bankacilar - banks association of turkey1. cadde no.139 bağcılar 34560, İstanbul tel: 212-629 06...

130
ISSN 13-0217 BANKACILAR T ÜRKİYE B ANKALAR B İRLİĞİ MAKALE Prof. Dr. Cevat Sarıkamış Ülkemizde Finansal Analizin Başlangıcı Prof. Dr. Ekrem Erdem Osmanlı Para Sistemi ve Tağşiş Politikası: Dönemsel Bir Analiz Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun Bankaların Stratejik Performans Yönetiminde Performans Karnesi Kullanımı BANKACILIKTA İYİ UYGULAMALAR Alparslan Çakır Bankacılıkta Operasyonel Risklerin Etkin Yönetiminde Risk Bazlı Müşterini Tanı İlkelerinin Önemi Oktay Üstün Karapara Aklama ve Terörizmin Finansmanını Önleme Standartlarını Değerlendirme Metodolojisinde Finansal Kuruluşların Yükümlülükleri AVRUPA BİRLİĞİ Türkiye Bankalar Birliği Avrupa Birliği’nin İpotekli Konut Kredilerine İlişkin Politikası ÇEVİRİ Basel Bankacılık Denetim Komitesi Finansal Hizmetlerde Dışarıdan Hizmet Temini M RT 2006 KONFERANS-PANEL Kredi Kartları Çalışma Grubu Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun Getirdikleri SAYI 56 MEVZUAT Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler

Upload: others

Post on 08-May-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

ISSN 13-0217

BANKACILAR TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

MAKALE

Prof. Dr. Cevat SarıkamışÜlkemizde Finansal Analizin Başlangıcı

Prof. Dr. Ekrem ErdemOsmanlı Para Sistemi ve Tağşiş Politikası: Dönemsel Bir Analiz

Yrd. Doç. Dr. Ali CoşkunBankaların Stratejik Performans YönetimindePerformans Karnesi Kullanımı

BANKACILIKTA İYİ UYGULAMALAR

Alparslan ÇakırBankacılıkta Operasyonel Risklerin Etkin YönetimindeRisk Bazlı Müşterini Tanı İlkelerinin Önemi

Oktay ÜstünKarapara Aklama ve Terörizmin Finansmanını Önleme StandartlarınıDeğerlendirme Metodolojisinde Finansal Kuruluşların Yükümlülükleri

AVRUPA BİRLİĞİ

Türkiye Bankalar BirliğiAvrupa Birliği’nin İpotekli Konut Kredilerine İlişkin Politikası

ÇEVİRİ

Basel Bankacılık Denetim Komitesi Finansal Hizmetlerde Dışarıdan Hizmet Temini

MART2006

KONFERANS-PANEL

Kredi Kartları Çalışma GrubuBanka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun Getirdikleri

SAYI56

MEVZUAT

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler

Page 2: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

BANKACILARYayın türü : Yerel süreliBasım yeri : İstanbulYılı : 17Sayısı : 56 -Mart 2006

Türkiye Bankalar Birliği adınaİmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleriMüdürü:

Doç. Dr. Ekrem KESKİN

Genel Yayın Yönetmeni:

Melike MUMCUYayın Danışmanları:

Tülin ERSELAli GÜNGÖRProf. Dr. Ahmet KIRMANProf. Dr. Seza REİSOĞLUB. Cahit SABIRAbdullah TAŞÇIOĞLUÖzcan ULUDAĞ

İdare Merkezi:

Nispetiye CaddesiAkmerkez B3 Blok Kat:1334340 Etiler-İSTANBULTel : 212-282 09 73Faks : 212-282 09 46Web sitesi: www.tbb.org.tr

Baskı-Yapım

Graphis Matbaa San. ve Tic. Ltd ŞirketiYüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbulTel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85

Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır.Para ile satılmaz.

ISSN 1300-0217

Bankacılar Dergisi

- Bankacılar dergisi, finans ve bankacılıkkonularında yapılan çalışmaları ilgili çevre-lerin bilgisine sunmak amacıyla yayımlan-maktadır.

- Dergide yayımlanacak yazılara karar ve-rilmesinde, Yayın Danışmanları ve Birlikuzmanlarının değerlendirmelerine ve/veyakonunun uzmanı hakemlerin görüşlerinebaşvurulabilir.

- Dergiye gönderilecek yazının daha öncehiçbir yerde yayımlanmamış olması gerek-mektedir.

- Basılması istenilen yazılar derginin arka içkapağında belirtilen biçim kurallarına uygunolarak hazırlanmalı ve değerlendirmeye gir-mek üzere,

Bankacılar DergisiTürkiye Bankalar BirliğiBankacılık ve Araştırma Grubu BaşkanlığıNispetiye Cad. Akmerkez B3 Blok Kat.13Etiler- İSTANBUL

adresine gönderilmelidir.

- Dergide yayımlanan yazılar Türkiye Ban-kalar Birliği’nin resmi görüşlerini yansıtmaz,yazar ve görüş sahiplerini bağlar.

- Dergide yer alan çalışmalar kaynak göste-rilmek suretiyle izinsiz yayımlanabilir.

- Yayımlanacak yazılarda yazım kurallarınave biçime ilişkin değişiklikler yapılabilir ve-ya bunların yapılması yazardan istenebilir.

- Dergide yayımlanmayan yazılar geri gön-derilmez.

- Yazılar yayımlanmak üzere kabul edildiğitakdirde Bankacılar dergisi yazılı ve elektro-nik ortamda olmak üzere tüm yayın hakları-na sahiptir.

Page 3: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

1

İçindekiler

sayfaMAKALE

Prof. Dr. Cevat SarıkamışÜlkemizde Finansal Analizin Başlangıcı 3

Prof. Dr. Ekrem ErdemOsmanlı Para Sistemi ve Tağşiş Politikası: Dönemsel Bir Analiz 10

Yrd. Doç. Dr. Ali CoşkunBankaların Stratejik Performans YönetimindePerformans Karnesi Kullanımı

28

BANKACILIKTA İYİ UYGULAMALAR

Alparslan ÇakırBankacılıkta Operasyonel Risklerin Etkin YönetimindeRisk Bazlı Müşterini Tanı İlkelerinin Önemi 40

Oktay ÜstünKarapara Aklama ve Terörizmin Finansmanını Önleme StandartlarınıDeğerlendirme Metodolojisinde Finansal Kuruluşların Yükümlülükleri 51

AVRUPA BİRLİĞİ

Türkiye Bankalar BirliğiAvrupa Birliği’nin İpotekli Konut Kredilerine İlişkin Politikası 69

ÇEVİRİ

Basel Bankacılık Denetim KomitesiFinansal Hizmetlerde Dışarıdan Hizmet Temini 73

KONFERANS-SEMİNER

Türkiye Bankalar Birliği Kredi Kartları Çalışma GrubuBanka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun Getirdikleri 94

MEVZUAT

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler (1 Ocak-31 Mart 2006) 123

Page 4: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği’nin2005 yılındaki yayınlarında (yayımlanan ya da yayımlanmayan)

hakem olarak görev aldıkları ve değerli katkıları nedeniyleteşekkürlerimizi sunarız.

Abdülkerim Daştan, T.C. Karadeniz Teknik Üniversitesi İ.İ.B.F. Araştırma Görevlisi

Prof. Dr. Ahmet Kırman,T. İş Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Alparslan Çakır, Türk Ekonomi Bankası A.Ş. Yönetici

Avni Hedili, Koçbank A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Prof. Dr. Burak Saltoğlu, Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü, Öğretim Üyesi

Hasan Candan, T. İş Bankası A.Ş. Risk Yönetimi Müdürü

İsmail Yanık, Türk Ekonomi Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

Kasım Akdeniz, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Bölüm Yönetmeni

Korhan Orbay, Viyana Üniversitesi Öğretim Görevlisi

Prof. Dr. Mehmet Bolak, Galatasaray Üniversitesi, Öğretim Üyesi

Mustafa Eray Yücel, TC Merkez Bankası Araştırma Genel Müdürlüğü, Araştırmacı

Necati Aksoylu, T. İş Bankası A.Ş. Hukuk Müşaviri

Ömer Çelebi, T. İş Bankası A.Ş. Müdür

Önder Halisdemir, Akbank T.A.Ş. Müdür

Serdar Erol, T. Vakıflar Bankası T.A.O. Risk Yönetimi Başkanı

Sertan Kargın, Yatırım Finansman A.Ş. Başekonomist

Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Türkiye Bankalar Birliği, Hukuk Başdanışmanı

Varol Şenel, Citibank A.Ş. Hukuk Başmüşaviri

Prof. Dr. Yaman Öztek, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi

Page 5: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2005

3

ÜlkemizdeFinansal Analizin Başlangıcı

Prof. Dr. Cevat Sarıkamış*

Ülkemizde iş hayatında finansal analizin ilk uygulandığı kurum 1950 yılında kurulanTürkiye Sınai Kalkınma Bankası’dır. Orta veya uzun süreli yatırım kredisi kullanmak isteyensınai kuruluşlarının bu gereksinmelerini karşılamak görevini üstlenen Banka, kredinintaşıyacağı riski ölçmek durumunda idi. Bunun için de firmanın geçmiş dönemlere ait finansaldurum tabloları ile kredinin açılmasından sonraki beş yıla ait tahmini finansal durumtablolarını analiz etmek kaçınılmazdı. İşte bu nedenle, Banka faaliyete geçtiği günden itibarenkredi talep eden firmanın bir fizibilite raporu hazırlamasını ve bu raporu son beş yıla ait fiilifinansal durum tabloları ile birlikte kredi talep mektubuna eklemesini istemiştir. Bu uygula-ma, Banka uzmanlarınca finansal analiz tekniklerinin kullanılmasını kaçınılmaz yapmıştır.Böylece ülkemizde finansal analiz tekniklerinin, risk ölçümü amacı ile uygulamaya konulmasıbaşlatılmıştır. Kullanılan finansal analiz tekniği “oranlar yöntemi”dir. Oranların hesaplanarakyorumlanması sırasında “fon akışı tabloları” da kullanılmaya başlanmıştır.

Finansal analiz tekniklerinin öğrencilere ve uygulamacılara öğretilmesi görevini ise1954 yılında kurulma kararı alınarak iki yıllık bir hazırlıktan sonra 1956 yılında “Orta Sevkve İdarecilik Programı – Middle Management Program” ile öğretim faaliyetine başlayanİstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı İşletme İktisadı Enstitüsü üstlenmiştir. GerçiEnstitünün eğitime başlamasından önce de finansal analiz teknikleri, o zamanki Yüksekİktisat ve Ticaret Yüksek Okullarında ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde “Envanterve Bilanço” derslerinde konu ediliyordu, ancak kapsamlı bir finansal analiz eğitimi verilme-mekte idi. Konunun kapsamlı olarak ders programına alınması Orta Sevk ve İdarecilikProgramı ile başladı. Orta Sevk ve İdarecilik Programı üç aylık bir programdı ve firmalarınorta kademede görev yapan idarecilerini eğitimden geçirme amacı ile faaliyete geçirilmişti.Vak’a yöntemi ile eğitim veren bu program içinde yer alan finans dersi oran analizi yöntemikullanılarak firmaların finansal yeterliliklerinin belirlenmesi becerisini kursiyerlere vermeyiamaçlamakta idi. Böylece finansal analiz teknikleri eğitim programına dahil edilmiş ol-du.1958-59 ders yılında İşletme İktisadı Enstitüsünce faaliyete geçirilen ve üniversitemezunlarına üniversite üstü işletmecilik eğitimi verme maksadını taşıyan “İşletmecilik İhtisasProgramı” içerisinde yer alan finans dersi özellikle 1960-61 ders yılından itibaren dahakapsamlı finansal analizlerin öğretilmesine olanak sağladı.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası finansal analiz tekniklerinden sadece birini, oran a-nalizlerini, kullanmıştır. Bu kullanımdan maksat kredi talep eden firmanın bugünkü ve kredikullanımının devam edeceği süredeki kredi riskini ölçmektir. Analiz tekniklerinin bu kullanımdışında, firma çalışma etkinliğinin ölçülmesi, firmanın aktif ve finansal yapısının planlanmasıve firmanın piyasa değerinin hesaplanması gibi maksatlarla kullanılması henüz gündemegelmemiştir.

* İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi.Bu çalışmayı, Türkiye Bankalar Birliği’nin o dönemdeki Genel Sekreteri Rahmetli Vecdi Ünay Beyin anısınaarmağan ediyor, kendisini rahmet ve saygı ile anıyorum.

Page 6: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Cevat Sarıkamış

4

50’li yıllarda iş aleminde bir iki büyük firma dışında finanasal analiz teknikerini kul-lanan firma bulunmamakta idi.

Kısa süreli işletme kredisi veren ticaret bankaları kredi talep eden firmalardan, Ban-kalar Kanunu’nun hükmü gereğince, bilanço ve kar zarar hesabını içine alan bir “HesapVaziyeti” istemekte idiler. Fakat alınan finansal tablolar oranlar veya başka herhangi biryöntem kullanılarak analiz edilmemekte ve firmanın finansal durumu hakkında bu verileryardımı ile yorum yapılmamakta idi. Kredi kararı alınırken firma sahiplerinin veya yöneticiortaklarının iş ahlakı ve kabiliyetleri ile varlıkları göz önünde bulunduruluyordu. Bukonularda bilgi toplama görevi banka istihbaratçıları ile şube müdürüne verilmişti. Firma içive firma dışı varlıkların , özellikle taşınmaz mallar olması istenilmekte idi.

Kredi yeterliliğini ölçmeden firmalara kısa süreli kredi kullandırılmasının ticaret ban-kalarını büyük bir kredi riski altına sokmadığı düşünülüyordu. Kanımca, bu düşüncenintemelinde şu iki nedenin yattığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bunlardan birincisi açılankredinin mutlak surette maddi teminata bağlanmakta olmasıdır. Diğer neden ise açılankredilerin, kısa süreli kredi niteliği taşımasına rağmen firmanın ödeme gücünde bir zayıflamaolduğu yönünde bir istihbarat alınmadığı veya ekonomide bir daralma sonucu bankakaynağında bir sıkışma olmadığı sürece bankanın, kredinin yıl içinde belirli kısa sürelerdesıfırlanmasını veya tasfiyesini istemesi herhangi bir mantıklı düşünce olarak algılanamazdı.1Üçer aylık dönem sonlarında, krediye tahakkuk ettirilmiş faizin ödenmesi aksamadığı takdirdebankanın kullandırmakta olduğu krediyi, müşteri firmadan, yıl içinde belirli bir süre sıfırla-masını istemesi için hiçbir neden yoktu. Senet karşılığı kredi kullanan firmanın bankayateminata verdiği müşteri senetleri vadelerinde bankaca tahsil edildiğinde kredi müşterisininborcu kendisine tanınan kredi limitinin altına düşüyordu. Bu da açılan kredinin kısa sürelikredi olduğunun bir göstergesi idi. Ama yetersiz sermaye ile çalışan ve dış kaynağa devamlıgereksinme duyan firma aynı gün bir senet bordrosu düzenleyerek bankadan kredi limitinekadar nakit çekebiliyordu. Bankanın bu uygulamayı askıya alması ancak firmanın istihbaratı-nın çok kötü olması veya bankanın kredi verilebilir fonlarının yetersiz kalması durumunda sözkonusu olabilirdi. Zira böyle bir davranış firmanın iflasına giden yolu açabilirdi.

Birden fazla bankada kredisi olan firma bankalardan birine kredi faizini ödeme zama-nında veya mal alımları nedeni ile satıcıya verdiği senetlerinin vadesi geldiğinde, yeterlinakde sahip olmasa dahi kredi borcu limitin altına düşmüş olan diğer bankadan kredikullanarak bu ödemeleri yapabiliyordu. Krediyi kullandıran banka için ödeme kaynağınınönemi yoktu. Bu uygulama, birden fazla bankadan kredi kullanabilme olanağı veren bankacı-lık sisteminin varlığı ve kredi kullanan firmaların teminat olarak bankaya ciro ettikleri müşterisenetlerinin bankalar tarafından TC Merkez Bankası’na reeskonta verilerek kaynak yaratabil-melerinin bir ürünü idi. Hassas bir denge kurulmuştu. Bankaların ekonomiye veya diğer biretkene bağlı olarak, (bu TC Merkez Bankası’nın reeskont kredilerine kısıt getirmesi olabilir),bankanın kredi verilebilir fonlarının azalması sonucunda, limitin altına inen kredi borcununlimite doğru yükseltilmesine olanak verecek kredi kullandırma yapılamadığı bir durumda,zaten yetersiz sermaye ve likidite ile çalışan firmalar ödemelerini yapamaz duruma gelebil-mekte idiler.

Kredi müşterisi firmanın taşıyabileceğinden fazla borç yükü altına girip girmediğinibanka, bilanço analizi yapmadığı halde bilebilmekte idi. Bu durumun bankalarca bilinmesinerağmen neden aşırı borçlanmaya olanak veriliyordu? Sorunun yanıtı kredi müşterilerine vemevduat sahiplerine uygulanan faiz oranlarının geçerli enflasyon oranının altında olmasındave bankaların aşırı borçlanmanın yükleyeceği riski azaltma ve enflasyona karşı kendilerini

Page 7: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

5

koruma yönünde uygulamalarda bulunabilmelerinde aranmalıdır. Faiz oranlarının TC MerkezBankası tarafından belirlendiği bu yıllarda kredilere ve mevduata uygulanan faiz oranlarıgenellikle yıllık enflasyon oranının altında oluşmaktadır. Enflasyon oranından düşük kredifaiz oranı ile kredi veren bankalar enflasyon zararı ile karşı karşıya değillerdi. Zira kredivermek için kullanılan kaynaklar bankanın öz varlık kaynakları değildi. Toplanan mevduat veöz varlık dışındaki pasif kalemler açılan kredilerin kaynaklarını oluşturuyor, bankanın özvarlıktan oluşan kaynakları ise bankayı enflasyona karşı koruyucu olarak nitelenen bankataşınmazlarına yatırılıyordu. Hemen hemen tüm bankaların bilançolarında duran varlıkyatırımlarının öz sermaye toplamı ile başa baş olduğu, o döneme ait banka bilançolarındagözlenmektedir. Kaldı ki bankalar kredi faiz oranını çeşitli manipülasyonlarla TC MerkezBankası’nın belirlediği faiz oranının üzerine çıkarabiliyorlardı. Ayrıca, Bankalar Yasası,gayrimenkul teminatlı kredi kullandırılmasına olanak vermemekle beraber, bankalar kredimüşterisinden dolaylı yoldan gayrimenkul teminatı alarak kendilerini teminata alabiliyorlardı.Banka sermayesinin enflasyona karşı korunması ve açılan kredilerin dolaylı bir biçimdetaşınmaz mal ipoteği ile teminata alınması aşırı borç yükü olan firmaların kredi kullanmalarınıkolaylaştıran nedenleri oluşturmakta idi

Diğer taraftan, kredi talep eden firmanın kaldırabileceğinden daha yüksek krediyi bir-den fazla bankadan tedarik etme olanağına sahip olması da o firmaya sermayesini en düşüktutarak ve dönemsel karlarını firma dışında gayrimenkul yatırımlarına tahsis ederek enflas-yondan korunma olanağı veriyordu

27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirilen askeri harekat ekonomide ve bankacılık uy-gulamasında kurulmuş olan bu hassas dengeyi bozdu. Türkiye’de Demokrat Parti iktidarınınson iki yılında, o zaman için büyük sayılabilecek, bir enflasyon yaşandı. 27 Mayısta iktidarıdevir alan askerler, enflasyonla mücadele önlemleri alırken, ekonomide para arzını frenlemekamacı ile, ticaret bankalarının TC Merkez Bankası’ndan kullandıkları reeskont kredilerinidurdurdular. Kaynak sıkıntısına düşen bankalar vadesi gelen ticari kredileri yenilemektenveya krediyi kullandırmaktan sakındılar. Bu durum çok düşük sermaye ile çalışan, bankakredisine bağımlı firmaları zor duruma soktu. Bankaların tahsil edilemeyen kredilerinde birartış ortaya çıktı. 1962 Yılı başlarında, İşletme İktisadı Enstitüsü’nün Eş-Direktörü ProfesörClarence B. Nickerson, bir toplantıda, T. İş Bankası Genel Müdürü Bülent Yazıcı’yabankaların içine düştüğü sıkıntının, kredi kararı alınırken müşteri firmanın finansal yapısınınanaliz edilmemesinden kaynaklanabileceğini belirterek, kredi talep eden firmadan analizeelverişli hesap vaziyeti istenmesi ve bu hesap vaziyetinde yer alan finansal durum tablolarınınanaliz edilerek risk ölçümü yapılmasını tavsiye etti. Bu uygulama kredi kararının kalitesiniartırabilecekti. Finansal analiz zaten Türkiye Sınai Kalkınma Bankası tarafından 1950yılından beri kredi kararlarında önemli yer tutuyordu ve Sayın Yazıcı bu Bankanın YönetimKurulu Başkanı olarak bu uygulamayı bilmekte idi. Finansal analizin ticaret bankalarıtarafından da uygulamaya konulmasını Bankalar Birliği yönetim kurulunda gündemegetirmesi, konunun kurulda görüşülerek uygulamaya geçilmesi kararının çıkmasını sağladı.Bunun üzerine Türkiye Bankalar Birliğince finansal analiz uygulamasına geçiş hazırlıklarınabaşlanıldı. Profesör Nickerson, hesap vaziyeti hazırlanması hususunda kendisine TürkiyeBankalar Birliği Genel Sekreterliğince yapılan teklifi Türkiye’den ayrılmak üzere olduğugerekçesi ile kabul etmeyince görev İşletme İktisadı Enstitüsü’nde muhasebe öğretmeniolarak görev yapan ve o günlerde askerlik görevi nedeni ile Ankara’da bulunan Dr. MustafaA. Aysan’a verildi.2

Dr. Aysan tarafından hazırlanan ve büyük bankaların muhasebe servislerinden yetkiliyöneticilerin katılımı ile oluşturulan toplantılarda müzakere edilen “Hesap Vaziyeti Örneği ve

Page 8: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Cevat Sarıkamış

6

İzahnamesi” ile “Hesap Vaziyeti İnceleme Tabloları ve Tahlil Esasları” başlıklı taslak TürkiyeBankalar Birliği Yönetim Kurulunun 20.12.1962 tarihinde yaptığı toplantıda görüşüldü veyeni hesap vaziyetinin 1963 yılı başından itibaren uygulamaya konulmasına karar verildi.3

Hesap vaziyetinin uygulanmasında ve bu hesap vaziyetinde yer alan bilanço ve gelirtablolarının analizinde banka yöneticilerinin karşılaşabilecekleri zorluklara çözüm getirmekve yöneticileri eğitmek amacı ile Bankalar Birliği Yönetimi bir seri seminerler düzenlenmesi-ni uygun bularak bu seminerleri yönetme görevini Dr. Mustafa A. Aysan ve Cevat Sarıka-mış’a verdi.4 Seminerlerde İş Bankasından Alp Gürus da görev aldı. Bu seminerlerde anlatılankonularla ilgili olarak seminer yöneticilerince hazırlanan tebliğler Bankalar Birliği tarafındanyayınlandı5 Adı geçen bilgilendirme seminerinin ilki Ankara’da 18-22 Şubat 1963 tarihleriarasında gerçekleştirildi. İkinci seminer ise 4-8 Mart 1963 tarihleri arasında İstanbul’dayapıldı. Seminerlere çok sayıda banka müdürü katıldı. Kredi kararı alınırken firmanın taşıdığıkredi riskini ölçme ve kredi kararı oluşturulurken diğer etkenler yanında firmanın malitablolarının da incelenmesi böylece uygulamaya konulmuş oldu. Bankaların istihbaratmüdürlükleri içinde mali tahlil birimleri oluşturuldu ve bu birimlerde çalışacak uzmanlarınyetiştirilmesi amacı ile başta T. İş Bankası olmak üzere bazı bankalar tarafından “mali tahlil”seminerleri düzenlendi. Bu seminerler daha sonra Türkiye Bankalar Birliği tarafından dadüzenlenmeye başlanıldı ve seminer çalışmaları devamlılık kazandı.

Ticaret bankalarının, yeni hesap vaziyetini kredi kullanan firmalardan alırken bazıgüçlüklerle karşılaştıklarını burada belirtmek gerekir. Bu güçlüklerden birisi ve belki de enönemlisi özellikle Anadolu’da faaliyet gösteren küçük firmaların bu hesap vaziyetinidoldurmaya olanak verecek muhasebe düzenlerine ve muhasebe elemanlarına sahip olmama-ları idi. Hesap vaziyeti isteme uygulamasına geçildikten sonra bu illerde çoğu zaman hesapvaziyetinin banka şube müdürü tarafından doldurulduğu bir gerçektir. Ayrıca iş adamlarınınçoğunun, işletmelerine ait muhasebe bilgilerinin üçüncü kişilerin eline geçmesinin aleyhlerinedurumlar yaratabileceği doğrultusunda bir inanca sahip olmaları da hesap vaziyetini veözellikle açıklayıcı bilgiler tablolarını yeni şekli ile almanın önündeki bir diğer zorluğuoluşturuyordu.

Kredi kullanan bir çok firmada muhasebe işlemlerinin “işletme defteri” olarak bilinenbir defterde takip edilmesi, çift yanlı kayıt sisteminin uygulandığı durumlarda alım vesatımların tek bir mal hesabına kayıt edilmesi, satılan mal maliyeti hesabının kullanılmamasıve en önemlisi “gelir tablosu”nun bilinmemesi hesap vaziyetinin doğru olarak doldurulması-nın önündeki önemli bir engeldi. İşletme İktisadı Enstitüsü’nün üç aylık Orta Sevk veİdarecilik Programı’na katılan ve çeşitli firmalarda sorumlu muhasebeci veya muhasebemüdürü olarak görev alan kursiyerlerin en çok itiraz ettikleri ve kabul etmekte zorlandıklarıtablonun “Satılan Malın Maliyeti (SMM) Tablosu” olduğunu hatırlıyorum. Nitekim uygula-manın yaratacağı olumsuzlukları göz önünde bulunduran Türkiye Bankalar Birliği YönetimKurulu, 61 sayılı kararı ile “Toplamı, bankanın ödenmiş veya Türkiye’ye tahsis edilmişsermayesi ile yedek akçeleri toplamının yüzde 10’unu geçmemek üzere 150,000 liraya kadarolan kredilerden ‘Mali Tahliller Tablosu’ ile ‘Gelir Durumu İnceleme Tablosu’nun istenmesi-ni kredi veren bankanın takdirine” bırakmıştır.

Bankaların yeni uygulamaya geçmiş olmalarına rağmen finansal analiz sonuçlarınıkredi kararlarında birinci kriter olarak görmeleri ve teminat alma alışkanlığını bırakmalarıolanaklı olamadı. Bunun nedenlerinden biri eski alışkanlıkların devam ettirilmesi ise bir diğeride müşterilerden alınan hesap vaziyetindeki bilgilerin doğruluğuna güvenin olmaması idi.Kayıt dışının var olduğu bir ekonomide bilanço ve kar zarar hesaplarına yansıyan rakamlar ne

Page 9: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

7

dereceye kadar firmanın durumunu yansıtabilirdi? İşte bu nedenlerle kredi analizlerine olanakveren hesap vaziyetinin uygulamaya konulduğu 1963 yılından sonraki yıllarda da kredi kararıalırken bankaların mali tahlil sonucu çıkan bulgular yanında firmanın firma dışı varlıklarınıgöz önünde bulundurmaya ve firma sahip veya ortaklarının şahsi teminatlarını almaya devamettikleri gözlenmektedir. 1970’li yıllarda genel müdür müşaviri olarak kısa bir süre görevyaptığım bir devlet bankasının genel müdürü, bankadan kredi talep eden bir iş adamınınkendisine kocaman bir çanta ile geldiğini ve içi tapu senetleri ile dolu çantayı açarak senetlerarasından teminat olarak almak istediklerini seçmesini önerdiğini anlatmıştı. Bu şunugösteriyordu ki hala gerek bankalar gerek kredi kullanan iş adamları gayrimenkul teminatın-dan vaz geçememişlerdi.

Dünyada finansal analizin uygulandığı ilk ülke olarak Amerika Birleşik Devletleribilinir.6 Bu ülkede banka kredisi kararı alınırken firma bilançosunun ve diğer finansalverilerin kullanılması ilk bankanın kurulmasından 89 yıl sonra başlamıştır. İlk ticaretbankasının kuruluş tarihi 1781’dir. Finansal analizin kredi riskinin ölçülmesi maksadı ilekullanılması gerekliliğinin telaffuz edilmeye başlanılması ise 1890’lı yılların başlarıdır. Aradageçen zamanda kredi uygulaması ülkemizde kurulu olan ticaret bankalarının 1963 yılına kadarki uygulamalarına benzemektedir. Bu nedenle ABD’deki ilk uygulamalara bakmak yararlıolabilir.

