheme (AAA) inUML (Unified Modelling language)
In the long-term the present solutions ALK, ALB (as re-
al-estate-describing data) and ATKIS® (as landscape-desc-
ribing data) as well as AFIS® (geodetic control net-work)
are combined into the common application scheme based on
ALKIS®, keeping a standardized and to large extend redun-
dancy-free object/feature view (=> vertical integration).Major strong points of the AAA application scheme:
- integrated reference and data model
- unified modelling language (UML)
- integration of meta and quality data
- history management
- AAA is based on ISO standards
- new standard oriented data exchange NAS
- semantic harmonisation of feature catalogues
The data model of ATKIS® than will be identical to AL-
KIS®. Because of the unique data model for ALKIS® and
ATKIS® and a systematic semantic harmonisation of the
feature catalogues, it will be possible to use collected data
on both the cadastral level and the surveying and mapping
level. This "vertical integration" will lead to the final appro-
ach that data should only be collected once and should be
used for different scales.
One of the most urgent tasks is to derive the future digi-
tal topographic maps from these data in graphics suited to
new media. In order to solve the complex and integrated
processes occurring with the model and cartographic gener-
alisation, AdV has initiated in 2001 the research and devel-
opment project "ATKIS®- Model Generalisation and Car-
tographic Generalisation". As a first partial project tenders
on the European level have been invited for the develop-
ment of a program system serving to derive ATKIS®-
DLM50. The order was awarded to Laserscan, Cambridge,
U.K.; the state mapping agency of Baden-Württemberg will
attend to the project.
4.2. The Working Committee of the SurveyingAuthorities of the States of the FederalRepublic of Germany (AdV)
As mentioned before, the relevant administrations of the
Länder collaborate in the AdV, dealing with matters of prin-
ciple or of national importance producing guidelines of a re-
commendable character to the Länder (AdV wep p.).
Responsibilities of the AdV:
- Elaboration of recommendations and regulations for a
uniform approach to establishment, maintenance and furt-
her development of the geodetic reference, of the topograp-
hic survey, of ATKIS®, of the topographic map series and
of the real estate cadastre;
- Joint carrying out of state-overlapping projects;
- Co-operation in development and application of new
technical methods;
- Comments on draft bills;
- Discussion of questions related to organisation, staff,
training, examination and discussion of issues concerning
costs, licensing and use rights;
- Co-operation with relevant authorities and administra-
tive bodies and institutions of geodetic science and educati-
on, and
- International co-operation in the field of development
aid (AdV wep p.).
4.3. Responsibilities of the Federal Government
The Federal Agency for Cartography and Geodesy (BKG)
The BKG is a federal authority assigned to the Federal Mi-
nister of Interior, as it came out of the former "Institut für
Angewandte Geodäsie" (Institute for Applied Geodesy) in
1997.
It is divided into three divisions/departments:
- Geo information, - Geodesy, - Central Services
The central tasks of BKG consist in advising the Federal
Government in the fields of geodesy and geo information as
well as in safeguarding the special relevant interests of the
Federal Government at an international level and in provi-
ding in close cooperation with the mapping agencies - to-
pographic reference data on the territory of the Federal Re-
public of Germany - as vector and raster data and corre-
sponding topographic maps at small-medium scales (at sca-
le 1:200.000 and smaller) (BKG wep p.).
On the basis of an administrative agreement concluded
-13-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
with the federal states (Länder) the national GeoData Cen-tre (GDZ) was founded in 1996 . It is a part of the BKG and
supplies the harmonized reference data of ATKIS® (Autho-
ritative Topographic-Cartographic Information System) on
a nation-wide level and across the boundaries of the indivi-
dual states (Länder) (GDZ wep p.).
A metadata information system informs potential users
about the availability and quality of ATKIS® data as a cent-
ral service of the German national survey (AdV). The nati-
onal GeoData Centre functions as service centre, data refi-
ner and partner of the national mapping agencies.
The German Military Geographic Service (AGeoBw = ex
AMilGeo + other military administration divisions)
All surveying and mapping tasks with relevance for the dep-
loyment of the armed forces and for the performance of ot-
her spatial referencing tasks of the German Military are be-
ing provided by the German Military Geographic Service
(AGeoBw).
Within the common civil-military maps (1:50.000,
1:250.000) and the development of ATKIS® as well, there
is a close co-operation between the federal administrations
AGeoBw and BKG.
4.4. The Interministerial Committee for Geoinformation (IMAGI)
In order to improve the coordination of GI of the Federal
administration, the federal government established in 1998
the Interministerial Committee for Geoinformation (IMAGI
-"Interministerieller Ausschuss für Geoinformationswe-
sen") and transferred its secretariat to the BKG (Federal
Agency for Cartography and Geodesy). Members of IMA-
GI are the federal ministries. The AdV attends the IMAGI
sessions as a permanent guest.
IMAGI tries to organise an effective data collection and
continues its successful coordinative and conceptual work
towards an efficient management of geo(graphic) data by
the Federation.
By means of the GeoMIS.Bund®, the online metadata
information system for accessing federal information on
geo(graphic) data (comprising reference data and thematic
data) will be provided which will facilitate access to and use
of the databases enormously. The centrally organised meta-
data information system already concluded with the federal
states (Länder) at the national GeoData Centre of the BKG
supplying harmonised reference data will be part of the de-
centrally organised GeoMIS.Bund® (broker-system).
This superior search system is platform-independent and
will incorporate all specialist meta information systems of
the Federal authorities. GeoMIS.Bund® will be a service
available to authorities, industry and the general public.
It is to become an integral part of the future federal ge-
odata portal [German designation: GeoPortal.Bund®],
which will provide users with different services, service
performance and information.
Moreover, IMAGI is elaborating a clear and userfri-
endly pricing and licensing scheme for the use of geo(grap-
hic) data of the Federation.
In accordance with the resolution of the German parli-
ament (Bundestag) of 15 February 2001, the IMAGI was re-
quested to promote and coordinate the establishment of a
national spatial data infrastructure and to strengthen the co-
operation between federal government, federal states, in-
dustry and science.
4.5. DDGI-German Umbrella Organisation for GI
The German Umbrella Organisation for GI (DDGI - De-
utscher Dachverband für Geoinformation) is a forum brin-
ging together institutional players and data providers from
across the country, with members from the private sector
and academia. DDGI promotes economic interests in the GI
sector and stimulates the construction and the application of
GI on national and international level. It is a non-profit and
neutral organisation. Through its initiatives it promotes syn-
ergy across the main stakeholders at state level, and linka-
ges to the European dimension via EUROGI.
5. Reference data projects in Europe – Euro Geographics
In the past reference data in each European country were
and still are created to meet the national needs. So the resul-
ting "data infrastructure" is not seamless between countries
and only a few European wide databases are available with
seamless coverage and secured up-dating.
EuroGeographics - the Association of the European Nati-
onal Mapping Agencies, with 40 members from 38 countries -
was established in September 2000 from the merger of the for-
mer European organisations CERCO and MEGRIN and conti-
nues the relevant activities. One of the aims of EuroGeograp-
hics is the structuring of the reference data with view to a Eu-
ropean spatial data infrastructure (ESDI) (EUROGEO.wep p.).
The BKG contributed substantially to the elaboration of
a specification on the economic use of national data inven-
tories.
Within the scope of the EU- eContent programme devel-
opment, funds for the setup of the data sets EuroGlobalMapand EuroRegionalMap could be acquired.
5.1. EuroGlobalMap (EGM)
EuroGlobalMap is a topographic dataset that covers the
whole of Europe at the scale 1:1 Million. It is produced in
-14-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
cooperation by the National Mapping Agencies of Europe,
using official national databases. So far 36 countries have
agreed to contribute to the dataset.
Major strong points of EuroGlobalMap:
- Seamless database over Europe
- 6 themes including total 14 layers
- Harmonised data specifications syncronized with DI-
GEST (NATO standard)
- Metadata according ISO19115 standard
- Official data provided by the National Mapping
Agencies
- Common pricing and licensing policy agreed by Euro-
Geographics
As regional co-ordinator responsible for the Netherlands,
Belgium, Germany, Austria, Czech Republic, Slovenia, and
Croatia the BKG assumes the task of supervising the data
deliveries of the member countries as well as the integrati-
on and harmonisation of these data at the regional level. The
datasets will be maintained at the source level by the Nati-
onal Mapping Agencies.
EGMcontent:
The database will contain the following six feature themes.
Each theme contains one or more data layers:
- Administrative boundaries
- Hydrography
- Transport
- Settlements
- Elevation
- Named location (geo-graphical names)
The first edition of EuroGlobalMap will be ready in the co-
urse of 2003. It is aimed to cover most of the EU countries
and also some of the candidates (Baltic Countries, Poland,
Slovenia, ..., Turkey). The second edition containing further
countries will follow at the end of 2003. A subset of these
data will constitute the European contribution to the Global-
Map initiative, a global topographic data set.
5.2. EuroRegional Map (ERM)
EuroRegionalMap has been conceived as a multifunctional,
topographic reference data set related to the scale 1:250.000
suitable for spatial analysis and as a geographic backdrop
for presentation and visualisation.
The project started in a demonstration phase, the pro-
duction of the EuroRegionalMap database with the partici-
pation of 6 National Mapping Agencies.
The resulting product will cover France, Germany, Bel-
gium, Luxemburg, Denmark, Ireland and Northern Ireland
and will be the best compromise in terms of harmonisation
that the Consortium members can achieve on their existing
data collections at a reasonable cost for reengineering.
ERM content:
The database contains the following seven spatial data the-
mes. Each theme contains one or more data layers:
- Administrative boundaries
- Hydrography
- Transport
- Settlements
- Miscellaneous (i.e. pumping stations, national parks,
pipelines, fortification, ruins,…)
- Named location (geographical names)
- Vegetation and Soils
It will also be tried to obtain a harmonisation of the spe-
cifications of EuroGlobal Map and EuroRegional Map.
5.3. SABE (Seamless Administrative Boundaries of Europe)
The dataset "Seamless Administrative Boundaries of Euro-
pe (SABE)" has been compiled from source data provided
by 32 National Mapping organisations, all of them members
of EuroGeographics.
It contains all administrative units from the country le-
vel down to commune level. The term "seamless" means
that there are no gaps or overlaps between polygons initially
derived from different sources.
Initially created in 1991 (to allow links to census statis-
tics) and revised in 1995 and 1997, the SABE2001 version
is now available. In this version the status of the national
administrative data refers to the census date in the countri-
es.
SABE content:
- Boundaries of administrative units,
- Names of different levels in national administrative
units and the relations between them,
- Names and codes of administrative units on the basis
of the national nomenclature and representing the national
administrative hierarchy,
- a unified coding system for all the administrative le-
vels including also names of different national administrati-
ve levels and the relations between them,
- Location of residences of authorities of the units for
the countries (not for all countries).
The SABE 2001 Version 1.0 dataset covers: Austria, Bel-gium, Croatia, Cyprus, Czech Republic, Denmark, Estonia,Finland, France, Germany, Great Britain, Greece, Hun-gary, Iceland, Ireland, Italy*, Latvia, Liechtenstein, Latvia,Lithuania, Luxembourg, Malta, The Netherlands, NorthernIreland, Norway, Poland*, Portugal, Slovakia, Slovenia,Spain, Sweden, Switzerland, Ukraine
(* - the data is the same as it was in SABE97)Since the transition of MEGRIN to EuroGeographics
the BKG has taken care of the SABE data set in its capacity
as project coordinator.
-15-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
5.4. Euro Spec Project
Besides the short-term need for pan-European data in Euro-
pe with harmonised and seamless content, the products Eu-
roGlobalMap, EuroRegionalMap and SABE are not yet in
compliance with the SDI principles (e.g. "To collect data
once at the largest possible scale and use them for different
scales") - because harmonised but new data sets are being
(or will be) created, which content is not equal to the nati-
onal ones.
The smaller scales should be derived from the data col-
lected at the largest scale possible. At European level this
only can be the long-term vision but does not satisfy the da-
ta required already today.
The requirements for implementing the EuroGeograph-
ics core mission (achieve interoperability of mapping andother GI data within 10 years) and the initial steps envis-
aged by Infrastructure for Spatial Information in Europe-
INSPIRE for developing the ESDI (European Spatial Data
Infrastructure) converge in recognizing the need for com-mon specifications for reference data.
This is the challenge that the EuroSpec project has ac-
cepted to meet.
EuroSpec is a long term process – 10 years –that will de-
velop by stages. The ultimate goal – interoperability of all
reference data, and other geolocated data, across boundari-
es, themes and resolution ranges – will be aimed at by a
step-by-step approach. Practically, it is envisaged to focus
firstly on some themes and scale ranges, selected according
to priority user requirements, and to realistic assessment of
operational result expected in the short and medium terms.
These first stages will be based on the analysis of the cur-
rent state of the art, and the sharing of best practice in the fi-
elds relevant to the initiative.
5.5. New Projects
In order to meet the growing demand all over Europe for da-
ta on roads and related services, EuroGeographics is star-
ting a project initiative called Road Data & Services, which
is intended to promote co-operation of national survey aut-
horities and private data suppliers in this specific field.
BKG is involved in this project within the scope of its
regular tasks of providing reference data on the complete
area of Germany.
6. Towards a Spatial Data Infrastructure – An Optimistic View For The Future
The possibility for private, public and commercial users and
providers to research and use geo(graphic) data in a net-
worked information company/society is described as the
spatial data infrastructure (E-ESDI 2001).
6.1. The German Spatial Data Infrastructure –GDI-DE®
Spatial Data infrastructure – a public task for a modern sta-
te.
In its resolution of the 15th
February 2001, the lower ho-
use of the German Parliament promotes the furtherance and
development of geo information as a measure towards a
public infrastructure.
The IMAGI was charged to promote and coordinate the
construction of the Spatial Data Infrastructure for Germany
[German designation: GDI-DE®]. GDI-DE
®creates the pre-
requisites for obtaining, evaluating and applying geo infor-
mation on the basis of a National Geodata Basis [NGDB =
(reference and thematic data + metadata) + net-work + ser-
vices + standards] with the aid of a geo information network
of services and standards.
This can be guaranteed by means of transparent and
open data retention as well as the construction of the afore-
mentioned userfriendly geodata portal (GeoPor-tal.Bund®)
on the Internet.
GeoPortal.Bund®
will be the main component of the
GDI-DE®
and functions as a central point of entry for Ger-
many providing a large variety of services: search for data
availability, visualisation of spatial data, e-commerce func-
tions, etc.
GDI-DE®
will be linked to the geoportals of the Länder,
as well as to specific sector databases and services. With re-
gard to the planned EU (INSPIRE) geoportal the Geo-Por-
tal.Bund will be able to form a node with it.
Realisation of GDI-DE®
The realisation of a Spatial Data Infrastructure Germany
[GDI-DE®] will be a prolonged and complex process.
The IMAGI in its work to-date with its working and spe-
cialist groups set up for this purpose, has envisaged a 3-
step-concept for the development of the Spatial Data Infra-
structure for Germany [GDI-DE®].
- The aim of the first step is to create smooth access to
federal information on geo(graphic) data by means of the
aforementioned online metadata information system [Ger-
man designation: GeoMIS.Bund®,
http://www.geoMIS.bund.de].
- In the second step the harmonisation of feature cata-
logues, the development of interfaces, conversion modules,
standards and procedures for data integration will be qu-
ickly developed further. This happens of course in a Euro-
pean context. The new AFIS®ALKIS®ATKIS® data mo-
del will be the obvious choice for serving as a common ba-
sis for a cross-departmental feature type catalogue given its
ISO conformity.
- The implementation of the National Geodata Basis
(NGDB) in stages based on the integration concepts devel-
oped at the second stage represent the third step.
-16-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
The coordination efforts also encompass agreements
with the private sector, such as the telecommunication in-
dustry, that has large databases of addresses central to geo-
referencing activities.
6.2. The INSPIRE initiative – INfrastructure for SPatial IfoRmation in Europe
Good policy relies on quality information.
The general situation on spatial information in Europe is
one of fragmentation of datasets and sources, gaps in avail-
ability, lack of harmonisation between datasets at different
geographical scales and duplication of information collec-
tion. These problems make it difficult to identify, access
and use data that is available.
INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information in Eu-
rope) is a recent initiative launched by the European Com-
mission and developed in collaboration with Member States
and accession countries which intends to set the legal fra-
mework for the gradual creation of a SDI.
INSPIRE can be considered as the first step of a cross-
sectoral initiative, that will initially focus on spatial infor-
mation needed for environmental policies and that will gra-
dually be extended to other sectors (e.g. agriculture, trans-
port, etc.).
The target users of INSPIRE include policy-makers,
planners and managers at European, national and local level
and the citizens and their organisations.
The INSPIRE policy vision is to make harmonised and
high quality geo(graphic) information readily available for
formulating, implementing, monitoring and evaluating
Community policy and for the citizen to access spatial in-
formation, whether local, regional, national or internati-
onal.
INSPIRE will contribute to further European integration
and enable more coherence in Community policies, thereby
promoting sustainable development and increased protecti-
on of the environment (INSPIRE Web p.).
INSPIRE Principles:
- ESDI should fall back on national spatial data infra-
structures NSDIs,
- Data should be collected once (at the largest possible
scale) and maintained at the level where this can be done
most effectively,
- It must be possible for information collected at one le-
vel to be shared between all the different levels, e.g. deta-
iled for detailed investigations, general for strategic purpo-
ses,
- Geographic data must become easy to understand and
interpret because it can be visualised within the appropriate
context and selected in a user. It must be easy to discover
which geographic information is available, fits the needs for
a particular use and under what conditions it can be acqu-
ired and used (metadata),
- It must be possible to combine seamlessly spatial in-
formation from different sources across Europe and share it
between many users and applications.
The INSPIRE concept:
The INSPIRE implementation will follow a step-wise app-
roach, starting with unlocking the potential of existing spa-
tial data and to fall back on national spatial data infrastruc-
tures (e.g. GDI-DE“) and then gradually harmonising the
documentation and the data and provide integrated spatial
information services (e.g. visualisation of data, spatial and
temporal analysis, etc.) allowing eventually the seamless in-
tegration of systems and datasets at different levels into a
coherent European spatial data infrastructure.
INSPIRE envisages a distributed network of databases,
linked by common standards and protocols to ensure com-
patibility and interoperability of data and services. Achiev-
ing this objective will require the establishment of appro-
priate coordination mechanisms and common rules for data
policies.
The goal is an open, cooperative infrastructure for ac-
cessing and distributing information products and services
online via Internet by a (INSPIRE-) EU-Portal. A portal is
here defined as a site featuring a suite of commonly used
services, serving as starting point and frequent gateway to
the web for a user community. The EU-Portal shall provide
facilities that, for selected thematic policies, link to certain
functionality (publish metadata and data, find geo(graphic)
information, context-related viewing of GI, delivery of GI,
analyse of GI, support multi-lingual queries,…). Where
appropriate and possible, the INSPIRE portal will link to
national (existing) portals (e.g. in Germany to the GeoPor-tal.Bund®
), and to sector specific data and services.
INSPIRE will link with relevant initiatives at the global
level such as the work to develop the Global Spatial Data
Infrastructure (GSDI).
The INSPIRE legislation process:
The INSPIRE legal framework is being developed by the
European Commission services with officials and experts in
Member States and accession countries from the national,
regional and local levels.
Preparation work: 2001 – 2002
Commission proposal: by late 2003
The proposal is to be sent for legal act to the European
Parliament and the Council for adoption. The ESDI is to be
implemented through the EU from 2006/2007 onwards.
7. Conclusion
The introduction of the technology, in terms of hard- and
software, in the many organizations having the traditional
-17-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europehkm 2003/89
mandate to produce, manage and distribute GI and maps is
an important step which, however, does neither allow to re-
move the lack of technical interoperability nor the organi-
zational obstacles to data exchange and hence to support the
creation of real added value
Luckily, awareness is growing at national and EU level
over the need for quality geo-referenced information for un-
derstanding the complexity and for containing the negative
impacts of the ever-increasing human activity in the EU.
Germany has taken the opportunity to work on the nec-
essary improvement for the gradually creation of the Ger-
man SDI (GDI-DE®).
In the European context, INSPIRE is the legal frame-
work being developed by the Commission services with of-
ficials and experts in Member states and accession countri-
es from the national, regional and local level resulting in a
European Spatial Data Infrastructure (ESDI) that will deli-
ver integrated spatial information services based upon a
distributed network of databases linked by common stan-
dards and protocols to ensure inter-operability of data and
services. The national mapping agencies, through Euro-Ge-ographics, are actively contributing to the implementation
of a ESDI in a number of areas - including specifications for
and the harmonisation of reference data.
As such, a SDI will help avoid fragmentation, gaps in
availability of GI, duplication of information collection and
problems of identifying, accessing or using the available da-
ta. A SDI addresses thus both technical and non-technical
issues, ranging from technical standards and protocols, or-
ganisational issues, data policy issues including data access
policy and the creation and maintenance of GI for a wide
range of themes.The geodata market can be a job machine:
Every year, research projects of 450 million _ which are
producing geo(graphic) data (as main or by-product), are
funded by the German Government. A volume of more than
250 million _ is estimated for the geo information market in
Germany, with annual growth rates of 10 – 30%. Thus, an
increase in high quality employments is expected.
Within Europe almost 10 thousand million (Mrd.) _ are
being invested in the provision of public information. 50 %
of this are allotted to the sector geo information. It has been
estimated, that this public investment will create a volume
of about 65 thousand million (Mrd.) _ in the sector of geo
information.
The USA, for example, demonstrate how the geo(grap-
hic) data market is becoming a job machine. By the year
2000 around 100,000 new jobs were created there only be-
cause of the application markets of the satellite navigation
system GPS. Until 2004, an annual increase of about 10 %
is being expected in the USA for the sectors cartography
and geodesy!
It should also be noted that, under certain circumstances,
private data producers may offer production capacity to
public bodies, or possibly sell data directly onto the market
themselves. In some Member states there is a thriving pri-
vate sector geo(graphic) information industry supplying da-
ta and services directly to the commercial market.
With view to spatial data infrastructures the conventi-
onal geodetic tasks has been expanded. New and manifold
challenges and thereby new job prospects for young geode-
tic engineers as communication interface between all stake-
holders in the field of geo information has been created.
Contact addresses of the responsible authorities and or-
ganisations as well as further information can be retrieved
from the following websites:
- AdV (Working Committee of the Surveying
Authorities of the States of the Federal Republic of
Germany); www.adv-online.de
- ArgeLandentwicklung (Bund-/Länder Working
Committee for Rural Development); www.landent-
wicklung.de
- Research & Development DGK (German Geodetic
Commission); www.dgfi.badw.de
- Federal Agency for Cartography and Geodesy
(BKG); www.bkg.bund.de
- Interministerial Committee for Geoinformation
(IMAGI), www.image.de
- German Umbrella Organisation on GI (DDGI),
www.ddgi.de
- INSPIRE initiative; www.inspire.jrc.it
References
AdV (Working Committee of the Surveying Authorities
of the States of the Federal Republic of Germany,
http://www.adv-online.de, April 2003
BKG (Federal Agency for Cartography and Geodesy),
http://www.bkg.bund.de, May 2003
BURROUGH P. and MASSER I. (Eds.), European
Geographic Information Infrastructures. GISDATA, 5.
Taylor and Francis: London, 1998.
E-ESDI Organisation and E-ESDI Action Plan,
20 December 2001,
http://www.ec-gis.org/inspire/, April 2003
ETeMII (EuropeanTerritorial Management Information Infrastructure),
http://ec-gis.org/etemii, March 2003
EUROGEO (Eurogeographics),
http://www.eurogeographics.org, April 2003
GDZ (GeoData Centre) at the Federal Agency for Cartography
and Geodesy (BKG),
http://www.geodatenzentrum.de, May 2003
INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information
in Europe) position papers,
http://www.inspire.jrc.it, May 2003
ISO homepage, http://www.iso.org, March 2003
Global Spatial Data Infrastructure, SDI cookbook. May
2000, http://www.gsdi.org, March 2003
-18-
Zaccheddu P. G., Towards Spatial Data Infrastructures (SDIs) in Germany and Europe hkm 2003/89
Özet
CNIIGAiK 1950 projeksiyonu olarak da adland›r›lan Ginzburg Vprojeksiyonu eski Sovyetler Birliği’nde yayg›n kullan›m alan› bul-muş değiştirilmiş polikonik bir projeksiyondur. Bat›l› kaynaklardaçok fazla tan›nmamaktad›r. Projeksiyonu tan›mlayan matematikeşitlikler mevcut değildir. Rusça kaynaklarda 10’ar derece enlemve boylam aral›klar›na karş›l›k gelen düzlem koordinatlar tablolarhalinde yer almaktad›r. Bu çal›şmada, tüm yerkürenin gösterimiiçin uygun deformasyon büyüklüklerine sahip Ginzburg V projek-siyonunun tan›t›lmas› amaçlanm›şt›r. Ginzburg V projeksiyonudeğişik kaynaklarda Winkel Tripel projeksiyonuna bir alternatifolarak sunulmaktad›r. Bu nedenle, hem coğrafi pafta ağ›n›n gö-rüntüsü hem de deformasyonlar›n dağ›l›m› bak›m›ndan benzerliğinedeniyle Winkel Tripel projeksiyonu ile bir karş›laşt›rma yap›la-rak sonuçlar› verilmiştir.
Anahtar SözcüklerGinzburg Projeksiyonlar›, Winkel Tripel Projeksiyonu, Multiku-
adrik Enterpolasyon
Abstract
Ginzburg V Projection Alternate To The Winkel Tripel
Ginzburg V projection, which is also called CNIIGAiK 1950 pro-jection, is a modified polyconic projection which is commonly pre-fered in the old USSR. It is not well known in Occidental literatu-re sources. There exist no mathematical equations which definethe projection. In the Russian literature, the plane coordinates be-long to the geographical latitude and longitude in 10∞ interval aregiven in tables. In this study, it is aimed to present the Ginzburg Vprojection which possesses suitable deformation values for map-ping the whole world and to gain it to the Turkish literature. Ginz-burg V projection is presented as an alternate to the Winkel Tripelin several sources. Therefore, a comparison is made with the Win-kel Tripel projection between the shape of the map grid and thedistribution of distortions and the results are presented.
Key WordsGinzburg Projections, Winkel Tripel Projection, Multiquadric In-
terpolation
1. Giriş
Ginzburg V veya diğer ad›yla CNIIGAiK 1950 projeksiyo-
nu "Rusya Jeodezi, Kartografya ve Hava Fotogrametrisi
Merkezi Araşt›rma Enstitüsü"nden (CNIIGAiK)
G.A.Ginzburg taraf›ndan 1950 y›l›nda geliştirilmiş, "değiş-
tirilmiş polikonik" bir projeksiyondur. Coğrafi pafta ağ›,
matematik eşitlikler ile değil çeyrek küre için 10’ar derece
enlem ve boylam aral›klar› için verilen x,y tablo değerleri
ile tan›ml›d›r (GINZBURG 1952, GINZBURG 1957).
Alan deformasyonu ile ilgili bir kritere göre yap›lan bir s›-
ralamada, incelenen 100 projeksiyon aras›nda Ginzburg V
projeksiyonu birinci s›rada yer almaktad›r (CAPEK 2001).
Pafta ağ›n›n yap›s› ve ayr›ca aç› ve alan deformasyonlar›-
n›n dağ›l›m› bak›m›ndan Winkel Tripel projeksiyonuna
çok benzediği değişik kaynaklarda belirtilmektedir. Bu ne-
denle Winkel Tripel projeksiyonu ile birlikte küçük ölçek-
li dünya haritalar›n›n yap›m› için tavsiye edilmektedir
(FRANCULA 1971).
Polikonik projeksiyonlar, özellikle eski Sovyetler Birli-
ği gibi geniş paralel daire kuşaklar› boyunca uzanan ve ar-
tan enlem değerleri ile genişleyen kara parçalar›n›n harita-
lar›n›n yap›m› için tercih edilmişlerdir. Transversal konum-
lu silindirik projeksiyonlar›n yayg›nlaşmas› ile her ne kadar
eski önemlerini yitirseler de küçük ölçekli haritalar›n yap›-
m›nda sayg›nl›ğ›n› korumaktad›rlar.
Ülkemiz yer küre üzerinde orta enlem kuşağ›nda doğu-
bat› doğrultusunda, yani yaklaş›k 20o
boylam aral›ğ›nda ve
10o
enlem aral›ğ›nda uzanmaktad›r. Bu bağlamda, örneğin
küçük ölçekli tematik Türkiye haritalar›n›n yap›m›nda, dü-
zeltilmiş polikonik projeksiyonlar s›n›f›na giren projeksi-
yonlar›n kullan›m› tercih konusu olabilir.
Bu çal›şmada, bu s›n›fa giren projeksiyon türleri ara-
s›nda bir alternatif olarak Ginzburg V projeksiyonunun ta-
n›t›lmas› amaçlanm›şt›r. Ginzburg V projeksiyonu ulusla-
raras› literatürde değerlendirildiğinde baz› özellikleri ba-
k›m›ndan Winkel Tripel projeksiyonuna bir alternatif ola-
rak gösterilmektedir (CAPEK 2001, FRANCULA 1971).
Bu çal›şmada, Ginzburg V projeksiyonunun Winkel Tripel
projeksiyonu ile karş›laşt›r›lmas› için değişik veriler üre-
tilmiştir.
Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu
Cengizhan İPBÜKER1, Mustafa YANALAK2, Cihangir ÖZŞAMLI3
___________________________________________________________1
İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Kartografya Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2856565, e-mail: [email protected]
İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Ölçme Tekniği Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2856684,e-mail:[email protected]
İTÜ, İnşaat Fak., Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Böl., Jeodezi Anabilim Dal›, 34469 Maslak, İstanbul, Tel: 2853823, e-mail:[email protected]
-19-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
2. Ginzburg V Projeksiyonu
Şekil-2’de verilen Dünya haritas›nda da görüldüğü gibi,
Ginzburg V projeksiyonunda, orta meridyen ve ekvator
doğru parças› olarak gösterilmektedir. Orta meridyen ve ek-
vatora göre bir simetri vard›r. Orta meridyen ekvatorun
0.5211 kat› uzunluğundad›r. Meridyenler, orta meridyene
doğru içbükey eğriler şeklinde gösterilmektedir. Paralel da-
ireler kutuplara doğru ara uzakl›klar› artan biçimde eğriler
şeklinde yeralmaktad›r. Tablo-1’de verilen ilgili koordinat
değerleri kullan›larak hesap yap›ld›ğ›nda, Ekvator harita
düzlemine 0.96 oran›nda küçültülerek aktar›lmaktad›r. Ku-
tuplar ekvatorun 0.2186 kat› ve orta meridyenin 0.4194 ka-
t› uzunluğunda eğri parçalar› şeklindedir.
G.A. Ginzburg, bu projeksiyonu için dikdörtgen bir re-
sim alan› içerisinde, paftan›n kutuplara yak›n köşelerine
doğru 260o
doğu ve bat› meridyenlerine kadar genişletilmiş
bir ağ tasar›mlam›şt›r. Ginzburg V projeksiyonu coğrafi
pafta ağ› yap›s› çeyrek yar›küre için Şekil-1’de gösterilmek-
tedir. Pafta ağ›, 10’ar derece aral›kl› enlem ve boylam de-
ğerlerine karş›l›k gelen x ve y koordinat art›mlar›n› ifade
eden tablo değerleri ile tan›ml›d›r. Söz konusu grid çeyrek
yar›küre için 246 noktadan oluşmaktad›r. Koordinat değer-
leri, R=6371116 m küre yar›çap› için, Tablo-1’de verilmek-
tedir.
Ginzburg V projeksiyonu gibi, projeksiyon eşitlikleri bi-
linmeyen, coğrafi pafta ağ› yap›s› grafik veya amprik olarak
elde edilmiş tablo değerleri ile belirli projeksiyonlar›n çözü-
münde multikuadrik enterpolasyon yöntemi önerilmektedir.
Bu çözüm için gerekli algoritma, yazarlar›n daha önceki ça-
l›şmalar›nda yay›nlanm›şt›r (İPBÜKER 2002). Multikuad-
rik enterpolasyon yöntemi kullan›larak, Ginzburg V projek-
siyonunda harita koordinatlar›, coğrafi koordinatlar› bilinen
herhangi bir (i) noktas› için
yi = ∑Cyj (lj - li)2 + (jj - ji )2 (1a)
xi = ∑Cxj (lj - li)2 + (jj - ji )2 (1b)
eşitliklerinden hesaplanabilir. Burada (jj, lj) değerleri s›ra-
s›yla Tablo-1’de verilen 10’ar derece aral›kl› enlem ve boy-
lam değerleri olarak al›nacakt›r (j=1,2,3,…,n ve n=246).
Eşitliklerde yer alan Cyj ve Cxj multikuadrik yüzey katsay›-
lar› bu tablo değerleri kullan›larak İPBÜKER (2002)’de ve-
rilen program kullan›larak hesaplanm›ş ve Tablo-2’de veril-
miştir. Burada yer alan katsay›lar›n hesab›nda orijinal tablo
değerleri,
k =10000000
6371116
değeri ile çarp›larak kullan›lm›şt›r. Dolay›s›yla bu katsay›-
lar ve bu katsay›lar kullan›larak elde edilecek harita koordi-
natlar› (cm) biriminde tan›ml›d›rlar.
Şekil 1: Ginzburg V projeksiyonu coğrafi pafta ağ›
Ginzburg V projeksiyonunda (1a) ve (1b) eşitliklerine göre
hesaplanm›ş koordinatlarla çizdirilmiş bir dünya haritas›
Şekil-2’de gösterilmiştir. Ginzburg’un literatürde yer alan
orijinal haritas›na karş›l›k, orta meridyen 0omeridyeni seçil-
miş ve harita 180o
doğu ve bat› meridyenleri ile s›n›rland›-
r›lm›şt›r.
Ginzburg V projeksiyonu, multikuadrik enterpolasyon
yöntemine göre ç›kar›lm›ş eşitlikler kullan›larak deformas-
yonlar aç›s›ndan incelenmek istenirse,
= ∑Cyj (2a)
= ∑Cyj (2b)
= ∑Cxj (2c)
= ∑Cxj (2d)
k›smi diferansiyelleri kullan›lmal›d›r (İPBÜKER 2002).
Herhangi bir Pi (ji , li) noktas›nda deformasyon büyüklük-
leri için 10’ar derece aral›kl› enlem ve boylam değerleri (ji, li) ve multikuadrik yüzey katsay›lar› (Cyj ,Cxj) kullan›-
larak (2) eşitliklerinde belirtilen ard›ş›k toplamlar al›nacak-
t›r. Burada Cyj ve Cxj katsay›lar› yine Tablo-2’de veril-
mektedir.
-20-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89
[ ]n
j=1
1 2
[ ]n
j=1
1 2
[(jj - ji )2 + (lj - li)]
ji - jj
1 2
∂y
∂j i( )
n
j=1
[(jj - ji )2 + (lj - li)]
li - lj
1 2( )
n
j=1
∂y
∂l i
[(jj - ji )2 + (lj - li)]
ji - jj
1 2( )
n
j=1
∂x
∂j i
[(jj - ji )2 + (lj - li)]
li - lj
1 2( )
n
j=1
∂x
∂l i
-21-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89
Tab
lo 1
: G
inzb
urg
V p
roje
ksi
yonu t
ablo
değ
erle
ri
jl
xy
jl
xy
jl
xy
jl
xy
jl
xy
00
0.0
00
0.0
00
20
60
23.4
62
52.9
12
40
90
48.5
21
70.9
35
60
90
69.9
23
58.3
89
80
50
89.3
38
23.4
02
010
0.0
00
9.1
45
20
70
23.9
04
61.7
23
40
100
49.4
69
78.7
77
60
100
70.6
74
64.8
46
80
60
89.5
07
28.0
81
020
0.0
00
18.2
91
20
80
24.4
14
70.5
30
40
110
50.5
15
86.6
06
60
110
71.5
04
71.2
93
80
70
89.7
06
32.7
58
030
0.0
00
27.4
36
20
90
24.9
91
79.3
33
40
120
51.6
61
94.4
22
60
120
72.4
13
77.7
30
80
80
89.9
35
37.4
34
040
0.0
00
36.5
81
20
100
25.6
36
88.1
31
40
130
52.9
05
102.2
22
60
130
73.3
99
84.1
55
80
90
90.1
95
42.1
08
050
0.0
00
45.7
27
20
110
26.3
49
96.9
24
40
140
54.2
48
110.0
06
60
140
74.4
64
90.5
68
80
100
90.4
86
46.7
80
060
0.0
00
54.8
72
20
120
27.1
30
105.7
11
40
150
55.6
89
117.7
73
60
150
75.6
08
96.9
67
80
110
90.8
07
51.4
50
070
0.0
00
64.0
18
20
130
27.9
79
114.4
92
40
160
57.2
28
125.5
22
60
160
76.8
29
103.3
52
80
120
91.1
59
56.1
19
080
0.0
00
73.1
63
20
140
28.8
95
123.2
70
40
170
58.8
66
133.2
50
60
170
78.1
28
109.7
21
80
130
91.5
41
60.7
84
090
0.0
00
82.3
08
20
150
29.8
79
132.0
37
40
180
60.6
01
140.9
58
60
180
79.5
04
116.0
74
80
140
91.9
54
65.4
47
0100
0.0
00
91.4
54
20
160
30.9
30
140.7
96
40
190
62.4
33
148.6
44
60
190
80.9
58
122.4
10
80
150
92.3
97
70.1
08
0110
0.0
00
100.5
99
20
170
32.0
49
149.5
47
40
200
64.3
63
156.3
07
60
200
82.4
89
128.7
27
80
160
92.8
71
74.7
65
0120
0.0
00
109.7
44
20
180
33.2
35
158.2
89
40
210
66.3
89
163.9
45
60
210
84.0
97
135.0
26
80
170
93.3
75
79.4
19
0130
0.0
00
118.8
90
20
190
34.4
88
167.0
21
40
220
68.5
12
171.5
59
60
220
85.7
81
141.3
04
80
180
93.9
10
84.0
70
0140
0.0
00
128.0
35
20
200
35.8
09
175.7
44
40
230
70.7
31
179.1
46
60
230
87.5
42
147.5
61
80
190
94.4
75
88.7
16
0150
0.0
00
137.1
81
20
210
37.1
97
184.4
56
40
240
73.0
46
186.7
05
60
240
89.3
79
153.7
96
80
200
95.0
70
93.3
59
0160
0.0
00
146.3
26
30
033.3
58
0.0
00
50
055.5
97
0.0
00
60
250
91.2
92
160.0
08
80
210
95.6
96
97.9
98
0170
0.0
00
155.4
71
30
10
33.4
03
8.4
29
50
10
55.6
45
7.2
51
60
260
93.2
80
166.1
97
80
220
96.3
52
102.6
33
0180
0.0
00
164.6
17
30
20
33.5
39
16.8
57
50
20
55.7
89
14.5
00
70
077.8
36
0.0
00
80
230
97.0
38
107.2
63
0190
0.0
00
173.7
62
30
30
33.7
64
25.2
83
50
30
56.0
29
21.7
47
70
10
77.8
63
5.6
53
80
240
97.7
55
111.8
88
0200
0.0
00
182.9
07
30
40
34.0
80
33.7
06
50
40
56.3
64
28.9
90
70
20
77.9
46
11.3
06
80
250
98.5
01
116.5
08
0210
0.0
00
192.0
53
30
50
34.4
86
42.1
25
50
50
56.7
95
36.2
28
70
30
78.0
82
16.9
57
90
0100.0
75
0.0
00
10
011.1
19
0.0
00
30
60
34.9
81
50.5
39
50
60
57.3
22
43.4
60
70
40
78.2
74
22.6
07
90
10
100.0
85
3.4
97
10
10
11.1
38
9.0
64
30
70
35.5
67
58.9
48
50
70
57.9
44
50.6
84
70
50
78.5
20
28.2
55
90
20
100.1
14
6.9
95
10
20
11.1
92
18.1
27
30
80
36.2
43
67.3
50
50
80
58.6
62
57.8
99
70
60
78.8
21
33.9
00
90
30
100.1
64
10.4
92
10
30
11.2
84
27.1
90
30
90
37.0
08
75.7
44
50
90
59.4
75
65.1
04
70
70
79.1
26
39.5
42
90
40
100.2
33
13.9
88
10
40
11.4
11
36.2
53
30
100
37.8
64
84.1
29
50
100
60.3
83
72.2
98
70
80
79.5
86
45.1
80
90
50
100.3
22
17.4
84
10
50
11.5
75
45.3
15
30
110
38.8
09
92.5
05
50
110
61.3
87
79.4
79
70
90
80.0
50
50.8
14
90
60
100.4
30
20.9
80
10
60
11.7
76
54.3
77
30
120
39.8
44
100.8
70
50
120
62.4
85
86.6
47
70
100
80.5
69
56.5
43
90
70
100.5
58
24.4
75
10
70
12.0
13
63.4
38
30
130
40.9
68
109.2
24
50
130
63.6
77
93.7
99
70
110
81.1
43
62.0
67
90
80
100.7
06
27.9
69
10
80
12.2
86
72.4
98
30
140
42.1
81
117.5
65
50
140
64.9
65
100.9
34
70
120
81.7
70
67.6
85
90
90
100.8
74
31.4
62
10
90
12.5
96
81.5
56
30
150
43.4
84
125.8
93
50
150
66.3
46
108.0
52
70
130
82.4
53
73.2
97
90
100
101.0
61
34.9
54
10
100
12.9
43
90.6
14
30
160
44.8
75
134.2
06
50
160
67.8
21
115.1
52
70
140
83.1
89
78.9
02
90
110
101.2
68
38.4
45
10
110
13.3
26
99.6
70
30
170
46.3
56
142.5
05
50
170
69.3
90
122.2
31
70
150
83.9
80
84.4
99
90
120
101.4
95
41.9
35
10
120
13.7
45
108.7
24
30
180
47.9
25
150.7
86
50
180
71.0
53
129.2
88
70
160
84.8
25
90.0
89
90
130
101.7
42
45.4
23
10
130
14.2
01
117.7
77
30
190
49.5
83
159.0
51
50
190
72.8
09
136.3
23
70
170
85.7
23
95.6
70
90
140
102.0
08
48.9
10
10
140
14.6
93
126.8
28
30
200
51.3
29
167.2
97
50
200
74.6
57
143.3
35
70
180
86.6
76
101.2
42
90
150
102.2
93
52.3
96
10
150
15.2
21
135.8
76
30
210
53.1
63
175.5
24
50
210
76.5
98
150.3
21
70
190
87.6
83
106.8
05
90
160
102.5
99
55.8
80
10
160
15.7
86
144.9
22
30
220
55.0
85
183.7
32
50
220
78.6
32
157.2
80
70
200
88.7
43
112.3
58
90
170
102.9
24
59.3
63
10
170
16.3
88
153.9
65
30
230
57.0
95
191.9
18
50
230
80.7
57
164.2
12
70
210
89.8
57
117.9
00
90
180
103.2
68
62.8
44
10
180
17.0
26
163.0
05
30
240
59.1
92
200.0
83
50
240
82.9
73
171.1
15
70
220
91.0
25
123.4
31
90
190
103.6
33
66.3
23
10
190
17.7
00
172.0
42
40
044.4
78
0.0
00
60
066.7
17
0.0
00
70
230
92.2
46
128.9
51
90
200
104.0
17
69.8
01
10
200
18.4
10
181.0
75
40
10
44.5
28
7.8
99
60
10
66.7
56
6.5
00
70
240
93.5
21
134.4
59
90
210
104.4
20
73.2
76
10
210
19.1
57
190.1
05
40
20
44.6
78
15.7
96
60
20
66.8
75
13.0
00
70
250
94.8
48
139.9
54
90
220
104.8
43
76.7
51
20
022.2
39
0.0
00
40
30
44.9
28
23.6
91
60
30
67.0
73
19.4
98
70
260
96.2
29
145.4
36
90
230
105.2
86
80.2
23
20
10
22.2
73
8.8
22
40
40
45.2
77
31.5
82
60
40
67.3
51
25.9
92
80
088.9
56
0.0
00
90
240
105.7
48
83.6
94
20
20
22.3
75
17.6
43
40
50
45.7
27
39.4
68
60
50
67.7
07
32.4
83
80
10
88.9
71
4.6
81
20
30
22.5
45
26.4
63
40
60
46.2
76
47.3
47
60
60
68.1
43
38.9
69
80
20
89.0
17
9.3
62
20
40
22.7
83
35.2
82
40
70
46.9
25
55.2
19
60
70
68.6
57
45.4
49
80
30
89.0
93
14.0
43
20
50
23.0
89
44.0
99
40
80
47.6
74
63.0
82
60
80
69.2
51
51.9
23
80
40
89.2
01
18.7
23
-22-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89
Tab
lo 2
: G
inzb
urg
V P
roje
ksi
yonu i
çin m
ult
ikuad
rik y
üze
y k
atsa
y›l
ar›
lC
xC
yj
lC
xC
yj
lC
xC
yj
lC
xC
yj
lC
xC
y0
00.3
0808
0.3
8225
20
60
-0.0
0633
-0.0
0810
40
90
-0.0
0425
-0.0
0365
60
90
-0.0
0168
-0.0
0128
80
50
0.0
2792
-0.0
3816
010
0.0
6578
0.0
3239
20
70
-0.0
0660
-0.0
0832
40
100
-0.0
0523
-0.0
0374
60
100
-0.0
0243
0.0
0117
80
60
0.0
2858
-0.0
4591
020
0.0
7403
0.0
5236
20
80
-0.0
0703
-0.0
0860
40
110
-0.0
0608
-0.0
0372
60
110
-0.0
0318
-0.0
0123
80
70
0.0
2886
-0.0
5370
030
0.0
6980
0.0
4840
20
90
-0.0
0747
-0.0
0903
40
120
-0.0
0724
-0.0
0380
60
120
-0.0
0414
-0.0
0199
80
80
0.0
3202
-0.0
6188
040
0.0
6719
0.0
4547
20
100
-0.0
0803
-0.0
0944
40
130
-0.0
0840
-0.0
0374
60
130
-0.0
0497
-0.0
0179
80
90
0.0
3459
-0.0
6924
050
0.0
6615
0.0
4366
20
110
-0.0
0874
-0.0
0993
40
140
-0.0
0973
-0.0
0373
60
140
-0.0
0597
-0.0
0186
80
100
0.0
3698
-0.0
7502
060
0.0
6630
0.0
4286
20
120
-0.0
0958
-0.0
1044
40
150
-0.0
1114
-0.0
0367
60
150
-0.0
0717
-0.0
0183
80
110
0.0
3985
-0.0
8581
070
0.0
6739
0.0
4243
20
130
-0.0
1060
-0.0
1083
40
160
-0.0
1267
-0.0
0362
60
160
-0.0
0834
-0.0
0182
80
120
0.0
4292
-0.0
9524
080
0.0
6930
0.0
4253
20
140
-0.0
1168
-0.0
1179
40
170
-0.0
1448
-0.0
0331
60
170
-0.0
0970
-0.0
0174
80
130
0.0
4641
-0.1
0376
090
0.0
7201
0.0
4287
20
150
-0.0
1301
-0.0
1222
40
180
-0.0
1639
-0.0
0309
60
180
-0.0
1103
-0.0
0172
80
140
0.0
5006
-0.1
1275
0100
0.0
7548
0.0
4329
20
160
-0.0
1445
-0.0
1270
40
190
-0.0
1850
-0.0
0263
60
190
-0.0
1258
-0.0
0167
80
150
0.0
5407
-0.1
2214
0110
0.0
7970
0.0
4395
20
170
-0.0
1624
-0.0
1312
40
200
-0.0
2160
-0.0
0124
60
200
-0.0
1429
-0.0
0139
80
160
0.0
5829
-0.1
3173
0120
0.0
8469
0.0
4464
20
180
-0.0
1842
-0.0
1341
40
210
-0.0
2738
0.0
0342
60
210
-0.0
1616
-0.0
0124
80
170
0.0
6283
-0.1
4181
0130
0.0
9054
0.0
4521
20
190
-0.0
2156
-0.0
1294
40
220
-0.0
3890
0.0
1560
60
220
-0.0
1798
-0.0
0063
80
180
0.0
6754
-0.1
5259
0140
0.0
9733
0.0
4589
20
200
-0.0
3965
-0.0
0241
40
230
-0.0
5487
0.0
6778
60
230
-0.0
1774
0.0
0582
80
190
0.0
7260
-0.1
6402
0150
0.1
0523
0.0
4624
20
210
-0.0
2455
-0.0
4298
40
240
-0.1
0415
-0.0
7152
60
240
-0.0
2384
0.0
1010
80
200
0.0
7792
-0.1
7686
0160
0.1
1455
0.0
4652
30
00.0
2336
0.0
8261
50
00.0
1298
0.0
6580
60
250
-0.0
6033
-0.0
3292
80
210
0.0
8337
-0.1
9188
0170
0.1
2574
0.0
4645
30
10
-0.0
1836
-0.0
4834
50
10
-0.0
0725
-0.0
3684
60
260
-0.1
7266
-0.3
1083
80
220
0.0
8920
-0.2
1195
0180
0.1
3962
0.0
4570
30
20
-0.0
0471
-0.0
0978
50
20
-0.0
0108
-0.0
0664
70
00.0
0401
0.0
4838
80
230
0.0
9601
-0.2
5932
0190
0.1
5686
0.0
4469
30
30
-0.0
0354
-0.0
0685
50
30
-0.0
0074
-0.0
0418
70
10
0.0
0400
-0.0
2763
80
240
0.0
9291
-0.2
6933
0200
0.1
5901
0.0
5206
30
40
-0.0
0332
-0.0
0593
50
40
-0.0
0074
-0.0
0332
70
20
0.0
0278
-0.0
0591
80
250
0.1
3375
0.1
9928
0210
0.5
7378
-0.0
5637
30
50
-0.0
0338
-0.0
0559
50
50
-0.0
0097
-0.0
0288
70
30
0.0
0287
-0.0
0432
90
0-0
.13974
0.0
2907
10
00.0
1559
0.0
7793
30
60
-0.0
0353
-0.0
0557
50
60
-0.0
0137
-0.0
0273
70
40
0.0
0276
-0.0
0410
90
10
-0.0
5297
-0.0
1163
10
10
-0.0
8457
-0.1
0884
30
70
-0.0
0394
-0.0
0576
50
70
-0.0
0180
-0.0
0263
70
50
0.0
0282
-0.0
0423
90
20
-0.0
5348
0.0
0898
10
20
-0.0
4862
-0.0
4696
30
80
-0.0
0446
-0.0
0599
50
80
-0.0
0253
-0.0
0259
70
60
0.0
0104
-0.0
0450
90
30
-0.0
5141
0.0
2124
10
30
-0.0
4242
-0.0
3800
30
90
-0.0
0502
-0.0
0626
50
90
-0.0
0336
-0.0
0265
70
70
0.0
0830
-0.0
0495
90
40
-0.0
4989
0.0
3282
10
40
-0.0
3954
-0.0
3462
30
100
-0.0
0584
-0.0
0649
50
100
-0.0
0419
-0.0
0276
70
80
0.0
0076
-0.0
0565
90
50
-0.0
4900
0.0
4410
10
50
-0.0
3816
-0.0
3305
30
110
-0.0
0664
-0.0
0684
50
110
-0.0
0523
-0.0
0256
70
90
0.0
0228
-0.0
0291
90
60
-0.0
4832
0.0
5523
10
60
-0.0
3774
-0.0
3271
30
120
-0.0
0760
-0.0
0709
50
120
-0.0
0625
-0.0
0245
70
100
0.0
0196
-0.0
1820
90
70
-0.0
4795
0.0
6633
10
70
-0.0
3788
-0.0
3293
30
130
-0.0
0862
-0.0
0741
50
130
-0.0
0732
-0.0
0230
70
110
0.0
0165
-0.0
0419
90
80
-0.0
4794
0.0
7742
10
80
-0.0
3848
-0.0
3364
30
140
-0.0
0972
-0.0
0751
50
140
-0.0
0870
-0.0
0208
70
120
0.0
0156
-0.0
0816
90
90
-0.0
4812
0.0
8848
10
90
-0.0
3961
-0.0
3449
30
150
-0.0
1110
-0.0
0774
50
150
-0.0
0998
-0.0
0186
70
130
0.0
0111
-0.0
0869
90
100
-0.0
4830
0.0
9963
10
100
-0.0
4122
-0.0
3571
30
160
-0.0
1246
-0.0
0778
50
160
-0.0
1143
-0.0
0167
70
140
0.0
0090
-0.0
0950
90
110
-0.0
4865
0.1
1117
10
110
-0.0
4318
-0.0
3700
30
170
-0.0
1418
-0.0
0796
50
170
-0.0
1300
-0.0
0133
70
150
0.0
0053
-0.0
1028
90
120
-0.0
4911
0.1
2288
10
120
-0.0
4551
-0.0
3835
30
180
-0.0
1608
-0.0
0767
50
180
-0.0
1480
-0.0
0078
70
160
0.0
0013
-0.0
1129
90
130
-0.0
4972
0.1
3483
10
130
-0.0
4840
-0.0
3979
30
190
-0.0
1849
-0.0
0724
50
190
-0.0
1677
-0.0
0012
70
170
-0.0
0018
-0.0
1229
90
140
-0.0
5036
0.1
4703
10
140
-0.0
5181
-0.0
4114
30
200
-0.0
2486
-0.0
0264
50
200
-0.0
1883
0.0
0066
70
180
-0.0
0068
-0.0
1337
90
150
-0.0
5101
0.1
5961
10
150
-0.0
5583
-0.0
4238
30
210
-0.0
3495
0.0
0007
50
210
-0.0
2127
0.0
0204
70
190
-0.0
0125
-0.0
1466
90
160
-0.0
5191
0.1
7279
10
160
-0.0
6081
-0.0
4359
30
220
-0.0
2194
-0.0
2925
50
220
-0.0
2407
0.0
0477
70
200
-0.0
0179
-0.0
1610
90
170
-0.0
5281
0.1
8658
10
170
-0.0
6714
-0.0
4438
30
230
0.0
1844
-0.0
4225
50
230
-0.0
2310
0.0
2605
70
210
-0.0
0245
-0.0
1765
90
180
-0.0
5368
0.2
0138
10
180
-0.0
7554
-0.0
4448
30
240
0.1
2926
-0.3
9847
50
240
-0.0
6803
-0.0
2144
70
220
-0.0
0326
-0.0
1953
90
190
-0.0
5481
0.2
1753
10
190
-0.0
8917
-0.0
4272
40
00.0
1771
0.0
7422
60
00.0
0829
0.0
5724
70
230
-0.0
0341
-0.0
2624
90
200
-0.0
5594
0.2
3555
10
200
-0.1
4039
-0.0
2323
40
10
-0.0
1219
-0.0
4207
60
10
-0.0
0259
-0.0
3189
70
240
-0.0
0417
-0.0
5396
90
210
-0.0
5710
0.2
5700
10
210
-0.0
2472
-0.1
0140
40
20
-0.0
0263
-0.0
0788
60
20
0.0
0036
-0.0
0569
70
250
0.0
1078
-0.0
5757
90
220
-0.0
5845
0.2
8306
20
00.0
2951
0.0
9054
40
30
-0.0
0198
-0.0
0518
60
30
0.0
0056
-0.0
0352
70
260
0.0
7680
0.0
8008
90
230
-0.0
5960
0.3
0252
20
10
-0.0
2930
-0.0
5833
40
40
-0.0
0180
-0.0
0426
60
40
0.0
0036
-0.0
0261
80
00.0
1168
0.0
3605
90
240
-0.0
8659
0.7
4482
20
20
-0.0
0886
-0.0
1310
40
50
-0.0
0207
-0.0
0387
60
50
0.0
0028
-0.0
0221
80
10
0.0
3582
-0.0
2964
20
30
-0.0
0713
-0.0
0961
40
60
-0.0
0240
-0.0
0364
60
60
-0.0
0051
-0.0
0199
80
20
0.0
2794
-0.0
1826
20
40
-0.0
0655
-0.0
0857
40
70
-0.0
0291
-0.0
0360
60
70
-0.0
0210
-0.0
0185
80
30
0.0
2702
-0.0
2386
20
50
-0.0
0638
-0.0
0825
40
80
-0.0
0363
-0.0
0360
60
80
-0.0
0148
-0.0
0202
80
40
0.0
2701
-0.0
3082
Şekil 2: Ginzburg V projeksiyonunda dünya haritas›
-23-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89
Tablo 3: Ginzburg V projeksiyonu deformasyon katsay›lar›
j l x y h k p w∞ a b0 0 0.0000 0.0000 0.8877 0.6940 0.6084 16.7514 0.9033 0.673630 0 52.3581 0.0000 1.0160 0.7080 0.7191 20.6461 1.0164 0.707460 0 104.7179 0.0000 1.0050 0.9711 0.9758 2.1459 1.0065 0.969585 0 148.4699 0.1168 1.0038 3.3833 3.3095 67.1613 3.3914 0.97580 30 0.0000 43.0630 0.8918 0.8567 0.7625 4.2884 0.9065 0.841130 30 52.9954 39.6837 1.0131 0.8701 0.8772 10.4104 1.0257 0.855160 30 105.2766 30.6037 1.0156 1.1649 1.1643 12.9345 1.2082 0.963685 30 148.7680 19.1996 1.0537 4.2124 4.2460 75.9886 4.2243 1.00510 60 0.0000 86.1261 0.9477 0.8538 0.8085 6.4375 0.9511 0.850030 60 54.9056 79.3251 1.0557 0.8705 0.9037 15.2808 1.0866 0.831660 60 106.9561 61.1651 1.0564 1.1663 1.1582 21.0473 1.2945 0.894785 60 149.2663 38.3902 1.1825 4.2076 4.2563 76.5240 4.2546 1.00040 90 0.0000 129.1892 1.0173 0.8544 0.8688 10.1556 1.0186 0.852930 90 58.0871 118.8865 1.1239 0.8696 0.9453 20.9083 1.1681 0.809360 90 109.7500 91.6464 1.1222 1.1688 1.1503 29.7624 1.3947 0.824785 90 150.1179 57.5570 1.3715 4.2063 4.2836 77.4239 4.3113 0.99350 120 0.0000 172.2523 1.1059 0.8564 0.9469 14.6561 1.1062 0.855930 120 62.5384 158.3239 1.2152 0.8686 1.0031 26.6400 1.2663 0.792160 120 113.6582 122.0037 1.2097 1.1657 1.1305 38.8150 1.5018 0.752785 120 151.3174 76.7007 1.5991 4.2049 4.3232 78.6174 4.3896 0.98480 150 0.0000 215.3170 1.2112 0.8587 1.0401 19.6110 1.2112 0.858730 150 68.2517 197.5996 1.3273 0.8674 1.0768 32.2793 1.3805 0.779960 150 118.6730 152.1978 1.3134 1.1647 1.1066 47.7780 1.6164 0.684685 150 152.861 95.8071 1.8514 4.2009 4.3715 80.0473 4.4861 0.97440 180 0.0000 258.3801 1.3196 0.8607 1.1352 24.3753 1.3201 0.859930 180 75.2223 236.6712 1.4577 0.8666 1.1660 37.7137 1.5098 0.772260 180 124.7881 182.1878 1.4311 1.1633 1.0755 56.6629 1.7373 0.619085 180 154.7487 114.8579 2.1197 4.1927 4.4285 81.6369 4.5984 0.9630
(2a), (2b), (2c) ve (2d) k›smi diferansiyelleri
kullan›larak Ginzburg V projeksiyonu için 30’ar derece
aral›kl› enlem ve boylam değerleri ile tan›ml› noktalarda,
meridyen doğrultusundaki uzunluk deformasyonu katsay›s›
(h), paralel daire yönündeki uzunluk deformasyonu
katsay›s› (k), alan deformasyonu katsay›s› (p), maksimum
aç› deformasyonu katsay›s› (w) ve maksimum ve minimum
uzunluk deformasyonu katsay›lar› a ve b hesaplanarak
Tablo-3’de verilmiştir.
