bİldİrİler kİtabi cİlt-i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/g00473/2018/2018_buluti.pdf* doç....

13
SİNOP ÜNİVERSİTESİ MAHMUT KEFEVİ İSLAMİ İLİMLER UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ULUSLARARASI GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SİNOP’TA TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present Proceedings Book Volume-I 5-7 Ekim / October 2018 Sinop / TÜRKİYE Sinop Üniversitesinin 22. Bilimsel Yayınıdır. ISBN 978-605-88024-7-6

Upload: others

Post on 03-Jan-2020

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

SİNOP ÜNİVERSİTESİ

MAHMUT KEFEVİ İSLAMİ İLİMLER

UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ULUSLARARASI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE

SİNOP’TA TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ

SEMPOZYUMU

BİLDİRİLER KİTABI

CİLT-I

International Symposium on Turkish-Islamic Culture

in Sinop from Past to Present

Proceedings Book

Volume-I

5-7 Ekim / October 2018

Sinop / TÜRKİYE

Sinop Üniversitesinin 22. Bilimsel Yayınıdır.

ISBN 978-605-88024-7-6

Page 2: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

ULUSLARARASI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE

SİNOP’TA TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU

BİLDİRİLER KİTABI

CİLT-I

International Symposium on Turkish-Islamic Culture

in Sinop from Past to Present

Proceedings Book

Volume-I

ISBN 978-605-88024-7-6

Sinop Üniversitesi Adına Sahibi Owner on behalf of Sinop University

Prof. Dr. Nihat DALGIN

RektörRector

Editörler | Editors

Dr. Öğr. Üyesi Cüneyd AYDIN

Dr. Öğr. Üyesi Emrah DİNDİ

Dr. Öğr. Üyesi Doğan FIRINCI

Editör Yardımcıları | Editorial Assistants

Arş. Gör. Muhammet KARAAĞAÇ- Arş. Gör. İbrahim TOPRAK

Baskı/Printing

Şimal Ajans / Camikebir Mah. Karantina Sk. No:7/B Sinop

Sertifika No: 21439

Baskı Yeri ve Tarihi / Publication Place and Date

Sinop, Aralık / December 2018

Uluslarası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu Bildiriler Kitabı

Sinop Üniversitesinin bilimsel bir yayınıdır. Kitapta yayımlanan yazıların her türlü içerik sorum-

luluğu yazara aittir. Yazılar, yayıncı kuruluşun izni olmadan kısmen veya tamamen bir başka

yerde yayımlanamaz.

İletişim | Communication

Korucuk Köyü Trafo Mahallesi No: 36 57000 | SİNOP | TÜRKİYE

Tel: +90 (368) 2715757-58-59-60 | Faks: +90 (368) 2715763| web: http://turkislamsemp.sinop.edu.tr/

Page 3: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

301

MEHMED EMÎN CELVETÎ B. AHMED SÎNÔBÎ’NİN “RİSÂLE FÎ BEYÂNİ

ZEBHİ İBRAHİM” ADLI RİSALESİNİN TAHLİL VE DEĞERLENDİRİLMESİ

İsmail BULUT *

Öz

Tarihsel süreçte hemen her kültürde bir ibadet formu olarak yer alan kurban, hayatın dini yönünü olduğu

kadar, psikolojik, sosyolojik, kültürel gibi birçok alanını da etkileyen bir olgudur. Kurban, insanın Tanrıya

olan inancını, ona karşı şükür ve minnet duygusunu, geleceğe yönelik isteklerini dile getirmekte, Tanrı ile

iletişim kurmasını da hedeflemektedir. İslam kültüründe önemli ibadetlerden biri olan kurban geleneğinin

kökleri, Hz. İbrahim ile oğlu İsmail arasında yaşanan ibretli olaya dayanmaktadır. ın tekrarı mahiyetindedir.

Dini ve kültürel açıdan önemli yere sahip olan kurban, sadece bir ibadet olmaktan öte toplumsal dayanışma

ve yardımlaşma aracı olarak İslam dininde bayram coşkusuna dönüşmüştür. Bu çalışmada, Türk-İslam me-

deniyetinin ilmi birikimine katkıda bulunan Sinop âlimlerinden Mehmed Emîn Celvetî b Ahmed Sînôbî’nin

“Risâle fî Beyâni Zebhi İbrahim” adlı risalesinin tahlil ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Söz konusu risale

kapsamında ele alınan kurban olgusu bağlamında insan psikolojisi, hicret, vefa, şeytan-insan mücadelesi

gibi kurbanın sosyal ve psikolojik yönleri incelenmiştir. Müslüman kültürde yerleşmiş bulunan şekliyle

İsmail’in yaşadığı kurban tecrübesi risalede oldukça etkili bir dil ile anlatılmış, birçok referansa dayandırı-

larak akademik bir üslup kullanılmıştır. Müellifin vaiz ve müderris olması nedeniyle yaygın eğitim mater-

yali olarak bu meselenin risaleye konu edinildiği söylenebilir.

Anahtar kelimeler: Mehmed Emîn Celvetî b. Ahmed Sînôbî, Risâle fî Beyâni Zebhi İbrahim, kurban, Hz.

İbrahim, Hz. İsmail

The Analysis and Evaluation of Mehmed Emîn Celvetî

b. Ahmed Sînôbî's Work Named "Risâle fî Beyâni Zebhi İbrahim"

Abstract

The sacrifice, which is a form of worship in almost every culture in history, is a phenomenon affecting

many areas such as psychological, sociological and cultural as well as religious aspects of life. The victim

expresses the belief that the person is God, the gratitude and gratitude for him, his desire for the future. It

aims to communicate with God. The tradition of sacrifice, one of the important worship in Islamic culture,

Abraham and his son Ishmael living in the nature of the incident is a revival. The victim, who has religious

and cultural significance, has turned into a feast of festivity in Islamic religion as a means of social solidarity

and assistance, not just a worship. In this study, the analysis and evaluation of Mehmet Emîn Celvetî b

Ahmed Sînôbî's "Risâle fî Beyâni Zebhi Ibrahim", a scholar of the Sinop scholars who contributed to the

knowledge accumulation of the Turkish-Islamic civilization, was conducted. In this subject, the social and

psychological aspects of the victim, such as human psychology, migrants, loyalty, devil-human struggle,

have been examined in the context of the victim phenomenon covered by the treatise. In this treatise, the

* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, [email protected]

Page 4: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present / 5-7 October 2018

302

experience of the sacrifice experienced by Prophet Ishmael, as settled in Muslim culture, was described in

a very effective language and was based on many references and used an academic style. It can be said that

this subject is the subject of the treatise as a non-formal education material because the author is a preacher

and a teacher.