ABD’de bankalar, kredi talep eden firmalardan 1870 yılına gelininceye kadar herhangibir finansal tablo talep etmemişlerdir. Firma sahibinin veya ortaklığın ortaklarının firma dışıvarlıkları ve kredi talebinde bulunulan bankanın uygun bulacağı diğer teminatlar krediaçılması için yeterli bulunmuş, kredi teminatı olarak firmadan iki imzalı bir taahhütname veyaticari kağıt alınması ile yetinilmiştir. Aynı teminat uygulaması tüccarlar arasında da geçerlidir.Kredili satış yapan bir toptancı tüccar kredili mal talep eden firmanın sahibi veya ortaklarınınmuhitlerinde dürüst ve varlıklı kişiler olarak tanınmalarını satış yapmak için yeterli bulmuş-tur.

Koloniyal dönemde ve iç savaşın neden olduğu ekonomik, sosyal ve politik krizinbaşlamasına kadar, kredili satış yapan tüccarlara müşterileri hakkında kredi ile ilgili bilgilerşu iki yolla verilmekte idi. Birinci olarak kredili mal almak isteyen tüccar, satıcıya malsiparişi verirken, referans ve tavsiye mektupları vermek durumunda idi. Tavsiye mektubuarkadaşlardan, mahalli yöneticiden, tanıdık tüccarlardan vbg alınmalı idi. İkinci durumsatıcının alıcının dürüstlüğü ve ticari ahlakı hakkında, o tüccarı tanıyan diğer tüccarlar ilemüşterilerinden bilgi toplaması durumu idi. Bilgi toplama bu işi yapmayı meslek edinmişkişilerce yapılmakta idi. 1829 ile 1853 zaman aralığında Thomas Wren Ward’ın İngiliz ticaretbankalarına istihbarat bilgileri veren “Baring Brothers&Company”ye gönderdiği, İngilte-re’den emtia ithal eden Amerikan firmaları hakkındaki raporlar bu uygulamanın ilk örnekle-rini oluşturmaktadır. 19. yüzyılın başlarında doğu yakasındaki tüccarların mal almak içintoptancılara verdikleri referans ve tavsiye mektupları bazen tüccarın kredi değerliliğihakkında yanlış bilgi veriyorlardı. İşte bu nedenle 1841 de New York şehrinde kurulan “TheMercantile Ageny” ve 1849 yılında Cincinnati’de kurulan “Bradstreet Company” özel olarakkredi istihbaratı yapma görevini üstlendiler.7 İstihbarat bilgileri toplayan bireyler ve yukarıdaanılan iki istihbarat firması tüccarlara verdikleri istihbarat raporlarına istihbaratı yapılanfirmanın bilanço ve gelir tablosu gibi finansal tablolarını koymuyorlardı. Raporlara firmalarınfinansal tablolarının konulmamasının nedeni firmaların bu tabloları hazırlamamalarındankaynaklanmamakta idi. Gerek şahıs firmaları gerek ortaklıklarda muhasebe kayıtları tutuluyorve dönem sonlarında bilanço hazırlanıyordu. Sonradan “Dun and Bradstreet” unvanı ile

Page 10: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Cevat Sarıkamış

8

çalışmaya devam eden “The Mercantile Agency” firması 1870 yılında kredi kullanan ticareterbabının düzenlemesi için bir bilanço formatı hazırladı.

Ticaret bankaları kuruluşlarından itibaren firmalara kısa süreli kredi vermeyebaşlamışlardı. Zaten kuruluş amaçları bu idi. Bu kredilerin açılışında kredi talep edenfirmanın bilançosu veya diğer muhasebe verileri istenilmiyordu. Kredinin teminatını, alınaniki imza taşıyan teminat senedi8 ve ticari senet oluşturuyordu. Kredinin bu kıymetli kağıtlarlagaranti altına alınması yanında banka teminat olarak federal devlet veya eyalet tarafındançıkarılmış menkul kıymetleri, emtia, ciro edilmiş ticari alacaklar ve gerçek ticari ilişkileritemsil eden ticari kabul veya ticari kağıtları da teminata alabiliyordu. Bu dönemde tek imzaile kredi verme uygulamasını Massachusetts Bankası başlattı. Banka emtia ya da menkulkıymet rehni ile desteklenmesi durumunda firma sahibinin tek imzası ile kredi vermeyebaşlamıştı. Bu bankayı Bank of North America ve Bank of New York takip etti. Onlar daaynı koşullarda kredi vermeye başladılar. Yine de iki imzalı kredi verme bu bankalardadevam ediyordu.

Kredi talep eden firmaya firmanın bilançosunu istemeden iki imzalı bir taahhütnameveya ticari kağıt karşılığında kredi açılması, yukarıda anılan üç istisna dışında 70’li yıllarınbaşına kadar devam etti. O tarihten itibaren kredi talepçisinden bilanço ve gelir tablosuistenilmeye başlandı. New York City’de faaliyet gösteren “Importers and Traders NationalBank of New York City” peşin para ile iskontolu emtia alabilmelerini sağlamak amacı ilemüşterilerine kendilerine tanınmış kredi limitleri dahilinde kredi açmaya başlayarak bir ilkeimza attı. Bu uygulama müşteri firmalardan, analiz edilmek üzere son yıla ait bilanço ve gelirtablosu istenilmesini gündeme getirdi. Bankanın bu uygulaması diğer bankerler tarafındankuşku ile izlendi ve kredi vermede iki imzaya dayalı sistem devam etti. 8 Şubat 1895 günüNew York kenti Bankacılar Birliği (The New York State Bankers’ Association) yürütmeorganı, Birliğe üye bankaların kredi talebinde bulunan firmalardan, Birlikçe hazırlanmışformatta firma yetkililerince imzalanmış aktif ve pasiflerini gösteren bir tablo talep etmeleritavsiyesinde bulundu. 11 Temmuz 1895 günü yapılan ikinci genel kurulun öncesinde BirlikNew York eyaletini dokuz coğrafi bölgeye ayırdı. Bölgelerdeki bankalar, Birlikçe tavsiyeedilen formatta finansal tablo istemeye başladılar. Ancak bazı bankacılar çeşitli nedenlerle ikiimzaya dayalı kredi verme sistemini terk etmek istemiyorlardı.

Ticari kredi talebinde bulunan firmaların bankalara verdikleri bilançoların analizedilmesinin gerekliliğini ilk savunan bankacı, Fourth National Bank of New York’un Başkanyardımcısı James G. Cannon oldu. James G. Connon 1892’den itibaren yayınladığı makalelerve verdiği konferanslarda kredi analizlerinin kaçınılmaz olduğunu savundu.

Bankaların kredi müşterilerinden Bankacılar Birliği tarafınan hazırlanmış finansaldurum tabloları alınması uygulamasını Pennsylvania Bankacılar Birliği 16 Aralık 1896tarihinde yaptığı yıllık genel kurul toplantısında bu yönde karar alarak başlattı. AmerikanBankacılar Birliği’nin (The American Bankers’ Association) 1899 yılı Eylül ayındaCleveland, Ohio da yapılan yirmi beşinci yıllık toplantısında Birlik tarafından hazırlanmışstandard hesap vaziyetinin bütün eyaletlerde Birliğe üye bankalarca kullanılmasına kararverildi. O dönemde 2700 üyesi ile güçlü ve büyük bir kurum olan Kredi Adamları MilliBirliği (National Association of Credit Men) de Bankacılar Birliği’nin Standard formununuygulanmasının uygun bulunduğunu belirtti. 23 Aralık 1913 tarihinde çıkartılan “The FederalReserve Kanunu” ile kurulan merkez bankalarının bankaların müşteri senetlerini reeskontaalırken senetlerin reiskonta alınmasının uygun olduğunun anlaşılması için senedi veren kredi

Page 11: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

9

müşterisi firmanın finansal durumunu gösteren bilgileri de istemesi muhasebe sistemlerininıslah edilmesi ve analiz edilebilir finansal durum tablolarının hazırlanmasını kaçınılmaz kıldı.

Avrupa ülkelerinde ticaret bankalarının kurulma tarihi 1600’lü yılların başlarına kadargider. Modern anlamda kurulan ilk banka Amsterdam Bankası’dır. Bu bankanın kuruluş tarihi1609’dur. Diğer Avrupa ülkelerinde de modern bankaların kuruluşu aynı tarihlerde olmuştur.9Bu bankaların ABD’deki bankalardan çok önce kurulmuş olmalarına rağmen kredi uygulama-sında mali tahlil uygulamasına geçişleri, 20. yüz yılın başlarında olmuştur.

Günümüzde gerek ABD’de gerek diğer gelişmiş ülkelerde, finansal analiz tekniklerisadece kredi riskinin ölçülmesi için kullanılan teknikler olma ötesinde firma yöneticilerinekarar aşamalarında yol gösteren ve yatırımcılara yapmayı düşündükleri yatırımların kalitesihakkında fikir veren verileri analiz etme olanağı sağlayan bir teknikler olarak algılanmaktadır.Oran analizlerine ek olarak geliştirilmiş diğer analiz araçları banka risk analizcileri vediğerleri tarafından kullanılmaktadır.

Ülkemizde bankaların finansal analiz yöntemini kullanmaya başlaması bu yönteminfirmalar ve yatırım analizcileri tarafından da kullanılmasının önünü açmış, özellikle firmalarınmuhasebe sistemlerinin geliştirilmesine büyük katkıda bulunmuştur. Tekniğin bankalardauygulamaya konulmasının üzerinden kırküç yıl geçmiştir. Ticaret bankalarımızın kredimüşterilerinin hesap vaziyetlerini en iyi şekilde değerlendirecek bilgi, beceri birikimleri veuzman kadroları oluşmuştur. Ancak bugün hala kredi kararı alınırken teminat ve firmayöneticilerinin “moraliteleri” öncelik taşımaktadır. Bu önceliğin sorumluluğunu bankalarımı-za yüklemek haksızlık olur. 1963 yılından bugüne kadar geçen süre zarfında ülke ekonomisi okadar belirsizlikler içinde kalmış, ekonomik dalgalanmalar ve artan riskler yakın geleceği bilerahatlıkla görmeyi engellemiştir. Böyle bir ekonomik istikrarsızlık ve enflasyonist bir ortamdabankaların sadece mali tahlile güvenerek kredi kullandırmalarını beklemek safdillik olurdu.

Dipnotlar1 ABD’de ticaret bankaları kredi müşterilerinin kendilerinden başka bir banka ile kredi ilişkisine girmesiniistemedikleri gibi firmanın mâli yapısının banka kredisine devamlı bağımlı olmadığını gösterme anlamında yıldaen az bir ay banka kredisi kullanmadan çalışmasını talep ederler. Ülkemizde, o yıllarda ve halen birden fazlabankadan kredi kullanma olanağı bulan firmalar devamlı krediye bağımlı olmayı bir sakınca olarak görmemek-tedirler.2 Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu’nun 29.8.1962 tarih ve 26 sayılı kararı.3 Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu’nun 20.12.1962 tarih ve 61 sayılı kararı.4 Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu’nun 4.1.1963 tarih ve 4 No.lu kararı.5 Bkz. Türkiye Bankalar Birliğinin 20 No.lu yayını. Yayın tarihi 1963.6 ABD’deki uygulama hazırlanırken Roy A Foulke’ın “Practical Financial Statement Analysis” adlı eserinin 5.basımından yararlanılmıştır. McGraw-Hill Book Company , 1955 yılı basımıdır.7R.G. Dun & Company olarak bilinen The Mercantile Agency 1933 yılında The Bradstreet Company’ibünyesine kattı ve bu birleşmeden “Dun & Bradstreet. Inc.” doğdu.8 Accommodation Paper: teminat olarak kullanılabilecek, hiçbir borç alacak ilişkisinden kaynaklanmayan veverene her hangi bir mâli yük getirmeyen kıymetli kâğıt.9 Bkz. Dr. Mehmet Tarkan, Bankacılık, geliştirilmiş ilaveli 2. baskı, Nobel Yayın Dağıtım, 2002 sh.3

Page 12: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

10

Osmanlı Para Sistemi ve Tağşiş Politikası:Dönemsel Bir Analiz

Prof. Dr. Ekrem Erdem*

1. Giriş

Osmanlı İmparatorluğu’nda uygulanan para sistemini anlamak için, hem o dönemdedünyada geçerli para sistemini hem de İslamiyet’in temellerini dikkate almak zarureti vardır.Zira, uygulanan para sistemi, cari dünya ekonomik konjonktürünün gerekleri doğrultusundayürütülmüş, ama devlet sisteminin özünü oluşturan islami esaslar da büyük ölçüde gözetilmiş-tir. O nedenle, bu konularda yapılan çalışmaların hem o dönemin dünya konjonktürünü ve u-luslararası para sistemini hem de islami esasları ve geçmiş islam devletlerinin uygulamalarınıbirlikte dikkate alması gerekmektedir. Bu alanda belki çok sayıda diyemesek de, özellikle sonyıllarda iktisat tarihçileri tarafından yerli ve yabancı kaynaklar dikkate alınarak bazı çalışmalaryapılmaktadır. Bu çalışmaların artması, asırlar boyu büyük bir devlet olarak geniş bir coğrafya-da hüküm sürmüş olan Osmanlı Devletinin medeniyet çizgisini ve onun önemli bir unsuru olanpara sistemini ve politikasını daha iyi kavrayabilmek ve geçmişe dönük inşa ettiğimiz köprü-nün ayaklarının daha sağlam bir zemine oturmasını sağlamak için son derece önemlidir.

Bu çalışmada amacımız, yukarıda bahsedilen tarih köprüsünün üzerinden geçen ulusalve uluslararası ticaretin ödemelerinin hangi koşullar altında hangi araçlarla yapıldığının tespitedilmesi ve elde edilen sonuçların mümkün olduğunca dönemin uluslararası konjonktürünü dedikkate alarak, iktisat politikaları açısından bir analiz yapmaktır. O nedenle, çalışmada, esasolarak bir iktisat tarihçisi kimliği yerine, iktisat politikacısı kimliği öne çıkmaktadır. Bu amacahizmet etmek maksadıyla, var olan çalışmalardan hareketle, Osmanlı döneminde uygulananpara sisteminin ve politikasının ana hatları önce genel ilkeler halinde, ardından da belli dö-nemler halinde analiz edilecektir.

2. Osmanlı Para Sisteminin Temel Özellikleri

Osmanlı Devletinde uygulanan para sistemi ve politikasının temel özelliklerine baktı-ğımızda, şu hususlar öne çıkmaktadır (Tabakoğlu, 1999: 199, 205):

(i) İslamın ilk dönemlerinden itibaren diğer müslüman ülkelerin yaptığı gibi, Osmanlı-lar da –zaman zaman genel ekonomik ve sosyal istikrarsızlıklardan dolayı bazı aksamalar olsada- geçiş dönemi diyebileceğimiz ilk yılların ardından1 genellikle kendi sikkelerini bastırmışlarve kendilerine özgü istikrarlı bir para sistemi kurmaya çalışmışlardır. Bu uygulamanın altında odönemlerin hiç de yadsınamayacak şu sebepleri yatmaktadır:

- Sikke bastırmanın, (hutbe okutmakla birlikte) egemenliğin vazgeçilmez bir gereği olması.- Ülke içinde vergi ve diğer devlet gelirlerinin toplanması ve ödemelerin yapılmasında kendi

parasını kullanmanın kıvancını yaşamak.- Uluslararası ticari ödemelerin yapılmasında kendi para birimini kullanma isteği ve gereği.

* Erciyes Üniversitesi, İ.İ.B.F., İktisat Bölümü, Öğretim Üyesi.

Page 13: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

11

(ii) Genellikle, paradan bir finansman aracı olarak yararlanılmıştır. Bunun başlıcadört uygulama şekli olmuştur:

- Devlet, harcamalarının finansmanında ihtiyaç duyduğunda, mevcut kıymetli ma-denlerden ya da eski sikkelerden yeni sikkeler kestirerek, para arzını artırırdı. Örneğin,Fatih döneminde bu maksatla 1451, 1460-61, 1470-71, 1475-76 ve 1481-82 yıllarındayeni akçe çıkarılmıştır.

- Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar (1520-66), tahta yeni çıkan padişah, eskisikkeleri yasaklayıp kendi adına bastırdığı sikkeleri tedavüle sürmüştür (tecdid-i sikkesiyaseti).

- Zaman zaman sikkelerin ayarlarında değişikliğe gidilmiş (tashih-i sikke siyaseti);altın ve gümüş sikkelerin bakır oranı artırılmış veya sikkelerin hacmi küçültülmüştür(tağşiş siyaseti).

- Her zaman olmasa da, sikkelerin hazineye giriş ve çıkış kurları farklılaştırılarak ekgelir elde edilmiştir.

(iii) Diğer islam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlı’da da madeni paraların sadeceparasal işlevleri yerine getirmesi istenmiş, eşya ve iddihar (yastık-altı nakdi tasarruf) olarakkullanılması arzu edilmemiştir.

(iv) Ülkeye değerli madenlerin girişi teşvik edilmiş, çıkışı istenmemiş; böylece, paraarzının yeterli seviyede tutulması amaçlanmıştır.

(v) Çift ya da çoklu metal sisteminin uygulandığı dönemlerde, bazen altın ve gümüş(veya bazen bakır) paralar arasında, bazen de iki ayrı altın para (özellikle nisbeten değeri düşükMısır altınları ile değeri yüksek İstanbul altınları) arasında ‘kötü para iyi parayı kovar’ şeklindeifadesini bulan Grasham Kanunu etkili olmuştur.

(vi) Ülkede zaman zaman ortaya çıkan altın ve gümüş darlığı, para arzının ve toplamtalebin darlığını beraberinde getirdiği için, ekonomik daralmaya ve deflasyona yol açmıştır.

(vii) Kıymetli maden arzının darlığı, diğer şartlar veri iken, tağşiş politikalarını veakçedeki gümüş oranını artırmıştır (kızıl akçe).

(viii) Darphaneler birer mukataa2 niteliğinde idi. İmparatorluğun önemli merkezlerin-de darphaneler kurulmuştur. Ancak, para krizlerinin yoğun olarak yaşandığı dönemlerde taşra-dakilerin çoğunluğu kapatılmış olsa da3, İmparatorluk sınırları içerisinde genellikle darp hürri-yeti korunmuştur4.

(ix) Osmanlılar, sınırlarının genişlemesi üzerine, merkeze uzak bölgelerde para böl-geleri oluşturmak suretiyle; o bölgeleri daha önce kullandıkları para birimini kullanmaları ko-nusunda serbest bırakmışlardır.

3. Para ve Tağşiş Politikalarının Dönemsel Analizi

İktisat tarihçileri, doğal olarak 600 yılı aşkın süren imparatorluk döneminde uygulananpara sistemini değişik alt dönemlere ayırarak incelerler. Bu dönemleri aşağıdaki gibi tasnif et-memiz mümkündür5:

Page 14: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

12

3.1. Birinci Dönem: Gümüşe Dayalı İstikrarlı İlk Yıllar

İmparatorluğun başlangıcından Fatih döneminin sonlarına yakın (1477-1479) süren budönemde, gümüş akçeye6 dayanan monometalist (tek madeni paraya dayalı), istikrarlı bir parasistemi hakimdir. Aslında, İmparatorlukta ilk sikkenin Osman Bey zamanında bastırıldığınadair son yıllarda önemli kanıtlar elde edilmiş olsa da (Sahillioğlu, 1989: 225; H. Kazgan vd.,1999: 79), ilk paranın gümüş sikke7 olarak Orhan Bey zamanında 1326-27 (H. 727) tarihindeBursa’da bastırıldığı geniş kabul görmüş bir bilgidir. Zaten ilk sikkeler çoğunlukla Bursa, Edir-ne ve Marmara havzasında basılmıştır8. Bu tarihten sonra, devlette tek gümüş sistemi uygulan-maya başlanmıştır. Daha sonra Birinci Murat döneminde (1362-1389) bozuk para ihtiyacınıkarşılamak üzere mangır ya da pul denen bakır paralar tedavüle girmiştir9.

Monometalist olarak addedebileceğimiz bu dönemde tahta çıkan her padişah sikkeyikendi adına bastırmıştır. Tecdid-i sikke olarak adlandırılan bu para politikası uygulaması bo-yunca akçenin ağırlığı her defasında (bir buğday tanesi kadar, 48 mg) azaltılmıştır. Madeni pa-ra sisteminin uygulandığı dönemlerde madeni paranın altın ya da gümüş içeriğinin; yani, saflıkderecesinin (ki, burada henüz sadece gümüş akçe söz konusudur) azaltılmasına tağşiş denil-mektedir ki, bugünkü ifade ile o günün devalüasyonu olarak kabul edebiliriz. Tağşiş yapmakla,devletin –en azından fiyatların yükselmesi yönünde baskı yapacağı zamana kadar bir müddet-söz konusu madeni para cinsinden yükümlülükleri azalıyor ve aynı miktar altın ya da gümüşledaha fazla ödeme yapma imkanı doğuyordu.

Bu ilk dönemde tecdid-i sikke ve tağşiş uygulamalarına en fazla Fatih döneminde rastlı-yoruz. Fatih Sultan Mehmet ilk tecdid-i sikke uygulamasına 1444’teki ilk cülûsunda müracaatetmiştir. Daha sonra 1451’deki ikinci cülûsunda ve 1460-61, 1470-71, 1475-76 ve 1481 yılla-rında bu uygulamayı tekrarlamıştır. Tağşiş sonucu piyasaya yeni para sürülmesiyle birlikte, es-ki paralar devlet tarafından yüzde 20 düşük fiyattan kabul edilmiştir (Akyıldız, 1996: 23). İkti-sat tarihi kaynaklarında bu dönemde başvurulan tağşişlerin en önemli sebepleri olarak; devletinartan bütçe açıklarını finanse etme gereği, ticari işlemlerdeki genişlemeye bağlı olarak artanpara talebini karşılamak istemesi, yıpranan sikkelerin tedavülden çekilmesi ve darphanelerinkötü işletilmesi gibi hususlar belirtilse de, esas sebep birincisidir, yani, devlete ek gelir sağla-maktır. Bu tağşiş uygulamaları sonucunda devletin senyoraj geliri artmıştır; ancak zaman za-man halkın ve yeniçerilerin tepkisine yol açarak, yönetime karşı güvenin azalmasına da nedenolmuştur.

3.2. İkinci Dönem: Güçlü ve Çoklu Para Sistemi, Para Tedavül Bölgeleri ve Fiyat Devrimi

Bu dönem, 1479’da ilk altın sikkenin bastırılmasından 1585-86’daki büyük tağşişe ka-dar geçen dönemi kapsamaktadır. Bu dönem, İmparatorluğun diğer alanlarda olduğu gibi ikti-sadi alanda da gelişmeye devam ettiği, dolayısıyla güçlü bir ekonomik ve parasal yapıya geçtiğidönemdir. Fatih döneminde Osmanlılar özellikle Doğu Akdeniz havzasında uzun mesafeli tica-ri faaliyetleri geliştirmek; böylece, kara ve deniz ticaret yollarında hakimiyet kurmak istiyor-lardı. Fakat, bu denli güçlü bir uluslararası ticari faaliyet ve onun getireceği geniş mübadelehacmi için, güçlü bir ödeme aracına sahip olma ihtiyacı hissediliyordu. Bu ihtiyaca binaen, Fa-tih Sultan Mehmet tarafından ilk defa 147910 yılında altın para bastırılmış ve böylece çift metalsistemi yürürlüğe girmiştir. İmparatorluğun bu ilk altın parasına sultanî denilmiştir (çok sonra-ları eşrefî ve daha sonraları şerifiye olarak anılmaya başlanmıştır).

Page 15: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

13

16. yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde, ülke sınırları içinde işlevleri nispeten farklılaş-mış altın, gümüş ve bakır paralardan oluşan üçlü bir para sistemi uygulamaya girmiştir. Altınsikkeler, bir parada bulunması beklenen mübadele aracı, hesap birimi ve servet biriktirme aracıolma işlevlerinin tamamına sahip ve genellikle toplumun ekonomik ve sosyal statüsü yüksektüccar ve bürokratları tarafından kullanılıyordu. Osmanlı para sisteminin temelini oluşturangümüş akçeler ise, daha çok mübadele aracı ve hesap birimi olma işlevlerini yerine getiriyor vegeniş halk kitleleri tarafından kullanılıyordu. Öte yandan, I. Murat döneminden itibaren genel-likle basıla gelmiş olan bakır mangırlar ise, özellikle küçük alış verişlerde tedavül aracı ve he-sap birimi olarak bozuk para ihtiyacını karşılamak, bazı dönemlerde de akçeyi ikame etmekamacıyla kullanılan, devletin tayin ettiği itibari değerler üzerinden tedavül eden paralar idi.Uygulanan bu para isteminin nasıl ifade edileceği, aslında tartışma götürür niteliktedir. Pek deistikrarlı olmayan ve zaman zaman uygulama alanı bulan bakır parayı da dikkate aldığımızda,bu bir üçlü metal sistemi yani, trimetalizmdir; bakır parayı dikkate almadığımızda, bu bir çiftmetal sistemi yani, bimetalizmdir; diğer paraların değerlerinin de temel ödeme aracı olan gü-müş akçe ile ifade edildiği dikkate alındığında ise, bu bir tek metal sistemi, yanimonometalizmdir.

Ancak, fetihler devam ettikçe, merkeze uzak bölgelerde yukarıdaki para düzenini aynenmuhafaza etmek mümkün olmamıştır. Genellikle İmparatorluğa yeni dahil olan bölgelerde es-kiden kullanılan para birimlerine de dokunulmadan kullanılmış; böylece, farklı para tedavülbölgeleri oluşmuştur. Bu bölgelerin başlıcaları şunlardır: Balkanlar, Doğu Anadolu, Kırım, Mı-sır ve Kuzey-Batı Afrika (Tunus, Cezayir ve Trablusgarp) bölgeleri. Sultanî, İmparatorluk ge-nelinde temel para birimi haline getirilirken, bölgesel sikkeler yerel düzeyde kullanılmaya de-vam edilmiş, üzerlerine sadece dönemin Osmanlı padişahının adı eklenmiştir.

Hatta, diğer ülkelerin kullandıkları para birimlerinin ülke içinde kullanımı bile ülke i-çinde altın ve gümüş miktarını artırmak maksadıyla özendirilmiştir. Nitekim Doğu’da İranŞâhîsi, Mısır’da Pâre, Eflak-Boğdan, Erdel ve Macaristan civarında Penz, Kırım’da Kafevî ak-çe tedavül etmiştir. Bunlardan başka, Venedik Dükası, Ceneviz Altını, İspanyol Riyali, Hollan-da Esedisi, Polonya Zotası, Avusturya Taleri v.s hep birlikte piyasada dolaşımda olmuştur. An-cak, Osmanlı akçesi diğerlerine nispeten daha yüksek ayarda olduğu için, genelde tercih edil-miş ve yurtdışına kaçırılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın daha başında da işaret edildiği gibi,Osmanlı para politikası uygulamalarında genellikle ülkeye para girişi teşvik edilirken, ülkedenpara çıkışı önlenmeye çalışılmıştır. Ülkeden para çıkışı her zaman mal ticaretinden kaynaklan-mıyordu. Özellikle para darlığının yaşandığı dönemlerde, bazı açıkgözlü kişiler külçe gümüşüya da piyasadan topladıkları yeğni (hafif) akçeleri yasak olmasına rağmen musakkalleştirerek(ağırlaştırarak) hem yurtiçi hem de yurtdışı piyasalara gerçek kıymetlerinin çok üzerinde sür-meye çalışmışlardır. Şam, Bağdat, Basra ve hatta Hindistan gibi doğu memleketlerine gidildik-çe Osmanlı altın ve gümüş paraları ve mücevheratı çok daha yüksek fiyattan satıldığı için,halktan bazı insanlar da bu amaçla spekülatif kazanç sağlamak üzere ellerindeki külçe ve ma-deni eşyaları ağırlaştırılmış sikke haline dönüştürdükten sonra yurt dışına satmak istemesi, paradarlığı sorununu ciddi boyutlara taşımıştır. Tabii, bu durum kaçınılmaz olarak Osmanlı illerin-de nakit sıkıntısına ve mübadelelerde ödemelerin zora girmesine neden olmuştur. Bu karmaşaortamında bir kısım fırsatçıların para kalpazanlığına soyundukları da görülmüştür. Bu durumdaOsmanlı şehirlerine mal satmaya gelen uluslararası tüccarların (bilhassa da İranlı tüccarların),karşılığında Osmanlı akçesi götürmelerine devlet zaman zaman yasaklama getirip, sattıklarımal karşılığında ülkelerine buradan alacakları başka mallarla dönmelerini istemişse de, yeterin-ce başarılı olduğu söylenemez (Akdağ, 1995: 275-78). Çünkü, bu tür yasaklamalar, rüşvet, ka-çakçılık, hilekarlık, para kalpazanlığı ve fiyatların yükselmesi gibi olumsuzlukları da berabe-rinde getirmiştir. Böyle bir ortamda sorunu çözmeye dönük bazı özendirici politikalarının yanı

Page 16: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

14

sıra, devlet büyüklerinin ellerindeki altın ve gümüş gibi kıymetli madenler darphaneye gönde-rilerek paraya dönüştürülse de (Akyıldız, 1996: 23), uzun süre istenen sonuç alınamamıştır.