Tablo-3’de verilen deformasyon büyüklükleri
kullan›larak, 30 derece aral›kl› Ginzburg V projeksiyonu
coğrafi pafta ağ› üzerinde çeyrek yar›küre için eş alan
deformasyonu eğrileri ve eş aç› deformasyonu eğrileri
çizdirilerek s›ras›yla Şekil-3 ve Şekil-4’de gösterilmiştir.
Ayr›ca, Ginzburg V projeksiyonunda deformasyon elipsleri
çizdirilerek Şekil-5’de gösterilmiştir. Deformasyon elipsleri
800 kat büyütülerek çizdirilmiştir.
Şekil 3: Ginzburg V projeksiyonunda eş alan deformasyonu
eğrileri
Şekil 4: Ginzburg V projeksiyonunda eş aç› deformasyonu
eğrileri
3. Winkel Tripel Projeksiyonu
Winkel Tripel projeksiyonu Alman matematikçi Oswald
Winkel (1873-1953) taraf›ndan 1921’de geliştirilmiş, "de-
ğiştirilmiş azimutal" bir projeksiyondur. Winkel bu projek-
siyonuna "üçlü" anlam›na gelen almanca "tripel" ismini ver-
miştir (WINKEL 1921). Bu isim ile projeksiyonda, alan, aç›
ve uzunluk gibi üç temel eleman›n en uygun deformasyon
değerlerine sahip olmas› gerektiğini ifade ettiği tahmin edil-
mektedir (KESSLER 2000).
Şekil 5: Ginzburg V projeksiyonunda deformasyon elipsleri
Winkel Tripel projeksiyonu alan ve aç› korumaz. Ekvator
ve orta meridyen düz doğru şeklinde gösterilir. Diğer
meridyenler ekvator üzerinde eşit aral›kl› ve orta
meridyene doğru içbükey eğrilerdir. Orta meridyen
ekvatorun 0.6111 kat› uzunluğundad›r. Orta meridyen ve
ekvatora göre bir simetri vard›r. Ekvator harita düzlemine
0.82 oran›nda küçültülerek aktar›lmaktad›r. Kutuplar
ekvatorun 0.3889 kat› ve orta meridyenin 0.6365 kat›
uzunluğunda doğru şeklinde gösterilir. Bu oran meridyen
boylar› koruyan silindirik projeksiyonun standart
paraleline bağl› olarak değişir. Diğer paraleller en yak›n
kutba doğru içbükey eğriler şeklinde gösterilir. Ekvator ve
orta meridyene göre simetriktir. Orta meridyen boyunca
ölçek korunur. Ekvator boyunca sabittir (SNYDER 1989).
Literatürde değiştirilmiş (modified) azimutal bir projeksi-
yon olduğu belirtilse de baz› tan›mlamalara göre polikonik
projeksiyonlar s›n›f›nda da değerlendirilmektedir (LEE
1994, SNYDER 1989).
Oswald Winkel, literatürde bilinen üç adet projeksiyon
geliştirmiştir. Winkel ilk projeksiyonunu sinüzoidal
projeksiyon ile meridyen boylar› koruyan silindirik
projeksiyonun ortalamas› olarak 1914’de sunmuştur. İkinci
projeksiyonu 1918’de Mollweide ve meridyen boylar› koru-
yan silindirik projeksiyonun ortalamas› olarak geliştirmiş-
tir. Üçüncü ve en çok tan›nan projeksiyonu olan Winkel
Tripel Aitoff projeksiyonu ile meridyen boylar› koruyan si-
lindirik projeksiyonun ortalamas› olarak ortaya ç›km›şt›r
(İPBÜKER 2002, KESSLER 2000, SNYDER 1989, WIN-
KEL 1921).
Winkel Tripel projeksiyonu koordinatlar› :
y1,x1= Aitoff projeksiyonu koordinatlar›
y2,x2= meridyen boylar› koruyan silindirik projeksiyon
koordinatlar› olmak üzere
y =1
(y1 + y2)(3)
2
x =1
(x1 + x2)(4)
2
şeklinde verilmektedir.
-24-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89
Aitoff projeksiyonu koordinatlar›
y1 = 2R arccos cos j cos ∆l 1- (5)
x1 = R arccos cos j cos ∆l (6)
eşitlikleri ile verilmektedir. Burada
y1 = 2R arccoscos j cos
∆l (7)
şeklinde de yaz›labilir.
Meridyen boylar› koruyan kesen silindirik projeksiyo-
nun koordinatlar›
y2 = R∆ l cosjo (8)
x2 = Rj (9)
eşitlikleri ile verilmektedir. Burada standart paralel Winkel
taraf›ndan jo=50o.467 olarak kabul edilmiştir (WINKEL
1921).
Ortalama al›nd›ğ›nda Winkel Tripel projeksiyonu eşitlikleri
ekvatoral konum için
y =1
R 2arccos cos j cos ∆l+∆lcosjo
(10)
2 2
x =1
R arccos cos j cos ∆l
+ j (11)
2 2
olarak düzenlenebilir (BUGAYEVSKI 1995, CANTERS
1989, HAKE 1994).
∆l = l - lo olmak üzere
C = arccos cosj cos∆l (12)
2
D = 1- cos2j cos
2 ∆ l (13)
2
ve R = 1 için
y =1 2C cosj sin ∆l + ∆lcosjo (14)
2 D1/2
2
x =1 C sinj + j (15)
2 D1/2
şeklinde basitleştirilebilir (İPBÜKER 2002, SNYDER
1989). (14) ve (15) eşitlikleri kullan›larak, Winkel Tripel
projeksiyonunda orta meridyen 0o
meridyeni al›narak 10’ar
derece aral›kl› bir coğrafi pafta ağ› üzerinde k›y› çizgilerini
içeren bir dünya haritas› çizdirilmiş ve Şekil-6’da
gösterilmiştir.
Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon
büyüklüklerinin hesaplanabilmesi için kullan›lacak k›smi
diferansiyeller
= sin ∆ l sin 2j C
sinj sin ∆ l
(16a)
4D D3/2 2
= 1
+ C
cosj cos ∆l
sin2 j + cosjo (16b)
2 D D
3/22
= 1
+ C
1-cos2 ∆l
cos j + 1 (16c)
2 D D3/2
2
= 1
- C
sin j cos2 j sin ∆l (16d)
8 D D3/2
şeklinde kullan›lacakt›r (FRANCULA 1971), (UÇAR ve
İPBÜKER 1998).
(16a), (16b), (16c) ve (16d) k›smi diferansiyelleri kulla-
n›larak Winkel Tripel projeksiyonu için 30’ar derece aral›k-
l› enlem ve boylam değerleri ile tan›ml› noktalarda, merid-
yen doğrultusundaki uzunluk deformasyonu katsay›s› (h),
paralel daire yönündeki uzunluk deformasyonu katsay›s›
(k), alan deformasyonu katsay›s› (p), maksimum aç› defor-
masyonu (w) ve maksimum ve minimum uzunluk defor-
masyonu katsay›lar› a ve b hesaplanarak Tablo-4’de veril-
miştir.
Tablo-4’de verilen deformasyon büyüklükleri kullan›la-
rak, 30 derece aral›kl› Winkel Tripel projeksiyonu coğrafi
pafta ağ› üzerinde çeyrek yar›küre için eş alan deformasyo-
nu eğrileri ve eş aç› deformasyonu eğrileri çizdirilerek s›ra-
s›yla Şekil-7 ve Şekil-8’de gösterilmiştir. Ayr›ca, Winkel
Tripel projeksiyonunda deformasyon elipsleri çizdirilerek
Şekil-9’da gösterilmiştir.
-25-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89
sin2 j
( ]
[ ]
[)1-cos
2 j cos2 ∆l
2
2
1 2
cosj sin ∆l
(
( )
)1-cos
2 j cos2 ∆l
2
2
2
sin j
( )1-cos
2 j cos2 ∆l
2
2
√
√
√
cosjsin ∆l
1-cos2 j cos
2 ∆l2
[ ]
][
(
( )
)√
sin j
1-cos2 j cos
2 ∆l2
2
][
[ ]
∂y
∂j
∂y
∂l
∂x
∂j ( )
cos2 j sin
2 ∆l2
[ ]sin
2 j cos2 ∆l
2
∂x
∂l [ ]sin2 j sin
∆l2
-26-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89
Şekil 7: Winkel Tripel projeksiyonunda eş alan
deformasyonu eğrileri
Şekil 8: Winkel Tripel projeksiyonunda eş aç›
deformasyonu eğrileri
Şekil 6: Winkel Tripel projeksiyonunda Dünya Haritas›
Şekil-9: Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon
elipsleri
4. SONUÇ
Şekil 2 ve Şekil 6’da verilen dünya haritalar›
karş›laşt›r›ld›ğ›nda, yerkürenin görüntüsü bak›m›ndan her
iki projeksiyonun benzer özelliklere sahip olduğu
görülmektedir. Ginzburg V projeksiyonunda kutuplar
eğriler şeklinde, Winkel Tripel’de ise doğru parçalar›
şeklinde gösterilmektedir. Şekil 5 ve Şekil 9’da verilen
deformasyon elipsleri karş›laşt›r›ld›ğ›nda, maksimum ve
minimum uzunluk deformasyonu katsay›lar›n›n Ginzburg V
projeksiyonunda Winkel Tripel’e nazaran tüm pafta ağ› için
birbirleri ile daha uyumlu olduğu görülmektedir.
Eş deformasyon eğrilerinin dağ›l›m›na ve şekline
bak›larak projeksiyonlar karş›laşt›r›lmak istendiğinde
yayg›n olan pratik bir uygulama belirli bir limite kadar olan
deformasyon değerinin korunduğu alan›n büyüklüğünün
yorumlanmas›d›r. Bu alan hangi projeksiyonda büyük ise o
projeksiyonun diğerine göre daha üstün olduğu
söylenebilmektedir. Bu karş›laşt›rmada deformasyon
limitlerinin, alan deformasyonu için 1.5 kat› ve maksimum
aç› deformasyonu için 40 derece al›nmas›n›n uygun olacağ›
önerilmektedir (CAPEK 2001).
Şekil 3 ve Şekil 7’de verilen eş alan deformasyonu
eğrileri incelendiğinde 1.5 eğrisinin kaplad›ğ› alan›n
Ginzburg V için daha büyük olduğu görülmektedir. Buna
karş›l›k Şekil 4 ve Şekil 8’de verilen eş aç› deformasyonu
-27-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonuhkm 2003/89
Tablo 4: Winkel Tripel projeksiyonunda deformasyon katsay›lar›
j l x y h k p w a b
0 0 0.0000 0.0000 0.0000 0.0000 0.0000 0.00000 0.0000 0.0000
30 0 52.3598 0.0000 1.0000 0.8910 0.8910 6.60276 100000 0.8910
60 0 104.7197 0.0000 1.0000 1.2411 1.2411 12.35282 1.2411 0.9999
85 0 148.3529 0.0000 1.0000 4.3962 4.3962 78.00751 4.3962 1.0000
0 30 0.0000 42.8440 1.0057 0.8182 0.8229 11.80005 1.0057 0.8182
30 30 52.6381 40.3858 1.0399 0.8897 0.8969 16.91090 1.0982 0.8166
60 30 105.1122 32.4296 1.0383 1.2342 1.2411 17.61253 1.2999 0.9547
85 30 148.4829 20.0292 1.0563 4.3750 4.3396 78.47624 4.3909 0.9883
0 60 0.0000 85.6881 1.0235 0.8182 0.8375 12.80170 1.0235 0.8182
30 60 53.4967 80.6423 1.0853 0.8856 0.9107 22.24964 1.1602 0.7849
60 60 106.3053 64.4736 1.1281 1.2129 1.2385 26.13397 1.4007 0.8841
85 60 148.8673 39.8628 1.1965 4.3120 4.1701 79.85795 4.3722 0.9537
0 90 0.0000 128.5321 1.0553 0.8182 0.8635 14.54005 1.0553 0.8182
30 90 55.0116 120.6153 1.1178 0.8779 0.9298 23.48834 1.1853 0.7844
60 90 108.3455 95.7044 1.2281 1.1750 1.2261 33.23180 1.4860 0.8251
85 90 149.4889 59.3106 1.3644 4.2091 3.8899 82.09756 4.3326 0.8978
0 120 0.0000 171.3762 1.1045 0.8182 0.9038 17.12785 1.1045 0.8182
30 120 57.3253 160.0927 1.1588 0.8652 0.9542 24.70948 1.2139 0.7860
60 120 111.3078 125.6044 1.3174 1.1166 1.1953 38.76817 1.5436 0.7743
85 120 150.3184 78.1946 1.5118 4.0693 3.5048 85.15515 4.2625 0.8222
0 150 0.0000 214.2202 1.1775 0.8182 0.9635 20.74376 1.1775 0.8182
30 150 60.6759 198.7465 1.2200 0.8444 0.9837 27.40902 1.2628 0.7790
60 150 115.2871 153.5068 1.3921 1.0317 1.1364 43.66455 1.5755 0.7213
85 150 151.3133 96.3579 1.6055 3.8982 3.0273 89.06156 4.1523 0.7290
0 180 0.0000 257.0643 1.2853 0.8182 1.0517 25.66001 1.2853 0.8182
30 180 65.4498 236.0196 1.3101 0.8102 1.0158 32.31978 1.3414 0.7573
60 180 120.3773 178.5245 1.4509 0.9125 1.0390 48.91994 1.5835 0.6561
85 180 152.4174 113.6751 1.6241 3.7036 2.4794 93.97568 3.9961 0.6204
eğrileri incelendiğinde 40 derece eğrisinin kaplad›ğ› alan
Winkel Tripel için daha büyüktür. Söz konusu alanlar
aras›nda çok büyük farkl›l›k olmad›ğ›ndan bu projeksiyon-
lardan birinin diğerinden daha üstün olduğunu söylemek
kolay değildir.
Bu bağlamda, Ginzburg V projeksiyonunun uluslararas›
üne sahip Winkel Tripel projeksiyonuna ciddi bir alternatif
oluşturduğu söylenebilir. Ginzburg V projeksiyonu
kullan›larak yap›lacak uygulamalarda kalabal›k tablo
değerleri ile çal›ş›lmak zorunda olunmas› bir dezavantaj
olarak görülebilir. Fakat günümüz bilgisayar olanaklar›
bunu yük olmaktan ç›karm›ş bulunmaktad›r.
TEŞEKKÜR
Ginzburg projeksiyonlar› hakk›nda bizlere ilettiği değerli
dokümanlar, aç›klay›c› bilgi ve yard›mlar› için Çek
Cumhuriyeti Charles Universitesi Kartografya ve
Geoinformatik Bölümünden say›n Prof. Dr. Richard
Capek’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kaynaklar :
BUGAYEVSKI, L., SNYDER, J.P.: Map Projections: A
Reference Manual. Taylor and Francis, London, England,
328 p., 1995
CANTERS, F., DECLAIR H.: The World in Perspective: A
Directory of World Map Projections, Chichester, England,
John Wiley and Sons, 1989
CAPEK, R.: Which is the Best Projection for the World Map,
Proceedings of the 20th International Cartographic
Conference, Vol:5, pp.3084-3093, Beijing, China, 2001
GINZBURG, G.A.: Matematiceskoje obosnovanie kart
komplexnych mirovyh geograficeskich atlasov, (Kar›ş›k
dünya atlaslar›ndaki coğrafya haritalar›n›n matematik
prensipleri) Trudy CNIIGAiK, Vol:91, Moskva, 1952 (Rusça)
GINZBURG, G.A., SALMANOVA, T.D.: Atlas dlja vybora
kartograficeskich projekcij, (Kartografik projeksiyonlar›n
seçimi için atlas) Trudy CNIIGAiK, Vol:110, Geodezizdat
Moskva, 1957, 239pp. (Rusça)
FRANCULA, N.: Die Vorteilhaftesten Abbildungen in der
Atlaskartographie, Dissertation, Rheinischen Friedrich-
Wlhelms Universitaet, Bonn 1971
HAKE, G., GRÜNREICH D.: Kartographie, 7.Auflage, de
Gruyter Lehrbuch, Walter de Gruyter, Berlin-NewYork, 1994.
İPBÜKER, C., ÖZŞAMLI, C., YANALAK, M.: Ginzburg IV
Projeksiyonu, Harita Dergisi, Say›:127, s.34-47, Ocak 2002
İPBÜKER, C.: An Inverse Solution to the Winkel Tripel
Projection Using Partial Derivatives, Cartography and
Geographic Information Science, Journal of the American
Congress on Surveying and Mapping, January 2002
KESSLER, F.C.: A Visual Basic Algorithm for the Winkel
Tripel Projection, Cartography and Geographic Information
Science, Vol.27, No.2, pp.177-183, 2000
LEE, L.P.: The Nomenclature and Classification of Map
Projections, Empire Survey Review, Vol.VII, No.51, pp.190-
200, 1944
SNYDER, J.P., VOXLAND, P.M.: An Album of Map
Projections, U.S. Geological Survey Professional Paper 1453,
Washington, Government Printing Office, 1989.
UÇAR. D., İPBÜKER, C.: Kartografik Projeksiyonlarda
Deformasyon Elipslerinin Grafik Görselleştirilmesi, Harita
Dergisi, Say›:119, s.30-44, Ocak 1998
WINKEL, O.: Neue Gradnetzkombinationen, Petermanns
-28-
İpbüker C., Yanalak M., Özşaml› C., Winkel Tripel’e Alternatif Olarak Ginzburg V Projeksiyonu hkm 2003/89
Özet
Tükiye’de var olan kadastro sistemi, sürekli artan istekleri, bek-lentileri, gereksinmeleri karş›layamad›ğ› gibi, etkili ve verimli deolamamaktad›r. Bu yüzden, Türkiye kadastrosunda taş›nmazlar›ns›n›rlar›n› ve üzerindeki haklar› güvenilir biçimde belgeleyen yeniyaklaş›mlara gereksinme vard›r. Bu yeni yaklaş›m, var olan çizgi-sel kadastro haritalar›n›n say›sallaşt›r›larak yenilenmesi ve tapusicilinin güncelleştirilmesi yoluyla Kadastro Bilgi Sisteminin(KBS) kurulmas›d›r.
Cumhuriyetin kuruluşu (1923) ard›ndan başlayan kadastro-nun, Cumhuriyetin 100. kuruluş y›ldönümüne kadar (2023) ülkegenelinde tamamlanmas› ve bu güne değin üretilen kadastro ve ta-pu sicili bilgilerinin bilgisayar destekli yürütümünün gerçekleşme-si hedeflenmelidir. Bu nedenle, Türkiye’nin, "Kadastro 2023" ola-rak adland›r›labilecek bir reforma gereksinmesi vard›r.
Makalede, Türkiye kadastrosunun, 78 y›l sonra (1925-2003)geldiği bu aşamada, Türk hukuk sisteminin kadastro ve mülkiyetebak›ş›, ikinci kadastro, kadastro bilgi sistemi konular› incelenmek-te ve bu incelemeler ›ş›ğ›nda, al›nmas› gereken önlemlere ve budoğrultuda önerilere yer verilmektedir.
Anahtar SözcüklerTürkiye Kadastrosu, Tarihsel Görev, Kadastro Bilgi Sistemi, Ka-
dastral Yenileme, Tapu Sicilinin Güncelleştirilmesi
Abstract
The Historical Mission of Cadastre of Turkey
In addition to its unproductiveness, and ineffectiveness, Turkey’scurrent cadastral system is far to meet new expectations and inc-reasing demands. So, some new approaches that guarantee the bo-undary limits and rights of a real property are to be needed in Tur-kish Cadastre. This new approach can be described as establis-hing the Cadastral Information System (CIS) by renewing the cur-rent graphical cadastral maps using digitizing technology and up-dating the registered records.
Cadastral applications have been started after establishment ofTurkish Republic (1923) and should be aimed to maintain andcomplete the registration until the 100th anniversary of the estab-lishment of Turkish Republic (2023). So, Turkey needs a reformnamed "Cadastre 2023".
Cadastral sitution after 78 years (1925-2003), cadastre and ow-nership in Turkish Law, second cadastre, and cadastral informa-tion system were investigated in this article. Finally, some recom-mendations and proposals were made according to results of thisinvestigation.
Key WordsTurkish Cadastre, Historical Mission, Cadastral İnformation
System, Cadastral Renovation, Updating The Registered Records
1. Giriş
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik ve toplumsal miras›n›
devrald›ğ› Osmanl› İmparatorluğu’nda, fethedilerek üç k›ta-
ya (Afrika, Asya ve Avrupa) yay›lan topraklar›n üzerindeki
az›nl›k haklar› korunmuş, mülkiyetlerinin Devlete (Padişa-
ha) ait olduğu kabul edilerek, kullan›m haklar› tar›msal üre-
tim ve vergi karş›l›ğ›nda köylülere b›rak›lm›şt›r.
Ülke topraklar›n›n feodal geliri, askeri hizmet karş›l›-
ğ›nda padişaha bağl› görevlilere dağ›t›l›rken, halk ise, top-
rağ› kullanmak, bunun karş›l›ğ›nda resmi görevlilere vergi
ödemek ve savaş ç›kmas› halinde orduya kat›lmakla görev-
lendirilmiştir.
Osmanl› İmparatorluğu’nda, Tanzimat’›n ilan›na kadar
(1839), taş›nmazlar›n sicilleri devlet taraf›ndan tutulmam›ş-
t›r. Özellikle, vergi almak amac›yla zaman zaman fetihler-
den sonra yap›lan arazi yaz›mlar›, bir tapu sicili olarak gö-
rülmemiştir. Taş›nmazlar›n türlerine göre edinilmesi, yal-
n›zca yararlanma hakk›n›n bulunmas›, haklar›n sözleşme-
lerle devri ve miras yoluyla bir diğerine geçmesi nedeniyle,
günümüzdeki içeriğiyle bir tapu sistemi ve bundan sorumlu
bir kuruluş oluşmam›şt›r (GÜRSOY 1970: 140), (OZA-
NALP 1976: 11).
Dolay›s›yla Osmanl› devlet yönetimi, Türkiye Cumhuri-
yeti’nin kuruluşuna kadar (1923), başl›ca üretim arac› olan
toprağ›n merkezden denetimine dayanarak varl›ğ›n› sürdür-
müş, benimsediği mülkiyet anlay›ş› ve izlediği toprak poli-
tikas›n›n bir sonucu olarak, sağl›kl› bir tapu sistemini kura-
mam›şt›r. Osmanl› döneminde, bütün taş›nmazlar›n s›n›r-
land›r›lmas› ve yaz›m› konusundaki ilk ciddi önlem,
05.02.1912 tarihli Emvali Gayrimenkulenin Tahdit veTahriri Hakk›ndaki Kanunu Muvakkat ile öngörülen ka-
dastro çal›şmalar›d›r. Bu yasaya dayanarak, Konya ilinin
Çumra ilçesinde kadastro çal›şmalar›na başlanm›şsa da,
1911’de Trablusgarp Savaş›, arkas›ndan Balkan Savaş›, ar-
kas›ndan 1. Dünya Savaş›, Ruslar›n karş›s›nda büyük yenil-
gi, Çanakkale Savaş›, Suriye-Irak-Filistin cepheleri ve niha-
Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi
Erdal KÖKTÜRK1
___________________________________________________________1
Dr., Beykoz Belediyesi Başkan Yard›mc›s›, [email protected]
-29-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
yet Milli Mücadele... Türkiye 11 y›l bütün cephelerde sa-
vaşt›ğ›ndan, bu yasa uygulanamam›şt›r. Gerçek anlamda
kadastro çal›şmalar›na Cumhuriyet döneminde başlanm›şt›r
(KÖKTÜRK, Erdal, 2003). Osmanl› döneminde, özel mülkiyete konu (mülk) taş›n-
mazlar için şer’i mahkemelerce verilen belgeler, devlete ait
(miri) arazilerle ilgili timar, zeamet sahipleri ve daha sonra
bunlar›n yerini alan mültezimler ve muhass›llarca verilen bel-
geler ve vak›f arazileri için mütevelliler taraf›ndan tutulan ka-
y›tlar ve verilen belgelerin neden olduğu düzensizlikler, ülke-
mizde bir senetsiz tasarruf ortam›n›n doğmas›na yol açm›şt›r.
Senetsiz tasarruflar, tapuda kay›tl› olmayan ya da kayd›
bulunmakla birlikte, tapu d›ş› al›mlarla ve sat›mlarla elden ele
geçen ve böylece zilyetliğe dayanan bir tasarruf (kullanma)
biçimidir. Türk Medeni Kanunu ve ard›ndan ç›kar›lan başta
kadastro (ve tapulama) yasalar› olmak üzere, yap›lan pek çok
düzenlemelerle, bu durumun bir an önce tasfiye edilmesi
amaçlanm›şt›r. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun, mülkiyet
hakk›n›n kazan›lmas› için tapu kütüğüne yaz›m›n zorunlu ol-
duğuna ilişkin kural›, uygulamada ciddi s›k›nt›lar yaratm›şt›r.
743 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun uygulanmas›n›n
önündeki engellerin kald›r›lmas› için, pek çok hukuksal ön-
lemlere gerek duyulmuş ve bu amaçla çeşitli yasalar ç›kar›l-
m›şt›r (Çizelge 1). Yap›lan tüm düzenlemelere karş›n, Türk
Medeni Kanunu ile öngörülen kadastro çal›şmalar›n›n bir
an önce tamamlanmas› ve çağdaş bir tapu sicilinin kurulma-
s› için zamana, akçal› (mali) kaynaklara, teknik işgücüne ve
araç - gerece gereksinme olduğu anlaş›lm›şt›r.
Günümüzde ise, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü
kadastro çal›şmalar›, gerçek anlamda, yerel birimleri ülke
genelinde tüm il ve ilçelere yay›lan, 317 kadastro müdürlü-
ğü ve 1001 tapu sicil müdürlüğünün bağl› bulunduğu (DPT
2001: 87, 106), Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-
dan yürütülmektedir (Çizelge 2).
Bu verilere göre, Türkiye’deki harita mühendislerinin
yaklaş›k %8’i kadastro hizmetlerinde çal›şmakta, kadastro
personelinin önemli bir k›sm› da, kadastro hizmeti tamamla-
nan yerlerde görev yapmaktad›r (DPT 2001: 117). Y›lda 250
işgünü varsay›m›na göre, tapu sicil müdürlüklerinde görevli
personel baş›na düşen günlük işlem say›s› ise, 2’den azd›r.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne devlet bütçesinden
ayr›lan pay ise, 1955 y›l›nda %0.9, 1970 y›l›nda %0.5 ve
1998 y›l›nda %0.2 dolay›ndad›r (Çizelge 3). Görülmektedir
ki, 40 y›l içinde, Türkiye bütçesinden tapu ve kadastro hiz-
metlerine ayr›lan pay 4.5 kat azalm›şt›r. Buna karş›n, kadast-
ro çal›şmalar› tamamlanan bölgelerden elde edilen tapu
harçlar›, Türkiye’de kadastro hizmetlerine ayr›lan pay›n 5
kat›ndan fazlad›r. Tapu ve kadastro hizmetlerinin devlet büt-
çesine olan katk›s› artarken, Devletin, bu hizmetlere ay›rd›ğ›
kaynağ› sürekli olarak azaltmas› düşündürücüdür.
Dolay›s›yla, Türkiye’de kadastro çal›şmalar›nda, teknik
ve hukuksal sorunlar yan› s›ra, mali kaynaklara ilişkin so-
runlar da devam etmektedir. Var olan durumda, Devletin,
kadastro çal›şmalar›na gereken önemi verdiği söylenemez.
Bunun bir kan›t› da, Cumhuriyet döneminde, kadastronun
hukuksal olduğu kadar teknik bir işlem olduğunun göz ard›
edilmesidir. Kadastro yönetimine de egemen olan bu anla-
y›ş yüzünden, tüm çal›şmalar, ülke genelinde yaşanan "ta-pusuzluk" sorununun çözümüne yöneltilmiştir.
Bu nedenlerle, Türkiye’de çok amaçl› kadastro sistemi
kurulamam›şt›r. Ayr›ca, 1925 y›l›ndan bu yana üretilen çiz-
gisel kadastro haritalar› ve buna dayal› tapu sicili sistemi de,
yenileme ve güncelleme faaliyetleri yap›lamad›ğ› için, bilgi
sistemlerine yönlendirilememiştir. Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü’nün, varolan sorunlar›n çözümünde ve bilgi sis-
temi kurulumunda yetersiz kald›ğ› ve kalmaya da devam et-
tiği görülmektedir.
2. Türk Hukuk Sisteminin Kadastroya Bak›ş›
Türk hukuk sistemi, en yal›n anlat›m›yla, kadastroyu,
"...tespit tarihinde taş›nmazlar›n geometrik ve hukuksaldurumlar›n›n saptanmas›, tescile tabi taş›nmazlar›n sicild›ş› b›rak›lmamas›..." olarak tan›mlamaktad›r.
Taş›nmazlar›n s›n›rlar›n›n arazi ve harita üzerinde belir-
tilmesi ve hukuksal durumlar›n›n tespit edilmesi şeklindeki
kadastro tan›mlar›nda yer alan, "tespit tarihi" büyük önem
taş›maktad›r. Kadastro ekiplerince gerçekleştirilen ve 1987
tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Yasas›’n›n 7., 25., 26. ve 27.
maddelerinde belirtilen, "kadastro tutanağ›n›n kesinleşti-ği tarih", Yarg›tay’a göre (İ.B.G.K.Karar›, 06.06.1997,
E.1994/5, K.1997/2), "tespit tarihi"ni ifade etmektedir. Bu
durumda, bir yerin kadastrosunun yap›lm›ş say›lmas› için,
bu yerin tutanağ›n›n düzenlenmesi ve ask› ilan› sonucunda
tutanaklar›n›n kesinleşmesi gerekmektedir.
743 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun tüm kurallar›, yü-
rürlüğe girdiği 1926 y›l›nda, ülke genelinde geçerli ve uy-
gulanmas› zorunlu hale gelmiştir. Kadastronun, Türkiye’nin
her taraf›nda uygulanarak, tüm taş›nmazlara ilişkin tutanak-
lar›n ayn› anda düzenlenmesi, ask› ilanlar›n›n yap›lmas› ve
kesinleşmesi için ne mali, teknik işgücü ve araç-gereç ola-
naklar› vard›, ne de bu faaliyetleri yürütecek kurumsal yap›
yeterliydi. Bu yüzden, kadastro çal›şmalar›na, son derece
k›s›tl› olanaklarla, öncelikle belediye s›n›rlar› içinde başlan-
m›şt›r. Anayasa Mahkemesi de (18-19.06.1968 Tarihli ve
E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar), kadastro çal›şmalar›-
n›n Türkiye’nin her taraf›nda ayn› anda başlat›lmas›n›n
maddi bak›mdan olanakl› olmamas› nedeniyle, kadastro
görecek yerlerin s›raya konulmas› yetkisinin idareye b›ra-
k›lmas›n›n, yasama yetkisinin idareye b›rak›ld›ğ› şeklinde
yorumlanamayacağ›n› belirterek, bu durumu, "...işin niteli-ğinin zorunlu bir sonucu..." olarak değerlendirmiş ve ana-
yasaya ayk›r› bulmam›şt›r. Yarg›tay da (H.G.K. Karar›,
18.12.1991, E.1991/1-544, K.1991/646), geometrik durumu
belirlenmemiş, pafta ve parsel numaras› verilerek haritalar›
kesinleşmemiş tespitleri, kadastro olarak kabul etmemiştir.
Bu durumda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün tek-
lifi ve bağl› bulunduğu Bakan›n onay› ile kadastrosu yap›la-
cak bölgelerin belirlenmesi işlemleri önem kazanm›şt›r.
Ayr›ca, kadastro hizmeti götürülen bölgelerdeki taş›n-
mazlar›n s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin belirlenmesinin
dayanağ› olan kadastro haritalar›n›n (plan›n), uyuşmazl›kla-
r›n çözümü için yeterli teknik standartlara sahip olacak şe-
kilde üretilmeleri de, harita mühendisliğinde tart›şmalar›n
odağ›n› oluşturmuş ve oluşturmaya da devam etmektedir.
Bu iki konu, bir yerde kadastronun yap›lm›ş say›lmas› için,
üzerinde en hassas durulan konular aras›nda yer alm›şlard›r.
-30-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
-31-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
Çizelge 1 : Türkiye Kadastrosunun Yasal Dayanaklar›
Yürürlükte Olan
Yürürlükte Olmayan
17.02.1926 Tarihli ve 743 Say›l› Türk Medeni Kanunu
22.11.2001 Tarihli ve 4721 Say›l› Türk Medeni Kanunu
TAPU KADASTRO
K›rsal AlanlarKentsel Alanlar
22.04.1925 Tarih ve 658 Say›l› Kadastro Kanunu
19.04.1926 Tarih ve 810 Say›l› Kanun
11.05.1929 Tarih ve 501 Say›l› TBMM Karar›
02.06.1929 Tarih ve 1515 Say›l› Kanun
05.12.1934 Tarih ve 2-3642 Say›l› Kadastro ve Tapu
Tahriri Kanunu
23.12.1934 Tarih ve 2613 Say›l› Kadastro ve Tapu
Tahriri Kanunu
08.10.1930 Tarihli Tapu Sicil
Tüzüğü
16.03.1950 Tarih ve 5602 Say›l›
Tapulama Kanunu
17.07.1964 Tarih ve 509 Say›l›
Tapulama Kanunu
28.06.1966 Tarih ve 766 Say›l›
Tapulama Kanunu
29.09.1934 Tarih ve 2644 Say›l›
Tapu Kanunu
07.06.1994 Tarih ve 21953 Say›l›
Tapu Sicil Tüzüğü21.06.1987 Tarih ve 3402 Say›l› Kadastro Kanunu
-32-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
Çizelge 2: Türkiye’de Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlükleri ve Görevli Personel Say›lar› (DPT 2001)
Çizelge 3: Türkiye Cumhuriyeti Bütçesi içinde Kadastro Bütçesi ve Tapu Harçlar› (1000 TL)
Türkiye’de
Tapu Sicil
Müdürlüğü Toplam Toplam Kişi Baş›na
Y›l› Say›s› Personel İşlem Say›s› İşlem Say›s›
1985 712 5.803 1.399.161 241
1990 959 4.954 2.195.000 443
1995 998 5431 2.335.621 430
1999 1.001 5.475 2.500.000 457
Tapu ve Kadastro Tapu ve Kadastro
Y›l Türkiye Bütçesi (A) Bütçesi (B) B/A Yat›r›m Bütçesi C/B Tapu Harçlar›
(C) (D)
1955 2.789.060 25.860 0,93% ___ ___ ___
1960 7.281.695 54.912 0,75% ___ ___ ___
1965 14.021.419,1 86.279 %0.62 7.713 %8.9 186.027
1970 28.260.265,5 132.411 %0.47 41.081 31% 47.446
1975 107.680.514,8 402.223 %0.37 70.451 %17,50 129.319
1980 706.687.182 2.306.239 %0.33 350.141 %15,20 727.283
1985 5.412.082.000 14.139.445 %0.26 2.490.737 %17,60 61.813.387
1990 63.925.354.000 221.848.000 %0.35 36.142.000 %17,60 657.725.000
1991 105.217.150.000 391.629.000 %0.37 57.785.000 %15,00 847.409.000
1992 207.545.328.000 766.300.000 %0.37 89.459.000 %11,70 1.407.020.000
1993 398.710.000.000 1.217.520.000 %0.31 133.957.000 %11,00 2.558.932.000
1994 823.396.307.000 1.853.411.000 %0.23 148.000.000 %8,00 6.240.485.000
1995 1.335.978.053.000 2.980.000.000 %0.22 134.000.000 %4,50 12.947.217.000
1996 3.558.506.822.000 5.101.500.000 %0.14 214.387.000 %4,20 25.114.787.000
1997 6.344.685.500.000 10.571.104.000 %0.17 515.797.000 %4,90 53.136.245.000
1998 13.050.370.000.000 21.640.000.000 %0.17 746.000.000 %3,40 98.659.000.000
Türkiye’de
Harita Görevli
Mühendisi Toplam Harita
Y›l› Say›s› Say›s› Personel Mühendisi
1990 4.115 245 6.511 362
1995 5.400 297 7.84 439
2001 7.500 317 5.922 532
Türkiye’de Kadastro Müdürlükleri
Ülke topraklar› üzerinde, y›llar önce oluşmuş haklar› ve bu
haklara ilişkin belgeleri, işlemleri, kullanma biçimlerini in-
celeyen kadastro;
1. Hak sahiplerinin doğru olarak saptanmas›n›,
2. Tapu siciline kayd› gereken taş›nmazlar›n sicil d›ş› b›-
rak›lmamas›n›,
3. Taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin kadastro
haritalar›na (plana) dayal› olarak belirlenmesini,
amaçlamaktad›r. Türk Medeni Kanunu ve Tapu Sicil Tüzü-
ğü de, kadastronun içeriğini, yaln›zca taş›nmaz mülkiyeti ve
mülkiyetin d›ş›nda eşya hukuku ile s›n›rl› tutmuştur. Özel-
likle, 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu, kadastro sonucu
üretilen mülkiyet ve mülkiyet d›ş›ndaki haklara ve yüküm-
lülüklere ilişkin bilgilerin ve belgelerin düzenlenmesini şu
ilkelere bağlam›şt›r;
1. Taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas› için tapu siciline
tescil ilkesi (Madde: 705, 780, 795, 826, 840, 856,
882, 1022).
2. Yolsuz tescilin geçersizliği ilkesi (Madde: 1024).
3. İyi niyete dayal› kazan›lan haklar›n korunmas› ilkesi
(Madde: 1023).
4. Tapu sicilinin ilgisini inan›l›r k›lanlara aç›k olmas› il-
kesi (Madde: 1020).
5. Tapu sicilinin tutulmas›ndan doğan bütün zararlardan
Devletin sorumlu olmas› ilkesi (Madde: 1007).
6. İlgililerin yaz›l› oluru ya da mahkeme karar› olmadan
tapu sicilinde düzeltme yap›lamayacağ› ilkesi (Mad-
de: 1027).
7. Tapu sicilinde kay›tl› taş›nmaz yüzölçümlerinin ve s›-
n›rlar›n›n tapu plan›na (kadastro haritas›na) dayal›
olarak belirleneceği ilkesi (Madde: 719).
8. Taş›nmaz s›n›rlar›n›n belirlenmesi için arz üzerine s›-
n›r işaretlerinin konulmas› yükümlülüğü (Madde:
720).
Yarg›tay İçtihad› Birleştirme Genel Kurulu karar›nda,
(06.06.1997 Tarihli, E.1994/5, K.1997/2 Say›l› Karar)
"...Kadastro Kanunu tasfiyeyi öngören özel ve geçici birkanundur. Kadastro Kanunu ile eylemli durumun yasalhale getirilmesi amaçlanm›ş ve zilyetliğe ağ›rl›k verenhükümlere yer verilmiştir. Yurt düzeyinde kadastro ta-mamlan›nca Kadastro Kanununa gerek kalmayacak,Kanun kendiliğinden yürürlükten kalkacakt›r. Kanu-nun yürürlükte kalma süresi, sözü edilen amac›n ger-çekleşmesi ile s›n›rl›d›r..." denilmektedir. Yarg›tay tara-
f›ndan, Kadastro Kanunu’nun işlevi, "... niteliği ve özelliğiitibariyle genel hükümlerden ayr› ve genel hükümlereayk›r› baz› hükümler içermektedir..." şeklinde aç›klan-
m›şt›r. Öngörülen düzenlemelerin, yasa yap›l›rken düşülen
bir yan›lg› ya da yanl›şl›k sonucu değil, taş›nmazlar üzerin-
deki fiili durumun, hukuki duruma uydurulmas› amac›yla,
Medeni Kanuna ayk›r› biçimde, zorunlu olarak yap›ld›ğ› be-
lirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› olan kurallar, tapulu ta-
ş›nmazlar›n bir bölümünün veya pay›n›n zilyetlikle kazan›l-
mas› (3402, Madde: 13, 14), tapu d›ş› paylaş›ma değer ve-
rilmesi (3402, Madde: 15), muhdesat›n beyanlar hanesinde
gösterilmesi (3402, Madde: 19), ölü kişi aleyhine dava aç›-
labilmesi (3402, Madde: 29), tapulu taş›nmaz›n tapu d›ş› bir
yolla temlikine geçerlik tan›nmas› (3402, Madde: 13/B-b)
şeklinde say›labilir.
Görülmektedir ki, ülke genelinde, tüm parseller (taş›n-
mazlar) tapu siciline kaydedildiğinde, özel ve geçici nitelik-
te olan ve tasfiyeyi öngören kuruluş kadastrosuna gerek kal-
mayacak ve işlevsiz kalan bu kurallar kendiliğinden yürür-
lükten kalkacakt›r. Dolay›s›yla, kuruluş (tesis) kadastrosu
olarak adland›r›lan 3402 say›l› yasa ile öngörülen hizmetle-
rin ülke geneline götürülmesi ard›ndan, Kadastro Yasa-
s›’n›n yeni baştan ve bir sonraki amaca uygun biçimde ye-
niden ele al›nmas› gerekecektir.
Anayasa Mahkemesi’ne göre (08.02.1973 Tarihli,
E.1972/52, K.1973/5 Say›l› Karar), kadastro ile güdülen
amaç, kamu düzenini kurmak ve korumak, kamu yarar›n›
sağlamakt›r. Bunun için, Türk hukuk sisteminde, kadastro-
nun hedefi, "...Türk Medeni Kanununun öngördüğü ta-pu sicilini kurmak..." olarak verilmiştir. Bunu gerçekleş-
tirmek bak›m›ndan, Osmanl› dönemindeki arazi tahriri yeri-
ne, Cumhuriyet döneminde kadastro haritalar›na (plana) da-
yal› kay›t sistemi benimsenmiş ve Türk Medeni Kanunu ile,
"...Taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas›, tescille olur..."kural› getirilerek (Eski Madde: 633, Yeni Madde: 705); ta-
ş›nmaz mülkiyetinin, s›n›rlar›n›n, hak ve yükümlülüklerin
korunmas›n›n tek güvencesi olarak tapu sicili görülmüş ve
bunu oluşturan kadastroya özel bir önem verilmiştir.
Yukar›daki aç›klamalardan görülüyor ki, başta Anayasa
Mahkemesi ve Yarg›tay olmak üzere, gerek Türk hukuk sis-
teminde ve gerekse doktrinde (öğretide), Türkiye’deki ka-
dastro (ve tapulama) yasalar›n›n, "...uyuşmazl›klar› kesinolarak çözmeyi amaçlayan, kamu düzenini sağlamak vekorumak amac›yla yürürlüğe konulan ve bir defayamahsus olarak uygulanacak, bir tür tasfiye yasalar›..."olduklar› kabul edilmiştir (OZANALP 1976: 18), (TÜZÜN
ve CANSEL 1991: 190), (ÖZMEN ve ÇORBALI 1995:
183). Bu kesinleşmiş ve kararl›l›k haline gelmiş değerlen-
dirmelerin tersine, başta Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü-
ğü olmak üzere, baz› çevreler taraf›ndan, "Kadastro bitti-ği gün, yeniden başlar" deyişi tercih edilmektedir (ÖZ-
MEN ve ÇORBALI, 1995: 898). Bu deyiş, kadastronun ev-
rimsel gelişmesini yans›tmaktan çok mevcut durumu koru-
maya yönelik çağr›ş›mlar taş›mas› aç›s›ndan yanl›şt›r. Çün-
kü, bir tasfiye yasas› olmas› bak›m›ndan, sürekli değil geçi-
ci nitelikte olan kadastronun, kesin olarak sona ermesiyle,
kadastro yasas›n›n da uygulanma alan› kalmayacakt›r
Türkiye’de 1925 y›l›nda başlayan kadastro hizmetleri-
nin, 780 000 km2olan ülke yüzölçümünün %55’ine götürül-
mesi planlanm›şt›r. 01.01.2001 tarihine kadar, ülke geneli
için öngörülen toplam 430 000 km2’lik hedefin %84.5’inde
kadastro çal›şmalar› tamamlanm›ş ve 32 321 764 adet par-
sel tapu siciline kaydedilmiştir (KÖKTÜRK, Erdal 2002).
Belirtilen oran %100 olduğu zaman, kadastro yasas›n›n ta-
mam›n›n değişmesi kaç›n›lmaz görünmektedir.
Ancak günümüzde, Türkiye kadastrosunda nitelik deği-
şimi ile kadastro yasas›n›n yeni biçimi konular›nda, gerekli
ve yeterli değerlendirmelerin yap›ld›ğ› söylenemez. Kadast-
roya ilginin, eskiye göre, ciddi düşüş içerisinde olduğu gö-
rülmektedir. Türkiye’de, kadastro konusunun, son y›llarda
bu denli gündemden düşmesinin önemli nedenlerinden biri,
-33-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
kadastrosu yap›lacak alanlar›n oldukça azalm›ş olmas›d›r.
Bununla birlikte, 1950’li y›llardan 2000’li y›llara doğru, ka-
dastro üzerindeki tart›şmalar›n şiddeti azal›rken, kadastroda
nitelik değişimine ilişkin değerlendirmelerin azl›ğ› da dik-
kat çekicidir.
Kadastroya konu alanlar›n tamam›nda, parsellerin tuta-
naklar›n›n kesinleşmesi durumunda, kuruluş kadastrosu gö-
revini tamamlam›ş olacak ve kendiliğinden yürürlükten kal-
kacakt›r. Bu durum, kadastronun işlevini tamamlad›ğ› anla-
m›na gelmemektedir. Kuruluş kadastrosunun tamamlanma-
s› ile birlikte, kadastro yasas›n›n, bundan sonraki amaca uy-
gun biçimde yeniden ele al›nmas› gerekmektedir.
Dolay›s›yla, kadastro yasas›n›n, kuruluş kadastrosuna
ilişkin kurallar›n yürürlükten kalkmas› ard›ndan, bir başka
amaca, kadastronun yenilenmesine ve bilgi sistemlerinin
kurulmas›na yöneltilmesi gerekmektedir. Bu konuya, ileriki
bölümlerde değinilecektir.
3. Mülkiyet ve Kadastro İlişkileri
Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi ard›ndan, feodal
ve askeri sisteme dayanan tarihi ve özel koşullar›n yaratt›ğ›
Osmanl› arazi yönetim biçimi terk edilirken, Roma Huku-
ku’ndan gelen, bat›l› ve çağdaş mülkiyet anlay›ş› ve arazi
rejimi benimsenmiştir. Bu tercih, Cumhuriyet döneminde,
anayasalara da yans›m›ş ve mülkiyet hakk›, s›n›rs›z bir hak
şeklinde kabul edilmemiş ve kişi yarar› ile toplum yarar›n›n
karş›laşt›ğ› alanlarda, toplum yarar› üstün tutulmuştur. Ana-
yasa Mahkemesi de (28.04.1966 Tarihli, E.1966/3,
K.1966/23 Say›l› Karar), "...Türk toplumunun sosyal ya-p›s›n›n özel mülkiyet esas› üzerine kurulmuş olduğu-nu..." belirterek, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n, anaya-
saya ayk›r› olup olmad›klar›n›n saptanmas› için, mülkiyet
hakk›n›n ve zilyetliğin incelenmesi gerektiğine karar ver-
miştir (Anayasa Mahkemesi Karar›, 17.05.1963,
E.1963/175, K.1963/114).
Türk hukuk sistemi de, mülkiyet hakk›n›n, bir devlet dü-
zeni ile bağdaş›r ilkelere dayanmas› ve onu kazanma, kay-
betme nedenleriyle de bunlara uygun biçimde düzenlenme-
si gerektiğini savunmaktad›r. Bununla birlikte, Anayasa,
mülkiyet hakk›na ilişkin kurallar› koymakla beraber, bu
hakk›n bir tan›m›n› yapmam›şt›r. Bu tan›m›n, anayasan›n
diğer ilkelerine başvurularak belirtilmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda yap›lan değerlendirmelerin bir sonucu
olarak, Anayasa Mahkemesi’ne göre, mülkiyet hakk›, eski
anlam›nda bireyin dilediği şekilde kullanabileceği bir hak
ve s›n›rs›z bir özgürlük olma niteliğini çoktan yitirmiştir.
Anayasa ile benimsenen mülkiyet anlay›ş›, bu hakk›n, bir
bak›ma, sosyal yap›da bir hak olduğu yolunda gelişmiş ve
bir çok haklar gibi bu hakk›n da kamu yarar› amac›yla s›n›r-
lanabileceği ilkesi kabul edilmiştir.
Cumhuriyet dönemi anayasalar›n›n benimsediği bu an-
lay›ş›n bir sonucu olarak, mülkiyet hakk›n› yasayla s›n›rla-
mak devletin hakk›, yükümlere ve koşullara uymak da ta-
ş›nmaz iyesinin borcu olarak görülmüştür (Anayasa Mahke-
mesi Karar›, 28.04.1966, E.1966/3, K.1966/23).
Anayasa Mahkemesi taraf›ndan aç›kl›k getirilen mülki-
yet hakk›n›n kapsam›, kazan›lmas› ve kaybedilmesine iliş-
kin kurallara, Türk Medeni Kanunu’nda yer verilmiştir. An-
cak, Türk Medeni Kanunu’nun, taş›nmaz mülkiyetinin ka-
zan›lmas› için tapu siciline tescil koşulu ve bunun yan› s›ra,
taş›nmazlar›n bir başkas›na devrinde sözleşmelerin resmi
şekilde yap›lmas› zorunluluğu getiren kurallar›, uygulama-
da ciddi s›k›nt›lar yaratm›şt›r. Türkiye’deki taş›nmazlar›n, o
dönemlerde (1926) %60’›n›n, fiili (eylemsel) sahibi ile hu-
kuksal sahibinin farkl› olmas›, bu durumun bir an önce tas-
fiye edilmesi için önlemler al›nmas›n› gerektirmiştir. Bunun
için, Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› yasalar›n ç›kar›lmas›-
na ve bu kurallar›n Medeni Kanun ile birlikte yürürlükte
kalmalar›na göz yumulmuştur.
Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile, kay›t (belge) sahibi
ile araziyi kullanan aras›nda yap›lm›ş, ancak yasal şekli (ta-
pu sicilinde resmi sözleşmeye dayal› tescil koşulu) eksik b›-
rak›lm›ş bir anlaşmaya, Türk Medeni Kanunu’nun öngördü-
ğü kurallara ayk›r› biçimde geçerlik tan›narak, şekil eksik-
liğinin bir kereye özgü tamamlanmas›na olanak verilmiştir.
Böylelikle, toplumsal ve hukuksal düzensizliğe son veril-
mesi ve bu yüzden kar›ş›k bir durumda olan hukuk düzeni-
ni ve taş›nmaz rejimini düzene koymak amaçlanm›şt›r.
Kadastro ile eski tapu kay›tlar›n›n tasfiyesi ve yenilen-
mesi, yeni sicillerin oluşturulmas› amaçland›ğ›ndan, yasa
koyucu, kapsamlar› ve koşullar› farkl› olmakla birlikte, za-
manaş›m›na dayanan zilyetlikle taş›nmaz edinme ve tapu
d›ş› al›m-sat›m işlemlerinin bertaraf edilmesi için bütün ka-
dastro yasalar›nda bunlarla ilgili düzenlemelere yer vermiş-
tir. 810, 501, 1515 (5519), 2613, 5602, 509, 766 ve 3402 sa-
y›l› yasalarda da, bu kurallar ağ›rl›kl› olarak yer alm›şlard›r.
Bu yüzden, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n, kamu düze-
nini korumak amac›yla ç›kar›ld›ğ› ve bir tür tasfiye niteliği
taş›d›ğ› belirtilmiştir.
743 say›l› Türk Medeni Kanunu’ndan önce, 1858 tarih-
li Arazi Kanunu ve sonras›nda ç›kar›lan irade, fetva, tüzük
ve yasalarla yasaklanmas›na karş›n, tapulu ya da tapusuz ta-
ş›nmazlar›n tapu d›ş› yollarla el değiştirmesi önlenememiş
ve böylece Devlet, Cumhuriyet dönemi ile birlikte, yasala-
ra ayk›r› oluşan eylemli arazi kullan›m durumlar›n› hukuk-
sallaşt›rmak zorunda kalm›şt›r.
Tapu d›ş› işlemlerin (senetsiz tasarruflar›n) yoğunluğu
ve tapusuzluk sorununun önemli boyutlara ulaşmas› yüzün-
den, şiddetle başvurulan ve bir çözüm yolu olarak görülen
zilyetliğe, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan hukuksal değer
verilerek, bunun hak doğurucu bir durum olduğu kabul edil-
miştir. Dolay›s›yla, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan
(17.05.1963 Tarihli, E.1963/175, K.1963/114 Say›l› Karar),
zilyetlik, "...bir şey üzerinde fiilen tasarruf etmek yetki-sidir. Zamanaş›m›, doğrudan doğruya mülkiyet hakk›bahşetmeyip, mülkiyetin iktisap (edinme) sebeplerindenbiridir...kanunun arad›ğ› şartlar yerine getirilmiş olma-d›kça, anayasan›n himayesine mazhar bir mülkiyet hak-k›ndan bahsedilemez..." şeklinde değerlendirilmiştir.
Böylelikle, zilyetliğin baz› kay›t ve koşullar alt›nda mül-
kiyetin tespitinin istenmesi yetkisi verdiği benimsenmiştir
(Anayasa Mahkemesi Karar›, 18-19.06.1968, E.1966/19,
K.1968/25). Özellikle, 4721 say›l› Türk Medeni Kanu-
nu’nun 713. Maddesindeki (Eski Madde: 639) olağanüstü
zamanaş›m›na ilişkin kural ile tapu sicilinde kay›tl› olma-
-34-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
yan bir taş›nmaz› davas›z ve aral›ks›z yirmi y›l süreyle ve
malik (iye) niteliğiyle bir taş›nmaz› zilyetliğinde bulundu-
ran ve dolay›s›yla fiilen kullanan bir kişinin tescil talebinde
bulunabilmesi, onun kazan›lm›ş hakk› olarak görülmüştür.
Türk Medeni Kanunu’na göre, zamanaş›m›yla kazan›lan
hak, tescil isteminde bulunma hakk› olup, mülkiyetin ken-
disi değildir. Zilyet, ancak ad›na yap›lm›ş olan kadastro tes-
pitinin veya mahkemece verilen karar›n kesinleşmesi üze-
rine taş›nmaz mal›n mülkiyetini kazan›r. Bu yolla, mülkiyet
kazan›lmad›kça, zilyetlik, yaln›zca taş›nmaz üzerindeki bir
tür kullanma biçimi ya da eylemli egemenliktir. ESMER
(1983: 1059)’e göre, kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n ge-
reği ve özü, kazand›r›c› zamanaş›m›na ve zilyetliğe dayal›
olarak mülkiyet hakk›n›n belirlenmesine ilişkin esaslarda
görülmelidir. Anayasa Mahkemesi de (07.06.1983 Tarihli,
E.1982/1, K.1983/10 Say›l› Karar), kazand›r›c› zamanaş›-
m›yla mülk edinme yolunun, 1926 y›l› görünümüyle toprak-
lar›n›n yar›ya yak›n bir bölümü tapuda kay›tl› olmayan ül-
kemizde, büyük bir boşluğu doldurduğu görüşündedir. Ta-
ş›nmaz rejiminin ve tapu sicilinin düzene sokulmas› için zo-
runlu olarak başvurulan ve benimsenen bu uygulamalar,
Anayasa Mahkemesi’nce (18-19.06.1968 Tarihli,
E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar), "...sosyal ve ekono-mik yap› zorunlu k›lm›şt›r..." şeklinde değerlendirilmiş-
tir.
Tapu sicilinin tam olarak kurulamad›ğ› gerçeği göz önü-
ne al›narak, oluşan eylemli durumun bir an önce tasfiye
edilmesi ve Türk Medeni Kanunu’nun amac›na ulaşmas›n›
sağlamak için, zorunlu olarak başvurulan bir çözüm ve ay-
r›k bir uygulama olarak kabul edilen kadastro (ve tapulama)
yasalar›ndaki bu kurallar›n, Türk Medeni Kanunu’na ayk›-
r›l›ğ› belirtilmekle beraber, anayasaya uygunluğu kabul
edilmiştir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan (18-
19.06.1968 Tarihli, E.1966/19, K.1968/25 Say›l› Karar),
"... kanunlar›n anayasaya uygunluğunun yarg› yolu iledenetlenmesi s›ras›nda; iptali istenen hükmün öteki ka-nunlara karş› olan durumunun ya da onlarla çelişir ve-ya çelişmez nitelikte oluşunun değil, Anayasa ilkelerineve bu ilkelerin dayand›ğ› genel hukuk kurallar›na uy-gun olup olmad›ğ› araşt›r›ld›ğ›ndan kadastro (ve tapula-ma) yasalar›n›n, Türk Medeni Kanunu aç›s›ndan yap›-lan tart›şmalar›na değinilmeksizin, konunun doğrudanAnayasa ilkeleri aç›s›ndan incelemesine geçilmesi..." ge-
rekçesiyle aç›klanm›şt›r. Dolay›s›yla, çeşitli yasalar aras›n-
da çelişir nitelikte hükümler bulunmas›n›n anayasaya ayk›-
r›l›k nedeni oluşturmayacağ› belirtilerek, bu konu üzerinde
durulmas›na yer olmad›ğ›na karar verilmiştir. Anayasa
Mahkemesi, bu kararla, birbirlerine ayk›r› kurallara sahip
olan yasalar›n, ayn› anda yürürlükte kalmalar›na, "...kamuyarar› ve kamu düzeninin zorunlu k›lmas› nedeniyle..."göz yumulduğunu kabul etmiştir.
Kadastro (ve tapulama) yasalar›n›n kimi kurallar›n›n,
Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› olduğu gerek Türk hukuk
sisteminde ve gerekse öğretide s›kça dile getirilmiştir.
OZANALP (1976: 18)’e göre, kadastronun kesin olarak so-
na ermesiyle, bu ayk›r›l›klar›n da bir işlevi kalmayacakt›r.
Bu aç›dan, yasa koyucu, tapusuz taş›nmazlar›n tapulanma-
s›n› ve senetsiz tasarruflarla oluşan eylemli durumun, ülke
gerçekleri ve adalet kurallar›na uygun biçimde hukuksallaş-
t›r›larak tasfiyesini gerçekleştirmek için, bu tür kurallar› ka-
bul etmekte bir sak›nca görmemiştir.