Keywords: Mehmed Emîn Celvetî b. Ahmed Sînôbî, Risâle fî Beyâni Zebhi İbrahim, Sacrifice, Prophet

Abraham, Prophet Ishmael.

Giriş

Genelde bütün dinlerin temel ritüellerinden biri olan kurban, Tanrı’ya yakınlık sağlamak,

verdiği nimetlerden dolayı bir şükür ifadesi olarak ibadet amacıyla dinin kendisine has usulleriyle

O’na sunulan hayvan veya hediyeyi ifade eder.

Menşeinin tam olarak tespit edilmesi kolay olmasa da kurban, insanlığın ilk dönemlerin-

den itibaren tarih boyunca hemen her toplumda yerleşmiş bir gelenek olduğunu söylemek müm-

kündür. Erken Paleolitik dönemden itibaren Antik Yunan’dan Sümerlere, Eski İranlılardan Japon

Şintoistler ve Eski Çinlilere kadar çeşitli kültürlerde kurban ibadeti farklı uygulamalarla gerçek-

leştiği görülmektedir. Hıristiyanlıkta ise Hz. Isa zamanındaki kurban uygulamaları Ahd-i Atik'e

dayandırılmaktadır. Daha sonraları İsa’yı merkezileştiren farklı bir kurban anlayışı geliştirilmiştir

(Güç, 2002, s. 433-435). Yahudilikte bazı hayvanların veya yiyeceklerin Tanrı'ya bağlılığın bir

işareti olarak, O'nun lütfunu ve affını elde etmek amacıyla kurban edildiği görülmektedir. Hz.

İbrahim'e kadar dayanan Eski Ahid kurbanı, İsrail atalarının dini hayatında rastlanır ve kurbanın

tüm temel düşünceleri İsrail tarihi boyunca sürgün sonrası döneme kadar belirgin bir görülür.

Çocukların, ateşte yakarak öldürmek suretiyle kurban edilmesi gibi farklı kurban uygulamaları,

İsrail'e, muhtemelen dini bir sinkretizm esnasında Fenikeliler vasıtasıyla girmiştir. Bu tür kurban,

ulusun dini safiyetini inşa etmeye çalışan peygamberler tarafından asla kabul edilmemiştir

(Lasebikan, 1998, s. 586).

İslâm öncesi Arap toplumunda çocukların, köle ve esirlerin putlara kurban edilmesi âde-

tinin zayıf da olsa izlerine rastlanmakla birlikte (el-Muvaṭṭa, “Neẕr”, 7; İbn Hişâm, I, 160-164)

yaygın olan, putlara hayvanların kurban edilmesi şeklindeydi. Cahiliye Arapları, belli zamanlarda

veya önemli kabul ettikleri olaylar vesilesiyle gerek Kâbe’deki gerekse Mekke’nin diğer bölge-

lerinde mabede olan saygılarını ve putlara olan bağlılıklarını göstermek, onlara yakınlaşmak ga-

yesiyle deve, sığır, koyun, ceylan gibi hayvanları keserek kanını onların üzerine döker, kurbanı

parçalayıp bu dikili taşların üzerine bırakır, yırtıcı hayvanların ve kuşların yemesini beklerlerdi.

İslâm döneminde Cahiliye Araplarının kurban âdeti tevhid inancına aykırı öğelerden temizlenerek

Hz. İbrahim’in sünnetine uygun biçimde ihya edilmiş ve sosyal işlevler de yüklenerek zenginleş-

tirilmiştir. Putlar için hayvan kurban etmek Kur’an’da şirk, bu şekilde kesilen hayvanlar da mur-

dar sayılmış (el-Bakara 2/173; el-Mâide 5/3; el-En‘âm 6/121, 145; en-Nahl 16/115), akîka kurbanı

âdeti ana hatlarıyla İslâm döneminde korunmuştur.

Kur’an’da ayrıntısı verilmeksizin Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettik-

lerinden söz edilir (el-Mâide 5/27) ve ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğu bildi-

rilir (el-Hac 22/34). Kur’an’da hac ibadeti esnasında kesilecek kurbanlarla ilgili bazı hükümler

yer alsa da (el-Bakara 2/196; el-Mâide 5/2, 95, 97; el-Hac 22/28, 36, 37; el-Feth 48/25) dolaylı

bir işaret hariç (el-Kevser 108/2) hac dışındaki kurban ibadetine temas edilmez. Gerek hac ve

umre yapanların gerekse diğer şahısların kurban kesme yükümlülüğü ve diğer kurban türleri hak-

Page 5: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

303

kındaki hükümler Hz. Peygamber’in söz ve uygulamasıyla belirlenmiştir. Hz. Peygamber’in hic-

retin 2. yılından (624) itibaren kurban bayramlarında kurban kesmeye başlaması, hac ve umre

esnasındaki uygulaması ve kurbanla ilgili çeşitli açıklamalarından oluşan zengin hadis literatürü

bu alandaki dinî geleneğin, fıkhî yorum ve değerlendirmelerin ana zeminini teşkil etmiştir

(Bardakoğlu, 2002).

Hacca bağlı bir ibadet olarak emredilen kurban, hac ibadeti yapmayan Müslümanlar ta-

rafından da ifa edilmesiyle beraber geleneksel hale gelerek dini ve sosyal birçok amacı gerçek-

leştirmektedir. Kurban ibadetinin Müslümanların yerine getirmede üzerinde titizlikle durdukları

ibadetlerden biridir. Bunun temelinde birçok sosyal ve psikolojik neden sıralanabilir.

Kurban kıssası Müslümanlar arasında en yaygın olarak bilinen kıssadır. Bu çerçevede

bireylerin Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’e karşı gösterdikleri diğerkâmlığın kurban ibadetine olan

motivasyonlarını oldukça artırdığını söylemek mümkündür. Çünkü her kurban bayramında Müs-

lümanlar kurban kıssasındaki motifleri, kahramanları zihinsel olarak canlandırmakta ve olayı bir-

birleri arasında hikâye etmektedirler. Her ne kadar Yüce Allah’ın “Elbette kurbanların ne etleri

ve ne de kanları Allah’a ulaşır.” (Hacc, 37), ihlasa ve samimiyete işaret etse de, insanlar israili-

yatla zenginleşen kurban kıssasına biraz da duygusallık katarak şekilsel yönünü ön plana çıkar-

maktadırlar.