Bu dönemde para darlığının yol açtığı sorunlardan biri de, fiyat devrimi olarak bilinenkabaca 16. yüzyılın başlarından 17. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa ülkelerinde ve tabii buarada Osmanlı devletinde de kendini hissettiren fiyat artışlarıdır11. Yıllar geçtikçe akçenin ağır-lığının ve değerinin sürekli olarak düştüğü anlaşılmaktadır. Nitekim, 1453-1559 yılları arasın-da, resmi olarak gümüş akçenin değerinde yüzde 21, altınınkinde ise yüzde 50’ye varan düşüş-ler yaşanmıştır (Akdağ, 1995: 279).

Bu dönem zarfında fiyat artışları ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye yüzde 100 ile yüzde600 arasında değişmiştir. Bu yıllarda yaşanan enflasyonist sürecin sebepleri üzerinde derin tar-tışmalar yapılmış; ancak, içlerinde en fazla kabul göreni, 1568 yılında ünlü merkantilist düşü-nür Jean Bodin’in tezi olmuştur. Bodin’e göre, Yeni Dünya’nın (Amerika) keşfinden sonra Av-rupa’ya (özellikle de İspanya’ya) getirilen kıymetli madenler, Avrupa ülkelerinde (ve tabii buarada Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde de) fiyatların yükselmesine sebep olmuştur.Zira, Avrupa’ya getirilen altın ve gümüş, kıtada sadece kıymetli maden stokunu artırmaklakalmamış, aynı zamanda kıtada para stokunu da artırmıştır. Bundan dolayı Jean Bodin, paranınmiktar teorisi’ni ilk tespit eden kişi olarak bilinir12.

İktisat tarihçileri, aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda fiyat artışlarının nedenleriolarak, kıymetli maden ve dolayısıyla para arzındaki artışın yanı sıra, tağşişleri13, nüfus artışını,paranın tedavül hızındaki değişiklikler ile kredi mektupları ve poliçeler gibi para türlerinin or-taya çıkışını da sayarlar (Pamuk, 2000a: 137). Doğal olarak, söz konusu dönemdeki yüksek fi-yat artışları, İmparatorluğun mali yapısıyla birlikte zirai ve sınai üretim yapısı üzerinde de fev-kalade olumsuz etkiler yapmıştır.

Aslında, yukarıda tartıştığımız para darlığının ve bunun yol açtığı temel sorunların kay-nağında, devletin harcamalarının giderek hızla artması; buna karşılık, bu harcamaları finanseedecek asli gelir kaynaklarının yeterince oluşturulamaması ve istikrarlı bir biçimde artırılama-masıdır. Burada kanaatimize göre, İslam devlet geleneğinde öteden beri vergi artışına hem teo-rik olarak hem de ilk dönem uygulamalarında iyi bakılmaması14, bunun yanında monetizasyo-nun bir finansman kaynağı olarak görülmeye başlanması, hemen hiç bitmeyen savaşların vesürekli genişleyen toprakların getirdiği mali yük ve sağlıklı, sürdürülebilir bir ekonomik büyü-me ve onun getireceği sağlam ve geniş vergi tabanının olmayışı, para sorunlarının çözümünügüçleştiren nedenler arasında sayılabilir. Aslında, devletin yeterli kaynak yaratmak için çeşitliyollara başvurduğunu da biliyoruz; ancak, bunların yeterli olmadığı da bir gerçektir15.

Bu dönemde devletin harcamalarını finanse edeceği asli gelirlerini yeterince oluştura-madığı ve bunları sürdürülebilir bir şekilde istikrarlı olarak artıramadığı anlaşılmaktadır. Nite-kim, o dönemde Bursa iline ait veriler bunu teyit eder mahiyettedir. Örneğin, kölelikten âzâdedilmiş olanlar anlamına gelen “Çingene ve Âzâdegân Mukataası” denen vergiler 1497’de 156667 akçe iken, 1506’da 78 333 akçe, 1573’de de 126 667 olarak gerçekleşmiştir. Yine, bugün-kü anlamda meyve halinde toptan satışlardan alınan vergi anlamına gelen “Bursa KaptanMukataası”, 1485’de 266 667 akçe iken, 1512’de 410 000 akçe, 1574’te ise 206 666 akçe ol-muştur. Bursa Darphanesi Mukataası” gelirleri ise, 1518’de 100 000 akçe iken, 1553’de 70 000akçeye gerilemiştir. “Bursa Boza Mukataası” gelirleri ise, 1473’de 440 000 akçe iken, 1570’de33 000 akçeye gerilemiştir. Diğer bir örnek, hububat pazarı olarak bilinen “Galle Pazarı”ndantoplanan vergi miktarları ile ilgilidir. Buradan yıllık olarak toplanan vergiler 1492’den 1573’e80 yılda 103 340 akçeden 226 667 akçeye yükselmiştir. (Akdağ, 1995: 282-89).

Page 17: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

15

3.3. Üçüncü Dönem: Parasal İstikrarsızlık ve Tağşişler

Bu dönem, 1585-86’da yapılan büyük tağşiş ile 1690 yılları arasındaki dönemi kapsar.Daha önce büyük ölçüde istikrarlı sayılabilecek bir dönemden hemen her alanda ve tabii bu a-rada parasal alanda da istikrarsızlığın damgasını vurduğu bir dönem başlar. Zaten 17. yüzyıl,tarihte sosyal huzursuzlukların ve isyanların kendini iyice hissettirdiği bir dönem olarak bilinir.Tağşişle birlikte gümüş akçenin hem ayarı hem de ağırlığı büyük ölçüde değişmiştir. Tağşişinhemen öncesinde 1584’te 100 dirhemden kesilen akçe miktarı 450 iken, tağşişten hemen sonra1586’da 800’e çıkmıştır. Akçenin ağırlığı da, aynı yıllarda 0,68 gramdam 0,38 grama düşmüş-tür. 1669 yılına gelindiğinde ise, akçe iyice küçülmüş ve incelmiştir. Artık 100 dirhemden 1400akçe kesilmeye başlanmış; ağırlığı da 0,23 grama düşmüştür (Pamuk, 2000a: 143-61). Akçeningümüş içeriği yoğun savaş yıllarının da zorladığı şartlar neticesinde resmi standartların çok al-tına inip, fiyatlar hızla artmaya başlayınca, devlet akçenin resmi standartlarını yeniden belirle-meye çalışmıştır. Bu uygulamaya tashih-i sikke (devalüasyon) politikası denmektedir16.

Gümüş akçenin altın para karşısında hızlı değer kaybı ile birlikte, ‘iyi para’ konumunageçen altın para, piyasayı büyük ölçüde gümüş paraya terk etmiştir (Grasham Kanunu). Fakat,tashih-i sikke politikaları sonucunda, akçenin satın alma gücü daha da zayıflıyor ve fiyatlaryükseliyordu17. Ardından da, yeni mal fiyatlarını gösteren narh cetvelleri yayınlanıyordu.

Osmanlı idaresini gümüş akçenin 1585-86 büyük tağşişini yapmaya sevk eden ana fak-törler şunlardır (Pamuk, 2000a: 143-61):

- Savaş teknolojisindeki gelişmeler (ateşli silahlara geçiş) ve yeniçerilerin sayısındakibüyük artış18 nedeniyle artan askeri harcamalar ve savaşların finansman güçlüğü.

- İmparatorluğun Avrupa-Asya ticaret yolları üzerinde yer alması nedeniyle, Avrupa’danAsya’ya akan altın ve gümüş trafiğini yeterince kontrol edememe ve bunun meydanagetirdiği iç parasal istikrarsızlık (para krizi).

- O dönemde İran’da gerçekleşen bir tağşiş uygulamasından dolayı oraya kayması muh-temel gümüşü engelleme çabası.

- Uzun süren Celali isyanları nedeniyle, özellikle tarımsal üretimin ve bundan dolayıdevlet gelirlerinin zayıflaması.

- Artan isyanlardan dolayı, merkezi hükümetin toplaması gereken vergilerin bir kısmınataşradaki yerel güçler tarafından el konulması nedeniyle, devletin vergi gelirlerinindüşmesi.

- Avrupa’dan Asya’ya deniz yolunun bulunmasından sonra, İmparatorluk üzerinden ge-çen transit kara ticaret yollarının okyanuslara kayması nedeniyle, buralardan elde edilengelirlerin düşmesi.

- Yeni Dünya’dan gelen büyük miktarda altın ve gümüşten sonra, Osmanlı gümüş ma-denlerinin (üretilemez hale gelmesi nedeniyle) giderek gerilemesi ve kapanması.

- Devlet vergi gelirlerini güneş takvimine, harcamalarını ise ay yılını esas alan Hicri tak-vime göre yaptığı için, ikincisi birincisinden 11 gün kısa olduğundan dolayı, Hazineninher 34 yılda bir ödemelerinin gelirlerini aşması ve bu yüzden özellikle savaş yıllarındaHazinenin mali olarak sıkışması.

- Hazineye ek gelir sağlamak istenmesi.

Bu son maddeden hareketle, tağşiş uygulamalarının temelinde, esasında devletin kamuaçıklarını asli gelirleriyle kapatmakta zorlanmasının olduğu söylenebilir. Özellikle de mali buh-ranların sık sık yaşandığı ve bunların nispeten uzun sürdüğü dikkate alındığında, tağşiş politi-kasının uygulayıcıların bunu alışkanlık haline getirmelerinin yanı sıra, bir anlamda ekonomik

Page 18: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

16

çaresizliğin de kaçınılmaz bir sonucu olarak gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O nedenle, yukarı-daki hususlar aynı zamanda Osmanlı devletinde zaman zaman mali sistemde yaşanan buhranıntemel sebepleri olarak da düşünülebilir19.

1550-1560 döneminde Osmanlı İmparatorluğu’na büyük miktarda altın ve gümüş gir-mesine rağmen, bu dönemde büyük tağşişlerin yapılmasına neden gereksinim duyulduğu birçelişki gibi gözükmektedir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, bu dönemde özellikle artan as-keri harcamalar nedeniyle, hem devlet harcamaları artmış hem de ülkede fiyatlar yükselmiştir.Böylece para talebi artmıştır. Altın ve gümüş paraların piyasada olduğu bimetalist para siste-minde para arzını artırmanın iki yolu vardır. Birincisi, ülkedeki net maden stokunu artırmak;ikincisi, ise para biriminin içerisindeki maden miktarını değiştirmektir. Bu dönemde Osmanlıİmparatorluğu’na büyük miktarda maden girişi olduğu, ancak bunların bir kısmının doğuya ka-çırıldığı bilinmektedir. Net maden stokunu artırarak artan para talebini karşılamanın mümkünolmadığı böyle bir durumda, para talebi fazlalığını ortadan kaldırmanın tek yolu, paranın için-deki maden miktarını azaltmaktır. Büyük tağşişin ardında yatan teorik temel de budur (Çizakça,1976-1977: 21-25).

Ancak, yukarıda bahsi geçen 16. ve 17. yüzyıllarda yapılan tağşişlerin 15. yüzyılda II.Mehmet döneminde yapılan tağşişlerden en temel farkı, önceki dönemlerde yapılan tağşişlerinuzun vadeli bir strateji çerçevesinde; daha sonrakilerin ise, mali bunalımlara karşı kısa vadelibir çözüm olarak başvurulmasıdır (Pamuk, 2000a: 156).

1585-86 tağşişinden sonra 17. yüzyılın ortalarına kadar yaklaşık olarak 0,7 gramdam0,3 grama gerileyen gümüş akçe, sadece hesap birimi işlevini yerine getirir hale gelmiştir. Budönemde devlet yeterince bakır para da üretememiştir20. Bunun yerine, mübadele aracı olarakpiyasalarda bol miktarda Avrupa’nın altın ve özellikle de gümüş sikkeleri kullanılmaya baş-lanmıştır. Hatta, bazı Avrupalı tüccarlar Avrupa darphanelerinde bastırdıkları yabancı sikkeleriOsmanlı piyasalarına getiriyorlar ve kendilerine yapılacak ödemelerin bu paralarla yapılmasınıistiyorlardı. Yani, Osmanlı piyasalarında bir anlamda günümüzde para ikamesi denilen bir sü-reç başlamış oluyordu21. Bu durum karşısında taşradaki Osmanlı darphaneleri teker teker ka-panmaya başlamıştır. Öyle ki, 17. yüzyılın başlarında 40 kadar olan darphane sayısı, yüzyılınortalarına gelindiğinde 4’e düşmüştür.

Ancak, yüzyılın ortalarına gelindiğinde, bu kadar farklı yerli ve yabancı sikkenin dolaş-tığı piyasada kalp sikkeler adeta cirit atmaya başlamıştır. Aslında, Osmanlı piyasalarının şid-detle bozuk paraya ihtiyacı vardı. Fakat, devlet bu ihtiyacı bakır paralar bastırmak suretiylekarşılayamayınca, piyasalar bu ihtiyacı maalesef genellikle yurda sokulan yabancı kalp para-larla karşılama yoluna gitmiştir22. Bilindiği üzere, 11 Eylül 1683’de o tarihe kadar İmparatorlu-ğun en ağır mağlubiyeti olan Viyana bozgunu ile devlet çok kıymetli hazinelerini kaybetmiştirve duraklama devri fiilen başlamıştır. Batılı devletlerle yapılan o tarihe kadar ki galibiyetlerinyerini artık genellikle mağlubiyetler takip edecektir. Bütün bu olumsuzluklar karşısında, diğeralanlardaki istikrar arayışlarının yanı sıra Padişah II. Süleyman döneminde 1688’de bol miktar-da mangır veya pul denilen bakır paralar üretilmeye başlanmış ve bundan önemli bir ek gelirbile sağlanmıştır. Ancak bu paraların değeri itibaridir. Yani maden değeri ile nominal değeriarasında büyük fark vardır. Dolayısıyla devlet bunların basılmasını sınırlı tutmuştur. Bu nokta-dan hareketle altın ve gümüşte olduğu gibi, isteyenin darphaneye külçe götürüp bakır sikkebastırma hakkı olmamıştır. Nominal değeriyle maden değeri arasında bir farkın oluşması vekolay kâr elde edilebilmesi, kısa sürede kalpazanların dikkatini çekmiştir. Bunun üzerine dışar-dan gemiler dolusu kalp bakır sikke memlekete sokulmuş bunun; yarattığı enflasyon neticesin-de ise, 1691 senesinde bakır sikke tedavülden kaldırılmıştır (Akyıldız, 1996: 23).

Page 19: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

17

3.4. Dördüncü Dönem: Nisbi İstikrar ve Tağşişlerden Vazgeçme

17. yüzyılın sonlarından başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar (1690-1844 arası) devameden bir buçuk asırlık bu dönem, Osmanlı para sisteminde istikrarsız bir dönemin ardındannisbi bir istikrarın sağlandığı ve büyük çaplı bir milli paraya dönüş hareketinin yaşandığı za-man aralığını kapsar. Zira, İstanbul’daki darphane uzun aradan sonra 1685’de yeniden faaliyetegeçmiş ve 1688’den itibaren yeniden ve eskisine göre külliyetli miktarda mangır (ya damankur), 1690’dan itibaren de gümüş sikkeler üretmeye başlanmıştır. Bu yeni Osmanlı parası(gümüş sikkeler), zamanla değerinde aşınmalar olsa da, 18. yüzyıl boyunca İmparatorluğun pa-ra sisteminin merkezinde yer almıştır. Bilindiği gibi, 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşmasıile birlikte Osmanlı Devleti Avrupa’daki aktif konumunu yitirmiş, merkez ile taşra arasındakibağlar zayıflamış ve gerileme dönemi başlamış olmasına karşın, Anadolu’da baş gösteren is-yanlar bastırılmış; 18. yüzyıl boyunca parasal alanda göreceli bir istikrar yakalanmış ve İstan-bul ile taşra vilayetler arasındaki parasal bağlar yeniden güçlenmeye başlamıştır.

Fakat, bilhassa mekanik darphane aletlerinin devreye sokulması ve sayılarının artma-sıyla birlikte, aşırı mangır emisyonuyla kamu finansmanı, ülkeye haddinden fazla yasak bakırpara girişine yol açmış, kalpazanlık faaliyetleri artmış, yine piyasada kötü paralar hakim olma-ya başlamış (Grasham Kanunu) ve enflasyon hızla yükselmiştir. Mali yapıyı tahrip eden bu gi-dişatı durdurmak amacıyla, mangır II. Ahmet tarafından 1691’de tedavülden kaldırılmıştır. Ar-dından da yeniden yoğun bir altın ve gümüş para basımına gidilmiş. Nitekim, aynı yıldan itiba-ren üretilmeye başlanan Zolta ve Sülüs denilen gümüş paralarla Tuğralı (1703), Zincirli (1713),Fındık (1716) ve Zer-i Mahbub (1729) denilen altın paralar bu dönemin uygulamalarıdır(Tabakoğlu, 1985: 280-83).

Daha önce bahsettiğimiz devletin gelirlerinin yetersiz kalması sorunu, aslında bu dö-nemde de kısmen devam etmiş, ancak ülke genelinde sağlanan göreceli siyasal ve ekonomikistikrar, para politikasında da istikrarın yeniden sağlanmasına yardımcı olmuştur. Yoksa bu dö-nemde genel olarak mukataa, cizye, avârız ve celebkeşan ağnâmı gelirlerinde devletin harca-malarını finanse etmeye yetecek gerekli artışların sağlanamadığı anlaşılmaktadır23. Ancak, herşeye rağmen devlet bu dönemde kamu finansmanında bazı köklü denebilecek ıslahat tedbirleri-ne müracaat etmiştir. Bunların bir kısmı tasarruf tedbirleriyle alakalı iken, diğer bir kısmı dev-lete yeni gelir sağlayacak alanlarla alakalıdır. Tasarruf tedbirleri olarak, hem cari harcamalarıazaltma hem de hazine borçlarını erteleme üzerinde durulmuştur. Yeni finansman imkanlarıolarak da, (i) yeni vergiler ve vergi artışları, (ii) bir finansman kaynağı olarak paradan yarar-lanma, (iii) zor durumdaki halkın vergilerinin ise zaman zaman düşürülmesi, hatta geçici olaraktamamen kaldırılması, (iv) üretim artışının teşviki ve (v) devlet adamlarının (özellikle askerizümreye mensup kişilerin) servetlerine yönelik gerek duyulduğunda müsadereye ve diğer ekmükellefiyetlere24 baş vurulması sayılabilir (Tabakoğlu, 1985: 120-67; 259-99).

18. yüzyılın başlarından itibaren altın sikkeler de yeniden bastırılmaya başlanmış vebunların kur değeri büyük ölçüde serbest piyasaya bırakılmıştır. Bunun dışında zaman zamançoklu ödemeler (poliçe vs.) de devreye girmiştir. Ancak, III. Selim’in ilk yıllarında Rusya veAvusturya’ya karşı yürütülen savaşın finansmanı, tutturulan göreceli istikrarı bozmuş ve1789’da büyük bir tağşiş kararı alınmıştır. Bu tağşiş kararıyla, kuruşun gümüş içeriği (9,4gramdan 6,9 grama) ve ağırlığı (17,4 gramdan 12,8 grama) yaklaşık üçte bir oranında düşürül-müştür (Pamuk, 2000a: 178). Osmanlı kuruşunun dönemin itibarlı parası İngiliz Sterlini karşı-sındaki değeri de giderek azalmış; 1740’da 5,7 olan kur, 1844’de 110 olarak gerçekleşmiştir(Çakır, 2001: 85). Bu dönemde daha sonraki yıllarda narh uygulamalarına da gidilmiştir.

Page 20: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

18

Bu dönemde parasal alanda yaşanan önemli bir gelişme de, Kahire (1834), İstanbul(1844) ve Tunus’un (1847) 19. yüzyılın ortalarına doğru altın ve gümüş sikkeler arasında sabitkura dayalı çift metal sistemine geçme ve tağşişlerden vazgeçme kararlarıdır. Ancak, devlete ekgelir sağlama amacıyla tağşişlerden vazgeçilmesi, her üç hükümete de pahalıya mal oldu; bu-nun yerine yüzyılın ortalarından itibaren dış borçlanma yolu kaçınılmaz hale geldi, ama so-nuçta bu uygulama bir anlamda kendileri için sonun başlangıcı oldu (Pamuk, 2000a: 203).

3.5. Beşinci Dönem: Mali Sistemin Krizi, Borçlanma ve Bankacılığın Gelişmesi

18. yüzyıl boyunca İmparatorluk özellikle Rusya ve Avusturya cephelerinde hemen hiçbitmeyen ve çoğunlukla da mağlubiyetlerle sonuçlanan savaşlarla boğuşmak zorunda kalmıştır.III. Selim’in yeni tahta oturduğu 1789 yılı içerisinde her iki orduyla girişilen savaşlar hementüm cephelerde ağır yenilgiyle sonuçlanınca, aynı yıl Fransa, İspanya ve Hollanda gibi bazıAvrupalı devletlerden dış borç alma girişimi oldu ise de, söz konusu devletler bu teklifi geriçevirmişlerdir (Pamuk, 2000a: 208).

İmparatorlukta hızla devam eden gerileme ve hatta çöküşü durdurmak için III. Selim ta-rafından başlatılan yenileşme hareketleri, II. Mahmut döneminde de devam etmiştir. Ancak,tüm hızıyla devam eden bu gerileme ve yenileşme girişimlerinin yanı sıra, Hazinenin finans-man sıkıntısı da hızla derinleşmekte idi. Dış borçlanma ile kapatılamayan finansman açığı,1809-1831 yılları arasında sürekli olarak başvurulan tağşişler sayesinde kapatılmaya çalışıl-mıştır. Fakat, bu tağşiş uygulamaları, adeta ‘parayı pul etmiştir’. Zira, 1808’de 5,9 gram olanOsmanlı kuruşunun gümüş içeriği, 1831’e gelindiğinde 0,5 grama gerilemişti. Paranın satın al-ma gücündeki bu şiddetli düşüşe karşılık, mal fiyatları sürekli yükseliyordu. II. Mahmut döne-minde değişik altın sikkeler üretildi, ama bunlardaki tağşişler gümüşe nisbetle sınırlı kaldı.

II. Mahmut döneminde başvurulan tağşiş uygulamalarının devlete ek gelir sağlamasınakarşılık, beraberinde getirdiği önemli maliyetler de vardı. Çünkü, genellikle;

- Tağşişler sonrasında paranın satın alma gücü azalır ve ulusal paraya güvensizlik başlar.- Nominal para arzında aşırı bir artış olacağından, fiyatlar yükselir.- Halkın ulusal paraya güveni sarsılınca, mübadelelerinde yabancı para kullanımını tercih

etmeye başlar; yani, para ikamesi ortaya çıkar ki bu durum ilgili ülkeye ek para transferianlamına gelir.

- Vergi gelirleri reel olarak azalacağından bütçe dengeleri bozulur.- Düşük ayarlı sikkeleri taklit etmek daha kolay olduğu için, para kalpazanlığı artar. Böylece

devletin tağşişten beklediği ek gelirin bir kısmı, bazı kalpazanlarca paylaşılmış olur.- Ulusal para biriminin geleceğine dair belirsizlik, kamu iç borçlanmasında risk primini artı-

rır. Dolayısıyla, kamu finansmanında iç borçlanma iyice güçleşir ve maliyeti artar.- Toplumun çeşitli sosyal ve ekonomik katmanlarından gelen muhalefet artar ve hatta kitlesel

isyanlara dönüşebilir25.

Osmanlı Devleti’nin 16. yüzyıldan beri (bilhassa kısa vadeli) mali sıkıntılarını aşma ko-nusunda çaldığı kapılardan biri de, sarraflardan26 iç borçlanma idi. Galata civarında toplanmışbu Yahudi, Rum ve Ermeni sarraflarına daha sonraları Galata Bankerleri denilmiştir. GalataBankerleri, sadece devlete kendileri borç vermekle kalmıyor, (özellikle 19. yüzyılda ve yoğunolarak da yüzyılın ortalarından itibaren) aynı zamanda devlete Avrupa piyasaların-dan/ülkelerinden kısa vadeli borç temin ediyorlar (bir anlamda Osmanlıya yabancı mali serma-ye akışını yönlendiriyorlar), gerektiğinde padişahın ve önde gelen bürokratların servetlerini yö-netiyorlar, Fransız tüccarlarının yerini alarak poliçe ticaretini ellerine geçiriyorlar ve üyelerinin

Page 21: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

19

bir kısmı, Darphane-i Amire gibi27, devletin en üst düzey para ve finans kurumlarının yönetici-liğini yapıyorlardı (Pamuk, 2000a: 219-20).

II. Mahmud’un 1839 yılında ölümünden ve aynı yıl açıklanan Tanzimat Fermanı’ndansonra, bir çok alanda olduğu gibi Osmanlı para sisteminde de köklü değişikliklere gidilmiştir.Tanzimat, uzun süredir devam eden batılılaşma ve sekülerleşme hareketinin kapsamlı olarakresmen tescilidir. Bu tarihten sonra, devlet para politikalarını belirlerken dini ilkelerden dahabağımsız ve Avrupa’lı ülkelere benzer davranmaya başlamıştır. Devletin para, bankacılık vefaiz konularında daha serbest davranmaya başladığı rahatlıkla söylenebilir28. Nitekim, İmpara-torluk tarihinde bankalar 1840 sonrasında kurulmaya ve gelişmeye başlamıştır.

Nitekim, 1840 yılında Osmanlı Devleti ilk olarak İstanbul yöresinde kaime ya da kaime-i mutebere-i nakdiye29 ya da daha sonraları sehim denilen toplam 40 milyon kuruş değerindekağıt paraları (esham) basmaya başlamıştır30. Bugünkü dille “para yerine geçen kağıt” anlamı-na gelen bu kağıt paralar, aslında bugünkü anlamda “bir para olmaktan çok, Fransa’dakiassignatlar gibi, faiz getiren borç senetleri ya da hazine bonosu niteliğindeydi” (Tekeli ve İl-kin,1997: 45). İlk kaimelerin her biri 500 kuruş değerinde, 8 yıl vadeli ve yılda yüzde 12,531

faiz geliri sağlıyordu (Pamuk, 227). Daha sonra bunları faizsiz kaimeler izledi. Bankerlerin e-lindeki faizli kağıt paralar prim yaparken, faizsizler dörtte bir değerine düştü32 (H. Kazgan vd.,2000: 35).

1840’da kaime basımına geçişi hazırlayan koşullar arasında özellikle II. Mahmut döne-minde yaşanan savaşlar, iç isyanlar ve Yeniçeri Ordusu’nun kaldırılarak yerine kurulan Asakir-i Mensure-i Muhammediye’nin teşkili için artan mali yük ve dolayısıyla artan hazine açıklarısayılabilir. Ayrıca, en fazla ve en hızlı sikke tağşişinin yapıldığı II. Mahmut döneminden sonra,artık paranın tağşişe tahammülü kalmamıştır (Akyıldız, 2003: 39-40). Dolayısıyla, birinci kai-me uygulamasında amaç, her türden ödemelerde mübadele aracı sağlamanın yanı sıra, asıl ola-rak devletin iyice sıkışan maliyesine tipik bir iç borç senedi rolüyle ek gelir sağlamaktı. Zira,Tanzimat reformlarının yerine getirilmesi, bir miktar finansmana ihtiyaç duyuyor idi. Ancak,kaimelerin kupürlerinin büyüklüğü33 nedeniyle mübadele aracı olmaktan çok, değer saklamaaracı olarak kullanılmaya başlandığı için, nakit sıkıntısı baş göstermiştir. Ayrıca, kaimelerinsadece iç piyasada kullanıma dönük oldukları unutulmamalıdır. Dış ödemelerde, madeni para-lar üzerinden poliçeler kullanılıyordu (Tekeli ve İlkin,1997: 46). Esasında ilk kaimeler alt yapıbakımından hazırlıksız ve hızlı bir şekilde piyasaya çıktığı için son derece basit, taklide müsaitve tedavüle uygun olmayan tuhaf bir şekil ve boyutta imal edilmişti. Bu durum kısa süre içindekalpazanların dikkatini çekmiş ve kaimeler taklit edilmişti (Akyıldız, 1996: 87).