Yarg›tay’a göre, "...kadastrodan önceki ve kadastros›ras›nda doğan tüm uyuşmazl›klar›n çözümlenmesi...",
kadastronun amaçlar› aras›ndad›r. Böylelikle, Türk hukuk
sisteminin de, kadastronun taş›nmazlarla ilgili uyuşmazl›k-
lar› kesin olarak çözmeyi amaçlad›ğ›n› kabul ettiği söylene-
bilir.
Harita - Kadastro Reform (HAKAR) Projesinde (TÜBİ-
TAK 1986: 3-4), 1985 y›l›na kadar kadastro gören alanlar›n
%16.7’sinde (3 266 934 adet parselde) kadastro tespitine
yani mülkiyete itiraz edildiği belirtilmiştir. Yap›lan incele-
melere göre, bu parsellerin %4’ünün mülkiyet durumu mah-
kemelerce karara bağlanmak üzere yarg›ya geçmiştir. Söz
konusu uyuşmazl›klar, çoğunlukla, kamu ile kişiler aras›n-
da olmakla birlikte, yine de kayda değer olduğu kabul edil-
melidir. 21. yüzy›la girerken, kadastro mahkemeleri ile di-
ğer mahkemelerden gelen ve Yarg›tay’da biriken dava say›-
lar›, 1965 y›l›na göre %58 azalarak, 70 075 dolay›na gerile-
diği (DİE 2000: 4) görülmektedir (Çizelge 4). Bu veriler,
kuruluş kadastrosu ile birlikte meydana gelen uyuşmazl›k-
lar›n, zamanla giderek azald›ğ›n›n işaretleridir. Bu durum,
ayn› zamanda, Türk hukuk sistemi taraf›ndan kadastronun
amaçlar› aras›nda görülen arazi uyuşmazl›klar›n›n kesin
olarak kadastro ile çözülemediğini de göstermektedir.
Çizelge 4: Kadastro (ve Tapulama) Mahkemelerine Gelen
ve Karara Bağlanan Davalar
Aradan y›llar geçse de, Türkiye’de, ekonomik aç›dan ta-
sarruflar›n daha verimli alanlar yerine, toprağa yat›r›lmas›
ve taş›nmazlar›n bir sosyal güvence olarak görülmesi konu-
sundaki anlay›şlar değişmemektedir. Bu durum, taş›nmaz
mülkiyetinin, ülkemizde ne denli mutlaklaşt›r›ld›ğ›n›n da
bir göstergesidir. Türkiye kadastrosunun;
• Ülkemizin çağdaş kimliğinin bir sembolü,
• Taş›nmaz yüzölçümlerinin kesin ve gerçek tan›m›,
• İmar›n ve mekana ilişkin düzenlemelerin ilk koşulu,
• Arazi ›slah›n›n (iyileştirme) tek arac›,
• Taş›nmazlar›n vergilendirilmesinde Devletin dayand›-
ğ› büyük kuvvet,
-35-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
Toplam Karara Gelecek
Dava Bağlanan Y›la
Hakim Say›s› Dava Say›s› Devreden
Y›l› Say›s› A B Dava Say›s›
1965 59 166.898 55.530 111.368
1970 66 174.529 49.264 125.265
1975 88 151.041 39.203 111.838
1980 106 218.836 41.913 176.923
1985 197 229.196 61.373 167.823
1990 221 182.920 67.311 115.609
1991 713 170.243 66.235 104.008
1995 837 115.682 43.515 72.167
1996 837 104.231 40.786 63.445
1997 - 91.477 35.550 55.927
1998 - 820.38 33.189 48.849
1999 - 70.75 31.718 38.357
Kadastro (ve Tapulama) Mahkemeleri
• Ulusal dayan›şmay› bozan etkenleri ortadan kald›ran
toplumsal bir varl›k,
• Taş›nmazlarla ilgili yat›r›mlar›n en güvenli koruyucu-
su,
olarak görülmesi durumunda (Anayasa Mahkemesi Karar›
08.02.1973, E.1972/52, K.1973/5), tarihsel görevini tam an-
lam›yla yerine getirmiş say›lacağ› söylenebilir.
Bunun sağlanmas› için, kadastro sisteminin temel ilkele-
rinin; planl› kalk›nma, kamu ve toplum yarar›, herkese aç›k-
l›k, kentsel ve k›rsal alanlarda yap›lacak arsa ve arazi dü-
zenlemelerinde ilk koşul, coğrafi bilgi sistemlerinin kurulu-
munda bir bilgi deposu olarak görülmesi gerekmektedir. Bu
tercihlerin amac›na ulaşabilmesi için, öncelikle, kadastro
bilgilerinin güncellenmesinin ve yenilenmesinin mevcut
durumda yetersiz olan hukuksal dayanaklar› yeniden tan›m-
lanmal›d›r.
4. İkinci Kadastro
Yasa koyucu, 1966 tarihli ve 766 say›l› Tapulama Kanunu
(Madde: 46) ile, daha önce kadastro (ve tapulama) gören
yerlerin, yeniden kadastrosunun yap›lamayacağ›na, bu gibi
yerler ikinci kez kadastroya konu olmuşsa, ikinci kadastro-
nun bütün sonuçlar›yla hükümsüz say›lacağ›na karar ver-
miştir. 1966 tarihli yasay› yürürlükten kald›ran 1987 tarihli
ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu da (Madde: 22), baz› istis-
nalar (ayr›k durumlar) d›ş›nda, ikinci kadastronun geçerli
olmad›ğ›n› kabul etmiştir. İkinci kez yap›lan (mükerrer) ka-
dastronun, yasa ile yasaklanmas›n›n nedeni;
1. Ortaya çelişkili durumlar›n ç›kmamas›,
2. Boş yere emek ve para harcanmamas›,
3. Ayn› yer hakk›nda ikinci kez tapu kayd›n›n düzen-
lenmesinin önlenmesi,
şeklinde aç›klanm›şt›r (KILIÇ 1999: 1169).
Türk hukuk sistemi, arazi ile ilgili olarak, çeşitli dönem-
lerden gelen sorunlar›n ve sonuçlar›n Türk Medeni Kanunu
doğrultusunda bir çözüme bağlanmas›n›, Devletin başta ge-
len temel ödevleri aras›nda saym›ş, tapu ve kadastro çal›ş-
malar›n›n kamu düzeni ve kamu yarar› düşüncesi ile birlik-
te değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu benimsemiştir.
Bunun doğal bir sonucu olarak, Türk Medeni Kanunu’na
dayanarak yap›lan kadastro ile oluşan tapu sicilinin tutul-
mas›ndan doğan bütün zararlardan, Devletin sorumlu oldu-
ğu kabul edilmiştir (Madde: 1007). Bu durum, kadastro bil-
gilerinin ne şekilde değişeceğinin, herkes taraf›ndan anlaş›-
labilen kesin kurallara bağlanmas›n› gerektirmiştir.
Bilindiği üzere, bir çal›şma alan›nda, kadastro tamam-
land›ğ›nda, teknik ve hukuksal belgeler 30 gün süre ile ilan
edilmektedir. 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava
aç›lmayan kadastro tutanaklar›na ait s›n›rland›rma ve tespit-
ler kesinleşmektedir. Bu durumda, 3402 say›l› Kadastro Ka-
nunu da, kadastrosu tamamlanan çal›şma alan› içerisinde
kalan eski tapu kay›tlar›n›n, işleme konu kay›t niteliğini
kaybettiklerini belirtmektedir (Madde: 12). Türk Medeni
Kanunu da, kadastrosu kesinleşerek tapu siciline kaydedilen
yerlerde, hiçbir kimsenin tapu sicilindeki bir kayd› bilmedi-
ğini ileri süremeyeceğini ve böyle bir durumu bilmemiş ol-
mas›na dayanarak kendi yarar›na bir hukuksal durum yara-
tamayacağ›n› öngörmektedir (madde: 1020).
Görülüyor ki, gerek Türk hukuk sisteminde ve gerekse
yarg› kararlar›nda, kadastro gören yerlerde, Devlet güven-
cesi taş›yan ve tapu sicilinde kay›tl› bulunan kadastro bilgi-
lerinin ikinci kadastro gerekçesiyle iptal edilmesi kabul gör-
memektedir. Kald› ki, Devletin sorumluluğunda yürütülen
ve devlet güvencesi taş›yan çal›şmalar›n, her ne gerekçeyle
olursa olsun yok say›lmas›, devlete olan güvenin sars›lma-
s›na yol açmas› aç›s›ndan tehlikelidir.
Her ne şekilde yap›l›rsa yap›ls›n, ikinci (mükerrer) ka-
dastronun kabul edilmesi, mevcut kadastronun reddedilme-
si anlam›na geldiğinden, milyonlarca kişinin kazan›lm›ş
haklar›n›n bir anda iptal edilmesiyle, bu kişilerin devlete
olan güvenleri sars›lacağ›ndan ve ülke çap›nda bir belirsiz-
lik ve karmaşa oluşacağ›ndan, hiç bir hukuk sisteminin,
böyle bir duruma izin vermesi düşünülemez. Anayasa Mah-
kemesi taraf›ndan, kadastro (ve tapulama) yasalar› ile güdü-
len amac›n, kamu düzenini kurmak ve korumak, kamu ya-
rar›n› sağlamak olduğu benimsendiği sürece, Devletin, ka-
mu düzenini kendi eliyle ve ikinci kadastro gerekçesiyle
bozmas› beklenemez. Türk hukuk sistemi de konuya bu aç›-
dan yaklaşmaktad›r.
Türk hukuk sistemine göre, kamu düzeni düşüncesi, bu-
nu sağlamaya yönelen önlemlerin sürekli ve kararl› olmas›-
n› zorunlu k›lmaktad›r. Bu nedenle, kadastro haritalar›nda
ve hak sahiplerini doğru olarak saptamak için oluşturulan
tapu sicilinde, süreklilik ve kararl›l›k unsurlar›n›n bulunma-
s› gerekmektedir. Kadastro haritalar›na dayanarak düzenle-
nen tapu kütükleriyle belirlenmiş bulunan hukuksal duru-
mun kararl›l›k göstermesi, ancak kadastrodan önceki hu-
kuksal duruma dayan›larak kadastro üzerine konulmuş bu-
lunan tapu sicilindeki kay›tlar›n değiştirilmesini gerektire-
cek davalar›n önlenmesi ile sağlanabileceği; davalar›n ön-
lenmesi için en uygun yolun "hak düşüren süre" yolu ol-
duğu kabul edilmiştir.
3402 say›l› Kadastro Kanunu’na göre (Madde: 12), ka-
dastro tutanaklar›nda belirtilen haklara, s›n›rland›rma ve
tespitlere tutanaklar›n kesinleştiği tarihten başlayarak 10
(on) y›l geçtikten sonra, itiraz edilememekte ve dava aç›la-
mamaktad›r. Anayasa Mahkemesi’ne göre (10.02.1970 Ta-
rihli, E.1969/60, K.1970/8 Say›l› Karar), bu kural, "... eskihukuksal durumlardaki karars›zl›klar› sona erdirmekve gerçek hukuksal durumu saptamak için konulmuştur... Eğer böyle bir önleyici yol benimsenmeyecek olursa,uzun y›llar geçtikten sonra bile kadastroya dayanan ta-pu kütüklerinin silinip değiştirilmesi ve herkesin tapukütüklerine karş› beslemesi gerekli güvenin sars›lmas›sak›ncalar› doğacakt›r ..." Mülkiyet hakk›n›n, belli bir sü-
re geçtikten sonra, eski olaylara dayan›larak tart›şma konu-
su yap›lmamas› ve kamu düzeninin sağlanmas› için konulan
kural, Anayasa Mahkemesi’nce, "... s›n›rland›r›lan ...mülkiyet hakk› değil ... hak arama özgürlüğüdür ..."şeklinde aç›klanm›şt›r. Bu kararla, dava hakk›n›n tescil tari-
hinden başlayarak 10 y›ll›k hak düşürücü süre ile s›n›rland›-
r›lmas›n›n;
1. Kamu düzeni düşüncesine uygun olduğu
2. Tan›nan sürenin hakk›n kullan›lmas›na elverişli ol-
duğu
-36-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
yönlerinden anayasaya ayk›r› olmad›ğ›na karar verilmiştir.
Dolay›s›yla, Anayasa Mahkemesi (08.02.1973 Tarihli,
E.1972/52, K.1973/5 Say›l› Karar), kadastroya dayanarak
kurulan sicillere karş› aç›lacak davalar›n hak düşürücü bir
süreye bağlanm›ş olmas›n›n, hukuk ilkelerine ve kurallar›na
ayk›r›l›k oluşturmad›ğ›n› benimsemiştir.
Yarg›tay’a göre, bir yerin kadastrosunun (ya da tapula-
mas›n›n) yap›lm›ş say›lmas› için, bu yerin tutanağ›n›n dü-
zenlenmesi ve ask› ilan› sonucunda tutanaklar›n›n kesinleş-
miş bulunmas› gerekmektedir (16. H.D. 26.10.1987, E.206,
K.1746). OZANALP (1976: 691)’de, daha önce yap›lm›ş
olan kadastronun (veya tapulaman›n) kesinleşmiş olmas›n›,
taş›nmazlar›n "...parsel numaras› al›p kütüğe geçirilebilecek
bir durumda bulunmas›..." şeklinde aç›klam›şt›r. Taş›nmaz-
lara (parsellere) ada ve parsel numaralar› verilerek tutanak-
lar› düzenlenmiş ve malikleri tespit edilmiş, ancak kadastro
haritas› (plan) yap›lmad›ğ› için yüzölçümü belirlenmemiş
olan durumlarda da, bitmiş yani tamamlanm›ş bir kadastro-
dan söz edilemeyeceği belirtilerek, Yarg›tay taraf›ndan (8.
H.D.Karar› 24.10.1996, E.1996/2303, K.1996/8875) böyle-
si işlemler, bir tür tahrir (arazi yaz›m›) olarak kabul edil-
mektedir. Görülüyor ki, kadastronun geçerli say›lmas› için,
teknik yan›n›n da kesinleşmiş olmas› zorunludur.
1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu uyar›nca,
kadastro çal›şma alanlar›n›n tespitinde il, ilçe, belediye ve
köy s›n›rlar› dikkate al›nmakta ve tespit edilen s›n›r harita
ve ölçü krokisinde gösterilmektedir. Kadastro çal›şma alan›
s›n›r tutanağ›n›n ilan edilmesinden başlayarak 7 gün içinde
yap›lacak itirazlar, kadastro müdürü taraf›ndan 7 gün içinde
sonuçland›r›lmakta; kadastro mahkemesine itiraz edilmesi
halinde ise, mahkemece 15 gün içinde karar verilmesi ge-
rekmektedir. Böylece belirlenen kadastro çal›şma alan› için-
de bulunan parsellerin tespitleri yap›l›rken, bu s›n›r›n d›ş›n-
da kalan yerler, kadastro tespiti d›ş›nda b›rak›larak, "ka-dastro harici" ya da "tapulama harici" deyimiyle kadast-
ro haritas›nda belirtilmektedir. Yarg›tay’›n kararl›l›k haline
gelmiş içtihatlar›na göre (H.G.K. Karar›, 13.06.1990, E.7-
248, K.350; 06.03.1991, E.16-25, K.105), "...tespit d›ş› b›-rakma, bir kadastro işlemidir..."
Dolay›s›yla, kadastro (ve tapulama) d›ş› b›rakma işlemi,
taş›nmaz›n geometrik (teknik) durumunun belirlenmemesi
nedeniyle tespit işlemi değilse de, kadastro görevlilerince,
bu yerlerin tescile konu olmad›klar›n›n saptanmas› nedeniy-
le, bir kadastro işlemi olduğu ve bu yerlerin ikinci kez ka-
dastrosunun yap›lamayacağ› kabul edilmektedir. Türk hu-
kuk sistemine göre, kadastrosu yap›l›p ta tespit d›ş› b›rak›-
lan ve böylelikle niteliği belirtilerek devletin hüküm ve ta-
sarrufu alt›nda olduğu tespit edilen yerler kadastro görmüş
say›lmaktad›r. Yarg›tay’›n kararl›l›k haline gelmiş içtihatla-
r› karş›s›nda, kadastro (veya tapulama) harici b›rak›lan yer-
leri işgal ederek yasal olmayan kullanma biçimi oluşturan-
lar, bu yerleri edinebilmek için, imar aff› seçeneğini zorla-
maktad›rlar. Bu konuda amaçlar›na da ulaşmaktad›rlar. Gö-
rülüyor ki, arazi yönetimi ve taş›nmazlar politikas› aç›lar›n-
dan, kadastro d›ş› b›rak›lan, ancak kadastro görmüş say›l-
d›klar› kabul edilerek 2. kez kadastroya tabi tutulmalar›na
izin verilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu alt›ndaki yer-
lerin geleceği, san›ld›ğ› kadar güvence alt›nda değildir.
Türkiye’nin en büyük alt› kentinde kuruluş kadastro-
sunun durumu incelendiğinde (çizelge-5), bu kentlerdeki
kadastro çal›şmalar›n›n 1967 y›l›ndan önce tamamland›ğ›
anlaş›lmaktad›r. Yukar›da yap›lan aç›klamalar›n ›ş›ğ›nda,
bu yerlerde, kuruluş kadastrosu yerine, mevcut kadastro bil-
gilerini güncelleştirme ve yenileme çal›şmalar›n›n yap›l-
mas› gerektiği söylenebilir. Ancak, güncelleştirme ve yeni-
leme faaliyetlerinin yasal dayanaklar›n›n yetersizliği yüzün-
den (KÖKTÜRK 2002), bu konuda herhangi bir çal›şma ya-
p›lamad›ğ› anlaş›lmaktad›r.
766 say›l› Tapulama Kanunu ile daha önce kadastro gö-
ren yerlerde, her ne şekilde olursa olsun, ikinci kadastronun
yap›lamayacağ› kabul edilmesine karş›n, bunu yürürlükten
kald›ran 3402 say›l› Kadastro Kanunu ile baz› istisnai (ay-
r›k) durumlarda, ikinci kadastronun yap›labileceği kabul
edilmiştir.
İkinci kadastroya konu olabilecek ayr›k durumlar şun-
lard›r;
1. Tapuda kay›tl› olmalar›na karş›n, kadastro (veya tapu-
lama) s›ras›nda unutularak tespit d›ş›nda b›rak›lan, kişilere
ait tapulu taş›nmazlar.
2. Kamu kurum ve kuruluşlar›na ait olup, tapulu ya da
tapusuz taş›nmazlar.
Çizelge 5: Türkiye’nin En Büyük Alt› Kentinde Kuruluş
Kadastrosunun Tamamlanma Süresi
Yukar›da belirtilen yerlere ek olarak;
1. 23.06.1983 tarihli ve 2859 say›l› Kanuna göre yeni-
leme yap›lacak yerler,
2. 2981 say›l› Kanun ve değişiklikleri hükümlerine tabi
yerlerde,
3402 say›l› Kadastro Kanunu’nun, ikinci kadastronun hü-
kümsüz say›lacağ›na ilişkin kural›n›n geçerli olmad›ğ› be-
lirtilmiştir.
ÖZMEN ve ÇORBALI (1995: 895)’ya göre, yukar›da
belirtilen istisnai durumlara ek olarak, 3402 say›l› Kadastro
Kanunu ile;
1. Tar›m alan›na dönüştürülmesi veya ekonomik yarar
sağlanmas› mümkün olan yerlerde (madde: 18),
2. Onanm›ş imar planlar›n›n kapsad›ğ› alanlar ile kamu-
laşt›rma karar› kesinleşmiş olan ve toplu halde bulu-
nan taş›nmaz mallar›n (madde: 39),
3. Kooperatif, şirket veya tüzel kişiliğe sahip olmayan
şah›s topluluklar›n birden çok yap› ve tesis yaparak
sahip olduklar› taş›nmaz mallar›n (madde: 44),
ikinci kez kadastrolar›n›n yap›lmas›na olanak sağland›ğ› be-
lirtilmiştir.
-37-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
Kuruluş Kadastrosunun
İl Başlad›ğ› Y›l Bittiği Y›l Tamamlanma
Süresi (Y›l)
İstanbul 1925 1967 42
Ankara 1925 1962 37
İzmir 1929 1952 23
Adana 1935 1955 20
Konya 1926 1936 10
ÖZMEN ve ÇORBALI (1995: 897-898)’n›n değerlen-
dirmelerine göre, tespit d›ş› b›rak›lan yerler için, genel mah-
kemelerde, Türk Medeni Kanunu uyar›nca (Yeni Madde:
713, Eski Madde: 639), davas›z ve aral›ks›z olarak yirmi y›l
süreyle ve malik niteliğiyle zilyet olanlar tescil davas› aça-
bilmektedirler. Bu değerlendirmenin devam›nda, daha da
ileri gidilerek, bu gibi yerlerde, genel mahkemelerde dava
açmaya da gerek kalmadan, "... tespit d›ş› b›rak›lan tapusuz
yerlerin de ikinci kez kadastrosu yap›labilmelidir..." görüşü
savunulmaktad›r. Bu tür görüşleri, Türkiye’de, senetsiz ta-
sarruflar›n tasfiyesi için onlarca y›ld›r verilen mücadeleden
vazgeçilmesi ve Türk Medeni Kanunu’na ayk›r› uygulama-
lar›n yolunun tamamen aç›lmas› şeklinde değerlendirmek
olanakl›d›r. KILIÇ (1999: 1172-1173)’da, kadastro (ve ta-
pulama) d›ş›nda b›rak›lan kuru dere yatağ› niteliğinde olan
taş›nmazlar›n, maliye kuruluşuna bilgi verilmesi ve istemde
bulunulmas› halinde, ikinci kez kadastrosunun yap›lmas›
gerekir görüşündedir.
Görülmektedir ki, Anayasa Mahkemesi ve Yarg›tay ta-
raf›ndan, yaşam› amac›yla s›n›rl›, geçici tasfiye kanunlar›
olarak tan›mlanan ve kamu düzeninin sağlanmas› ve korun-
mas› amac›yla yürürlüğe konulduklar› kabul edilerek, bir
kereye özgü uygulanmas› gerektiği belirtilen, kuruluş ka-
dastrosuna ilişkin kurallar›n, kal›c› ve sürekli duruma geti-
rilmesi için bir çaba harcanmaktad›r. Bu çabalar›n, kadastro
harici b›rak›lan devletin hüküm ve tasarrufu alt›ndaki yer-
lerde, k›y›larda, ormanlarda ve benzeri alanlarda mevcut iş-
gallerin veya diğer yasal olmayan yollarla oluşan kullanma
biçimlerinin hukuksallaşt›r›lmas›n› amaçlad›ğ› görülmekte-
dir.
Yarg›tay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.06.1990 tarihli ve
E.7-248, K.350 say›l› karar›nda, "...tespit d›ş›nda b›rak-ma, bir kadastro işlemidir..." denilmesi ard›ndan, tapusuz
taş›nmazlar›n, 3402 say›l› Kadastro Kanunu’nun 22/2. mad-
desi uyar›nca kişiler ad›na tescil edilemeyeceği karar›na,
(ÖZMEN ve ÇORBALI 1995: 897) taraf›ndan verilen mu-
halefet şerhinde, "...tespit d›ş› kalan yerin yeniden kadastro-
su yap›ld›ğ›nda bunun hükümsüz say›lacağ›na, 3402 say›l›
Kadastro Kanununun 22/2. maddesinde yer verilmediği..."
şeklindeki iddia yerinde değildir.
Yarg›tay’›n, farkl› dairelerinin benzer kararlar›nda,
"...766 say›l› Tapulama Yasas›’n›n 46. maddesi ve buhükümden sonra yürürlüğe konulan 3402 say›l› Kadast-ro Yasas›’n›n 22/1. maddesinde (evvelce kadastrosu ya-p›lan yerlerin) ikinci kez kadastrosunun yap›lamayaca-ğ›..." öngörülmüş, ikinci kez (mükerrer) kadastro yap›ld›ğ›-
n›n kabul edilebilmesi için, "...birlik veya çal›şma alan› s›-
n›r› içinde taş›nmazlar›n evvelce tespit, tescil veya s›n›rlan-
d›rma suretiyle kadastro veya tapulamas›n›n yap›larak eki-
bin o yerden ayr›lm›ş olmas›..." gerektiği belirtilmiştir.
OZANALP (1976: 693)’de, "...sorun ikinci kadastronun(veya tapulaman›n) hükümsüz say›lmas› sorunu değil-dir. Önemli olan yön, gerçekten mükerrer tapulama bu-lunup bulunmad›ğ›n›n saptanmas›d›r..." görüşündedir.
Yarg›tay (1.H.D. 26.11.1987 Tarihli, E.9329, K.10889
Say›l› Karar), ikinci kadastro nedeniyle bir uyuşmazl›k ç›k-
mas› halinde, sonradan yap›lan kadastro işlemine değer ve-
rilemeyeceğini belirtmektedir. Eş bir anlat›mla, uyuşmazl›-
ğ›n, sonraki kadastro (veya tapulama) tespitinde ortaya ç›-
kan mülkiyet durumuna göre değil, ondan önceki kay›tlara
ve haklara bak›lmak suretiyle çözümleneceği benimsen-
miştir.
Yarg›da bile, kadastro harici b›rak›lan yerlerde işgal,
imar-ihya, özel parselasyon veya hisseli sat›ş yoluyla za-
manla oluşan zilyetliğe ve tapu d›ş› al›m-sat›m işlemlerine
hukuksal geçerlik kazand›r›lmas› kabul görmektedir. Bu du-
rum, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü sisteme ayk›r›
taş›nmaz edinme biçimlerini özendirmesi bak›m›ndan sa-
k›ncal›d›r.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yönlendirme-
siyle haz›rlanan 8. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› (2001-2005)
Harita Tapu ve Kadastro Özel İhtisas Komisyonu Rapo-
ru’nda, kadastronun teknik yan›n›n (kadastro haritalar›n›n-
plan›n ve dayanağ› ölçü verilerinin) yetersizliği ve eksikliği
yüzünden uygulama yeteneğini yitirdikleri ve bu durumun
2859 say›l› yasayla da düzeltilemediği gerekçesiyle, 3402
say›l› Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinin iptal edilmesi
ve ikinci kadastroya olanak sağlanmas› görüşü dikkat çeki-
cidir (DPT 2001: 136-137).
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün, soruna yanl›ş
tan› koymas› bir yana, bu kez, daha da ileri giderek, baz›
çevrelerle işbirliği halinde, gerek Türk hukuk sistemine ve
gerekse yarg› kararlar›na ayk›r› çözüm aray›şlar› dü-
şündürücüdür.
Oysa, kadastro gören yerlerde, kadastro bilgilerinin
%92.1’i çizgisel (analog), %7.9’u ise say›sal (analitik)
yöntemlerle üretilmiştir (DPT 2001: 134). Bu durumda,
çözümlenmesi gereken en önemli sorun, mevcut kadastro-
nun ikinci kadastro gerekçesiyle iptal edilmesi değil, çiz-
gisel olarak üretilmiş kadastro bilgilerinin, say›sal duru-
ma dönüştürülmesi ve tapu sicilinde kay›tl› bilgilerin be-
lirli bir ücret karş›l›ğ›nda herkes taraf›ndan edinilebilmesi-
nin (aleniyetin) sağlanmas›d›r. Tersi durumda, Tapu ve
Kadastro Bilgi Sisteminin (TAKBİS) oluşturulmas› ola-
naks›zd›r.
Mevcut durumda, kadastro sonucu tapu siciline kayde-
dilen her bir parselin, ülke nirengi ağlar›na dayal› köşe nok-
ta koordinatlar›n›n elde edilerek, taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve
yüzölçümlerinin koordinatlarla belirlenmesi ve bu işlemle-
re hukuksal geçerlik sağlanmas› gerekmektedir. Kadastro
bilgilerinin, bilgi sistemlerine haz›rlanmas› olarak adland›-
r›labilecek olan bu işlemler, ayn› zamanda, kadastral yeni-
leme olarak da değerlendirilmektedir (KÖKTÜRK, Erdal
2002). Türkiye’nin ikinci kadastroya değil, kadastral yeni-
leme projesine ihtiyac› vard›r ve Türk hukuk sisteminde bu
gereksinmeyi karş›lamak üzere yeni düzenlemelerin yap›l-
mas› kaç›n›lmaz görünmektedir.
-38-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
5. Kadastro Bilgi Sistemi
Türkiye’de var olan kadastro durumunu da dikkate alarak,
bir bilgi sistemine hemen geçilip geçilemeyeceği, son y›l-
larda tart›şma konusu olmaktad›r. Özellikle, kadastro bilgi
sistemi tabanl› bir coğrafi bilgi sistemine duyulan gereksin-
menin her geçen gün giderek artt›ğ›n›n icra organ›nca da ka-
bul edilmesi (DPT 2001: 141), bu konudaki tart›şmalar› ar-
t›rmaktad›r.
Bilgi sistemine hemen geçilmesini isteyenler, çizgisel
kadastro haritalar› üzerinden doğrudan say›sallaşt›rmaya gi-
dilmesini, böylelikle, tüm kadastro parsellerinin köşe nokta
koordinat bilgilerine ulaş›labileceğini savunmaktad›rlar. İlk
(orijinal) kadastro verilerinin, tek baş›na kartografik say›-
sallaşt›rma ile bilgi sistemlerinde kullan›lmas› zordur
(KÖKTÜRK, Erdal 2002). Devlet güvencesi ve sorumlulu-
ğu taş›yan kadastro bilgileri, çizgisel durumdan say›sal du-
ruma getirilmeden ve say›sal duruma getirilen bilgilere de
hukuksal geçerlik kazand›r›lmadan, geçici değerlerin kesin-
leşmiş kabul edilerek kullan›ma sunulmalar› kamu düzeni
aç›s›ndan sak›ncal›d›r. Harita-Tapu ve Kadastro sektöründe,
bu konuda nas›l bir düzenleme yap›lmas› gerektiğine deği-
nen çal›şmalar yetersizdir.
Türkiye’de, harita ve kadastro hizmetlerini tan›mlaya-
rak, buna uygun bir Harita-Kadastro Bilgi Sisteminin
(HKBS) içeriğini seçip, modelini tasarlayan en kapsaml› ça-
l›şma, Harita-Kadastro Reform (HAKAR) Projesidir. Hari-
ta ve kadastro bilgilerinde bir sistem kavram›n›n olmad›ğ›-
n› belgeleyen HAKAR projesi (TÜBİTAK 1986), harita ve
kadastro bilgilerini oluşturup yaşatacak, etkinliklerin ve
bunlar› yürütecek kurumlar›n (ya da kuruluşun) bir çerçeve
düzenlemesinin tasarlanmas› ve bir eylem plan›n›n haz›r-
lanmas›n› öngörmüştür. HAKAR projesi;
1. Oluşturma
• İlk oluşturma (kadastro hizmeti götürülmemiş yöre-
lerde)
• Var olan yap›n›n harita kadastro bilgi sistemine uyar-
lanmas› (kalan yörelerde)
2. Güncel tutma ve gereksinmeleri karş›lama
• Harita ve kadastro bilgi sisteminin güncel tutulmas›
ve gereksinmelerin karş›lanmas› (oluşturman›n ta-
mamland›ğ› yörelerde)
• Gereksinmelerin karş›lanmas› (oluşturman›n tamam-
land›ğ› yörelerde)
olmas› gerektiği düşünülerek haz›rlanm›şt›r.
Harita Tapu ve Kadastro sektöründe, bilgi sistemi mo-
delinin ortaya konulmas› ve bunun yöntembilimsel aç›dan
ele al›nmas›n›n ilk örneği olan HAKAR projesi, dört aşama
olarak tasarlanm›ş, ancak ilk iki aşamas› icra organ›na sunu-
labilmiştir. Harita Tapu ve Kadastro sektöründe, HAKAR
projesinin öngördüğü sistem yaklaş›m›ndan yeterince yarar-
lan›lamam›şt›r.
HAKAR projesi ile, Türkiye’deki tüm harita, tapu ve
kadastro faaliyetlerini tek elde toplayan bir bilgi sistemi
yaklaş›m› öngörülmüş ve bu model için merkeziyetçi bir
yap› düşünülmüştür. Bu proje ile, kadastroyu da içeren kap-
saml› bir bilgi sistemi ve ülke çap›nda tüm kurum ve kuru-
luşlar› kapsayan bir örgütlenme modeli öngörülmüştür. Bu
durum, başta Türk Medeni Kanunu olmak üzere pek çok ya-
sada değişikliklerin yap›lmas›n› ve yeni yasalar›n ç›kar›l-
mas›n› gerektirmiştir. Yap›lacak düzenlemelerle, gerek tek-
nik ve gerekse hukuksal alanda, kapsaml› bir reform yap›l-
mas› gündeme gelmiştir. Ayr›ca, konunun harita mühendis-
liği yan› s›ra, hukuk, siyaset, bilişim gibi çok say›da uzman-
l›k alan›n›n işbirliğini gerektirmesi ve ülkede yeni bir tart›ş-
ma ortam› yaratacak olmas› da, icra organ›n›n, HAKAR
projesinden geri durmas›na neden olmuştur.
HAKAR projesinin ard›ndan, 1990 y›l›nda, Tapu ve Ka-
dastro Genel Müdürlüğü taraf›ndan, Tapu ve Kadastro Bil-
gi Sistemi (TAKBİS) projesi haz›rlanm›şt›r. Tapu ve Ka-
dastro Genel Müdürlüğü’nün var olan örgütsel yap›s›na uy-
gun tasarlanan TAKBİS projesine, kadastro haritalar›ndaki
bilgilerin hukuksal durumunu gösteren tapu sicili (öncelik-
le mal sahipleri sicilinin otomasyonu) ile başlanacağ› öngö-
rülmüştür. 6 ili kapsayacağ› belirtilmesine karş›n, yaln›zca
Ankara-Çankaya ilçesi 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nde-
ki mal sahipleri sicilini temel alan pilot çal›şmas› tamam-
land›ğ›nda, ülke geneline yayg›nlaşt›r›lacağ›n›n belirtilmesi
ile yetinilmiştir.
TAKBİS projesinin, Tapu Sicil Tüzüğü’nün tan›mlad›ğ›
(Madde: 6),4’ü ana sicil ve 4’üde yard›mc› sicil olmak üze-
re, toplam 8 sicil aras›ndan, yaln›zca yard›mc› sicillerden
biri olan mal sahipleri sicilinde otomasyona geçmeyi hedef-
lemesi (ÜNAL 1991: 136-137), tapu kay›tlar›nda gerçek bir
otomasyon anlam›na gelmemektedir (DÖRTGÖZ 1995:
14). TAKBİS projesinin, 6. BYKP Harita Tapu ve Kadast-
ro Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda öngörüldüğü belir-
tilmesine karş›n (ÜNAL 1991: 135), komisyon raporu ince-
lendiğinde, TAKBİS yerine, "...öngörülen sistemin Ka-dastro Bilgi Sistemi (KBS) biçiminde ve bu ad alt›ndaoluşturulmas›..." ilkesine yer verilmiştir (DPT 1990: 89).
8. BYKP Harita Tapu ve Kadastro Özel İhtisas Komis-
yonu Raporu’nda da, "...önceki plan döneminde (7. BYKP)
önerilen ve proje numaras› da alm›ş bulunan TAKBİS, ye-
ni ihtiyaçlar ve gelişmeler dikkate al›narak daha fazla ge-
ciktirilmeden oluşturulmal›d›r..." görüşüne yer verilmiş ve
TAKBİS’in uygulanabilir k›l›nmas› için, "bilgi ve bilgistandard› kanunu"nun ç›kar›lmas› gerektiği belirtilmiştir
(DPT 2001: 122).
Bu kez, 2000’li y›llarda, TAKBİS ad›yla yeni ve önce-
kine benzer bir girişim başlat›lm›şt›r. Yeni TAKBİS proje-
si ile, pilot uygulama birimi olarak yine Ankara-Çankaya il-
çesi Tapu Sicil Müdürlükleri tercih edilmiştir. Görülüyor ki,
aradan y›llar geçse bile, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlü-
ğü’nün bilgi sistemine yaklaş›m›nda, gerek uygulama me-
kan› ve gerekse bak›ş aç›s›nda değişen bir şey yoktur (MA-
TARACI vd. 2002).
-39-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
Oysa, 21. yüzy›la girerken, Türkiye kadastrosunun te-
mel sorunu;
1. bilgi standard›n›n
2. bilgi değişim standard›n›n
henüz belirlenmemiş olmas› olarak görülmekte (DPT
2001: 148), bilgi ve değişim standard›n›n belirlenmesinin
ard›ndan, kadastro parsellerinin teknik verileri ile tapu sici-
line ait mülkiyet verilerinin ilişkilendirilmeleri ve buna iliş-
kin veri tabanlar›n›n haz›rlanmas› gerektiği belirtilmektedir
(KÖKTÜRK, Erol ve KÖKTÜRK, Erdal 2002).
Bilgi sistemi tasar›mlar›nda, kadastro gören ve görme-
yen yerlerdeki müdürlüklerin işlevleri ve görev tan›mlar›
aras›ndaki farkl›l›klar›n gözetilmesi zorunludur. Bu durumu
yads›yarak, doğrudan bilgi sistemi tasar›m›na yönelmek
yanl›ş bir tercihtir. HAKAR projesi, bir yerin kadastro hiz-
meti görüp görmemesine göre bir model önermiştir. Ve bu-
na göre, ilk oluşturma ile güncel tutma ve gereksinmeleri
karş›lama gibi ayr› faaliyetlere yer vererek tan›mlam›şt›r.
Oysa, TAKBİS projesini konu alan çal›şmalar incelendiğin-
de (ÜNAL 1991), (MATARACI vd. 2002), Tapu ve Ka-
dastro Genel Müdürlüğü’nün, bu durumu göz ard› ettiği gö-
rülmektedir.
21. yüzy›la girerken, tapu ve kadastro bilgilerinin, ulu-
sal standartlar› belirlenmiş bir bilgi sistemi öngörüsüne sa-
hip olmad›klar› ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) içinde
ilişkilendirilmeleri konusunda da herhangi bir çal›şman›n
bulunmad›ğ› belirtilmektedir (KÖKTÜRK, Erol ve KÖK-
TÜRK, Erdal 2002). Görülüyor ki, Türkiye’de, öncelikle
kadastro bilgi sisteminin ilkelerinin ve standartlar›n›n ke-
sinleştirilmesi gerekmektedir.
6. Genel Değerlendirme ve Sonuç
Türkiye kadastrosunun üstlendiği işlevlerin başlang›çtan
günümüze taş›d›ğ› sonuçlar, sorunlar ve tarihsel görev, ha-
rita-tapu ve kadastro konular›nda evrensel ölçekte ortaya ç›-
kan gelişmeler çerçevesinde değerlendirildiğinde;
• Türkiye kadastrosu, devral›nan Osmanl› arazi yönetim
biçiminin yaratt›ğ› sorunlar›n ağ›rl›ğ› ve tüm faaliyetlerin
"miri arazi rejiminin" tasfiyesi ve "tapusuzluk" sorunu-
nun çözümüne yöneltilmesi nedeniyle çok amaçl› nitelik
kazanamam›şt›r.
• Türkiye kadastrosu, kendisinden önce doğan arazi
uyuşmazl›klar›n› çözmek için devreye konulmuştur ve ka-
dastro bittiği zaman, yeni yaklaş›mlara ve kadastroda nite-
lik değişikliklerine gereksinme vard›r.
• Kuruluş kadastrosu yasalar›, ömürleri amaçlar›yla s›-
n›rl›, geçici nitelikte ve bir kereye özgü uygulanan tasfiye
yasalar›d›r. Kuruluş kadastrosu tamamland›ğ›nda, kadastro-
da bir amaç değişikliği yapmak ve bir sonraki aşama için
yeni düzenlemelere gitmek gerekmektedir. Kadastro hizme-
ti götürülen yerler ile götürülmeyen yerlerde ayn› kurallar›n
uygulanmas›nda ›srar etmek yanl›şt›r. Bu nedenlerle;
1. Kadastro faaliyetlerinin tasar›m›nda;
• Kadastro hizmeti götürülen yerlerle,
• Kadastro hizmeti götürülmeyen yerlerin,
ayr› ele al›nmas› gerekmektedir. Mevcut durumda;
• Kadastro görmeyen alanlar için, 3402 say›l› Kadast-
ro Yasas› ile kapsaml› düzenlemeler öngörülmüştür. Bu ya-
sa içinde, başta 41. madde olmak üzere, kadastro gören yer-
leri de ilgilendiren çeşitli kurallara yer verilmesi yerine, bu
konular›n ayr› yasal düzenlemelere tabi tutulmas› ge-
rekmektedir.
• Kadastro gören yerlerdeki uygulamalar ise, 2859
say›l› Yasa başta olmak üzere, pek çok yönetmelik, yöner-
ge ve genelgelerle düzenlenmişlerdir. Bu düzenlemelerin
yaln›zca teknik çal›şmalar› kapsad›ğ›, mülkiyet ve buna iliş-
kin haklar›n inceleme d›ş›nda b›rak›ld›ğ› belirtilmiştir. Bu-
nun nedeni, 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu’nda yer alan,
"Taş›nmaz›n s›n›rlar›, tapu planlar› ve arz üzerindekis›n›r işaretleriyle belirlenir. Tapu planlar› ile arz üzerin-deki işaretler birbirini tutmazsa, as›l olan plandaki s›-n›rd›r" kural›d›r (Madde: 719). Kadastronun başlad›ğ› y›l-
lardan günümüze kadar, parsel s›n›rlar› arz üzerinde işaret-
lenmediğinden, taş›nmaz s›n›rlar›n›n, "tapu planlar›" (ka-
dastro haritalar›) ile güvence alt›na al›nd›ğ› kabul edilmiştir.
Bugüne kadar çizgisel olarak üretilen kadastro haritalar›, sa-
y›sal duruma getirilmeden kadastro bilgi sisteminin nas›l
kurulacağ› sorusu da yan›tlanamam›şt›r. Kadastro hizmetle-
rinin yavaş, yetersiz ve pahal› olmas› yerine, h›zl›, güveni-
lir ve çağdaş olmas› için ivedilikle önlemler al›nmal›d›r.
Bunun için, öncelikle; çizgisel kadastro bilgileri say›sal du-
ruma getirilmelidir. Kadastro bilgi sisteminin kurulmas›
için, öncelikle taş›nmaz s›n›rlar›n›n ve yüzölçümlerinin ül-
ke nirengi ağlar›na dayal› parsel köşe nokta koordinatlar› ile
belirlenmesi sağlanmal›d›r. Halen, ayn› amaca yönelik iş-
lemlerin, farkl› kurum ihtiyaçlar› için ayr› düzenlemelere
konu yap›lmalar› yerine, 3402 say›l› Kadastro Kanunundan
ayr› olarak ç›kar›lacak yeni bir yasa içinde birleştirilmeleri
sağlanmal›d›r. Dolay›s›yla, kadastro gören yerlerde;imar, kamulaşt›rma, arazi toplulaşt›rmalar›, çeşitli ku-rumlar›n planlama, teknik altyap› ve proje faaliyetleriile kadastro aras›ndaki ilişkileri kurumsallaşt›racak ye-ni bir çerçeve yasaya ihtiyaç bulunmaktad›r.
2. 4721 say›l› Türk Medeni Kanunu’nun 1003. madde-
sinde, "planlar›n nas›l haz›rlanacağ› tüzükle belirlenir"denilmekte, öngörülen bu kuralla, bugüne kadar üretilen ka-
dastro haritalar›n›n nas›l yenileneceğine değinilmemekte-
dir. Kald› ki, Tapu Planlar› Tüzüğü’nün, halen yürürlükte
olan pek çok yönetmelik ve bunlara dayal› ç›kar›lan yöner-
ge ve genelgeleri birleştirme d›ş›nda bir işlev yüklenmeye-
ceği de anlaş›lmaktad›r. Oysa, Türkiye’nin temel ihtiyac›,
çizgisel kadastro verileri üzerinden işlemlerin sürdürülmesi
-40-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevi hkm 2003/89
yerine, hukuksal geçerliğe sahip say›sal bilgilere ulaşmak-
t›r. Türkiye’de 78 y›ld›r (1925-2003) üretilen kadastro bil-
gilerinin, Türk hukuk sisteminin öngörüleri ve yarg›n›n ke-
sinleşmiş ve süreklilik haline gelmiş kararlar›na göre, ikin-
ci kadastro gerekçesiyle iptal edilmeleri olanaks›zd›r. Bu
durumda, ikinci kadastro yerine, kadastral yenileme deyimi
tercih edilmelidir. Mevcut durumda, gerek parsel koordinat
bilgilerinin (X, Y, Z) ve gerekse tapu sicilindeki mülkiyet
bilgilerinin, kullan›c› olabilecek herkese bedeli ödenmek
kayd›yla aç›k olmas› Türk hukuk sisteminde tan›mlanmal›-
d›r. Ayr›ca, kadastro parsellerine ilişkin çizgisel ilk (oriji-
nal) bilgilerin, çoğunlukla yerel yönetimler taraf›ndan ger-
çekleştirilen fiziksel planlama ve proje uygulamalar› ile sa-
y›sal duruma getirilmeleri beklenmeden yenilenebilmeleri
konusunda, yetkili kurum olan Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü taraf›ndan da, re’sen (doğrudan) bir çal›şma ya-
p›labilmelidir. Böylesi bir yaklaş›m›n tercih edilmesi, ikin-
ci kadastro gerekçe gösterilerek başlat›lacak sonu belirsiz
tart›şmalarla ülkemizin zaman yitirmesini de önleyecektir.
3. Kadastro görmeyen alanlar›n büyük bir bölümünün
ormanla ilişkili köylerden oluştuklar› ve bu alanlardaki or-
man kadastrosunun da tescile esas bilgilere sahip olmad›ğ›
bilinmektedir. Son zamanlarda, anayasay› bile değiştirecek
güce ulaşan, orman d›ş›na ç›kar›lan yerler sorununun çözü-
münü de içeren mülkiyet, orman, mera gibi çeşitli adlar al-
t›nda yürütülen kadastro faaliyetlerinin, Tapu ve kadastro
Genel Müdürlüğü çat›s› alt›nda yürütümü sağlanmal›d›r.
Çal›şmalar›n bir an önce tamamlanmas› için harita özel ke-
simi de devreye konulmal›d›r.
4. Tapu sicilinde, çeşitli tarihlerde ve çeşitli kurumlar›n
istemleri üzerine konulmuş bulunan şerhler, ipotekler, be-
yanlar ve benzeri kay›tlardan, süresi geçmesine karş›n ilgili
kurum talebi olmad›ğ› için terkin işlemi yap›lamayanlar›n
yaratt›ğ› karmaşay› gidermek bak›m›ndan, bunlar›n tapu si-
cil müdürlüklerince de kald›r›labilmeleri için doğrudan in-
celeme yapma olanağ› sağlanmal›d›r.
5. Kadastro faaliyetlerinin tasar›m›nda,
1. Bilgi standard›,
2. Bilgi değişim standard›,
yan› s›ra,
• Teknik,
• Hukuksal,
• İdari,
• Mali
konular› da kapsayan yeni düzenlemelere ihtiyaç vard›r.
Türkiye kadastrosunun tarihsel görevi, Cumhuriyetimizin
100. kuruluş y›ldönümü olan 2023 y›l›na kadar, kadastro-
nun ülke genelinde tamamlanmas›, bu güne kadar üretilen
çizgisel ve sözel bilgilerin yenilenmesi ve güncellenmesi
yoluyla bilgi sistemlerinin kurulmas›d›r. Bunun için, "Ka-dastro 2023" ad›yla bir reform projesi haz›rlanmal› ve bu
proje ivedilikle devreye konulmal›d›r.
Kaynaklar:
DİE : Adalet İstatistikleri, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara,
2000.
DÖRTGÖZ, G.Ö.: Tapunun Otomasyonundan Beklentilerimiz,Mülkiyet Dergisi, Tapu ve Kadastro Müfettişleri Derneği
Yay›n›, Say›: 17, 1995, s: 14-15, Ankara.
DPT : VI. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita Tapu ve KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, Yay›n No: 2210, ÖİK:
356, Ankara, 1990.
DPT : VIII. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita, Tapu Kadastro,Coğrafi Bilgi ve Uzaktan Alg›lama Sistemleri Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilat›, Ankara, 2001
ESMER, G. : Mevzuat›m›zda Gayrimenkul Hükümleri veTapu Sicili, Olgaç Matbaas›, Ankara, 1983
GÜRSOY, K. T.: Türk Eşya Hukukunda Zilyetlik ve TapuSicili, AÜ Hukuk Fakültesi Yay›n No: 257, Sevinç Matbaas›,
Ankara, 1970
KILIÇ, H.: Kadastro Davalar›, Cilt: 2, Sözkesen Matbaas›,
Ankara, 1999,
KÖKTÜRK, Erdal : The Preparation Conditions of Cadastre ofTurkey in to GIS, International Sym-posium on Geographic
Information Systems - Including Annual Meeting of FIG
COM 3 - Spatial Information Management, 23 – 26 September
2002, Istanbul -Turkey.
KÖKTÜRK, Erdal : Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Gelişimi,9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›, 31 Mart-4
Nisan 2003, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›
Yay›n›, Ankara, s: 627-667.
KÖKTÜRK, Erol., KÖKTÜRK, Erdal.: Convertion andExchange Problems of The Data in Geo -InformationSystem, International Symposium on Geographic Infor-
mation Systems - Including Annual Meeting of FIG COM 3 -
Spatial Information Management, September 23 - 26, 2002
Istanbul - Turkey.
MATARACI, O., BAKICI, S., İLKER, M. BOYNUKALIN, R. :
TAKBİS - Turkey’s Way in to a Land Re-gis-try andCadastre for The 21st Century, Internatio-nal Symposium On
Geographic Information Systems (Including Annual Meeting
of FIG COM 3 - Spatial Information Management), 23-26
September 2002, Istanbul-Turkey.
OZANALP, A. N.: Tapulama Kanunu Şerhi, İstanbul, 1976,
ÖZMEN, İ., ÇORBALI, H.: 3402 Say›l› Kadastro KanunuŞerhi, Genişletilmiş Üçüncü Bask›, Seçkin Yay›nevi, Ankara,
1995
TÜBİTAK, Harita ve Kadastro Reform (HAKAR) Projesi,Görev Tan›m› ve Ön Etüd Raporu (1. Aşama), Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araşt›rma Kurumu, Yap› Araşt›rma
Enstitüsü, Ankara, 1986.
TÜZÜN, S., CANSEL, E.: Anayasa Mahkemesi’nin 14. 03.989Tarihli ve E. 1988 / 35, K.1989 / 13 Say›l› Karar›na Karş›Oy Yaz›s›, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Say›: 25,
Ankara, 1991, s: 183-210.
ÜNAL, N. N.: Tapu ve Kadastro Genel MüdürlüğündeTAKBİS Oluşturma Çabalar›, Türkiye III.Harita Kurultay›,
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›,
-41-
Köktürk E., Türkiye Kadastrosunun Tarihsel Görevihkm 2003/89
Özet
Günümüzde küreselleşme, sürdürülebilir kalk›nma, kentleşme veteknolojik gelişmeler toprağ›, kullan›m›n›n planlanmas›n›, kayd›n›ve dolaş›m›n› daha da önemli k›lmaktad›r. Bu gelişme kadastroyu,vergilendirme ve iyeliğin güvencesi olma’dan çok amaçl› kadast-ro ve taş›nmaz idaresine (land administration) evrimleştirmekte-dir. Makalede, sürdürülebilir kalk›nma ekseninde evrim sürecininulaşt›ğ› toprak yönetimi (land management) ve taş›nmaz idaresikavramlar› ele al›nm›ş, taş›nmaz idare sistemi üzerinde durulmuş-tur.
Anahtar SözcüklerSürdürülebilir Kalk›nma, Toprak Yönetimi, Taş›nmaz İdaresi, Ka-
dastro, Çok Amaçl› Kadastro.
Abstract
Sustainable Development and Evoulation of the Cadastre
Nowadays, land, land use planning, registration and circulationbecome more important due to globalization, sustainable develop-ment, urbanization and technological developments. These drivershave been transforming cadastre from being guarantee of owners-hip and taxation to multi-purpose cadastre and land administrati-on system. In this paper, evolution phases of this progress, landmanagement and land administration concepts, which are occur-red and shaped in the sustainable development context, are consi-dered.
Key WordsSustainable Development, Land Management, Land Administrati-
on, Cadastre, Multipurpose Cadastre.
1. Giriş
İkinci Dünya Savaş›’n›n ard›ndan bar›ş› güvenceye alan il-
ke ve kurumlar yarat›l›rken, yeryüzünün doğal ve kültürel
değerlerini giderek yok edecek bir sanayileşme ve kalk›nma
politikas› yürürlüğe konmuştur (TANİLLİ 1997). Bu döne-
min ard›ndan ortaya ç›kan küreselleşme, bilişim teknoloji-
lerindeki değişimlerle birlikte mal, hizmet ve sermayenin
serbestçe dolaş›m›na olanak tan›yan yeni bir dünya düzeni
oluşturma çabas›na girmiştir. Küreselleşmeyle birlikte, etki-
leşimli çal›şan yeni piyasalar; çok uluslu şirketler; geniş bil-
gi ağlar›, taş›n›r telefonlar gibi yeni kurumlar ve yeni araç-
lar ortaya ç›km›şt›r. ‘Yeni dünya düzeni’ olarak tan›mlanan
küreselleşme, liberal politikalar›n güdümünde; sosyal dev-
let kavram›n› y›kmaya çal›şan, ulus devletlerin politika ala-
n›n› daraltan, egemenlik haklar›n›n bir k›sm›na ortak olma-
ya çal›şan ya da bu haklar› k›s›tlayan yeni uluslararas› ku-
rumlar (Birleşmiş Milletler, Dünya Bankas›, Uluslararas›
Para Fonu vd.) yaratm›şt›r.
Çevresel kaliteyi ve doğal kaynaklardaki bozulmay› dik-
kate almadan geliştirilmiş bu model salt ekonomik büyüme-
ye önem vermiş, sonucunda doğal kaynaklar tümden bir y›-
k›m tehlikesi ile yüz yüze gelmiştir. AKTAN ve ŞEN
(1999)’un da belirttiği gibi, bu tehlike temelde iki biçimde
ortaya ç›kmaktad›r: Bunlardan biri, denetimsiz sanayileş-
me, diğeri ise fakirliğin tüm dünyada h›zla artmas›d›r. Çok
uluslu şirketler, maliyetlerin getirdiği ek yüklerden kurtul-
mak için sanayi etkinliklerini gelişmiş ülkeler yerine çevre
tüzesinin daha gevşek olduğu ülkelere yöneltmektedirler.
Bu durumda, gelişmiş ülkelerde etkinlik gösteren firmala-
r›n, çevre standartlar›n›n yüksekliği dolay›s›yla rekabet gü-
cü zay›flamakta, bunun sonucunda gelişmiş ülkeler de çev-
re standartlar›n› düşürmektedir. Çevreye zarar veren bir
başka etmen ise küreselleşmenin tüm dünyada nüfusun bü-
yük bir kesimini h›zla fakirleştirmesidir. Fakirlik, insanlar›n
çevreye bağ›ml›l›ğ›n› artt›rmakta, bireylerin aş›r› ölçüde do-
ğal kaynak kullan›m›n› zorunlu k›lmaktad›r.
Çevre sorunlar›n›, kalk›nman›n doğal ve katlan›lmas›
gereken bir sonucu olarak gören küresel ekonomi stratejile-
ri; doğal kaynaklar›n tükenmeye ve çevre kirliliğinin ulusal
s›n›rlar› aşarak tüm dünyay› etkilemeye başlamas›yla eleşti-
rilmiş, küreselleşmenin neden olduğu çevresel, ekonomik
ve kültürel y›k›ma, sistem kendi ürettiği uluslararas› kurum-
lar arac›l›ğ›yla çözüm yollar› aramaya koyulmuştur. Bu
amaçla Birleşmiş Milletler (United Nations-UN) 1987 y›-
l›ndan başlayarak, 1992 ‘Rio Yeryüzü Zirvesi’, 1994 ‘Kahi-re Nüfus ve Kalk›nma Konferans›’, 1995 ‘Kopenhag SosyalGelişme Konferans›’, 1995 ‘Pekin Dördüncü Dünya Kad›nKonferans›’ ve 1996 ‘İstanbul Habitat II.Kent Zirvesi’nde
geliştirilerek ortaya konan ‘sürdürülebilir kalk›nma’ ile bu
aray›şlar›n› sürdürmüş ve sürdürmektedir.
Dünya Çevre ve Kalk›nma Komisyonu’nun, Birleşmiş
Milletler (United Nations-UN) Genel Kurulu ad›na 1987 y›-
l›nda haz›rlad›ğ› ‘Ortak Geleceğimiz’ (Our Common Futu-
Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim
Volkan ÇAĞDAŞ1, Mehmet GÜR2
___________________________________________________________1
Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul2
Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul
-42-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
re) adl› raporda; ekoloji ile ekonomik kalk›nma aras›nda
denge kurulmas› ve kalk›nman›n ‘sürdürülebilir’ nitelikte
olmas› önerilmektedir. Ana amaçlar›; insanl›ğ›n temel ge-
reksinimlerinin karş›lanmas›, herkes için yaşam kalitesinin
iyileştirilmesi ve güvenli bir geleceğin sağlanmas› olarak
özetlenebilecek sürdürülebilir kalk›nma kavram› bu rapor-
da; "bugünün gereksinim ve beklentilerini, gelecek kuşakla-r›n gereksinim ve beklentilerini karş›lama olanaklar›ndanödün vermeksizin karş›lama" biçiminde tan›mlanm›şt›r. Ku-
rumsal ve teknolojik gelişmeleri gelecek nesillerin sürekli-
liğine ve gereksinimlerine yönlendirmeyi amaçlayan, top-
rak ve doğal kaynaklar›n yönetimi ve korunmas›n› temel
alan sürdürülebilir kalk›nma, öncelikle ekonomik gelişimi
hedefleyen ama kalk›nma için gereken kaynaklar›n ak›lc›,
idareli kullan›m›n› ve gelecek kuşaklar için korunmas›n›
öngören, toplumsal, ekolojik, ekonomik, konumsal ve kül-
türel boyutlar› olan bir kavramd›r (GÜR 2001). Sürdürüle-
bilir kalk›nma modeli, mesleğimizle doğrudan ilintili iki ye-
ni kavram›n ortaya ç›kmas›na da neden olmuştur: ‘Toprakyönetimi’ (land management) ve ‘taş›nmaz idaresi’ (land
administration).
2. Toprak Yönetimi ve Taş›nmaz İdaresi
Uluslararas› Ölçmeciler Birliği (Fédération Internationale
des Géomètres-FIG) ve UN’nin 1999 y›l›nda ortaklaşa ya-
y›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nma için Taş›nmaz İdareSistemleri Bathurst Bildirgesi’ (The Bathurst Declaration
on Land Administration for Sustainable Development), top-rak yönetimi kavram›n›; "toprağ›n bir –toplumsal k›t- kay-nak olarak hem ekonomik hem de çevresel aç›lardan sürdü-rülebilir kalk›nmaya yönelik yönetimiyle ilişkili eylemlerintümü", taş›nmaz idaresi kavram›n› ise; "toprak yönetim po-litikalar›n›n uygulanmas› s›ras›nda, taş›nmaz iyeliğine, de-ğerine ve kullan›m›na ilişkin bilgileri saptama, kaydetme veyay›mlama süreci" biçiminde tan›mlamaktad›r. Tan›mlarda
geçen toprak; "dünyan›n yer yüzeyi olup, yerin alt›nda, üs-tünde ya da üzerinde sabitlenmiş her şeyi kapsar" olarak
ifade edilmektedir (UNECE 1996).