Halkın yoğun ilgi gösterdiği kurban ibadeti özellikle kurban günlerinde vaazlara, sohbet-

lere ve yazılara gündem teşkil etmiş ve bu çerçevede birçok kitap ve risaleye konu olmuştur. Bu

kapsamda bir risale kaleme alan Sinobî kurban meselesini ele almış ve incelemiştir. Çalışmada

Sinobî ve eserleri ulaşıldığı kadarıyla tanıtılmaya çalışılmıştır. Kurban risalesinin nüshaları, risa-

lede kullandığı kaynaklar analiz edilmiş, risalenin içeriği özetlenerek değerlendirme yapılmış,

ulaşılan sonuçlar verilmiştir.

1.Müellif ve Risale Hakkında Bilgiler

a. Müellif

Müellif hakkında çok az bilgiyi eserlerinde verdiği kadar ulaşılmıştır. Tespit edildiği ka-

darıyla Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr onun tek eseridir. Kastamonu İl Halk Kütüphanesi,

37Hk2279 numara ile kayıtlı bulunan eserin ilk sayfasında, Şeyh Muhammed b. Ahmed es-Si-

nobî, Hiramî Ahmed Paşa Tekkesi’nde Şeyh olarak, 37Hk840/1 numaralı eserin başında Hiramî

Ahmed Paşa Tekkesi’nde1 ‘şeyh’ ve ‘Piyale Paşa Camii2 Vaizi’ şeklinde tanıtmaktadır. Her iki

nüshada müellif kendi ismini ‘Şeyh Muhammed b. Ahmed es-Sinobî’ olarak yazmaktadır (Sînôbî

M. E., 1132); (Sînôbî M. E., ty).

1 Hirami Ahmetpaşa Camii, (Kilise Camii), (Ahmed Paşa Camii): Çarşamba, Balat Mahallesi, Koldukçu

Sokakta bulunan bu caminin aslı; XII. yüzyıl Bizans devrine ait asıl adı tespit olunamayan küçük bir

kilise iken, 999/1590 senelerinde, Hirami Ahmed Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Hirami adıyla

meşhur olan Ahmed Paşa, Eğrikapı dışında "Savak Mescidi ve Tekkesi"nin de bânisidir. Kendisi burada

medfûndur. Bizans mimarîsinin özelliklerini taşıyan bu cami, Yunan salibi plânı üzerine inşa edilmiştir.

Zamanla harap olan cami, 1966 yılında Vakıflar İdaresi tarafından restore edilerek ibadete açılmıştır.

(http://www.fatih.gov.tr/hirami-ahmetpasa-camii, erişim: 17.09.2018) 2 Piyale Paşa Camii: Piyale Mehmed Paşa, 1570'lerde Kasımpaşa'nın arkasındaki vadide, kimselerin ya-

şamadığı kırsal bir kesimi yerleşime açmak amacıyla, cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, türbe, çarşı,

hamam ve sebilden oluşan bir külliye yaptırmıştır. Günümüze ise yalnızca cami ve türbe erişebilmiştir.

(http://www.beyoglu.bel.tr/rehber/detay/Piyale-Pasa-Camii/168/923/0, erişim: 17.09.2018)

Page 6: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present / 5-7 October 2018

304

Müellifin tek eseri olan Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr’da verdiği bilgilere ve eserin

kaydındaki tarihe 1132/1719 dayanarak bu tarihlerde sağ olduğu sonucuna varılmaktadır. Kay-

naklarda müellif hakkında bilgi bulunamamıştır.

b. Eserleri

Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr

Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37Hk2279 numaralı, II,141 yaprak sayılı, 19 satır, nesih

Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37Hk840 numaralı, 1b-213b yaprak sayılı, 19 satır, ne-

sih, müellif hattı, istinsah tarihi, 1132 (1719).

Eserin, (37Hk840) nüshası “meclis/sohbet” adını verdiği 70 bölümden, 37Hk2279 nu-

maralı nüshası ise 53 bölümden oluşmaktadır. Her iki nüshanın hattı nesih türündedir. Kayıtlarda

37Hk840 numaralı nüsha müellif hattı olarak geçmekte iken, diğer nüshanın müstensih kaydı bu-

lunmamaktadır. Her iki eser yazı türü ve şekli açısından birbirinin kopyası niteliğinde olduğundan

müstensih kaydı bulunmayan eserin de müellif tarafından kaleme alındığı söylenebilir.

37Hk2279 numaralı nüsha, diğerine göre daha az hacimlidir (53 bölüm). 37Hk840 numa-

ralı 70 bölümden oluşan nüsha, müellif tarafından yeni konular eklenerek genişletilmiş olabilir.

Çalışmaya konu edilen kurban risalesi de bu nüshanın son kısmında bulunmaktadır.

Müellif eseri yazma amacını ilk sayfada şöyle açıklamaktadır: “Bir Cuma günü aklıma

vaazlarımda yaptığım sohbetleri Allah’ın yardımıyla bir araya getirme düşüncesi hâsıl oldu. Usul

ve füru, salih amellerin, taat ve ibadetlerin fazileti, namaz, oruç hac, zekât, sadaka, zikir, tevhit,

Kur’an tilaveti, bazı ilginç hikâye ve ibret dolu güzel kıssalar hakkında bu sohbetleri yazmak

istedim.” (Sînôbî M. E., ty, s. 1a).

Müellif kitabında ele aldığı meselelerde başvurduğu kaynakları da belirtmektedir: Miş-

kâtu’l-mesâbîh, Terğîb, Mişkâtü’l-envâr, Meğâribü’z-zeman, Letâifü’l-ahbâr, Tıbbü’l-kalb ve’l-

kâlib, Mevâiz fi Fünûni’l-mecâlis, İhyau’l-ulûm, Behcetü’z-zâkirîn, Behcetü’l-envâr, Tenbîhu’l-

efkâr, Meniyyetü’l-vaizîn, Büstânü’l-ârifîn, Tenbîhü’l-ğâfilîn ve diğer muteber kitaplar.