1844 yılına gelindiğinde, halkın kaimelere alışması ve kaimelerin kabul görmeye baş-laması dolayısıyla yeterince güvenin tesis edildiği düşünülerek, kaimelerin faiz oranı yarıyaindirildi. Bir müddet sonra kolay bir şekilde gerçekleşebilen kalpazanlık sorunu başladı veyüzyıllarca değerli madeni paralara alışmış halkın aslında bu paralara fazla itibar etmediği an-laşıldı. Nitekim, 1844 başında alınan bir kararla, yeniden madeni paraya dönülmüştür. Bunagöre, para sistemi esas olarak kuruş sistemine dayalı bir çift metal sistemi olacak ve 100 kuruş1 altına eşit olacaktır34 (Tekeli ve İlkin, 1997: 46).

Giderek taklitleri çoğalan kaimeler, 1852 yılında yoğun bir toplama kampanyasıyla (ia-ne-i umumiye) birlikte Beyazıt meydanında yakılmıştır. İki yıl sonra 1854’te Kırım Savaşı’nınfinansmanı için faizsiz ordu kaimesi adı verilen yeni kaimeler piyasaya sürülmüş olsa da, fazlarağbet görmemiştir. Ordu kaimeleri sadece savaşın geçtiği bölgeler olan Silistre, Vidin, Erzu-rum, Van ve Trabzon eyaletlerinde tedavülde olmaları için çıkarılmış olmalarına rağmen, za-

Page 22: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

20

manla diğer eyaletlere de yayılmış olması nedeniyle, amaçlananın dışında bir tedavül alanı o-luşturmuştur. Ordu kaimesi uygulamasına 1857 yılında son verilmiştir (Akyıldız, 2003: 55-57).Ordu kaimesi uygulamasıyla, gerekli finansmanı temin edemeyen İmparatorluk, aynı yıldanbaşlamak üzere yoğun bir dış borçlanma trafiğine sahne olacaktır.

Kırım Savaşı’nın İmparatorluğu soktuğu mali yükün ordu kaimesiyle finanse edileme-mesi üzerine, yeni kaynaklar aranmaya başlanmıştır. Alternatifler arasında yeni kaime basımıve Avrupa’dan borç alınması vardır. Ancak kaime basımına, kaimenin itibarına daha fazla zarargetirmemek için başvurulmamıştır. Avrupa’dan borçlanma sürecinde yaşanacak müzakerelerede Hazinenin dayanması söz konusu olmadığı için, Avrupa’dan borç alınıncaya kadar cari har-camaları karşılamak üzere İstanbul Emtia Gümrüğü malından esham-ı mümtâze çıkarılması ka-rarlaştırılmıştır. Yeni eshamın çıkarılmasındaki amaç Avrupa’dan alınacak borcun hafifletilme-si, Hazine’nin acil kaynak ihtiyacının sağlanması ve kaimenin itibarının korunmasıydı. Bu he-deflere kısmen ulaşılması üzerine, 1854 yılında çıkarılan 70.000 keselik esham-ı mümtâze, te-davül süresi olan üç senenin sonunda mutasarrıflarına hazine tahvili verilerek piyasadan çekil-miştir. Ancak, alınan bu tedbirlerin hazinenin cari ihtiyaçlarına cevap verememesi ve alınan dışborçların ödeme zamanının yaklaşması nedeniyle 1859’da yeni bir esham olan esham-ı cedidepiyasaya sürülmüştür (Akyıldız, 2003: 73-76).

1852 yılına kadar nispeten başarılı gözüken kaime uygulaması, bu tarihten itibaren faizgeliri sağlamayan kaimelerin piyasaya sürülmesi ve itibari değerlerinin hızla azalması sonucu,enflasyonu körüklediği ve yaygın protestolara neden olduğu gerekçesiyle 1862’de piyasadantamamen kaldırılmıştır. İlk kaimeler tedavülde olduğu sürece, bu etkilerinden başka GalataBankerleri’nin spekülatif kazanç elde etmelerine, piyasada bozuk para sıkıntısının yaşanmasınave yoğun biçimde kalpazanlık faaliyetlerine yol açmıştır. Bu nedenlerden dolayıdır ki, kaimele-rin kaldırıldığı 1862 Eylülünde Osmanlı halkı adeta bayram etmiştir. Ancak kaimelerin olum-suz etkileri tedavülden kaldırıldıktan sora da devam etmiştir. Özellikle kaimelerin tedavüldeolduğu dönemden kalan alacak-verecek davaları, önceki dönemden kalan borç anlaşmaları,maaşlarda gerileme ve işlemlerin nakitle yapılmaya dönmesiyle piyasada yaşanan nakit sıkı-şıklığı, bunların başlıcalarıdır. Bütün bunlara rağmen, kaimenin kaldırıldığı tarihten sonra, maliaçıdan gelir-gider dengesizliğinin önemli ölçüde azaldığı da görülmektedir (Ak yıldız, 2003:151-154).

İkinci kaime denemesi, 1876’da35 moratoryum36 ilanından sonra başlamış ve ancak bir-kaç yıl sürebilmiştir (Pamuk, 2000a: 228-29). Bu defaki kaime denemesi, esas olarak OsmanlıBankası’nın da nezaretinde, 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasındagerçekleşmiştir. Savaş giderlerinin finansmanını sağlamak amacıyla ilk olarak 2 milyon kaime27 Ağustos 1876 tarihinde İstanbul’da esham faizlerinin ve memurların ödenmemiş maaşları-nın Maliye hazinesinden ödenmesiyle tedavüle çıkmıştır. Ancak, bu miktarın ihtiyacı karşıla-maması üzerine, 1 milyon değerinde ihtiyat kaimeleri 11 Kasım 1876 tarihinde piyasaya sü-rülmüştür. Bununla birlikte, hükümet artan askeri harcamaları karşılamak ve mali açığı azalt-mak amacıyla kamuoyunu gönüllü olarak devlete yardıma çağırmış ve nitekim halktan paradesteği de gelmiştir. Ancak, savaşın devam etmesi nedeniyle paraya olan ihtiyaç da artmayadevam etmiştir. Bunun sonucunda, 23 Şubat 1877 tarihinde 7 milyon liralık yeni tertip kaimelerpiyasaya sürülmüştür. Savaşın genişlemesiyle beraber, artan askeri harcamalar ve düzenli top-lanamayan gelirler, paraya olan ihtiyacı daha da artırmıştır. Nitekim, Tanzimat’tan o ana kadargeçen süre içerisinde devletin gelirleri ile giderleri arasındaki negatif fark (açık), bazı yıllar ol-dukça yüksek seyretmiştir (Çakır, 2001: 58). Bunun neticesinde, 26 Ağustos 1877 tarihinde 6milyon liralık yeni kaime çıkarılması karara bağlanmıştır. Böylece, piyasadaki toplam kaimemiktarı 16 milyon liraya çıkmıştır.

Page 23: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

21

Bu kaimeler tedavülde olduğu süre zarfında piyasada kalpazanlık, enflasyon ve pahalı-lık, ödemeler dengesinde bozulma ve nakit para sıkıntısı gibi birinci uygulamaya benzer so-nuçlar ortaya çıkarmıştır. Söz konusu kaimeler beklenen karşılığı bulamadıkları gerekçesiyle,çok geçmeden toplanmış ve yine Beyazıt meydanında 1878 tarihinde halkın huzurunda yakıl-mıştır. Ancak, bu kaimelerin kaldırılması, birincisi kadar kolay olmamıştır. Nitekim, kaldırıl-masının üzerinden onaltı sene geçmesine rağmen, söz konusu kaimelerin hâlâ imha edilememişolması bunun bir göstergesidir (Akyıldız, 2003: 241). Bu kaime denemesinin başarısız olması-nın sebepleri olarak; bu kaimelerin faizsiz basılması, 1875 yılında yapılan moratoryum ilanınıngerek iç ve gerekse dış sermaye piyasalarında Osmanlı tahvillerine karşı güveni çok köklü bi-çimde sarsmış olması ve birinci kaime uygulamasının halk gözünde dumura uğraması göste-rilmektedir (Akyıldız, 1996: 172).

Son kaime uygulaması ise, Birinci Dünya Savaşı döneminde devreye sokulacaktır.Dünya savaşının geniş boyutları nedeniyle Osmanlı Devleti de diğer devletler gibi savaşın fi-nansmanı için 1915 yılında kaime uygulamasına gitmiştir. Ancak, bu son kaime uygulamasınındiğerlerinden farklı yönleri olduğunu belirtmekte fayda vardır. Birincisi ve en önemlisi, bu uy-gulamada kaimelerin çok sağlam bir karşılığa sahip olmalarıydı. Bir diğer önemli farklılık ise,halkın gözünde saygın bir yere sahip olan Düyûn-u Umûmiye İdaresi gibi güçlü bir kuruluşunişin içine dahil edilmesi ve kaimenin bu kurumun denetimi altında çıkarılmasıdır. 1915 kaimeside öncekiler gibi değer kaybına uğramış, kalpazanlık faaliyetlerine konu olmuş ve savaşın daetkisiyle enflasyona yol açmıştır. Bu kaimeler, Osmanlı Devleti’nden sonra da devam etmiştir.Türkiye Cumhuriyeti, İstiklâl Savaşı’nın yaralarını sarıncaya kadar bu paraların tedavülünemüsaade etmiştir. Nitekim, bu yaralar sarılır sarsılmaz kendi parasını basmak için girişimlerdebulunmuş ve 4 Eylül 1928 tarihinde Osmanlı kaimeleri tamamen ortadan kalkmıştır (Akyıldız,1996: 248).

Dikkat edilecek olursa, Osmanlının son döneminde yaşanan kağıt para (kaime) uygula-maları, hep olağan-dışı dönemlerde –genellikle de savaş dönemlerinde- finansman amaçlı ola-rak gündeme gelmiştir. Savaşların halk nezdindeki kutsallık anlayışı, muhtemelen devleti buyolla finansman temini konusunda cesaretlendirmiştir.

Halk tarafından değersiz olarak görülen kağıt paralar, değerli maden sikkelerin yerinepiyasada çokça tedavül etmeye başladığında, Grasham Kanunu işlemeye başlamıştır(Noviçev,1979: 106). Kaime uygulamasının beklenildiği gibi gitmediği anlaşılınca da, yenidenmadeni paralara geçilmiştir. Örneğin, 1843 yılında yeniden altın sikke, ertesi yıl da gümüş sik-ke üretimine başlanmıştır37. Bu, aslında Osmanlı parasında standardı sağlamak amacıyla ger-çekleştirilen yeni bir tashih-i sikke işlemidir. Ancak, bu durumun, tağşişleri hazineye ek gelirkaynağı olmaktan çıkarması, dış borçlanmayı biraz daha kaçınılmaz hale getirmiştir (H.Kazgan vd., 2000, 23). Belli bir altın/gümüş oranının (15,09) sabitleştirildiği bu uygulamaylabirlikte, 1879’da yayınlanan Meskukat-ı Osmaniye Kararnamesine kadar esas itibariyle çiftmetal sistemi niteliğindeki para sistemi, tek metal sistemi uygulamasına geçmiştir. Bu tarihtenitibaren tağşiş uygulamasına da son verilmiş ve sikkeler 1922 yılına kadar aynı standartta kal-mıştır. Bu dönemde bozuk para gereksinimini karşılamak üzere 5, 10 ve 20 paralık bakır sik-keler ve 1910 yılından itibaren de nikel sikkeler üretilmiştir. 1881 yılında ise, İmparatorluk çiftmetal sistemini esas itibariyle terk etmiş, onun yerine altın standardını benimsemiştir. Ancak,mevcut gümüş sikkeler yurt içi ticarette kullanılmaya devam ederken, uluslararası ödemelerdedaha itibarlı altın sikkeler kullanılmıştır. Böylece, fiilen bir topal standart ya da topal mikyasdönemi başlamıştır (Pamuk, 225-26, 235-36). Bir anlamda, dahilde gümüş, hariçte altın uygu-laması söz konusu olmuştur. Fakat, İmparatorluğun son dönemlerinde de yine çeşitli para böl-geleri varlığını korumaya devam etmiştir.

Page 24: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

22

Bize göre, Osmanlının Batılı devletler kadar zengin olmadığı halde altına geçmesi, as-lında o dönemde iktisaden gelişme treninin gerisinde kalmış olsa da, batıya olan ödemelerindebiraz zorunluluktan biraz da ülkenin uluslararası kredibilitesini ve onurunu koruma kaygısındankaynaklanmıştır.

İmparatorluk, bir önceki yüzyıldan beri kendisini sürekli olarak yoğun bir şekilde uğ-raştıran Kırım Savaşı sırasında 1854 yılında ilk olarak Londra, Paris ve Viyana gibi Avrupafinans piyasalarından uzun vadeli tahvil satışıyla borçlanmaya başladı. Yirmi yıl kadar bu tarzdış borçlanmayı sürdürdükten sonra, 1876’ya gelindiğinde, alınan borçların toplamı 200 milyonsterlini bulmuş ve geri ödemesi yapılamaz hale gelmiştir. Uzun müzakereler sonunda 1881’debu borçların itibari değeri yarıya indirilmiştir.

Yalnız, bu arada 1856 yılında bir İngiliz sermaye grubu tarafından Osmanlı Bankası ku-rulmuş ve banka özel ticari bankacılık faaliyetleriyle birlikte, hazine işlemleri ve devlete kısavadeli borç temini işlevlerinin yanı sıra, devletin emisyon bankacılığı görevini de üstlenerek,paranın arz ve tedavülü ile yukarıda belirtilen dış borçların ödenmesinden de sorumlu tutul-muştur. Dış borçların geri ödenmesi ciddi sorun haline gelince de, Düyûn-u Umûmiye İdaresikurulmuş ve Osmanlı dış borçlarının ödenmesi konusu, bu kurumun sorumluluğuna bırakıl-mıştır. Buna göre, bu kurum devletin gelirlerinin önemli bir kısmını Birinci Dünya Savaşı’nakadar geçecek 30 yıllığına denetimi altında tutacaktır.

Ancak, yüzyılın sonlarına doğru İmparatorluk, Avrupa finans piyasalarından yenidenborçlanmaya başlayacaktır. Zira, bu yıllarda devletin sürekli büyüyen mali açıklarının finans-manında, kağıt para basmak ve dış borçlanma dışında bir seçeneği kalmamıştı (Pamuk, 2000a:232).

Osmanlı para sistemiyle ilgili belki de en son ve en önemli olaylardan biri de, BirinciDünya Savaşı devam ederken 1916 yılında yürürlüğe giren Tevhid-i Meskûkat Kanunu’dur. BuKanunla getirilen düzenlemeler şunlardı (Pamuk, 2000a: 241):

- 1844 öncesinden kalma sikkelerin tedavülden kaldırılması.- 1 altın liranın 100 gümüş kuruşa eşitlenmesi.- Devlete yapılan ödemelerde gümüş paranın kullanılması halinde, tavanın 300 kuruş ola-

rak belirlenmesi.- Gümüşle yapılan ödemelerde, taşrada geçerli değişik kur değerlerinin iptal edilmesi.- Sistemin topal ayağı olan gümüş paranın artık tamamen devreden çıkıp, para biriminin

sadece altın üzerinden tanımlanmasıdır (altın standardına dönüş).

Böylece, Birinci Dünya Savaşı süresince kağıt para uygulaması, tüm dünyada olduğugibi Osmanlı Devletinde de savaş sonrasında yerini yeniden altın standardına bırakmıştır. Ama,çok geçmeden bundan da vazgeçilmiştir. Tekrarlamak gerekirse, demek ki, Tanzimattan Cum-huriyete kadar 1844-1862, 1876-1878 (veya 1880) ve 1915-192338 olmak üzere, değişik dö-nemlerde kağıt para (kaime) uygulamasına gidilmiştir.

Bu arada, savaş döneminde fiyatlar da bir yandan mal arzı yetersizliği nedeniyle, biryandan da aşırı parasal genişleme nedeniyle hızla yükselerek, 1914’ün ortalarından 1918’insonlarına kadar 18 kat artmıştır.

Page 25: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

23

4. Sonuç

Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü altı asırdan uzun süre zar-fında uygulanan para sisteminin ve değişik dönemlerde icra edilen para politikalarının hangikoşullar altında nasıl uygulandığı ve ne gibi sonuçlar doğurduğu incelenmiştir. Çalışmada, ön-ce bu çok uzun dönem zarfında geçerliliğini büyük ölçüde koruyan bu ilkeler, aslında Osmanlıöncesi diğer Müslüman devletlerde de değişmeyen bir gelenek halini almış ilkelerdir. Fakat,altı asrı aşkın bir zaman zarfında doğal olarak yeknesak bir para sisteminden bahsetmek müm-kün olmayacaktır. Çünkü, para sistemini belirleyen sosyal, ekonomik ve politik koşullar za-manla değiştikçe, uygulanan para politikaları da değişmeye mahkum kalacaktır. O nedenle, bizde çalışmamızı daha analitik olması bakımından beş ana döneme ayırdık.

Bu dönemlerden birincisi, İmparatorluğun başlangıcından, Fatih döneminin sonlarınayakın süren nispeten istikrarlı bir dönemdir. Bu dönemin ayırt edici özelliği, gümüşe dayalı tekmetal sisteminin hakim olması ve II. Mehmet döneminde devlete gelir sağlamak amacıyla altıdefa büyük tağşiş uygulamasına müracaat edilmesidir.

İkinci dönem, ilk altın sikkenin bastırıldığı 1479 yılından 1586-87 büyük tağşiş kararı-nın alındığı tarihe kadar geçen dönemi kapsamaktadır. Bu dönemin temel özellikleri olarak;güçlü altın paranın tedavülde olmasının yanı sıra, diğer ülkelerin paralarının da kullanımıylaçoklu metal sistemine geçilmesi ve hatta İmparatorluğun merkeze uzak bölgelerinde farklı paratedavül bölgelerinin oluşması ve son olarak da, iktisat tarihçilerinin ‘fiyat devrimi’ dediği za-man içerisinde enflasyonist ortamın doğmasıdır.

Üçüncü dönem, 1586-87 büyük tağşiş kararından yaklaşık olarak 17 yüzyılın sonlarınakadar geçerli olan bir dönemdir. Bu döneme damgasını vuran, 1586-87 büyük tağşiş kararı ol-muştur. Zira, bu karar, devletin para sitemini kısa vadeli sikke tashihi politikalarına kurban et-miştir; yabancı ülke paraları yerli parayı ikame etmeye başlamış, ‘pul’ olarak addedilen bakırparalar piyasada bollaşmış ve para kalpazanlıkları revaç bulmuştur. 17. yüzyılın sonlarından19. yüzyılın ortalarına kadar süren dördüncü dönem, yeniden milli paraya dönüş ve nispi olarakistikrarın yakalandığı yıllar olmuştur. Ancak, bu dönemde özellikle II. Mahmut döneminde ya-pılan bir dizi gereksiz tağşiş uygulaması, devletin para sistemini ve mali yapısına büyük tahri-bat vermiş ve ardından da tağşiş uygulamalarından ebediyen vazgeçilmiştir.

Son dönem ise, 19. yüzyılın ortalarından İmparatorluğun sonuna kadar geçen süreyikapsar. Bu döneme damgasını vuran özellik, devletin finansman kaynağı olarak tağşiş politika-sını terk etmesiyle birlikte, çöküş döneminin ve kaybedilen savaşların getirdiği giderek artanfinansman sorununa yeni bir kaynak olarak başvurulan kaime uygulamaları, başarılı neticevermemiş, kağıt ve madeni paralar arasında sık sık git-gel politikaları yaşanmıştır. Bu politika-lar, ulusal ve uluslararası düzeylerde para sistemine olan güveni büyük ölçüde yok etmiş ve dışborçlanma giderek tek finansman kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır. Ancak, bu da çözümolmak yerine, İmparatorluğun emperyalist devletlerin pençesine düşüş sürecini daha da hızlan-dırmıştır.

Dipnotlar1 Peygamber döneminde ne Mekke’de ne de Medine’de özel olarak para basımına gidilmemiş; daha öncedenKureyş döneminde buralarda tedavülde bulunan paralardan Rum/Bizans altın dinarı “Rûmiyye veya Herakliyye”ile Fars/Sasani gümüş dirhemi “Kisreviyye” ve yemen dirhemi “Himyeriyye” (Kallek, 1997: 54; Cipolla, 1993:21) ve bu devletlerin kullandığı ölçüler kullanılmıştır. Çünkü, altın ve gümüş o dönemde Arap yarımadasında ve

Page 26: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

24

çevre ülkelerde devletler arasında mübadele ve değer ölçüsü olarak kullanılan para birimi idi. Yani, o dönemde birtür çift metal sistemi yürürlükte idi. Ayrıca, bu dönemde İslamiyetin yerleşmesine önem verilmiş, yöre halklarınınyerleşik geleneklerine müdahale edilmek istenmemiş; dinin özüyle çatışmayan gelenekler konusunda serbestiyettanınmıştır. Nitekim, Peygamber’in hanımlarına verdiği mehir ile zekatın ölçüsünü dirhem ve dinar cinsinden ta-yin ettiği sahih hadis kitapları tarafından doğrulanmaktadır. Hatta, Peygamberin sikkelerin kırpılmasını (ya dabunlardan parçalar koparılmasını; yani, resmi veya gayri resmi tashih-i sikke ya da tağşiş uygulamasını) kesin ola-rak yasakladığını; çünkü, bu işlemin “hile ile o sikkenin ağırlığını eksiltmek” olarak kabul ettiğini görüyoruz. Bukonuda Kur’an’da ve Peygamber’in hadislerindeki ölçü ve tartıyla ilgili genel ilkelerin para hususunda da esasalındığı anlaşılmaktadır. İlk İslami sikkelerin hangi halife döneminde basıldığı konusunda ihtilaf vardır. Kimileri-ne göre, ilk sikkeler Halife Ömer zamanında Suriye ve Mezopotamya’da gerçekleştirilen ilk fetihlerden sonra eskisikkelerden hiç farklı olmayan bir şekilde (tabii arkasından gelen halifeler de benzer uygulamaları takip etmiş);kimilerine göre ise, ilk İslam sikkeleri, Fars dirhemlerinin mağşuş olması nedeniyle, Emevi Halifesi Abdülmelik b.Mervan tarafından 694’te (h. 75) basılmıştır. Hatta, Halife Abdülmelik’in Bizans paraları üzerindeki karakterlerideğiştirmiş ve “Allah şahittir ki, Allah’tan başka tanrı yoktur” ibaresini yazdırmıştır (El-Haseni, 1996: 59-61;Hamidullah, 2003: 985-86; Cipolla, 1993: 22). Fakat, Hz. Ömer döneminden itibaren mevcut Bizans ve Sasaniparaları kullanılmaya devam edilmekle birlikte, üzerlerine kendilerine ait bazı ibareler de eklenmiştir (Kallek,1997: 55). Aynı şekilde, Osmanlıların da ilk yıllarda Selçukluların parasını veya İlhanilerin akçesini kullandıkları-nı anlıyoruz (Uzunçarşılı,1982: 547).2 Mukataa, Osmanlı bütçelerinde yer alan temel gelir kaynaklarından biridir. “Bunlar doğrudan devlet işletmeleri,devlete ait bir gelir payının tahsili işi, inhisar (tekel) haline getirilen her hangi bir kuruluşun işletme hakkı veyaüretilen malı satın alma tekeli (monopson) oluşturma gibi özellikler taşıyabilirler. Kara ve deniz gümrükleri, darp-haneler, maden ve şaphaneler buna örnek olarak verilebilir. .... Mukataalar başlıca üç yöntemle işletilirdi. Bunlar;iltizam, emanet ve XVII. yüzyılın sonlarından itibaren malikanedir” (Tabakoğlu, 1986: 269). Darphaneler, üçeryıllık dönemler itibariyle iltizam yöntemiyle belli bir bedel karşılığında özel teşebbüs tarafından işletilirdi.3 İmparatorlukta para krizlerinin çok fazla yoğunlaştığı ve dolayısıyla darphanelerin kapandığı yıllar, 17. yüzyılarastlar. İleriki alt bölümlerde bu konuda etraflı bilgi verilecektir.4 Yani, elinde külçe altınla, eski sikke ile ya da standardı bozulmuş madeni para ile gelen herkesin belli bir komis-yon ödedikten sonra, yeni sikke bastırma/değiştirme hakkı vardı.5 Burada dikkate alınan tasnif, büyük ölçüde Sahillioğlu (1978), Pamuk (2000a) ve Tabakoğlu (1986) dikkate alı-narak yapılmıştır.6 Akçe, “beyaz, parlak, temiz” manalarına gelmektedir. Nitekim, “ak akçe kara gün içindir” atasözü de bunu teyitetmektedir. Aslında, İslam geleneğinde gümüş sikkelere dirhem, altın sikkelere ise dinar veya miskal denilmiştir.Bunların adları da ağırlıklarındaki tartı birimlerinden geliyordu; gümüş para şer’i dirhem (2.97 gram), altın paraise miskal ağırlığında (4.25 gram) idi. Ancak, belki de ilk Osmanlı paraları bu ölçülere uymadığı için, akçe olarakadlandırılmıştır (Sahillioğlu, 1989: 224-25).7 Buna daha sonraları Moğolca’dan alınan akçe ya da Akçe-i Osmânî veya Osmânî denilmiştir (Uzunçarşılı,1982:348).8 Osmanlılar bu tarihe kadar Selçukluların parasını veya İlhanilerin akçesini kullanmışlardır (Uzunçarşılı,1982:547).9 Paralara tuğra ile isim yazılması ilk olarak I. Murad ve Emir Süleyman’ın sikkelerinde görülmüştür(Uzunçarşılı,1982: 348).10 Bu tarih, (Pamuk, 2000a: 66)’da 1477-78; H. 882 olarak verilmiştir.11 Avrupa ülkelerinde bu tarihlerden daha öncesini ve sonrasını da içine alan fiyat hareketleri ve paranın değerikonusunda Cipolla (1993)’ün V. ve VI. bölümlerine bakılabilir. Kitabın özellikle 87. sayfasında değişik ülkelerde1 pounda tekabül eden saf gümüş miktarının nasıl arttığına dair örnekler verilmektedir. Örneğin, bu miktar 1500-1800 yılları arasında İngiltere’de 172 gramdan 330 grama, Fransa’da 22 gramdan 390 grama, Milano’da 9 gram-dan 390 grama ve Venedik’te 6 gramdan 390 grama yükselmiştir.12 Bu görüşe karşı olanlar, Yeni Dünya’dan gelen kıymetli madenlerin sadece gümüş olduğunu ve bunun da sadeceAvrupa’ya değil, tüm Asya’ya ve özellikle de Çin’e aktığını; altının ise, tam tersi yönde aktığını iddia etmişlerdir(daha fazla bilgi için, Pamuk, 2000a: 125).13 Akçenin fiili tağşiş dolayısıyla kenarının kırpılması veya bölünmesi şeklinde olmuştur.14 Bu konuda daha geniş bir tartışma ve analiz için bakınız: Erdem, 2005.15 Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız: Akdağ, 1995: 291-94.16 Bu dönemde tashih-i sikkeye müracaat edilen yıllar konusunda iktisat tarihçileri farklı tarihlerden bahsetmekte-dirler. Örneğin, Tabakoğlu’na göre bu yıllar 1606, 1618, 1659 ve 1666 iken (Tabakoğlu, 1986: 303); Pamuk’agöre söz konusu yıllar 1600, 1618, 1624 ve 1640’tır (Pamuk, 2000a: 153). Sahillioğlu’na göre, akçenin gümüşü-nün resmen ayarlanma tarihi 1697’dir (Sahillioğlu, 1989: 226). Bu kaynağa göre, akçenin zamanla ağırlığındameydana gelen düşüşler aşağıdaki gibidir:

Page 27: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

25

Tablo 1: Zamanla Akçenin Ağırlığında Meydana Gelen Düşüş

Yıllar 100 DirhemdenÜretilen Adet

Gram

1431 260 1.1811460 330 0.9311480 400 0.7681491 420 0.7311572 450 0.682

1584-86 800 0.3841600 950 0.323

1618, 1624, 1641 1000 0.3071685 1250 0.2561688 1700 0.1881692 2300 0.1391696 1900 0.1691697 1800 0.1781705 1900 0.169

Kaynak: Sahillioğlu, 1989: 226.17 Nitekim, o dönemin doları diyebileceğimiz Venedik Dukası’nın akçe karşısındaki değerinde zamanla meydanagelen değişimi anlamak için, aşağıdaki tabloya bakmak yeterlidir:

Tablo 2: Bir Venedik Dukası’nın Akçe Olarak DeğeriYıl Akçe Yıl Akçe Yıl Akçe1431 35 1509 55 1653 1801436 36 1529 57 1659 2201467 40-42 1547 60 1660 3001475 45 1585 110 1665 330-2501481 47 1587 120 1690 330 sağlam

400 çürük1486 48 1618 150-120 1707 3601487 49 1624 400-120 1721 3751491 52 1640 250-120 1728 4001496 54 1645 160 1737 440

Kaynak: Sahillioğlu, 1989: 227.18 Yeniçerilerin sayısı, 16. yüzyılın ikinci yarısında 13 binden 38 bine çıkmıştır (Pamuk, 2000a: 143-61).19 Zira, Tabakoğlu Osmanlı maliyesiyle ilgili belli bir döneme özgü araştırmasında bu sebepleri ana başlıklar ola-rak; (i) askeri harcamalardaki artışlar, (ii) üretim yetersizliği ve gelir düşüklüğü, (iii) iç güvensizlik, (iv) İç ve dışkonjonktürel gelişmeler, ve (v) merkezi para ekonomisine geçişin hızlanması olarak sıralar (Tabakoğlu, 1985:203-55).20 Nedenleri konusunda bakınız: Pamuk, 2000a: 159.21 Bu dönemde Osmanlı topraklarında yerli para birimini ikame ederek tedavül eden yabancı para birimlerininbaşlıcaları şunlardı: Hollanda taleri (esed-i guruş), İspanya’nın sekiz reallik büyük gümüş sikkesi, Avusturya Tale-ri, Polonya Zolotası, Venedik Dükası ve Macar Altını (Pamuk, 2000a: 161).22 Piyasaların bozuk para ihtiyacını ifade için o döneme ait meşhur bir deyim vardır; “füls-i ahmere (kızıl renklibakır sikkeye) muhtaç olmak” diye.23 Örneğin, mukataa gelirleri 1692’den 1734’e kadar net olarak yaklaşık 285 milyon akçeden 391 milyon akçeyeyükselmiştir (özellikle 1710’dan sonra ciddi ölçüde düşmüştür). Genel bütçe içerisinde bazı yıllar yarıya yakındenecek kadar önemli bir paya sahip olan cizye gelirleri ise, 1690’dan 1750’ye yaklaşık 312 milyon akçeden 669milyon akçeye yükselmiş, fakat hem yıldan yıla istikrarsızlıklar olmuş hem de 1700’lerin başlarında fazla artma-mıştır. Diğer yandan, bütçe gelirlerinin yüzde 10 dolayında kısmını oluşturan avarız (düzensiz ve olağan-dışı) ge-lirleri, bu dönem zarfında neredeyse sürekli azalmış; 1691’de 186 milyon akçe iken, 1742’de 134 milyon akçeyedüşmüştür. İstanbul’a getirilen koyunlarda alınan Celebkeşan Ağnamı vergileri ise, dönem boyunca hemen hemendeğişmemiş, 11 milyon akçe dolayında kalmıştır (Tabakoğlu, 1985: 120-67).24 Bunlar; pişkeş denen hediye, vezaret veya tuğ-ı hümayun câizesi ve sefer bedelleri gibi kalemlerdir Daha genişbilgi için bakınız: Tabakoğlu, 1985: 298-99.