Bu çal›şmada, toprak yönetimi ve taş›nmaz idaresi ola-
rak adland›r›lan kavramlar başka sözcüklerle de tan›mlana-
bilir, tart›ş›larak geliştirilebilir.
Türk Yurttaşlar Yasas› (Türk Medeni Kanunu) taş›nmaz
iyeliğinin konusunu, "arazi, tapu kütüğüne kaydedilen ba-ğ›ms›z ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kay›tl› ba-ğ›ms›z k›s›mlar" olarak s›ralam›şt›r. Kavram›n bu tüzel içe-
riği, kadastro sistemimizin oluşumunu da etkilemiş, onu
‘tüzel kadastro’ niteliğinde yap›land›rm›şt›r. Bu çal›şmada
‘taş›nmaz’ kavram›, ülkemizdeki tüzel tan›m›ndan daha
kapsaml›, iyeliği, niteliği, kullan›m› ne olursa olsun, toprak
ve toprağa bağ›ml› tüm doğal ve yapay yap›lar› kapsayacak
biçimde alg›lanmakta, ormanlar, madenler, k›y›lar vd. doğal
kaynaklar› da içermektedir. Öte yandan, ‘yönetim’ ve ‘ida-re’ kavramlar› aras›nda da anlam bak›m›ndan yak›n bir iliş-
ki bulunmaktad›r. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde yönetim;
"yasalara, kurallara veya belli şartlara uygun biçimde ça-l›şmay› sağlamak, idare etmek, tedvir etmek", idare ise; "ül-ke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü"olarak tan›mlanmaktad›r. Tan›mlar› birbirine bu denli yak›n
iki ayr› sözcüğün kullan›lmas›yla, toprak yönetimi ve taş›n-
maz idaresi aras›ndaki farkl›l›ğ›n vurgulanmas› amaçlan-
m›şt›r. Çünkü toprak yönetimi, ülke kaynaklar›n›n kullan›m
politikalar›n›, taş›nmaz idaresi ise, bu politikalar›n haz›rlan-
mas›nda gereksinim duyulan verileri sağlayan yap›y›, başka
bir deyişle çok amaçl› kadastronun çağ›n gereksinimlerine
göre yeniden düzenlenmiş biçimini anlatmaktad›r.
Doğal kaynaklardan en uygun yararlanmay›, hem k›rsal
hem de kentsel alanlarda ekonomik ve toplumsal sürdürüle-
bilir kalk›nmay› desteklemesi öngörülen toprak yönetimi,
değinilen hedeflere ulaş›rken taş›nmaz idare sisteminden
yararlanacakt›r. Taş›nmaz idare sistemi, sürdürülebilir kal-
k›nmada, toprağa ilişkin işlemlerin yürütülmesinde toprak
politikalar›n›n temelidir ve bu politikalar›n›n uygulanmas›-
na yönelik işlevsel araçlara sahiptir (MOLEN 2002).
3. Kadastrodan Taş›nmaz İdaresine
Tüm dünyada, son birkaç yüzy›l içinde toprağa ve kadastro-
ya bak›ş önemli ölçüde değişmiştir. Önce bir zenginlik ara-
c› olan toprak, ard›ndan bir ticari mal, sonra k›t bir kaynak
ve günümüzde toplumsal bir k›t kaynak olma özelliklerini
de kazanm›ş ve kadastro; basit iyelik kay›tlar›ndan mali
araçlara dönüşmüş, taş›nmaz piyasalar› ile planlaman›n te-
mel taş› biçimine gelmiştir (Bkz. Çizelge 1). Başka bir de-
-43-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89
Çizelge 1: Toprağa bak›ş ve kadastronun evrimi (ENEMARK 2001)
ToprakZenginlik Arac›
Mali KadastroDeğerleme ve
Vergilendirme Modeli
Tüzel KadastroToprak Piyasas›
Modeli
Taş›nmaz İdaresiSürdürülebilir
Kalk›nma Modeli
Feodalizm
Feodal Toplum
Endüstri Çağ›
Endüstri Toplumu
Savaş Sonras›
Yap›lanma
Bilgi Çağ›
Bilgi Toplumu
1800 1950
Kadastral Uygulamalar›n Evrimi1980
İnsan - Toprak Evrimi
Çok Amaçl› KadastroToprak Yönetimi
Modeli
ToprakTicari Mal
ToprakK›t Kaynak
ToprakToplumsal
K›t Kaynak
yişle, kadastro; iyeliğin korunmas› ve vergilendirme amaç-
lar›ndan, çevresel yönetim, sürdürülebilir kalk›nma, ekono-
mik gelişim ve sosyal adalet kavramlar›na hizmet eden bir
yap›ya kavuşmuştur (WILLIAMSON ve TING 1999-1).
Teknolojik, toplumsal ve ekonomik değişimler ile sür-
dürülebilir kalk›nma ekseninde ortaya ç›kan toprak yöneti-
minin gereksinimleri; bu geleneksel kadastronun taş›nmaz
idaresine doğru yeniden yap›lanmas›n› zorunlu k›lm›şt›r.
FIG’in 1995 y›l›nda haz›rlad›ğ› ‘Kadastro Raporu’, UN ve
FIG’in 1996 y›l›nda ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘KadastralReform Üzerine Bogor Bildirgesi’, FIG taraf›ndan 1998 y›-
l›nda yay›mlanan ‘2014 Kadastrosu’ ve UN ile FIG’in 1999
y›l›nda ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nmaİçin Taş›nmaz İdaresi Bathurst Bildirgesi’nde de bu eğilim
ortaya konmaktad›r.
Kadastro ölçmeleri, tescil, değerleme ve planlama ile
bunlar›n taş›nmaz piyasalar›n›n işletilmesindeki rolleri; te-
mel hedefi sürdürülebilir kalk›nma olan bütüncül bir siste-
min bileşenleri olarak alg›lanmaktad›r. Böylesi geniş ve bü-
tüncül bir yaklaş›m sonucunda, toprağa ilişkin tüm hak, k›-
s›tl›l›k ve sorumluluklar›n Çizelge 2’de gösterildiği gibi ta-
sarlanmas› ve yönetilmesi gerekir. Bu içerik, geçmişteki
klasik kadastro ya da tescil sistemlerinden çok daha kap-
saml›d›r. Bunun sonucunda, geçen yüzy›l›n son çeyreğinde
ortaya ç›kan çok amaçl› kadastro kavram› bir gerçeklik ola-
rak karş›m›za ç›kmaktad›r. Bir başka sonuç ise taş›nmaz
idaresinin sürdürülebilir kalk›nman›n altyap›s› olarak görül-
meye başlanmas›d›r (WILLIAMSON ve TING 1999-2),
(WILLIAMSON vd. 1999).
FIG taraf›ndan 1995 y›l›nda yay›mlanan ‘Kadastro Ra-poru’, kadastronun bir arazi bilgi sistemi olarak sosyal ve
ekonomik kalk›nmadaki önemini vurgulamakta, kadastro-
nun kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi için gerekli teknik,
kurumsal ve yasal ilkeleri ortaya koymaktad›r. Kadastro
Raporu, sürdürülebilir kalk›nman›n desteklenmesi amac›yla
kadastronun; iyeliğe bağl› krediler için güvence oluşturacak
ve taş›nmaz vergilendirmesini destekleyecek biçimde yap›-
lanmas›n› öngörmekte, bunun yan›nda devlet topraklar›n›n
korunmas›, s›n›r anlaşmazl›klar›n›n azalt›lmas› ve toprak re-
formlar›n›n uygulanmas›nda, doğal kaynaklar›n izlenmesi,
geliştirilmesi ve kullan›m planlar›n›n tasarlanmas›nda, çev-
re yönetiminin desteklenmesi ve istatistiksel verilerin üreti-
minde etkin rol oynamas›n› vurgulamaktad›r. Toprak yöne-
timini; "doğal kaynaklar›n›n kullan›m ve gelişiminin yöne-tilme süreci" biçimde tan›mlayan Kadastro Raporu, yöne-
tim politikalar›na ilişkin hedeflerin başar›ya ulaşabilmesi
için toprak ve doğal kaynaklar›n kapasitesine, elmenliği ve
kullan›m›na ilişkin bilgilere gereksinim duyulduğunu belirt-
mekte ve kadastronun tan›m›n› şöyle yapmaktad›r: "Ka-dastro, toprağa ilişkin hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluk kay›tla-r›n› içeren parsel bazl› güncelleştirilmiş bilgi sistemidir.Kadastro genelde parselin geometrik tan›m›n›, parsele iliş-kin hak ve k›s›tl›l›k kay›tlar›n›, iyeliği ya da bu haklar›n de-netimini ve kimi durumda parselin değerini içerir. Kadast-ro, mali (değerleme, vergileme) ve tüzel boyutu ile toprakkullan›m›n›n yönetimine yard›mc› olmak (planlama) ve sür-dürülebilir kalk›nma ile çevresel korumay› sağlamak içinkurulabilir." (FIG 1995).
18-26 Mart 1996 tarihinde Endonezya’n›n Bogor ken-
tinde yap›lan ‘UN Bölgeleraras› Kadastro Uzmanlar› Top-lant›s›’ (United Nations Interregional Meeting of Experts
on the Cadastre) sonucunda yay›mlanan ‘Kadastral ReformÜzerine Bogor Bildirgesi’ (The Bogor Declaration on Ca-
dastral Reform) 1995’de yay›mlanan Kadastro Raporu’nda-
ki kadastro tan›m›n› geliştirerek, geleceğin kadastrosunun;
taş›nmaz piyasalar›n›n etkinliğini kolaylaşt›racak, toprakla
ilgili tüm haklar› koruyacak, uzun erimli sürdürülebilir kal-
k›nma ve toprak yönetimini destekleyecek çağdaş bir yap›-
ya kavuşmas› gerektiğini öngörmektedir. Bogor Bildirgesi;
kadastronun basit, etkili, nüfusun yap›s›na ve büyüme h›z›-
-44-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89
Çizelge 2: Çok amaçl› kadastroda hak, k›s›t ve sorumluluklar›n çak›şmas› (WILLIAMSON ve TING 1999-2)
İyelik alan›
Kültürel koruma alan›
Korunan türlerin yaşam alan›
Sel bölgesi
Önerilmiş yol geçkisi
İmara aç›k alan
Fay hatt›
Maden alan›
Enerji nakil hatt› irtifak›
Kullan›m› k›s›tl› alan
Parsel
na uyumland›r›labilir olmas›, toprağa ulaşmay› sağlamas›,
ulusal ve konumsal veri altyap›s›n›n bir parças› olmas› ge-
rektiğini belirtmektedir (UN ve FIG 1996).
Kadastro sistemlerine ilişkin bir başka araşt›rma, FIG’in
‘Kadastro ve Toprak Yönetimi’ (Cadastre and Land Mana-
gement) isimli yedinci komisyonu taraf›ndan 1998 y›l›nda
yay›mlanan ‘Geleceğin Kadastral Sistemlerine İlişkin BirVizyon-Kadastro 2014 Raporu’dur (Cadastre 2014: A Visi-
on for A Future Cadastral System). Kadastro 2014; insan
toprak ilişkisinin değişimi üzerine eğilmiş, geleceğin ka-
dastrosuna ilişkin alt› ilke ortaya koymuştur:
1. Doğal kaynaklar›n korunmas›nda, kadastroya araziye
ilişkin tüm özel-kamusal hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›
sistematik arşivleme -başka bir deyişle, arazi bilgi sistemi
oluşturma- görevi düşmektedir.
2. Kadastro ve tapu sicilinin ayr› kurumlar›n denetimin-
de olduğu klasik sistem, tapu sicili ile bütünleşik bir kadast-
roya dönüşmelidir.
3. Geleceğin kadastrosunda, klasik kadastral harita üre-
timinin yerini, derlenmiş bir veritaban›ndan farkl› ölçek ve
veri yap›s›na esneklik tan›yan modelleme alacakt›r. Böyle
bir yap›yla, haritalar›n tip, ölçek ve içeriği gereksinimlere
göre düzenlenebilecek, veritaban›ndaki bilgilerden ayn› ve-
riler kullan›larak farkl› ürünler üretilebilecek ve say›sal ve-
ri değişimi yard›m›yla kadastral bilgilerin yay›mlanmas› ve
dağ›t›lmas› kolaylaşacakt›r.
4. Bilişim teknolojisi ve geomatik uygulamalar› gelece-
ğin kadastrosunda etkin rol oynayacakt›r.
5. Kadastro hizmetleri yüksek oranda özelleştirilecek,
kamu sektörü denetim-gözetim işlevi üzerinde yoğunlaşa-
cakt›r.
6. Önemli maliyet gerektiren kadastronun işletilmesi ve
sürdürülebilmesi, kamu finansman› yerine, yararlananlar-
dan geri al›narak oluşturulacak fonlarla sağlanacakt›r (KA-
UFMANN ve STEUDLER 1998).
UN ile FIG taraf›ndan 18-22 Ekim 1999 tarihleri aras›n-
da Avustralya’n›n Bathurst kentinde düzenlenen ‘Sürdürü-lebilir Kalk›nma İçin Toprak Elmenliği ve Kadastral Altya-p›lar Semineri’ (Bathurst Workshop on Land Tenure and
Cadastral Infrastructures for Sustainable Development) s›-
ras›nda alt› çal›şma grubu oluşturulmuş; ‘İnsan-Toprak İliş-kilerinin Dinamiği’; ‘Sürdürülebilir Kalk›nmada Toprağ›nRolü’; ‘G›da, Su ve Toprak’; ‘Toprak Elmenliği ve Taş›n-maz İdaresi’; ‘Piyasalar›n, Toprak Tescili, Planlama veDeğerleme ile Arakesiti’; ‘Taş›nmaz İdare SistemlerininYeniden Tasar›m›’ konu başl›klar› alt›nda tart›şmalar yap›l-
m›şt›r. ‘Sürdürülebilir Kalk›nmada Toprağ›n Rolü’nün tar-
t›ş›ld›ğ› çal›şma grubunda, sürdürülebilir kalk›nma aç›s›n-
dan toprağ›n birbiriyle çelişen niteliklerinin olduğu ortaya
konulmuş; duyarl› ve k›t bir kaynak olmas›ndan dolay› hem
çevresel koruman›n bir nesnesi olarak görülmesi gerektiği
hem de zenginlik üreten, yat›r›mlar› çeken ekonomik ve
sosyal bir değere sahip olduğu belirtilmiştir. Seminer so-
nunda ‘Bathurst Bildirgesi’ ad›yla an›lan bir bildirge ya-
y›mlanm›ş, toprak elmenliği için etkili yasal güvencenin
sağlanmas›; tüm bireylere toprakla ilgili ekonomik eylem-
lerde f›rsat eşitliği yarat›lmas›; taş›nmaz idare sisteminde
sürdürülebilir kalk›nmay› destekleyecek düzeltimler yap›l-
mas›; bu düzeltimlerin başar›ya ulaşmas› için taş›nmaz ida-
re sistemi altyap›lar›na yat›r›m yap›lmas›; uluslar›n, ulusla-
raras› kurumlar ve sivil toplum örgütlerinin Bathurst Bildir-
gesi ilkelerine uyum sağlamalar› için desteklenmesi; taş›n-
maza yönelik bilgilerin farkl› devlet kurumlar› aras›nda ya
da devlet kurumlar› ile kamu aras›nda kolayca ak›ş›n›n sağ-
lanmas› için çeşitli önerilerde bulunulmuştur (UN ve FIG
1999).
Bu görüşlerin oluşumunda, özel iyelik ve serbest piya-
sa ekonomisine geçiş süreci yaşayan eski ‘Doğu BlokuÜlkeleri’ ile gelişmekte olan ülkeler için yepyeni bir ka-
dastronun tasarlanmas› ve küresel sermaye için yeni ta-
ş›nmaz piyasalar› yaratma amac›n›n etkili olduğu da söy-
lenebilir.
4. Taş›nmaz İdare Sisteminin Yararlar›
Taş›nmaz idare sistemi genelleştirilmiş veriler yerine parsel
baz›nda ayr›nt›l› bilgilerle ilgilenir ve bu yap›s›yla hem bi-
reysel hem de toplumsal gereksinimlere yan›t verir. Taş›n-
maz idare sisteminin belli başl› yararlar› ‘UN Avrupa Eko-nomi Komisyonu’nun (United Nations Economic Commis-
sion for Europe-UNECE) 1996 y›l›nda yay›mlad›ğ› ‘Taş›n-maz İdaresi K›lavuzu’nda (Land Administration Guideli-
nes) şöyle s›ralanmaktad›r:
İyelik güvencesi sağlama: Sistem toprak iyeliğini gü-
venceleyen tapu senetlerini düzenleyerek ve s›n›r anlaşmaz-
l›klar›n› çözerek taş›nmaz dolaş›m›nda güven sağlar, bu da
toplumsal düzenin oluşumuna yard›mc› olur.
Taş›nmaz piyasas›n›n gelişimi ve denetimi: Taş›nmaz
piyasas›n›n saydam ve etkin işleyebilmesi, spekülasyonla-
r›n önlenebilmesi; taş›nmaz al›c›-sat›c›lar›n›n güncel, güve-
nilir ve kamuya aç›k taş›nmaz kay›tlar›na ulaş›m› ile ola-
nakl›d›r.
Vergilendirmenin desteklenmesi: Doğru ve güncel taş›n-
maz kay›tlar›, taş›nmaza dayal› vergilerin toplanmas›nda
verimlilik ve etkinlik sağlayarak, vergi yükümlülerince de
kabul görecek hakça bir sistemin oluşmas›na hizmet eder.
Kredi güvenliğinin sağlanmas›: Taş›nmazlar›n çeşitli
araçlar ile likiditesi, yat›r›m için sermaye sağlaman›n yolla-
r›ndan biridir. İyeliğin güvence alt›nda olmas› ve taş›nmaz-
la ilintili tüm hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›n kay›t alt›nda
bulunmas› kredi sağlayan mali kurumlar için güvence oluş-
turmaktad›r.
Toprak reformunun kolaylaşt›r›lmas›: Taş›nmaz idare
sistemi, topraks›z çiftçilerin toprakland›r›lmas›, arazi toplu-
laşt›rmas› ve tar›m topraklar›n›n etkin kullan›m› için plan-
lanmas›nda gereksinim duyulan iyelik, toprak kullan›m› gi-
bi veriler ile toprağ›n tar›msal verimliliğine, kimyasal ve bi-
yolojik yap›s›na ilişkin bilgileri sunmal›d›r.
Konumsal planlama ve altyap› hizmetleri: Taş›nmaz
idare sistemi iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin verileri, fi-
ziksel planlamay› destekleyecek sosyolojik, ekonomik ve
çevresel veriler ile bütünleştirerek planlama süreçleri ve
plan uygulamalar›na h›z kazand›r›r.
Devlet topraklar›n›n korunmas›: Devlet topraklar› üze-
rindeki yasad›ş› yap›lanman›n önüne geçilmesi, bu taş›n-
mazlar›n kamu yarar›na hizmet eden biçimde kullan›m›;
-45-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89
devlete ait taş›nmazlar›n özel iyelikteki taş›nmazlar gibi ka-
y›t alt›na al›nmas› ve dökümünün ç›kar›lmas› ile olanakl›d›r.
Çevresel yönetimin desteklenmesi: Taş›nmaz idare siste-
mi; arkeolojik ya da çevre koruma alanlar›n›n kay›t alt›na
al›nmas›, çevresel etki değerlendirme raporlar›n›n haz›rlan-
mas› ve çeşitli bay›nd›rma projelerinin sonuçlar›n›n izlen-
mesinde etkin rol oynamaktad›r.
İstatistiksel verilerin üretimi: İyelik, değer ve toprak
kullan›m›na ilişkin istatistiksel veriler üretilerek, kalk›nma
programlar›nda öngörülen hedeflerin gerçekleşme oran› iz-
lenebilir, kamu, toprak yönetimine ilişkin politikalar› bu ve-
rilerle gözden geçirebilir, değiştirir.
5.Taş›nmaz İdare Sisteminin Temel Bileşenleri
İşlevi ve yararlar› yukar›da s›ralanan taş›nmaz idare siste-
minin; tüzel, düzenleyici, ekonomik ve bilgi yönetimi biçi-
minde dört temel bileşeni olduğu görülmektedir. Tüzel bile-
şeni; iyelik haklar›n›n saptanmas›, s›n›rland›r›lmas› güven-
celenmesi ve dolaş›m› süreçlerinden oluşur. Mali bileşeni
ise toprağ›n ekonomik yararlar› üzerine odaklan›r. Bu bile-
şen vergi gelirlerinin art›r›lmas›n›, toprağ›n toplulaşt›r›l›p
yeniden dağ›t›lmas›n› ya da salt belli amaçlar için kullan›l-
mas›n› sağlayabilir. Düzenleyici bileşeni çoğunlukla topra-
ğ›n kullan›m› ve gelişimine ilişkin verilerle ilgilenir. Bu bi-
leşen, planlama sistemince zorlanan gelişim ve kullan›m k›-
s›tlamalar›n›, mekânlar›n özel gereksinimler için tasarlan-
mas›n› ve tarihsel bölgelerden duyarl› çevresel alanlara ka-
dar s›n›fland›r›lmas›n› kapsar. Bilgi yönetimi bileşeni ise
yukar›da değinilen üç bileşenin bütünleyici bir parças› ola-
rak tan›mlanabilir (DALE ve MCLAUGHIN 1999).
ENEMARK (2001)’e göre, iyelik ve değerleme alanla-
r›nda yap›lacak hakça bir sistem tasar›m›; verimli bir taş›n-
maz piyasas›n›n oluşmas›na, toprak kullan›m› denetimi ve
gelişimi alanlar›nda yap›lacak hakça bir sistem tasar›m› ise;
etkili bir toprak kullan›m yönetiminin kurulmas›na öncülük
edecektir. Verimli bir taş›nmaz piyasas› ile etkili toprak kul-
lan›m yönetiminin bileşimi; ekonomik, sosyal ve çevresel
gelişme için sürdürülebilir bir yaklaş›m olacakt›r.
5.1. Taş›nmaz İdare Sisteminin Tüzel Bileşeni
Bu bileşen, toprağa bağl› haklar ile k›s›tlar›n derlenmesi ve
güvencelenmesini kapsar. Taş›nmazlar üzerindeki tüm ya-
sal haklar›n belirliliği ve güvenliği; taş›nmaz iyelerinin ta-
ş›nmazlar›n› likidite ederek fon sağlamas› ve kredi kurum-
lar›n›n risklerinin azalt›lmas› aç›s›ndan önem taş›r (Bkz. Çi-
zelge 3). En önemli beklentilerden biri de taş›nmaz idare
sistemi ile etkili ve verimli bir taş›nmaz piyasas›n›n oluştu-
rulmas›d›r. Bunun için, taş›nmaz idaresi kamuya aç›k olma-
l›, bireylerin taş›nmaz piyasas›na ilişkin doğru ve güncel
bilgilere h›zl› biçimde ulaşmas›n› sağlamal›d›r.
5.2. Taş›nmaz İdare Sisteminin Mali Bileşeni
Merkezi ve yerel yönetimlerin en önemli gelir kaynaklar›n-
dan biri olan taş›nmaz vergilerinden en uygun yarar› sağla-
mak için vergilendirme sisteminin hakça ve sosyal hedefle-
re hizmet eden bir yap›da tasarlanmas›, bu niteliğinin vergi
yükümlüleri taraf›ndan kabul edilmesi gerekir. Hem taş›n-
maz piyasas›n› düzenleyici hem de yönetimlere gelir getiri-
ci bir araç olan taş›nmaz vergileri; taş›nmaz idare sisteminin
mali kadastro boyutu ile yaşama geçirilir (Bkz. Çizelge 3).
Taş›nmaz idare sisteminin mali boyutu DALE ve MCLA-
UGHIN (1999)’e göre şu nitelikte olmal›d›r:
1. Vergiye konu olan taş›nmazlar›n tan›mlanmas› ve ha-
ritalanmas›;
2. Kentsel ve k›rsal alanlardaki tüm taş›nmazlar›n s›n›f-
land›r›lmas›, değer etmenleri ve değerleme için ge-
reksinilen ekonomik ve çevresel verilerin kaydedil-
mesi;
3. Taş›nmazlar›n sat›ş fiyatlar› ve sat›ş tarihleri, kiralar›,
bak›m-onar›m giderleri, net gelirleri vb. gibi piyasa
verilerinin derlenmesi ve analizi;
4. Taş›nmazlar›n vergiye esas olacak zemin ve yap› de-
ğerlerinin kestirimi;
5. Her bir taş›nmaz için vergi yükümlüsünün tan›mlan-
mas›;
6. Vergi yükümlülerince ödenmesi zorunlu olan vergi
miktar›n›n belirlenmesi;
7. Yerel ya da bölgesel düzeyde taş›nmaz fiyatlar›n›n iz-
lenmesi, istatistiksel bilgilerin üretimi.
5.3.Taş›nmaz İdare Sisteminin Düzenleyici Bileşeni
Taş›nmaz idaresinin temel hedefi, sürdürülebilir kalk›nma-
y› sağlayacak toprak yönetimi politikalar› için gerekli veri-
leri sunmakt›r. Toprak kullan›m›n›n istenilen yön ve biçim-
de denetimli gelişmesi, planlama merkezlerinin gereksindi-
ği verileri kapsayan bir taş›nmaz idare sistemi ile olanakl›-
d›r. Bunun için taş›nmaz idare sisteminin toprağ›n s›n›flan-
d›r›lm›ş nitelik verilerini de kapsamas› gerekir.
Hem üst düzey hem de fiziksel planlama aç›s›ndan
önemli olan nitelik verileri kademelenmiş planlama anla-
y›ş›na uyan yap›da olmal›, toprağ› niteliğine göre genel-
den özele doğru dikey yönde s›n›fland›rmal› ve s›n›flar ke-
sin çizgilerle birbirinden ayr›lmal›d›r. Nitelik verileri ayr›-
ca, k›rsal alanlar için toprağ›n fiziksel ve kimyasal yap›s›,
üretim türü gibi veriler, kentsel alanda ise; imar plan› uy-
gulamalar›n› kolaylaşt›racak veriler üzerine yoğunlaşmal›-
d›r. Bu nedenle, taş›nmaz idare sisteminin, tüm plan örgüt-
leri ile plan uygulay›c›lar› taraf›ndan kabul edilmiş stan-
dart bir taş›nmaz s›n›fland›rma yap›s›na sahip olmas› ge-
reklidir.
-46-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89
5.4. Taş›nmaz İdare Sisteminin Bilgi Yönetimi Bileşeni
Taş›nmaz idaresinin anahtar bileşeni toprak ve iyelik ile il-
gili verilerin yönetimidir. Yönetim eylemlerinden en çok
yarar› sağlamak; temelde veri niteliğine, verilerin güncel,
duyarl›, tam, kapsaml›, anlaş›labilir ve erişilebilir olmas›na
bağ›ml›d›r.
Toprağa yönelik bilgi sistemleri; toprak yönetiminin iş-
levlerini yerine getirmek amac›yla, genelde dört temel bi-
çimde s›n›fland›r›labilir:
1. Kadastro Bilgi Sistemi: Toprak üzerindeki hak, k›s›t-
l›l›k ve sorumluluklar› yani iyeliği, kullan›m ve de-
ğer verilerini kaydederek; saydam bir taş›nmaz paza-
r›n›n oluşumuna hizmet eder.
2. Altyap› Bilgi Sistemi: Metro, ulaş›m, gaz, su, elektrik,
iletişim gibi kamu hizmetlerinin yönetimiyle ilgilidir.
Bu sistemler daha çok kentsel alanlar için önemlidir.
3. Çevre Bilgi Sistemi: Özellikle toprağ›n fiziksel ve je-
olojik yap›s›, su kaynaklar›, bitki örtüsü ve doğal ya-
şamla ilgilenir. Doğal kaynaklar›n en uygun kullan›-
m› için gereken bilgileri üretir. Bu tür sistemler daha
çok k›rsal toprak yönetiminde önem kazan›r.
4. Sosyo–Ekonomik Bilgi Sistemi: Toplumun ekonomik
ve sosyal yap›s›n› tan›mlayacak sağl›k, eğitim, eko-
nomik gelişmişlik vb. veriler üzerine yoğunlaşarak,
üst düzey planlar›n şekillenmesinde rol oynar.
Taş›nmaz idaresi aç›s›ndan bu sistemlerin içinde en
önemli olan› parsel tabanl› kadastro bilgi sistemidir. Ancak,
toprak yönetimi için gerekli olan tüm bilgilerin kadastro bil-
gi sistemlerinde tutulmas› ve kullan›m› olanaks›zd›r. Bu ne-
denle toprak yönetiminin çeşitli işlevlerinden sorumlu olan
kurumlar, tasarlayacaklar› bilgi sistemlerinde; kadastro bil-
gi sistemlerince üretilen ‘tek bir parsel numaras›n›’ anahtar
olarak kullanmal›, tüm sistemler birbirleriyle bütünleşebile-
cek yap›da olmal›d›r (DALE ve MCLAUGHIN 1999).
-47-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrimhkm 2003/89
Çizelge 3: Taş›nmaz idare sisteminin tüzel ve mali boyutu (ROBERGE 2000)
Taş›nmaz İdare Sistemi
Tüzel Boyut Mali Boyut
Taş›nmaz İşlemlerinde
Güven Sağlama
Anlaşmazl›klar›n
Azalt›lmas›Vergi Gelirlerini
Güvenceleme
Kamu Hizmetleri
Kalitesinin Artmas›
Daha İyi Toprak
Yönetimine Liderlik
Yat›r›mlar›n Artmas›
Taş›nmaz Ederlerinin
Yükselmesi
Ülke Topraklar›n›n
Küresel Değerinin
Artmas›
Daha İyi Ekonomik,
Sosyal, Fiziksel Bir
Çevrenin Oluşumunu
Sağlama
Daha İyi Toprak
Kullan›m›-Toprak
Korumas›
SürdürülebilirKalk›nma
Az risk=
Ucuz kredi
Kredi Kurumlar›n›n
Haklar›n› KorumaVergilendirme
İyelik Hakk›n›
Koruma
6. Sonuçlar
Toprak yönetimi, sürdürülebilir kalk›nma için toprağa bağ-
l› sorunlar› çözüme kavuşturan bütüncül bir sistemdir. Ta-
ş›nmaz idaresi; toprak yönetim sistemi içinde toprağ›n iye-
liği, değeri ve kullan›m› ile ilgilenir. Daha aç›k bir anlat›m-
la bu sistem; toprak, toprak üzerindeki hak, k›s›tl›l›k ve so-
rumluluklar ile toprağ›n özniteliklerini yasal olarak belirle-
me, dökümünü ç›karma ve bu verileri etkin bir taş›nmaz pi-
yasas›n›n oluşumu için paylaşmakla sorumludur. Bir anlam-
da, çok amaçl› kadastro kavram›n›n sürdürülebilir kalk›nma
ve küreselleşme gereksinimlerine göre yeniden düzenlen-
miş biçimidir. Taş›nmaz idare sistemi; planlama, taş›nmaz
değerlemesi ve vergilendirmenin gereksinim duyduğu veri-
leri üretir, ama bu görevleri üstlenmez. MOLEN (2002)’e
göre, taş›nmaz idaresi ve toprak yönetimi, yap›lar› nedeniy-
le kültüre, tarihe ve insan davran›ş›na bağ›ml›d›r. Bu neden-
le ülkeden ülkeye farkl›l›k gösterir.
Kadastro, bugün tüm dünyada sürdürülebilir kalk›nma
ve çevresel gelişimi sağlamak için yeniden tasarlanmakta-
d›r. Bu tasar›m iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin bilgilere
ulaş›m› kolaylaşt›rarak; sosyal ve ekonomik politikalar
oluşturulmas›na, planlama ve planlar›n uygulanmas›na, alt-
yap› hizmetlerinin geliştirilmesine, doğal kaynaklar›n ko-
runmas› amac›yla çevresel denetime, k›saca toprağ›n yöne-
timine olanak tan›ma biçiminde taş›nmaz idaresine doğru
olmaktad›r.
Küreselleşmenin neden olduğu sorunlara, sürdürülebilir
kalk›nma kavram› ile çözüm yollar› arayan uluslararas› ku-
ruluşlar›n bir yandan da küresel sermayenin yat›r›mlar›n›
yönlendireceği yeni taş›nmaz piyasalar› oluşturmaya çal›ş-
mas›, ayr› bir paradokstur. Bu nedenle, temel ilkelerini özet-
lediğimiz çal›şmalarla öngörülen hedeflerin, ‘toplum yara-r›’ ilkeleriyle bağdaş›r bir yap›yla ülkemize uyarlanmas› ge-
rektiği kan›s›nday›z.
Toprak yönetiminin ülkemizdeki tüzel durumuna bakt›-
ğ›m›zda, temel ilkeler yönünden geride olmad›ğ›m›z› söyle-
yebiliriz. Yap›lmas› gereken; Anayasa’n›n toprak yönetimi
kapsam›nda değerlendirebileceğimiz maddeleri uyar›nca ç›-
kar›lm›ş olan yasalar›n, Anayasa’n›n ‘toplum yarar›’ ilkesi
doğrultusunda uygulanmas›n›, toprak yönetiminden sorum-
lu örgütlerin hiyerarşik yap›daki görev ve hedeflerinin yeni-
den tan›mlanmas›n›, bu örgütler aras›nda eşgüdüm kurul-
mas›n› ve kadastro sistemimizin iyelik kadastrosu yap›s›n-
dan s›yr›larak toprak yönetim politikalar›n›n haz›rlanmas›n-
da başvuru kaynağ› olmas›n› sağlamak olmal›d›r.
Kaynaklar:
AKTAN C., ŞEN H.: Globalleşme, Ekonomik Kriz ve Türkiye,Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek
Menuplar› ve Yöneticileri Vakf› (TOSYÖV) Yay›nlar›,
Ankara, 1999, http://www.canaktan.org/yeni-
trendler/globallesme/ana sayfa-globallesme.htm, 08.10.2002.
DALE P. F., MCLAUGHIN J. D.: Land Administration, Oxford
University Publications, ISBN 0-19-823390-6, New York,
USA, 1999.
ENEMARK S., SEVETDAL H.: Cadastres, Land InformationSystem and Planning, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG) and United Nations (UN) Conference on
Land Tenure and Cadastral Infrastructures for Sustainable
Development, 25-27 October 1999, Melbourne, Australia,
http://www.sli.unimelb. edu.au/UNConf99/session/session2
/enemark.pdf, 15.10.2002.
ENEMARK S.: Land Administration Systems A MajorChallenge For The Surveying Profession, XVIII.Survey and
Mapping Educators Conference, 2001, USA, http://surveying.
wb.psu.edu/ suredu/wb/Papers/Enemark.pdf 15.10.2002.
FIG: Statement on the Cadastre, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land
Management, 1995, http://www.fig7.org.uk/publications
/cadastre /statement_oncadastre.html, 20.09.2002.
FIG ve UN: The Bogor Declaration, United Nations Interregional
Meeting of Experts on the Cadastre, Fédération Internationale
des Géomètres (FIG) and United Nations (UN), 18-22 March,
1996, Bogor, Indonesia, http://www.sli.unimelb.edu.au/fig7/
Bogor/BogorDeclaration.html, 20.09.2002.
FIG ve UN: The Bathurst Declaration on Land Administrationfor Sustainable Develepment, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG) and United Nations (UN), Publication
No:21, Copenhagen, Denmark, 1999.
GÜR M.: Türkiye Koşullar›nda K›rsal Toprak ve YerleşimDüzenlemelerine Genel Yaklaş›m, Yüksek Lisans Tezi,
Y›ld›z Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001.
KAUFMANN J., STEUDLER D.: Cadastre 2014: A Vision forA Future Cadastral System, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land
Management, 1998, Brighton, UK, http://www.swisstopo.ch/
figwg71/cad2014 /cad2014/titlepage.htm, 20.09.2002.
MOLEN P.: Land Administration Theory: Thinking in Termsof Migration of Systems, XXII.International Fédération
Internationale des Géomètres (FIG) Congress, 19-26 April
2002, Washington DC, USA.
ROBERGE D.: Protecting Land Rights, A Key Factor inSustainable Development: The Quebec Example, 1st
International Seminar on Cadastral System, Land
Administration and Sustainable Development in Bogota, 3-5
May 2000, Bogota, Colombia, http://www.swisstopoch/fig-
wg71/doc/bogota00/robergebogota. htm, 15.10.2002.
STEUDLER D., WILLIAMSON I. P.: A Framework forBencmarking Land Administration Systems, XXII.
International Fédération Internationale des Géomètres (FIG)
Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.
TANİLLİ S.: Yarat›c› Akl›n Sentezi: Felsefeye Giriş, Adam
Yay›nlar›, ISBN-975-418-460-7, Birinci Bask›, İstanbul,
1997.
WILLIAMSON I. P., TING L.: Cadastral Trends-A Synthesis,The Australian Surveyor, Volume:44, 1999-1, No:1, Page:46-
54, Australia.
WILLIAMSON I. P., TING L.: Land Administration andCadastral Trends-A Framework for Re-engineering,Computers, Environmental and Urban Systems, No:25, 1999-
2, Page:339-366, USA.
WILLIAMSON I. P., TING L. and GRANT D.: The EvolvingRole of Land Administration in Support of SustainableDevelopment, The Australian Surveyor,Volume:44, 1999,
No:2, Page:126-135, Australian.
UNECE: Land Administration Guidelines, Un›ted Nations
Economic Commission for Europe (UNECE), New York,
USA, 1996.
-48-
Çağdaş V., Gür M., Sürdürülebilir Kalk›nma ve Kadastroda Evrim hkm 2003/89
1954
Özet
Türkiye’de, taş›nmaz mülkiyetinin kazan›lmas›, tapu siciline tescil-le olmaktad›r. Bu yüzden, taş›nmaz mülkiyetinin devrini amaçla-yan sözleşmeler, resmi şekilde düzenlenmektedir. Bu kesin kuralakarş›n, çeşitli ekonomik ve toplumsal nedenlerin de etkisiyle, ta-ş›nmazlar›n bir başkas›na devrinde, resmi şekilden ve Türk Mede-ni Kanunu’nun öngördüğü düzenden uzaklaş›lm›şt›r.
Kamu ya da özel mülkiyete konu yerler üzerinde, yasal olmayaneylemsel kullanma biçimleri ve tapu d›ş› taş›nmaz devirleri, al›nantüm önlemlere karş›n engellenememiştir. Bu durumu ortadan kal-d›rmak için, 1948 y›l›ndan başlayarak 55 y›l içinde 16 gecekonduve imar aff› yasas› ç›kar›lm›şt›r. Bu konuda en kapsaml› düzenle-me olan, 1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Kanunu ile sorun-lar çözülememiş ve 1983 sonras› 2805, 2981, 3290, 3366 say›l› ge-cekondu ve imar aff› yasalar› devreye konulmuştur.
Son 20 y›lda (1983-2003), belediyeler, kadastro ve tapu sicilmüdürlükleri ile harita özel sektörünün faaliyet alanlar›n›n önem-li bir bölümünü gecekondu ve imar aff› uygulamalar› oluştur-muştur. Bu uygulamalarla, belirli dönemlerde yasal olmayan ara-zi kullan›mlar›n›n ve tapu d›ş› taş›nmaz devirlerinin tasfiye edil-mesi ve tüm işlemlerin kadastro ve tapu sicilinde yap›lmas› amaç-lanm›şt›r. Bununla birlikte, gerek kentsel alanlarda ve gerekse k›r-sal alanlarda beklenen gerçekleşmemiş ve tapu d›ş› taş›nmaz sa-t›şlar› engellenememiştir.
Bildiride, buna yol açan gelişmeler ele al›nmakta, gecekonduve imar aff› konusu, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan ince-lenmektedir
Abstract
An Investigation on to ‘Squatter and The Amnesty ofUnouthorized Buildings’ in Turkey
In Turkey, the gaining of immovable proprietorship is done by re-gistration into title deed register. For this reason, contracts whichaim the revolve of immovable proprietorship are arrenged offici-ally. In spite of this certain rule, also by the influence of variouseconomic and social reasons in the revolve of immovables.to another person, it is digressed from official way and the orderwhich is anticipated by Turkish Civil Code
On the places, which are subjected to public or private propri-etorship illegal active usage types and immovable revolutionswhich do not have a title deed could not be prevented despite alltaken measures. In order to remove this situation, starting from1948, in 55 years 16 squatter and the law of amnesty of unautho-rized buildings were adopted. By squatter law dated 1966 andnumbered 77 which is the most comprehensive arrangement in thissubject, problems were not solved and after 1983, 208, 2981-3290-3366 numbered squatter and amnesty of unauthorized buil-dings laws were put into effect.
The applications of squatter and the amnesty of unauthorized
buildings has been an important part of working areas of munici-palities, cadastre and title deed registre offices with surveying pri-vate sector in last 20 years (1983-2003). By these applications,eliminations of immovable revolution without title deeds and ille-gal land usages in certain periods and realization of all operationin cadastre and title deed registre has been aimed. Neverthless,neither in urban areas nor in rural areas the purpose has not co-me true and the sales of immovables without title deeds couldn’tprevented.
In this paper, the developments which cause to squatter and theamnesty of unauthorized buildings are considered, the subject ofsquatter and the amnesty of unauthorized buildings is investiga-ted by means of surveying engineering services.
1. Giriş
Türkiye’de, konut gereksinmesinin imar planlar› doğrultu-
sunda ve düzenli bir yerleşme içinde karş›lanmas› için, ön-
celikle arsa sorununun çözülmesi ve ard›ndan yap›lacak ya-
p›lar›n plana uygunluğunun denetlenmesi gerekmektedir.
Bu denetimin en etkin araçlar›ndan biri, anayasan›n 128.
maddesinde belirtilen kamu görevlileri eliyle yürütülen ve
bir kamu görevi olan "yap› izin belgesi (ruhsat)" ve "ya-p› kullanma izni (iskan)" belgeleridir.
Türk hukuk sistemi, yap› denetimini, özel kişilere devri
olanaks›z bir kolluk görevi niteliğinde ve bir kamu görevi
olarak tan›mlamaktad›r. Planlaman›n arsa ve yap› süreci ile
ortaya ç›kan gelişmeleri önceden yönlendirmesi ilkesine
uygun olarak, yap› izni ve buna bağl› olarak yap› kullanma
izni verme yetkisi, belediye ve komşu alanlarda belediyele-
re, d›ş›nda ise valiliklere verilmiştir. Belediyeler ve valilik-
lerce verilen bu belgelerin varl›ğ›, bir yerde arsa sorununun
çözüldüğünü ve yap› sürecinin imara uygun biçimde yürü-
tüldüğünü göstermektedir. Ayr›ca bu belgeler, tapu sicili ve
kadastro bilgilerinin güncelleşmesini de sağlayan "cins tas-hihi" için zorunludur.
Yap›lar›n imar plan›na ve imar yasas›na uygun biçimde
ruhsata bağlanmas› ile sağlanmak istenen nihai (son) amaç
kamu yarar›d›r. Bu konuda getirilecek bir istisnai (ayr›k)
kural›n, kamu düzenini, güvenliğini, esenliğini zedeleyece-
ği ve kamu yarar›n›n gerçekleşmesini engelleyeceği kabul
edilmektedir (Anayasa Mahkemesi, 11.12.1986, E.1985/11,
K.1986/29).
Türkiye’de arsa ve yap› üretimi süreci, çeşitli yasalarla
ve yarg› kararlar› ile kontrol ve denetim alt›na al›nmaya ça-
Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme
Erdal KÖKTÜRK1
-49-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr
___________________________________________________________1
Dr., Beykoz Belediyesi Başkan Yard›mc›s›, [email protected]
l›ş›lmaktad›r. Buna karş›n, 21. yüzy›la girerken, Türkiye’de
hiçbir kurum, bina say›lar› ve nitelikleri konusunda kesin
bir bilgiye sahip değildir. Yap› izin belgesi olan ya da olma-
yan yap›lar hakk›ndaki bilgiler yaklaş›k olarak verilmekte-
dir. Bunun nedeni, belediyeler ve diğer kamu kurumlar›n›n
envanter ve arşiv sistemlerinin yetersiz ve sağl›ks›z olmas›-
d›r (İTO 2001: 2, 7). Bu yüzden, 1940’l› y›llarla birlikte gi-
derek artan gecekondu ve kaçak yap›laşma, günümüzde
devletin ve yerel yönetimlerin önlemekte yetersiz ve güçsüz
kald›klar› bir yerleşme biçimine dönüşmüştür. Bu süreç
içinde:
1. İmar plan› olmayan yerlerdeki kaçak yap›lar,
2. İmar planlar›nda yap› yasağ› bulunan (yol, park, yeşil
alan, eğitim ve sağl›k tesisleri gibi) yerlerdeki kaçak
yap›lar,
3. İmarl› alanlarda yap› izin belgesi (ruhsat) al›nmaks›-
z›n inşa edilen kaçak yap›lar,
4. İmarl› alanlarda yap› izni olmakla birlikte, yoğunluk
art›r›m› ve fonksiyon ayk›r›l›ğ› şeklinde, ruhsat ve
eklerine ayk›r› inşa edilen yap›lar,
5. Yap› kullanma izni (iskan) al›nmadan tamamlanan ve
kullan›lan yap›lar,
bir türlü önlenememiştir. Türkiye’deki kentleşme, devletin
ve yerel yönetimlerin denetiminde ve bir kent plan›na göre
değil, devletin ve bağl› kurumlar›n boş b›rakt›ğ› alanlarda
kontrol ve denetimden uzak, istedikleri gibi davranan yasa-
d›ş› gruplar›n, devlet ve birbirleri karş›s›ndaki göreli güçle-
rine karş› biçimlenmiştir (KONGAR 1998). Bu yüzden
kentlerimiz, kaçak yap›laşman›n sistemli duruma geldiği bir
çok farkl› biçimi bir arada bar›nd›rmaktad›r (TOKİ 1996:
99), (İTO 2001: 6), (Çizelge 1).
Gecekondu ve kaçak yap›laşman›n, normalden sapma
olmaktan ç›k›p, sistemin temel bir unsuru durumuna gelme-
si, yani imar sistemine uygun olan›n ayr›k (istisna), kaçak
yap›laşman›n kural olarak görülmesi:
1. Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik koşullar›n›n,
2. Aş›r› nüfus art›ş›n›n,
3. H›zl› kentleşme sürecinin,
4. Köylerden kentlere yoğun göçün,
5. Belediyelerin fiziksel planlama ve uygulama konula-
r›ndaki başar›s›zl›klar›n›n,
6. Konut sunusundaki yetersizliklerin,
7. Ve benzeri nedenlerin,
bir ürünüdür (KELEŞ 1978), (TEKELİ 1982), (KELEŞ
1996), (TOKİ,1996).
Kentsel alanlarda yasa d›ş› rant›n çekiciliği, gelir yeter-
sizliği nedeniyle bar›nma sorununu ucuz yoldan giderme
aray›şlar› da imara ayk›r› yap›laşmay› körüklemektedir.
Türkiye’de göreve gelen her içişleri ya da bay›nd›rl›k ve
iskan bakan›, "kaçak ve ruhsats›z yap›laşman›n önlenme-si" ile ilgili genelge yay›nlayarak (BİB 1993), hakk›nda y›-
k›m karar› bulunan ruhsats›z ya da ruhsata ayk›r› yap›lar›n
y›k›m işlemlerinin, bir daha izin ya da emir beklenmeden so-
nuçland›r›lmas›n› istemişlerdir. Gecekondu ve imar yasalar›-
na ayk›r› yap›laşmaya izin veren ya da yasal işlem yapmaya-
rak yürürlükteki kurallara ayk›r› davranan yetkililer hakk›n-
da yönetsel ve yarg›sal tüm işlemlerin geciktirilmeden uygu-
lanacağ›, ülke genelinde tüm valilere ve belediye başkanlar›-
na duyurulmakla beraber, kaçak yap›laşma önleneceğine gi-
derek artm›şt›r. Bu konuda benzer emirler yay›nlayan valiler
de etkili olamam›şlard›r (İV 1999). Bunun önemli bir nede-
ni, yasa ve emirlere karş› gelenlere uygulanacak mali ve ce-
zai yapt›r›mlar›n, cayd›r›c›l›ktan uzak olmas›d›r.
Türkiye’de, kaçak yap›laşmaya karş› mücadelenin top-
luma mal edilememesi yüzünden oluşan çarp›k ve düzensiz
kentleşme nedeniyle, k›rsal alanlardaki sorunlar kentlere ta-
-50-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Çizelge 1: Kaçak Yap› Türleri
KAÇAK YAPILAR
(İmara Ayk›r› Yap›lar)
Özel Mülkiyete Konu Taş›nmazlar ÜzerindeKamu Taş›nmazlar› Üzerinde
Kendi Parseli ÜzerindeBaşkas›na Ait Parsel Üzerinde
Ruhsat ve Eklerine
Ayk›r›l›ğ›
Giderilebilecek
Yap›lar
Ruhsat ve Eklerine
Ayk›r› Yap›lar
Ruhsat Al›nmadan
Yap›lan Yap›lar
İzin, İrtifak, Tahsis
Kararlar›na Ayk›r›
Özel ve Tüzel
Kişilere Ait Yap›lar
Ruhsats›z Kamu
Binalar›Gecekondular
ş›nmakta ve k›rsal yoksulluk kentsel yoksulluğa dönüşmek-
tedir. Bu nedenlerin bir sonucu olarak ortaya ç›kan gece-
kondular›n:
1. Kente gelmemeleri,
2. Y›k›lmalar›,
3. Tapu vererek hukuksallaşt›r›lmalar›,
gibi çeşitli yollar denenmiştir. Ancak bunlar›n hiç biri soru-
nu çözmemiştir. Çünkü sorunun özünde toplumun s›n›fsal
yap›s› bulunmaktad›r ve gecekondu sorunu, toplumun s›n›f-
sal yap›s›n›n mekandaki bir görüntüsüdür (TEKELİ 1982:
201-202). Türkiye’nin mevcut yap›sal sorunlar›na ek ola-
rak, yerel yönetim ve imar sistemlerindeki boşluk ve belir-
sizlikler yüzünden oluşan ve hemen her türlü denetimden
uzak etkili bir düzenlemeden yoksun koşullar›n yaratt›ğ› ge-
cekondu ve kaçak yap›lar›n, her yönüyle yasalara ayk›r› ol-
duğu, toplumun tüm kesimlerince de bilinmesine karş›n, et-
-51-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
Çizelge 2: Türkiye'de Gecekondu ve İmar Aff› Yasalar›
SIRA YASA TMMM DE YAYINLANDIĞI YASANIN ADI
NO NO KABUL RESMİ GAZETE (Yürürlükten Kald›ran Yasa - Madde No)
TARİHİ TARİH - SAYI
1 5218 14.06.1948 22.06.1948-6938 Ankara Belediyesine, Mesken Yapacaklara Belirli
Şartlarla Arsa Tahsisi ve Temliki Veren Yasa
(6188-madde: 30)
2 5228 28.06.1948 06.07.1948-6950 Bina Yap›m›n› Teşvik Yasas› (6188-madde: 30)
3 5431 06.06.1949 11.06.1949-7230 Ruhsats›z Yap›lar›n Y›kt›r›lmas›na Dair Yasa
(6785-madde: 60)
4 6188 24.07.1953 29.07.1953-8470 Bina Yap›m›n› Teşvik ve İzinsiz Yap›lan Binalar
Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)
5 7367 21.07.1959 29.07.1959-10265 Hazineden Belediyelere Devredilecek Arazi ve Arsalar
Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)
6 327 05.09.1963 12.09.1963-11503 6785 Say›l› İmar Kanunu'na Geçici Bir Madde Eklenmesi
Hakk›nda Yasa (775-madde: 42)
7 775 20.07.1966 30.07.1966-12362 Gecekondu Yasas› ( Halen Yürürlükte)
8 1990 15.05.1976 15.05.1976-15588 " " " "
9 3016 20.06.1984 20.06.1984-18437 " " " "
10 3414 02.03.1988 11.03.1988-19751 " " " "
11 3520 10.02.1989 10.02.1989-20076 " " " "
12 2805 16.03.1983 21.03.1983-17994 İmar ve Gecekondu Mevzuat›na Ayk›r› Olarak Yap›lan
Yap›lara Uygulanacak İşlemler Hakk›nda Yasa
(2981-madde: 23/a)
13 2981 24.02.1984 08.03.1984-18335 İmar ve Gecekondu Mevzuat›na Ayk›r› Yap›lara Uygulanacak
Baz› İşlemler Hakk›nda Yasa (Halen Yürürlükte)
14 3290 22.05.1986 07.06.1986-19130 " " " "
15 3366 18.05.1987 26.05.1987-19471 " " " "
16 4736 08.01.2002 19.01.2002-24645 Kamu Kurum ve Kuruluşlar›n›n Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ve Baz› Kanunlarda Değişiklik Yap›lmas›
Hakk›nda Yasa (madde: 2)
kili çözümler bir türlü uygulamaya konulamam›şt›r. Görül-
mektedir ki, Türkiye’de, cumhuriyetin duyurulmas›n›n
(1923) ard›ndan ortaya ç›kan ve 2. Dünya Savaş› ile birlik-
te giderek artan gecekondu ve kaçak yap›lar, yasakland›ğ›
halde önlenememiş, yasa kurallar›na ve mahkeme kararlar›-
na karş›n y›k›lamam›ş ve zaman içinde tek çözüm yolu, ta-
pu vererek yasallaşt›r›lmalar› şeklinde görülmüştür. Bunun
için, 1948 y›l›ndan başlayarak 55 y›l içinde, 16 "gecekon-du ve imar aff› yasas›" ç›kar›lm›şt›r (Çizelge 2).
AYBAY (1989: 4)’a göre, hukuka ayk›r› fiili (eylemsel)
durumlar› hukuksallaşt›rman›n temelinde "toplumsal ya-rar" vard›r. Eğer eylemsel durum, toplumsal huzursuzluk-
lara yol aç›yorsa, siyasal iktidar, böyle bir karar verebilir.
Bununla birlikte, Devlet, kural olarak, başkas›n›n özel mül-
kiyetine tecavüz edici nitelikte bir imar aff› karar› veremez.
KELEŞ (1996: 228)’de, y›kmakla yaln›z bir ulusal servetin
yitip gitmiş olmayacağ›, bundan çal›şma yaşam›n›n da etki-
leneceği görüşündedir. Görülüyor ki, gerek Türk hukuk sis-
teminde ve gerekse öğretide, toplumsal ve ekonomik koşul-
lar›n zorunlu k›ld›ğ› ayr›k durumlarda, kamu düzeninin ko-
runmas› aç›s›ndan imar suçlar›n›n bağ›şlanabileceği kabul
edilmektedir.
Her bağ›şlama, o güne kadar yap›lanlar› hukuksallaşt›ra-
rak önlemeyi amaçlamaktad›r. Uygulamadan edinilen dene-
yimler göstermektedir ki, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›
(imar aff›), gecekondu ve kaçak yap›laşmay› önleyeceğine
özendirmekte ve bir süre sonra yenisinin ç›kacağ› beklenti-
sine yol açmaktad›r. Oluşan beklentiler de hiçbir zaman bo-
şa ç›kmamaktad›r.
1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Yasas› ile başlayan
süreç içinde, gecekondu sorunu:
1. "Tasfiye", korunmas› olanaks›z olanlar›n kald›r›lma-
s›,
2. "Islah", mülkiyet ve teknik alt yap› sorunlar› iyileş-
tirilerek mevcut durumlar›n›n düzeltilmesi,
3. "Önleme", yeniden gecekondu yap›lmamas›n› sağla-
ma,
şeklinde öngörüye sahip çeşitli programlara karş›n sürekli
artm›şt›r. Bu gün gelinen noktada, hiç bir yasal dayanağ› ol-
madan, eylemsel olarak kamu mal›n›n kullan›lmas›n›n ya da
kat mülkiyeti d›ş›nda kalan ve tapu sicilinde tan›mlanmayan
"kay›t d›ş›" yap› yapman›n normal karş›land›ğ› ülkemizde,
zamanla ç›kar›lan "af" yasalar› ile bu tür haks›z yararlanma-
lar›n bağ›şlanmas› ve o yerlerin işgalcilerine devriyle so-
nuçlanmas›, kentleri yaşanmaz bir kaçak yap› stokuna çe-
virmiştir.
KELEŞ (1996: 228)’e göre, kentleşme, yerleşme ve
imar konular›nda yasalar› çiğneyenlerin, topluma verdikle-
ri zararlar›n ortadan kald›r›lmas› olanaks›zd›r. Ve bu kişi-
ler, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas› sonucunda, bu yollar› ye-
niden denemeyeceklerine ilişkin bir güvence de vermiş ol-
mazlar. K›saca, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›nda, sorunun,
nedenleriyle değil, sonuçlar›yla uğraşma çabas› vard›r.
Böyle olunca, her imar aff›, yeni imar aflar›n›n bir başlan-
g›c›, bir nedeni olmaktad›r. Bu nedenle, s›k s›k imar suçla-
r›n› bağ›şlay›c› yasalar ç›karmak yerine, kentleşmeye dü-
zenli ve sağl›kl› bir biçim vermek gerekmektedir. Türki-
ye’de, toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyolojik
aç›lardan ele al›narak, üzerinde en çok araşt›rma yap›lan,
buna karş›n, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan yete-
rince değerlendirilmeyen konular›n baş›nda gelen, "gece-
kondu ve kaçak yap›lar", başlang›çta hazine arazileri üze-
rinde yap›l›rken, daha sonra kamu taş›nmazlar› yan› s›ra,
özel mülkiyete konu hisseli araziler üzerinde de gelişmiş-
lerdir. 1980’li y›llarla birlikte, gecekondulaşma, büyük
kentlere göç etmiş düşük gelir gruplar›n›n dar anlamda
"bar›nma" olarak görülebilecek gereksinmelerini karş›la-
yan bir konut arz› şeklindeki amac›ndan ç›k›p, tamamen
rant amaçl› bir olgu durumuna gelmiştir (İTO 2001: 10).
Bunun nedeni, "kent hukuku d›ş›nda oluşan alanlar›n"ürettiği yasa d›ş› rant›n, hem halk›n hem de politikac›lar›n
yağma arzular›n› s›n›rs›z biçimde kamç›lamas›d›r. KON-
GAR (1998: 570), ister düzen içi ister düzen d›ş› olsun,
tüm siyasal gruplar›n ve kişilerin bu rant yağmas›na kat›la-
rak, kentlerin yaşanmaz duruma gelmesinde katk›lar›n›n
bulunduğu görüşündedir. Gecekondu ve kaçak yap›lar›n
al›m›nda ve sat›m›nda as›l kazanç ise, yap›n›n kendisinden
değil, arsas›ndan sağlanmaktad›r. Dolay›s›yla, "gecekondu
ve imar aff›" konusunda sorun, "arsa mülkiyeti"nde dü-
ğümlenmektedir. Kentleşmenin bir kentsel toprak politika-
s› olduğu kabul edildiğinde, sağl›ks›z kentleşme olan yer-
lerde sağl›ks›z bir toprak politikas› bulunmaktad›r (KÖK-
TÜRK ve KÖKTÜRK 2002). Kentsel mekan›n yeniden
üretilmesi yoluyla, sağl›kl› kentleşmenin gelişiminin dene-
tim alt›nda tutulmas› için benimsenecek arsa ve toprak po-
litikas›nda ise, toprak üzerindeki mülkiyetten değil, toprak-
tan yararlanmadan söz edilmesi daha doğrudur.