Müellif konuları ele alırken kendisinden bir şey ortaya koymaktan ziyade, bahsettiği eser-

lerden alıntı yaptığını kitabı okuyanların belirtilen hususa güven duymaları amacıyla cümlelerin

sonunda da alıntı yaptığı eserleri yazdığını söylemektedir.

Müellif, bölümlerin girişinde ilgili ayet ve hadisleri vermektedir. Din kardeşlerine öğüt

ve nasihatlerde bulunduğunu, faydalananların kendisine dua etmesini ve varsa eksikliklerini ve

kusurlarını da mazur görmelerini istemektedir.

Besmelenin fazileti bölümü ile başlayan eserde iman, ibadet, taat, fıkhi meseleler, zikir,

mübarek günler ve geceler, Hz. Peygamber’in siyeri, sünnet, salavat gibi pek çok konu 70 başlıkta

ele alınmıştır.

Eserde yer alan başlıklar şöyle sıralanmıştır:

Meclis: Kovulmuş Şeytandan Allah’a sığınmanın Fazileti

Meclis: İstiazenin Beyanı

Meclis: Amellere başlamada Besmelenin Fazileti

Meclis: Besmelenin Fazileti ve Beyanı

Meclis: İman ve İslam’ın Fazileti

Meclis: İman ve İtikadın Fazileti

Meclis: Kelime-i Şehadet ve Zikrin Fazileti

Meclis: Zikrin Fazileti

Meclis: Tövbenin Beyanı

Page 7: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

305

Meclis: Hamdele ve Salvelenin Fazileti

Meclis: Hz. Peygambere Salavatın Fazileti

Meclis: Hz. Peygambere ve Sünnetine Muhabbet

Meclis: İlim Meclisinin Fazileti

Meclis: İlim ve Zikrin Fazileti

Meclis: Kur’an’ı Hatmetmenin Fazileti

Meclis: Taat ve Çalışmanın Fazileti

Meclis: Şehitliğin Fazileti

Meclis: Şühedanın Fazileti

Meclis: Hastalık ve Musibetlere Sabrın Fazileti

Meclis: Fesad-ı Zamanda Sünnetin İhyasının Fazileti

Meclis: Sünnet Olmanın Fazileti

Meclis: Aile Büyükleri ve Ebeveynin Haklarının Beyanı

Meclis: Livata

Meclis: İçki, Faiz ve Yetim Malı Yemek

Meclis: Büyük Günahlardan Faiz

Meclis: Kesbin Fazileti

Meclis: Kesbin ve Stok Yapmanın Afeti

Meclis: Münafık ve Hasetçiler

Meclis: Takva ve İmanın Selameti

Meclis: Abdest ve Beş Vakit Namaz

Meclis: Namaz ve İsimlendirilmesi

Meclis: Beş Vakit Namaz ve Temel Şartları

Meclis: Cemaat ve Fazileti

Meclis: Cuma ve Şartları

Meclis: Zekât

Meclis: Hac

Meclis: Ölüm

Meclis: Kabir Azabı ve Ölüm Halleri

Meclis: Yeniden Dirilme ve Haşr

Meclis: Kitapların Verilmesi ve Hesap

Meclis: Mizan

Meclis: Cehennem Ehlinin Sıfatları

Meclis: Kıyamet ve Alametleri

Meclis: Muharrem Ayı Orucu

Meclis: Aşure Günü Orucunun Fazileti

Meclis: Hz. Peygamberin Fazileti

Meclis: Hz. Peygamberin Doğumu

Meclis: Hz. Peygamberin Doğumu

Meclis: Hz. Peygamberin Mucizeleri

Meclis: Hz. Peygamberin Mucizeleri

Meclis: Receb Ayı Orucu

Meclis: Receb Ayının İlk Cuma Gecesi (Regaib Kandili)

Meclis: Hz. Peygamberin Miracı

Page 8: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present / 5-7 October 2018

306

Meclis: Şaban Orucu

Meclis: Şaban Ayı Orucu

Meclis: Şaban Ayı Yarısının Orucu ve (Berat) Gecesi

Meclis: Yevm-i Şek ve Orucu (Hilalin Görülmesi Meselesi)

Meclis: İftar, Niyet ve Orucu Bozan Durumlar

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Farz Olmasının Nedenleri

Meclis: Ramazan Ayının Fazileti ve İtikâf

Meclis: Kadir Gecesinin Fazileti

Meclis: Kadir Gecesinin Fazileti

Meclis: Fıtır Sadakası ve Bayram Namazı

Meclis: Şevvalin Fazileti

Meclis: Arefe Günü, Bayram Gecesi ve Kurban

Meclis: Arefe Günü, Teşrik Tekbiri ve Kurban, Saffât Suresinde Hz. İbrahim’in Hz. İs-

mail’i Kurban Etmesi

Eser, müellifin yazma amacında belirttiği gibi cami cemaatinin anlayacağı ortalama bir

seviyeye sahip, Müslüman bireyin günlük yaşamında uygulaması gereken dini meseleleri anlatan

yaygın eğitim materyali türünde bir eserdir. Çalışma konusu olan “Saffât Suresinde Hz. İbra-

him’in Hz. İsmail’i Kurban Etmesi” adlı risale, eserin son başlığı olan “Arefe Günü, Teşrik Tek-

biri ve Kurban” bölümünün sonunda yer almaktadır.

Bu eserde yer alan risalenin ayrı bir risale olarak iki nüshası bulunmaktadır: Bir nüsha,

“Hikâyet-ü İbrâhîm fi Zebhi İsmâîl” ismiyle Konya İl Halk Kütüphanesi koleksiyonunda

42Kon3543/2 numarayla, diğeri “Meclisün fi Zebhi İbrâhîm İbnihi İsmâîl (a.s.) ve fihi İbretün

limen Taakkul” adıyla Samsun İl Halk Kütüphanesi Koleksiyonunda, 55Hk791/4 numara ile ka-

yıtlıdır.

c. Risalenin Nüshaları

Eserin bir nüshası, Kastamonu Yazma Eserler Kütüphanesi KHK840 numaralı mecmua-

nın son bölümünde (213b-217b yk.) bulunmaktadır. Şeyh Mehmed Emîn Celvetî b. Ahmed

Sînôbî’nin kendi el yazısıyla (Arap-Nestalik) yazı tipinde, 19 satırdan oluşan, 210x160-140x95

mm. ölçülerinde 1132/1719 yılında Arapça olarak kaleme alınmıştır. Risalenin bu nüshası müel-

lifin kendi hattıyla kaleme aldığı Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr adlı eserin son bölümünde 5

varak halinde yer almaktadır.