Page 28: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Prof. Dr. Ekrem Erdem

26

25 Nitekim, Osmanlı döneminde tağşişler sonrasında bir çok defa esnaf ve yeniçeri ayaklanmaları görülmüştür.Hatta, çok yakınlardan bir örnek olarak; 19 Şubat 2001’de patlak veren ve döviz kurunun piyasada dalgalanmayabırakılma kararıyla birlikte ortaya çıkan para krizinin hemen ardından, özellikle esnaf kesiminin ülkenin hemenher yanında sergilediği çok şiddetli gösteriler verilebilir. Hele güçlü işçi sendikalarının olduğu ülkelerde tağşiş yada devalüasyon sonrasında çalışanların protestosu çok şiddetli olabilmektedir. Nitekim, özellikle 1990’lı yıllarınikinci yarısında para krizi yaşayan ülkelerde (hele de Arjantin başta olmak üzere, Latin Amerika ülkelerinde)günlerce süren geniş halk ayaklanmaları olmuş ve ardından uzun süren siyasal istikrarsızlıklar baş göstermiştir.Nitekim, Türkiye’de de alınan tüm devalüasyon kararlarının ardından o iktidarların koltuğu sallanmış; ya sonrakiseçimleri kaybetmiş ya da kısa-orta vadede onu bir askeri darbe takip etmiştir. 7 Eylül 1946’da devalüasyon kararıalan CHP’si, 1950’de iktidarı kaybetmiş ve bir daha da tek başına iktidara gelememiştir. 4 Ağustos 1958’de de-valüasyon kararı alan Adnan Menderes’in Demokrat Parti’si ise, iki yıl sonra acı bir askeri darbe ile iktidardanuzaklaştırılmış, ardından dönemin başbakanı ve bazı bakanları idam edilmiş ve parti bir daha açılmamak üzerekapatılmıştır. 10 Ağustos 1970’de devalüasyon kararı alan Süleyman Demirel’in AP’si de, 12 Mart 1971 AskeriMuhtırası ile iktidardan uzaklaştırılmış ve bir daha tek başına iktidara gelememiştir. 24 Ocak 1980’de devalüasyonkararı alan yine Süleyman Demirel’in başbakanlığını yaptığı AP ve MHP azınlık hükümeti ise, aynı yıl içinde ger-çekleşen 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile iktidardan uzaklaştırılmış ve ardından partileri kapatılmıştır. Hatta, bupartilerden AP yasal olarak bir daha siyasi faaliyetlerine devam edemeyecektir; MHP ise, ancak yıllar sonrasındayasal olarak yeniden siyasi faaliyetlerine devam edebilecektir. Her iki parti de iktidarı ancak 10 ve 20 yıl sonragörebilmişlerdir. Son olarak, 5 Nisan 1994’te devalüasyon kararı alan Tansu Çiller’in başbakanlığını yaptığıDYP’si ve SHP (daha sonra birleşerek CHP ismini almıştır) de, sonraki yılda yapılan ilk seçimde iktidardan u-zaklaşmışlar ve DYP, ardından kurduğu iktidarlarda başarılı olamamış ve 28 Şubat 1997 kararları sonrası bir dahaiktidara gelememiştir. Esasında devalüasyon olarak nitelendirilemez ise de, 21 Şubat 2001 tarihinde dalgalı kurrejimine geçiş kararı alan DSP-MHP-ANAP iktidarı ise, 2002 seçimlerinde ağır yenilgi ile iktidardan uzaklaşmış-tır.26 Bu sarraflar zamanla bir lonca etrafında birleşmişlerdir. Sarraf loncasının 1750’de 72, 1835’de ise 89 üyesi var-dı (Pamuk, 2000a: 218).27 Örneğin, Darphane-i Amire’nin yönetimi 1820’lere kadar Ermeni Düzoğlu ailesinin elinde idi. Hatta, bundansonra da, kurumun başına yine bir Ermeni aileden gelen Artin Kazaz atanmıştır (Pamuk, 2000a: 219-20).28 Bu durumu yadırgamamak gerekir. Zira, Avrupa ülkelerinde de durum farklı gelişmemiştir. Dünyada ve o ül-kelerde bankacılığın gelişmesine bakılırsa; bunun esas olarak büyük sekülerleşme hareketi olan 1789 Fransız İhti-lali sonrasında başladığı ve hızla geliştiği görülecektir. Çünkü, dinin devlet ve toplum üzerinde bağlayıcı etkisininolduğu bir ülkede ve çağda, resmi faiz politikalarının uygulanmasını beklemek pek kolay olmayacaktır. Çünkü,bilindiği gibi tüm semavi (ve genellikle diğer) dinler faizi kesin olarak yasaklamıştır.29 30 Mart 1915’de çıkarılan bir kanunla Evrak-ı Nakdiye denilmiştir (H. Kazgan vd., 2000: 15).30 İlk kaimeler elle yazılırdı. Onun için kolayca taklit edilebiliyordu. Bu nedenle, 1843’de ilk defa basılı kaimelertedavüle sürüldü (H. Kazgan vd., 2000: 24).31 Bu oran, (H. Kazgan vd., 2000: 35)’de ve (Tekeli ve İlkin, 1997: 45)’de %8 olarak verilmiştir.32 Esasen Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk esham uygulaması 1775 yılında, 1768 yılında başlayan ve başarısızlıklasonuçlanan savaşların Devletin merkezi gücünü azaltması, mali bunalımı artırması ve fiyatları yükseltmesi nede-niyle bir iç borçlanma türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna da bir nevi kağıt para uygulaması olarak bakılabi-lir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, Osmanlı’da kağıt para uygulaması resmen Tanzimat’la başlamıştır (Ateşli,2001: 197).33 İlk kaimelerin kupür büyüklükleri 50, 100, 250, 500 ve 1000 kuruşluk idi; ancak daha sonra 10 ve 20 kupürlük-ler de çıkarılmıştır (Tekeli ve İlkin, 1997: 45).34 1844 yılındaki bu gelişmenin bir diğer sebebi de, sık sık yapılan tağşişler nedeniyle ortaya çıkan belirsizlik or-tamından dış ticaretin de olumsuz etkilenmesidir (Ateşli, 2001: 201).35 Bu tarih, (H. Kazgan vd., 2000: 36)’da 1875 olarak verilir.36 Moratoryum, devletin dış borç yükümlülüklerini zamanında yerine getiremeyeceğini, dolayısıyla ödemelerinidurdurmak zorunda olduğunu ilan etmesidir.37 Bu sikkelere, Sultan Abdülmecit döneminde bastırıldıklarından dolayı mecidiye adı verilmiştir.38 1911-12 yıllarında Trablusgarp Savaşı esnasında da kısa süreliğine kağıt para uygulamasına gidildiği söylen-mektedir (Pamuk, 2000a: 242).

Page 29: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

27

Kaynakça

- AKDAĞ, M. (1995), Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi: Cilt 2 (1453-1559), Cem Yayınevi, İstanbul.- AKGÜNDÜZ, A. ve S. Öztürk (1999), Bilinmeyen Osmanlı, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul.- AKYILDIZ, A. (1996), Osmanlı Finans Sisteminde Dönüm Noktası: Kağıt Para ve Sosyo-Ekonomik

Etkileri, Eren Yayıncılık ve Kitapçılık, İstanbul.- AKYILDIZ, A. (2003), Para Pul Oldu: Osmanlı’da Kağıt Para, Maliye ve Toplum, İletişim Yayıncılık,

İstanbul.- ATEŞLİ, E. (2001), “Tarihsel Süreç İçinde Osmanlı İmparatorluğu’nda Tağşiş (Develüasyon), Borçlanma

Uygulamaları ve Sonuçlar”, Yaklaşım Dergisi, S. 201, ss. 195-203.- CIPOLLA, Carlo M. (1993), Akdeniz Dünyasında Para, Fiyatlar ve Medeniyet, Çev. A. İhsan Karacan,

Bağlam Yayınları, İstanbul.- ÇAKIR, Coşkun (2001), Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, Küre Yayınları, İstanbul.- ÇİZAKÇA, M. (1976-1977), “Osmanlı Ekonomisinde Akçe Tağşişinin Sebepleri Üzerine Kısa Bir İnceleme”,

Boğaziçi Üniversitesi Dergisi, C. 4-5, ss. 21-27.- ERDEM, E. (2005), “İslam ve Piyasa Üzerine Düşünceler”, İslam ve Çalışma Hayatı Sempozyumu, İzmir.- KALLEK, C. (1997), Asr-ı Saadette Yönetim-Piyasa İlişkisi, İz Yayıncılık, İstanbul.- KAZGAN, G. (1999), Tanzimat’tan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul.- KAZGAN, H. (1999), Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Şirketleşme, Vakıfbank/Creative Yayıncılık ve Tanıtım,

İstanbul.- KAZGAN, H. vd. (1999), Osmanlı’dan Günümüze Türk Finans Tarihi, C. 2, IMKB/Creative Yayıncılık

ve Tanıtım, İstanbul.- KAZGAN, H. vd. (2000), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, TCMB/Creative Yayıncılık ve Tanıtım,

İstanbul.- NOVİÇEV, A.D. (1979), Osmanlı İmparatorluğu’nun Yarı Sömürgeleşmesi, Çev. Nabi Dinçer, Onur Ya-

yınları, Ankara.- PAMUK, Ş. (2000a), Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.- PAMUK, Ş. (2000b), İstanbul ve Diğer Kentlerde 500 Yıllık Fiyatlar ve Ücretler: 1469-1998, DİE yayını,

Ankara.- SAHİLLİOĞLU, H. (1978), “Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri (1300-

1750)”, ODTÜ Gelişme Dergisi, özel sayı.- SAHİLLİOĞLU, H. (1989), “Akçe” iç. İslam Ansiklopedisi, C. 2, ss. 224-227, Türkiye Diyanet Vakfı, İs-

tanbul.- SANUS, B.Z. (1956), Para Ekonomisi, C. I, İstanbul Matbaacılık, İstanbul.- TABAKOĞLU, A. (1985), Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi, Dergah Yayınları, İstanbul.- TABAKOĞLU, A. (1986), Türk İktisat Tarihi, Dergah Yayınları, İstanbul.- TABAKOĞLU, A. (1999), “İktisat Sistemi”, iç. Osmanlı Dünyayı Nasıl Yönetti, ss. 159-242, Yeni Şafak/İz

Yayıncılık, İstanbul.- TEKELLİ, İ. Ve S. İlkin (1997), Para ve Kredi Sisteminin Oluşumunda Bir Aşama: Türkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası, TCMB yayını, Ankara.- UZUNÇARŞILI, İ.H. (1982), Osmanlı Tarihi, C. 1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

Page 30: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

28

Bankaların Stratejik Performans YönetimindePerformans Karnesi Kullanımı

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun*

Giriş

Performans ölçümü, yönetimin kontrol işlevinin en önemli faaliyetidir. Performans öl-çümü, bir işletmenin tamamı için sistematik bir şekilde yapılabileceği gibi, geçici bir süre ve-ya belirli bir amaç için de yapılabilir. Her organizasyonun performans ölçümü yapmak içinkendine özgü bazı nedenleri vardır. İşletmeler genellikle müşterilerinin isteklerini karşılayıpkarşılayamadıklarını belirleyebilmek, yaptıkları faaliyetler hakkında bildiklerinin doğruluğu-nu onaylayabilmek ve neleri bilmediklerini ortaya çıkarmak; genel olarak başarılı olup olma-dıklarını belirlemek; kararların, duygusal veya varsayımlara dayalı olarak değil de, gerçek ve-rilere dayanarak alındığından emin olmak; sorunlu alanları ortaya çıkarmak veya gelişme ola-bilecek alanları belirlemek gibi nedenlerden dolayı performans ölçümü yapmaktadır. (Parker,2000)

Performans kavramına yaklaşımlar, yıllar içinde değişim göstermiştir. İş dünyası,1990’lı yılların başlarında performans kavramına bütüncül bir yaklaşım getirerek, performansyönetiminde önemli bir dönüm noktası olan performans karnesi (balanced scorecard) ile ta-nışmıştır. Dünya çapında kabul görmüş bir yönetim muhasebesi aracı olan performans karne-si, finansal performans ölçütlerinin yanında finansal olmayan performans ölçütlerinin de kul-lanılmasını önererek kurumsal performansın çok boyutlu olarak ölçülmesini ve kurumunstratejilerine odaklanmasını sağlamıştır. Performans karnesi, maddi varlıklar ile birlikte maddiolmayan varlıkların değerini de dikkate almakta, performans yönetim sisteminin stratejik he-defler üzerine kurulmasını sağlamaktadır. (Kaplan ve Norton, 2004 b)

Performans karnesi, bir işletmenin stratejilerinin ve vizyonunun eyleme dönüşmesinisağlamaktadır. Performans karnesi sayesinde, kurumsal stratejiler birimler tarafından benim-senmekte ve kurum içi bütünlük sağlanmaktadır. Performans karnesi, tepe yönetimi tarafındanhazırlanan stratejileri belirgin, anlaşılır ve odaklanmış stratejik hedefler haline dönüştürmek-tedir.

Son on beş yılda farklı ülkelerdeki bir çok sanayi, ticaret ve hizmet sektörü işletmesiperformans karnesini uygulamaya başlamıştır. Bu çalışmada, performans ölçümü ve yönetimiile performans karnesi kavramsal olarak incelenmekle birlikte, performans karnesinin banka-cılık sektörlerdeki uygulamalarına dünyanın değişik bölgelerinden ve Türkiye’den örneklerverilecektir.

1. Performans Ölçümü ve Yönetimi

Performans hedeflerini belirlemek, performansı ölçmek, belirlenen hedefler ile ulaşı-lan performansı karşılaştırmak, ulaşılan performans ile belirlenen hedefler arasındaki farklarıhesaplamak ve bu farkların ortadan kaldırılması için harekete geçmek yönetiminin kontrol

* Fatih Üniversitesi, İ.İ.B.F., İşletme Bölümü, Öğretim Üyesi.

Page 31: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

29

işlevini yerine getirmesinin gereğidir. Ulaşılan performans ile hedeflerin karşılaştırılması so-nucunda, eğer performans yeterli görülürse bir sonraki dönemde de aynı performansın devamıiçin çalışılır. Eğer performans yeterli görülmez ise, sorunun kaynağı araştırılır ve sorun çözü-lerek performansın arttırılmasına çalışılır.

Bir performans ölçüm sisteminin başarılı olabilmesi için, öncelikle ana hedefler belir-lenmeli ve sistem içinde herkes ne yapacağını bilmelidir. Her grup, ana hedeflerle bağlantılıolarak kendi performans hedeflerine sahip olmalıdır. Kişilerin ve çalışma gruplarının hedefleriaçık, anlaşılır ve ulaşılabilir olmalıdır. Sistem, performans hedeflerine yaklaşılıp yaklaşılma-dığının kolayca izlenebilmesi için, açık ve sade bir şekilde tasarlanmalıdır. (Carney, 1999)

Kurumun performansa dayalı olarak yönetilmesi ve bu performansın sürekli olarak öl-çülmesi gerekmektedir. Performans ölçüm sistemi, örgüt yapısı içindeki hiyerarşiye ve faali-yetlere uyumlu bir şekilde tasarlanmalıdır. Performans ölçüm sistemlerinin başarı ile uygula-nabilmesi için, yöneticilerin performans ölçümünü görevlerinin doğal ve gerekli bir parçasıolarak görmesi gerekmektedir. Performans ölçümü yapmanın esas amacının performansı ge-liştirmek olduğu unutulmamalıdır.

Performans ölçütleri seçilirken organizasyonun stratejileri ile uyum içinde olması ge-rekmektedir. Birimlerin performans ölçütleri ile kurumun tamamını ilgilendiren ölçütler birbütünlük içinde uyum göstermelidir. Etkin bir performans ölçümü, sonuçları oluşturan süreç-ler içindeki faaliyetleri yansıtmak yerine, sadece sonuçları yansıtmalıdır. Performans ölçütleri,herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde açık, güvenilir ve sağlıklı olmalıdır. (Parker,2000) Performans ölçüm sistemi, hem geçmiş dönemlerdeki performansı gözlemleyebilecek,hem de gelecek dönemdeki performansı planlayabilecek verileri içermelidir. Sistem içindekibütün performans ölçütleri, birbirini desteklemeli ve aralarında uyumsuzluk olmayacak birşekilde tasarlanmalıdır. (Neely, v.d., 1996)

Performans ölçüm sistemleri, kurumun performansını çok farklı boyutlarda ve bu bo-yutlar arasındaki karmaşık ilişkileri ölçebilecek bir şekilde tasarlamalıdır. (Akal, 2002) Per-formans ölçüm sisteminin işletme çevresi ile ilişkisi de sistemin başarısını etkilemektedir.Performans ölçüm sistemi, kurumun stratejilerini desteklemeli, organizasyonun kültürüne u-yum göstermeli, teşvik sistemleri ile uyuşmalıdır. Performans yönetiminin sonuçlarına göre,ödüllendirme veya ceza sistemleri geliştirilebilir. Bankanın üst yönetimi veya birimlerin yö-neticileri, kurumun sorumlu oldukları alanlarda yüksek performans göstermesi durumundaödüllendirilebilirler. Performans odaklı kurumlarda, maaş ve terfi sistemleri performansabağlı olarak geliştirilmektedir. (Williamson, 1996) Ancak, yöneticilerin kısa vadeye odaklan-malarına ve kurumun stratejik hedeflerini göz ardı etmelerine izin vermeyecek bir ödüllen-dirme sistemi geliştirilmelidir.

Bankalar, performans yönetim sistemlerini son yıllarda teknolojik gelişmelere ve eko-nomik ortamda yaşanan değişime paralel olarak yeniden düzenlemeli ve bu düzenlemeleriyüksek katma değer yaratma, talebe göre hizmet sunma, esneklik ve pazara uyum, süreç kont-rolü, hizmet süresinin kısaltılması, israfın önlenmesi ve çalışanların performansını arttırmagibi konuları da dikkate alarak yapmalıdır.

Yönetim anlayışının yüksek performansa odaklanmasının kuruma sağlayacağı birçokfayda vardır. İşletme yönetimi, performans yönetimi ile, kazanç fırsatlarını daha iyi görerekyüksek gelirler elde edebilir, geri-beslemeyi kullanarak sonraki yıllarda daha yüksek perfor-mans hedefleri belirleyebilir, kaynakları daha etkili bir şekilde kullanabilir, değişen piyasa

Page 32: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun

30

koşullarına daha hızlı cevap verebilir, yönetim kararlarını zamanında ve tutarlı bir şekilde ala-bilir ve örgüt içinde sürekli iyileştirme kültürünün yerleşmesini sağlayabilir. (Barutçugil,2002: 13-14)

Performans ölçütleri, finansal olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılabilir. Yönetici-ler, değerlendirme yaparken ve karar verirken genellikle ölçülmesi kolay olan ve ölçme siste-mi kurulu olan göstergeleri kullanmaktadır. Genellikle finansal ölçütlere yoğunlaşan yöneti-ciler, kurumun performansını büyük ölçüde etkileyen, ancak ölçülmesi çok kolay olmayanbazı önemli boyutları ihmal etmektedir. Bunun sonucu olarak, muhasebe sistemi tarafındanhazırlanan ve geçmiş dönemde verilmiş kararların sonuçlarını gösteren finansal göstergelerefazla önem verilirken, gelecekteki performansın nasıl olacağına yönelik ölçütlere gerekli ö-nem verilmemektedir. (Kaplan ve Atkinson, 1998) Geleneksel diyebileceğimiz bu yaklaşım-larda performans ölçümü, kar ve verimlilik üzerinde odaklaşmaktadır. Günümüzde ise, fırsat-ları görme gücü, öğrenme hızı, yenilikçilik, kalite, esneklik, güvenilirlik ve sorumluluk gibiunsurlar da çok önem kazanmıştır. Bu nedenle, performans ölçüm ve yönetim sisteminin buunsurları dikkate alarak oluşturulması ve hem bireysel; hem de kurumsal performans hedefle-rinin buna göre tasarlanması gerekmektedir.

2. Performans Karnesi (Balanced Scorecard)

Birden fazla performans bileşeninin ölçülmesi ve her bir performans ölçüm sonucunabelirli bir ağırlık verilerek özet bir şekilde raporlanmasına dayanan performans karnesi, per-formans yönetimine bütüncül bir yaklaşım getirmiştir. Performans karnesi, kurumun misyo-nunu ve stratejilerini kapsamlı bir performans ölçütleri setine dönüştürerek stratejik perfor-mans ölçümü ve yönetimi için bir çerçeve oluşturan, ölçme esasına dayalı bir stratejik perfor-mans yönetim sistemidir. (Kaplan ve Norton, 1996a)

Performans karnesi, finansal performans ölçütlerinin yanında uzun vadede kurum per-formansını etkileyecek müşteri memnuniyeti veya kalite gibi finansal olmayan performansölçütlerini ön plana çıkarmaktadır. Performans karnesinde, bu performans ölçütleri birbiri ileilişkili birden fazla boyut kullanılarak gruplanmaktadır. Performans karnesi finansal vefinansal olmayan ölçütleri tek bir rapor içerisinde “dengeli” bir şekilde içermektedir. Bu ne-denle, kurumsal performans ölçülürken performans karnesinin bütün boyutlarındaki perfor-mans ölçütlerine dengeli bir ağırlık verilmektedir. (Horngren, Datar ve Foster, 2003)

Performans yönetimi üç seviyede ele alınabilir: Kurumsal (stratejik), iş süreçleri veçalışanlar. (Kırım, 2002) Performans karnesinde de, en üst düzey yöneticilerden, en alt dü-zeyde çalışan bireylere kadar her düzeydeki bireyler tarafından kontrol edilebilir ve yönlendi-rilebilir performans ölçütleri belirlenmektedir. (Rousseau ve Rousseau, 1999: 25-29) Bu ne-denle, işletmelerde sadece üst düzey yöneticilere ait tek bir performans karnesi bulunmamak-ta, birimler ve bireyler için de ayrı ayrı karneler oluşturulmaktadır. Kurumsal performans kar-nesi, bireysel süreçlerle ilgili performans karnelerinden başlayarak, işletmenin en üst düzeyinekadar farklı süreçler ve birimler için her düzeyde farklı performans karnelerinden oluşmakta-dır. (Ritter, 2003: 46) Bir çok işletmede kurumun tamamına ait, birimlere ait, gruplara ait vebireylere ait olmak üzere farklı düzeyler için farklı performans karneleri hazırlanmaktadır.Örneğin, General Electric Lightining Business Group’a ait performans karnesi, kurumsal per-formans karnesi, grup performans karnesi, birim performans karnesi, fabrika performans kar-nesi ve çalışan performans karnesi olmak üzere farklı düzeylerden oluşmaktadır. (Davis,1996: 14-18)

Page 33: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

31

İlk olarak Kaplan ve Norton (1992) tarafından geliştirilen performans karnesinde ge-leneksel olarak finansal boyut, süreçler boyutu, müşteri boyutu ve öğrenme ve gelişme boyutuolmak üzere dört performans boyutu bulunmaktadır. Performans karnesi kullanan işletmelerinçoğunda performans karnesi bu dört boyut değiştirilmeden uygularken; bazı uygulamalardakiperformans karnelerinde işletmenin yapısı veya sunulan ürünlerin veya hizmetlerin özelliklerinedeniyle farklı sayılarda ve farklı adlarda performans boyutlarının da kullanıldığı görülmek-tedir.

Performans karnesi yıllar içinde geliştirilmiş ve boyutlar arasında sebep-sonuç ilişkisi,“strateji haritası” ile daha açık bir şekilde ortaya konmuştur. Strateji haritasında performanskarnesinin dört boyutunun her biri ile ilgili stratejik amaçlar yer almaktadır. Strateji haritasın-daki performans karnesi boyutlarında tanımlanan amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığını ölçmek içinperformans ölçütleri belirlenmektedir. Strateji haritası, çalışanların yaptıkları iş ile kurumstratejileri arasındaki bağlantıyı açık bir şekilde görmelerini sağlamaktadır. (Kaplan veNorton, 2004a; Kaplan ve Norton, 2000)

Performans karnesi, 1992 yılında ortaya çıkmasına rağmen, çok hızlı bir şekilde ya-yılmış ve dünyanın bir çok bölgesinde farklı iş kollarında faaliyet gösteren bir çok işletme ta-rafından kabul görmüş ve bir performans yönetim aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sonyıllarda, işletmelerin kullandıkları yönetim araç ve yöntemlerini belirlemeye yönelik olarakuluslararası düzeyde yapılan araştırmalarda görülmektedir ki, 1990’lı yılların sonundan itiba-ren performans karnesi kullanımı artarak yaygınlaşmaktadır.