Bununla birlikte, Türkiye’de, kamu arazilerinin beledi-
yeler eliyle gecekondu sahiplerine aktar›lmas› geleneği de
sürmektedir. Kamu arsalar›n›n gecekondulara dağ›t›lmas›
gereksinmelere yan›t vermediği gibi, kentlere göçü daha da
özendirmektedir. "Arsa" da düğümlenen gecekondu sorunu-
nun çözümü için, tapu sicili ve kadastroyu da kapsayan pek
çok faaliyet bulunmaktad›r. Bu faaliyetler içinde, harita ta-
pu ve kadastro sektörünü ilgilendirenlerin baş›nda, gece-
kondu ve kaçak yap›lar›n tespiti ve değerlendirilmesi ve bu
yap›lar›n üzerinde yer ald›ğ› yerlerin topografik ve kadast-
ral durumlar›n›n belirlenmesi gelmektedir.
Günümüzde, gecekondu ve kaçak yap› sürecine egemen
olan işlem biçimi ise, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü
resmi biçime ayk›r› olan tapu d›ş› işlemlerdir. Bu duruma
son verilerek, ülke genelinde tüm taş›nmazlarla ilgili işlem-
lerin yasalara ve yürürlükteki kurallara uygun yürütülmesi
beklenirken, süreç tersi yönde gelişmiştir. Bunun bir sonu-
cu olarak, taş›nmazlar üzerinde ayni hak ilişkilerini doğru
olarak yans›tmas› gereken tapu sicilinin, yürürlükteki kural-
lara uyularak, kesintisiz ve devingen bir kent planlama-uy-
gulama süreci ile birlikte güncelleşmesi ve yenilenmesi sağ-
lanamam›şt›r. Kentsel alanlarda tapu d›ş› al›mlar›n ve sa-
t›mlar›n yoğunluğu yüzünden tapu sicili eksiksiz bir taş›n-
maz envanteri olma özelliğini yitirmiştir. Bu yaz›da, buna
yol açan gelişmeler ele al›nmakta, gecekondu ve kaçak ya-
p› sorunu, harita mühendislik hizmetleri aç›s›ndan incelen-
mektedir.
-52-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
2. Türkiye’de Gecekondu ve İmar Aff› Uygulamalar›
1966 tarihli ve 775 say›l› Gecekondu Kanunu’nun yürürlük-
te olduğu sürelerde, sorunlar› çözmesi bir yana, gecekondu-
laşman›n giderek artmas› üzerine, bu yasan›n varl›ğ› devam
ederken, bu kez, yasalara ayk›r› yap›lar›n ve yasal olmayan
arazi kullan›mlar›n›n hukuksallaşt›r›lmas› için 16.03.1983
tarihli ve 2805 say›l› yasa ve bunu yürürlükten kald›ran
24.02.1984 tarihli ve 2981-3290-3366 say›l› yasalar ç›kar›l-
m›şt›r. Bu düzenlemelerle:
1. Yasalara ayk›r› yap›larla ilgili sorunlar›n aç›k, çabuk,
kolay, kesin ve s›k›nt›s›z bir şekilde çözülmesi
2. Gecekondulara tapu vererek, sorunun köklü bir şekil-
de sonuçland›r›lmas›
3. Hisseli (payl›) taş›nmazlar› bir kereye özgü yasallaş-
t›rarak, bundan sonra payl› parsel oluşmas›na kesin-
likle izin verilmemesi
4. Kişilerin kendi bildirimlerine güvenilmesi
amaçlanm›şt›r.
Bu düzenlemeler, Cumhuriyet döneminin en kapsam-
l› "gecekondu ve imar aff›" düzenlemeleridir. Genel ya da
yerel seçimler öncesinde ç›kar›lm›şlard›r ve politikac›lar ta-
raf›ndan gecekondulara ve kaçak yap›lara bir seçim sözü
olarak verilmiş ve kabul edilmişlerdir. Ayr›ca, kentsel alan-
larda arsa, gecekondu ve kaçak yap› spekülasyonu yapan ki-
şilere çok büyük rant sağlam›şlard›r. Bu durum, politikac›-
lar›n, bir yandan gecekondular› yasallaşt›r›rken, diğer yan-
dan yap›lmas› yasaklanan gecekondulara göz yumduklar›-
n›n bir kan›t›d›r (Çizelge 3).
İmar suçlar›, yap›lar›n yap›l›ş tarihlerine göre bağ›şlan-
m›şlard›r. Son bağ›şlama tarihi, gecekondular için 02 Hazi-
ran 1981, kaçak yap›lar için 01 Ocak 1983 iken, peş peşe ç›-
kar›lan yasalarla bu tarihler 10 Kas›m 1985’e kadar uzat›l-
m›ş ve bağ›şlama konusundaki işlemler de kolaylaşt›r›lm›ş-
t›r. Bağ›şlama kapsam› d›ş›nda tutulan yap›lar›n ortadan
kald›r›lmas› (tasfiyesi) için ise, bu güne kadar herhangi bir
çal›şma yap›lmam›şt›r.İstanbul Ticaret Odas› (İTO 2001: 15)’na göre, kaçak
yap›laşman›n en yoğun olduğu dönem, "imar aff›" yasalar›-
n›n en s›k ç›kar›ld›ğ› 1983-1987 dönemidir. Bu dönemde ç›-
kar›lan, 2805, 2981, 3290, 3366 say›l› yasa uygulamalar›:
1. "Orman d›ş›na ç›kar›lan yerlerde", 17.10.1983 ta-
rihli ve 2924 say›l› Orman Köylülerinin Kalk›nmala-
r›n›n Desteklenmesi Hakk›nda Kanun (madde: 13),
2. "İstanbul Boğaz›’nda", 03.05.1985 tarihli ve 3194
say›l› İmar Kanunu (geçici madde: 7),18.11.1983 ta-
rihli ve 2960 say›l› Boğaziçi Kanunu (geçici madde:
5, 6, 7, 8, 9, 13),
3. "Devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda olan yerler-de", 21.06.1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Ka-
nunu (madde: 10, 22),
ile daha da kolaylaşt›r›lm›şt›r.
İstanbul Boğaz›’nda, özel yasa ç›kar›l›ncaya kadar, ba-
ğ›şlama d›ş›nda b›rak›lan yerlerde yap› yasağ›n› kald›rarak,
gerek Boğaziçi öngörünüm bölgesini yap›lanmaya açan ve
gerekse İstanbul ve Çanakkale Boğazlar›’n› "imar aff›" kap-
sam›na alan İmar Kanunu kurallar› (madde: 47/g, geçici
madde: 7), Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmiştir
(11.12.1986, E.1985/11, K.1986/29). Boğazlar›n, k›y› ve
sahil şeridi yönünden hiçbir ayr›ma bağl› tutulmadan bağ›ş-
lama kapsam›na al›nmas›n›n; k›y›lar›n, devletin hüküm ve
tasarrufu alt›nda olmas›, deniz göl ve akarsu k›y›lar›yla, de-
niz ve göllerin k›y›lar›n› çevreleyen sahil şeritlerinden ya-
rarlanmada öncelikle kamu yarar›n›n gözetilmesi gerekçele-
riyle iptali öncesi, 2981 say›l› Kanunda 07.06.1986 tarihli
ve 3290 say›l› Kanun ile yap›lan bir değişiklikle (madde:
14/f), İstanbul Boğaz› sahil şeridi ve öngörünüm bölgesin-
de imar aff›n›n uygulanmas› kabul edilmiş ve bu kurallar da
Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmiştir
(28.06.1989, E.1988/61, K.1989/28).
Gecekondu ve imara ayk›r› yap›lar›n, k›y›larda ve bo-
ğazlarda bağ›şlanmas›n›n iptali ard›ndan, bu kez 6831 say›-
l› Orman Kanunu’nun 2/B maddesi ile orman d›ş›na ç›-
kar›lan yerlerin, 2981 say›l› Kanun ile (geçici madde: 2/e)
gecekondu sahipleri ad›na tapuda tescilini ve sat›ş›n› öngö-
ren kurallar, "...yasa koyucunun belirtilen alanlar›n kul-lan›c›lar›na ya da başkalar›na, hatta orman içi köylerhalk›na sat›lmas›n› veya bu amaçla devredilmesini sağ-
-53-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
Çizelge 3: 1983 Sonras› Gecekondu ve İmar Aff› Yasalar›n›n Yürürlük Tarihleri ve Seçim Tarihleri
(1) : Milletvekilleri Seçimleri
(2) : Yerel Seçimler
(3) : 84/8484 Say›l› Bakanlar Kurulu Karar›yla
30.09.1984 Tarihine Kadar Uzat›lm›şt›r
İmar Aff› Seçim Tarihi Affa Konu Affa Konu İmar Aff› Tespit ve
Gecekondular›n Kaçak Yap›lar›n Değerlendirmelerin
Yasa No-Yürürlük Tarihi Son İnşa Tarihi Son İnşa Tarihi Son Başvuru Tarihi Sonuçland›ğ› Tarih
2805-21.03.1983 06.11.1983 (1) 02.06.1981 01.01.1983 21.06.1983 21.10.1984
2981- 08.03.1984 25.03.1984 (2) 02.06.1981 01.10.1983 08.09.1984 (3) 08.12.1984
3290- 07.06.1986 - 10.11.1985 10.11.1985 08.12.1986 08.06.1987
3366- 26.05.1987 29.11.1987 (1) 10.11.1985 10.11.1985 08.12.1986 07.12.1987
layacak bir düzenleme yapmas› olanakl› değildir..." ge-
rekçesiyle, anayasan›n 169. ve 170. maddelerine ayk›r› bu-
lunarak iptal edilmiştir (Anayasa Mahkemesi, 27.09.1995,
E.1995/13, K.1995/51).
Görülmektedir ki, gecekondu ve kaçak yap›laşman›n he-
men her alanda bağ›şlanmas› uygulamalar›n›n bir çoğu,
anayasaya ayk›r› bulunarak iptal edilmişlerdir. Bu durum,
hukuka ayk›r› faaliyetlerin tasfiyesi için, anayasaya ayk›r›-
l›ğ›n bile göze al›nd›ğ›n› göstermektedir.
2805, 2981-3290-3366 say›l› yasalara göre, bağ›şlanma
için, 2.5-3 milyon dolay›nda gecekondunun başvurmas›
beklenirken, başvurular 1.5-2 milyon dolay›nda kalm›şt›r.
Anayasa Mahkemesi (21.10.1986, E.1986/16, K.1986/
25)’ne göre bunun nedeni, kişilere ait gecekondular›n ve ka-
çak yap›lar›n kay›t alt›na al›nmalar› durumunda y›kt›r›labi-
lecekleri endişesidir.
Buna karş›n, kentteki tüm yap›lar›n yaln›zca %7’sinin
ruhsatl› olduğu İstanbul’da, 1983-1987 döneminde ç›kar›-
lan "imar aff›" yasalar›n›n verdiği olanaklardan 750 000 do-
lay›nda yap› yararlanm›şt›r (İTO 2001: 2,8). Bu yüzden, ge-
cekondu, ülkemizde, bir büyük kent ve gelişmiş bölge soru-
nu olarak değerlendirilmektedir (KELEŞ 1996: 387).
Düzensiz ve çarp›k yap›laşma sonucu inşa edilen ve sa-
y›lar› büyük rakamlara ulaşan, çoğunluğu gecekondu niteli-
ğinde olan yap›lar›n, işçi çal›şt›r›lmadan, aile bireyleri tara-
f›ndan ya da karş›l›kl› yard›mlaşma yoluyla yap›ld›klar› ka-
bul edilerek, bağ›şlama kapsam›na giren ve inşas› tamam-
lanm›ş yap›lara Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) primleri-
nin ve cezalar›n›n uygulanmayacağ› belirtilmiştir (2981-
3290-3366, madde: 19).
Bir yandan, yasalara ayk›r› yap›ld›klar› için İmar Yasa-
s›’na göre verilmiş cezalar, diğer yandan, imara ayk›r› bina
inşa etmiş olan kişilerin borçlu olduklar› SSK primlerini ve
cezalar›n› ödemelerinin bağ›şlanmas›, "...ayr›cal›kl› birdurum yarat›lm›ş..." şeklinde değerlendirilerek, bu du-
rum, "...ayr›ml› bir işlem niteliğinde ve eşitlik ilkesineters düşebilecek bir görünüme sahip olduğu söz götür-mez..." olarak aç›klanm›şt›r. Bununla birlikte, yap›mlar› s›-
ras›nda büyük ölçüde işçi çal›şt›r›lmad›klar› ifadesi ile, bu
yap›lar için, SSK primlerinin ve cezalar›n›n bağ›şlanarak
vatandaşla idare aras›nda sonu gelmez uyuşmazl›klar›n ko-
lay, kesin ve s›k›nt›s›z bir şekilde çözümlenmesinde kamu
yarar› olduğu kabul edilerek, bağ›şlama konusu, "imar af-f›"n› başar›ya ulaşt›rma gerekçesine bağlanm›şt›r (Anayasa
Mahkemesi, 21.10.1986, E.1986/16, K.1986/25).
KAHVECİ (1989: 17), Türkiye’de 1980 öncesi yaşanan
yoğun gecekondulaşma ile gerek topluma ve gerek bu kişi-
lere haks›zl›k yap›ld›ğ›, gecekondulaşmaya f›rsat tan›man›n
en büyük adaletsizlik olduğu, gecekondu imar aff›ndan öğ-
renilen çok ac› derslerin bulunduğu, bunun en çarp›c› örne-
ğinin, bir gecekonduya götürülen ve 1989 y›l›nda 4500-
6000 USD dolay›nda olan su, yol, kanalizasyon gibi teknik
altyap› hizmet giderlerinin planl›, düzenli bir kente götürü-
len altyap› hizmetlerinden 4-5 kat daha fazla olduğu ve do-
lay›s›yla gecekondu yapan kişilerin kulland›klar› yerlerin,
teknik altyap›s› tamamlanm›ş, imara uygun duruma getiril-
mesinin çok pahal› ve çoğu kez olanaks›z olduğu görüşün-
dedir. Görülmektedir ki, gerek bağ›şlama yasalar› ve gerek-
se yarg› kararlar› ile öngörülen hoşgörülü tutumlar ve tan›-
nan geniş olanaklara karş›n, "gecekondu ve imar aff›" uy-
gulamalar›, başar›ya ulaşmak bir yana, kentleri içinden ç›k›-
lamaz hale getirmiştir.
1983 sonras› yürürlüğe konulan "gecekondu ve imaraff›" yasalar›:
1. Arsa
2. Yap›
şeklinde iki konuda bağ›şlay›c› kurallar içermektedir. Gece-
kondular:
1. Korunacaklar
2. İyileştirilerek korunacaklar
3. Y›k›lacaklar
olmak üzere üç türde değerlendirilmekte, işgal ettikleri fi-
ili durumlara göre yasallaşt›r›lmalar› ve arsa tapular›n›n ve-
rilmesi amaçlanmakta; yap› izin belgeli (ruhsatl›) olup kat
irtifak› kurulmuş yap›larda ise, "kaçak katlar" diye adlan-
d›r›labilecek yap› bölümlerinin ruhsata bağlanarak taş›n-
maz üzerinde daha önce kurulmuş kat irtifak› ile kaynaşt›-
r›lmalar› öngörülmektedir (Anayasa Mahkemesi,
18.01.1989, E.1988/3, K.1989/4). Bu iki durumda da, yap›-
lar›n:
1. 10 Kas›m 1985’den önce yap›lm›ş olmalar›,
2. 07 Aral›k 1986 tarihine kadar ilgili kurumlara (bele-
diye, valilik, defterdarl›k, vak›flar gibi) başvurmala-
r›,
3. 07 Eylül 1987 tarihine kadar her bir parsele ait dosya-
lar›n Yeminli Özel Teknik Bürolar taraf›ndan ilgili
kurumlara teslim edilmesi
4. 07 Aral›k 1987 tarihine kadar ilgili kurumlar taraf›n-
dan tespit ve değerlendirme işlemlerinin tamamlan-
m›ş olmas›,
koşullar› getirilmiştir. Belirtilen tarihlere kadar başvurma-
yan ya da işlemlerini tamamlamayan yap›lar hakk›nda, bu
tarihlerden sonra kurumlar›n doğrudan tespit ve değerlen-
dirme işlemleri yapamayacaklar› ve bu tür yap›lar›n bağ›ş-
lama d›ş›nda kalacaklar› belirtilmiştir. Tersine bir değerlen-
dirmenin, belirli bir dönemde yap›lan yap›lar›n bağ›şlanma-
s›n› öngören yasalar›n, belirsiz bir zaman süreci içinde uy-
gulanmas› sonucunu doğuracağ› ve bunun da "imar aff›" ya-
salar›n›n amac›na ayk›r› düşeceği kabul edilmiştir (Dan›ştay
6. Daire, 31.10.1989, E.1989/1142, K.1989/2021;
11.12.1989, E.1989/2043, K.1989/2436).
Bağ›şlanma kapsam›ndaki gecekondular için:
1. Adres ve yerinin belirlenmesi, krokiye bağlanmas› ve
tapu tahsis belgesi verilmesi
2. Gecekondu bölgelerinin topografik haritalar›n›n ve
buna dayal› ›slah imar planlar›n›n yap›lmas›
3. Islah imar planlar›n›n araziye uygulanmas› (parselas-
yon) ve tapular›n verilmesi
aşamalar›ndan oluşan bir süreç öngörülmüştür. Bay›nd›r-
l›k ve İskan Bakanl›ğ› (TAU, 23.07.1984 tarihli ve
7524/1442 say›l› Genelge), gecekondu ve kaçak yap›lar›n
tespitinde ve değerlendirmelerinde, adresleri belirleyen ve
yak›n çevredeki (herhangi bir sabit nokta olarak tan›mla-
d›ğ›) röperlere bağlant›y› gösteren bir krokinin yeterli ol-
duğunu ve böyle bir krokide harita mühendislerinin imza-
s›na gereksinme bulunmad›ğ›n› belirtmiştir. TMMOB Ha-
rita ve Kadastro Mühendisleri Odas›’n›n tepkisini alan bu
karar üzerine başvurulan Devlet Bakan› görüşme istemine
-54-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
yan›t vermemiştir (HKMO 1985: 12).
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› (HKMO) rapor-
lar›nda (HKMO 1985: 15-23):
1. gecekondular›n işgal ettikleri yerlerin mülkiyet du-
rumlar›n›n
2. gecekondu ve kaçak yap›lar›n fiilen kulland›klar› yer-
lerin ve s›n›rlar›n
harita mühendislik hizmetleri kapsam›nda ve haritac›l›k
tekniğine uygun olarak belirlenerek, elde edilen doğru bil-
gilere göre röperli kroki ve tapu tahsis belgelerinin düzen-
lenmesi önerilmiş, tersi durumda;
1. teknik elemanlar›n mesleki ahlak ve disiplinlerinin
bozulacağ›
2. ileride giderilmesi olanaks›z hatalar›n oluşacağ›
uyar›s›nda bulunulmuştur. Yap›lan öneri ve uyar›lara gere-
ken duyarl›k gösterilmemiştir. Bu konudaki tüm faaliyetler,
farkl› meslek sahiplerince kurulan Yeminli Özel Teknik
Bürolar taraf›ndan yürütülmüştür. Türk imar sisteminde ilk
kez bu tür bir yöntem denenmiştir.
Yeminli Özel Teknik Bürolar taraf›ndan düzenlenen
belgelerde ise, bir parsel üzerinde bulunan birden çok yap›-
n›n işgal ettikleri yerlerin toplam› hiçbir zaman parsel yü-
zölçümüne eşit ç›kmam›şt›r. Baz› durumlarda, fiili kullan›m
alanlar› toplam›n›n parsel yüzölçümünün birkaç kat›na ulaş-
t›ğ› görülmüştür. Bu tür yanl›şl›klar(!), ›slah imar plan› uy-
gulamalar›nda ve tapu verme aşamas›nda ciddi sorunlara
yol açm›şt›r.
Kamu taş›nmazlar› üzerindeki gecekondulara, ilke ola-
rak, yap›n›n işgal ettiği arsa tapusunun verilmesi öngörül-
müştür. Ancak, ›slah imar planlar›n›n ve parselasyon çal›ş-
malar›n›n zaman alacağ› düşünülerek, gecekondular›n fiili
kullan›m alanlar› kay›t sahibi kamu kuruluşunca gecekondu
sahiplerine tahsis edilmiş ve bu işlem tapu sicilinin beyan-
lar hanesinde gösterilerek, ilgililerine ileride verilecek tapu-
nun bir güvencesi olarak "tapu tahsis belgesi" verilmiştir.
Düzenlenen tapu tahsis belgelerinin, bir mülkiyet belgesi
değil fiili kullanmay› belirleyen zilyetlik belgesi olduğu; bu
belgenin ilgilisine kişisel hak sağlad›ğ›; tek baş›na tahsis
edilen yerin gecekondu sahibi ad›na tapuda tescilini sağla-
mayacağ› kabul edilmiştir. Tapu tahsis belgesine dayanarak
tescil karar› verilebilmesi için, gecekondunun bulunduğu
yerde ›slah imar planlar›n›n yap›lmas› ve bağ›ms›z imar
parsellerinin oluşturulmas› koşulu getirilmiştir (Yarg›tay
H.G.K.Karar›, 04.12.1996, E.1996/14-763, K.1996/864;
14.H.D. Karar›, 30.04.1999, E.1999/2535, K.1999/3253).
2981-3290-3366 say›l› yasan›n 20. maddesinde, "...zo-runlu durumlarda ve h›zla gecekondulaşma ve kaçakyap›laşma eğilimi gösteren alanlarda, 3194 say›l› İmarYasas›’n›n imar plan› yapma koşullar› ve standartlar›aranmadan, buralarda yap›lacak yap›lara H=12.50m (4kat) imar hakk› verileceği..." belirtilmiştir. Çok özel ko-
şullar›n ve ayr›k durumlar›n varl›ğ›nda öngörülen bu kural,
amac› d›ş›nda ve ülkenin her yerinde uygulamaya konul-
muştur. Böylelikle, gecekondu ve kaçak yap›lar›n bağ›şlan-
mas›nda, ülkemizin önemli bir bölümünün deprem kuşağ›n-
da olduğu, bir yerin jeolojik/jeoteknik etüdleri yap›lmadan
yerleşime uygunluk kararlar›n›n verilemeyeceği göz ard›
edilmiş ve her yer yasayla imara aç›lm›şt›r. Düzenli, sağl›k-
l› bir çevre ve yerleşme ortam›n› öngören bir planlama an-
lay›ş› çerçevesinde arazi kullan›ş kararlar› verilmesi yerine,
gecekondular›n işgal ettikleri fiili durumu değişmeden ko-
ruyan ve işgali imarlaşt›ran bir yaklaş›m benimsenmiştir.
Ayr›ca, 2981-3290-3366 say›l› yasan›n 13. maddesinde
yer alan, "...imar plan› olan yerlerde mevcut imar plan-lar› gerektiği takdirde ›slah imar plan› şeklinde yenidendüzenlenir..." kural› ile bağ›şlama d›ş›nda hiçbir gecekon-
du ya da kaçak yap›n›n kalmamas› hedeflenmiştir. Yasan›n
aş›r› hoşgörülü kurallar›, idarelerin pek çok yanl›ş uygula-
malar yapmalar›na da yol açm›şt›r. Özellikle, belediyeler ta-
raf›ndan, bulunduklar› yerde korunmas› olanaks›z olan ge-
cekondularla, belediyelere devredilmeyen kamu arazileri
üzerindeki gecekondular›n, 2981-3290-3366 say›l› yasalara
göre sahip olduklar› belgeler tapu gibi değerlendirilerek,
resmi olmayan yap› projeleri, "avan proje" ad›yla onayla-
narak imara ayk›r› yap›laşmaya izin verilmiştir.
Böylelikle, gecekondu ve imara ayk›r› yap›laşmay› orta-
dan kald›rmak için ç›kar›lan bağ›şlama yasalar›, yatayda tek
katl› olan gecekondular›n yerine, dikeyde çok katl› yeni bir
kaçak yap›laşmaya yol açm›şlard›r. İstanbul’da, 1984 son-
ras›, imara ayk›r› yap›lar›n büyük bir k›sm›, bu uygulama-
lardan yararlanarak yap›lm›şlard›r.
Bağ›şlama kapsam›ndaki yap›lara, ruhsat ve kullanma
izni verilmesi işlemleri, bir kereye özgü uygulanacağ›ndan,
bundan sonraki uygulamalar›n ›slah imar planlar›n› gelişti-
ren imar planlar›na göre yap›lmas› öngörülmüştür (madde:
20). İlçe belediyeleri, ›slah imar planlar›n› bir kez uygula-
d›ktan sonra, imar planlar›n› yapmak yerine ve 1984 tarihli
ve 3030 say›l› Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hak-
k›nda Kanun’un denetiminden de kaçarak (madde: 14), ›s-
lah imar planlar›n› s›k s›k değiştirmişlerdir. Kişisel rant uğ-
runa yaz boz durumuna gelen ›slah imar planlar›ndaki deği-
şiklikleri önlemek için, Dan›ştay taraf›ndan, "...›slah imarplan›nda, varsa mevcut hatan›n giderilmesine yönelikdeğişiklik yap›lmas› d›ş›nda, ›slah imar plan› tadilat› ad›alt›nda değişikliğe konu edilmesinin olanaks›z olduğu-na..." karar verilmiştir (Dan›ştay 6. Daire, 19.09.1996,
E.1995/7412, K.1996/3658; 24.12.1997, E.1997/689,
K.1997/5115).
Gecekondu bağ›şlama yasalar›nda, bir ad›m daha ileri
gidilerek, belediyeler ya da valiliklerce istemde bulunulma-
s› durumunda, kadastro gören yerlerde, 3402 say›l› Kadast-
ro Yasas› ile "imar aff›" yasalar›n›n birlikte uygulanmas›
benimsenmiştir. 3402 say›l› Kadastro Yasas›’n›n 22. mad-
desinde yer alan, "...2981 say›l› Kanun ve değişikliklerihükümlerine tabi yerlerde bu madde hükmü uygulan-maz..." kural› gereğince, daha önce kadastro gören yerler-
de yap›lan ›slah imar plan› uygulamalar› ikinci kadastro ola-
rak kabul edilmemiştir. Buna göre, ›slah imar planlar›n›n
yap›l›p yap›lmad›ğ›na ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu’nda
belirtilen onaylar›n al›nmas›na, duyurular›n yap›lmas›na,
komisyonlar›n kurulmas›na bak›lmaks›z›n, kadastro müdür-
lükleri taraf›ndan gecekondu sahipleri belirlenerek adlar›na
tescillerin yap›lmas› öngörülmüştür (madde: 10/b).
Kadastro müdürlüklerince yap›lacak uygulamalar d›ş›n-
da, belediyeler taraf›ndan gerçekleştirilecek olan uygulama-
larda, öncelikle; 1) mülkiyet incelemesi, 2) arsa bedellerinin
belirlenmesi, 3) ›slah imar plan› uygulamas› yap›lmas› ön-
görülmüştür.
-55-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
2.1. Mülkiyet İncelemesi
Tapu tahsis belgesi alan gecekondu sahibinin; kendisinin,
eşinin, reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve kom-
şu alan s›n›rlar› içinde arsa ya da konut sahibi olmamas› ön-
görülmüştür (madde: 13). Yasada, "oturduğu il" yerine
"oturduğu belediye" deyiminin kullan›lmas›yla, bir çok
belediyenin bağl› olduğu büyük şehir belediyelerinde, bir
kişinin, her bir belediyede gecekondu sahibi olabilmesi sağ-
lanm›şt›r. Bu kez, Dan›ştay taraf›ndan (6. Daire,
30.10.1989, E.1989/109, K.1989/156) birden çok gecekon-
dusu olanlar›n, hak sahibi olabileceği gecekondu d›ş›ndaki
diğer gecekondular›n› satabileceği kabul edilmiştir. Ayr›ca
tapu işlemleri tamamlanmayan gecekondular›n bir kereden
çok el değiştirmelerinin engellenemeyeceği karar› ile, Türk
Medeni Kanunu’na ayk›r› tapu d›ş› al›m-sat›m işlemlerine
geçerlik sağlanm›şt›r.
Yasada öngörülen mülkiyet incelemesi ve yarg› kararla-
r›, ilk başta, gecekondulaşmay› k›s›tlayan bir önlem gibi gö-
zükmektedir. Oysa benimsenen kurallar›n, birden çok gece-
kondu sahibi olmay› engellemek bir yana, bunu özendirdiği
söylenebilir. Yasa ve yarg› kararlar›, gecekondu al›m› ve sa-
t›m› ile mücadele etmenin fazla etkili olamayacağ›n› ve ge-
cekondu ticareti yapanlar karş›s›nda devletin ve yerel yöne-
timlerin ne kadar çaresiz olduklar›n› göstermektedir. Gece-
kondu ve imar aff› yasalar›n›n uyguland›ğ› dönemlerde, mal
sahipleri sicilinin bilgisayar destekli yürütülmemesi ve tapu
sicilindeki bilgilerin herkese aç›k olmamas› yüzünden, tapu
sicil müdürlüklerinin mülkiyet incelemesini gereği gibi
yapt›klar› ve denetimlerin eksiksiz yerine getirildiği konu-
sunda kuşkular vard›r. Bunun bir kan›t›, her bir tapu tahsis
belgesi sahibi ve eşine ait tapuda kay›tl› taş›nmaz olup ol-
mad›ğ›na ilişkin incelemenin, onlarca ciltten oluşan tapu
kütüğü sayfalar›n›n tek tek gözden geçirilerek yap›lmas› iş-
lemidir. Böyle bir inceleme ile sonuç al›namayacağ› görül-
düğünden, tapu sicil müdürlükleri, herhangi bir inceleme
yapmadan, belediyelere "tesadüf edilememiştir" ya da
"rastlan›lamam›şt›r" şeklinde yüzeysel bilgiler vermişler-
dir. Bu durum, gerçekçi bir mülkiyet incelemesi yap›lmad›-
ğ›n›, yaln›zca yasa ile öngörülen bir işlemin, şeklen bürok-
ratik olarak yerine getirildiğini göstermektedir. Yasada ön-
görülen mülkiyet incelemesinin doğru bir şekilde yap›labil-
mesi için, tapu sicilini de kapsayan bir kadastro bilgi siste-
minin zaman yitirilmeden kurulmas› gerekmektedir.
2.2. Arsa Bedellerinin Belirlenmesi
Gecekondu bağ›şlama yasalar›nda (2805, 2981-3290-3366),
"...bu kanunda belirtilen esaslara göre tespit edilecekarsa bedeli..." deyimi (madde: 8), yasa gereği kurulan fon
yönetmeliğinde, "...gecekondular›n sahipleri taraf›ndanbeyan edilen arsa ve arazi bedelleri..." şeklinde belirtil-
miştir (madde: 9). Emlak vergisine dayanak oluşturan so-
kak/cadde birim değerlerine göre, gecekondu sahipleri tara-
f›ndan "beyan" edilecek değerler, "arsa bedeli" olarak ka-
bul edilmiştir.
Bununla birlikte, belediye ve valiliklerin, arsa bedelleri-
ni, 1983 tarihli ve 2942 say›l› Kamulaşt›rma Kanunu’na gö-
re yeniden belirleyebileceklerine de yer verilmiştir (madde:
18/b). Yeniden belirlenecek bedel, "tespit bedeli" olarak
tan›mlanm›şt›r. Bu durumda, beyan edilen bedel, tespit edi-
len bedelin 2/3’ünden az değilse, beyan edilen bedelin esas
al›nacağ›, tersi durumda tespit edilen bedelin arsa bedeli
olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
Kamu arazilerinin sat›ş›nda, arsa bedelini al›c›lar›n be-
lirlemesi (takdir etmesi) şeklindeki kural dikkat çekicidir.
Bu al›ş›lm›ş bir durum değildir. Ayr›ca, gecekondular›n,
y›llarca kulland›klar› kamu taş›nmazlar› için, kira ya da kul-
lan›m bedeli ödememeleri, imar suçlar›n›n bağ›şlanmas›nda
gecekondular lehine hoşgörünün ne kadar geniş tutulduğu-
nu göstermektedir. İmar suçu işleyenlere gösterilen hoşgö-
rü karş›s›nda, imar disiplininin, bundan böyle nas›l, ne za-
man ve ne şekilde sağlanacağ› belirsizliğini korumaktad›r.
2.3. Islah İmar Plan› Uygulamalar›
İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, büyük kentlerin
gelişme alanlar›nda, başta hazine arazileri olmak üzere, ge-
rek özel mülkiyete konu ve gerekse kamuya ait olan ve yü-
zölçümü birden çok kişinin konut yapmas›na elverişli top-
raklar, müşterek (payl›) mülkiyet kurallar›na bağl› olacak
şekilde, özel parselasyon ile küçük paylara ayr›lm›ş, ard›n-
dan payl› sat›şa konu yap›lm›şlard›r. Pay (hisse) sat›n alan-
lar payl› taş›nmaz›n paylar›n› karş›layacak belirli bir bölü-
mü üzerine "yap›" yapm›şlar ve bu şekilde paydaşlar ara-
s›nda, "...kay›tta payl› (şayi), eylemsel olarak bağ›m-s›z..." bir kullanma biçimi oluşmuştur (Yarg›tay 1.H.D.
12.10.1978, E.1978/10739, K.1978/10612). Gecekondu ba-
ğ›şlama yasalar› ile, kişilerin özel parselasyon sonucu pay-
daş olduklar› arsa ve arazilerin herhangi bir yerinde oluştur-
duklar› "fiili durum", ›slah imar planlar›nda dikkate al›na-
rak, arsa paylar› oran›nda ya da fiili kullan›m durumlar›na
göre bağ›ms›z parseller oluşturulmuş ve kişiler ad›na doğru-
dan (re’sen) tescil edilmişlerdir.
Görülüyor ki, gecekondu ve imar bağ›şlama yasalar›,
belediyelere, üzerinde gecekondu bulunan kamu arazileri
ile kaçak yap› bulunan hisseli arazilerde ›slah imar plan›
yapma ve uygulama yetkisi vermiştir (madde: 10/c). Bu yet-
kinin kullan›lmas› s›ras›nda, düzenlemeye giren parsellerin
yüzölçümlerinden %35’e kadar olan k›sm›, "düzenlemeortakl›k pay›" ad›yla yol, yeşil alan, çocuk bahçesi, park,
meydan, otopark, cami, karakol gibi sekiz ayr› fonksiyon
için kesilmiştir (madde: 18/c). Bu uygulamalarla, imara ay-
k›r› yap›laşman›n yer ald›ğ› parseller ile hisseli parsellerin
bulunduğu alanlarda yap›lan özel parselasyon planlar›yla
oluşan fiili duruma en az kar›şarak, bu yerleri yeniden dü-
zenlemek, bir başka anlat›mla, kaçak yap›laşmay› bir ölçü-
de hukuka uygun duruma getirmek amaçlanm›şt›r.
2981-3290-3366 say›l› "gecekondu ve imar aff›" yasa-
lar› uyar›nca yap›lan ›slah imar plan› uygulamalar›yla, 15
y›l içinde (1984-1999), 619 071 adet parsel tapu siciline
kaydedilmiştir. Bu parsellerin kaplad›ğ› alan 334.4
km2’dir. Bu alana, %35 düzenleme ortakl›k pay› da eklen-
diğinde, ›slah imar plan›na konu alanlar, Türkiye’de 1925-
-56-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
1999 y›llar› aras›nda 354 244.66 km2’lik kadastro hizmeti
götürülen alan›n binde 1.3’ünü oluşturmaktad›r (DPT
1990: 62), (DPT 1995: 38), (DPT 2001: 112), (Çizelge 4).
Islah imar plan› uygulamalar› sonucu oluşan parsellerin
%5’i, İstanbul’da Şişli ve Kağ›thane ilçelerinde yap›lan
çal›şmalardan elde edilmiştir. Bu çal›şmalar›n verilerine
göre, 1 m2
uygulama bedeli 40-70 USD olarak gerçekleş-
miştir (Çizelge 5).
Islah imar plan› uygulamalar›, harita özel kesimine
önemli miktarda sermaye aktarm›şt›r. 1984-1999 dönemin-
de, belediyeler, kadastro ve tapu sicil müdürlükleri ve hari-
ta özel kesiminin faaliyet ve çal›şma alanlar›n›n büyük bir
bölümünü ›slah imar plan› uygulamalar› oluşturmuştur.
Beş y›ll›k Islah İmar Plan› Uygulamalar› Sonucu
Tapuda Kay›tl› Parseller
Dönemler Parsel Say›s› Parsel
Yüzölçümü
Toplam›(Dönüm)
1984-1989 461 301 234 000
1990-1994 93 751 54 474
1995-1999 64 019 45 950
TOPLAM 619 071 334 424
Çizelge 4: 2981-3290-3366 Say›l› Yasa Uygulamalar›
Çizelge 5: İstanbul Şişli ve Kağ›thane İlçelerinde 2981,
3290, 3366 say›l› yasa uygulamalar›
Gecekondu ve kaçak yap›lar, her ne kadar imara ayk›r›
olsalar da, sahipleri fiilen kulland›klar› yerleri, adlar›na ta-
puda tescil edilmiş gibi benimsediklerinden, mevcut du-
rumlar›ndan farkl› bir yerleşim öneren ›slah imar plan› uy-
gulamalar›na karş› çoğu kez endişe ile bakm›şlard›r. Özel-
likle, tapu siciline dayanarak hisseli tapu alanlardan, hisse-
sinden fazla yer işgal ederek bina yapanlar›n, fiili kullanma
durumlar› dikkate al›narak ›slah imar plan› yap›lmas› duru-
munda korunacaklar›, buna karş›l›k ayn› şekilde hisseli yer
almakla beraber hissesine göre daha dar bir alana bina ya-
panlar›n ya da hiç yapmayanlar›n ise mağdur olacaklar›;
yani fiili kullan›m durumlar›n›n göz önünde bulundurulma-
s›yla, kimi pay sahiplerinin mülkiyet haklar›n›n s›n›rlana-
cağ› iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi (11.05.1999,
E.1997/43, K.1999/16), "...mevzuata ayk›r› yap›laşmayaşehircilik ilkeleri doğrultusunda hukuksal bir boyut ka-
zand›rmak amac›yla..." böyle bir düzenleme yap›ld›ğ›
görüşündedir. Anayasa Mahkemesi’ne göre, fiili kullan›m
durumlar› dikkate al›nmaks›z›n, tek baş›na pay oranlar›na
göre yap›lacak bir düzenlemenin, bu oranlar› aşan yap›lar›n
y›k›lmas›na neden olabileceği gerçeği göz önünde bulun-
durularak getirilen bu tür bir çözümün, mülkiyet hakk› ile
kamu yarar› aras›nda bir denge kurulmas›n› amaçlad›ğ› ve
işin niteliğinden kaynaklanan bu s›n›rlaman›n, uyuşmazl›k-
lar› çözümlemek ve kaçak yap›laşmay› hukuka uygun du-
ruma getirmek gibi kamu yarar›na dayand›ğ›, bu nedenler-
le demokratik toplum düzeninin gereklerine ayk›r› olmad›-
ğ› kabul edilmiştir.
Yarg›tay’da (1.H.D. 02.02.2000, E.2000/827,
K.2000/847), kadastro parselinde tüm paydaşlar› bağlayan
eylemsel (fiili) bir kullan›m biçimi oluşmuş ise, bu duru-
mun göz ard› edilemeyeceği görüşündedir. Müşterek mülki-
yetli bir taş›nmaz, tüm paydaşlar aras›nda yap›lan bir anlaş-
ma ile eylemsel olarak bölünerek bir kullanma biçimi oluş-
muş ve paydaşlar uzun süre bu durumu benimsemişlerse, bu
oluşumun:
1. İmar uygulamas› ya da mahkeme karar›na dayana-
rak tapu kütüğünde yap›lacak bir resmi bölünmeye (taksi-
me),
2. Payl› durumun (şüyuun) sat›ş yoluyla giderilmesine,
kadar korunmas› gerektiği "akte vefa" kural› yan› s›ra,
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki "iyi niyet" kura-
l›n›n da bir gereği olduğu, tersi durumda pek çok kişinin za-
rar göreceği, toplum düzeni ve bar›ş›n›n bozulacağ› belirtil-
miştir (Yarg›tay 1.H.D. 15.03.2001, E.2001/2472,
K.2001/2912). Paydaşlar aras›nda elatma konusunda ortaya
ç›kan uyuşmazl›klarda, tüm paydaşlar› bağlayan bir fiili
kullan›m biçimi ortaya ç›km›ş ise, uyuşmazl›ğ›n buna göre
çözümlenmesi, fiili kullan›m hiç oluşmam›ş ise Türk Mede-
ni Kanunu’nun müşterek mülkiyet kurallar›na göre karar
verilmesi yarg› taraf›ndan benimsenmiştir.
Türk hukuk sisteminin benimsediği görüşlerin bir sonu-
cu olarak, ›slah imar plan› uygulamas› ile fiili kullan›m du-
rumunu gösteren tapu tahsis belgesinde, yaz›l› miktardan
daha az yer verilmesi hukuka ayk›r› bulunmam›ş (Dan›ştay
6. Daire, 27.02.1997, E.1990/1511, K.1992/749), ayr›ca ta-
puda kay›tl› parsellerden ya da paylardan düzenleme ortak-
l›k pay› düşüldükten sonra kalan miktarlar ile fiilen kullan›-
lan ve ›slah imar plan› uygulamas› sonucu oluşan parselle-
rin yüzölçümleri aras›ndaki eksilmelerin veya art›şlar›n be-
delle denkleştirilmesi öngörülmüştür. Yasa, eksilen ya da
artan miktarlar›n, 2942 say›l› Kamulaşt›rma Kanunu’na gö-
re belirlenecek bedellerinin peşin ödenmesi için tescil önce-
si bankaya yat›r›lmas› ya da parsel sahipleri aleyhine kanu-
ni ipotek kurularak tapu sicilinden silinmesi kurallar›na yer
vermiştir (madde: 10/c).
2981-3290-3366 say›l› yasalarla öngörülen bedele dö-
-57-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
Kağ›thane 120 996 269 042 +24,5 8 1108 25 282 $1 060 357
Şişli 284 534 250 478 -2,4 11 476 9 091 $ 647 644
TOPLAM 19 1584 34 373 $1 708 001
Nüfusu2981 - 3290 - 3366 Say›l› Yasa
Uygulamalar›Y›ll›k
Nüfus
Art›ş
Oran›
%
Toplam
Alan
(Ha)
Parsel
Say›s›
Parselasyon
için Harcanan
Bedel (USD)
19901989
İlçe Uygula
ma
Yap›lan
Mahalle
nüştürme yolunun, düzenleme alanlar›nda küçük hisselerin
yaratacağ› teknik ve hukuksal sorunlar›n önlenmesi, küçük
oranl› hisseli imar parselleri oluşturmay› önleme ve bu tür
taş›nmazlarda ferdileşmeyi sağl›kl› bir duruma getirme
amac›na yönelik olduğu aç›klanm›şt›r (Dan›ştay 6. Daire,
17.11.1994, E.1994/1213, K.1994/4338). Yasa ile öngörü-
len kurallar, yarg›n›n aç›kl›k getirmesine karş›n kötüye kul-
lan›lm›şt›r. Bedele dönüştürme, çoğunlukla, 2942 say›l› Ka-
mulaşt›rma Kanunu’na göre değil, emlak vergisi değerleri-
ne göre yap›lm›ş ve bu bedeller bankaya yat›r›lmadan, uy-
gulama sonuçlar›, belediyeler taraf›ndan tapu sicil müdür-
lüklerine verilen yükümlenme (taahhüt) belgeleri üzerine
tapuda tescil edilmiştir.
Ayr›ca, gecekondu ve kaçak yap›lar›n fiili kullanma du-
rumlar›n›n korunmas› pahas›na, özel mülkiyete konu tapu-
da kay›tl› parseller ve paylardan bağ›ms›z, imar parseli
oluşturabilecek büyüklüğe sahip olanlar bile bedele dönüş-
türülerek, pek çok kişi mağdur edilmiştir. 1985 tarihli ve
3194 say›l› İmar Kanunu’nun 19. maddesi uyar›nca, bele-
diye encümeni ya da il idare kurulu karar›yla tapuda tescil
edilen uygulama sonuçlar›, tapuda kay›tl› maliklerin adres-
lerine yaz›l› olarak, doğrudan bildirilmemiştir. Bu yüzden,
uygulamalardan zarar görenlerin dava açma haklar› sakl›
kalm›ş ve aradan y›llar geçmiş olmas›na karş›n, uygulama-
lar›n iptal edilmesi için idari yarg›da çok say›da dava aç›l-
m›şt›r. Yarg›tay (1.H.D. 03.07.1992, E.1992/8159,
K.1992/8857; 1.H.D. 18.02.1994, E.1994/1514,
K.1994/1963)’a göre, bu işlemler, belediye encümeni ya da
il idare kurulu kararlar› sonucu oluştuğundan, idari nitelik-
tedir ve çözüm yeri idari yarg›d›r. Tapuya tescilin nedenini
oluşturan işlem, idari yarg›da iptal edilmedikçe, adli yarg›-
da kadastral mülkiyetin eski duruma getirilmesi için dava
aç›lamayacağ› ve bu yarg› yollar› denenmeden, yanl›şl›k
yap›ld›ğ› iddias›yla ikinci bir idari kararla tapuda düzeltme
yap›lamayacağ› belirtilmiştir (Yarg›tay H.G.K.
24.01.1979, E.1978/1-526, K.1979/47). Görülüyor ki, ge-
cekondu ve imar aff› uygulamalar› s›ras›nda yap›lan ve ta-
pu siciline kaydedilen yanl›şl›klar›n düzeltilmesi, san›lan›n
ötesinde zor ve yarg› sürecinin ağ›r işlemesi yüzünden
uzun sürmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü resmi biçime yani
sözleşmelerin tapu sicil müdürlüğünde resmi şekilde yap›l-
mas›na ayk›r› olan tapu d›ş› işlemlerin tasfiyesi için devre-
ye konulan imar suçlar›n›n bağ›şlanmas› yasalar›n›n, yaln›z-
ca kentlerimiz bak›m›ndan değil, ayn› zamanda, pek çok ki-
şi bak›m›ndan da ileride giderilmesi olanaks›z sorunlara yol
açt›ğ› görülmektedir. Türkiye’de gecekondu ve kaçak yap›-
laşman›n olağan kabul edilmesinde büyük rolü bulunan ta-
pu d›ş› işlemlerin (harici sat›şlar›n) incelenmesi ve buna
Türk hukuk sisteminin nas›l bakt›ğ›na değinilmesi gerek-
mektedir.
3. Türk Hukuk Sisteminin Tapu D›ş›İşlemlere Bak›ş›
Türk hukuk sistemine göre, taş›nmaz mülkiyetinin kazan›l-
mas›, tapu siciline tescille olmaktad›r. Taş›nmaz mülkiyeti-
nin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmas› ise, res-
mi şekilde düzenlenmesine bağl›d›r. Bu konuya çeşitli yasa-
larla aç›kl›k getirilmiştir:
1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 say›l› Türk Medeni Kanu-
nu (madde: 706)
2. 22.04.1926 tarihli ve 818 say›l› Borçlar Kanunu
(madde: 11, 213)
3. 22.12.1926 tarihli ve 2644 say›l› Tapu Kanunu (mad-
de: 26)
4. 23.06.1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mülkiyeti Kanu-
nu (madde: 10)
5. 18.01.1972 tarihli ve 1512 say›l› Noterlik Kanunu
(madde: 60, 89)
6. 21.06.1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu
(madde: 1, 13).
Taş›nmaz mülkiyetinin geçirilmesi (nakledilmesi) söz-
leşmesi yapmaya, tapu sicil müdürü ya da memuru yetkili-
dir. Tapu sicil müdürlüğünde yap›lacak resmi şekil s›ras›n-
da düzenlenecek sözleşmenin, bir kan›t koşulu değil, geçer-
lilik koşulu olduğu, buna uyulmamas›n›n sözleşmenin ve
dolay›s›yla işlemin geçersizliği sonucunu doğuracağ› be-
nimsenmiştir.
Taş›nmaz mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmele-
rin, resmi şekil koşuluna bağl› tutulmas›, bir başka deyişle,
taraflar›n taş›nmaz›n devrine ilişkin iradelerini resmi me-
mur önünde aç›klamalar› ve bunun resmi senede geçirilme-
si, yaln›zca taraflar› çabuk kararlar almaya karş› korumaya
yöneltmez:
1. Tapu siciline yap›lacak olan tescil işlemi için sağlam,
sağl›kl› ve güvenilir dayanak elde edilir.
2. Hukuksal işlemin konusunu aç›k bir şekilde belirte-
rek, kan›tlar›n korunmas› ve hukuk güvenliğini sağ-
lar.
3. Taraflar›n yetersizlik (ehliyetsizlik), irade bozukluğu
ya da sözleşme koşullar›na ilişkin değişik ve gelişi
güzel karş› ç›k›şlarda (itirazlarda) bulunmalar›n› ön-
ler.
4. Kan›t (ispat) yükü ve kolayl›ğ› yönünden kesin ipucu
(delil) oluşturur.
Yarg›tay (İ.B.G.K. 30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2)’a
göre, belirtilen konular›n resmi şekil ile gerçekleşmesinde,
yaln›zca taraflar›n değil, kamunun da yarar› bulunmaktad›r.
Anayasa Mahkemesi (19.06.1968, E.1966/21, K.1968/26)’de,
taş›nmaz mülkiyetine etki yapacak sözleşmelerin, Türk
Medeni Kanunu’nda öngörülen şekle bağl› tutulmas›nda,
anayasada belirtilen, "...herkes, sözleşme hürriyetine sa-hiptir..." kural›na (madde: 48) ayk›r›l›k olmad›ğ› görüşün-
dedir.
-58-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Türk hukuk sistemi, tapuda kay›tl› olan ya da olmayan
taş›nmazlar›n edinilmesini ayr› kurallarla düzenlemiştir:
1. Tapu kütüğünde kay›tl› olmayan bir taş›nmaz›, dava-
s›z ve aral›ks›z yirmi y›l süreyle ve malik s›fat›yla
zilyetliğinde bulunduran kişi, o taş›nmaz üzerindeki
mülkiyet hakk›n›n yarg› yoluyla ad›na tescilini iste-
yebilir (Türk Medeni Kanunu, madde: 713). Görülü-
yor ki, kazand›r›c› zamanaş›m› koşullar›n›n oluşma-
s› ile taş›nmaz üzerindeki zilyetlik kendiliğinden
mülkiyet hakk›na dönüşmemektedir. Türk Medeni
Kanunu ile öngörülen koşullar›n oluşmas› durumun-
da, zilyet yarar›na taş›nmaz üzerindeki mülkiyet
hakk›n›n tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini
mahkemeden isteme hakk› doğmaktad›r. Yarg›tay
(İ.B.G.K. 04.12.1998, E.1996/4, K.1998/3)’a göre,
kazand›r›c› zamanaş›m› yoluyla tapusuz taş›nmazla-
r›n edinilmesine ilişkin mahkemelerce verilen tescil
kararlar›, yap›c›-kurucu-yenilik doğurucu nitelikte-
dir ve mülkiyet hakk› bu kararlar›n kesinleştiği anda
kazan›lmaktad›r.
2. Tapu kütüğünde kay›tl› olan taş›nmazlar›n sat›ş›nda
(mülkiyetin devrini amaçlayan sözleşmelerde) ge-
çerlik koşulu olarak öngörülen şekle uyulmamas›,
kesin geçersizlik (hükümsüzlük) olarak kabul edil-
mektedir. Bununla birlikte, tapuda kay›tl› taş›nmaz-
lar›n sat›ş› sözünü veren (vaat eden) ve noterlerce
düzenlenen sat›ş vaadi sözleşmeleri de tapuda mül-
kiyet hakk›n› geçirme s›ras›nda geçerli kabul edil-
mektedir (Yarg›tay İ.B.G.K. 24.04.1978, E.1978/3,
K.1978/4).
Gerek yasalar ve gerek yarg› kararlar›n›n kesin kuralla-
r›na karş›n, ülkemizde tapulu ya da tapusuz taş›nmazlar›n
kullan›lmas›nda, çeşitli toplumsal ve ekonomik nedenlerin
etkisiyle, resmi şekilden ve Türk Medeni Kanunu’nun ön-
gördüğü düzenden uzaklaş›lm›şt›r. Bunun nedeni, kişilerin,
kamu ya da özel mülkiyete konu yerler üzerinde kendi is-
tekleriyle yaratm›ş olduklar› yasal olmayan eylemsel kul-
lanma biçimlerinin ve tapu d›ş› taş›nmaz devirlerinin bir
türlü önlenememesi ve bu uygulamalar›n sistemin temel bir
unsuru durumuna gelmesidir.
Tapu sicil müdürü ya da memuru önünde, yasan›n ön-
gördüğü şekilde yap›lmayan her türlü taş›nmaz sat›ş›na "ta-pu d›ş›" ya da "harici sat›ş" denilmekte ve resmi şekil ko-
şuluna uyulmadan yap›lan bu tür sat›ş sözleşmeleri, tapu si-
cilinde mülkiyetin al›c›ya geçişine dayanak oluşturmamak-
tad›r. Türk Medeni Kanunu’ndaki resmi şekli bir kereye öz-
gü aramayarak özel sözleşmeye değer veren (harici sat›şa
ilişkin) kurallara ise, ilk kez kadastro (ve tapulama) yasala-
r›nda yer verilmiştir:
1. 1934 tarihli ve 2613 say›l› Kadastro ve Tapu Tahriri
Kanunu (madde: 22/E)
2. 1950 tarihli ve 5602 say›l› Tapulama Kanunu (mad-
de: 13)
3. 1964 tarihli ve 509 say›l› Tapulama Kanunu (madde:
32/c, 34)
4. 1966 tarihli ve 766 say›l› Tapulama Kanunu (madde:
32/c, 34)
5. 1987 tarihli ve 3402 say›l› Kadastro Kanunu (madde:
13/B-b, 15).
Kentlere göre k›rsal alanlarda daha çok olan tapu d›ş› el
değiştirmelerin, tapulama yasalar›yla hukuksallaşt›r›lmas›,
"hakkaniyet esaslar›na uygun düşmüştür" şeklinde aç›k-
lanm›şt›r (Yarg›tay İ.B.G.K. 17.04.1972, E.1970/8,
K.1972/8). Kadastro (ve tapulama) yasalar›nda, zilyetliğe
ve tapu d›ş› işlemlere (harici sat›şa) değer veren kurallar ço-
ğunluktad›r. Zilyedin durumunu ağ›rlaşt›ran hiçbir kurala
ise, yer verilmemiştir. Kural olarak, tapu d›ş› bir yolla mül-
kiyetin ya da zilyetliğin geçişini (naklini) öngören sözleş-
meler geçersiz olmakla birlikte, belirli koşullar›n varl›ğ› du-
rumunda, bu sözleşmelere kadastro (ve tapulama) yasalar›n-
da geçerlik tan›nm›şt›r. Bu durum, kadastro ile eski tapu ka-
y›tlar›n›n tasfiyesi ve eylemli arazi kullan›m›n›n yasal duru-
ma getirilerek, ülke gerçeklerinin karş›lanmas› şeklinde
aç›klanm›şt›r (Yarg›tay İ.B.G.K. 06.06.1997, E.1994/5,
K.1997/2). Kadastro (ve tapulama) yasalar›ndaki tapu d›ş›
işlemler (harici sat›şlar) yan› s›ra, özel parselasyona dayal›
payl› sat›şlar›n ortadan kald›r›lmas›na yönelik kurallar da,
"örtülü bir af" niteliğindedir.
Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile, tapu sicil düzeninin
tam olarak kurulamad›ğ› gerçeği göz önünde bulundurula-
rak oluşan eylemli kullan›m durumlar›n›n, bir an önce orta-
dan kald›r›lmas› (tasfiyesi) ve Medeni Kanunun amac›na
ulaşmas›n› sağlamak için, bir kereye özgü olmak üzere,
"şekil şart›"na, yani tapu sicil müdürü ya da memuru
önünde taş›nmazlar›n resmi sözleşme ile devri koşuluna,
kamu yarar› ve kamu düzeni düşüncesiyle bir istisna (ayr›k)
konulmuştur. Anayasa Mahkemesi (19.06.1968, E.1966/21,
K.1968/26; 18-19.06.1968, E.1966/19, K.1968/25), taş›n-
mazlar›n, Türk Medeni Kanunu’ndaki şekillere uyulmaks›-
z›n el değiştirmesinin kabul edilmiş olmas›n›, "...hukuksalve sosyal bir düzensizlik yerine düzen getirmektedir..."gerekçesiyle anayasaya ayk›r› bulmam›şt›r.
Kadastro (ve tapulama) yasalar›nda, "harici sat›ş"a hu-
kuksal geçerlik tan›n›rken, tapu d›ş› yap›lan sat›şla hak sa-
hibi olabilmek için, edinme tarihinden başlayarak en az 10
y›l geçmesi bir ön koşul olarak kabul edilmiştir. 10 y›ll›k
sürenin, kadastronun kesinleştiği "tespit tarihi"ne göre he-
saplanmas› öngörülmüştür (Yarg›tay İ.B.G.K, 06.06.1997,
E.1994/5, K.1997/2). Kadastro (ve tapulama) yasalar› ile,
kadastro öncesinde:
1. Tapuda kay›tl› taş›nmazlar›n iyeleri (malik) veya ya-
sal mirasç›lar›
2. Tapuda kay›tl› olmayan taş›nmazlar›n ise zilyetleri
aras›nda bölündüklerinin belirlenmesi (özel parselasyon)
durumunda, bu yerlerin, bölünme gereği kullan›c›lar› ad›na
-59-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
belirlenerek, tapu siciline kaydedilmesi öngörülmüştür.
1987’den sonra, ay›rmay› gerektiren bölmelerde, ay›rma ta-
rihindeki imar yürütmeliğinin (mevzuat›n›n) göz önünde
bulundurulacağ› belirtilmiştir (3402, madde: 15). Tapu d›ş›
(harici sat›şa) ilişkin bu kurallar, kadastro faaliyetleri ile s›-
n›rl› ve kadastroya özgüdür. Kadastrosu tamamlanan ve ke-
sinleşen taş›nmazlar hakk›nda uygulanma olanağ› bulunma-
d›ğ›ndan, bir yerin kadastro görmesi ard›ndan oluşan tapu
d›ş› işlemler ve yasal olmayan eylemsel kullanma biçimleri
hakk›nda, "gecekondu ve imar aff›" yasalar› devreye konul-
muştur. Kadastrosu kesinleşmiş taş›nmazlarda tapu d›ş› (ha-
ricen) sat›şlarda, arsa sahibi ile haricen alan kişinin anlaş-
malar› durumunda 2981-3290-3366 say›l› "gecekondu ve
imar aff›" yasalar›n›n ve bu yasalara göre yap›lacak ›slah
imar planlar›n›n bu anlaşmay› gözeteceği belirtilmiştir
(Yarg›tay 14.H.D. 10.02.1994, E.1994/756, K.1994/1377).