Diğer nüsha, Milli Kütüphanenin Samsun İl Halk Kütüphanesi Koleksiyonunda,

55Hk791/4 numaralı eserde 11ab-12b varaklarda, 31 satırdan oluşan, Arapça, 1249/1833 yılında

istinsah edilmiş şekliyle kayıtlıdır.

Bir başka nüsha ise Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, Konya İl Halk Kütüpha-

nesi koleksiyonunda 42ab, 43ab ve 44a varaklarda, 17 satırdan oluşan, 42Kon3543/2 numara ile

kayıtlıdır. Derviş Muhammed b. Mustafa tarafından istinsah edilmiştir. Risale 1151 yılında yazıl-

mıştır.

Page 9: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

307

d. Atıfta Bulunduğu Kaynaklar

Mişkâtü'l-envâr fi Letâifi'l-ahbâr, Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed al-Gazâlî

(ö.505/1111). Mev‘iza türünde olan bu eser, Kâtip Çelebi’ye göre, Gazâlî’den sonra birinin

Gazâlî’ye dair bulduğu şeyleri bir araya getirerek hazırladığı bir eserdir (Çelebi, 1330, s. II/175).

Câmi'u'l-envâr, Hüseyin b. Ahmed es-Sirôzî (ö. XVI. yy), İşarî üslup üzere telif edilmiş

manzum bir İhlas süresi tefsiridir. Eser; tevhid, na’t-ı Resul, besmelenin fazileti, lafzatullâh’ın

fazileti, Allah’ın sıfatları gibi konuların işlendiği manzumelerle başlamaktadır. Bu eserde İhlas

süresi tefsirinin etrafında birçok tasavvufî mesele ele alınmıştır. Bu bağlamda birçok ayetten, ha-

disten, menkıbeden istifade edilmiş, muhtelif isrâili bilgiler nakledilmiştir (Çolak & Düzenli,

2014) (Alpaydın, 2017, s. 672).

Hayâtü'l-kulûb, Nebi b. Turhan b. Durmuş es-Sinobi, (ö. 936/1529), Milli Kütüphane

06MilYzA9996/1.

Tefsîru’l-haddâdî, Ebu Bekir b. Ali el- Haddâdî el-Abadi (ö. 800 h), Yemenli âlimler

arasında Hanefî mezhebine dair en çok eser veren kişi olarak bilinen ve kuvvetli ve meşhur bir

müfessir olarak tanınan Haddâdî’nin Tefsiru’l-haddâdî eserinden başka özellikle fıkıh alanı başta

olmak üzere önemli eserleri bulunmaktadır (Sifil, 1996).

Câmi‘u’l-hikâyât ve Lâmiu’r-rivâyât, Muhammed Cemâlüddîn el-Ûfî el-Hindî’ye ait

Farsça bir eserdir. 628/1231 yılında, Vezir Nizâmü’l-mülk tarafından cem edilmiştir (Bağdatlı,

1972).

Müellifin herhangi bir eser adı zikretmeden ‘Kadi’ ismine çokça referansta bulunmakta-

dır. Bu ismin, Hz. Âdem’den itibaren önemli tarihi ve siyasi olaylar, özellikle peygamberler tarihi

ve hakkında değerli bilgiler ihtiva eden Nizâmü’t-tevârîh adlı eseri bulunan Eş’ari kelamcı Kâdî

Beyzâvî (ö. 685/1286) olduğunu söylemek mümkündür.

el-Behçe Müellifin kısa künye ile sıklıkla atıfta bulunduğu bu eserin aşağıdaki eserlerden

biri olması mümkündür:

Behcetü’l-hadâik fî Mev‘izeti’l-halâik, Müellifi kesin olarak bilinmemekle birlikte Sü-

leymaniye nüshasına göre (İbrâhim Efendi, nr. 354, vr. 1b) Nâsırüddin b. Ahmed b. Muhammed

tarafından kaleme alınan ve Eski Anadolu Türkçesi’nin ilk dönemine ait bir vaaz kitabıdır. Beh-

cetü’l-hadâik, “meclis” adı verilen ve başlıkları Arapça olarak yazılan kırk bir bölüme ayrılmıştır.

Eser yazılış sebebinin, mahiyetinin ve adının açıklandığı bir mukaddime ile başlamaktadır. Eser;

tevhid, Kur’an, âlimler, Allah’ın fazlı, ölüm, sabır, istiaze, ibadet, fitre, zikir gibi konular; Receb,

Şaban, Ramazan, Zilhicce gibi ayların faziletleri; Ramazan ve Kurban bayramları; Arefe, Cuma,

Aşure, Kadir, Miraç gibi önemli gün ve geceler; Hz. Âdem’in cennetten çıkarılması, Hz.

Mûsâ’nın Firavun’u imana daveti, Hz. Yûsuf kıssası, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi;

Hz. Muhammed, Yakup, Yusuf, İbrahim, Musa peygamberlerin vefatları, ayrıca çeşitli konular-

daki ayet ve hadislerin anlamları gibi pek çok konuyu içermektedir (Erkan, 1992, s. 346). Beh-

cetü’l-hadâik adlı eser içerik, yöntem, seviye vb. açısından Sinobî’nin eseriyle oldukça uyumlu-

dur. Hatta söz konusu eserin, Sinobî için referans olmaktan öte şekil, içerik ve yöntem açısından

ilham kaynağı olduğu söylenebilir.

Behcetü’l-envâr: eş-Şeyh el-İmâm Tâcü’l-İslâm Süleyman b. Dâvûd es-Sittisînî tarafın-

dan kaleme alınmış meviza türündeki Zehratü’r-riyâz adlı eserin Türkçe tercümesidir (Çelebi,

1330, s. II/11).

Behcetü’l-mecâlis, İbn Abdülberr’in (ö. 463/1071) ahlâkî, edebî ve hikemî konulara dair

antolojik bir eserdir (Çağrıcı, 1992, s. 348).

Page 10: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present / 5-7 October 2018

308

Müellifin eserinde referans gösterdiği kitaplar, yaşadığı dönemde kaleme alınan eserlerde

de sıkça atıf yapılan kaynaklar (Çalık, 2009, s. 96) olduğu dikkat çekmektedir.

e. Risalenin İçeriği

Tespit edildiği üzere eserin KHK840, 55Hk791/4, 42Kon3543/2 numaralı üç nüshası bu-

lunmaktadır. Üç nüsha da içerik ve şekil itibariyle birbirinden farklı özellikler taşımaktadır.