ABD’de 1999 yılı sonunda bankalar, sigorta şirketleri ve benzeri finans kurumlarınınyöneticilerinin cevapladığı bir ankete göre, anketi cevaplandıran 140 kurumun yüzde 20’sininperformans karnesi kullandığı belirlenmiştir. Bu araştırma sonuçlarına göre, anketi cevaplan-dıranların yüzde 11’i performans karnesi uygulamak için hazırlık çalışmaları yapmakta oldu-ğunu, yüzde 17’si performans karnesi uygulamayı düşündüğünü belirtmiştir. Anketi cevap-landıranların yüzde 51’i ise, performans karnesi kullanmayı düşünmemektedir. (Ittner,Larcker ve Randall, 2003)

1998’de yapılan bir araştırmaya göre, İngiltere’deki en büyük 20 bankanın 9’unun per-formans karnesi kullandığı belirlenmiştir. (Broady-Preston ve Preston, 1999)

“Bain & Company” tarafından yapılan “yönetim araç ve teknikleri” konulu araştırmaanketini 2002 yılında cevaplandıran dünyanın çeşitli bölgelerinden 708 işletmenin yöneticisi-nin yüzde 62’si, işletmelerinde performans karnesi kullandıklarını belirtmiştir. (Rigby, 2003)Bain & Company’nin aynı konulu anketinin 1999 yılı sonuçlarına göre, ABD’de performanskarnesinin kullanım oranının yüzde 43,9 olduğu belirlenmiştir. (Rigby, 2001)

2004 yılı sonunda İstanbul Sanayi Odası’nın “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi işlet-mesi (İSO 500)” raporunda üretimden satışlar sıralamasının ilk 500’de yer alan işletmelereyönelik yaptığımız anketin sonuçlarına göre, Türkiye’deki büyük sanayi işletmelerinin yüzde18,69’u performans karnesi yöntemini kullanmaktadır. Aynı araştırmaya göre, performanskarnesi kullanmayanların yüzde 25’i, kısa veya orta vadede performans karnesi kullanmayıplanlamaktadır. Bu ankette performans karnesi kullanmayanların, yüzde 39,71’nin “bu yön-tem hakkında bilgi sahibi olmadıklarını” belirtmeleri ise, performans karnesi konusunda bireğitim ve bilgilendirme eksikliğinin olduğunu göstermektedir. (Coşkun, 2005)

Page 34: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun

32

Türkiye’de performans karnesi uygulamalarının yaygınlaşmasına rağmen, “balancedscorecard” kavramının Türkçe’ye çok farklı şekillerde tercüme edildiği görülmektedir. Bukavrama karşılık olarak, “Başarı Karnesi”, “Denge Kontrol Paneli”, “Dengeli DeğerlemeKartı”, “İşletme Karnesi”, “Kurumsal Karne”, “Puankartı”, “Strateji Karnesi” veya “Verimli-lik ve Başarı Karnesi” gibi 25 farklı Türkçe ifadeden biri kullanıldığı gibi, “balancedscorecard” kavramını tercüme etmeden aynen kullananlar da bulunmaktadır. (Coşkun, 2006)

3. Performans Karnesinin Bankacılık Sektöründe Uygulanması

Performans karnesi, finans sektöründe, özellikle bankalarda bir performans yönetim a-racı olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Metro Bank performans karnesini gelirleri arttırmak veverimliliği arttırmak olmak üzere iki temel strateji üzerine kurmuştur. (Kaplan ve Norton,1996a: 151-156) Bu stratejiler, performans karnesindeki finansal boyut, müşteri boyutu, sü-reçler boyutu ve öğrenme ve gelişme boyutundaki stratejik amaçların gerçekleşmesi yani per-formans ölçütleri için belirlenen hedeflere ulaşılması ile eyleme dönüşmektedir. (Tablo 1)

Tablo 1: Metro Bank’ın Performans KarnesiPerformansBoyutları Stratejik Amaçlar Performans Ölçütleri

FinansalBoyut

• Getiriyi arttırmak• Gelir karmasını çeşitlendirmek• Maliyetleri azaltmak

• Yatırımların getirisi• Gelirdeki artış• Mevduat hizmetlerinin maliyetindeki değişim• Gelir karması

MüşteriBoyutu

• Ürünler ve hizmetler ile müşterimemnuniyetini arttırmak• Satış sonrası memnuniyeti arttırmak

• Müşteri biriminin payı• Müşteri ilişkilerinin derinliği• Müşteri devamlılığı• Müşteri memnuniyeti araştırması

SüreçlerBoyutu

• Müşterilerimizi anlamak• Yenilikçi ürünler geliştirmek• Ürünlerin çapraz satışı• Müşterileri daha az maliyetli satış kanallarına çekmek• Faaliyetlerle ilgili sorunları en aza indirmek• Taleplere iyi cevap vermek

• Yeni ürünlerden elde edilen gelirler• Ürün gelişim süreci• Müşterilerle geçen süre• Çapraz satışların oranı• Satış kanallarının karmasındaki değişim• Hizmetlerdeki hata oranı• Müşteri isteklerini yerine getirme süresi

Öğrenme veGelişmeBoyutu

• Stratejik yetenekleri geliştirmek• Stratejik bilgileri sağlamak• Kişisel amaçları uyumlu hale getirmek

• Çalışanların memnuniyeti• Çalışan başına düşen gelir• Stratejik işleri tamamlama oranı• Stratejik bilgilere ulaşma oranı• Kişisel hedeflerin uyum yüzdesi

Kaynak: Kaplan ve Norton, 1996a, s.155.

Stratejileri eyleme dönüştürmek için tasarlanmış olan performans karnesinin boyutlarıkurumun vizyonunu ve stratejisini desteklemektedir. Performans karnesinin her boyutununiçinde, o boyutla ilgili stratejik amaçlar oluşturulmuş ve bu amaçların gerçekleşip gerçekleş-mediğini ölçmek için performans ölçütleri belirlenmiştir. Her performans ölçütü için hedeflerkonmuş ve hedef performansa ulaşmak için yapılması gereken girişimler belirtilmiştir. (Kap-lan ve Norton, 1996a: 9) Performans karnesi içinde kullanılan hedef performans verileri, ra-kiplerle kıyaslanarak belirlenebilir. Hedefler, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak, rekabet

Page 35: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

33

etkinliği sağlamak ve finansal amaçlara ulaşmak için gerekli performans değerleridir.(Horngren, Datar ve Foster, 2003: 449-450)

The Commerce Bank’ın performans karnesinde finansal, müşteri, süreçler ve öğrenmeve gelişme boyutları kullanılmaktadır. Bankanın performans karnesindeki performans ölçütle-ri belirlenirken ilk önce finansal hedefler, müşteriler, süreçler ve varlıklarla ilgili girdiler ta-nımlanmaktadır. Sonraki aşamada, finansal hedeflerle müşteriye sunulan değer arasındaki,müşteriye sunulan değer ile değer oluşturan süreçler arasındaki ve müşteriye sunulan değer ilesüreçlerde kullanılan varlıklar arasındaki ilişkiler açıklanmaktadır. Son olarak performanskarnesinin dört boyutu ile ilgili performans ölçütleri belirlenmektedir. (Brewer, Davis veAlbright, 2005)

The Commerce Bank’ın performans karnesinin dört boyutu ve neden-sonuç ilişkisi

içinde birbiri ile bağlantıları Şekil 1’de gösterilmiştir. Stratejik amaçların ölçümünde kulla-

Projelerin etkilişekilde yönetilmesi

(Planlama performansı)

Kredi bölümü çalışan-larının ve veznedarla-rın eğitim düzeyinin

artması(eğitim süreleri)

Arama merkezi çalı-şanlarının eğitim

düzeylerinin artması(eğitim süreleri)

Bilgisayar yazılımıve donanımınıngüncellenmesi(Bilgi İşlem

harcamaları)

Öğrenm

e veG

elişme Ö

lçütleriSüreçlerle ilgili

Ölçütler

Müşterilerle ilgili

Ölçütler

FinansalÖ

lçütler

Şekil 1: The Commerce Bank’ın Performans Karnesindeki Performans Ölçütlerinin Neden Sonuç İlişkisi İçinde Oluşturulması

E-bankacılık müşterimemnuniyeti

(e-bankacılık müşterisayısı, ve menuniyet

oranları)

Daha fazla işletmeiçi pomosyon uy-

gulanması(promosyon

sayısı)

Problem çözme ve-rimliliğinin artması(verimlilik oranı)

Müşteriye su-nulan yeni ü-

rünler(yeni ürünlerintoplam sayısı)

Müşterilere uygunhizmetlerin dahafazla sunulması

(müşteriaraştırmaları)

Müşteri kayıpla-rının azaltılması(kapanan hesap

sayısı)

Daha fazla çapraz satışve havale yapılması

(başarı ile gerçekleşençapraz satış vehavale sayısı)

Daha fazlamüşteri önerisi

alınması(müşteri teşvik

programı)

Müşteri başına düşen ürünsayısının artması

(ürün ve müşteri sayıları)

Problem çözme verimlili-ğinin artması

(verimlilik oranı)

Müşterilere sunulanhizmetlerin iyileşti-

rilmesi(araştırmalar ve gizlimüşteri denetimleri)

Kaynak: Brewer, Davis ve Albright, 2005, s.34.

Mevcut müşterilerden eldeedilen gelirlerdeki artış

(gelirlerdeki yüzdelik artış)

Faiz dışı gelirlerdeki artış(faiz dışı gelirlerdeki

yüzdelik artış)

Mevduatlardaki ve krediler-deki artış

(yüzdelik artış)

Page 36: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun

34

nılan performans ölçütü de her bir stratejik amacın altında parantez içinde verilmiştir. TheCommerce Bank’ın performans karnesinde performans boyutları içindeki stratejik amaçlararasındaki neden-sonuç ilişkileri oklar ile gösterilmiştir. Örneğin, eğer öğrenme ve gelişmeboyutundaki kredi bölümü çalışanlarının ve veznedarların eğitim düzeyi artarsa, süreçler bo-yutundaki müşterilere sunulan hizmetlerde iyileşme olacaktır. Eğer, süreçler boyutundakimüşterilere sunulan hizmetlerde iyileşme olursa, müşteri boyutundaki müşteri kayıpları azala-caktır. Eğer, müşteri boyutundaki müşteri kayıpları azalırsa, yine müşteri boyutundaki prob-lem çözme verimliliğinin artması sonucunu doğuracaktır. Müşteri boyutundaki problem çöz-me verimliliğinin artması da, finansal boyuttaki mevduatlardaki ve kredilerdeki yüzdelik artı-şa neden olacaktır.

Performans karnesi uygulamaya konduğunda, belirli dönemlerde kurumun gerçek per-formansı, performans karnesinde belirlenen ölçütlere göre ölçülmekte ve hedef performans-larla karşılaştırılmaktadır. Her bir performans ölçütünün ölçümü sonucunda bulunan parasaltutar veya sayısal miktar performans karnesinin sonuçlarında yer almaktadır. Ayrıca, her birperformans ölçütü için en düşük olabilecek taban değeri, en yüksek olabilecek tavan değeri vebu ölçüt için belirlenen hedef değer belirtilmektedir. Performans karnesinde her bir boyutuntoplam içinde yüzdelik bir ağırlığı vardır ve bütün boyutların ağırlıklarının toplamı yüzde100’e eşittir. Ayrıca her bir boyutun içindeki her bir performans ölçütünün de bir ağırlığı var-dır ve her boyut içindeki performans ölçütlerinin ağırlıklarının toplamı da yüzde 100’e eşittir.Her bir performans ölçütü, belirlenen hedefe ulaşma oranına göre bir skorla derecelendiril-mektedir. Daha sonra, performans ölçütlerinin sonuçları, o performans ölçütü için belirlenenyüzdelik ağırlık ile çarpılmaktadır. Bütün performans ölçütleri için elde edilen bu çarpım so-nuçları toplanarak önce her bir boyutun performansı, daha sonra da kurumun toplam perfor-mansı hesaplanmaktadır. (Youngblood ve Collins, 2003)

İnternet bankacılığının gelişmesi ile bankaların yeni stratejiler geliştirmesi ve uygula-ması gerekmektedir. İnternet bankacılığına geçmeyi planlayan Venture Bancorp, stratejilerinieyleme dönüştürmek için performans karnesi kullanmaya başlamıştır. Bu banka, performanskarnesi kullanımı ile mevcut performans ölçümü sistemini geliştirmeyi ve kullanıdığı perfor-mans ölçütlerinin arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi hedeflemiştir. Bu banka, finansal, müşte-ri, süreçler ve öğrenme ve gelişme boyutlardan oluşan bir performans karnesi kullanmaktadır.Venture Bancorp’un performans karnesinde, verimlilik oranı, varlıkların karlılığı, net ka-zançlar, toplam varlıklar ve varlıkların çalışanlara oranı gibi kısa vadeli performans ölçütleribulunmakla birlikte; aşağıdaki uzun vadeli performansı ölçmeye yarayan performans ölçütleride bulunmaktadır: (Frigo, Pustorino ve Krull, 2001)

- Stratejik konularda verilen eğitim saati- Üst yönetimin stratejik konuları konuşmak için harcadığı zaman- İnternet girişimlerini destekleyen elektronik ağın altyapısına harcanan para tutarı- İçeride ve dışarıda düzenlenen pazarlama faaliyetlerinin sayısı- Çalışanlara internetteki bankacılık hizmetlerini tanıtmak için harcanan eğitim zamanı- Kıyaslama yapmak için rakiplerin web sayfalarının incelenmesi ve karşılaştırma ya-

pılması

İngiltere merkezli 15 milyon müşterisi ile büyük bir finans grubu olan Lloyds TSBGroup, performans karnesi uygulamasına 2003 yılında başlamıştır. performans karnesi saye-sinde Lloyds’un yönetiminin belirlediği stratejik amaçlar, 80,000 çalışanına ulaşması sağlan-mıştır. Lloyds’un kullandığı performans karnesi, finans, bayilik ağındaki (franchise) büyüme,

Page 37: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

35

risk, müşteri hizmetleri ve çalışan gelişimi olmak üzere beş boyuttan oluşmaktadır. (Ward,2005)

ABD’nin Boston eyaletinde faaliyet gösteren ve bir fon tarafından yönetilen OurtownCommunity Bank’ın performans karnesinde, finansal boyut, müşteri boyutu, süreçler boyutuve öğrenme ve gelişme boyutu olmak üzere dört performans boyutu bulunmaktadır. OurtownCommunity Bank’ın performans karnesinde yer alan performans boyutları ve her bir boyutiçindeki stratejik amaçlar Tablo 2’de görülmektedir. (Frigo, Pustorino ve Krull, 2000)

Tablo 2: Ourtown Community Bank’ın Performans KarnesiPerformans Boyutları Stratejik Amaçlar

Finansal Boyut

• Karlılığı arttırmak• Gelir olanaklarını arttırmak• Müşteriye sunulan hizmet çeşitliliğini arttırmak• Maliyetleri azaltmak

Müşteri Boyutu

• Seçkin müşteri hizmetleri sunmak• Müşterilere çapraz ürün satışları yapmak• Ticari hesapları geliştirmek• Ticari müşterilerle iyi ilişkiler kurmak

Süreçler Boyutu• Müşterilere sunulacak yeni ürünler geliştirmek• Müşterilere çapraz ürün satışları yapmak• Müşterileri maliyeti düşük olan ürünlere çekmek

Öğrenme ve Gelişme Boyutu

• Çapraz ürün satışı ile ilgili eğitimler vermek• Çalışan memnuniyetini arttırmak• Çalışanların işten ayrılmamalarını sağlamak• Bilgi teknolojilerini geliştirmek

Kaynak: Frigo, Pustorino ve Krull, 2000

2000 yılında performans karnesi uygulamasına başlayan Tri-cities Community Bank,ABD’de iki bölgede 10 şube ile faaliyet gösteren bir bankadır. Bu bankanın performans kar-nesinde, finansal boyut, müşteri boyutu, süreçler boyutu ve öğrenme ve gelişme boyutu olmaküzere dört performans boyutu ve toplam 17 performans ölçütü bulunmaktadır. (Albright,Davis ve Hibbets, 2001)

Avrupa bankacılık piyasasının küçük bir bankasının yöneticileri, bilgi sistemlerindekiyeniliklerin ve rakip bankaların piyasaya sunduğu yeni ürünlerin ve hizmetlerin etkisi ilemüşterilerini kaybetmeye başlamaları ve gelirler azalırken maliyetler artması nedeni ile per-formans karnesi uygulamasına başlamaya karar vermişlerdir. Banka yönetimi, maliyet liderli-ği ve dağıtım kanalları ile ilgili belirledikleri stratejik amaçlarını eyleme dönüştürmek içinperformans karnesi yöntemini kullanmışlardır.(Van Der Zee ve Berend, 1999)

Hong Kong’da faaliyetlerini yürüten ABC Bankası da performans karnesi kullanmak-tadır. ABC Bankası, Hong Kong piyasasında muhafazakar bir banka olarak bilinen, yüksekdüzeyde nakit kaynağı olan ve karşılıksız alacağı çok az olan başarılı bir bankadır. ABC Ban-kası’nın performans karnesinde Kaplan ve Norton’un önerdiği dört boyut aynen kullanılmak-tadır. (Ko ve Lee, 2000)

Performans karnesi, XYZ Bank’da çalışanlara ödenecek primlerin hesaplanmasındakullanılmak üzere bir performans ölçüm aracı olarak 1995 yılında kullanılmaya başlamıştır.Bu bankanın performans ölçümünde, performans karnesinde yer alan finansal boyut, insan

Page 38: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun

36

boyutu ve faaliyetler boyutu olmak üzere üç boyutta belirlenen performans ölçütleri kullanıl-mıştır. Performans karnesinin insan boyutunda, müşteri hizmetleri, çalışanlarla ilişkiler vetoplumla ilişkilerle ilgili performans ölçütleri yer alırken; faaliyetler boyutunda, denetimlerleve kontrollerle ilgili ölçütler yer almaktadır. Bankanın performansı, banka düzeyinde, şubelerdüzeyinde ve bireyler düzeyinde her üç ayda bir ölçülmektedir. (Shih-Jen ve Mckay, 2002)

XYZ Bankası, performans karnesini üç buçuk yıl kullandıktan sonra bırakmış ve baş-ka bir ödüllendirme sistemini kullanmaya başlamıştır. (Albright, Davis ve Hibbets, 2001) Per-formans karnesi kullanımında karşılaşılan en büyük sorun, farklı bölgelerdeki şubelerin faklıuygulamalar yapmalarından kaynaklanmıştır. Bazı bölgelerde şube müdürleri bir araya gele-rek performans karnesi sonuçlarını tartışarak ortak karar alırken, bazı bölgelerde sonuçlarıdeğerlendirmek şube müdürlerine bırakılmıştır. Bu nedenle, prim ödemelerinde yaşanan fark-lılıklar sonucunda, çalışanlar arasında performansın performans karnesi ile objektif bir şekildeölçülmediği kanısını doğmuştur. Şube müdürleri, yapısal olarak sübjektif olmaya açık olanbankalarının performans karnesini, ayrıca iş yüklerini de arttırdığı için, etkin olmayan bir per-formans ölçüm yöntemi olarak nitelemişlerdir. Ancak bu belirtilen nedenlerin yanında, yeniyasal düzenlemeler sonucunda, bankanın stratejilerini değiştirmesi nedeni ile yeni bir ödülplanı uygulaması gerekmiştir. Banka, sigorta ve sermaye piyasası ürünlerinde pazar payınıolabildiğince arttırmaya çalışarak, satış merkezli bir strateji izleme yolunu seçmiştir. Bu ne-denle çalışanların daha çok satış yapmalarını teşvik etmek için, performans karnesi yerine sa-tışlara yönelik bir ödüllendirme sistemi kurmuştur. XYZ Bank örneğinde görüldüğü gibi, ku-rum stratejilerini esas alan bir performans yönetim sistemi olarak uygulanmayan performanskarnesinin başarılı olması zordur.

4. Performans Karnesi Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bir yöntem ne kadar iyi olursa olsun, eğer uygulaması iyi yapılmıyorsa başarılı olmasıve kurum için fayda sağlaması zordur. Bu nedenle, performans karnesinin başarı ile uygula-nabilmesi ve performans karnesi uygulamasından beklenen sonuçların alınabilmesi için dikkatedilmesi gereken bazı konular vardır.

Performans karnesi uygulamasının başarılı olabilmesi için bir “değişim” programı ola-rak uygulanması gerekmektedir. Sadece ölçüm sistemi olarak uygulamaya konan performanskarnesi programları genellikle başarısız olmaktadır. (Kaplan ve Norton, 1996b)

Performans karnesinin bir performans yönetim sistemi olduğu unutulmamalıdır. Yani,performansın sadece raporlanması yeterli değildir, her performans ölçütünün bir hedefi olmalıve her performans ölçütünden sorumlu bireyler belirlenerek performanstaki gelişim izlenme-lidir. Performans karnesi uygulaması için seçilen bilgisayar yazılımının da performans yöne-timine uygun olması gerekmektedir. (Rousseau ve Rousseau 1999) Performans karnesi uygu-laması sırasında, kurum içindeki değişik düzeylerdeki performans karnelerinin birbiri ilebağlantısının kurulduğu bir altyapı oluşturulmalıdır. Farklı birimlerin ve süreçlerin perfor-mans karnelerinin birbirleri ile ilişkileri tanımlanmalı ve sonuç olarak ortak bir kurumsal per-formans raporu oluşturulmalıdır.

İşletmenin mevcut finansal ölçütlerinin yanına bazı finansal olmayan ölçütleri ekle-mek bir performans karnesinin oluşturulması için yeterli değildir. Her kurumun ve her birimi-nin kendine özgü stratejik hedefleri vardır ve performans ölçüt seti bu stratejik hedeflerle iliş-kili şekilde oluşturulmalıdır. (Kaplan ve Norton, 2001) Performans karnesi ile performans öl-çümü yapılırken, stratejiden, değerlerden ve misyondan sapmadan, doğru şeyleri ölçmek ge-

Page 39: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

37

rekmektedir. Ölçütler, ulaşılmak istenen stratejik hedeflerle ilgili sonuçlar vermelidir. Perfor-mans karnesinde kullanılan performans ölçütlerinin stratejik önceliklerle uyumlu olması, ka-rar vermede geçerli olması, oluşturulmasının ve kullanımının kolay olması, anlaşılır olması vekurumdaki gelişmeleri destekleyici olması gerekmektedir. (Lawton, 2002)

Performans karnesi uygulamasının sonuçlarının çalışanlara yansıtılması gerekmekte-dir. Çalışanların ödüllendirilmesinde bireysel hedeflerin belirlenmesi, dikkat edilmesi gerekenönemli bir konudur.

Performans karnesi hazırlanırken ve uygulanırken yöneticiler ve çalışanlar arasında iyibir diyalog olması çok önemlidir. Yöneticiler ve çalışanlar, strateji haritası oluşturulurken,bağlantılar kurulurken, performans hedefleri belirlenirken, sonuçlar analiz edilirken ve sonuççıktıları faaliyete dönüştürülürken, sürekli iletişim içinde olmalıdır.

Performans karnesi tasarlanırken, stratejinin görsel hale getirilmesine ve çalışanlar ta-rafından kolayca anlaşılabilmesine dikkat edilmelidir. Bu da strateji haritaları yardımı ile ola-bilmektedir. Strateji haritaları, stratejilerin sadece tepe yöneticileri tarafından değil, organi-zasyonun her yerindeki çalışanlar tarafından da bilinmesine ve desteklenmesine ve dolayısıylastratejilerin eyleme dönüştürülmesine yardım etmektedir. Eğer performans karnesinin bu işle-vi öne çıkarılmazsa ve stratejiler çalışanlar tarafından anlaşılmazsa, bazı çalışanlar performanskarnesini sadece mevcut performansı ölçmenin yeni bir yolu olarak görebilmekte ve perfor-mans karnesinden beklenen sonuçların alınması zor olabilmektedir. Hatta bazı çalışanların,performans karnesini sadece raporlama yüklerini artıracak anlamsız bir araç olarak görmetehlikesi vardır. (Olve, v.d., 2004)

Performans karnesi uygulaması, bilgi teknolojileri desteği ile yapılmalıdır. MicrosoftExcel ve Powerpoint yardımı ile tablolar hazırlanıp sunumlar yapılabileceği gibi, hazır bir bil-gisayar yazılımı da kullanılabilir. Performans karnesi uygulamasında kullanılacak bilgisayarprogramının, strateji haritaları oluşturmaya, değişik düzeylerdeki karneleri birbirine bağlan-masına, hedef belirlemeye ve hedefleri sürekli izlemeye olanak sağlayacak bir yapıda olmasıgerekmektedir. (Olve, v.d., 2004) Performans karnesi uygulamasının başarılı olmasında ku-rumun bilgi işlem sisteminin ve çalışanlarının önemli bir payı vardır. Ancak bu durum bazenperformans karnesi sisteminin, bilgi işlem çalışanları tarafından yönlendirilmesine neden ol-maktadır. Bu nedenle, performans karnesinin hazırlanması, bilgi sistem çalışanlarına bırakıl-mamalıdır. Performans karnesi, yönetimin sürekli gözetimi altında, farklı alanlarda çalışankişilerden oluşan karma bir ekip tarafından oluşturulmalıdır. (Rousseau ve Rousseau 1999)

Sonuç

Performans ölçümü sonuçları, banka ortakları, yöneticiler, yatırımcılar ve kredi ve-renler gibi kurum içinden ve dışından birçok pay sahibinin kurum ile ilgili verdiği kararlarıetkilemektedir. Kurumsal performans ölçümünün tam olarak yapılabilmesi için, finansal vefinansal olmayan unsurlara ait performansların dengeli bir şekilde ölçülmesi gerekmektedir.Performans karnesi, kurumun misyonunu ve stratejilerini kapsamlı bir performans ölçütlerisetine dönüştürerek, finansal performans ölçütleri ile birlikte finansal olmayan performansölçütlerini dengeli bir şekilde kullanmakta ve işletmenin maddi varlıkları ile birlikte maddiolmayan varlıklarının değerini de dikkate almaktadır. Performans yönetim sisteminin stratejikhedefler üzerine kurulmasını sağlayan performans karnesi, performans yönetimine kapsamlıbir yaklaşım getirmiştir.

Page 40: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Yrd. Doç. Dr. Ali Coşkun

38

Performans karnesi, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’deki bankalar ve finans sektö-ründeki diğer kurumlar için performans ölçüm ve yönetim sistemleri uygulamalarına yeni biryaklaşım sunmaktadır. Bu çalışmada performans karnesi kavramı açıklanmış ve bankalardakiuygulama örnekleri incelenmiştir. Bu yöntemi başarı ile uygulayan kurumlara bakıldığında,performans yönetiminde performans karnesi yaklaşımına yer verilmesinin, Türkiye’deki ban-kaların performans ölçüm ve yönetim sistemlerinde iyileşmeler sağlayacağı görülmektedir.

Kaynakça

- AKAL, Z. (2002) İşletmelerde Performans Ölçüm ve Denetimi: Çok Yönlü Performans Göstergeleri,Ankara, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları.

- ALBRIGHT, T., DAVIS, S. ve HIBBETS, A. (2001), “Tri-cities community bank: A balanced scorecardcase”, Strategic Finance, Sayı: 4, s.54-59.

- BARUTÇUGİL, İ. (2002), Performans Yönetimi, İstanbul, Kariyer Yayıncılık.- BREWER, P. C., DAVIS, S. ve ALBRIGHT, T. (2005), “Building A Successful Balanced Scorecard Pro-

gram”, Cost Management, Sayı: 1, s.28- 37.- BROADY-PRESTON, J. ve PRESTON, H. (1999), “Demonstrating quality in academic libraries”, New

Library World, Sayı: 1148, s.124–129.- CARNEY, K. (1999), “Successful Performance Measurement: A Checklist”, Harvard Management Up-

date, s.4-5.- COŞKUN, A. (2005), İşletmelerde Performans Yönetimi: Bir Yönetim Muhasebesi Aracı Olarak Per-

formans Karnesi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim DalıMuhasebe Bilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi.

- COŞKUN, A. (2006), “Stratejik Performans Yönetiminde Performans Karnesi Kullanımı: Türkiye’dekiSanayi İşletmeleri Üzerine Bir Araştırma”, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Sayı:1.

- DAVIS, T.R.V. (1996), “Developing and employee Balanced Scorecard: Linking Frontline Performance toCorporate Objectives”, Management Decision, Sayı: 4, s.14-18.

- FRIGO, M. L., PUSTORINO, P. G. ve KRULL JR., G. W. (2000) “The balanced scorecard for communitybanks: Translating strategy into action”, Bank Accounting & Finance, Sayı: 3, s.17-23.

- FRIGO, M. L., PUSTORINO, P. G. ve KRULL JR., G. W. (2001), “Internet Banking: Translating e-Business Strategy into Action”, Bank Accounting & Finance, Sayı: 4, s.29-35.