Bu tür tapu d›ş› sat›şlarda, 3402 say›l› Kadastro Kanu-
nu’nun 13/B-b maddesinin uygulanmamas›, "...taş›nmaz›nilk kadastrosu yap›lm›ş ve o husus tamamlanm›şt›r. Ya-p›lan işlem ›slah imar çal›şmas›d›r..." gerekçesiyle aç›k-
lanm›şt›r.
Yarg›tay’›n ilk kararlar›nda (22.11.1944), tapuda kay›tl›
olmayan yerlerdeki zilyetliğin bir bedel karş›l›ğ›nda devri,
bir sat›ş sözleşmesi olarak kabul edilerek, resmi şekilde ya-
p›lmad›ğ› gerekçesiyle geçerli say›lmam›şt›r. İki y›l sonra
(Yarg›tay İ.B.G.K. 09.10.1946, E.1946/6, K.1946/12), bu
karardan vazgeçilmiş ve Türk Medeni Kanunu’nun yaln›z-
ca tapulu taş›nmazlar›n devrini şekle bağlad›ğ›; tapusuz
olanlar hakk›nda özel bir şekil öngörülmediği; şekilsiz bile
olsa, sat›lan bir taş›nmaz›n, sözleşmenin yerel geçerliliği
nedeniyle geri al›nmas›n›n olanakl› olmad›ğ› gerekçeleriyle
bu tür yerlerin sat›ş›n›n bir taş›nmaz sat›ş› olarak kabul edi-
lemeyeceğine karar verilmiştir. Bu kararla, tapuda kay›tl›
olmayan taş›nmazlar›n "haricen" yani "tapu d›ş›" sat›ş›n›n
olanakl› ve geçerli olduğu kabul edilmiştir GÜRSOY
(1970: 152), bu karar›n, ülkenin önemli bir gereksinmesine
yan›t vermesi nedeniyle herkes taraf›ndan onayland›ğ› gö-
rüşündedir.
Anayasa Mahkemesi’nin bir karar›nda (18-19.06.1968,
E.1966/19, K.1968/25), "...yasa koyucu, devletin hükümve tasarrufu alt›nda bulunan sahipsiz yerlerin, kişilertaraf›ndan işgal, imar, ihya ya da başka biçimlerde ke-sin olarak edinilmesi için neden ve koşul oluşturmak zo-runda değildir. Hatta, bir yasayla, bu tür kurallar›n tü-münü ortadan kald›rarak, bu gibi yerler üzerinde zilyet-lik yoluyla bir hak doğamayacağ›n› da duyurabilir..."denilmiş ve ard›ndan var olan yasalara göre kazan›lm›ş hak-
lar›n sonradan ç›kar›lacak yasalarla tan›nmas›n›n zorunlu
olduğu belirtilmiştir. Bu kararla, bir kez bağ›şlama kabul
edildiğinde, bunun daha sonra yap›lacak düzenlemelerle ge-
ri al›nmas›n›n hukuk devletinde olanakl› olmad›ğ›na aç›kl›k
getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi ve Yarg›tay’›n, birbiriyle
çelişir nitelikteki "resmi şekil" ile "fiili durum"u zorla-
mal› biçimde birlikte gözeterek, kamu düzeninin korunma-
s› aç›s›ndan ayn› anda yürürlükte olmalar›na göz yummala-
r›, Türkiye’de, taş›nmaz rejiminin ve tapu sicilinin bir tür-
lü düzene sokulamad›ğ›n› göstermektedir.
Tapu ve vergi kayd› bile olmaks›z›n, kişilerin, özel mül-
kiyetlerinde gibi kabul ettikleri ve kulland›klar› taş›nmazlar,
onlar›n kazan›lm›ş haklar› olarak görülmekte, çeşitli yasal
düzenlemelerle bu duruma hukuksal geçerlik tan›nmakta-
d›r. Oysa, devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan yer-
lerde, Türk Medeni Kanunu uyar›nca (madde: 715), özel
mülkiyet kurulmas› olanaks›z olduğu gibi, bu yerlerin tapu
siciline tescil edilmeleri de gerekmemektedir (madde: 999).
Bu kurallar, devletin hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan
yerlerin, ihya işlemleri ile kültür arazisi durumuna getirilse-
ler bile, edinilemeyeceklerini vurgulamakta, ayr›ca yasalar-
la devlete kalan ve özel mülkiyete konu olabilecek nitelik-
teki taş›nmazlar üzerinde de kazand›r›c› zamanaş›m›n›n iş-
lemeyeceğine aç›kl›k getirmektedir (Anayasa Mahkemesi,
07.06.1983, E.1982/1, K.1983/10). Dolay›s›yla, tapuda tes-
cil edilme olanağ› bile bulunmayan yerlerle birlikte, doğal
kaynaklar ve servetler kapsam›ndaki (k›y›lar, ormanlar,
dağlar, tepeler gibi) yerlere de s›çrayan gecekondu ve kaçak
yap›lar yüzünden, bu yerler hukuka ayk›r› biçimde h›zla el-
den ç›kar›lmakta, arazi rejiminde ve imar sisteminde bir di-
siplin kurulmas› olanağ› giderek ortadan kalkmaktad›r.
Görülmektedir ki, bir taraftan kadastro (ve tapulama)
yasalar› ile ülke genelinde tüm taş›nmazlar tapu siciline
kaydedilirken, diğer yandan baz› taş›nmazlar›n resmi olma-
yan (tapu d›ş›) sözleşmelerle el değiştirmelerine "gecekon-
du ve imar aff›" ad›yla geçerlik kazand›r›lmaktad›r. Bu du-
rum, Türkiye’deki arazi rejiminin iki farkl› tutumu olarak
göze çarpmaktad›r.
4. Özel Parselasyon ve Hisseli Sat›şlar
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 1975 y›l› ve sonra-
s›na ait baz› genelgelerinde (TKGM 1975), "...büro ve tica-ret şirketleri ile baz› kişilerin gazetelere verdikleri duyu-rularla, büyük kentlerde ve turizm alanlar›nda özel par-selasyona dayal› payl› (hisseli) sat›ş yapt›klar› ve al›c›la-r›n bilgilendirilmelerine karş›n, bunlar› önleme konu-sunda yeterli olunamad›ğ›..." belirtilmiştir. Hükümetin
uyar›lar› ve belediyelerin olumsuz görüş vermelerine karş›n,
al›c›lar›n sat›n almada ›srar etmeleri durumunda, tapu sicil
müdürlüklerinin, sat›ş s›ras›nda düzenlenecek sözleşmeler-
de (resmi senet) bu konuyu belirtmeleri emri verilmiştir.
Ekonomik ve toplumsal yap›n›n bir ürünü olan ve kent
planlama eylemlerinin başar›s›n› olumsuz etkileyen payl›
taş›nmaz sat›şlar›, al›nan tüm önlemlere karş›n engellene-
memiştir. Bunun üzerine, 1985 tarihli ve 3194 say›l› İmar
-60-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Kanunu ile (madde: 18/son f›kra):
1. Veraset yolu ile geçen paylar
2. İmar Kanunu uyar›nca yap›lan hisselendirmeler
3. Kat Mülkiyeti Kanunu uyar›nca yap›lan hisselendir-
meler
4. Cebri icra yolu ile sat›şlar
5. Tar›m ve hayvanc›l›k, turizm, sanayi ve depolama
amac› için yap›lan hisselendirmeler
d›ş›ndaki, imar plan› olmayan yerlerde, her türlü yap›laşma
amac›yla taş›nmazlar› paylara ay›racak özel parselasyon
planlar› ve sat›ş vaadi sözleşmeleri yasaklanm›şt›r (Yarg›-
tay 14.H.D. 26.05.1998, E.1998/3520, K.1998/4156). Ayr›-
ca, İmar Kanunu’nun 42. maddesinde, "...özel parselasyonile hisse karş›l›ğ› belirli bir yer satana ve alana para ce-zas› verilmesi..." öngörülmüş ve teknik sorumluya da bu
cezan›n 1/5’inin uygulanacağ› belirtilmiştir. Bu arada, ayn›
parselde paydaş (hissedar) olanlar›n aralar›nda yapt›klar›
pay sat›şlar›n›n, İmar Kanunu’nda belirtilen yasak kapsa-
m›nda olmad›ğ› kabul edilmiştir (Yarg›tay 14.H.D.
23.12.1993, E.1993/2968, K.1993/10321).
1980 y›l› öncesi, "...birçok yönden gecekondu ile öl-çülemeyecek derecede yasalara uygun, daha pratik vegüvenceli bir yol..." olarak aç›klanan payl› taş›nmazlar
üzerindeki yap›lar ve harici sat›şlara ilişkin anlaşmalar, yar-
g› taraf›ndan da kabul edilmekteydi (Yarg›tay, 1.H.D.
12.10.1978, E.1978/10739, K.1978/10612). İmar Kanu-
nu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, özel parselasyona da-
yal› payl› yer sat›şlar›n›n "idari" yolu t›kand›ğ›ndan, bu kez
yasadaki ayr›k (istisnai) durumlardan yararlanma yolu ter-
cih edilmiş; 1) mahkeme kararlar›, 2) cebri icra, 3) tar›m ve
hayvanc›l›k, turizm, sanayi ve depolama yollar›yla payl› ta-
ş›nmaz oluşturma faaliyetleri yoğunluk kazanm›şt›r.
4.1. Payl› Taş›nmaz Oluşturma Faaliyetleri
Özel parselasyon yap›lan taş›nmazlardan tapu d›ş› pay sat›n
alan kişiler, pay›n değerine göre tapu iptali ve tescili dava-
lar› açm›şlard›r. Bu davalarda, tapuda pay sahibi olan dava-
l›, tapu d›ş› (haricen) pay alanlar ise davac› olmuşlard›r.
Mahkemede daval› olan pay sahibi davay› kabul etmiş ve
mahkemeler davaya bakmak zorunda kalm›şlard›r. Anaya-
san›n 138. maddesindeki, "...idare, mahkeme kararlar›nauymak zorundad›r..." kural› gereği, tapu sicil müdürlükle-
ri, mahkeme kararlar›n› uygulamak zorunda kalm›ş ve tapu
d›ş› sat›n al›nan paylar› tescil etmişlerdir (KAVLAK 1998:
64), (GÜLTEKİN 1999: 36).
Paydaşlar›n özel anlaşmalarla kendi kullan›mlar›na ayr›-
lan paylar›n› üçüncü kişilere satmalar› durumunda, diğer
paydaşlar›n şuf’a (önal›m) hakk›n› kullanamayacaklar› ve
bu yer üzerinde el atman›n önlenmesine karar verilebilece-
ğine ilişkin yarg› kararlar› da, özel parselasyon ve hisseli sa-
t›şlara bir ölçüde işlerlik kazand›rm›şt›r. Bu uygulamalar,
21. yüzy›la girerken, Yarg›tay taraf›ndan (14.H.D.
06.02.1990, E.1990/295, K.1990/1192), "...yasan›n kabuletmeyip engellediği bir konuda; daval›n›n, davay› kabuletmesi hukuki sonuç sağlamaz. Bu yol izlendiği takdir-de, diğer yasalar›nda engellediği olaylar›n yarg› yolu ileyasaya ayk›r› biçimde oluşturulmas› gibi, hukuka, kamudüzenine ayk›r› sonuçlar ortaya ç›kacakt›r..." gerekçe-
siyle iptal edilmişlerdir. Bu karara ayk›r›l›kta ›srar eden
mahkemelerin, Adalet Bakanl›ğ› taraf›ndan uyar›lmalar› ile,
bu yol tamamen kapanm›şt›r.
İmar plan› olmayan yerlerde, imara ayk›r› yap›laşmay›
ve çarp›k kentleşmeyi önlemek amac›yla, İmar Kanunu ile
getirilen, özel parselasyon planlar› ve sat›ş vaadi sözleşme-
lerinin yap›lamayacağ›na ilişkin kurallara karş›n yürütülen
bu uygulamalar›n, yarg› taraf›ndan durdurulmas› üzerine,
pek çok kişi, bu kez, bir başka ayr›k durum olan "cebri ic-ra" yoluyla sat›ştan yararlanmak için icra müdürlüklerine
başvurmuştur. Bu uygulamada, tapuda pay sahibi görünen
borçlu, tapu d›ş› (haricen) pay sat›n alan alacakl› görünmüş-
lerdir. Pay sahibine karş› düzenlenen borç senedi ile gerçek-
te olmayan bir alacağ›n güvencesi için ipotek tesis edilmek-
te ve alacak haciz işlemine konu yap›lmaktad›r. Haciz kara-
r› al›nd›ktan sonra, taş›nmaz, icra müdürlüğü taraf›ndan iha-
leye ç›kar›larak, alacak karş›l›ğ› olarak gösterilen hisseler
tapu sicil müdürlüklerine gönderilen yaz›lar üzerine tapu d›-
ş› sat›n alanlar ad›na tescil edilmektedir. Adalet Bakanl›-
ğ›’n›n başvurusu üzerine, bir çok yarg›ç, payl› parsel sat›ş-
lar›n› özendirici kararlar ald›klar› için, "Hakimler ve Sav-c›lar Yüksek Kurulu" taraf›ndan cezaland›r›lm›şlard›r. Bu
yapt›r›mlara karş›n, gerek kamu düzenine ve gerek hukuk
sistemine zarar veren özel parselasyona dayal› hisseli yer
sat›c›lar›n›n, "...kendi düşüncelerine uygun hakim bul-mak için Türkiye’yi kar›ş kar›ş tarad›klar›..." belirtil-
miştir (HKMO 1997a: 36), (HKMO 1997b: 32-35).
Mahkemeler ve cebri icra yolunun kapanmas› üzerine,
bu kez tüm faaliyetler, tapu sicil müdürlükleri taraf›ndan da
duraksamalara neden olan, "Tar›m ve Hayvanc›l›k, Tu-rizm, Sanayi ve Depolama" amac›yla yap›lan payl› sat›ş-
lara yönelmiştir. Bu tür hisseli sat›şlarda, parsel büyüklüğü
olarak hangi miktar›n temel al›nacağ›na ilişkin genel ya da
bölgesel bir ölçüt getirilmemesi ve ayr›ca payl› sat›şlar›n
böylesi amaçlara uygunluğunun uzmanl›k gerektirmesi, uy-
gulamada sorunlar yaratm›şt›r.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 07.11.1985 ta-
rihli ve 1477 say›l› genelgesinde yeterli aç›kl›k getirilme-
mesi üzerine ç›kar›lan 04.07.1989 tarihli ve 1500 say›l› ge-
nelgede, "...imar plan› olmakla beraber henüz uygulamas›
yap›lmayan yerlerdeki taş›nmaz mallarda, 5 000 m2ve daha
fazla yere isabet eden ve belirtilen amaca yönelik olduğu
kabul edilen taleplerin tapu sicil müdürlüklerince doğrudan
karş›lanmas›..." kabul edilmiştir. Bay›nd›rl›k ve İskan Ba-
-61-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
kanl›ğ›’n›n, "...5 000 m2veya benzeri bir rakam›n hisseli sa-
t›şlarda kesin bir ölçü olarak al›namayacağ› ve belli bir yü-
zölçümün en az miktar olarak önerilmesinin İmar Kanu-
nu’nun amac›na ayk›r› olduğu..." şeklinde karş› ç›k›ş› üzeri-
ne, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 03. 10.1997 tarihli
ve 1997/12 say›l› genelge ile yeni düzenlemeler getirmiştir.
Buna göre, payl› sat›şa konu taş›nmaz, bölge ya da çevre
düzeni plan› kapsam›nda kals›n ya da kalmas›n, yetkili ku-
ruluşun (örneğin tar›m ve hayvanc›l›k konusunda tar›m il
müdürlüklerinin) "sak›nca bulunmad›ğ›" görüşü vermeleri
yan› s›ra, ilgililerinin payl› sat›ş›n belirtilen amaca yönelik
olduğunu "kabul ve beyan etmeleri" durumunda istemlerin
karş›lanabileceğine yer verilmiştir.
İmar Kanunu’nda, "...imar plan› olmayan yerlerde..."
her türlü yap›laşma amac›yla taş›nmazlar› paylara ay›racak
özel parselasyon planlar›n›n ve sat›ş vaadi sözleşmelerinin
yap›lamayacağ› şeklindeki kural, imar plan› olan yerlerde
k›s›tlama olmad›ğ› şeklinde anlaş›lmakla beraber, bu konu-
ya genelgelerle aç›kl›k getirilmeye çal›ş›lm›şt›r. Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 03.10.1997 tarihli ve
1997/12 say›l› genelgesinde:
1. İmar uygulamas› sonucunda oluşan ve tapuda tescilli
bulunan imar parsellerine yönelik payl› sat›ş istemle-
rinin doğrudan karş›lanmas›
2. İmar planlar› (naz›m imar plan› ve uygulama imar
plan›) kapsam›nda kalan taş›nmazlara yönelik istem-
lerin, valilik (bay›nd›rl›k ve iskan il müdürlükleri) ya
da belediyelerden al›nacak görüş doğrultusunda yön-
lendirilmesi
gerektiği belirtilmiştir. İmar plan› kapsam›nda olmakla be-
raber, arsa ve arazi düzenlemeleri (parselasyon) yap›lmayan
taş›nmazlar hakk›nda ilgili kuruluşa dört soru sorulmakta-
d›r:
1. Payl› sat›şa konu taş›nmaz›n imar plan› veya bölge ya
da çevre düzeni plan› kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›?
2. Plan kapsam›nda kalmakta ise, hangi amaca özgülen-
diği (tahsis edildiği)?
3. Parsel üzerinde yap› var ise, bu yap›n›n 2981-3290-
3366 say›l› yasa kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›?
4. Talep edilen işlemin yap›lmas›nda sak›nca bulunup
bulunmad›ğ›?
Bu sorularla, payl› sat›şa konu taş›nmaz›n:
1. İmar parseli olup olmad›ğ›n›n?
2. Taş›nmaz üzerindeki yap›n›n, ruhsat ve eklerine uy-
gun inşa edilip edilmediğinin?
yan›tlar› aranmaktad›r. İmar plan› içinde kalmakla birlikte
yap› yasağ› bulunan (yol, park, yeşil alan, eğitim ve sağl›k
tesisleri gibi) alanlara rastlayan ya da imar plan› ile öngörü-
len toplam inşaat hakk› (TAKS) her bir paydaşa bağ›ms›z
bölüm verilmesine yeterli olmayan taş›nmazlar›n yaratt›ğ›
sorunlar bir yana, taş›nmaz üzerinde ruhsats›z ya da ruhsat
ve eklerine ayk›r› inşa edilen yap›lar›n bulunduğu yerlerde-
ki payl› sat›şlar hakk›nda "sak›nca bulunup bulunmad›ğ›"
sorusuna yan›t istenmesi dikkat çekicidir.
Türk imar sistemine göre, ruhsat al›nmadan yap›ya baş-
land›ğ› ya da ruhsat ve eklerine ayk›r› yap› yap›ld›ğ›n›n be-
lirlenmesi durumunda, verilen süre içinde yap›n›n ruhsata
uygun duruma getirilmemesi ya da ruhsat al›nmamas› halin-
de ruhsata ayk›r› veya ruhsats›z binan›n belediye encümeni
veya il idare kurulu karar› ard›ndan y›k›lmas› (3194 say›l›
yasa, madde: 32) ya da kamu taş›nmazlar› üzerinde kal›c›
veya geçici bütün izinsiz yap›lar›n inşa s›ras›nda olsun ya da
iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar al›nmas›na gerek kal-
maks›z›n belediye veya Devlet Zab›tas› taraf›ndan derhal
y›kt›r›lmas› (775 say›l› yasa, madde:18) öngörülmüştür.
Ayr›ca, ruhsat ve eklerine uygun inşa edilmediği için yap›
kullanma izni (iskan) verilmeyen yap›lar›n su, elektrik, ka-
nalizasyon, doğalgaz, telefon gibi teknik alt yap› hizmetle-
rinden yararlanamayacaklar› belirtilmiştir (3194 say›l› yasa,
madde: 31). Ruhsats›z inşa edilen ya da ruhsat ve eklerine
ayk›r›l›ğ› belirlenen ve haklar›nda yukar›da aç›klanan kural-
lar›n uygulanmas› gereken yap›lar›n inşa edildiği parsele
ilişkin payl› sat›ş isteminde, "sak›nca bulunup bulunmad›ğ›"
sorusuna, Türkiye’de herhangi bir kurumun (başta belediye-
lerin ve valiliklerin) uygun görüş vermesi olanaks›zd›r.
İmara ayk›r›l›ğ› nedeniyle yap› kullanma izni alamayan
ve bu yüzden tapu sicilinde "cins değişikliği" yap›lamayan
parseller üzerindeki yap›larda, proje d›ş› inşa edilen "kaçak
katlar" ya da "kaçak bağ›ms›z bölümlerin" sat›ş› s›ras›nda
yöneltilen sorular, sorunu çözme konusunda yetersizdir.
Yap›n›n, ruhsat ve eklerine uygun inşa edilip edilmediği ve
yap› kullanma izni al›p alamayacağ›n›n sorulmas› gerekir-
ken, "sak›nca olup olmad›ğ›" ya da "yap›n›n 2981-3290-
3366 say›l› yasa kapsam›nda kal›p kalmad›ğ›" şeklindeki
sorularla çözüm aranmas› uygulamada pek çok sorunu da
yan› s›ra getirmektedir.
İmar Kanunu ve mevzuat›n›n yasaklad›ğ› bir ayk›r›l›ğ›,
"...belediyenin gidereceği bir sorun..." olarak değerlendi-
rerek, "...yap›n›n imara ayk›r› olmas› mülkiyetin nakliniengelleyici bir husus değildir..." demekle (GÜLTEKİN
1999: 35) sorunlar çözülmediği gibi, onayl› projelere ve ya-
p› izin belgesine ayk›r› inşa edilen kaçak katlar›n ve bağ›m-
s›z bölümlerin, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-
dan yöneltilen sorularla tapuda al›m›na ve sat›m›na olanak
sağland›ğ› görülmektedir.
İmar plan› olan yerlerde, bir parsel üzerinde inşa edile-
cek bir yap›n›n kaç katl› olacağ› ya da ne kadar bağ›ms›z
bölümden oluşacağ› önceden bilinmekte ve hesaplanabil-
mektedir. Buna rağmen, imara ayk›r› biçimde fazladan inşa
edilen "kaçak katlar" ya da "kaçak bağ›ms›z bölümle-rin", bir daha imara uygun duruma getirilmeleri olanaks›z
olduklar› halde, gerek tapuda ve gerekse tapu d›ş› işlemler-
le "topraktan kat sat›ş›" ad›yla el değiştirmesinin yoğun
bir şekilde devam etmesi ile imarda disiplin yitirilmiştir.
-62-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Yasal olmayan yollarla aş›r› kazanç elde etmenin en geçer-
li yollar›ndan biri olarak görülen bu tür imara ayk›r›l›klar,
yukar›da da belirtildiği üzere, yasal yollarla ortadan kald›r›-
lacağ›na (tasfiye edileceğine), sistemin temel bir unsuru du-
rumuna gelmiştir.
Dolay›s›yla, kadastro ve tapu sicilindeki işlemlerin:
1. Sorunu tam kavramayan, çözümde yetersiz ve yanl›ş
anlamalara aç›k sorulara
2. Belediye yönetimlerinde etkin ve egemen olan siyasi
otoritenin her zaman değişebilir takdirlerine
3. İdarenin keyfi yetki kullan›m›na bağ›ml› duruma ge-
tirildikleri anlaş›lmaktad›r.
1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre,
binada kat mülkiyeti kurulmuş ise, kat maliklerinin, bağ›m-
s›z bölümleri başkalar›na sat›şa ya da sat›ş vaadinde bulun-
maya yetkili olduklar›, sat›ş vaadi sözleşmelerinin ise noter-
ler taraf›ndan düzenleneceği öğretide ve uygulamada durak-
samaya yer vermeyecek kadar aç›kt›r. Ayr›ca, tapuda kay›t-
l› bir taş›nmaz›n mülkiyetini devretmeyi öngören, ancak
Türk hukuk sisteminin benimsediği resmi biçime uygun ya-
p›lmad›ğ›ndan geçersiz olan tapu d›ş› sözleşmelere dayan›-
larak aç›lan "cebri tescil davalar›" da, kural olarak kabul
edilmemektedir (Yarg›tay H.G.K. 07.10.1987, E.1987/13-7,
K.1987/705).
Bu yerleşmiş kararlara karş›n, Yarg›tay (İ.B.G.K.
30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2), Kat Mülkiyeti Kanu-
nu’na göre yap›m›na başlan›lan taş›nmazdan bağ›ms›z bö-
lüm sat›ş›na ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan, taraflar›n
bağ›ms›z bölüm sat›m›nda anlaşarak al›c›n›n tüm borçlar›n›
ödemesi, sat›c›n›n da bağ›ms›z bölümü teslim ederek al›c›-
n›n onu malik gibi kullanmas›na karş›n sat›c›n›n tapuda
mülkiyetin devrine yanaşmamas› durumunda; olay›n özelli-
ğine göre, yarg›c›n, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesin-
deki "iyi niyet" kural›n› gözeterek aç›lan tescil davas›n› ka-
bul edebileceğine karar vermiştir.
Sözleşmelerin resmi şekilde yap›lmas› zorunluluğuna
karş›n, harici taş›nmaz sat›ş›n› kabul eden bu karar, "...yatamamen, resmi şekil hukuk ve düzenini kald›racaks›n›zveya ayr›cal›k getirmeyeceksiniz..." şeklinde eleştirilmiş-
tir (ARSLAN 1988). Kat mülkiyeti ya da kat irtifak› henüz
kurulmayan bağ›ms›z bölüme düşen arsa pay› oran›n›n sat›ş
vaadi sözleşmesinde belirlenmemiş olmas›n›n sözleşmenin
geçerliliğine engel oluşturmayacağ› karar› da (Yarg›tay
İ.B.G.K. 24.04.1978, E.1978/3, K.1978/4), pay sat›şlar›nda,
ruhsat ve eki onayl› projelere uygunluk koşulunu aramama-
s› nedeniyle isabetli değildir. Bu durum, imara ayk›r› kaçak
katlar›n ya da bağ›ms›z bölümlerin de, "topraktan kat sa-t›ş›" ad›yla işlem görmesine yol açmakta, uygulamada be-
lirsizlikleri ve imara ayk›r› yap›laşmalar› azaltacağ›na art›r-
maktad›r.
4.2. Özel Parselasyon ve Payl› Sat›şlardaPara Cezas›
1985 tarihli ve 3194 say›l› İmar Kanunu’nda, "...özel parse-lasyon ile hisse karş›l›ğ› belirli bir yer satana ve alana500 000 TL’dan 25 000 000 Liraya kadar para cezas› ve-rilir. Ayr›ca fenni mesule bu cezalar›n 1/5’i uygulan›r..."denilmektedir (madde: 42). Bu para cezalar›, 07.12.1988 ta-
rihli ve 3506 say›l› yasayla Türk Ceza Kanunu’na eklenen
bir kuralla, üç kat›na ç›kar›lm›ş ve cezalardaki art›şlar, me-
mur maaş katsay›s›na bağlanm›şt›r. Buna göre, para cezala-
r›n›n hesaplanmas›nda 1988 y›l› Bütçe Yasas›’nda 84 olarak
belirlenen memur maaş katsay›s›n›n art›r›lmas› durumunda,
her 30 puanl›k art›ş bir birim olarak kabul edilmiş ve
12.12.1989 tarihli Resmi Gazete’de yay›nlanan 3591 say›l›
yasa ile 30 rakam› 75 olarak değiştirilerek, yasadaki en az ve
en çok para miktarlar›n›n bu birim say› ile çarp›larak para
cezalar›n›n hesaplanmas› öngörülmüştür. Bu durumda, 1999
y›l› memur maaş katsay›s›=9975, birim say›=9975-
84/75=131 olmak üzere, en az para cezas›=1 500 000 TL*
131=196 000 000 TL, en çok para cezas›=75 000 000 TL*
131=9 825 000 000 TL şeklinde olmuştur.
Türk Ceza Kanunu ve diğer yasalarda yer alan imar pa-
ra cezalar›, ekonomik koşullar ve paran›n sat›n alma gücün-
de ortaya ç›kan değer kay›plar› yüzünden etkinlik ve cayd›-
r›c›l›k özelliğini yitirmiştir. Ceza adaletinin sağlanmas› ve
enflasyona koşut art›r›lmas› amac›yla, 28.07.1999 tarihli ve
4421 say›l› yasayla "Yeniden Değerleme Oran›" sistemi
getirilmiştir. 2000 y›l› ile birlikte, para cezalar›n›n, her tak-
vim y›l› baş›ndan geçerli olmak üzere Bakanlar Kurulu’nca
belirlenecek oranlarda art›r›lmas› öngörülmüştür. 1999 y›l›-
n›n en az ve en çok para cezalar›n›n, 2000 y›l› değerleme
oran› olan %52.1 kadar art›r›larak 2000 y›l›na ilişkin mik-
tarlar bulunmuştur. Yeniden değerleme oran›, 2001 y›l› için
%56, 2002 y›l› için %53.2 ve 2003 y›l› için %59 olarak ka-
bul edilmiştir (Çizelge 6).
Y›l En Az Para En Çok
Cezas› (TL) Para Cezas› (TL)
1999 196 500 000 TL 9 825 000 000 TL
2000 298 876 500 TL 14 943 825 000 TL
2001 466 247 340 TL 23 312 367 000 TL
2002 714 290 925 TL 35 714 546 244 TL
2003 1 135 721 100 TL 56 786 055 000 TL
Çizelge 6: Özel Parselasyon ile Hisse Karş›l›ğ› Yer Satana
ve Alana Verilecek Para Cezalar›
İmar Kanunu uyar›nca tek eylem nedeniyle tek ceza
uygulanmas›, eylemin her tekrar›nda bir önceki para ceza-
s› miktar›n›n iki kat›n›n verilmesi ve bu para cezalar›n›n
doğrudan doğruya belediyeler veya en büyük mülki amir
-63-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
taraf›ndan uygulanmas› öngörülmüştür. Özel parselasyon-
la oluşan parsellerin her birinin tapu d›ş› sat›şa konu yap›l-
mas› durumunda, pay karş›l›ğ› yer alanlara ve satanlara
uygulanacak mali yapt›r›m›n ne denli büyük olduğu görül-
mektedir. Belediye ve mücavir alan içinde belediye encü-
menleri, d›ş›nda ise il idare kurulu taraf›ndan yürürlükteki
en az ve en çok miktarlar aras›nda serbest olarak takdir
edilecek olan para cezalar›na, 7 gün içinde itiraz edilebile-
ceğine ilişkin kural, Anayasa Mahkemesi taraf›ndan
(15.09.1997, E.1996/72, K.1997/51) iptal edilmiş ve iti-
razlar›n, sulh ceza mahkemeleri yerine, 01 Ağustos 2001
tarihinden başlayarak idare mahkemelerine yap›lmas› ön-
görülmüştür.
İdarenin, hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebil-
mesi için, yapt›r›m uygulama yetkilerine gereksinmesi ol-
duğunu belirten Anayasa Mahkemesi’ne göre, kişilerin dü-
zene ayk›r› davran›şlar› nedeniyle verilen ve idari yapt›r›m-
lar›n en önemlilerinden biri olan para cezas›n› diğer cezalar-
dan ay›ran en belirgin nitelik, onlar›n idari makamlar tara-
f›ndan verilmesi olarak görülmüştür. Kesinleşen para ceza-
s› üzerine düzenlenen ödeme emrinin, kendisine bildirim
(tebligat) yap›lacak kişinin bulunamamas› durumunda,
oturma (ikametgah) adresinde bulunanlardan ya da iş yerle-
rinde memur ya da müstahdemlerden birine tebliğ edilmesi,
buna karş›n bildirilemez ise, "ilanen tebliğ" yoluna başvu-
rulmas› gerekmektedir (213 say›l› yasa, madde: 103). Para
cezalar›na gecikme zamm› uygulanamayacağ› gibi (6188
say›l› yasa, madde: 51), ödeme süresi ve vade günü belirlen-
meden ödeme emri de düzenlenemez. Bununla birlikte, pa-
ra cezas› borçlular› taraf›ndan ertelenmesi (tecili) istenildi-
ğinde; 1) %54 cari oranda "tecil faizi" al›nmas›, 2) iki y›l›
aşmamak ve taksitlerle ödenmek koşuluyla tecilinin olanak-
l› olduğu kabul edilmiştir.
Başlang›çta çok az belirlenen para cezalar›n›n cayd›r›c›
olmas› bir yana, gülünç kald›ğ› düşüncesinde olan ÖZKA-
YA (2000: 593)’ya göre, "istisnalar d›ş›nda özel parse-lasyon ile hisse karş›l›ğ› pay satan ve alan" deyimi pek
anlaş›lamad›ğ›ndan, uygulamada duraksamalara (tereddüt-
lere) neden olmaktad›r. Yap›lar hakk›ndaki imar para ceza-
lar› imar müdürlükleri taraf›ndan yürütülürken, özel parse-
lasyon ile payl› yer satan ya da alanlara uygulanacak para
cezalar›n›n, belediyelerde, hangi müdürlük taraf›ndan ve ne
şekilde yürütüleceği belirsizdir. Gerek mahkemelerde aç›-
lan davalar ve gerek kadastro ve tapu sicil müdürlüklerine
yap›lan başvurularda, özel parselasyon planlar›n› yapanlar
ve buna dayal› payl› yer satanlar ve alanlar belgeleriyle bi-
lindikleri halde, bu güne değin (1985-2003), herhangi bir
kişi hakk›nda mali ya da cezai yapt›r›m uygulanmad›ğ› gö-
rülmektedir.
Özel parselasyon planlar›, her ne şekilde olursa olsun,
"kay›t d›ş› işlem" olarak kabul edilseler de, bu faaliyetle-
rin, harita tapu ve kadastro sektörü kapsam›nda değerlendi-
rilmeleri gerekmektedir. Bu yüzden, para cezas› işlemleri
harita mühendisleri taraf›ndan yürütülmelidir. Ancak para
cezalar›n›n, belediyelerde, harita mühendislik hizmetlerinin
kurumsallaşmam›ş olmas› nedeniyle bu güne kadar uygula-
ma bulmad›ğ› anlaş›lmaktad›r.
İmar Kanunu’nda, belediyelerin ve valiliklerin cumhuri-
yet savc›l›ğ› arac›l›ğ›yla, idare mahkemelerine (01 Ağustos
2001 öncesi sulh ceza mahkemelerine) başvurmalar› duru-
munda, bu mahkemelerce, ceza verilen "teknik sorumlu ve
yüklenicilerin" bir y›ldan beş y›la kadar mesleklerinden ya-
saklanabilecekleri, ayr›ca bu mahkeme kararlar›n›n bakanl›-
ğa ve ilgili meslek odalar›na bildirileceği belirtilmektedir
(3194 say›l› yasa, madde: 42). Ancak uygulamada, beledi-
yelerin ve valiliklerin, yasada belirtilen amaçla mahkemele-
re başvurduklar›na rastlan›lmad›ğ› gibi, Türk Mühendis ve
Mimar Odalar› Birliği (TMMOB) ve bağl› odalar›n da bu
kural› uygulad›klar› bilinmemektedir.
İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere, kentsel
alanlarda gecekondu ve imara ayk›r› yap›laşma sürerken,
özel parselasyon ve hisseli sat›şlara ilişkin İmar Kanu-
nu’nda öngörülen yapt›r›mlar hiç uygulanmamaktad›r. Ay-
r›ca, başta harita mühendislik hizmetleri olmak üzere, diğer
meslek kuruluşlar› ya da kurumlar› taraf›ndan da olmas› ge-
rektiği biçimde izlenmemektedir. ABAMA (1996: 601)’ya
göre, "...bir yasan›n yürütülmesinden sorumlu tutulanidarenin, denetim göreviyle de sorumlu tutulmas›..." ge-
rekmektedir. Oysa, uygulamada denetim görevi, İmar Ka-
nunu’nun uygulanmas›ndan sorumlu olmayan İçişleri Ba-
kanl›ğ›’nca yap›lmaktad›r. Bu yüzden, gerek imar ile ilgili
işlemlerin ve gerekse harita, tapu ve kadastro ile ilgili iş-
lemlerin gereği gibi denetlendikleri söylenemez.
5. Genel Değerlendirme ve Sonuç
Türk Medeni Kanunu ve Tapu Sicil Tüzüğü uyar›nca, mül-
kiyete ilişkin s›n›r gösterme işlemlerinde temel al›nan, ya-
p›m›nda ve kontrolünde harita mühendislerinin görevli,
yetkili ve sorumlu olduklar› parselasyon haritalar› ile, te-
sis-kuruluş kadastrosu sonucu oluşan kadastro parsellerine
ilişkin bilgiler tamamen değişmekte ve yeni bir kadastral
durum yarat›lmaktad›r. Görülüyor ki, imar plan› uygulama-
lar› (arsa ve arazi düzenlemeleri), mülkiyete ilişkin son du-
rumu gösteren kadastro haritalar› ve tapu sicili bilgilerini,
imar plan› verilerine ve plan notlar›na göre, "imar parse-li" oluşturarak değiştirmektedir. Bu süreç, imar plan› yap›-
lan tüm alanlarda tamamland›ğ›nda, "özel parselasyon vehisseli sat›şlar›n" teknik ve hukuksal dayanaklar› da orta-
dan kalkm›ş olacakt›r. Ayr›ca, bunlar›n yol açt›ğ› gecekon-
du ve imara ayk›r› yap›laşman›n gerekçeleri aras›nda say›-
lan, "arsa" ya da "imar parseli" sorunu da çözümlenmiş
olacakt›r.
-64-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Türk imar sistemi de, kadastro parsellerinin imar plan›
doğrultusunda yap›lacak uygulamalarla, arsa ya da imar
parseli durumuna gelmelerini ve ard›ndan bu parseller üze-
rindeki yap› sürecini disiplin alt›na alan kurallar içermekte-
dir. Ayr›ca, imar ve planlama ile ilgili kurallar Bay›nd›rl›k
ve İskan Bakanl›ğ› taraf›ndan, kadastro ve tapu siciline iliş-
kin kurallar ise Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taraf›n-
dan izlenmekte ve geliştirilmekte; taş›nmaz sahiplerinin is-
temleri üzerine ya da belediyelerin veya valiliklerin doğru-
dan Devlet İhale Kanunu’na göre yapt›rd›klar› imar plan›
uygulamalar›nda işin bedeli (birim fiyatlar) ise; 1) İller
Bankas› Harita Dairesi Başkanl›ğ›, 2) TMMOB Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odas› taraf›ndan ayr› ayr› haz›rlana-
rak, her y›l harita üreten ve uygulayan kurumlar›n kulla-
n›mlar›na sunulmaktad›r.
Bu sisteme ayk›r› biçimde gelişerek, hiçbir resmi niteli-
ği olmayan "kay›t d›ş›" olarak değerlendirilen özel parselas-
yon planlar› ve buna dayal› payl› taş›nmaz sat›şlar›, Türk
hukuk sistemi taraf›ndan kamusal (resmi) bir şekilde düzen-
lenmedikleri için geçerli say›lmad›klar› halde, bir türlü ön-
lenememekte ve oluşan fiili durum, peş peşe ç›kar›lan yasa-
larla bağ›şlanmakta ve hukuksal geçerlik kazanmaktad›r.
Oysa her bağ›şlama, gecekondu ve imara ayk›r› yap›laş-
may› özendirmektedir. Haks›z olarak sahiplenilen kamu ta-
ş›nmazlar›n›n işgalcilerine devredilmesi ile sorunlar çözül-
memekte, kaçak yap›laşma eğilimi bir toplumsal al›şkanl›k
haline gelmektedir. Kamu taş›nmazlar›n›n geleceğinin, ida-
renin her zaman değişebilir takdirine b›rak›lmas› da, bu
alanlar›n h›zla elden ç›kar›lmalar›na ve giderek yok olmala-
r›na yol açmaktad›r.
Türkiye’de, harita, tapu ve kadastro faaliyetleri de için-
de olmak üzere, pek çok sektörün başar›s›zl›klar›n›n ve ih-
mallerinin sonucu daha da artan gecekondu ve kaçak yap›-
laşma; hukuk sistemini, ortak yaşama ve davran›ş değerle-
rini aş›nd›ran, kamu düzenini tehdit eden gelişmelerin kay-
nağ› haline gelmiştir.
Bu durumda, kentleşme ve imar düzeninde, yeni bir sis-
temin oluşturulmas› gerekmektedir ve bunun için yeniden
yap›lanma da içinde olmak üzere, farkl› bir sistem aray›ş›na
gidilmelidir. Çünkü, insanlar›n can ve mal güvenliklerinin
sağlanmas› için, sistemin kendi içinde tutarl› bir biçimde
oluşturulmas› zorunludur.
Toplumun ve kişilerin, kurumlarla ve kurallarla beraber
yaşamalar›n› sağlamak gerekmektedir. Bu konudaki başar›,
kentleşme ve yerleşme anlay›şlar›nda değişim getireceği gi-
bi, yasalar›n herkese eşit uygulanmas› toplum içinde ve ki-
şiler aras›nda eşitliği ve toplumsal adaletin yerleşmesini
sağlayacakt›r.
Bu nedenle:
1. Kentlere olan göçün ve aş›r› nüfus art›ş›n›n verimsiz
ve gereksiz bir y›ğ›lma biçimini almas› önlenmelidir. Önle-
me konusundaki düzenlemeler, gecekondu ve imar sistem-
leri yan› s›ra yönetim sistemi, çal›şma, sosyal güvenlik,
ekonomi gibi alanlar› da kapsamal›d›r.
2. 17 Ağustos 1999 günlü Marmara Depremi ve ard›n-
dan meydana gelen diğer depremler bile, kaçak yap›laşma
sürecine son verememiştir. Bununla birlikte, deprem sonra-
s› oluşan psikolojik ortam›n, kaçak ve sağl›ks›z yap›laşma-
n›n tehlikelerinin toplumsal düzeyde daha iyi anlaş›lmas› ve
bir değişim sürecinin başlat›lmas› aç›s›ndan bir dönüm nok-
tas› olarak kullan›lmas› kesinlikle sağlanmal›d›r.
3. Gecekondu ve imara ayk›r› yap›lar›n bağ›şlanmas›na
son verilmelidir.
4. Haks›z olarak kullan›lan ve sahiplenilen kamu taş›n-
mazlar›n›n, fiili kullan›m durumlar›na göre işgalcilerine
devredilmeleri yerine, kentsel yenileme projeleriyle, bu
alanlarda planl› ve çağdaş yerleşmelerin kurulmas›na ve her
aileyi konut sahibi yapacak sosyal politikalara gereksinme
vard›r ve bunun için arsa tapusu yerine, kat mülkiyeti kurul-
muş bir yap›da konut tapusu verilmesini amaçlayan düzen-
lemeler yap›lmal›d›r.
5. Veraset yolu, İmar Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu
d›ş›nda, her türlü yap›laşma amac›yla arsa ve parselleri his-
selere ay›racak özel parselasyon planlar› ve sat›ş vaadi söz-
leşmeleri yasaklanmal›d›r. Mahkemeler taraf›ndan, belirti-
len istisnalar d›ş›nda hisselendirmeyi, hisse devrini ve tem-
likini gerektiren kararlar al›nmas› yasaklanmal›d›r. Bunlara
ayk›r› davrananlar hakk›nda, cayd›r›c› ve etkili mali ve ce-
zai yapt›r›mlar öngörülmeli, bu yapt›r›mlar›n hangi kurum-
lar taraf›ndan, nas›l ve ne şekilde uygulanacağ› herhangi bir
boşluk, kuşkulu durum ya da belirsizlik yarat›lmadan aç›k-
l›ğa kavuşturulmal›d›r.
6. Uygulama imar planlar›n›n yürürlüğe girmesinden
hemen sonra, bu planlar›n, belirlenen etaplar halinde ve ar-
sa ve arazi düzenlemeleri yoluyla araziye (zemine) uygu-
lanmas› zorunlu k›l›nmal›d›r.
7. İmar parselleri oluştuktan sonra, parsel sahiplerini
imar plan›na uygun yap› yapmaya zorlamak gerekmektedir.
Kentsel alanlarda, arsa politikas›n›n, yaln›zca toprak huku-
ku ve vergisel araçlarla amaca ulaşmas› ve başar›l› olmas›
olanaks›zd›r. Konut yap›m›n› kolaylaşt›rmak için, ayr›ca
kredi ve vergi indirimi gibi parasal desteklere de gereksin-
me vard›r.
8. Parsel sahiplerince yap›lacak mimari-elektrik-maki-
ne-tesisat projelerinin belediyeler veya valilikler taraf›ndan
onaylanarak yap› izin belgesi (ruhsat) verilmesi ard›ndan,
öngörülecek süre içinde, 1965 tarihli ve 634 say›l› Kat Mül-
kiyeti Kanunu uyar›nca tapuda kat irtifak› kurulmas› ve
"cins değişikliği" yap›lmas› zorunlu k›l›nmal›d›r. Kat irti-
fak› ya da kat mülkiyeti kurulmayan yap›lara su, elektrik,
kanalizasyon gibi teknik alt yap› hizmetlerinin götürülmesi
yasaklanmal›d›r. Tersine davrananlar hakk›nda cayd›r›c› ve
etkili mali ve cezai yapt›r›mlar öngörülmelidir.
9. Hazineye, belediyelere, özel idarelere ya da katma
-65-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İncelemehkm 2003/89
bütçeli dairelere ait arazi ve arsalar üzerinde veya devletin
hüküm ve tasarrufu alt›nda bulunan yerlerde izinsiz yap›lan
yap›lar›n mülkiyet ve tasarruf hakk›, hiçbir işlem yap›lma-
s›na gerek olmaks›z›n, kendiliğinden yap›n›n yap›ld›ğ› ara-
zi veya arsan›n sahibi olan idareye geçmesini sağlay›c› ku-
rallar konulmal›d›r.
10. Belediyeler ya da valilikler taraf›ndan verilen "y›k›m
kararlar›", yap›lar›n üzerinde yer ald›klar› parsellerin kay›t-
l› olduklar› tapu kütüğüne şerh düşülerek, imara ayk›r›l›k
giderilinceye kadar, bu taş›nmazlar›n sat›ş›, bağ›ş›, trampa-
s› gibi tasarruf haklar› k›s›tlanmal›d›r.
11. Ruhsats›z yap› yapanlar ve yapt›ranlar; yap› ruhsat›
olmayan inşaatlara ve yap› kullanma izni bulunmayan yap›-
lara teknik alt yap› hizmeti sağlayan kamu görevlileri ile bu
hizmetlerden kaçak olarak yararlananlar; imar mevzuat›na
ayk›r› yap›lar hakk›nda al›nan kararlar› uygulamayan kamu
görevlileri hakk›nda cayd›r›c› ve etkili mali ve cezai yapt›-
r›mlar öngörülmelidir.
Kaynaklar
ABAMA (ABACIOĞLU), M.: Aç›klamal› ve İçtihatl› İmarKanunu Mevzuat› ve Uygulamas›, 6. Bask›, Seçkin
Yay›nevi, Ankara, 1996
ARSLAN, İ. İ.: Yarg›tay 13. Hukuk Dairesi Üyesi, 30.09.1988Tarihli ve E. 1987/2, K. 1988/2 Say›l› Yarg›tay İçtihad›Birleştirme Genel Kurulu Karar›na Karş› Oy Yaz›s›.
AYBAY, A.: İmar Aff›, Tapu ve Kadastro Dergisi, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü Yay›n›, Y›l: 1, Say›: 2, Ankara,
1989, s: 4-7.
BİB, Bay›nd›rl›k ve İskan Bakanl›ğ› (BİB) Teknik Araşt›rma ve
Uygulama Genel Müdürlüğü’nün (TAU) 11.11.1993 / 22707
Say›l›; 23.06.1994 / 11131 Say›l›; 10.11.1995 / 15365 Say›l›;
12.02.1998 / 1479 Say›l›; 23.08.1999 / 10720 Say›l›; İçişleri
Bakanl›ğ› Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 04.08.1999
/ 53882 Say›l› Genelgeleri, 1993.
DPT: VI. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita ve Tapu KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT Yay›n No: 2210,
ÖİK: 356, Ankara, 1990
DPT : VII. Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Harita ve Tapu KadastroÖzel İhtisas Komisyonu Raporu, Yay›n No: DPT: 2554-
ÖİK: 570, Ankara, 1995
DPT : Devlet Planlama Teşkilat› (DPT) 8.Beş Y›ll›k Kalk›nma
Plan› Harita, Tapu Kadastro Coğrafi Bilgi ve UzaktanAlg›lama Sistemleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT
Yay›n›, 2001
GÜLTEKİN, T.: Hisseli Sat›şlar, Mülkiyet Dergisi, Tapu ve
Kadastro Müfettişleri Derneği Yay›n›, Say›: 32, Ankara, 1999,
s: 33-38.
HKMO : 30. Dönem Çal›şma Raporu, TMMOB Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›, Ankara,1985
HKMO 1997a: Hileli Hisseli Parsel Sat›şlar› Tatilden Döndü,Harita Bülteni, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odas› Yay›n›, Y›l: 7, Say›: 36, Ankara.
HKMO 1997b : Çanlar Bursa İçin Çal›yor-Hukuk Savaş›ndaBaşar›ya Doğru, Harita Bülteni, TMMOB Harita ve Kadastro
Mühendisleri Odas› Yay›n›, Y›l: 7, Say›: 37, Aral›k 1997,
Ankara.
İTO : İstanbul’da Kaçak Yap›laşman›n Nedenleri, İstanbul
Ticaret Odas› Yay›n›, Kas›m 2001,154+75s.İV, İstanbul
Valiliği’nin (İV) Özel Kalem Müdürlüğü Ç›k›şl› 18.10.1999 /
13 – 1219 Say›l›; 02.03.2001 / 13 - 222 Say›l›; 18.06.2002 / 13
- 632 Say›l› Emirleri, İstanbul, 1999.
KAVLAK, H.: Hisseli Sat›şlar, 1. Mülkiyet Sempozyumu, Tapu
ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürlüğü, s: 62-68, İstanbul,
1998.
KELEŞ, R.: 100 Soruda Türkiye’de Şehirleşme, Konut veGecekondu, Genişletilmiş 2. Bask›, Gerçek Yay›nevi,
İstanbul, 1978
KELEŞ, R.: Kentleşme Politikas› (3.Bask›), İmge Kitabevi,
Ankara, 1996
KONGAR, E., 21. Yüzy›lda Türkiye (2000’li Y›llarda Türkiye’nin
Toplumsal Yap›s›), Remzi Kitabevi, 1998
KÖKTÜRK, Erol, KÖKTÜRK, Erdal : Konut Sorunu ile ArsaSunumu Sürecinin Etkileşimi Üzerine Düşünceler, Konut
Kurultay›, 22 - 24 May›s 2002, TMMOB Şehir Planc›lar›
Odas›, İstanbul.
ÖZKAYA, E. : Aç›klamal› ve Uygulamal› İmar Kanunu Şerhive Mevzuat›, Yenilenmiş 2. Bask›, Seçkin Yay›nc›l›k,
Ankara, 2000.
TEKELİ, İ.: Türkiye’de Kentleşme Yaz›lar›, Turhan Kitabevi
Yay›nlar›, Ankara, 1982.
TKGM :Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 23.09.1975 /6160 - 6166 Say›l›; 24.06.1977 / 431 - 4437 Say›l›;16.08.1977 / 5481-5487 Say›l›; 06.06.1979 / 1436 Say›l›Genelgeleri, Ankara, 1975.
TOKİ, BM Habitat II: Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem Plan›,TOKİ Yay›n›, Haziran 1996, İstanbul, 1996.
-66-
Köktürk E., Türkiye’de ‘Gecekondu ve İmar Aff›’ Üzerine Bir İnceleme hkm 2003/89
Özet
Emlâk vergisi, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede yerel yö-netim hizmetlerine para desteği sağlayan temel gelir kaynaklar›n-dan biridir. Ayr›ca, kaynak kullan›m›n› yönlendiren niteliğiyle,toprak yönetiminin mali uygulama arac› olarak da görülmektedir.Bu çal›şmada emlâk vergisinin temel nitelikleri üzerinde durul-muş, kadastro ile etkileşimi ele al›nm›şt›r.
Anahtar SözcüklerVergilendirme, Emlâk Vergisi, Kadastro, Mali Kadastro, Toprak
Yönetimi, Taş›nmaz İdaresi.
Abstract
Property Tax and Cadastre
Property tax is the fundamental source of revenue for local go-vernment services in most developed and developing countries. Al-so, it has been accepted a fiscal tool of land management due toits attribute that directs usage of resources. In this paper, basicattributes of property tax and its interrelationship with cadastreare considered.
Key WordsTaxation, Property Tax, Cadastre, Fiscal Cadastre, Land Manage-
ment, Land Administration.
1. Giriş
Toprak yönetimini ve taş›nmaz piyasas›n›n denetimini sağ-
layan emlâk vergisi, ayn› zamanda yerel yönetimlere özerk-
lik kazand›rarak yerinden yönetime olanak tan›yan bir mali
araçt›r. Ülkemiz belediyelerinin öz kaynaklar›ndan say›lan
emlâk vergisine ilişkin dünyada farkl› uygulamalar yürür-
lüktedir. Pek çok ülkede de kadastro, vergi sistemini destek-
lemektedir.
2. Vergi Kavram› ve Türleri
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi vergi kavram›n›;
"devlet hazinesini güçlendirmek, kamu hizmetlerinde har-
canmak üzere hükümetin ya da yerel yönetimlerin yasalarauygun olarak dolays›z ya da kimi mal ve hizmetlerin fiyat-lar›na ekleyerek dolayl› yoldan kişi ya da topluluklardantoplad›ğ› para", YILMAZ (1996) ise; "kamusal hizmetleringerektirdiği giderler ile kamu borçlar› dolay›s›yla ortayaç›kan yükleri karş›lamak amac›yla, devletin egemenlik gü-cüne dayanarak, karş›l›ks›z olarak, gerçek ve tüzel kişiler-den zorla ald›ğ› parasal değerler" olarak tan›mlamaktad›r.
Vergiler, dolayl› ve dolays›z olmak üzere iki ana grupta
toplanabilir. Dolayl› vergi; mal ve hizmetlerin fiyatlar›na
eklenerek, tüketiciden dolayl› olarak al›n›r. Sat›ş vergisi bu-
na bir örnektir. Dolays›z vergi ise doğrudan yükümlüden
al›nan vergi türüdür. Gelir ve servet vergisi dolays›z vergi-
ye örnektirler.
Vergi, çoğunlukla gelir, gider ve servete bağl› ölçütler
üzerinden al›nmaktad›r. Bu nedenle, gelir üzerinden al›nan,
gider üzerinden al›nan, servet ve servet aktar›m› üzerinden
al›nan vergiler olarak da ayr›labilir. Gelir, vergi ödeme gü-
cü ve ayn› zamanda ekonomik hareketlilik göstergesi oldu-
ğundan, vergilendirmede en çok kabul gören ölçüt olmuş-
tur. Ülkemizde yürürlükte olan gelir vergisi ve kurumlar
vergisi, gelir ölçütü üzerinden al›nmaktad›r. Gider üzerin-
den al›nan vergiler ise dolayl› vergi niteliğindedir. Dolays›z
vergilere göre yönetimi daha kolay olan gider ölçütlü vergi-
ler, önemli gelir sağlad›klar›ndan ve çok çeşitli mal ve hiz-
metler üzerine yay›ld›ğ›ndan büyük ölçüde başvurulan bir
vergi grubu niteliğindedir. Gider üzerinden al›nan vergilerin
diğer vergilerden en önemli fark›, kişiden değil işlem üze-
rinden al›nmas›d›r. Servetin, zenginliğin ölçüsü ve vergi
ödeme gücünün önemli bir göstergesi olduğunun kabul
edilmesiyle, servetten ve servetin aktar›m›ndan da vergi al-
ma yoluna gidilmiştir. Servet vergileri, gerçek ve tüzel kişi-
lerden çeşitli iktisadi varl›klara sahip olmalar›ndan dolay›
al›nan vergilerdir. Servet üzerinden al›nan vergilerin tüm
biçimlerinde, bir taraftan devletin mali gereksinimlerini
karş›lama isteği, diğer taraftan toplumsal adaleti sağlama
düşüncesi etkin olmuştur. Ancak, özellikle ekonomik geliş-
mişlik düzeyi düşük olan ülkelerdeki siyasal yap› ve serve-
tin hesaplanma tekniğinden kaynaklanan güçlüklerden do-
lay›, servete bağl› vergiler yeterince etkin toplanamamakta-
Emlak Vergisi ve Kadastro
Volkan ÇAĞDAŞ1, Mehmet GÜR2, Zerrin DEMİREL3
___________________________________________________________1
Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.2
Arş. Gör., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.3
Prof. Dr., YTÜ İnşaat Fakültesi, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›, 34349, Beşiktaş/İstanbul.
-67-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr1954
d›r. Ülkemizde uygulanan emlâk vergisi ile motorlu taş›tlar
vergisi, servet vergisi, veraset ve intikal vergisi ile taş›t al›m
vergisi servet aktar›m› üzerinden al›nan vergiler kapsam›n-
dad›r (YILMAZ 1996).
3. Emlâk Vergisi
Emlâk vergisi, en eski ve yayg›n vergilendirme biçimlerin-
den biridir. Emlâk vergisiyle sağlanan gelir, yerel hizmetle-
re para desteği sağlad›ğ› için çoğunlukla yerel bir vergi ola-
rak görülür.
Emlâk vergisinin gelişmiş, gelişmekte ve serbest piyasa
ekonomisine geçiş süreci yaşayan ülkelerde farkl› biçimler-
de uyguland›ğ› görülmektedir. En yayg›n uygulama, belirle-
nen bir vergi ölçütüne dayal› olarak taş›nmazlardan her y›l
düzenli olarak al›nan türüdür. Bunun yan›nda, baz› ülkeler-
de taş›nmazlar›n sat›ş›yla edinilen gelir üzerinden ve kamu
yat›r›mlar› sonucu oluşan değer art›ş› üzerinden de vergi
al›nd›ğ› görülmektedir. Verginin konusu; baz› ülkelerde salt
toprak, baz›lar›nda salt yap›, çoğunda da hem toprak hem de
yap›d›r. Vergi yükümlülüğü de ülkelerin çoğunda fakl›laş-
makta, vergi kimi ülkelerde taş›nmaz iyelerinden, kimile-
rinde kullan›c›lardan, kimi ülkelerde de al›c› ve sat›c›lardan
al›nmaktad›r (MUNRO 2000).