42Kon3543/2 numaralı nüsha 2,5; 55Hk791/4 numaralı nüsha 1,5; KHK840 numaralı nüsha ise

4,5 varaktan oluşmaktadır. Üç nüshadan KHK840 numaralı nüsha daha kapsamlı ve ayrıntılı ola-

rak konuyu ele almaktadır. Diğer nüshalardan farklı olarak birçok esere atıflar yapılmış, kurban

meselesi ile ilgili konular çeşitli rivayetlerle zenginleştirilmiştir.

Müellif, risalede kurban meselesini Kur’an ayetleri çerçevesinde ele almakta bir nevi il-

gili ayetleri tefsir etmektedir. Nitekim risalenin başlığını “Saffât Suresinde İbrahim Peygamberin

İsmail'i Kurbanı Meselesinin Beyanı Hakkında” şeklinde vermektedir (Sînôbî M. E., ty, s. 214a).

Risaleye Hz. İbrahim’in Nemrut'un ateşinden kurtulmasından sonra (Es-Saffât 37/99) Al-

lah’ın emrine uyarak Harran'dan Şam'a (Beyti Makdis'e) hicretiyle başlamakta, hicret konusunu

incelemektedir. Ona göre Hz. İbrahim, ateşten kurtulduktan sonra küfür diyarından mukaddes

topraklara dininin salah bulduğu yere sağlıcakla kavuşturması ve Allah’ın sözünün gereği O'na

yakın makamlara ulaşmak için (Ankebut 29/69) hicret etmiştir (Sînôbî M. E., ty, s. 214a). Müellif,

bu hicreti, hadisi referans göstererek Hz. Peygamber'in hicretiyle mukayese etmektedir: “Dini için

bir karış dahi olsa bir yerden bir yere hareket/ hicret eden kimse ye cennet vacip olur. Cennette

Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim’e komşu olur.” (Kurtubî, 2013, s. 5/347). Ona göre Hz. İbrahim

Harran'dan Şam'a, Hz. Muhammed ise, Mekke'den Medine’ye hicret etti. Bir kimse, isyan olan

bir yerden Allah'ın rızasını kazanmak için hicret ederse Hz. İbrahim’e ve Hz. Muhammed’e uy-

muş olur ve onların sünnetine tabi olduğundan ahirette onlara komşu olur.

Müellif, Hz. İbrahim’in çocuk edinme süreci üzerinde fazla ayrıntıya girmeden onun Al-

lah’a verdiği söz ve Hz. İsmail’i kurban etme aşamalarını ayrıntılı biçimde ele almaktadır. Yine

kurban edilmek istenen çocuğun İsmail ve İshak üzerinde yapılan tartışmalara da değinmeden,

âlimlerin çoğunun gerçekte İsmail olduğunu söylediğini el-Hindî’den nakletmektedir (Sînôbî M.

E., ty, s. 214b).

Müellif, Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etme yükümlülüğüne neden olan durumu şöyle

açıklamaktadır: “İbrahim peygamber Allah rızası için bin koyun, üç yüz sığır ve iki yüz deve

kurban sundu. İbrahim, “Yanımda ne varsa hepsini Allah’a sundum. Eğer bir oğlum olsaydı onu

da Allah yolunda kurban eder, böylece Allah'a yakınlaşırdım.” dedi. Bu sözün üzerinden epey

zaman geçti ve neredeyse verdiği sözünü unuttu. Mukaddes topraklara gelince Allah ona verdiği

sözü hatırlattı. Müellif bu hatırlatmayı ilginç bir benzetme ile canlandırmaktadır. İbrahim uyku-

sunda iken, “Ey İbrahim onu seviyor musun?” diye bir ses işitince, "nasıl sevmem? O senin bana

çok değerli bir armağanındır.” diye cevap verdi. Allah: “Bir çocuk sevgisi ile Samed olan Allah’ın

sevgisini tek kalpte nasıl bir arada tutarsın?” Rüyanın sonucunda Hz. İbrahime oğlunu kurban

etmesi emredilir. Uzun yıllar sonra yaşlılığında sahip olduğu canından bir parça olan çocuğunu

kurban etme emrini rüyasında alınca bu rüyanın Allah'tan mı yoksa Şeytandan mı olduğunu iyice

düşündü. Bu nedenle o gün “terviye”3 olarak adlandırılır. Sabah olduğunda, 100 besili koyun seçti

ve onları boğazladı. Böylece İbrahim görevini yapmış, adağını yerine getirmiş olduğunu zanne-

diyordu. Ancak yine rüyasında onu kurban etmesi emredildi. Bu nedenle o gün kurban “nahr

3 Kurban bayramı arifesinden önceki gece.

Page 11: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

309

günü” olarak isimlendirildi. Sanki Allah, sevmede ortak olduğu İsmail'i kurban etme emrini bil-

diriyordu. Böylece İbrahim emri yerine getirmekle bağışlanmış olacaktı. Oğlunu bağrına bastı ve

sabaha kadar ağladı. Hacer'e onu yıkamasını güzel kokular sürerek en güzel elbiselerini giydir-

mesini söyledi. Çünkü bir ziyafete götüreceğim, dedi. Hacer onu yıkadı, güzel kokular sürdü ve

güzel elbiseler giydirdi (Sînôbî M. E., ty, s. 215a).

Müellif, İbrahim Peygamber’in kurban emrini aldıktan sonra ona ve ailesine musallat olan

şeytan ile mücadelelerini canlandırarak vermektedir. Buna göre Şeytan ‘kurban eylemi gerçek-

leşmeden aralarına fitne sokmazsam bir daha bunlara fitne veremem’ düşüncesiyle Hz. İbrahim,

Hacer ve Hz. İsmail’e kurban eyleminden vazgeçirmek için vesvese vermeye çalışsa da ‘peygam-

berlere batıl olan bir şey emredilmez.’ sözüyle karşılık gördü ve emeline ulaşamadı. Hatta Hz.