- HORNGREN, C. T., DATAR, S. M. ve FOSTER, G. (2003), Cost Accounting: A Managerial Emphasis,New Jersey, Prentice Hall International.

- ITTNER, C. D., LARCKER, D. F. ve RANDALL, T. (2003), “Performance implications of strategic per-formance measurement in financial services firms”, Accounting, Organizations and Society, Sayı: 7-8,s.715-741.

- KAPLAN, R. S. ve ATKINSON, A. A. (1998), Advanced Management Accounting, New Jersey, PrenticeHall.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (1992), “The Balanced Scorecard - Measures that Drive Performance”,Harvard Business Review, Sayı: 1.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (1996 a), Translating Strategy into Action: The Balanced Score-card, Boston, Harvard Business School Press.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (1996 b), “Linking the Balanced Scorecard to Strategy”, CaliforniaManagement Review, Sayı: 1, s.53-79.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (2000), “Having trouble with your strategy? Then map it”, HarvardBusiness Review, Sayı: 5, s.167-176.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (2001), “Leading change with the balanced scorecard”, Financial Ex-ecutive, Sayı: 6, s.64-66.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (2004 a), “How Strategy Maps Frame an Organization's Objectives”,Financial Executive, Sayı: 2, s.40-45.

- KAPLAN, R. S. ve NORTON, D. P. (2004 b), “Plotting Success with 'Strategy Maps”, Optimize, Sayı: 2,s.61-64.

- KIRIM, A. (2002), Farklılığınızı Ölçebildiğiniz An …: Kurumsal Başarının Yol Haritası, İstanbul, Sis-tem Yayıncılık.

- KO, A. S. O. ve LEE, S.F. (2000), “Implementing the strategic formulation framework for the banking in-dustry of Hong Kong”, Managerial Auditing Journal, Sayı: 9, s.469-477.

- LAWTON, R. (2002), “Balance your balanced scorecard”, Quality Progress, Sayı: 3, s.66-71.

Page 41: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

39

- NEELY, A., MILLS, J., PLATTS, K., GREGORY, M. ve RICHARDS, H. (1996), “Performance measure-ment system design: Should process based approaches be adopted?”, International Journal of ProductionEconomics, Sayı: 46-47, s.423-431.

- OLVE, N., PETRI, C., ROY, J. ve ROY, S. (2004), “Twelve years later: Understanding and realizing thevalue of balanced scorecards”, Ivey Business Journal, Sayı: 5, s.1-7.

- PARKER, C. (2000), “Performance Measurement”, Work Study, Sayı: 2, s.63-66.- RIGBY, D. (2001), “Management tools and techniques: A survey”, California Management Review, Sayı:

2, s.139-160.- RIGBY, D. (2003), Management Tools 2003, Brain & Company, www.bain.com.- RITTER, M. (2003), “The use of balanced scorecards in the strategic management of corporate communi-

cation”, Corporate Communications: An International Journal, Sayı: 1, s.46.- ROUSSEAU, Y. ve ROUSSEAU, P. (1999), “Turning strategy into action in financial services”; CMA

Management, Sayı: 10, s.25-29.- SHIH-JEN K. H. ve MCKAY, R. B. (2002), “Balanced scorecard: Two perspectives”, The CPA Journal,

Sayı: 3, s.20-25.- VAN DER ZEE, J. T. M. ve BEREND, D. (1999), “Alignment is not Enough: Integrating Business and In-

formation Technology Management with the Balanced Business Scorecard”, Journal of Management In-formation Systems, Sayı: 2, s.137-156.

- WARD, A. (2005), “Implementing the Balanced Scorecard at Lloyds TSB”, Strategic HR Review, Sayı: 3,s.16-19.

- WILLIAMSON, D. (1996), Cost & Management Accounting, London, Prentice Hall.- YOUNGBLOOD, A. D. ve COLLINS, T. R. (2003), “Addressing balanced scorecard trade-off issues be-

tween performance metrics using multi-attribute utility theory”, Engineering Management Journal, Sayı:1, s.11-17.

Page 42: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

40

Bankacılıkta Operasyonel Risklerin Etkin YönetimindeRisk Bazlı Müşterini Tanı İlkelerinin Önemi

Alparslan Çakır*

1. Giriş

Son yıllarda yapılan araştırmalar, dünya geneli gözetildiğinde, klasik suçlarda dura-ğanlık ve/veya azalma görülürken, finansal dolandırıcılık ve para aklama gibi ekonomik suç-larda önemli ölçüde artışlar olduğunu göstermiştir.1 Özellikle “çıkar amaçlı” ve “temeli eko-nomi" olan suçlar, yasalarla belirlenmiş kuralları, evrensel ahlaki erdemleri veya serbest piya-sa ekonomisinin temel kurallarını ihlal ederek hukuk dışı kalmak suretiyle çok para veya güçkazanma hırsından kaynaklanmaktadır.2

Yasadışı faaliyetlerden elde edilen rantların ve dolayısıyla gelirlerin yüksekliği, busuçların işlenmesine olan cazibeyi artırdığı gibi, faillerin bu suçtan dolayı cezalandırılma ve-ya ele geçirilme riskini gözardı etmelerine de sebebiyet verebilmektedir.

Ekonomik suçlar suçu işleyen açısından incelendiğinde suç ya bireysel ya da organizegruplar tarafından işlenmektedir. Sahtekarlık, dolandırıcılık, kalpazanlık, hırsızlık, zimmet,mülki hakların ihlali, suistimal, vergi kaçakçılığı gibi suçlar bireysel, her türlü kaçakçılık, te-rör, adam kaçırma, kumar, haraç gibi suçlar ise daha ziyade organize suçlar olarak karşımızaçıkmaktadır.3

1900’lü yıllara geldiğimizde ekonomik ve sosyal nedenlerin etkisi altında bireysel ola-rak işlenen veya dağınık şekilde çalışan yerel gruplardan, değişik tipte suç işleyen ve sıkı birşekilde örgütlenmiş çıkar amaçlı suç şebekelerine doğru bir değişim gerçekleşmiştir. Suç iş-lenmesinde hukuk kurallarının ve/veya uygulamalarının ihlalinin ekonomik sonuçlarının ö-nemi ya da bu sonuçların suçun tekrar işlenmesindeki etkinliği giderek artarak; gelir elde et-mek için suç işlemek ve bunu sürekli ve gizli bir şekilde sürdürmek şeklindeki yasadışı gelir-suç dualitesini beraberinde getirmiştir.4

Ekolojik Girişim (Şikago Üniversitesi Sosyoloji Okulu) Amerika’da kentlerin büyü-mesi, sanayileşme, göçler, Birinci Dünya Savaşının yarattığı sorunlar, içki yasağı, Dünya E-konomik Bunalımının suçlulukta artış, ahlaki çöküntü ve suç çeteleri gibi olumsuzluklara ne-den olduğunu ortaya koymuşlardır.5 Hukuk devletini tahrip eden, diğer yandan siyaset vekamu yönetimi gibi alanlara nüfuz edilmesinde bir güç unsuru olarak kullanılan organizesuçluluk, ilk kez 1920’li yıllarda ABD’de sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi açıdan yeni birfenomeni tanımlamak için kullanılmıştır.6

Örgütlü suçluluğun en belirgin özelliği, bu suçluluk türünün illegalitesinin açık bir bi-çimde görülemez oluşudur. Gerçekten, örgütlü suçluluğun adli soruşturmaları sonuçsuz bı-rakmak için kullandıkları en önemli araç maskeleme ve kamuflaj yöntemi olup, suçlardan eldeedilen kazançlar meşru kanallara akıtılmakta, meşru ekonomik piyasalarda ikinci bir ayak o-

* Türk Ekonomi Bankası A.Ş., Yönetici.

Page 43: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

41

luşturularak, hukuka aykırı fiillerin örtülmesi, gizlenmesi amacıyla para aklama operasyonlarıgerçekleştirmektedir.

Konuya kamu ekonomisi açısından bakıldığında; suçu önlemek ve suçtan korunmaküzere yapılan kamu ve özel harcamalar ile suçların sebep olduğu zararlar dolayısıyla ekonomiönemli oranda dışsallığa maruz kalmaktadır. Piyasalarda gitgide yaşanan ahlaki bozulma so-nucunda adalet ve güvenlik hizmetlerinin ve kamu yatırımlarının maliyetleri artmaktadır

Devletlerin gelir kaybı ve kamu kaynaklarının israfı nedeniyle organize suçların kata-lizörü olan yolsuzluk ve rüşvet, ekonomilerde gizli bir vergi gibi mali yük oluşturmaktadır.Rüşvet ekonomide kaynakların verimli bir şekilde kullanımını engellemekte, uzun vadeli yerlive yabancı yatırımcıları frenlemekte, rant sağlamaya yönelik faaliyetler teşvik edilmekte,sektörel öncelikler ve teknolojik tercihler olumsuz etkilenmektedir. Toplumun ortak çıkarlarıihlal edilerek kamu kaynakları israf edilmekte, kayıtdışı ekonomi büyümekte ve büyük vergikayıplarına neden olmaktadır.7

20. yüzyılın ilk yarısından itibaren cezai yaptırımların insan davranışları üzerinde sı-nırlı etkiye sahip olduğu görüşünü temsil eden bir kısmı psikolog olan çok sayıda araştırmacıtarafından yapılan çalışmalar cezai yaptırımların gerçekte suçları önlemek veya kişilerin suç-larını tekrar etmelerine engel olmak bakımından mütevazi bir role sahip olduğunu göstermiş-tir.8 Bu realite, 80’li yıllara geldiğimizde çıkar amaçlı suç örgütlerinin neden olduğu uyuştu-rucu madde ticareti, silah, patlayıcı, nükleer madde ve insan kaçakçılığı, yasadışı organ tica-reti ve terörizm gibi özellikle uluslararası örgütlü suçların sayısı ve niteliğinin hızla artmasınıaçıklamaktadır.

Çünkü suçla mücadelede sadece hapis ve para cezası gibi geleneksel yaptırımlar etkiliolmamakta, net kârlar, hem suç işlemenin gerekçesini -kişisel zenginleşme- ve yeni suçlarişlemenin vasıtasını- döner sermaye- oluşturmaktadır. Bu nedenle günümüzde çıkar amaçlısuç örgütleri ve suçlulukla mücadelede suçun amacı ve tekrar işlenmesinde ana unsur olan suçgelirlerinin (Karapara) ele geçirilmesi önemli bir caydırıcı unsur olarak karşımıza çıkmakta-dır.

Ekonomik bir kavram olan karaparanın aklanmasının engellenmesi, uyuşturucu ticaretive diğer çıkar amaçlı bireysel ve örgütlü suçla en etkili silah olarak görülmeye başlanmasıylabirlikte hukukun ilgi alanına girmiş, 20. yüzyılın son çeyreğinde suç örgütlerinin fiillerindendoğan kazançların yasal ekonomi içine dahil edilerek aklanmasının engellenmesi, öncül suç-larla bağlantısının tespit edilerek el konulması için kimi ülkeler ayrı bir yasa ile kimi ülkeler-de mevcut yasalarında değişikliklere giderek karaparanın aklanmasını ciddi ve müstakil birsuç olarak tanımlamaya başlamışlardır.

Bununla birlikte, maddi menfaat tarih boyunca suçun önde gelen motivlerinden biriolma özelliğini korumuş, tüm menfaatleri temsil edecek bir standartın yani paranın bulunmasıile birlikte bu ilişki daha da somutlaşmıştır.9 Bankacılık sektöründe parasal aktif ve pasiflerinbilanço içindeki payları yüksek olduğundan, diğer iş kollarına göre; bankaların aktiflerini,hizmet kanallarını ve müşterilerinin varlıklarını hedef alan finansal dolandırıcılık ve para ak-lama gibi mal varlığı değerlerine karşı işlenen suç girişimleri ve bunların sonucunda karşıla-şılan kayıplar çok daha yüksek olabilmektedir.

Sahtekarlık, dolandırıcılık, kalpazanlık, hırsızlık, zimmet, para aklama olayları, bilgiişlem sistemleri ve elektronik bankacılık platformuna izinsiz girişler, çıkar çatışmaları, yasal

Page 44: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Alparslan Çakır

42

yetki sınırlarının ve yükümlülüklerin ihlal edilmesi gibi riskler, bankaların programlarındakiuygulama zayıflıklarından, etkin olmayan kontrol yöntemlerinden ve müşteri inceleme uygu-lamalarındaki başarısızlıktan kaynaklanmakta,10 diğer riskleri tetikleyebilmekte ve büyükmiktarda kayıpların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Karaparanın aklanması ile mücadele konusundaki yasal düzenlemelerin hayata geçi-rilmesi, uluslararası alanda mücadelenin yaygınlaşması ile birlikte yasadışı işlerle uğraşanmüşterilerinin, müşteri tanı sistem ve uygulamalarındaki zayıflıktan kaynaklanan nedenlerleaklama amacıyla yaptığı işlemlere maruz kalan finansal kurumların ve çalışanların itibar kay-bı ve karapara akışına bağlı yoğunlaşmaya bağlı olarak mali yapılarının büyük oranda zarargördüğü, hapis ve para cezası gibi ile yaptırımlara maruz kaldığı görülmektedir.

Bankacılık mesleğinin temeli güven, itibar ve istikrardır. Toplumda fon arz eden vefon talep eden taraflar arasında birleştiricilik ve aracılık rolü oynayarak ülke ekonomisindeönemli bir rol oynayan bankaların aynı zamanda karlılık ve verimlilik ilkelerini amaç edinmişolmaları, mesleki ve örgütsel alanda kamu otoritesinin koyduğu yasa, yönetmelik ve etik il-kelerine bağlı olarak çalışmaları zorunluluğunu getirmektedir.

Fakat, tüm önemli para aklama işlemleri bankaların hizmet kanallarının kullanılması-nı gerektirmektedir. Bu nedenle bir banka hakkındaki karapara aklama iddiası o bankanın ulu-sal ve uluslararası düzenleyici ve denetleyici bankacılık otoriteleri, müşterileri, ortakları, yurt-dışı muhabirleri ve kamuoyunda güvenilirliğine ve saygınlığına ulusal ve uluslararası itibarınabüyük bir darbe olmaktadır. Karapara aklama soruşturma ve davaları olayın uluslararası bo-yutu nedeniyle uzun yıllar almaktadır. Bu ise, iddiaya muhatap bankaları yıpratmakta, bazenBatı’da örnekleri görüldüğü üzere iflasa kadar varan sonuçlara yol açmaktadır.11

Bu nedenle; günümüzde bankacılık düzenleme ve denetleme otoriteleri, finansal do-landırıcılık ve para aklama risklerinin önlenmesinin ancak, bankaların etkin ‘müşterini tanı’prosedürlerini uygulamaları ile mümkün olduğuna ikna olmuşlardır. Bankalar, sadece varlıkkaynağı ve fonlarının yasal olduğu makul şekilde bilinen kişileri müşteri olarak kabul etmekiçin gerekli özeni gösterecektir.12

Bankacılık sisteminin bütünlüğü, güvenliği ve sağlamlığı açısından sağlam ‘müşterinitanı’ politika ve prosedürleri kritik önem taşımaktadır. ‘Müşterini tanı’ standartlarının yeter-sizliği veya hiç olmaması bankaların saygınlığının azalmasına, operasyonel, yasal ve yoğun-laşma riskleri gibi ciddi müşteri ve kredi riskleri ile karşı karşıya kalmalarına neden olmakta-dır. Bu risklerden herhangi bir tanesi bankalara önemli maliyetler (örneğin, mevduat sahiple-rinin mevduatlarını çekmeleri, bankalar arası kolaylıkların sona ermesi, bankaya karşı iddiala-rın araştırma maliyetleri, aktif satışları ve aktiflerin dondurulması ve kredi zararları yükleye-bileceği gibi, yönetimin zamanını ve enerjisini bu sorunların çözümüne ayırmasına neden ola-bilir. 13

Dünyada ve ülkemizde bankacılık uygulamalarını doğrudan etkileyen FATF tavsiyele-ri ve Basel Bankacılık Denetim Komitesi bildirilerine göre; “Müşteri Tanı İlkesi”, basit hesapaçma ve kayıt tutmanın ötesinde, bankaların risk bazlı müşteri tanı uygulamalarını geliştirme-sini gerektirmekte, yüksek risk içeren kişi ve kurumlar için üst düzey yönetici onayı dahil de-taylı yazılı müşteri tanı ve kabul kurallarını oluşturulmasını, müşteriden ve hesap türündenbeklenen normal işlemler dışındaki şüpheli faaliyetlerin izlenmesini zorunlu kılmaktadır.

Page 45: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

43

FATF tarafından finansal kuruluşların karapara aklamaya ve terörizmin finansmanınailişkin karşı programlar geliştirmeleri istenmiştir. Programlar asgari olarak; finansal kuruluş-ların bünyelerine, idare şekillerine ve yürürlükteki mevzuata uygun dahili politika, prosedürve kontrol yöntemlerini ve bu görevler için uygun ve yüksek nitelikli personel istihdamınınsağlanmasını, çalışanlara yönelik olarak süreklilik gösteren bir eğitim programı hazırlanma-sını, sistemi kontrol edecek bir denetim fonksiyonu kurulmasını içermelidir.

Tavsiyelerin “B” bölümündeki müşterini tanı ilkesi (Customer Due Dilligence) ve ka-yıtların saklanması, şüpheli işlemlerin bildirimi ve uyum ile karapara aklama ve terörizminfinansmanını engelleyecek diğer tedbirler üzerinde durulmaktadır. Bu önleyici düzenlemelerve uyarı sistemleri, 1988 tarihli Basel ilkeleri, 1990 tarihli Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve Av-rupa Birliği Direktifleri gibi uluslararası belgelerden esinlenen yükümlülüklerdir.

Tavsiyeye göre, müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği tedbirler;

Kimlik tespiti yapmak ve kimlik bilgilerini güvenilir, geçerli belge, veri ya da bilgilerkullanarak teyit etmek,

Finansal işlemlerden nihai yararlanıcı konumunda olan kimselerin–lehdarın-(beneficialowners) kim olduğunu belirlemek ve lehdarın kimliğinin doğru olup olmadığı konusundaherhangi bir şüphe taşımamak.

Tüzel kişiler ve ortaklıklarda mülkiyetin kime ait olduğunu ve bunların kontrolününkimlerin elinde olduğunu belirlemek.

Tesis edilmek istenilen işlemin türü ve gerçekleştirme amacı hakkında bilgi edinmek, Yapılan işlemin, finansal kuruluşun müşterisine, işine, risk profiline ve gerektiğinde fon

kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olmasını sağlamak bakımından müşterikonusundaki takip ve incelemeyi iş ilişkisi ve işlem süresince sürdürmek.

olarak özetlenebilir.

Basel Bankacılık Denetim Komitesi ise müşteri tanı ilkelerine FATF’in yaklaşımınagöre; daha geniş ve ihtiyatlı bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemektedir Komite tarafından,‘Müşterini tanı’ politika prosedürlerinin bankacılıkta sağlam risk yönetiminin önemli bir par-çasını oluşturduğu kabul edilmiştir.

2. Risk Bazlı Müşteri Tanı İlkeleri

Bankalar, normalden fazla risk içeren kişi ve kurumları müşteri olarak kabul etmek i-çin üst düzey yönetici onayı dahil açık ve anlaşılır yazılı politika, prosedürler ve uygulamakılavuzları oluşturmalıdır. Bu politika ve prosedürler banka genelinde süreklilik arzedecekşekilde uygulanmalıdır.

Ağırlaştırılmış detaylı müşteri tanı ve kabul politikası;

1. Riskli Ülke ve Bölgeler,2. Hassas Sektör, Faaliyet Konusu veya Meslekler3. Yüksek Varlık Sahibi Kişiler4. Riskli Işlem Türleri

üzerine odaklanmalıdır.14

Page 46: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Alparslan Çakır

44

Bankalar müşterilerini sadece tanımakla kalmayıp, aynı zamanda müşteriden veya he-sap türünden beklenen normal işlemler dışındaki faaliyetleri de izlemelidir. ‘‘Müşterini tanı’programları bankanın risk yönetimi ile kontrol prosedürlerinde temel unsur olmalı ve buprogram düzenli inceleme ve iç denetimlerle tamamlanmalıdır. Ayrıca, bu programlar mevcutrisklere göre yeniden şekillendirilmelidir.

FATF ve Basel Bankacılık Denetim Komitesi, kritik önemde gördükleri “Müşteri Ta-nı” ilkelerinin bankacılık, sigorta ve menkul kıymetler sektöründe uygulanmasına yönelik yü-kümlülüklerin ülkeler tarafından yasal düzenlemelerle belirlenmesini ve etkin denetim meka-nizmalarının oluşturulmasını istemektedir.

Bu nedenle, Eylül 2005 tarihinde TBB-MASAK Çalışma Grubu tarafından suç gelirle-rinin aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadelede bankalar arasında uygulama stan-dardının sağlanması ve FATF Tavsiyeleri, Basel Bankacılık Denetim Komitesi Çalışmalarıve Avrupa Birliği ülkelerinin bankacılık uygulamalarına paralellik sağlanması amacıyla “SuçGelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı ile Mücadelenin Önemi ve Türk BankacılıkSisteminde Uygulama Klavuzu” ile 118 adet şüpheli işlem tipini kapsayan “Şüpheli İşlemKategorileri” listesi hazırlanarak bankalarımıza duyurulmuştur.

Risk Bazlı Müşteri Tanı İlkeleri iki temel yapıdan oluşmaktadır.

a) Müşterini Tanı (KYC-Know Your Customer)

İlk bölüm müşteri edinim aşamasında müşteri tiplerine göre sistematik bir kimlik tes-pit ve müşteri tanı prosedürlerinin oluşturulmasını ve yüksek risk içeren kişi ve kurumlar içinüst düzey yönetici onayı dahil detaylı yazılı müşteri tanı, kabul kuralları ve uyarı mekaniz-malarının oluşturulmasını gerektirmektedir.

b) Risk Oluşturan Hesap ve İşlemlerin İzlenmesi (Know Your Transaction)

İkinci yapı ise; müşterinin gelir düzeyi, faaliyet alanı, mesleği ve hesap türünden bek-lenmeyen anormal işlemlerin bilgi işlem destekli programlar vasıtasıyla izlenmesi, incelenme-si ve uyarı mekanizmalarının kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

2.1. Müşterini Tanı (Know Your Customer)

2.1.1. Kimlik Tespiti

Müşteri tanımanın ilk adımı kimlik tespiti ve beyan edilen adreslerin tespiti ile başla-maktadır. Kimlik tespiti;

- Müşterinin yasal varlığını ve yapısını, adını veya unvanını, adresini, yöneticilerini,hükmi şahsı bağlayan yetki düzenlemesi ile ilgili şartlar hakkındaki şirket belgelerini,kamu kayıtlarından elde edilen ve müşteriden alınan bilgilerle doğrulamak,

- Müşteri adına hareket ettiğini iddia eden şahsın yetkili olduğunu doğrulamak ve buşahsın da kimliğini tespit etmek,

- Kimlik tespiti yaparken yasalarda belirtilen geçerli belge türleri ler ve yükümlülüklerleuyumlu bir şekilde işlem yapmaktır.

Page 47: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

45

Kimlik tespiti sırasında, basit kimlik tepitinin yanında müşterinin işlem profili ve maliprofilinin belirlenmesine yönelik bilgiler de edinilmelidir. Bunlar, müşterinin uyruğu, adresülkesi, iletişim bilgileri, gelir aralığı, faaliyet alanları, mesleği, eğitim durumu ve eğitim aldığıalan, referansları, daha önceki çalıştığı bankalar, başlıca alıcı ve satıcıları, beklenen işlemhacmi, müşteri ilişkisinin kuruluş şekli ve hesap açılışına konu fonların geleceği kaynaklar vehesap açma amacı gibi bilgileri içeren tanıtıcı belge ve formlar alınmalıdır.

Tüzel kişiler ve ortaklıklarda mülkiyetin kime ait olduğu ve şirketin kontrolünün kimlerinelinde olduğunu belirlenmelidir. Bu amaçla tüzel kişilerde yüzde 25 ve üzeri ortaklık payı olankişilerin ve şirketi temsile yetkili kişilerin yetki düzeyi ve kimlikleri de tespit edilmelidir.15

Bununla birlikte; müşterilerin kişisel bilgileri, işlem ve mali profillerini gösteren bil-gilerin kodlu bilgi olarak elektronik ortamda saklanması çok önemlidir. Çünkü bu bilgiler bil-gi işlem destekli programlar vasıtasıyla müşteri üzerine risk kodlarının otomatik olarak ko-nulması, müşterinin kişisel ve mali profiline dair bilgiler ile uyumlu olmayan dolandırıcılık vekarapara aklama işlemlerine ilişkin kontrol, izleme ve uyarı mekanizmalarının oluşturulmasındakritik rol oynamaktadır. Bu bilgiler aynı zamanda resmi kurumların bilgi taleplerinin kısa süre-de karşılanması, bankanın mevcut müşteri yapısının ve dağılımının pazarlama, verimlilik verisk amaçlı analizlerin yapılmasında da kullanılabilecektir.

Kimlik bilgilerinin güvenilir, geçerli belge, veri yada bilgiler kullanarak teyit edilmesiiçin kimlik tespiti yapan banka çalışanları müşteri tarafından sunulan belgelerin gerçekliğinive müşteri tarafından verilen bilgilerin teyidini yapabilecek şekilde yeterli eğitime sahipolmalıdır. Müşteriyi kabul eden personel sahte kimliklerin özellikleri, suçlu davranışları veşüpheli işlem tipleri konusunda standart bilgi düzeyine sahip olmalıdır. TC Kimlik No. veVergi Numaraları gibi müşteriye ait bilgilerin kamu kayıtlarından teyit ve kontrol edilmesisağlanmalıdır. Kendi müşteri olmak talebi ile gelen kişi ve kurumların iletişim bilgilerinindoğruluğu teyit edilmeli, gerekirse ziyaret yapılmaldır. Bankanın bu konularda kılavuzlarhazırlatması uygun olacaktır.

Müşteri edinimi sırasında müşteri olmak talebi ile gelen kişi ve kurumların ulusal veuluslararası otoritelerce yayımlanmış ambargo, karapara, terör listeleri ve sakıncalı kişilerlekarşılaştırmasının yapılmasını sağlayacak yazılımlar kullanılmalıdır.

2.1.2. Detaylı Müşteri Tanı ve Kabul Politikaları

Finansal kurumların suç gelirlerinin aklanması amacıyla kullanılması riski, bazı coğra-fi alanlarla bağlantılı işlemlerde, bazı iş kollarında faaliyet gösteren müşterilerde ve bazı ban-kacılık işlemlerinde çok daha yüksektir. Bu işlem ve müşterilerin kabulü için gerekli ‘müşte-rini tanı’ ilkelerinin yeterli ölçüde uygulandığını güvence altına alacak yazılı prensipler veuyarı mekanizmaları oluşturulmalı, işlemler daha sık raporlanmalı ve müşteri kabulü üst dü-zey yönetici onayına tabi tutulmalıdır.16

i) Riskli Coğrafi Alanlarda Yerleşik veya Bağlantılı Müşteri İşlemleri

Her bankanın aşağıdaki kategorilere giren yurtdışı ve içinde kendi riskli bölge ve alantanımlarını yapıp, bu bölgelerde yerleşik veya ilişkili müşterilerini ağırlaştırılmış tanıma-onayve izleme prensipleriyle takip etmesi uygun olacaktır.

Page 48: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Alparslan Çakır

46

İşbirliği Yapmayan Ülkeler (FATF-Non-Cooperative Countries andTerritories - NCCTs)

Finansal kuruluşlar, FATF Tavsiyelerini uygulamayan ya da eksik uygulayan ve bunedenle FATF’ın İşbirliği Yapmayan Ülke Listesi’nde yer alan ülkelerin vatandaşları, şirket-leri ve finansal kuruluşları ile girecekleri iş ilişkilerine ve işlemlere özel dikkat göstermeleriönemlidir. Bu işlemlerin görünürde hukuki ve ekonomik amacı yoksa, işlemlerin esası ve a-macının araştırılması ve bulguların yetkili makamlara yardımcı olabilecek şekilde yazılı kay-da geçirilmesi hususlarına dikkat edilmelidir.

Gri Alanlar

Küreselleşen ve sermaye dolaşımının serbestleştiği dünyamızda organize suçlar ve te-rörizmle mücadelede, uluslararası işbirliği için en önemli zemini oluşturmaktadır. Fakat dün-ya yüzeyinde “Gri Alanlar” olarak adlandırılan, hukuk düzeninin uygulanamadığı bazı anti-demokratik bölgeler, hala varlığını sürdürmekte ve mücadelenin önünde büyük bir engel o-luşturmaktadır.