Vergi koyma yetkisi, ülkelerin siyasal ve yönetsel yap›-
s›na bağ›ml› olarak anayasal düzenlemelerle merkezsel,
bölgesel ya da yerel yönetimlere verilmektedir. Gelişmiş ve
serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşayan pek çok
Avrupa ülkesinde vergi koyma gücü merkezsel yönetimle-
rin elindedir. Bununla birlikte, emlâk vergi gelirlerinin ta-
mam› ya da büyük bir bölümü yerel yönetimlere aktar›l›r.
Merkezsel yönetimler bu noktada, yerel yönetimlere emlâk
vergi oranlar›n› ve vergi muafiyetlerini (bağ›ş›kl›klar›n›)
belirleme konusunda k›s›tl› haklar tan›maktad›r. Ayr›ca ye-
rel yönetimler, merkezsel yönetimler taraf›ndan belirlenmiş
s›n›r değerler içinde kalmak koşuluyla, oranlar üzerinde
azaltma ya da art›rma yapma yetkisine de sahiptir (ALMY
2001). Yerel yönetimler bu yolla, toprak kullan›m›n›n dene-
timini sağlayabilmektedirler.
3.1. Yerel Bir Gelir Kaynağ› OlarakEmlâk Vergisi
Taş›nmazlar üzerinden al›nan vergiler tüm ülkelerde yöne-
timlerin en küçük gelir kaynaklar›ndan biridir. Örneğin,
gelişmekte olan ülkelerde emlâk vergisinden elde edilen
gelirlerin gayrisafi milli has›laya (GSMH) oran› ortalama
%0,4; tüm vergi gelirleri içindeki pay› ise %2 dolay›nda-
d›r. Bu oran, Ekonomik İşbirliği ve Kalk›nma Teşkilat›na
(Organisation for Economic Co-Operation and Develop-
ment-OECD) üye ülkelerde ise ortalama %1,33’tür (Bkz.
Tablo 1).
Tablo 1: Emlâk vergi gelirlerinin GSMH içindeki pay›
(BIRD ve SLACK 2002)
Ülkeler 1970-1980 1980-1990 1990-2000
OECD Ülkeleri(Ülke Say›s›) %1,24 %1,31 %1,44
(16) (18) (16)
Gelişmekte Olan Ülkeler(Ülke Say›s›) %0,42 %0,36 %0,42
(20) (27) (23)
Geçiş Ülkeleri(Ülke Say›s›) %0,34 %0,59 %0,54
(1) (4) (20)
Tüm Ülkeler(Ülke Say›s›) %0,77 %0,73 %0,75
(37) (49) (58)
Yerel yönetimler bak›m›ndan ise emlâk vergisi en önemli
gelir kaynağ›d›r. Tablo 2’den de görüldüğü gibi, emlâk
vergisinin yerel gelirler içindeki pay›, gelişmekte olan ül-
kelerde, gelişmiş ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sü-
recini yaşayan ülkelerden daha büyüktür. Yerel vergiler
içinde de emlâk vergisi önemli paya sahiptir. Bu pay,
1990’l› y›llarda, gelişmekte olan ülkelerde %40, gelişmiş
ülkelerde %35 ve serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci
yaşayan ülkelerde %12 dolay›ndad›r (BIRD ve SLACK
2002).
Tablo 2: Emlâk vergi gelirlerinin yerel gelirler içindeki pa-
y› (BIRD ve SLACK 2002)
Ülkeler 1970-1980 1980-1990 1990-2000
OECD Ülkeleri(Ülke Say›s›) %17,40 %17,00 %17,90
(16) (18) (16)
Gelişmekte Olan Ülkeler(Ülke say›s›) %27,60 %24,30 %19,10
(21) (27) (24)
Geçiş Ülkeleri(Ülke Say›s›) %6,70 %8,51 %8,80
(1) (4) (20)
Tüm Ülkeler(Ülke Say›s›) %22,80 %20,40 %15,60
(38) (48) (59)
3.2. Toprak Yönetimi ve Kullan›m›n›n Denetim Arac› Olarak Emlâk Vergisi
Klasik ekonomi teorileri, ekonomide zenginlik üreten üç
araç olduğunu ve bunlar›n; emek, sermaye (anamal) ve top-
rak olduğunu öne sürmektedir. Toprak, üretim faktörleri
içinde ayr› bir niteliğe sahiptir. Bu niteliği, diğer üretim fak-
törlerinin yaşamas›n› ve etkinliklerini sürdürmesini sağlar.
Çünkü toprak olmadan, hem emek hem de anamal›n üretim-
de bulunmas› olanakl› değildir (DALE ve MCLAUGHLIN
1999). Başka bir deyişle toprak, çevresel ve toplumsal aç›-
dan duyarl› ve k›t bir kaynak, ekonomik aç›dan ise zengin-
lik üreten, yat›r›mlar› çeken bir üretim faktörüdür. Ama bu
-68-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89
nitelikleri çoğu zaman çelişir ve ona yap›lan yat›r›mlar› çe-
şitlendirir.
ARSLAN (1997)’nin de belirttiği gibi, taş›nmazlar› bir
üretim faktörü olarak gören yat›r›mlar ile üretim amac› d›-
ş›nda kazanc› art›rmak ya da taş›nmazlar üzerinden emeksiz
kazanç elde etmek için yap›lan yat›r›mlar› birbirinden ay›r-
mak gerekir. Taş›nmazlar üzerinden emeksiz kazanç sağla-
may› hedefleyen spekülatif yat›r›mlar, ekonomik, sosyal ve
kültürel etkenlerce yönlendirilir. Ekonomik etkenler aras›n-
da; getiri sağlayan seçenek yat›r›m araçlar›n›n yeterli olma-
mas› ya da var olanlar›n güven verici bulunmamas›, kazanç
oranlar›n›n görece daha düşük olmas› ve yat›r›mc›lar›n üre-
tim riskini üstlenmekten kaç›narak kolay yoldan kazanç
sağlamay› amaçlamalar› say›labilir. Taş›nmaz sahibi olma-
n›n sağlad›ğ› toplumsal konum ve güvence ise, sosyal ve
kültürel etkenler aras›nda değerlendirilebilir. Taş›nmazlara
yat›r›m yaparak emeksiz kazanç elde etmeyi düşünen spe-
külatörleri, niteliklerine göre iki s›n›fta değerlendirmek ola-
s›d›r: ‘Aktif spekülatör’ ve ‘pasif spekülatör’. Aktif spekülatör; kamu kuruluşlar›n›n eylemlerinden ve
kentsel gelişme sonucunda ortaya ç›kan toprak değer art›ş-
lar›ndan yararlanmak amac›yla; elindeki toprağ› boş tutma-
y›, kentin gelişme alanlar›nda ucuz fiyatlarla boş bekletil-
mek üzere toprak sat›n al›p fiyat art›şlar›ndan kazanç sağla-
may› uğraş durumuna getirmiş olan kimsedir. Pasif spekü-
latör ise; iyesi bulunduğu taş›nmaz›n zamanla artan değe-
rinden yarar sağlayan, paras›n› taş›nmazlara yat›rarak gü-
vence alt›na alan, bu işleri ya hiç kazanç güdüsü olmaks›z›n
ya da aktif spekülasyonda olduğu ölçüde güçlü bir kazanç
güdüsü ile yapmayan spekülatör türüdür (AÇLAR ve ÇAĞ-
DAŞ 2002).
Spekülatif yat›r›mlar›n ülke ekonomisine bir katk›s› ol-
mad›ğ› gibi, ekonomik kalk›nmay› geciktirici, hatta engelle-
yici bir etkisi de vard›r. Anamal birikiminin az ve yavaş ol-
duğu ülkelerde, birikimlerin kalk›nma amaçl› kullan›lmas›
yerine taş›nmazlara bağlanmas›, kaynaklar›n en uygun kul-
lan›m›n› olanaks›zlaşt›rmakta, artan nüfusun gereksinimleri-
ni karş›layacak verimli tar›m topraklar›n› büyük bir h›zla
kentsel arsaya dönüştürmektedir. Böylelikle, iyeliği elinde
bulunduranlar haks›z kazançla zenginleşmekte, emeğiyle ka-
zanan kesimler ise giderek fakirleşmekte ve gelir dağ›l›m›n-
daki adaletsizlikler daha da artmaktad›r (ARSLAN 1997).
Toprağ›n bu çelişen nitelikleri aras›nda uyum sağlan-
mas›na, çevre ile ekonomik kalk›nma aras›nda denge ku-
rulmas›na ve kalk›nman›n ‘sürdürülebilir’ nitelikte olmas›-
na yönelik yap›lan uluslararas› çal›şmalar sonucunda bü-
tüncül yeni yaklaş›mlar ortaya konmuş, ‘sürdürülebilirkalk›nma’ (sustainable development), ‘toprak yönetimi’(land management) ve ‘taş›nmaz idaresi’ (land administra-
tion) gibi yeni kavramlar doğmuştur. Uluslararas› Ölçme-
ciler Birliği (Fédération Internationale des Géomètres-FIG)
ve Birleşmiş Milletler’in (United Nations-UN) 1999 y›l›n-
da ortaklaşa yay›mlad›klar› ‘Sürdürülebilir Kalk›nma içinTaş›nmaz İdare Sistemleri Bathurst Bildirgesi’ (The Bat-
hurst Declaration on Land Administration for Sustainable
Development), toprak yönetimi kavram›n›; "toprağ›n bir-toplumsal k›t- kaynak olarak hem ekonomik hem de çevre-sel aç›lardan sürdürülebilir kalk›nmaya yönelik yönetimiy-le ilişkili eylemlerin tümü", taş›nmaz idaresi kavram›n›
ise; "toprak yönetim politikalar›n›n uygulanmas› s›ras›nda,taş›nmaz iyeliğine, değerine ve kullan›m›na ilişkin bilgile-ri saptama, kaydetme ve yay›mlama süreci" biçiminde ta-
n›mlamaktad›r (FIG ve UN 1999).
Toprak yönetiminin en önemli mali arac› olarak değer-
lendirebileceğimiz vergilendirme, toprak kullan›m›na ka-
munun biçim ve yön vermesini sağlar. DALE ve MCLA-
UGHIN (1999)’in de belirttiği gibi bu araç; en uygun top-
rak kullan›m›n› sağlamak için taş›nmaz piyasas›n› düzenle-
yici ya da belli bir yat›r›m biçimini özendirici hedefler için
kullan›labilmekte, böylece taş›nmaz iyelerinin taş›nmazlar›-
n› daha etkin kullanmas›, boş kalm›ş topraklar›n değerlendi-
rilmesi ya da gereksinenler için sat›lmas› özendirilmektedir.
Vergilendirme ile anamal›n yap› ya da toprağa bağlanarak
spekülatif amaçlarla kullan›lmas› ve emek karş›l›ğ› olma-
yan kazanç elde edilmesi önlenebilecek; konut üretiminin
özendirilmesi; kamusal hizmetler ve altyap›n›n getirilme-
sinden kaynaklanan değer art›şlar›n›n tekrar kamuya kazan-
d›r›lmas› sağlanabilecektir (ARSLAN 1997).
KELEŞ (1996)’ya göre, toprak yönetim politikalar›n›n
uygulanmas› s›ras›nda, taş›nmazlardan değişik amaçlarla,
değişik ölçütler üzerinden, değişik oranlarda vergi al›nabi-
lir. Bunlardan birincisi boş duran topraklar›n vergilendiril-
mesidir. Boş duran topraklar› vergilendirmekle, kamu, bun-
lar› artan nüfusun gereksinimlerini karş›lamaya yöneltmiş
olur. Kamu, kent imar›n›n yerini ve türünü etkileyici bir
vergi de koyabilir. Böyle bir vergiyle, kent içinde, istenilen
yerde, istenilen biçimde toprak kullan›m›na olanak sağlan›r.
Yat›r›mc›lar›n yoğun olduğu bölgelerde bu verginin oran›
yüksek, daha az yeğlenen alanlarda ise düşük olabilir. Ta-
ş›nmaz›n el değiştirmesi durumunda ya da taş›nmaz›n değe-
rindeki art›ş üzerinden de vergi al›nabilir. Bu vergi ile hem
arsalar›n gereğinden fazla el değiştirmesi ve taş›nmaz eder-
lerinin artmas› önlenmekte hem de taş›nmaz sat›şlar›ndan
kamunun pay almas› sağlanmaktad›r. Taş›nmazlardan al›-
nan diğer vergi ise emlâk vergisidir. Servet gelirleri aras›n-
da bulunan emlâk vergisi, taş›nmazlardan elde edilen geli-
rin bir k›sm›n› kamuya kazand›rmay› amaçlar.
4. Emlâk Vergi Sistemlerinin Temel İlkeleri
Emlâk vergi sistemleri; toplumsal hedeflere yönelecek, ka-
mu gelirlerini art›racak, vergi yükünün ülke bütününde hak-
ça dağ›lmas›n› ve kaynaklar›n dengeli kullan›lmas›n› sağla-
yacak bir yap›da tasarlanmal›d›r (DALE ve MCLAUGHIN
1999). Başka bir deyişle, adil, kolay anlaş›l›r, etkili ve yan-
s›z bir yap›da olmal›d›r.
Emlâk vergisinin değinilen ilkeleri sağlamas› ve tek tip
bir vergi yap›s›n›n oluşturulabilmesi için; ülke düzeyinde
tüm taş›nmazlar›n değerlendirilmesi, hiçbirinin vergilendir-
me d›ş›nda tutulmamas›; her taş›nmaz›n vergilendirmeye
ölçüt olacak sürüm değerinin belirlenmesi; vergi yükümlü-
leri taraf›ndan kabul görecek ve yönetimlere yeterli gelir
sağlayabilecek bir vergi oran›n›n belirlenmesi gerekir. An-
cak, böyle bir ideal sistem, siyasal ve pratik olarak ulaş›la-
bilir değildir. Emlâk vergi gelirlerinin verimi; belirli tip ta-
ş›nmaz ya da belirli tip vergi yükümlülerinin vergilendirme
-69-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89
d›ş›nda tutulmas› ya da bu taş›nmazlara vergi indirimlerinin
sağlanmas›, değerlemenin nesnel biçimde yap›lmamas› vb.
nedenlerle beklenen düzeye ulaşamamaktad›r. Emlâk vergi-
si ayr›ca, siyasal aç›dan kabul edilebilirliğe ve yönetsel aç›-
dan uygunluğa da bağl›d›r. Örneğin elektrik, gaz vb. gibi
yerel hizmetlere uygulanan dolayl› vergilerin toplanmas›,
yönetsel aç›dan daha kolay ve ucuzdur. Bunun yan›nda, bu
vergiler ilgili faturalarda k›smen gizlenmiş olduğundan, tü-
keticilerde hoşnutsuzluk yaratmaz. Emlâk vergisi ise siyasal
aç›dan daha duyarl› bir nitelik taş›r. Çünkü bu vergilerin
doğrudan ödenmesi gereklidir ve dolayl› vergilerin toplan-
mas›ndaki yönetsel kolayl›klardan farkl› olarak, taş›nmazla-
r›n belirlenme, verginin hesaplanma ve toplanma süreci da-
ha karmaş›k ve zorlay›c›d›r (IULA-EMME 1991).
ALMY (2001), emlâk vergi sistemlerinin kurulma süre-
cinin şu temel ad›mlardan oluştuğunu belirtmektedir:
• Vergi konusunun seçilmesi,
• Vergi yükümlüsünün tan›mlanmas›,
• Vergi ölçütünün belirlenmesi,
• Değerleme ölçütlerinin oluşturulmas›,
• Vergi oranlar›n›n saptanmas›,
• Vergilendirme d›ş›nda tutulacak taş›nmaz ve taş›nmaz
iyelerinin tan›mlanmas›.
4.1. Emlâk Vergisinin Konusu
Emlâk vergisinin konusu; baz› ülkelerde salt toprak, pek
az›nda ise salt yap›d›r. Çoğu ülkede ise hem toprak hem de
yap› emlâk vergisine bağ›ml›d›r. Diğer yandan, baz› ülke-
lerde makine ve işletme donat›lar›n›n da emlâk vergisi kap-
sam›na al›nd›ğ› görülmektedir (Bkz. Tablo 3) (BIRD ve
SLACK 2002).
4.2. Emlâk Vergisi Yükümlülüğü ve Bağ›ş›kl›ğ›
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, ‘vergi yükümlü-lüğü’ kavram›n›; "herkesin ortak kamu giderlerine, özellik-le devlet ya da kamu kuruluşlar›, yerel yönetimler giderle-rine kat›lmas›", ‘vergi bağ›ş›kl›ğ›’ kavram›n› ise; "belirli ki-şi ya da gruplar›n, kendileri için doğmas› gereken vergi yü-kümlülüğünün k›smen ya da tamamen ya da geçici olarakd›ş›nda tutulmas›" olarak tan›mlamaktad›r.
Emlâk vergisi yükümlüsü, genellikle taş›nmaz›n iyesi ya
da kullan›c›s›d›r. Emlâk vergisinde hangi taş›nmazlara bağ›-
ş›kl›k tan›nacağ› ya da vergi indirimi uygulanacağ›, bağ›ş›k-
l›ğ›n kapsam›; ülkelerin siyasal ve yönetsel yap›s›na bağl›
olarak merkezsel ya da yerel yönetimlerce belirlenmekte, ge-
nellikle iyelik, kullan›m, iyenin ya da kullan›c›n›n nitelikleri
vb. gibi çeşitli etmenler üzerinden tan›mlanmaktad›r (BIRD
ve SLACK 2002). Devletin, kamu kurum ve kuruluşlar›n›n
iyeliğinde ya da kullan›m›nda olan taş›nmazlar, eğitsel yap›-
lar, dini tesisler, sağl›k tesisleri vd. kamu tesislerine tan›nan
vergi bağ›ş›kl›klar›; iyelik ve kullan›mdan kaynaklan›r.
Emekli, dul, yetim vb. gibi yard›ma muhtaç kişilere tan›nan
vergi indirimleri ya da bağ›ş›kl›klar ise iyenin niteliğinden
kaynaklanan bağ›ş›kl›klar kapsam›nda değerlendirilebilir.
4.3. Emlâk Vergisi Ölçütü
Vergilendirmede genel olarak iki temel ölçüt kullan›lmak-
tad›r. Bunlar değer ve değer d›ş› ölçütler olarak s›n›fland›-
r›labilir. Değer ölçütü olarak çoğunlukla sürüm değeri kullan›l-
maktad›r. Taş›nmazlar›n sürüm değerini kestirmek için ge-nelde üç yöntem kullan›l›r. Bunlar; karş›laşt›rma, maliyetve gelir yöntemleridir. Karş›laşt›rma yöntemi, nitelikleribenzer taş›nmaz sat›ş fiyatlar›n›n karş›laşt›r›lmas› ilkesinedayan›r. Taş›nmaz piyasas›nda örnek taş›nmazlar›n olma-mas› ve yap›n›n görece ender niteliklere sahip olmas› duru-munda maliyet yöntemine başvurulur. Bu yöntem genellik-le endüstriyel taş›nmazlar›n değerlemesinde kullan›l›r. Ge-lir getiren taş›nmazlar›n değerlemesinde ise gelir yöntemikullan›l›r. Gelir yönteminde, taş›nmazlar›n net geliri piyasakapitalizasyon oran› ile sürüm değerine dönüştürülür(BIRD ve SLACK 2002).
Değer d›ş› ölçütler aras›nda en s›k kullan›lan ölçüt isealan ya da kullan›labilir (net) aland›r. Sürüm değerinin kul-lan›lmas›n›n olanaks›z olduğu durumlarda en uygun vergiölçütü olarak görülür. Alan ölçütlü vergilendirme sistemin-de vergi tutar›; taş›nmaz›n alan› ile birim metrekare için be-lirlenmiş vergi oran›na bağ›ml›d›r. Bu sistemde, vergi oran›yap› ve toprak için ayn› ya da farkl› olabilir (ALMY 2001).
Tablo 3: Seçilmiş baz› ülkelerdeki emlâk vergisi konusu ve ölçütü (BİRD
ve SLACK 2002)
Ülkeler Vergi Konusu Vergi Ölçütü
OECD ÜlkeleriAvustralya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri,
kira değeri
Kanada Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Japonya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Almanya Toprak ve yap›lar;
makineler, çiftlik
hayvanlar› Sürüm değeri
Birleşik Krall›k Toprak ve yap›lar;
fabrika ve makineler Sürüm değeri,
kira değeri
Doğu-Orta AvrupaMacaristan Boş toprak; yap› Alan, sürüm değeri
Litvanya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Polonya Toprak ve yap›lar Alan
Ukrayna Toprak Alan
Latin AmerikaArjantin Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Şili Toprak ve yap›lar Alan,
maliyet değeri
Kolombiya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Nikaragua Toprak ve yap›lar Bildirge değeri
Meksika Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
AsyaÇin Boş toprak;
toprak ve yap›lar Alan, sürüm değeri, kira değeri
Hindistan Toprak ve yap›lar Gelir değeri, sürüm
değeri, alan
Endonezya Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
Filipinler Toprak, yap› ve
makineler Sürüm değeri
Tayland Toprak ve yap›lar Kira değeri,
sürüm değeri
AfrikaGine Toprak ve yap›lar Kira değeri
Kenya Toprak Alan, sürüm değeri
Tunus Toprak ve yap›lar Alan, gelir değeri
Güney Afrika Toprak ve yap›lar Sürüm değeri
-70-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89
Ancak alan ölçütlü sistemler, verginin hakça hesaplan-
mas› yönünden pek çok sak›ncalara sahiptir. Bunlardan bi-
ri, alan ölçütlü vergilendirme sistemlerinde taş›nmaz›n ko-
numu ve yap› kalitesi gibi niteliklerin dikkate al›nmamas›-
d›r. Ayr›ca, alan ölçütlü vergi sistemlerinde, düşük gelirli
taş›nmaza sahip vergi yükümlüleriyle yüksek gelirli taş›n-
maza sahip vergi yükümlüleri ayn› düzeyde vergi ödemek-
tedirler. Benzer olarak, yaşl› ve bak›m-onar›m gereksinme-
si olan yap›lar, değer ölçütlü vergilendirme sistemlerine gö-
re daha yüksek düzeyde vergi ödemektedirler (BIRD ve
SLACK 2002). Bu ölçüte göre kurulmuş sistemlerin yöne-
timi; piyasa verilerinin toplanmas› ve analizini, yeniden de-
ğerleme yap›lmas›n› gerektirmediğinden, değer ölçütlü sis-
temlere göre daha kolayd›r. Ayr›ca, alan ölçütlü sistemlerin,
değer ölçütüne göre tasarlanm›ş sistemlerden daha nesnel
olduğu da söylenebilir. Ancak, değer ölçütüne göre tasar-
lanm›ş vergi sistemleri, alan ölçütlü sistemlerden çok daha
hakça bir yap›dad›r (ALMY 2001).
4.4. Emlâk Vergisi Oran›
Emlâk vergisi oranlar›, merkezsel ya da yerel yönetimler ta-
raf›ndan belirlenmektedir. Dünyadaki uygulamalar incelen-
diğinde, Japonya, Ukrayna, Tayland ve Tunus’da vergi
oranlar›n›n merkezsel yönetimler taraf›ndan, Kanada, Ar-
jantin gibi ülkelerde ise yerel yönetimler taraf›ndan belir-
lendiği görülecektir. Macaristan, Kolombiya ve Filipin-
ler’de ise yerel yönetimlere, merkezsel yönetimin belirledi-
ği s›n›r değerler aras›nda kalmak koşuluyla değişiklik yap-
ma hakk› tan›nm›şt›r (BIRD ve SLACK 2002).
Pek çok ülkede yerel yönetimler, farkl› taş›nmaz türleri
için farkl› vergi oranlar› uygulamaktad›rlar. Bu yöntem, ye-
rel yönetimlere, vergi yükünün farkl› tür taş›nmazlar üzeri-
ne dağ›t›m›nda kolayl›k sağlar. Değişken vergi oranlar›n›n
yararlar› pek çok aç›dan kan›tlanabilir. Bunlardan biri, yerel
yönetimler taraf›ndan yap›lan kamu yat›r›mlar›ndan taş›n-
maz türlerinin ayn› düzeyde etkilenmemesidir. Diğeri ise,
yerel yönetimlerin toprak kullan›m hedeflerine ulaşmak için
yat›r›mlar› değişken vergi oranlar› ile yönlendirebilmesidir
(BIRD ve SLACK 2002).
Emlâk vergisi; yasalarla belirlenmiş sabit vergi oranlar›
üzerinden ya da y›ll›k enflasyona göre yeniden düzenlenmiş
oranlar üzerinden ya da yönetimlerin bütçe gereksinimleri-
ne göre her y›l yeniden belirlenen oranlar üzerinden al›n-
maktad›r. Vergi oran› bütçe gereksinimlerine dayal› olarak
belirlenecekse, ilk ad›mda kamu harcamalar› için gereksini-
len bütçenin (b), emlâk vergisi d›ş›ndaki diğer vergi ve
harçlarla sağlanacak gelirlerin (vd) ve yöredeki taş›nmaz
değerlerinin (d) toplam›n›n hesaplanmas› gerekir. Bu yön-
temde vergi oran› (o), (1) no’lu eşitlikten belirlenebilir
(ALMY 2001).
o = b - vd (1)
∑d
5. Kadastronun Emlâk VergisineYönelik İşlevleri
Kadastro, ekonomik gelişme ve çevre yönetimindeki işlevi
nedeniyle küreselleşme düzeni içinde daha da önem kaza-
nan bir etkinlik alan› olmuş, veriye erişim kolaylaşt›kça kul-
lan›c›lar; iyelik, planlama, değerleme ve bunlar›n eşgüdümü
ile ilgili daha çok bilgiye gereksinim duymuş, bu da kadast-
ral veriye duyulan dolayl› ve dolays›z istemin büyümesi so-
nucunu doğurmuştur (DEMİREL vd. 2003). Bu durum, ka-
dastro kavram›n› taş›nmaz idaresine doğru evrimleştirmek-
tedir.
Taş›nmaz idaresi kavram›n›n; tescil, kadastral ölçmeler
ve haritac›l›k, mali, tüzel, çok amaçl› ve parsel bazl› güncel
bilgi sistemlerini kapsad›ğ›, toprak kullan›m› ve taş›nmaz
değerleme-vergilendirme sistemini desteklediği düşünülür.
Taş›nmaz idaresinin özünü ya da temelini, toprağa ilişkin
hak, k›s›tl›l›k ve sorumluluklar›n kayd›n› oluşturan parsel
bazl› güncel bilgi sistemi olarak tan›mlanan kadastro oluş-
turur (STEUDLER ve WILLIAMSON 2002).
Taş›nmaz idare sistemleri; tüzel, mali, düzenleyici ve
bilgi yönetimi biçiminde dört temel bileşene sahiptir. Tüzelbileşen; iyelik haklar›n›n saptanmas›, s›n›rland›r›lmas›, gü-
vencelenmesi ve dolaş›m› süreçlerinden oluşur. Mali bile-şen ise, toprağ›n ekonomik yararlar› üzerine odaklan›r. Bu
bileşen vergi gelirlerinin art›r›lmas›n› sağlar. Düzenleyicibileşen çoğunlukla toprağ›n kullan›m› ve gelişimine ilişkin
verilerle ilgilenir. Bu bileşen; planlama örgütleri taraf›ndan
zorlanan gelişim ve kullan›m k›s›tlamalar›n›, mekânlar›n
özel gereksinimler için tasarlanmas›n› ve tarihsel bölgeler-
den duyarl› çevresel alanlara kadar s›n›fland›r›lmas›n› kap-
sar. Bilgi yönetimi bileşeni ise, yukar›da değinilen üç bile-
şenin bütünleyici bir parças› olarak tan›mlanabilir. Özetle,
tüzel kadastro, toprağ›n kay›t alt›na al›nmas›n›, mali kadast-
ro değerleme ve vergilendirmeyi, s›n›fland›rma ve bilgi sis-
temi ise planlama uygulamalar›n›n kolaylaşt›r›lmas›n› he-
defler (DALE ve MCLAUGHIN 1999).
Toprağa bağ›ml› haklar ile k›s›tlar›n saptanmas› ve gü-
vencelenmesini kapsayan tüzel bileşen, vergisel gereksi-
nimlere yan›t verecek biçimde; emlâk vergi yükümlülerinin,
vergilendirilecek, vergi bağ›ş›kl›ğ› ya da indirimi uygulana-
cak taş›nmaz türlerinin tan›mlanmas›n› sağlar. Vergi yöne-
timleri, taş›nmaz idare sistemlerinin bu boyutuyla sağlanan
verilerden yararlanarak, etkili ve verimli bir taş›nmaz piya-
sas›n›n oluşumu için, yerel ya da ülkesel düzeyde çeşitli
vergi biçimlerini yürürlüğe koyabilir, taş›nmaz piyasas›n›n
kamu yarar› doğrultusunda gelişimini sağlayabilir. Ayr›ca
sistem, kamunun iyeliğindeki taş›nmazlara ilişkin bir dö-
küm de sağlayacağ›ndan, vergi bağ›ş›kl›klar›n›n belirlen-
mesi, klasik yaklaş›m›n aksine çok daha kolay gerçekleşti-
rilecektir.
Taş›nmaz idaresinin vergilendirmeyle doğrudan ilişkili
olan mali boyutu, daha çok taş›nmazlar›n değer ve ekono-
mik nitelikleri üzerinde yoğunlaş›r. STEUDLER ve WILLI-
AMSON (2002), taş›nmaz idare sisteminin mali boyutunun,
değerleme-vergilendirme süreciyle çok yak›n ilişki içinde
olmas›na rağmen, bu işlevleri üstlenmediğini belirtmekte-
dirler. Sistemin buradaki görevi; vergi örgütleri ve değerle-
-71-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89
me kurumlar›na gerekli verileri sunmak ve bu verileri gün-
cel tutmakla s›n›rl›d›r. Vergilendirmeyi kolaylaşt›racak bir
taş›nmaz idare sisteminden, mekânsal bilgi sistemi temel
verilerinden olan jeodezik harita bilgilerini üretmenin ya-
n›nda; vergiye konu olacak tüm taş›nmazlar› tan›mlamas›;
boyut, tip, yap› türü gibi kullan›m niteliklerine göre s›n›f-
land›rmas›; değerlerine etkiyen temel etmenleri saptamas›;
sat›ş fiyatlar›, kiralar, yap› maliyet bedelleri vb. gibi değer-
leme için gereksinilen ekonomik ve çevresel verileri kay-
detmesi; vergi ödemekle yükümlü kişi ya da kişileri tan›m-
lamas›; taş›nmaz ederlerindeki değişimleri izleyerek, değer
haritalar› bilgilerini üretmesi beklenir.
Toprak kullan›m›n›n istenilen yön ve biçimde denetimli
gelişmesi, planlama ve vergilendirme merkezlerinin gerek-
sindiği verileri kapsayan bir taş›nmaz idare sistemi ile ola-
nakl›d›r. Bunun için taş›nmaz idare sistemlerinin; taş›nmaz-
lar›n s›n›fland›r›lm›ş nitelik verilerini de kapsamas› gerekir.
Taş›nmaz türleri, vergilendirmede çekinceye yer b›rakma-
yacak biçimde tan›mlanmal›, taş›nmazlar›n cins değişiklik-
leri güncel tutulmal› ve değişiklikler vergi yönetimlerine
doğrudan aktar›lmal›d›r. Bu nedenle, taş›nmaz idare sistem-
leri ve vergi yönetimlerinin üzerinde uzlaşt›klar› bir vergiye
konu taş›nmaz tan›mlamas› yap›lmal›d›r.
6. Emlâk Vergisinin Ülkemizdeki Yap›s›
Ülkemizde vergi ve vergilendirmeye yönelik temel düzen-
leme, 1982 Anayasas›’n›n 73’üncü maddesinde; "Herkes,kamu giderlerini karş›lamak üzere, mali gücüne göre, vergiödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengelidağ›l›m›, maliye politikas›n›n sosyal amac›d›r. Vergi, resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla koyulur, değiş-tirilir veya kald›r›l›r. Vergi, resim harç ve benzeri mali yü-kümlülüklerin muafl›k, istisnalar ve indirimleriyle oranlar›-na ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukar› ve aşağ›s›n›rlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kurulunaverilebilir." hükmüyle yap›lm›ş ve vergi bir yurttaşl›k öde-
vi olarak görülerek, verginin toplumsal adalet ilkeleriyle
uyumlu olmas› gerektiği vurgulanm›şt›r. Emlâk vergisine
yönelik ilkeler ise 11.08.1970 tarihinde yürürlüğe giren
1319 say›l› Emlâk Vergisi Kanunu ile düzenlenmiş, yasada
günümüze değin çeşitli değişiklikler yap›lm›şt›r.
Tablo 4: Vergi gelirlerinin türlerine göre dağ›l›m›
(DPT 2001)
Y›llar Gelir Servet Tüketim D›ş Ticaret
Vergileri Vergileri Vergileri Vergileri
1923-1925 %29,92 %12,62 %29,73 %27,72
1926-1930 %8,95 %16,58 %48,80 %25,67
1931-1935 %22,67 %16,40 %31,95 %29,97
1936-1940 %30,95 %8,60 %32,15 %28,18
1941-1945 %37,78 %9,46 %41,98 %10,73
1946-1950 %35,07 %4,14 %41,90 %18,38
1951-1955 %28,75 %2,66 %45,50 %23,04
1956-1960 %37,46 %1,80 %40,51 %20,23
1961-1965 %34,06 %1,57 %38,85 %26,02
1966-1970 %31,27 %1,89 %37,38 %27,45
1971-1975 %41,11 %1,22 %35,20 %22,47
1976-1980 %54,87 %0,89 %27,57 %16,68
1981-1985 %48,92 %1,49 %23,59 %11,86
1986-1990 %43,22 %0,73 %26,34 %15,32
1991-1995 %37,51 %0,71 %27,56 %13,11
1996-2001 %33,02 %0,79 %33,93 %12,37
Emlâk vergisinden cumhuriyetin ilk y›llar› d›ş›nda önemli
bir gelir sağlanamam›şt›r. Emlâk vergisinin de içinde bu-
lunduğu servet vergilerinden sağlanan gelirler; 1923-1935
y›llar› aras›nda tüm vergi gelirlerinin yaklaş›k %13’ünü
oluştururken, 1981-2001 y›llar› aras›ndaki süreçte bu oran
%1’in alt›na düşmüştür. Toplumun varl›kl› kesiminden al›-
nan servet vergisi oran› giderek azal›rken (1996-2001 y›l-
lar› aras›nda %0,79), toplumun geneline yay›lan ve birey-
lerden doğrudan değil dolayl› al›nan tüketim vergisi %34
(1996-2001 y›llar› aras›) oran›na yükseltilmiştir (Bkz. Tab-
lo 4).
Emlâk vergi gelirlerinin belediye vergileri içindeki pay›
1965-1981 y›llar› aras›nda en çok %76,9’a ulaşm›ş, ortala-
ma %40’lar düzeyinde seyretmiştir. Bu pay, 1991-1998 y›l-
lar› aras›ndaki süreçte ise %3-%11 aras›nda değişmiş, en
çok %11,4’e ulaşm›şt›r. Emlâk vergisinden sağlanan gelir-
lerin belediye gelirleri içindeki pay› ise 1965-1981 y›llar›
aras›nda en çok 1981 y›l›nda %46 düzeyine ç›km›ş, ortala-
ma %20’ler dolay›nda seyretmiştir. Bu pay, 1991-1998 y›l-
lar› aras›ndaki süreçte oldukça düşmüş ve %1-%7 aras›nda
değişerek, en çok %7’ye ulaşm›şt›r (Bkz. Tablo 5 ve Tablo
6). Oysa bu oran, OECD ülkelerinde ortalama %18, geliş-
mekte olan ülkelerde ortalama %19, serbest piyasa ekono-
misine geçiş süreci yaşayan ülkelerde ise ortalama %9 do-
lay›ndad›r.
Tablo 5: 1965-1981 y›llar› aras›ndaki süreçte irat ve servet
vergilerinin belediye vergileri ve gelirleri içindeki pay›
(TODAİE 2003)
Y›llar Belediye Vergileri Belediye Gelirleri
İçindeki Pay› İçindeki Pay›
1965 %26,9 %14,9
1966 %25,2 %12,4
1967 %29,5 %15,8
1968 %29,6 %14,9
1969 %34,6 %17,1
1970 %36,3 %17,9
1971-1979 - -
1980 %66,1 %32,1
1981 %76,9 %46,3
Çoğu ülkede, yerel yönetimlere vergi oranlar›n› değiştir-
me ve vergi bağ›ş›kl›klar›n› belirleme konusunda s›n›rl› yet-
kiler tan›n›rken, ülkemiz yerel yönetimleri bu alanda düzen-
leme yapmaya yetkili değildir. Anayasa’n›n yukar›da deği-
nilen 73’üncü maddesi; "…Vergi, resim, harç ve benzerimali yükümlülükler kanunla koyulur, değiştirilir veya kald›-r›l›r…" hükmü, vergisel kaynaklar›n yasa ile düzenlenebile-
ceğini ifade etmektedir. KELEŞ (1997)’in de belirttiği gibi
bu hükümden, vergi gelirlerinin tamam›n› bölüşen yerel yö-
-72-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89
netimler ile imar planlar›n›n uygulanmas›ndan sorumlu olan
belediyelerin, vergi konusunda bir esnekliğe sahip olmad›ğ›
anlaş›lmaktad›r (Bkz. Tablo 7).
Tablo 6: 1991-1998 y›llar› aras›ndaki süreçte emlâk vergi-
lerinin belediye vergileri ve gelirleri içindeki pay› (TODA-
İE 2003)
Y›llar Belediye Vergileri Belediye Gelirleri
İçindeki Pay› İçindeki Pay›
1991 %6,1 %4,0
1992 %4,7 %2,8
1993 %3,0 %1,6
1994 %11,4 %7,0
1995 %6,1 %3,8
1996 %3,7 %2,3
1997 %2,1 %1,2
1998 %9,7 %6,0
Tablo 7: Emlâk vergi gelirlerinin paylaş›m›
Vergi Gelirlerinin Paylaş›m› Büyükşehir Büyükşehir
İçinde D›ş›nda
Büyükşehir Belediyeleri Pay› %58,5 -
İl Özel İdareleri Pay› %7,5 %15
İlçe, Belde Belediyeleri Pay› %34 %85
6.1. Emlâk Vergisinin Konusu
Ülkemizde Emlâk Vergisi Kanunu’na göre, yurt s›n›rlar›
içindeki tüm binalardan ‘bina vergisi’, arazi ve arsalardan
‘arazi vergisi’ al›n›r.
Emlâk vergisinin konusunu oluşturan bina, arsa ve arazi
kavramlar› ile neyin ifade edildiği, yan›tlanmas› gereken en
temel sorudur. Bina kavram› yasan›n ikinci maddesinde;
"Bu kanunda bina tabiri, yap›ld›ğ› madde ne olursa olsun,gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaat›n hepsinikapsar. Bu Kanunun uygulanmas›nda Vergi Usul Kanunun-da yaz›l› bina mütemmimleri de bina ile birlikte nazara al›-n›r. Yüzer havuzlar, sair yüzer yap›lar, çad›rlar ve nakil va-s›talar›na tak›l›p çekilebilen seyyar evler ve benzerleri binasay›lmaz." olarak tan›mlanmaktad›r. Bu hükümden, yasan›n
salt yasal süreçlere uygun yap›lan binalar› vergiye bağ›ml›
tutmad›ğ›n›, yasad›ş› yollarla inşa edilen yap›lar ve gece-
kondular›n da bina vergisine bağ›ml› olacağ› anlaş›lmakta-
d›r. Bir diğer dikkat çekici nokta da emlâk vergisi konusu-
nun yaln›z taş›nmaz›n türüne göre belirlenmiş olmas› ve
kullan›m›n dikkate al›nmam›ş olmas›d›r.Arsa kavram› ise yasan›n 12’inci maddesinde; "Beledi-
ye s›n›rlar› içinde Belediyece parsellenmiş arazi arsa say›-l›r. Belediye s›n›rlar› içinde veya d›ş›nda bulunan parsel-lenmemiş araziden hangilerinin bu kanuna göre arsa say›-lacağ› Bakanlar Kurulu Karar› ile belli edilir. Aksine hü-küm olmad›kça bu kanunun diğer maddelerinde yer alanarazi tabiri arsalar› da kapsar." biçiminde tan›mlanmakta-
d›r. Ancak, hangi arazilerin arsa say›lacağ› uzun süre tart›-
ş›lm›ş ve bu alandaki karmaşa Bakanlar Kurulu’nun 1984
y›l›nda ald›ğ› ‘Arsa Say›lacak Parsellenmemiş Arazi Hak-k›nda Karar’› ile çözümlenmiştir. Karar uyar›nca; belediye
ve bitişik (mücavir) alan s›n›rlar› içinde parselasyon planla-
r› belediyece onaylanm›ş araziler, imar planlamas› sonucu
yerleşim alan› olmuş ya da yerleşim alan› olarak belediye ve
kamu hizmetlerinden yararlanan ama boş tutulan, tar›m
amaçl› kullan›lmayan arazilerle belediye ve bitişik alan s›-
n›rlar› d›ş›nda kal›p, turizm, sanayi, konut alan› olarak tüze-
sine uygun parsellenmiş veya yerel imar planlamas› yap›lan
ana ulaş›m yollar› ile akarsu, göl, nehir kenarlar› ve civar›n-
daki araziler arsa say›lacakt›r. Ancak, Maliye Bakanl›ğ› Ge-
lirler Genel Müdürlüğü’nün 17.05.2001 tarih ve 948/29612
say›l› bildirimi uyar›nca; değinilen alanlarda zirai amaçl›
kullan›lan araziler, arsa olarak değerlendirilmeyip, araziye
ait oran üzerinden vergilendirilecek, zirai amaçla kullan›l-
mad›ğ›, başka amaçlara tahsis edildiği, boş ya da iki y›l üst
üste nadasa b›rak›ld›ğ›n›n belirlenmesi durumunda da arsa-
ya ilişkin ilkelere göre vergilendirilecektir.
Emlâk vergisi, vergi yükümlüleri taraf›ndan yükümlülü-
ğün başlang›c›nda ve taş›nmaz›n vergi değerini etkileyecek
değişikliklerin oluşmas› durumunda, ilgili belediyelere ve-
rilen ‘bildirimler’e dayal› olarak hesaplanmaktad›r. Bildi-
rimler, taş›nmaz›n tüzel durumunu yans›tan öznitelik verile-
rinden oluşmaktad›r. Ancak, ülkemiz büyük kentlerinin ço-
ğunda yaşanan gecekondular›n vergilendirilmesinde bildi-
rimler nas›l yap›lacak, kapsam› nas›l olacakt›r? Uygulama-
da, kamu topraklar› üzerine inşa edilmiş gecekondular›n sa-
hipleri taraf›ndan belediyelere verilen bildirimlerde, yaln›z
yap›ya ilişkin verilerin bulunduğu, kamu mal›n› işgal eden-
lerin toprak için hiçbir vergi ödememekte olduğu görülmek-
tedir. Bir başkas›n›n iyeliğinde bulunan topraklar üzerine
inşa edilen gecekondular için verilen bildirimlerde de ben-
zer sorunlar yaşanmaktad›r. Bu tür taş›nmazlarda, gecekon-
du sahiplerinin bina bildirimi, toprak sahibinin ise arsa ya
da arazi bildirimi vermesi gerekecektir. Değinilen aksakl›k-
lar temelde, verginin hakça toplanmas›n› engellemektedir.
Çünkü, yerel hizmetlerden ve bu hizmetlerin oluşturduğu
değer art›ş›ndan yararlanan, kamu mal›n› işgal eden gece-
kondu sahiplerinin toprak vergisi ödeme yükümlülüğü bu-
lunmamaktad›r. Kamu topraklar› ya da özel iyelikteki top-
raklar üzerinde yap›lanm›ş gecekondular ile imar tüzesine
ayk›r› yap›lanm›ş kaçak yap›lar ayr› bir s›n›fta değerlendi-
rilmeli, bu tür yap›lar için cayd›r›c› vergi oranlar› yürürlüğe
konmal›d›r.
6.2. Emlâk Vergisi Yükümlülüğü ve Bağ›ş›kl›klar›
Emlâk vergisi yükümlüsü, taş›nmaz›n iyesi, varsa intifa
hakk› sahibi, her ikisi de yoksa taş›nmaz› iye s›fat›yla kul-
lananlard›r (elmen). Taş›nmaza payl› iye olanlar, paylar›
oran›nda vergi yükümlüsüdürler. Elbirliği iyelikte, iyeler
vergiden birlikte sorumludurlar.
Emlâk Vergisi Kanunu’nun dördüncü maddesinde; dev-
let, kamu kurum ve kuruluşlar›, üniversiteler, il özel idare-
leri, belediyeler, köy tüzel kişilikleri vd. baz› kurumlar›n
-73-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89
iyesi olduklar› taş›nmazlara iyelikten kaynaklanan; sağl›k,
dini, ulaş›m, altyap› tesisleri vd. baz› taş›nmazlara da kulla-
n›mdan kaynaklanan bağ›ş›kl›klar tan›nm›ş, bu taş›nmazlar
vergilendirme d›ş›nda b›rak›lm›şt›r. Ayr›ca, vergi bağ›ş›kl›-
ğ› tan›ma yetkisi verilen Bakanlar Kurulu, tek konutu olup,
gelirleri yasayla kurulan sosyal güvenlik kurumlar›ndan al-
d›klar› ayl›klardan ibaret bulunanlar›n ya da bunlardan ken-
dileri üzerine kay›tl› konutu olmayanlar›n an›lan kurumlar-
dan ayl›k almayan ve herhangi bir geliri de bulunmayan eş-
leri ile şehitlerin dul ve yetimlerine ve gazilere ait tek konu-
tun bina vergisi oran›n› s›f›ra indirmektedir.
6.3. Emlâk Vergisi Ölçütü ve Oran›
Bina ve arazi (arsa, arazi) vergisinin ölçütü, Emlâk Vergisi
Kanunu uyar›nca belirlenen ‘vergi değeri’dir. Bina vergi
değerlerinin hesaplanmas›nda; Maliye ile Bay›nd›rl›k ve İs-
kan Bakanl›klar›n›n ortaklaşa belirledikleri ‘bina metrekarenormal inşaat maliyetleri’ ile k›ymet takdir komisyonlar›
taraf›ndan belirlenen arsa ya da arsa pay› değeri ölçüt al›n›r.
Arazi vergisi içinde değerlendirilen arsan›n vergi değeri;
k›ymet takdir komisyonlar› taraf›ndan her mahallede cadde,
sokak ya da değer bak›m›ndan farkl› bölgeler temel al›narak
belirlenen birim değerlere göre saptan›r. Arazilerin vergi
değerleri ise; her il ya da ilçe için arazinin cinsi (k›raç, ta-
ban, sulak) gözetilerek kestirilen birim değerlere göre he-
saplan›r.
Emlâk Vergisi Kanunu’nun 2002 y›l›nda yap›lan deği-
şiklikten önceki uygulamas›nda vergi değeri; "Emlâk vergi-sinin mevzuuna giren bina ve arazinin rayiç bedeli" olarak,
rayiç bedel ise; "bina ve arazinin beyan tarihindeki normalal›m sat›m bedeli" biçiminde tan›mlanmaktayd›. 2002 y›l›n-
da yap›lan düzenlemelerle bu tan›mlar yürürlükten kald›r›l-
m›ş, vergi değerini belirleme görevi taş›nmaz iyelerinden
al›narak belediyelere verilmiştir.
Emlâk vergisine ölçüt olacak arsa ve arazi birim değer-
lerinin belirlenmesi, Vergi Usul Kanunu hükümleri uyar›n-
ca oluşturulacak k›ymet takdir komisyonlar› taraf›ndan ya-
p›lmaktad›r. Bu komisyonlar; belediye başkan› ya da ataya-
cağ› bir memurun başkanl›ğ› alt›nda, belediyenin yetkili bir
memuru ile tapu sicil müdürü ya da atayacağ› bir memur ve
ticaret odas›nca seçilmiş bir üye ile ilgili mahalle ve köyün
muhtar›ndan oluşur. Araziye ait asgari ölçüde birim değer
belirlenmesinde görevli takdir komisyonlar› ise, valinin
başkanl›ğ› alt›nda defterdar, Tar›m ve Köy İşleri Bakanl›ğ›
il müdürü ile il merkezlerindeki ticaret ve ziraat odalar›ndan
seçilmiş birer üyeden oluşur. Ayr›ca, büyük şehirlerde tak-
dir komisyonlar›n›n belirlediği değerleri inceleme, denetle-
me ve gerektiğinde değişiklikler yapmaya yetkili ‘merkezkomisyonlar›’n›n kurulmas› öngörülmektedir. Merkez ko-
misyonlar›; vali ya da vekalet vereceği memurun başkanl›-
ğ›nda, defterdar ya da vekalet vereceği memur, vali taraf›n-
dan görevlendirilecek tapu sicil müdürü, ticaret odas›nca
görevlendirilecek bir üye, serbest muhasebeci mali müşa-
virler odas›nca görevlendirilecek bir üye ile esnaf ve sanat-
karlar odalar› birliğince görevlendirilecek bir üyeden oluş-
maktad›r. Ancak, hem k›ymet takdir hem de merkez komis-
yonlar›nda görev alan üyelerin nitelikleri, mesleki formas-
yonlar›, yeterliliklerine ilişkin herhangi bir düzenlemeye
vergilendirme tüzesinde yer verilmemiştir. Bu nedenle, ko-
misyonlarda yer alanlar›n değerleme alan›ndaki yeterlilikle-
rinin nas›l saptanacağ› belli değildir (AÇLAR vd 2003).
Bina ve arsa vergi değerleri, yükümlülüğün başlang›ç
y›l›n› takip eden y›ldan başlayarak her y›l, bir önceki y›l
vergi değerinin ‘yeniden değerleme oran›’n›n yar›s› oran›n-
da art›r›lmas›yla güncellenir. Vergi Usul Kanunu’nun
298’inci maddesinde tan›mlanan ve 1984 y›l›ndan bugüne
değin Maliye Bakanl›ğ› taraf›ndan hesaplanarak yay›mla-
nan yeniden değerleme oranlar› özetle; ‘Toptan Eşya FiyatEndeksleri’ndeki (TEFE) y›ll›k art›ş yüzdesini ifade etmek-
tedir. Taş›nmaz değerlerinin sürekli art›ş göstermesi, buna
karş›l›k değer belirleme dönemlerinin dört y›lda bir yap›l-
mas› nedeniyle verginin enflasyona karş› duyarl›l›ğ› yeni-
den değerleme oran› ile sağlanmaya çal›ş›lm›şt›r. Ancak,
TEFE’deki y›ll›k değişimi ifade eden bu oran›n kullan›lma-
s› yan›lt›c› sonuçlar verebilir. Çünkü taş›nmaz değerleri,
enflasyon ya da ekonomik değişimlerin yan› s›ra, taş›nma-
z›n niteliklerindeki değişimler ile çeşitli bölgesel ve çevre-
sel faktörlerden de etkilenir ve taş›nmaz değerlerindeki de-
ğişim ülke bütününde eş düzeyde gerçekleşmez. Bu neden-
le, zemin değerlerinin güncellenmesi için arsa değer en-
deksleri oluşturulmal›, yap› değerleri ise halen TEFE’nin
hesaplanmas›nda da kullan›lan ‘bina inşaat› maliyet en-deks’inden yararlan›larak güncellenmelidir (GÜR vd.
2002). Değerlemede kullan›lan bir diğer veri türü ise; ‘binametrekare normal inşaat maliyetleri’ ve 'yap› y›pranmaoranlar›’d›r. Ancak, diğer değerleme verilerinde olduğu gi-
bi bunlar›n da üretiminde çeşitli tutars›zl›klar bulunmakta-
d›r. Örneğin yap› değerinin belirlenmesinde önemli bir fak-
tör olan y›pranma oranlar›, yaln›z inşaat türlerine ve yap›
yaş›na bağl› olarak düzenlenmekte, fonksiyonel ve çevresel
pek çok aş›nma etkisi göz ard› edilmektedir (AÇLAR ve
ÇAĞDAŞ 2002).
Tablo 8: Ülkemizde yürürlükte olan emlâk vergisi oranlar›
Taş›nmaz Vergi Büyükşehir Büyükşehir
Türü Ölçütü Belediyeleri Belediyeleri
D›ş›nda İçinde
Vergi Vergi
Oran› (%) Oran› (%)
Diğer Binalar Vergi Değeri 0,2 0,4
Konut Vergi Değeri 0,1 0,2
Arazi Vergi Değeri 0,1 0,2
Arsa Vergi Değeri 0,3 0,6
Emlâk Vergisi Kanunu uyar›nca, bina vergisinin oran›
konutlarda %0,1; diğer amaçlarla kullan›lan yap›larda
%0,2’dir. Arazi vergisinin oran› ise %0,1; arsalarda
%0,3’tür. Bu oranlar, büyükşehir belediye s›n›rlar› ve mü-
cavir alanlar içinde %100 art›r›ml› olarak uygulanmaktad›r
(Bkz. Tablo 8). Ayr›ca, yasada belirlenmiş bu oranlar üze-
rinde Bakanlar Kurulu’nun %50 azalt›m ve %30 art›r›m
yapma yetkisi vard›r.
-74-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89
7. Türkiye Emlâk Vergi Sistemi ve Kadastrosu
Türkiye kadastrosunun emlâk vergi sistemi ile ilişkisi, baş-
ka bir deyişle mali boyutu; tarihsel gelişimde genel çizgile-
riyle şöyle özetlenebilir:
Cumhuriyet döneminin ilk kadastro çal›şmalar›; 1924 y›-
l›nda ç›kar›lan 474 say›l› yasayla Kars, Ardahan ve Artvin
illerinde başlat›lm›şt›r. Yasa uyar›nca taş›nmazlar›n iyeleri
belirlenecek, gelirleri ve değerleri ‘tahmin’ ve ‘tayin’ edile-
cek, taş›nmazlar ölçülerek plana bağlanacakt›r. K›s›tl› bir
bölgede uygulanan bu yasa yerine, 1925 y›l›nda tüm yurtta
uygulanacak 658 say›l› Kadastro Kanunu yürürlüğe girmiş-
tir. Yasan›n amaç maddesinde kadastronun işlevi; "Taş›n-mazlara ait hukuki işlemlerin yap›lmas›na ve belgelenmesi-ne, taş›nmazlar›n geometrik konumlar›n›, yüzölçümlerini,mevkilerini ve geometrik durumlar›n› göstermeye; taş›nmazvergisinin belirlenmesine yarayacak defter ve belgelerin dü-zenlenmesi ve korunmas›…" biçiminde tan›mlanmaktad›r.
Çağdaş çok amaçl› kadastroya yönelik bir anlay›ş içeren bu
yasan›n gerekçesinde kadastro; her türlü taş›nmaz›n değeri-
ni belirlemeye altl›k olan, sosyal ve ekonomik her tür sorun
ve yat›r›mlara ilişkin bilgileri veren bir kamu hizmeti olarak
da görülmüştür. 1926 y›l›nda Türk Medeni Kanunu’nun
(Türk Yurttaşlar Yasas›) yürürlüğe girmesi, 658 say›l› Ka-
dastro Kanunu’nun da yenilenme gereksinimini doğurmuş
ve 1934 y›l›nda 2613 say›l› Kadastro ve Tapu Tahriri Kanu-
nu yürürlüğe konmuştur. Yasan›n amaç maddesi kadastro-
nun işlevini şöyle tan›mlamaktad›r: "Kadastro, taş›nmazmallar›n hukuki ve geometrik durumlar›n› tespit eder vegösterir." Bu hükümden, kadastro işlemlerini h›zl› ve eko-
nomik biçimde sonuçland›rma isteğinin egemen olduğu, ka-
dastronun mali boyutunun göz ard› edildiği anlaş›lmaktad›r.
Bu yasan›n gerekçesinde; taş›nmazlar›n değerlerinin belir-
lenmesinin yasalar gereğince Maliye Bakanl›ğ› Gelirler Ge-
nel Müdürlüğü’nün işi olduğu, bu nedenle kadastro ekiple-
rince yap›lacak değerleme işinin hem emek, hem de para
kayb›na neden olacağ› belirtilmiş ve yasa uyar›nca kadastro
ekiplerine değer belirlemeye ilişkin görevler verilmemiş,
kadastronun h›zl› ve ekonomik üretimi amac›yla 658 say›l›
Kadastro Kanunu’nun çağdaş kadastro yaklaş›m› kesintiye
uğrat›lm›şt›r. Ayr›ca, 2613 say›l› yasa özellikle kentsel alan-
lar için öngörülmüştür. Bu dönemde tar›m›n önem kazan-
mas› üzerine, köy ve bucaklar›n kadastrosunu yapmak üze-
re 1950 y›l›nda 5602 say›l› Tapulama Kanunu yürürlüğe
konmuş, bu yasa önce 509, daha sonra 766 say›l› Tapulama
Kanunlar› ile değişikliğe uğram›şt›r. Ancak, bu yasalarda da
kadastronun mali niteliğine ilişkin herhangi bir düzenleme
yer almamaktad›r (ERKAN 1997). Günümüzde, 1987 y›l›n-
da kabul edilen 3402 say›l› Kadastro Kanunu yürürlüktedir.
Yasan›n amac› birinci maddesinde; "…memleketin kadast-ral topografik haritas›na dayal› olarak taş›nmaz mallar›ns›n›rlar›n› arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durum-lar›n› tespit etmek ve bu suretle Türk Medenî Kanunununöngördüğü tapu sicilini kurmak" olarak belirtilmiş, vergisel
amaçlara yer verilmemiştir. Bu nedenle, ülkemizde kadast-
ro tüzel kadastro işlevlerini sağlamaktan öteye gidememek-
te, Türk Yurttaşlar Yasas› uyar›nca konusu; "arazi, tapu kü-tüğüne kaydedilen bağ›ms›z ve sürekli haklar, kat mülkiyeti
kütüğüne kay›tl› bağ›ms›z k›s›mlar" olarak s›ralanan taş›n-
maz iyeliğini güvence alt›na alma görevini sürdürmektedir.
Emlâk vergisindeki verim düşüklüğüne neden olan ve
kadastrodan kaynaklanan sorunlar› üç ana başl›kta irdeleye-
biliriz. Bunlar, veri içeriğinden kaynaklanan sorunlar; veri
niteliğinden kaynaklanan sorunlar; eşgüdüm eksikliğinden
kaynaklanan sorunlard›r.
Veri içeriğinden kaynaklanan sorunlar: Kadastronun
vergi yönetimlerine, gereksinim duyulan verileri sunama-
mas›ndan kaynaklanmaktad›r. Ülkemiz tapu sicilinin gün-
cel durumunu incelediğimizde, taş›nmazlar›n konumsal bil-
gilerini; yüzölçümünü; cins ve türünü; iyelik bilgilerini;
edinme nedeni, edinme tarihi ve sat›ş fiyat›n›; üzerindeki ir-
tifak haklar› ve taş›nmaz yükümlülüklerini; rehin haklar›n›;
baz› haklar› k›s›tlayan ya da yasaklayan şerhleri; taş›nmaz-
larla ilgili yasal durumlar›n bilinmesi için beyanlar bölümü-
nü kapsamakta olduğu görülmektedir. Doğru ve güncel sa-
t›ş fiyatlar›, değer endeksleri, değer haritalar›, taş›nmaz ge-
lirleri, kapitalizasyon oranlar› vb. gibi değerlemeye ilişkin
pek çok veriyi üretemeyen kadastronun mali boyutu, değer-
leme birimlerine veri sunumunu gerçekleştirmek amac›yla
yeniden ele al›nmal›d›r.