İsmail’in “Rabbimin emrine boynum kıldan incedir, işitir ve itaat ederim. Çünkü peygamberlere

batıl olan bir şey emredilmez.” cevabına karşılık, şeytan ikna etmek için konuşmaya devam et-

meye yeltenince Hz. İsmail yerden bir taş aldı ve attı. Taş sol gözüne isabet etti. Şeytan hüsrana

uğramış şekilde oradan kaçtı. İsmail'e uymak ve şeytanı uzaklaştırmak amacıyla olayın gerçek-

leştiği bu mekânda Allah şeytan taşlamayı bize vacip kıldı (Sînôbî M. E., ty, s. 215b).

Müellif, Hz. İbrahim’in Allah’ın emri ile kendi çocuğunu kurban etme durumunda kalmış

bir babanın psikolojisini oldukça etkili bir şekilde yansıtmaktadır. Nitekim emri aldığı halde oğlu

ile durumu istişare etmesi içinde bulunduğu duygusal hali açıkça göstermektedir. Müellif, el-

Hindî’ye atıfta bulunarak bunu şöyle ifade etmektedir: Hz. İbrahim oğluna; “Ben rüyamda gör-

düm ki, seni kurban ediyorum¸ biliyorsun peygamber rüyaları haktır, Peygamberler Allah emret-

meden çocuk kurban etmezler. Allah’ın emri İbrahim’in şefkatinden önceliklidir. Ben seni kurban

etme emri aldım; bu konuda senin aklından geçen nedir, onaylamak mı karşı çıkmak mı?" Bunun

üzerine İsmail "Rabbinin emrini yerine getir, her türlü iyilik rabbine itaattedir." Ey baba Nemru-

dun ateşine atıldığın zaman Rabbin razı oluncaya dek nasıl sabrettiysen, Allah’ın razı olması için

ben de boğazlanmaya sabredeceğim. Babacığım, oğul senin can benim, sen oğlunu ben canımı

feda edeyim (Sînôbî M. E., ty, s. 216a). “Babacığım emrolunduğu şeyi yap. İnşallah ben sabre-

denlerden olacağım.” (Es-Saffât 37/102).

Müellif Hz. İbrahim’in adağına kurban gitmeye hazırlanan Hz. İsmail’in duygularını çar-

pıcı bir şekilde şöyle dile getirmektedir: “Babacığım sen bana Allah’ın emrinin böyle olduğunu

söylememiş miydin? Ben de bu yüzden anneme veda ettim ve hakkını helal etmesini istedim.

Boynuna sarılıp ellerini ve yüzünü öptüm. Babacığım gereğini yap. Boğazlamak istiyorsan elle-

rimi boynuma bağla! Bu senin işini kolaylaştırır. Çünkü ölüm gerçekten çetindir. Perçemimden

tut, omzuma otur ki sana zorluk çıkarmayayım. Babacığım mezarımı annemin göremeyeceği bir

yere kaz ki onu her gördüğünde acıları depreşmesin. Boğazımı keserken gözümü kapat ki kesme

daha çabuk ve daha kolay olsun. Yüzümü yere çevir. Çünkü yüzüme bakarak baba şefkatini ser-

gileyip vazgeçebilirsin. Kanımla kirlenmemesi için gömleğimi çıkar ve onu benden bir hatıra ola-

rak anneme ver. Benden anneme selam söyle, oğlu gibi Allah'ın emrine sabretmesini söyle. Üzül-

mesin ve şeytan vesvese vermesin diye beni nasıl boğazladığını, gömleğimi nasıl çıkardığını, iple

nasıl bağladığını sakın ona anlatma. Benim gibi bir çocuk görürsen ona bakma ki seni üzmesin.

Benden o çocuğa selam söyle. Onları annemin yanına götürme bakıp da üzülmesin. Bunun üze-

rine İbrahim, “Sen Allah'ın emrine uyan ne güzel bir evlatsın!” dedi (Sînôbî M. E., ty, s. 216ab).

Sinobi, Risalede, Hz. İbrahim’in emre sadakati, Hz. İsmail’in teslimiyeti farklı rivayetler

verilerek vurgulu bir şekilde anlatılmaktadır. Kimi zaman israiliyata dayalı bilgileri kullanarak

Page 12: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop from Past to Present / 5-7 October 2018

310

edebi sanatlarla anlatısını süslemeye çalışmıştır. Boğazlama sırasında Allah’ın meleklerle ve me-

leklerin de birbiriyle diyalogları bunun tipik örneklerindendir: “Allah, sema meleklerinin gözle-

rindeki perdeyi kaldırınca İbrahim'in oğlunu boğazladığını gördüler. Hemen yere kapanıp secde

ettiler. Yüce Allah dedi ki; benim rızam için kulumun oğlunun boğazına bıçağı nasıl çektiğine

bakın! Semanın kapıları açıldı. Baktılar, ağladılar ve dediler ki, o dost edinmeyi Halilullah olmayı

hak ediyor. Çünkü açıkça (açık emir almadığı halde) emredilmediği halde açık bir emir almış gibi

rüyada aldığı gizli emir ile oğlunu nasıl da boğazlıyor? ve siz diyorsunuz ki bunu yapacak mı

yapmayacak mı ve ayete gönderme yaparak (el-Bakara, 2/30) kan dökecek mi?” (Sînôbî M. E.,

ty, s. 217a)

Başka bir örnek, boğazlama sırasında bıçakla Hz. İbrahim arasında geçen diyalogdur:

“İbrahim bıçağı İsmail'in boğazına koydu ve tüm gücüyle bastırdı Allah Cibril'e emretti: "Kuluma

‘yetiş! Bıçağa İsmail in boğazını kesmemesini söyle! Yoksa sana çok büyük azap ederim! Cibril,

göz açıp kapayıncaya kadar surede yetişti ve mesajı ona iletti. Bıçak İsmail'in boğazını kesmedi.

Farklı yöntemlerle kesmeye çalışsa da başaramadı. Hz. İbrahim çok sinirlendi bıçağı taşa vurunca

taş ikiye bölündü. Bıçağa, “taşı kesiyorsan da neden eti kesmiyorsun?” diye sorunca, bıçak Al-

lah'ın kudretiyle dile geldi ve şöyle dedi: “Ey İbrahim bana niçin kızıyorsun? İçine atıldığında

Nemrut’un ateşi seni yakmadığı gibi bana da yetmiş kere ‘İsmail'in boğazını kesme.’ diye emir

geldi. Oysa sen kes diyorsun. Âlemlerin Rabbi kesme diyor! Şu halde ben O'na isyan ederek senin

emrini nasıl yerine getireyim?” (Sînôbî M. E., ty, s. 217ab)

Müellif risaleyi, Hz. İbrahim’in rüyasında gördüğü emri yerine getirdiği, çocuğunun sev-

gisi yerine Allah’ın rızasını tercih ederek apaçık bir imtihandan yüz akıyla çıktığını ifade ederek

bitirmektedir. Kurban tecrübesi sonunda teşrik tekbirleri ve kurban ibadetinin vacip olma yüküm-

lülüğünün bu olaya dayandığını belirtmekte,

“İmkânı olup da kurban kesmeyen namazgâhımıza yaklaşmasın!” (İbn Mâce, Edâhî, 2;

Ahmed b. Hanbel, II/321; Hâkim, II/422) hadisini vererek risaleyi tamamlamaktadır (Sînôbî M.

E., ty, s. 218a).

Sonuç

Risalenin tahlil ve değerlendirildiği bu çalışmada üç nüshadan daha kapsamlı olduğu için

37Hk840 numaralı nüsha temel alınmıştır. Bu nüshada olay ayrıntılı biçimde ele alınmış, yarar-

lanan kaynakların kısa isimleri verilmiştir. Diğer iki nüshada olay özetle verilmiş alıntılar zikre-

dilmemiştir.

Müellif kurban olayını anlatırken, iyi bir dil ile edebi sanatları ustalıkla kullanmıştır.

Özellikle melekler, bıçak örneklerinde olduğu gibi teşhis ve intak sanatlarının güzel örneklerini

sergilemiştir.

Kurban olayının duygusal yönlerini ön plana çıkaran Sinobi, risalede Hz. İbrahim, Hz.

İsmail ve Hacer’in kurban öncesi psikolojik durumlarını başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Hz. İb-

rahim’in fedakârlığı, Hz. İsmail’in itaatkârlığı, adağını yerine getirmekte kararlı olan babanın ve

babasının dediğine itiraz etmeyen oğlunun teslimiyeti üzerinde durulan konulardandır. Risalede

Hz. İbrahim’in emre sadakati, Hz. İsmail’in teslimiyeti farklı rivayetler verilerek vurgulu bir şe-

kilde anlatılmaktadır. Kimi zaman israiliyata dayalı bilgilerle anlatısını süslemeye çalışmıştır.

Müslümanların ibadetlere yönelik motivasyonunu artırmak, sohbetini daha da ilgi çekici hale ge-

tirmek, dini hususları sevdirmek amacıyla bu yönteme başvurmuş olmalıdır. Nitekim halkın bu

tarza ilgisi her zaman görülen bir durumdur.

Page 13: BİLDİRİLER KİTABI CİLT-I - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/G00473/2018/2018_BULUTI.pdf* Doç. Dr., Hitit Üniversitesi, ibulut@msn.com International Symposium on Turkish-Islamic

Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018

311

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in yaşadıkları kurban tecrübesinin ele alındığı risalede ilgili

meseleleri açıklarken birçok kaynağın kullanıldığı görülmektedir. Müellif bu kaynaklardan atıf

yaparken kısa künye ile isimlerini zikretmektedir. Bu açıdan risalede akademik bir üslubun kul-

lanıldığını söylemek mümkündür.

Müellif vaiz olması hasebiyle, kurban meselesi gibi eserinde yer alan konuları muhteme-

len vaazlarında anlatmış daha sonraları bu sohbetleri kitap haline getirmiştir. İçerdiği konular ve

kullanılan yöntem dikkate alındığında eserin genel halk tabakasını hedefleyen yaygın eğitim ma-

teryali mahiyetinde olduğu söylenebilir.

Risalenin aralarında Müslümanlara çeşitli tavsiye ve öğütlerde de bulunmaktadır.

Kaynakça

Alpaydın, M. A. (2017). XV. Asırda Yaşamış Bir Osmanlı Müfessiri Olan Muhyiddin Muhammed en-

Niksârî ve Tefsîr-i Sûre-i İhlâs’ı. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XVI(32), 671-691.

Bağdatlı, İ. P. (1972). Îzâhu’l-meknûn fi’z-Zeyl-i alâ Katip Çelebi-Keşfü’z-zünûn an Esâmî’l-kütübi ve’l-

fünûn. İstanbul : MEB Yay.

Bardakoğlu, A. (2002). Kurban. DİA (Cilt 26, s. 436-440). İstanbul: TDV Yay.

Çağrıcı, M. (1992). Behcetü’l-mecâlis. DİA (Cilt 5, s. 348-349). İstanbul: TDV Yay.

Çalık, F. (2009). Eşrefzade İzzettin ve Tefsiri: Enisü’l-Cenan Tefsiri. Doktora tezi. Bursa.

Çelebi, K. (1330). Keşfü’z-zünûn. İstanbul : Dersaadet Matbaası.

Çolak, M., & Düzenli, M. B. (2014). Hüseyin B. Ahmed Sirôzî’nin Hayatı, Eserleri ve Câmiü’l-Envâr ‘Alâ

Tefsîri’l-İhlâs Adlı Eseri Üzerine Bir İnceleme. Literature and Turkish Studies = Türkoloji Araştır

maları: International Periodical for the Languages, IX(9), 407-436.

el-Gazâlî, E. H. (ty). Mişkâtü'l-envar fî Letâ'ifi'l-ahbâr. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu, 06Mil

YzA9650.

Erkan, M. (1992). Behcetü’l-hadâik. DİA (Cilt 5, s. 346-348). İstanbul: TDV Yay.

Güç, A. (2002). Kurban. DİA (Cilt 26, s. 433-435). İstanbul: TDV Yayınları.

Kierkegaard, S. (2009). Korku ve Titreme. (İ. Kapaklıkaya, Çev.) İstanbul : Hiperlink.

Kurtubî, A. b. (2013). el-Câmiu’l-ahkâm’il-Kur'ân. Dımeşk: Muessesetu’r-Risâle.

Lasebikan, G. L. (1998). Eski Ahid’de Kurban. (A. Güç, Çev.) Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Dergisi, VII(7), 575-586.

Sifil, E. (1996). Haddâd. DİA (Cilt 14, s. 553). İstanbul: TDV Yay.

Sînôbî, M. E. (1132). Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr. Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37Hk840.

Sînôbî, M. E. (ty). Câmi'u'l-envâr ve Letâ'ifu'l-ahbâr. Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37Hk2279.