Veri niteliğinden kaynaklanan sorunlar: Kadastral veri-
lerin güncel ve doğru olmamas›ndan kaynaklan›r. Bu durum
özellikle, sat›ş fiyatlar›n›n güvenilir olmamas›ndan ve taş›n-
maz türlerindeki belirsizliklerden oluşur. Bunun çözümü
için kadastronun, tüm kurumlar›n üzerinde uzlaşt›klar› tek
tip bir taş›nmaz s›n›fland›rma sistemine sahip olmas› gerek-
mektedir. Taş›nmaz türlerinin kesin olarak tan›mland›ğ› ve
cins değişikliklerinin güncel tutulduğu dinamik bir sistem-
le, farkl› taş›nmaz türleri için değişik ölçüt ya da oranlar
üzerinden vergi almak da kolaylaşacakt›r. Ayr›ca, etkin bir
vergilendirme için kadastroya, taş›nmaz piyasas›n› izleme
ve edinilen bilgileri yorumlayarak kamuoyuna sunma göre-
vi de düşmektedir. Bu yolla hem taş›nmaz piyasas›n›n say-
damlaşmas› hem de vergi veriminde art›ş sağlanacakt›r.
Eşgüdüm eksikliğinden kaynaklanan sorunlar: Emlâk
vergisi tutar›, taş›nmaz sahiplerinin dört y›lda bir ilgili bele-
diyeye verdikleri ve taş›nmazlar›n›n öznitelik bilgilerinden
oluşan bildirimlere dayanarak ilgili belediyeler taraf›ndan
hesaplanmakta ve toplanmaktad›r. Bu noktada, belediyeler
ve kadastro örgütleri aras›nda eşgüdüm kurulamamakta, ta-
ş›nmaz sahiplerinin verdikleri bildirimlerin denetimi yap›la-
mamaktad›r. Bildirimler taş›nmaz iyeleri yerine kadastro
örgütleri taraf›ndan yap›lmal›, vergi yükümlülerinin, vergi
bağ›ş›kl›ğ› tan›nacaklar›n dökümü kadastro taraf›ndan oluş-
turulmal›d›r. Ancak bunun için temel koşul, kadastronun
güncel olmas›d›r.
Özetle, kadastroyu bir an önce tamamlama ve iyeliği gü-
vence alt›na alma yaklaş›m›n›n egemen olduğu dönem art›k
hem ülkemizde hem de dünyada sona ermektedir. Bunun
göstergelerinden biri de FIG’in ‘Kadastro ve Toprak Yöne-timi’ (Cadastre and Land Management) isimli yedinci ko-
misyonu taraf›ndan 1998 y›l›nda yay›mlanan ‘GeleceğinKadastral Sistemlerine İlişkin Bir Vizyon-Kadastro 2014Raporu’dur. Ülkemiz kadastrosu da, tüm ülkelerce benim-
senen 2014 Kadastrosu’na yönelik yap›lanmas›nda; bu ilke-
leri göz önünde tutmak, vergilendirmedeki işlevselliğini ar-
t›rmak, mali boyutunu etkinleştirmek durumundad›r.
-75-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastrohkm 2003/89
8. Sonuçlar
Tüm dünyada yerel bir vergi olarak görülen emlâk vergisi,
ülkemizde merkezsel yönetimin yetki s›n›rlar› içinde kal-
m›ş, salt gelir getirici bir kaynak olarak görülmüş, taş›nmaz
piyasas›n› düzenlemedeki işlevi göz ard› edilmiştir. Bu yak-
laş›m sonunda, vergi gelirlerinin tamam›n› alan yerel yöne-
timlerin yetkisi vergi tutar›n› belirleme ve vergi toplama ile
s›n›rland›r›lm›şt›r. Bu aç›dan yap›lmas› gereken temel dü-
zenleme; emlâk vergisinin yerel bir vergi niteliği kazanma-
s›n›n sağlanmas› ve yerel yönetimlere merkezsel yönetimin
denetimi alt›nda, vergi oranlar›, bağ›ş›kl›ğ›, indirimlerini
belirleme konusunda değişiklik, düzenleme yapma yetkisi
tan›ma ve bu yolla yerel yönetimlerin taş›nmaz piyasas›n›
düzenleme etkinliğini art›rmak olmal›d›r.
Taş›nmazlar üzerinden al›nan verginin tüm biçimlerinin
ve özellikle emlâk vergisinin iki ana hedefi vard›r. Bunlardan
biri, yerel hizmetlerin yerine getirilmesinde gereksinim du-
yulan kaynaklardan bir bölümünün zenginliğin ölçüsü olarak
görülen taş›nmazlardan karş›lanmas› ve bu yolla toplumsal
dengenin oluşturulmas›, diğeri ise kaynak kullan›m›n›n de-
netlenmesidir. Buna karş›n, ülkemiz emlâk vergi sistemi ta-
ş›nmaz piyasas›n› düzenlemeye yönelik işlevler yüklenme-
miş, yaln›z taş›nmazlardan gelir elde etmeyi amaçlam›ş, ama
bunu sağlayacak örgütlenmeyi henüz oluşturamam›şt›r.
Var olan emlâk vergi sisteminin yap›s› incelendiğinde,
yaşanan pek çok sorunun ve verim düşüklüğünün önemli
bölümünün ülkemiz kadastrosunun vergilendirmeye yöne-
lik yap›lanmamas› ve iyelik-tüzel kadastro anlay›ş›ndan
kurtulamamas›ndan kaynakland›ğ› görülmektedir. Oysa gü-
nümüze kadar olan süreç içinde kadastronun mali boyutu
kapsam›nda; vergiye konu olacak tüm taş›nmazlar›n tan›m-
lanmas› ve haritalanmas›; taş›nmazlar›n boyut, tip, yap› tü-
rü vb. gibi kullan›m niteliklerine göre s›n›fland›r›lmas›; sa-
t›ş fiyatlar›, kiralar, yap› maliyet bedelleri vb. gibi piyasa
verilerinin toplanmas› ve analizi; her parsel ve üzerindeki
yap›n›n değerinin saptanmas›; vergi yükümlülerinin tan›m-
lanmas›; değerleme sicillerinin haz›rlanmas› işlemleri (DA-
LE ve MCLAUGHIN 1999) düzenlenmeliydi.
Kadastro, bugün tüm dünyada sürdürülebilir kalk›nma
ve çevresel gelişimi sağlamak için yeniden yap›land›r›lmak-
tad›r. Bu yap›lanma iyelik, değer ve kullan›ma ilişkin bilgi-
lere ulaş›m› kolaylaşt›rarak; sosyal ve ekonomik politikalar
oluşturulmas›na, planlama ve planlar›n uygulanmas›na, alt-
yap› hizmetlerinin geliştirilmesine, doğal kaynaklar›n ko-
runmas› amac›yla çevresel denetime, k›saca toprağ›n yöne-
timine olanak tan›ma biçiminde taş›nmaz idaresine doğru
olmaktad›r. Böyle bir değişimin gerisinde kalamayacak
olan ülkemiz kadastrosunun; vergilendirme, planlama ve
yat›r›mlar›n düzenlenmesinde etkin bir araç olarak kullan›-
m›ndan sağlanacak ekonomik ve toplumsal yarar› güçlen-
dirmek için mali boyutu da yap›land›r›lmal›d›r.
Kaynaklar:
AÇLAR A., ÇAĞDAŞ V.: Mühendis Mimar ve Uzmanlar İçinTaş›nmaz (Gayrimenkul) Değerlemesi, Türk Mühendis
Mimar Odalar› Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›
(HKMO) Yay›n›, ISBN 975-395-551-0, Ankara, 2002.
AÇLAR A., DEMİREL Z., DEMİR H., ÇAĞDAŞ V., GUR M.,
KURT V.: Taş›nmaz Değerlemesi Sistem Tasar›m›,9.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›, 31 Mart-04
Nisan 2003, Sayfa: 129-145, Ankara, 2003.
ALMY R.: A Survey of Property Tax Systems in Europe, The
Ministry of Finance Republic of Slovenia, Department of
Taxes and Customs, March 2001.
ARSLAN R.: Arazi Kullan›ş Ekonomisi, Y›ld›z Teknik
Üniversitesi Yay›n›, Yay›n No: YTÜ.MF.YK-97.0315,
İstanbul, 1997.
BIRD M. R., SLACK E.: Land and Property Taxation: A
Review, World Bank, March 2002, http://lnweb18.
worldbank.org/ESSD / essdext.nsf/25DocByUnid/233C6310
146A909285256B9C006F1189/$FILE/ enidslack_taxation_
pdfcomplet.pdf, 18.02.2003.
DALE P. F., MCLAUGHIN J. D.: Land Administration, Oxford
University Publications, ISBN 0-19-823390-6, New York,
USA, 1999.
DEMİREL Z., AÇLAR A., DEMİR H., GUR M., KURT V.,
ÇAĞDAŞ V.: Toprak Düzenlemelerinde Yeni Gelişmeler veYap›lanmalar, 9.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›,
31 Mart-04 Nisan 2003, Sayfa: 145-169, Ankara, 2003.
DPT: Sekizinci.Beş Y›ll›k Kalk›nma Plan› Vergi Özel İhtisasKomisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilat› (DPT),
Ankara, 2001, http://ekutup.dpt.gov.tr/vergi/oik608.pdf,
10.05.2003.
ERKAN H.: Kadastro Tekniği, Türk Mühendis Mimar Odalar›
Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Yay›n›,
3.Bask›, Ankara, 1997.
FIG ve UN: The Bathurst Declaration on Land Administrationfor Sustainable Develepment, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG) and United Nations (UN), Publication
No:21, Copenhagen, Denmark, 1999.
GÜR M., ÇAĞDAŞ V., DEMİR H.: A General Overview ofReal Estate Valuation Applications in Turkey,XXII.Fédération Internationale des Géomètres (FIG)
Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.
IULA-EMME, Kentsel Mali Kaynaklar›n Yönetimi,Uluslararas› Yerel Yönetimler Birliği-Doğu Akdeniz ve
Ortadoğu Bölge Teşkilat›, (IULA-EMME), Yerel Yönetim El
Kitaplar› Serisi, ISBN 975-7741-03-05, İstanbul, 1991.
KAUFMANN J., STEUDLER D.: Cadastre 2014: A Vision forA Future Cadastral System, Fédération Internationale des
Géomètres (FIG), Commission 7-Cadastre and Land
Management, 1998, Brighton, United Kingdom,
http://www.swisstopo.ch/figwg71/cad2014/cad2014/titlepage.
htm, 20.09.2002.
KELEŞ R.: Kentleşme Politikas›, İmge Yay›nevi, 4.Bask›, ISBN
975-533-053-4, Ankara, 1996
MUNRO P. F., Best Practices for Property/Land Tax andValuation Administration in a Decentralized System,International Conference on Land Policy, 26 July 2000,
Jakarta, Indonesia.
STEUDLER D., WILLIAMSON I. P.: A Framework forBencmarking Land Administration Systems, XXII.
International Fédération Internationale des Géomètres (FIG)
Congress, 19-26 April 2002, Washington DC, USA.
YILMAZ H.: Türkiye’de Vergi Yap›s› ve 1980’den SonraSektörel Vergi Yüklerinin Gelişimi, Uzmanl›k Tezi, Devlet
Planlama Teşkilat›, İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel
Müdürlüğü, Proje Yat›r›mlar› Değerlendirme ve Analiz
Dairesi, Ankara, 1996.
(TODAİE): Türkiye Ortadoğu Amme İdareleri Enstitüsü,Yerel Yönetimler Araşt›rma ve Eğitim Merkezi, http://
www.yerelnet.org.tr/yerelyonetimler/belediyegelirgiderler.
php, 10.05.2003.
-76-
Çağdaş V., Gür M., Demirel Z., Emlak Vergisi ve Kadastro hkm 2003/89
1954
9. TÜRKİYE HARİTA BİLİMSEL VETEKNİK KURULTAYI 31 Mart-4 Nisan 2003Tarihlerinde Ankara’da yap›ld›
1987 y›l›ndan beri iki y›lda bir TMMOB Harita Kadastro
Mühendisleri Odas› taraf›ndan düzenlenmekte olan Kurul-
taylar›n dokuzuncusu 31-Mart 4-Nisan günlerinde Ankara
Bilkent Otelde gerçekleştirildi.
Bilim ve teknoloji ›ş›ğ›nda insanoğlunun yaşam› her ge-
çen gün h›zla değişime uğramaktad›r. Teknolojiyi yönlen-
dirme durumunda olan bilim; ürettiği teknolojinin yaratt›ğ›
sermaye gücünün etkisiyle insanl›ğ›n söz konusu değişim-
den tam anlam›yla olumlu yönde etkilenmesi için bazen ye-
terli olmamakta, teknolojiyi besleme ve geliştirme döngüsü
içine s›k›şarak kendisi de zarar görmektedir. Oysa özgür dü-
şüncenin ürünü olan bilim, insanl›k için en güçlü ›ş›k kay-
nağ› olarak gelişimin s›n›rs›zl›ğ›na olduğu kadar paylaş›m›n
eşitliğine de arac› olmal›d›r.
Harita ve Kadastro; Jeodezi ve Fotogrametri Mühendis-
liği bilim ile en güçlü bağlara sahip olan bir mühendislik di-
siplinidir. Yeryuvar›n›n kendisi ile üzerinde doğal ve yapay
nesnelerin geometrisinin, yeryuvar›n›n gravite alan›n›n be-
lirlenmesini ve bunlar›n zaman içindeki değişimlerini ince-
leyen, yeryuvar›-insan-mülkiyet ilişkisinden başlayarak in-
san oğlunun sosyal, kültürel, ekonomik ve fiziksel yaşam›-
n›n planlanmas›nda en önemli veriyi, yaşan›lan mekanla
ilişkilendirilmiş bilgiyi sağlayan Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği, yeryuvar› ve yak›n çevresinin insanoğlunun
yaşam alan› olarak evriminde vazgeçilmez rolü oynayan
mühendislik disiplinlerinin baş›nda gelmektedir.
Bilgiyi üretme ve yönetme üzerine geliştirdiği birikim
ve becerileri ile Harita ve Kadastro Mühendisliğinde evreni
tan›ma, izleme ve yararlanma faaliyetlerinin yoğunlaşmak-
ta olduğu bilinmektedir. Günümüz dünyas›n›n her coğrafya-
s›nda yaşan›lan olumsuz süreçler dikkate al›nd›ğ›nda, Hari-
ta ve Kadastro mühendisliği aç›s›ndan değişim sarmal›na
yön çizme gereği ortaya ç›kmaktad›r. Bu yön insanl›ğ›n ya-
rar› hedefinden asla sapmamal›d›r.
Bu düşüncelerden ç›k›ş alarak gerçekleştirilmesi planla-
nan 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay›n›n lo-
gosunda yer alan "Değişim, Gelişim, Nereye?" sorgusuyla
gelecek günleri işaret ederken, 9. Türkiye Harita Bilimsel
ve Teknik Kurultay› dünyam›z›n varoluşundan bu yana de-
ğişim evrelerini temsil eden, maviden başlayan ve günü-
müzde gri olan yeşil rengin tehlikeli geleceği olan k›rm›z›-
y› durduracak, değişimi yeniden yeşile, maviye dönüştüre-
cek bir gelişim aray›ş› ile ifade edilmiştir.
Beş gün süren 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik
Kurultay›n›n aç›l›ş oturumunda, Kurultay Başkan› Prof. Dr.
Ayhan Alk›ş, Kurultay Yürütme Kurulu Başkan› Prof. Dr.
Tevfik Ayan, Prof. Dr. Orhan Altan, Odam›z Genel Başka-
n› Hüseyin Ülkü, TMMOB Başkan› Kaya Güvenç ile baz›
kamu kurumlar› yöneticileri birer konuşma yapm›şlard›r.
Kurultayda mesleğimizin farkl› alanlardaki bilimsel ça-
l›şmalar, önemli projeler ile çağr›l› bildiriler onüç oturumda
sunulmuş ve tart›ş›lm›şt›r. İlk oturumda yüksek öğretimde
kalite güvenliği ile mesleğimiz geleceğe projeksiyonlar› ele
al›nm›şt›r. İkinci oturum Kamu Ölçmeleri ve Kadastro ko-
nusundaki bildirilerin sunumuna ayr›lm›şt›r. Ülkemizdeki
kadastro çal›şmalar›n›n yabanc› ülkelerdeki kadastro uygu-
lamalar› ile karş›laşt›r›lmas›na olanak haz›rlayan bu oturum-
da kadastro kavram›n›n genişletilmesi de tart›ş›lm›şt›r. Dör-
düncü oturumda Ulusal Temel Ağlar konusunda bilgi sunul-
muş ve TUTGA’ n›n genel amaçl› kullan›m› yak›n bir ilgi
ile izlenmiş ve tart›ş›lm›şt›r. Beşinci oturumda ise mesleği-
mize yeni aç›l›mlar sağlayan ve önemi bütün kesimlerce
Sempozyum, Konferans, Seminer
-77-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr
kavranan taş›nmaz yönetimi konusu tart›şmaya aç›lm›şt›r.
Alt›nc› oturumda fotogrametrinin yeni teknikleri ile uzaktan
alg›lama kullan›m alanlar› tart›ş›lm›şt›r. Yedinci, sekizinci
ve dokuzuncu oturumlarda coğrafi bilgi sistemi konusu iş-
lenmiştir. Bilgi sistemi tasar›m konusundaki çağr›l› bildiri-
yi, uygulamada çal›şmalar› sürdürülen TAKBİS, e-devlet,
Arazi ve Çiftçi Kay›t Sistemi, Mülki Emlak otomasyonu
Projesi, Internet CBS uygulamalar›, CBS destekli tarihi ya-
p›lar Bilgi Sistemi gibi projeler üzerindeki bilgilendirmeler
sunumlar› ile bilgi sistemi tasar›m› üzerindeki araşt›rma so-
nuçlar›n› kapsayan bildiriler izlenmiştir. Onbirinci ve
onikinci oturumlarda analiz, hesap yöntemleri ve mühendis-
lik ölçmeleri konular›nda bildiriler yer alm›ş, mühendislik
ölçmeleri uygulamalar› komisyonunun bir çal›şmas› uygula-
malar ve bu alandaki sorunlar› dile getirmiştir. On üçüncü
oturumda GPS verilerinin değerlendirilmesi, Eğimölçerler,
k›y› ve deniz haritalar› hakk›nda bildiriler yer alm›şt›r.
Kurultayda yukar›da k›saca aç›klanan Bilimsel-teknik
oturumlardan başka bir oturumda, haz›rl›k çal›şmalar› ta-
mamlanan teknik yönetmeliğin tan›t›m›na ve geniş kat›l›ml›
bir platformda tart›ş›lmas›na ayr›lm›şt›r. Teknolojideki deği-
şimleri uygulamaya yans›tma hedefi olan yönetmelik taslağ›
uygulamac›lar taraf›ndan ilgiyle izlenmiş ve tart›ş›lm›şt›r.
Dokuzuncu kurultayda yer alan tek panelin konusu "Ye-
ni Dünya Düzeni, Mühendislik, Toplum ve Savaş" t›r. Ya-
vuz Önen’ in yönettiği panele, iktidar ve muhalefet partile-
rinden iki milletvekili kat›lm›şt›r. Kurultay süresince dünya
kamuoyunu ve ulusumuzu yak›ndan ilgilendiren Irak sava-
ş› ve Türkiye’ nin Savaş politikas› tart›ş›lm›şt›r.
Kurultay program›nda yer alan forumda ise 2002 y›l› so-
nunda odam›z taraf›ndan düzenlenen mesleki sorunlar ku-
rultay›n›n sonuçlar›n›n, daha geniş bir platformda tart›ş›lma-
s› ve çözümlerin bir eylem plan›na dönüştürülmesi amaçlan-
m›şt›r. Mesleğimizin değişik kesimlerinin sorunlar› s›ralan-
m›ş, meslek yelpazesinde yer alan farkl› kesimlerin sorunla-
r› ve çözümleri aras›ndaki arakesitler ortaya konmuştur.
Meslek sorunlar›n›n ve çözümlerinin söylemden öteye, ey-
leme geçirilmesinin yöntemleri ve yollar› aranm›şt›r.
Kurultay›n iki oturumunda mesleğimizin geleceğini çok
yak›ndan ilgilendiren bir konu olan kamu ihale yasas› ile
uluslararas› hizmet ticareti anlaşmas›, uluslararas› mühen-
dislik mimarl›k hizmetleri konular›ndaki bildirilerle, devle-
tin yeniden yap›land›r›lmas› ve yönetişim hakk›ndaki bildi-
rilere yer verilmiştir.
Kurultaya sunulmak üzere gönderilen çok say›daki, de-
ğerli araşt›rma sonuçlar›n› içeren ancak sözlü sunum olana-
ğ› yarat›lamayan bildirilere iki ayr› poster oturumunda yer
verilmiştir.
9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik Kurultay›nda ilk
kez bir sertifika program› düzenlenmiştir. Kamulaşt›rma,
Emlak, Cebir ve Arsa ofisi yasalar› hakk›nda verilen bilgi-
den sonra, taş›nmaz likiditesi, değerleme yöntemleri, temel
finans matematiği konular›nda bilgiler sunulan "Taş›nmaz
Değerlemesi" konular›n›n derinlemesine anlat›ld›ğ› progra-
ma 32 kat›l›mc›, sembolik bir ek ücret ödeyerek kat›lm›şt›r.
Kat›l›mc›lara birer sertifika verilmiştir. Program, Y›ld›z
Teknik Üniversitesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
Bölümü, Kamu Ölçmeleri Anabilim Dal›n›n özverili öğre-
tim desteği ile gerçekleşmiştir.
Yine bu kurultayda ilk kez Jeodezi ve Fotogrametri Mü-
hendisliği öğretimi veren dört üniversitenin temsilcilerine
bir oturum ayr›lm›ş, mesleğimizin genç mensuplar›n›n fikir-
lerini dile getirebilecekleri bir platform haz›rlanm›ş, gençli-
ğin kararlara kat›l›m› için zemin haz›rlanm›şt›r. Eğitim, staj,
meslek içi eğitim sorunlar›na değinen gençlik temsilcileri,
mesleğin geleceği üzerindeki düşüncelerini de aç›klam›şt›r.
Kurultay›n bir diğer boyutu da mesleğimizle ilgili tek-
nolojinin izlenmesine olanak veren donan›m ve yaz›l›m ser-
gileridir. Ayn› zamanda kurultay›m›z›n gerçekleşmesinde
-78-
Sempozyum, Konferans, Seminer hkm 2003/89
finans desteği de yaratan bu sergilerde firmalar en yeni
ürünlerini tan›tm›şlar ve izleyiciler de donan›m ve yaz›l›m
alan›ndaki güncel gelişmeleri tan›ma f›rsat› yakalam›şlar-
d›r. Sergiye toplam 20 firma kat›lm›ş 360 m2
alan kullan›l-
m›şt›r. Uzaktan alg›lama görüntülerinin sergilendiği bir
standt da, kurultay süresince ABD’ nin Irak bombard›man›n
günü gününe izlenebiliyor olmas› teknolojinin ve mesleği-
mizin insanl›k ve insan yaşam› ile doğrudan ilgisini anlatan
bir olay olarak belleklerde iz b›rakm›şt›r.
Kurultayda haritac› ressamlar›n da kat›ld›ğ› bir resim
sergisi yer alm›şt›r. Yine sosyal programlar aras›nda yer
alan kokteyle çok say›da milletvekili, üst düzey bürokrat ve
konuk kat›lm›ş, odam›z kanal›yla mesleğimize destek veren
gazetecilere ve son iki y›l içinde emekli olan öğretim üyele-
rine plaketler verilmiştir.
9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik Kurultay›na kay›t-
l› 694 Harita Kadastro Mühendisi ve 164 konuk kat›lm›şt›r.
Kat›l›mc›lara kurultay›n ilk gününden itibaren kurultay bil-
dirilerinin yer ald›ğ› kitap verilmiş, tart›şma oturumu, panel,
forum konuşmalar›n›n ve tart›şmalar›n›n yer alacağ› kurul-
tay kitab› ikinci cildinin, bask›s› tamamland›ğ›nda kat›l›m-
c›lara gönderilmesi planlanm›şt›r.
Meslektaşlar›n 9. Türkiye Harita ve Bilimsel Teknik
Kurultay›na gösterdikleri ilgi, kat›l›mc› say›s›, bildiri say›s›,
oturumlarda görülen düzeyli tart›şmalar gelecek kurultaylar
için iyi bir potansiyel oluşturmaktad›r.
Tevfik Ayan / İstanbul
GENÇ HARİTACILAR GÜNLERİ"nin ikincisi16-19 May›s 2003’de Trabzon’da yap›ld›.
Genç haritac›lar›n yeni teknolojileri ve gelişmeleri tan›ma-
lar›na, meslektaşlar› ile tan›şarak bilgi al›ş-verişlerinde bu-
lunmalar›na ve konferans, tart›şmalar ve bilgi değişimleri
sonucu mesleğimizin geleceğine ilişkin bir perspektif ka-
zanmalar›na katk› sağlamak amac› ile, ilki İstanbul’da, 17-
19 May›s 2001 tarihlerinde düzenlenen ve bir gelenek ola-
rak iki y›lda bir 19 May›s Gençlik ve Spor Bayram› kutla-
malar› kapsam›nda yap›larak, onun ruhuyla örtüşmesi öngö-
rülen "Genç Haritac›lar Günleri"nin ikincisi 16-19 May›s
2003 tarihlerinde yeşille mavinin, doğayla tarihin, kültürle
insan›n iç içe olduğu Trabzon’da yap›lm›şt›r.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Trabzon Şube-
since, Karadeniz Teknik Üniversitesinin desteği ve
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas› Genel
Merkez ve diğer şubelerinin katk›lar›yla gerçekleştirilen et-
kinlik, Trabzon Yürütme Kurulu ve 2001 etkinliğinde de
görev alm›ş İstanbul Çal›şma Grubu üyelerinin eşgüdümlü
çal›şmalar› ile düzenlenmiştir.
Genç Haritac›lar Günleri 2001’de olduğu gibi, bu etkin-
likte de, gençlere yönelik organizasyonlara önem veren ki-
şiler ve kuruluşlar önemli destek sağlam›şlar, bu bağlamda;
Mühendislik firmalar› : Ad›m, And, Atay, Bil-Tek, B2, Ge-
ofen, Cemre, Gözlem, G›slab, Har-Tek, İmge, Mehmet Tur-
can, Özlem, Pelit, Paksoy (Topcon), Seyhan, Sahara,
Harita Firmalar›: Geocad Borat, Sebat, Star, Stfa, Tice, Sü-
mela,
Diğer Firmalar: Seba Proje, Ark Proje, Atlas Yay›nc›l›k,
Akademi Kitabevi, Boran Şirketler Grubu, İmece Gayri-
menkul Yat›r›m, Kartallar Şirketler Grubu, Güneş G›da, Eti
G›da, Özçay, Biz Tensilcilik ve
KTÜ Rektörlüğü ve KTÜ Karadeniz Teknik Eğitim
Vakf›’n›n değerli katk›lar› program›n başar›s›nda önemli
etkileri olmuştur.
Etkinliğe Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği eğitimi
veren Y›ld›z Teknik Üniversitesi (58), Zonguldak Karael-
mas Üniversitesi (45), Samsun 19 May›s Üniversitesi (42),
Konya Selçuk Üniversitesi (41), Afyon Kocatepe Üniversi-
tesi (26), İstanbul Teknik Üniversitesi (22) ve ev sahibi Ka-
-79-
Sempozyum, Konferans, Seminerhkm 2003/89
radeniz Teknik Üniversitesi’nden öğretim elemanlar› ve
genç haritac› adaylar› kat›lm›şlar ve ayr›ca , HKMO Merkez
ve Şubelerinin mensuplar›, kamu kurumu görevlileri ve özel
sektör çal›şanlar› etkinliğe büyük ilgi göstermişler ve yurt
d›ş›ndan kat›l›mc›larla, çoğunluğu öğrenci, 551 kay›tl› kat›-
l›mc›, dostluk, sevgi ve paylaş›m›n egemen olduğu bu et-
kinlikte bir araya gelmiştir.
16 May›s etkinliğin ilk gününde, konaklama yerlerine
yerleştikten sonra kay›t işlemlerini tamamlayan kat›l›mc›-
larla gruplar halinde, ev sahibi genç haritac› adaylar›n›n
rehberliğinde, Atatürk Köşkü, Ayasofya Müzesi ve Bozte-
pe’ye şehir turlar› düzenlenmiş, öğle saatlerinde Esiroğlu-
Maçka’da "Genç Haritac›lar Orman›" aç›l›ş› yap›lm›ş, ar-
d›ndan yurt içi ve yurt d›ş›ndaki üniversitelerden 10 grubun
kat›ld›ğ› "Üniversiteler aras› Orienteering Yar›şmas›" ger-
çekleştirilmiştir. Yar›şmac› genç haritac›lar bu yar›şmada,
harita kullanma yeteneklerini, doğayla baş başa fiziksel ve
zihinsel verimliliklerini sergileyerek, rekabetçi ve centil-
menlik ruhuyla, neşeli ve heyecanl› anlar yaşam›şlard›r. Et-
kinliğin ilk günü, KTÜ Sahil Tesisleri’nde düzenlenen
"Aç›l›ş Kokteyli" ile tamamlanm›şt›r.
17 May›s günü KTÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde bira-
raya gelinmiş ve Düzenleme Kurulu Başkan› prof. Dr. Ah-
met Aksoy’un a盺 konuşmas›ndan sonra, Harita ve Kadast-
ro Mühendisleri Odas› Başkan› Hüseyin Ülkü ve KTÜ Rek-
törü Prof. Dr. Türkay Tüdeş birer konuşma ile izleyicilere
hitap etmişlerdir. Bu konuşmalar› "Bilgilendirme Konfe-
ranslar›" izlemiş ve bu çerçevede, çağr›l› konuşmac›lar ola-
rak, Prof. Dr. Hermann Seeger, "ITRF, EUREF, ETRF’nin
gelişimi ve Geleceğe Yönelik Hedefler", FIG başkan yar-
d›mc›s› Dr. Andreas Drees, "Uluslar Aras› Mesleki Kuru-
luşlar" , Almanya Kartografya ve Jeodezi Kurumu (DGK)
uzmanlar›ndan Dipl.-Ing. Pier Giorgio Zaccheddu "Mekan-
sal Bilgi Sistemleri: Almanya ve Diğer Avrupa Ülkelerin-
deki Uygulamalar" ve KTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr.
Tahsin Yomral›oğlu "Harita Mühendisliğinde Yeni Ödev-
ler" adlar› alt›nda, yeni yüzy›l›n mesleki perspektiflerine
ilişkin konferanslar vermişlerdir.
17 May›s günü öğleden sonraki oturumda tamamen öğren-
ciler taraf›ndan düzenlenen ve yürütülen "Genç Haritac›lar
Forumu" yap›lm›şt›r. Bu forum haz›rl›klar› için Jeodezi ve
Fotogrametri Mühendisliği öğrencilerinin oluşturduğu ça-
l›şma gruplar› aylarca, süren çal›şmalar sonucunda gelece-
ğe yönelik düşüncelerini paylaşmak için tart›şacaklar› ve
bilgi paylaş›m› yapacaklar› konular› belirlemişler, senaryo-
lar üretmişler ve deneme forumlar yapm›şlard›. "Genç Ha-
ritac›n›n Eğitimi" başl›kl› bugünki forumda, "Genel Eği-
tim Politikalar› ve Akreditasyon Çerçevesinde Eğitim-Öğ-
retim", "Meslekiçi Eğitim-Öğretim", "Mesleki Kariyer-
Etik" ve "Öğrenci Örgütlülüğü" konular› tart›ş›larak karar-
lar al›nm›ş ve haz›rlanan sonuç bildirgesinde özetlenmiş-
tir.
Forumun ard›ndan organizasyona paralel yürütülen ve
her yaşta genç ve katk› verme heyecan›yla dolu genç harita-
c›lar›n birikimlerini değerlendirme f›rsat› bulduklar›, "Ha-
ritac›l›kta Genç Ufuklar Yar›şmas›", "Poster Yar›şmas›" ve
"Üniversiteler Aras› Orienteering Yar›şmas›"n›n ödül tören-
leri yap›lm›kşt›r.
17 May›s akşam› Zorlu Grand Hotel’de "Karadeniz Gece-
si"nde bir araya gelen genç haritac›lar günün yorgunluğunu
atarak yeni kurulan dostluklar›n› pekiştirmişler, Karadeniz-
li sanatç› Volkan Konak’›n sahne ald›ğ› gecede geç saatlere
kadar eğlenceli anlar yaşanm›ş, arada etkinliğe katk›da bu-
lunanlara plaketleri takdim edilmiştir.
18 May›s günü genç haritac›lar Sumela Manast›r›nda
buluşmuşlar, tarihi ve geleceği birlikte yaşarken, umutlar›n›
ve coşkular›n› büyütmüşlerdir. Verizana-Maçka’daki pik-
nik şöleninden sonra, yeşilin her tonuyla bezenmiş doğa gü-
zelliğinin keyfini ç›karan genç haritac›lar, Zigana’ya t›rma-
narak doğa yürüyüşü yapm›şlard›r.
Etkinliğin son günü olan 19 May›s’da, gruplar halinde
Uzungöl, Ayder Yaylas› ve Sarp S›n›r›’na geziler düzenle-
nerek, kat›l›mc›lar Doğu Karadeniz’in büyüleyici güzellik-
lerini tan›ma f›rsat› bulmuştur.
2. Genç Haritac›lar Günleri’nde yaşanan unutulmaz 4
günün ard›ndan genç haritac›lar, 3. Genç Haritac›lar Günle-
ri’nin şimdiden özlemi içinde Trabzon’a veda etmişlerdir.
Ayr›nt›l› bilgi: www.gencharitacilar.org
Arif Çağdaş Ayd›noğlu / Trabzon
-80-
Sempozyum, Konferans, Seminer hkm 2003/89
1954
Türk Haritac›l›ğ› Bibliyografyas›2 – Makaleler – Bildiriler (1924 – 2000 )Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ
230 sayfa
YTÜ yay›n›, 2000.
1924 y›l›ndan 2000 y›l›na kadar yay›nlanm›ş olan yak-
laş›k 5000 makale ve bildiri kitapta belirli bir düzende lis-
telenmiştir. Meslek alan› ve yak›n ilgi alanlar› 27 gruba ay-
r›larak ve yazarlar›n soyad› s›ras› ile makale ve bildiriler
yay›nland›klar› dergi adlar›, ya da sunulan toplant› ad› ve
tarihi gibi gerekli bilgilerle verilmektedir. Kitab›n sonunda,
yazarlar›n soyad› s›ras›na göre düzenlenen listede ise ma-
kalenin, ya da bildirinin grup ve s›ra numaras› belirtilmek-
tedir.
Kitab›n girişinde, makalelerin yay›nland›ğ› yurtiçi ve
yurtd›ş› dergiler, bildirilerin sunulduğu mesleki ve diğer
toplant›lar listelenmiştir. Yabanc› dilde, Türk yazarlar›n›n
da yer ald›ğ›, yurt d›ş›nda yap›lm›ş tüm yay›n ve bildiriler
de kitapta yer almaktad›r.
Yoğun bir emek sonucu haz›rlanm›ş olan bu kitaba
girmemiş yay›nlar›n olabilmesi doğald›r. Nitekim, kitab›n
ön sözünde, yazar da "bütün çabalara ve gayretlere rağmen
elde olmayan yanl›şl›klar ve unutulan, gözden kaçan maka-
le bildiri vb" olabileceği ifade etmektedir.
Ahmet Yaşayan / İstanbul
Türk Haritac›lar›Prof. Dr. Muzaffer ŞERBETÇİ
166 sayfa
YTÜ yay›n›, İN.JFM-2002.002
ISBN:975-461-332-X
Kitab›n önsözünde, Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odas›na kay›t olma zorunluluğu kald›r›ld›ktan sonra sadece
üyelerinin say›s› ile ilgili bilgilerin verebildiği ve mühendis
diplomas› olan, sektörde çal›şan-çal›şmayan kişilerin say›s›
ve diğer istatistik bilgilerin hiçbir yerde bulunmad›ğ›na de-
ğinilmekte, mühendis yetiştiren bölümlerden, önceleri oldu-
ğu gibi, mezun listelerinin düzenli olarak gönderilmediği ,
ya da bu bilgilerin Oda merkezi taraf›ndan gereği gibi de-
ğerlendirilmediğine işaret edilmektedir. Bu gerekçe ile ha-
z›rlanan ve yay›nlanan bu kitab›n giriş bölümünde, 1 Ocak
2002 tarihi itibari ile, üniversitelerdeki yedi bölümün duru-
mu hakk›nda bilgi verilmekte, bu bölümlerden mezun olan
mühendislerin say›lar› verilmektedir. Bu bölümlerdeki öğ-
retim kadrosu başlang›c›ndan günümüze verilmektedir. Bö-
lümler, aç›l›ş s›ras›na göre s›ralanm›şt›r.
Daha sonraki bölümlerde, mezun olunan bölümler
ölüm ve mezuniyet y›l›na göre mezunlar›n listeleri yer al-
maktad›r.
Kitab›n sonunda üç ayr› dizin bulunmaktad›r : Dok-
tora, Yüksek Lisans ve Lisans. Bu dizinlerde soyad› s›ras›-
na göre isimler listelenmektedir. Mezuniyet y›l› ve bölümün
ad› verilmektedir.
Ahmet Yaşayan / İstanbul
Etkinlikler Takvimi
Temmuz 200320-24 Temmuz, Vancouver, Kanada
GML Developers Conference 2003
http://www.gmldev.org/
20-24 Temmuz, Vancouver, Kanada
GML Developers Conference 2003
http://www.gmldev.org/
20-25 Temmuz Cambridge, İngiltere
National Mapping - shaping the future. Cambridge
Conference 2003. Organised by Ordnance
Survey.http://www.cambridgeconference2003.com
21-25 Temmuz Cambridge, Toulouse, Fransa
International Geoscience and Remote Sensing
Symposium, IEEE/IGARSS 2003
http://www.igarss03.com/
Ağustos 200310-16 Ağustos, Durban, Güney Afrika
21st International Cartographic Conference and 12th
Kitap Tan›t›m›
-81-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr
General Assembly of the International Cartographic
Association. http://www.icc2003.gov.za/
14-19 Ağustos, Székesfehérvár, Macaristan
GI in Land Management. International Summer
School. Organised by the University of West Hun-
gary. http://www.geo.info.hu/giss
25-27 Ağustos, Kuming, Cin (Mart 2004 de ertelen-
di.) 4th International Conference on Mobile Map-
ping Technology. Co-organised by FIG Commission
5 Working Group 5.3. Contact: Prof. Vincent Tao,
York University, E-mail: [email protected] or Dr. Gang
Deng, Kunming Univ. of Science and Technology,
e-mail: [email protected]
Eylül 20031-5 Eylül, Stuttgart, Almanya
49th Photogrammetric Week
http//:www.ifp.uni-stuttgart.de
5-16 Eylül, Fredericton, NB, Kanada
University New Brunswick-FIG Meeting on Marine
Cadastre Issues.
Contact: Michael Sutherland, e-mail:
More information from FIG Commission 4 web site.
17-19 Eylül, Hamburg, Germany
Intergeo 2003.
http://www.intergeo.de
19-21 Eylül, Krakow, Polonya
2nd Cadastral Congress. In conjunction to this
congress also FIG Commission 7 Annual Meeting
and Symposium.
www.sgp.geodezja.org.pl
22-25 Eylül, Zurich, İsviçre
6th Conference on Optical 3-D Measurement
Techniques. Organized by Institute of Geodesy and
Photogrammetry, Swiss Federal Institute of
Technology, Zurich and Department of Applied and
Engineering Geodesy, Vienna University of
Technology. Co-sponsored by FIG Commission 6.
http://www.photogrammetry.ethz.ch/optical3d/
23-25 Eylül, Canberra, Avustralya
The Spatial Sciences Conference (SSC 2003). First
Conference of Spatial Sciences Institution SSI after
ISA, AURISA, IEMSA, MSIA and RSPAA joined
in 2003.
http://www.spatialscience.org/Conference/
24-26 Eylül, Konya
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Jeodezik Ağlar Çal›ştay›
http://atlas.sulcuk.edu.tr/tujk2003.thml
29 Eylül - 3 Ekim, Belo Horizonte, Brezilya
XXI Brazilian Cartographic Congress - Cartog-
raphy, Instrument of Political Renovation and Tech-
nological Innovation. Organised by the Brazilain So-
ciety of Cartography, Photogrammetry and Remote
Sensing (SCB).
e-mail: [email protected]
30 Eylül - 4 Ekim, Antalya
XIX International Symposium CIPA 2003 - New
Perspectives to Save Cultural Heritage. Organised
by CIPA Heritage Documentation and co-sponsored
by ISPRS.
http://www.cipa2003-antalya.org/
Ekim 20031-4 Ekim, Edinburgh, İskoçya
UN ECE WPLA Workshop - Organisational Susta-
inability and Capacity Building. Organised by UNE-
CE WPLA and Registers of Scotland.
http://www.ros.gov.uk
16 Ekim, Munich, Almanya
From OEEPE to EuroSDR - 50 Years of European
Spatial Data Research and beyond. 50th Anniversary
Seminar of Honour of EuroSDR formerly OEEPE.
http://www.eurosdr.org
22-24 Ekim, Sofya, Bulgaristan
The South East European Spatial Data Infrastructure
Conference
Web site: http://www.tu-sofia.bg; http://gisit.it/gi-
see/
23-24 Ekim, Lisbon, Portekiz
National Meeting of Applied Geodesy. Organized by
the National Laboratory for Civil Engineering
(LNEC).
http://www-ext.lnec.pt/LNEC/news_tmp/Folhe-
to.pdf
30-31 Ekim 2003, İstanbul
I. Ulusal Mühendislik Ölçmeleri Sempozyumu
http://www.hkmo.org.tr/muholcsemp.htm
Kas›m 20033-7 Kas›m, Hong Kong, Cin
The 7th South East Asian Survey Congress - "From
Compass & Pacing to Cyber Spacing - How Does
-82-
Kitap Tan›t›m›, Etkinlikler Takvimi hkm 2003/89
SE Asian Surveying Measure up". Co-sponsored by
FIG and FIG Commissions 4 and 5.
http://www.seasc2003hk.org/
6-7 November, Sofia, Bulgaria
Modern Technologies, Education and Professional
Practice in the Globalizing World. International
Symposium organised by the Union of Surveyors
and Land Managers in Bulgaria. Co-sponsored by
FIG. Contact: Prof. Dr. Eng. Georgi Milev, e-mail:
Aral›k 20032- 5 Aral›k, Marrakech, Fas
2nd FIG Regional Conference and the 10th Anniver-
sary of ONIGT - "Urban-Rural Interrelationship for
Sustainable Environment". Organised by FIG and
Ordre National des Ingénieurs Géomètres-Topog-
raphes ONIGT. Co-sponsored by FAO, UN-
HABITAT, UNEP, UN ECA and the Arab Urban
Development Institute AUDI and the Arab
Federation of Surveyors. Including FIG Commis-
sions 3.Annual Meeting. Contact: FIG Office, email:
[email protected] • www.fig.net/figtree/morocco/
Ocak 200426-28 Ocak, Ostrava, Çek Cumhuriyeti
1st international symposium, GIS Ostrava 2004
http://gis.vsb.cz/GISEngl/Conferences/GIS_Ova_20
04/gis_ostrava_2004.htm
Gelecekteki Önemli Etkinlikler
12-23 Temmuz, ISPRS 2004, İstanbulhttp://www.isprs2004-istanbul.com/homepage.htm
Dünyadaki Genel Mesleki Etkinlikleritakip etmek için web sayfalar›
FIG
http://www.fig.net/figtree/events/events.htm
ISPRS
http://www.isprs.org/calendar.html
http://www.isprs.org/calendar/other_calendar.html
IAG
http://www.gfy.ku.dk/~iag/symposia.html
ICA
http://www.icaci.org/en/agenda.html
-83-
Kitap Tan›t›m›, Etkinlikler Takvimihkm 2003/89
1954
1. Genel Yay›m Kurallar›
Hakemli Dergi olarak Yay›n Hayat›na giren Harita ve Kadastro Mühendis-liği Dergisi (hkm jeodezi, jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi);Bilimsel araşt›rma ve geliştirme çal›şmalar›na, güncel teorik bulgular›n kapsaml› ve
ilgi uyand›racak uygulamalar›na, yeterli say›da bilimsel yay›n› tarayarak güncel bir
konuyu yorumlayan derleme yaz›lara, bilimsel değerde ve güncel tercümelere, bilim-
sel etkinlikleri özetleyen k›sa haberlere, yeni yay›nlar hakk›nda k›sa değerlendirme-
lere, derginin özelliklerine uygun diğer haber ve tan›t›mlara, düzeyli yorum, görüş ve
tart›şmalara yer verecektir.
- Dergi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›nca, özel say›lar ha-
riç, düzenli olarak y›lda iki kez (Ocak-Temmuz aylar›nda ) yay›mlan›r.
- Dergide Yay›mlanan yaz›lardan ve içeriklerinden, yazarlar› sorumlu olup, Oda
ve Dergi Tüzel Kişiliği sorumlu değildir.
- Yay›mlanan yaz› ve resimlerin her hakk› sakl› olup, önceden izin almak veya
kaynak gösterilmek koşulu ile yararlan›labilir.
- Yay›mlanmak üzere gönderilen yaz›lara al›nd› yaz›s› gönderilir ve hakem de-
ğerlendirmelerine tabi tutulur. Değerlendirmede dergi ilkelerine uygun bulunmayan
yaz›lar iade edilmez, yazarlar› sonuç hakk›nda bilgilendirilir.
- Çeviri yaz›larda, hangi yay›ndan çevrildiği, dili, eserin ad›, yazar›n ad›, yay›n
evi ile bas›m tarihi belirtilmeli ve çevirisi yap›lan eserin asl› ya da fotokopisi de gön-
derilmelidir.
- Çevrilerden doğacak her türlü sorumluluk ve gerekiyorsa çevrilebileceğine iliş-
kin izin yaz›s› al›nmas› çevirene aittir ve varsa bu izin yaz›s› da gönderilmelidir.
- Yaz›lar›n, ayn› veya kapsam ve içerik yönünden değiştirilmemiş benzerinin
başka bir yerde yay›nlanmam›ş olmas› gerekir. Özgün çal›şmalarda, yazarlar›n, yaz›-
n›n başka bir yerde yay›nlanmad›ğ›na ilişkin imzal› beyan›n› içeren bir belge başvu-
ruya eklenmelidir.
- Yaz›lar, belirtilen yaz› standard› ve alan›nda 80 graml›k A4 boyutunda beyaz
kağ›da bas›lm›ş üç örneği ile birlikte ve ek olarak elektronik ortamda (microsoft
uyumlu taş›nabilir manyetik ortamda kay›tl› ya da e-posta ekinde s›k›şt›r›lm›ş dosya
biçiminde) gönderilmelidir.
- Yay›mlanan yaz›lara telif ücreti ödenir ve yaz›lar›n, 10 (on) adet kopyas› yaza-
r›na ücretsiz olarak gönderilir.
2. Yaz›m Kurallar›:
Yaz›lar, Microsoft Word format›nda olmak üzere bilgisayarda; Times New Roman ti-
pi karakterlerle, bask›ya haz›r olarak, aşağ›da belirtilen kurallara göre yaz›lmal›d›r:
1* Türkçe yaz›larda Türk Dil Kurumu’nca belirlenen yaz›m kurallar›na ve bu
kurumun en son yay›mlad›ğ› sözlük diline, İngilizce yaz›lm›ş olan yaz›larda ise bu di-lin kurallar›na uyulmal›d›r. Yaz›mda yal›n bir dil, üçüncü tekil şah›s ve edilgen fiil-
ler kullan›lmal› ve devrik tümcelerden kaç›n›lmal›d›r.
2* Sayfa büyüklüğü DIN A4 (210*297 mm) standard›nda olmal›d›r. Yaz›larda
her sayfada sağdan ve soldan 17.5 mm, alttan 22 mm, üstten, her yaz›n›n birinci say-
fas›nda 40 mm, diğer sayfalarda 25 mm boşluk b›rak›lmal›d›r.
3* Yaz›n›n Başl›ğ› olabildiğince k›sa ve çal›şman›n içeriğine uygun olmas› gö-
zetilerek ilk sayfada, baş harfleri büyük, 14 punto koyu harflerle, sola dayal› yaz›l-
mal›d›r.
4* Yazar adlar›, yaz› başl›ğ›ndan sonra bir sat›r aral›k b›rak›l›p, ayn› sat›rda vir-
gülle ayr›larak (baş harfi büyük) isim ve (büyük harflerle) soyad› biçiminde, 11 pun-
to harflerle koyu, yazar adresleri bir sat›r aral›kla 8 punto harflerle " "dipnot" olarak,
ayn› adresteki yazarlar›n ünvanlar›, üst indis kullan›larak , ayn› sat›rda olmak üzere,
alt alta yaz›lmal›d›r.
5* Yazar isimlerinden sonra, iki sat›r boş b›rak›larak, özetler ve yaz›n›n metni
çift sütunda birer aral›kla yaz›lmal›d›r. Her sütunun genişliği eşit ve sütunlar aras›
boşluklar 5mm olmal›, yaz›lar, tek sütunla değil, yak›n boyda paralel iki sütunda
sonland›r›lmal›d›r.
Başl›klar alt›nda ve genel olarak resim, çizelge ve formül sonlar›nda b›rak›lan
boş sat›rlardan sonra ilk paragraflar sola dayal› başlamal›, diğer paragraflar 5mm sa-
ğa kay›k olarak, paragraf aralar›nda boş sat›r b›rak›lmaks›z›n yaz›lmal›, sat›r sonla-
r›nda, ilişkin komutla, otomatik olarak hece ayr›m› yap›lmal›d›r ve sütunlar sağa, so-
la yaslanmal›, noktalama işaretlerinden sonra 1 harflik aral›k b›rak›lmal›, sayfa numa-
ras› verilmemelidir.
6* İlk sütunun birinci sat›r›na , sola dayal›, 1 nk kal›nl›ğ›nda bir yatay çizgi çi-
zilmeli ve ikinci sütun bu çizginin hizas›nda başlat›lmal›d›r.
Çizgiden sonra bir sat›r aral›k b›rak›larak Türkçe ve İngilizce (İngilizce yaz›lar-
da önce İngilizce) özetler yer almal›d›r :
- Başl›k olarak "Özet" sözcüğü, 11 punto koyu harflerle italik, özet metni, baş-
l›ktan sonra bir sat›r aral›k b›rak›larak 9 punto, yine italik harflerle bir sat›r aral›k-
larla yaz›lmal›d›r.
- Türkçe özet 100 sözcüğü geçmemelidir. Özet bölümlerinde çal›şman›n gerek-
çesi, yöntemler ve ulaş›lan sonuçlar k›saca belirtilmelidir. (Bkz. TÜBİTAK Öz Ha-
z›rlama Klavuzu)
- Özet metninin sonunda bir sat›r boş b›rak›larak, düz yaz› ile, 10 punto, koyu
"Anahtar Sözcükler" başl›ğ› ve onun alt›na 9 punto anahtar sözcükler yaz›lmal›d›r.
- İki sat›r aral›k b›rak›ld›ktan sonra, Türkçe özetin içeriğine ve şekline uygun
olarak en çok 200 sözcüklü bir İngilizce özet ve Türkçe’sine uygun anahtar sözcük-
ler yaz›lmal›d›r.
İngilizce özette 11 punto koyu "Abstract" başl›k sözcüğünden sonra, bir sat›r boş
b›rak›l›p 10 punto koyu harflerle, ortalanm›ş olarak yaz› başl›ğ›n›n İngilizce karş›l›ğ›
yaz›lmal› ve bir sat›r boş b›rak›ld›ktan sonra bunu İngilizce özet metni izlemelidir
7* Özet bölümünden sonra iki sat›r aral›k b›rak›larak başlat›lan yaz› metni genel
olarak ; Giriş, Ana ve Ara Bölümler, Say›sal Uygulama, İrdelemeler, Sonuç ve Öne-
riler, (varsa) k›sa tutulacak teşekkür, Kaynaklar ve (varsa) Ekler şeklinde bölümlen-
dirilmelidir.
8* Özetlerden sonra tüm metin 10 punto ile yaz›lmal›, bölüm başl›klar›, baş harf-
leri büyük, ard›ş›k numaraland›r›larak, giriş ve ana bölümler 12, ara ve alt ara bölüm-
ler s›ras› ile 11 ve 10 puntolarla koyu harflerle ( örneğin 1. Giriş, 2. Ana Bölüm,2.1. Ara Bölümler, 2.1.1. Alt Ara Bölümler) şeklinde yaz›lmal›d›r. Bölüm sonlar›n-
da ikişer sat›r aral›k, bölüm başl›klar›ndan sonra birer sat›r aral›k b›rak›lmal›d›r. Bö-
lüm başl›ğ› sütun sonunda yaln›z kal›yorsa, izleyen sütuna kayd›r›lmal›d›r.
9*Giriş bölümünde çal›şman›n temel amac›, konuyu ele al›ş biçimi anlat›lmal›-
d›r. İzleyen bölümlerde kuramsal temeller, kullan›lan ya da önerilen yöntemler ve sa-
y›sal uygulamalar belirtilmeli, İrdelemeler bölümünde elde edilen bulgular tart›ş›lma-
l› ve Sonuç bölümünde ulaş›lan sonuçlar ile varsa yazar›n önerileri yer almal›d›r
10* Şekiller, Grafikler, Tablolar, Resimler vb. blok halinde ortalanmal›d›r. Ge-
rekiyorsa bu alanlar ortalanm›ş olarak, her iki sütun alan›n› kapsayabilir ya da Tablo-
larda yaz› ve rakamlar bulunduğu sütunlara s›ğd›r›lmas› için 8 puntoya kadar küçül-
tülebilir. Tan›t›m bilgileri; şekil, grafik ve resimler, özel alanlar›n›n alt›na bu kelime-
lerden sonra bir harf boş b›rak›larak, bu alanlar›n sol s›n›r›na dayal› yaz›lacak olan
"ard›ş›k s›ra numaras›: , ad" bilgileri ile tan›mlanacak, tablolarda ise ayn› anlamdaki
bilgiler, benzer olarak ard›ş›k numara ve ad› ile, tablo ve çizelge alan›n›n üstüne ya-
z›lacakt›r. Örnek: Şekil * : ad, Tablo * : ad. Bu alanlarla metinler aras›nda bir sat›r,
bu alanlar birbirini izliyorsa aralar›nda iki sat›r boş b›rak›lacakt›r.
Resimlerin ve özel altl›klara çizilmiş olarak şekillerin metinden ayr› olarak ori-
jinal kopyalar› gönderilebilir. Bu durumda bunlar›n metin içindeki yerleri, adlar› be-
lirtilerek boş b›rak›lmal› ve bu şekil ve resimlerin kağ›t bask›lar›, metnin eki olarak
da gönderilmelidir. Bu resim ve şekiller say›sal ortamda bulunuyorsa bask›ya uygun
çözünürlükte (en az 300 dpi) olmal›d›r
11* sola dayal› yaz›lacak denklemlere parantez içinde sağa dayal› ard›ş›k s›ra
numaras› verilmelidir. Matrisler büyük harflerle, vektörler küçük harflerle, her ikisi
de koyu gösterilmelidir. Harflere verilen anlamlar ve k›saltmalar ilk geçtikleri yerde
tan›t›lmal›d›r.
12* Metin içerisinde - Al›nt›lar t›rnak içinde, Göndermeler, büyük harflerle, "soyad›", parantez için-
de "y›l", ikiden fazla yazar için "ilk yazar›n soyad›, vd".,"y›l", şeklinde yaz›lma-
l›d›r. Örnekler: "DEMİR (1998)’e göre...", "KAYA ve TOPRAK (1997)’nin
hesaplamalar›nda...", "BERKAN vd. (1996)’n›n araşt›rma sonuçlar›na göre..."
- Kaynaklar, parantez içinde büyük harflerle "soyad›", "y›l"..şeklinde belirtilme-
lidir. Örnek: "......olduğu gösterilebilir (SERKAN 1995), (DEMİR ve KOŞAR
1993), (KIRGIZ vd. 1992). Web sayfalar›, tan›mlay›c› bir k›saltma ile, buna
“wep p.” kelimesi de eklenerek verilmelidir. Örnek (HKMO web p. )
13* Göndermeler ve kaynaklar, 9 punto koyu “Kaynaklar” başl›ğ› alt›nda met-
nin sonunda, metin içindeki ilk yazarlar›n alfabetik soyad› s›ras›na göre listelenmeli,
büyük harflerle soyad› ve bir harf kayd›r›larak ad›n›n, nokta ile bitirilen baş harfi, var-
sa, virgüllerle ayr›larak ayn› düzende diğer yazarlar verilmeli, üst üste iki nokta ile
ayr›larak kaynak metni koyu harflerle olmak üzere diğer bilgiler ikinci sat›r ve sonra-
s›nda, 5mm sağa kayd›r›lm›ş olarak, 9 punto harflerle aşağ›daki kurallara göre yaz›l-
mal›d›r:
Kaynak ya da Gönderme; Periyodikler, Dergiler vb. içinde makale ise:
Yazarlar, makalenin ad›, dergi ya da periyodik ad›, cilt numaras›, say›s› (yay›m tari-
hi), başlad›ğ› ve bittiği sayfa numaralar›, yeri.
Kitap, Yay›mlanm›ş Ders Notu vb. ise:
Yazarlar, kitap ad›, yay›n evi, yay›m numaras› ( ya da ISBN), yeri, tarihi.
Bildiri, Poster, Seminer vb. ise :
Yazarlar, bildirinin tam ad›, etkinliğin tam ad› ve düzenlenme tarihi, (yay›mlanm›şsa
bildiriler cildinin aç›k ad›, varsa cilt numaras› ), bildirinin bulunduğu ilk sayfa-son
sayfa, yeri, tarihi.
Tez, Araşt›rma Raporu vb. ise:
Yazarlar, tez yada raporun tam ad›, araşt›rma kurumu, araşt›rma birimi, tarihi.
Diğerlerinde:
Soyad, ad, eserin ya da araşt›rman›n ad›, etkinliğin ad›, varsa yay›m numaras›, çal›ş-
man›n bulunduğu ilk sayfa- son sayfa, yeri, tarihi.
Yararlan›lan internet siteleri ya da yazar ad› olmayan kaynaklar:
Alfabetik s›radaki k›saltmas›ndan sonra, Sitenin ad›, kaynağ›n tam ad›, sitede
kaynağ›n bulunduğu sayfas›n›n adresi, kaynağ›n al›nd›ğ› günün tarihi bilgileri ile
verilir.
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odas›hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi Kurallar›
-84-
hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi Dergisi 2003/89 www.hkmo.org.tr