Banka, yasadışı uyuşturucu üretim-dağıtım yolları ile üzerinde bulunan, kaçakçılık, te-rör gibi suçların oranı, yolsuzluk ve rüşvetin yaygın olduğu anti-demokratik ülkeler ve bölge-lerde yerleşik müşteriler veya ilişkili işlemleri için güçlendirilmiş müşterinin tanınması, onayve izleme standartları uygulanması önemlidir.17

Sınır Ötesi Merkezler, Serbest Bölgeler ve Finans Merkezleri

Bankaların, sağladıkları bankacılık sırrı, vergi avantajı ve yargı bağışıklığının bir so-nucu olarak organize suçlardan kazanılan veya terörizmin finansmanında kullanılan fonlarınsaklanma ihtiyacı için bir çekim merkezi oluşturan sınır ötesi merkezler, (offshore) serbestbölgelerde ve katı bankacılık gizlilik yasalarının uygulandığı uluslararası finans merkezlerin-de yerleşik müşteriler ve bağlantılı işlemler için güçlendirilmiş müşterinin tanınması, onay veizleme standartları uygulamaları önerilmektedir.

Bu bölgelerin özelliklerine uyan hükümlerine tabi kurumlarla güçlendirilmiş özel ça-lışma prosedürleri belirlenmeli, fiziki varlığı bulunan ve suç gelirleri konusundaki hassasiyetibu prensiplere göre yeterli olan normal yargı çevresinde yerleşik bir kurumun iştiraki olması-nın gözetilmesi uygun olacaktır.

ii) Suç Gelirlerinin Aklanmasında Hassas Sektör ve İş Kolları

Bankaların müşteri olarak kabul ettikleri veya işlemlerine aracılık ettikleri diğerfinansal kurumların veya başkalarının fonlarını yöneten aracıların “müşterini tanı” ilkelerikapsamında yeterli özeni gösterdikleri, faaliyet gösterdikleri alanlardaki yasal düzenlemelerinFATF kriterlerine uygunluğu, bu konudaki politika ve prosedürlerinin yeterliliği konusundayeterli bilgi düzeyine sahip olmaları uygun olacaktır. Bu konularda bilgi talebine yönelikolarak taraf olan finansal kurumdan bu özeni gösterdiğine dair doldurulmuş bilgi formununtemin edilmesi faydalı olacaktır. Özellikle riskli coğrafi alanlarda yerleşik veya FATF ileişbirliği yapmayan ülkelerin mali kurumlarına hesap açılışında bu ilkelerin uygulanması önemarz etmektedir.

Page 49: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

47

Muhabir Bankacılık

Banka, suç geliri aklama veya terörizmin finansmanı yönünden soruşturma geçiripgeçirmedikleri ve ceza alıp almadıkları hususları da dahil olmak üzere karşı finansal kurumhakkında;

- İş konusu, itibarı ve üzerindeki denetim yeterliliği konusunda kamuya açık bilgilerdenyararlanarak sıhhatli bilgi edinmek,

- Kuruluşun suç geliri aklama ve terörizmin finansmanına dair kontrollerini değerlen-dirmek,

- Yeni muhabir ilişkiler kurmadan önce üst düzey yöneticinin onayını almak, her kuru-luşun sorumluluklarını ayrı ayrı belgeye bağlamak,

- Muhabir hesaplarla ilgili olarak, bankanın, müşterinin kimlik bilgilerini teyit ettiği vemuhabir bankanın hesaplarına doğrudan ulaşabilen müşterilere ait dikkat yükümlülü-ğünün yerine getirildiği ve talep üzerine ilgili müşterinin kimlik bilgilerinin muhabirbankaya sunulabileceği konusunda emin olmak,

şeklindeki sıralanabilecek tedbirleri de almalıdır. Bu amaçla bankalar muhabir hesabı açmatalebinde bulunan diğer finansal kurumlardan yukarıda belirtilen bilgilerin yazılı olarak yeraldığı bir anket formu talep etmek dahil olmak üzere özel müşteri kabul kuralları ve üst düzeyyöneticilerin onayının arandığı iş akışları tesis ederler.

Bu prensipler, genellikle merkez bankaları gibi FATF üyesi ülkelerin finansal otorite-leri, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, IFC gibi uluslararası finansal otoriteler ve bölge-sel oluşumlar için uygulanmaz.18

Ülkeler, tabela (shell banks) bankaların kurulmasına onay vermemeli ve işlemlerinisürdürmelerini kabul etmemelidirler. Finansal kuruluşlar da, paravan bankalarla muhabir ban-ka ilişkisine girmemeli veya böyle bir ilişkiyi sürdürmemelidir. Finansal kuruluşlar, hesapla-rının paravan bankalar tarafından kullanılmasına izin veren muhatap yabancı finansal kuru-luşlarla iş ilişkisi kurmaktan sakınmalıdırlar. 19

Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler (PEP’s)

FATF terminolojisine göre siyasi nüfuz sahibi kişiler; yabancı bir ülkede, uhdesindeüst düzeyde kamu görevi bulunan devlet yada hükümet başkanı, üst düzey siyasiler, hükümetgörevlileri, adli yada askeri personel, önemli mevkideki siyasi parti temsilcileri ve kamukurumu yöneticisi niteliğindeki kişileri ifade etmektedir.

Siyasi nüfuz sahibi kişilerle ilgili olarak, uygulanması gereken müşterini tanı ilkesiningerektirdiği tedbirlere ilaveten bankalar;

- Müşterinin siyasi nüfuz sahibi bir kişi olup olmadığının belirlenmesi için uygun riskyönetimi sistemlerini geliştirmeli,

- Bu tür müşterilerle işlem tesis etmek için üst seviyedeki yöneticisinin onayınınarandığı iş akışlarını tesis etmeli,

- fonların ve mal varlıklarının kaynaklarını tespit için gerekli tedbirler almalı,- Sürekli ve sağlıklı bir gözetim fonksiyonu gibi tedbirleri uygulamalıdır.

Page 50: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Alparslan Çakır

48

Yüksek Net Varlık Sahibi Müşteriler

Bankalar, sadece varlık kaynağı ve fonlarının yasal olduğu makul şekilde bilinen kişi-leri müşteri olarak kabul etmek için gerekli özeni gösterecektir. Müşterinin kendi adına işlemyaptığından emin olunmalıdır.20 Müşteri varlıklarının bir başka kişi adına vekaleten yönetildi-ği anlaşıldığında veya vekaletle açılan hesaplarda, bankacı bu kişilere ait detaylı bilgilerin ilktalepte bankaya sunulmasını istemelidir.

Vakıf ve Dernekler (Gönüllü Bağış ve Yardım Kurumları)

FATF’in dokuz özel tavsiyesinin sekizincisine göre; ülkeler, terörizmin finansmanı a-macıyla kötüye kullanılabilen varlıklarla ilgili kanun ve yönetmeliklerin yeterliliğini yenidengözden geçirmelidir. Kar amacı gütmeyen yardım kuruluşları özellikle istismara açıktır veülkeler bunların;

- terörist örgütler tarafından yasal varlık süsü verilerek,- varlıkların dondurulması önlemlerinden kaçmak amacı da dahil olmak üzere, teröriz-

min finansmanının sağlanması amacıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanılarak,- yasal amaçlı fonların el altından terörist örgütlere saptırılmasını gizleyerek veya sak-

layarak,

kötüye kullanılmasını engelleyecek tedbirleri almalıdır. Bankalar, söz konusu kurumlara he-sap açarken kurumun veya kişinin açık kimliği, faaliyet konusu, hesap açma amacı, beklenenhesap faaliyeti ve verilecek hizmetler, hesap açılış şekli ve gelen giden fonlara ilişkin ki-şi/kurum/kaynak/yönlendirildiği merkezler (Nakit, EFT, Swift,Yurtiçi ve Dışı), kurucu vetemsile yetkili şahısların ve üst düzey yöneticilerinin özgeçmişleri hakkında bilgi sahibi ol-malıdır.

Bu kuruluşlarla müşteri ilişkisine girilirken güçlendirilmiş müşteri tanı ve onay prose-dürleri uygulanması, bu kurumlarla ilgili resmi düzenlemelerine uygun hareket edilmesinisağlayacak tedbirler alınması, kurum faaliyetlerinin dikkatle izlenmesi uygun olacaktır.

Diğer Hassas Sektör ve İş Kolları

Bankaların, nakit yoğun ve nakde çevrilmesi kolay olan sektörlerde faaliyet gösterenpara değişimi ve değerli taş ve maden ticareti yapan müşterileri ile finansal aracılık faaliyetle-ri, gazinolar, talih oyunları salonları ile otopark işletmecileri, restoranlar, akaryakıt, piyangove gazete bayileri, nakliye ve dağıtım şirketleri ile girecekleri müşteri ilişkilerinde ve hesapaçılışlarında özel önem gösterilmesi, müşteri kimlik ve tanıtıcı belgelerinin, sektör bilgilerinindikkatle ve eksiksiz bir şekilde kaydedilmesi ve müşteri hesaplarının dikkatle izlenmesi öne-rilmektedir.

2.2. Risk Oluşturan Hesap ve İşlemlerin İzlenmesi (Know Your Transaction)

Sebebi bilinemeyen aktivitelerden kaynaklanan ve iştigal konusu ile doğrudanilişkilendirilemeyen, genelde nakit işlemler, hamiline ürünler ve elektronik fon transferlerin-den kaynaklanan müşteri fonları ve işlemlerinin güçlendirilmiş prosedürlerle takip edilmesiuygun olacaktır.

Page 51: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

49

i) Müşterinin Kişisel Bilgileri, İşlem ve Mali Profiline Uymayan İşlemler

Banka müşterinin kişisel bilgilerine, işlem profiline, mali durumuna ve hesap türüneuygun olmayan işlemleri bilgi işlem destekli rapor ve uyarı mekanizmaları ile izlemelidir.Riskin çok yüksek olduğu özellikle müşteri varlıklarını hedef alan finansal dolandırıcılık veağır karapara şüphesi olduğu durumlarda gerektiğinde olası zararların engellenmesi ve gerekliaraştırma yapılabilmesi için işlemlerin ve varlıkların geçici bir süre bloke edilmesi yoluna gi-dilebilir. Örneğin müşterinin sürekli iş yaptığı veya para gönderdiği adresler dışındaki adresve hesaplara, riskli bölgelere şüpheyi gerektirecek şekilde önemli ölçüde para transfer etme-si21 müşteri işlem profiline uygun olmayan anormal işlemlere örnek verilebilir. Bu konudahazırlanan yazılımlar müşteri hesaplarında üç ay zarfında oluşan tarihi datayı analiz ederekmüşterinin işlem profilini oluşturabilmektedir.

ii) Riskli Bankacılık Ürünleri

Nakit İşlemler

Bankaların ve çalışanlarının suç geliri aklayıcılarından korunmaları için nakit işlemle-re karşı hassas olmaları ve dikkat çekici sıklıkta veya yüksek tutarlı nakit işlemleri eş anlı ve-ya periyodik olarak raporlayarak kontrol etmeleri tavsiye edilmiştir.

Elektronik Transferler

FATF tarafından yayımlanan dokuz özel tavsiyeye göre; üye ülkeler mali kurumları-nın fon transfer işlemleriyle ilgili mesajlarda havale amir ve lehdarlarına ilişkin bilgilerin (i-sim, adres, hesap numarası) yer almasını sağlamak için önlemler alınmalıdır. Bu tavsiyelereuyum amacıyla, bankanın kendi aracılığıyla gönderilen transfer işlemlerinde havale amirleri-nin tam ad ve adres bilgilerinin, lehdarların ise tam ad ve adres bilgileri ve/veya hesap numa-ralarının transfer mesajlarında yer almasına ilişkin tedbirleri alması uygun olacaktır.

Karşı mali kurumlardan gelen transfer mesajlarında amir ve lehdara ait belirtilen bil-gileri eksik olanlara özel önem gösterilerek, şüpheli işlemler kapsamında dikkatli bir incele-meye tabi tutulması, bu havalelerin ödendiği lehdarlara ilişkin ödemeyi yapan birim tarafın-dan ödeme yapılan kişi ve kurumların kimlik ve adres tespitinin dikkatli şekilde yapılarakmuhafaza edilmesi esastır.

Banka müşterisi olmayan üçüncü şahısların, bankada yatırım hesabı bulunan müşteriadına veya bizzat mudinin kendisinin herhangi bir banka şubesi nezdinde bulunan yatırım he-saplarına, başka banka veya aracı kurumdan EMKT (Elektronik Menkul Kıymet Transferi’sistemi aracılığıyla gelen hazine bonosu ve devlet tahvili virman işlemlerinde; gönderen ban-ka, amir ve lehdar bilgilerinden şüphe duyulması halinde dikkatli bir incelemeye tabi tutulma-sı uygun olacaktır.

Yabancı Bankalar Üzerine Keşideli Şahıs Çeklerinin Tahsile Alınması

Müşteri ilişkisine yabancı para cinsinden yurtdışı bankalar üzerine keşide edilmiş şa-hıs çeklerinin tahsile alınması işlemleri ile başlanmasından kaçınılmalıdır. Tahsile veya iştira-ya dövizli çek alınması hizmetinin; köklü-ticari geçmişi ve itibarı olan, aynı zamanda iştirayaalınan çek tutarları ile iş hacmi ve maddi varlıkları arasında bir denge bulunan, ticari işlemleri

Page 52: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Alparslan Çakır

50

ve iş ahlakı hakkında detaylı bilgi sahibi olunan firma ve şahıslara verilmesine özen gösteril-melidir.

Internet, Call Center ve ATM İşlemleri

Banka çalışanları ile yüz yüze gelmeden işlem yapılmasını sağlayan bu ürünleri kulla-nan müşterilerin işlemleri müşteriyi kabul eden ünite yetkilileri ve iç denetim birimleri tara-fından dikkatle izlenmelidir.

Müşterilerin hesap açılışlarında ibraz ettikleri bilgi ve belgelerde yer alan hususlaragöre işlemlerinin uygunluğu takip edilmeli, şüpheli işlemlerin ortaya çıkarılmasına yönelikolarak hesap hareketleri periyodik olarak gözden geçirilmelidir. Bu kanallar aracılığıyla yapı-lan işlemlerin kontrolü, güvenliği, dolandırıcılık girişimlerinin ve suç geliri aklanmasının en-gellenmesine yönelik konulan işlem limit ve saatleri ve şifre uygulamalarının titizlikle tespitedilmesi ve uygulanması önem arz etmektedir.

Kurumun sözkonusu operasyonel risklerden korunması, tüm banka çalışanlarının; ya-sal mevzuata, banka içi risk önleyici yazılı iş kurallarına ve sektörel displinlere tam uyumugözeterek, kendilerine tanınan hareket esnekliğini bu kurallar çerçevesinde optimum risk-getiri sağlayacak şekilde kurumun yararına kullanması ile sağlanabilecektir.

Fakat, riskin varlığı ve ona karşı bireylerin duyarlılığı ve davranışları farklılık göster-diğinden; belirlenen risk politikalarının kurum bünyesine gerektiği gibi nufüz edebilmesi içinortak bir risk anlayışına dayanan bir kurum kültürü oluşturulması önemli bir unsur olarak kar-şımıza çıkmaktadır.

Dipnotlar

1 Adler, 1991; Das, 19972 Arslan, 2001; Williams, 19963 Sedat Güner, Organize Suç Örgütleri Karapara ve Aklanması, Bilgi Yayınları-2003, S.30.4 Karaparanın Aklanması Suçu ile Mücadele ve Bankaların Yükümlülükleri, TC Maliye Bakanlığı Mali SuçlarıAraştırma Kurulu ve Türkiye Bankalar Birliği Çalışma Grubu, 20035 Sokullu, Akıncı, 133,VD. Prof.Dr. Timur Demirbaş, www.kriminoloji.com 20026 Michael Woodiwiss, "Crime's Global Reach, " Frank Pearce ve Miclıael Woodiwiss (eds.) GIobal CrimeConnections, Dynamics and Control (London: The Macmillan Press, 1993), ss. I-31 (s. 8 ve s. 12). 7 Ahmet Fazıl Özsoylu, Yeraltı Ekonomisi, Ankara 1999, s.1148 Prof.Dr. Timur DEMİRBAŞ, www.kriminoloji.com 20029 Masak Yayın No.1, “Karapara Aklama”, S: 5, Ankara-200110 Basel Bankacılık Denetim Komitesi, Bankaların Müşterilerini İncelemesi, Ocak-200111 Ergin Ergül, Karapara Aklama Endüstrisi ve Aklama Suçu, s: 46-47, Ankara 200112 Özel Bankacılık İle İlgili Wolfsberg Prensipleri13 Basel Bankacılık Denetim Komitesi, Bankaların Müşterilerini İncelemesi, Ocak-200114 FATF, Consultation with the Banking and Securities Sectors, Executive Summary, 8-9 Aralık-Bürüksel15 FATF, 40 Tavsiye, Tüzel Kişilerin ve Anlaşmaların Şeffaflığı, Tavisye: 3316 Türkiye Bankalar Birliği-MASAK Çalışma Grubu, “Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı ileMücadelenin Önemi ve Türk Bankacılık Sisteminde Uygulama Klavuzu” Eylül-200517 MASAK 2 No.’lu Şüpheli İşlem Tebliği, Şüpheli İşlem No.218 Muhabir Bankacılık Üzerine Wolfsberg Prensipleri,19 Paravan banka (shell bank): Fiziki adresi bulunmayan ve normal bankacılık işlemleri için gerekli olan somutdonanımlara ve şartlara sahip olmayan, sadece unvanı ile bilinen ve bankacılık hizmetleri sunduğu izlenimi ve-ren kuruluş. FAFT, 40 Tavsiye, Tavsiye 1820 Özel Bankacılık İle İlgili Wolfsberg Prensipleri21 Mali Suçları Araştırma Kurulu 2 ve 4 Sıra No.’lu Genel Tebliği, Şüpheli İşlem Tipi 4

Page 53: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

51

Karapara Aklama ve Terörizmin Finansmanını ÖnlemeStandartlarını Değerlendirme Metodolojisinde

Finansal Kuruluşların Yükümlülükleri

Oktay Üstün

A. Metodoloji Hakkında Genel Bilgi

Karapara Aklama ve Terörizmin Finansmanını Önleme Standartlarını DeğerlendirmeMetodolojisi (Methodology For Assessing Compliance with Anti Money Laundering andCombating The Financing of Terrorism Standards - AML/CFT), ülkelerin karapara aklama veterörizmin finansmanının önlenmesine yönelik olarak kabul ettikleri ve uyguladıkları hukuki,finansal, operasyonel ve uluslararası işbirliği kapsamındaki tedbirlerin değerlendirilmesindekullanılmak amacıyla Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force - FATF) tarafın-dan Şubat 2004 de yayınlanmıştır.

FATF tavsiyeleri (Kırk tavsiye ve dokuz özel tavsiye) esas alınarak oluşturulan kri-terlere dayanan Metodoloji dokümanında her tavsiye, temel kriterlere bölünmüş ve bazı tavsi-ye maddeleri de temel kriterlere ilaveten ek unsurlarla desteklenmiştir.

Metodolojideki temel kriterler, değerlendirmecilerin (assessors)1 ilgili ülkeninAML/CFT sistemini kavramaları bakımından doğrudan dikkate alacakları esas kıstasları, ekunsurlar ise temel kriterlere ilave olarak AML/CFT sistemini daha da güçlendireceği düşünü-len seçenekleri göstermektedir.

FATF üçüncü tur ülke değerlendirmelerinde kullanılacak olan AML/CFT Metodoloji-sindeki kriterler değerlendirmeciler için temel rehber konumundadır. Metodoloji kriter-leri esas alınarak yapılacak olan değerlendirme sürecinde her bir tavsiye maddesi için dörtmuhtemel uyum derecesi belirlenmiştir: Uyumlu, büyük ölçüde uyumlu, kısmen uyumlu veuyumsuz. Buna göre;

Uyumlu : Tavsiyenin tüm temel kriterler bakımından uyumlu olduğunu,

Büyük Ölçüde Uyumlu : Temel kriterlerin büyük ölçüde yerine getirilmekle beraber bazı küçük eksikliklerin bulunduğunu,

Kısmen Uyumlu : Bazı temel adımlar atıldığını ve bazı temel kriterlere uyum göste- rildiğini,

Uyumsuz : Temel kriterlerin çoğunun gereğinin yerine getirilmemiş olduğunu ve önemli eksikliklerin bulunduğunu,

Uygulanamaz : Ülkenin yapısal, hukuki ve kurumsal özelliği gereği yükümlülü- ğün tamamen yada kısmen uygulanabilir olmadığını,

ifade etmektedir.

Page 54: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

52

Değerlendirme sürecinde, ilgili mevzuatın (kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge,yönerge, mukteza, rehber vb.) kriterleri karşılayıp karşılamadığı ve kriter gereklerinin uygula-nıp uygulanmadığı test edilir. Finansal sektörle ilgili olarak metodoloji;

1. Bankacılık, sigorta ve menkul kıymetler sektöründeki kuruluşlar için önleyici yüküm-lülükler getiren mevzuatın, denetim süreci vasıtasıyla uygulanabilir kılınmasını,

2. Basel Komite, Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonu, Uluslararası Sigorta MurakabeBirliği tarafından yayınlanan temel denetim esaslarının da ilgili mevzuata uyarlanmasını

öngörmüştür. Bir fikir vermesi bakımından metodolojideki FATF tavsiyelerine tekabül edenkriterler, sayısal olarak aşağıda tablo halinde gösterilmiştir.

Tavsiye Kategorisi TemelKriter Sayısı

Ek UnsurSayısı

1 7 12 5 -3

Hukuk6 1

4 1 -5 18 -6 4 27 5 -8 2 -9 5 -10 3 -11

Finansal

3 -12 Finans Dışı Faaliyetler 2 -13 4 114 2 115

Finansal4 1

16 Finans Dışı Faaliyetler 3 217 Hukuk 4 -18 Finansal 3 -19 1 220 Uygulama (Operasyonel) 2 -21 3 -22 Finansal 2 123 Uygulama (Operasyonel) 7 -24 Finans Dışı Faaliyetler 2 -25 2 -26 10 -27 2 428 2 -29 4 -30 3 131 1 132 2 133 3 134

Uygulama (Operasyonel)

2 135 1 136 7 137 2 -38 5 139 4 140

Uluslararası işbirliği

9 2

Page 55: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

53

Özel Tavsiye Kategorisi TemelKriter Sayısı

Ek UnsurSayısı

1 Uluslararası işbirliği 2 -2 4 -3

Hukuk13 2

4 Finansal 2 -5 Uluslararası işbirliği 5 4

6 Uygulama(Operasyonel) 5 1

7 Finansal 7 28 3 19

Uygulama (Operasyonel)13 2

B. Finansal Kuruluşlar ve Getirilen AML/CFT Yükümlülüklerinin Önemi

Uluslararası literatürde finansal kuruluşlar, “Temel Prensipler”e tabi olan kuruluşlar i-tibariyle; i) bankalar, ii) menkul kıymet piyasalarında faaliyet gösteren kurumlar ve iii) sigortaşirketleri olmak üzere üç ana grupta ele alınmaktadır.

Bu kurumların tabi olduğu “Temel Prensipler”;

- Basel Komitenin, Bankacılık Denetimi hakkında yayınladığı “Etkin Bankacılık Dene-timi için Temel Prensipleri”,

- Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonu tarafından yayınlanan “Menkul KıymetDüzenlemeleri için Amaçlar ve Prensipleri”,

- Uluslararası Sigorta Murakabe Birliği tarafından yayınlanan “Sigorta Murakabe Pren-sipleri”

belirtmektedir.

Ancak AML/CFT Metodolojisinde finansal kuruluşların kapsamı daha geniş tutulmuşve bu kuruluşlar sayılmak suretiyle belirlenmiştir. Buna göre bir finansal kuruluş, müşterisiadına veya müşterisi için;

1. Mevduat veya geri ödenebilir fon kabulü, 2. Borç verme, 3. Finansal kiralama 4. Para ve değer transferi 5. Ödeme araçlarını ihraç ve yönetim, 6. Finansal garanti ve taahhüt, 7. Para piyasası araçları, döviz, değişim, faiz oranları ve indeks araçları, transfer edilebilir menkul kıymetler, mal “future” piyasası ticareti, 8. Menkul kıymet ihracı ve bu işlemle ilgili finansal hizmet tedariki, 9. Ferdi veya toplu portföy yönetimi, 10. Bir başkası adına nakit veya likit değerlerin muhafazası ve idaresi, 11. Hayat sigortası ve sigorta ile ilgili diğer araçların uygulaması, 12. Para ve döviz değişimi, 13. Bir başkası adına fonların her türlü yatırım, tasarruf ve yönetimi

işlerini bir meslek olarak icra eden şahıs veya kuruluş olarak tanımlanmıştır.

Page 56: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

54

Metodolojide finansal kuruluşlar için getirilen yükümlülükler, karapara aklama ve te-rörün finansmanının bu kuruluşlar aracılığı ile gerçekleşmesini engellemeye yönelik proaktiftedbirlerdir.

Müteakip bölümde detayları açıklanan bu tedbirlerin alınması, aynı zamanda finansalkuruluşların özellikle bankaların maruz kalabileceği bazı temel riskleri de önleyecektir.AML/CFT kapsamında bu riskler; yasal risk, itibar riski ve operasyonel risk olarak sayılabilir.

Karapara aklama ve terörün finansmanı bakımından bu risklerin özellikleri ve muhte-mel sonuçları şöyledir:

a- Yasal risk: Yasal risk, yasal düzenlemelere uyulmaması veya bu düzenlemelerinihlali dolayısıyla finansal kuruluşun (bankanın) karşılaşacağı riski ifade eder. Bu risk kapsa-mında bir bankanın karşılaşabileceği dava açılması, yargılanması ve yaptırım uygulanmasıgibi durumlar o banka için bir kayıp veya zararla sonuçlanabilir. Bir bankanın karapara akla-ma ile mücadele kapsamındaki yükümlülüklere uymaması veya bu yükümlülükleri ihlalindendolayı para cezasına muhatap olması yada ihlalin tekerrürü halinde faaliyet izninin (lisansının)iptali gibi yaptırımlarla karşılaşması bu risk türüne örnek olarak gösterilebilir.2

b- İtibar riski: İtibar riski, bankaların, AML/CFT yükümlülüklerine uymaması,karapara aklama veya terörizmin finansmanına karıştığı şüphesi taşıyan kişi ve kuruluşlarla işilişkisine girmesi gibi yanlış faaliyetleri sonucunda sektörde ve kamuoyunda kendisine duyu-lan güvenin zayıfladığını gösterir.

Bu risk kapsamında, güven esasına göre faaliyet gösteren bankaların geleceğe yönelikoperasyonlarının gelişme ve genişleme seyri düşeceği gibi mevcut faaliyetleri de olumsuz et-kilenecektir. Örneğin muhabir bankacılık ilişkilerine yönelik taleplerinde engellerle karşılaşa-bilecektir. Uluslararası platformda itibar riskinin getireceği olumsuzluklara en belirgin örnekolarak FATF’ın yayınladığı NCCT (İşbirliği Yapmayan Ülke ve Bölgeler) listesinde yer alanülkelerin finansal kuruluşlarının durumu gösterilebilir. Nitekim FATF’ın, “Finansal kuruluş-lar, FATF tavsiyelerini uygulamayan ya da eksik uygulayan ülkelerin vatandaşları, şirketlerive finansal kuruluşları ile girecekleri iş ilişkilerine ve işlemlere özel dikkat göstermelidir. “şeklinde vurguladığı 21’nci tavsiyesi de, bu hususun önemine dikkat çeken bir uyarı niteliğin-dedir.

c- Operasyonel risk: Operasyonel risk, bankaların AML/CFT yükümlülükleri kapsa-mındaki iç kontrol sistemindeki yetersizlikten ve eksiklikten kaynaklanan zararını ifade eder.

İç kontrollerdeki yetersizlik veya eksiklik, yanlışlık ve usulsüzlüklerin zamanında tes-pit edilememesine yol açacak ve böylece bankanın zarara uğraması kaçınılmaz olacaktır. Ör-neğin kimlik tespitinin hiç veya usulüne göre yapılmaması durumunda, banka sahte kimliklebaşvuran bir kişiye ait bir işlem gerçekleştirmiş (ödeme veya havale yapmış) olabilir. Bu du-rumda bankanın somut bir kaybı söz konusudur.

C. Finansal Kuruluşların Tabi Olduğu Yükümlülükler

AML/CFT Metodoloji kapsamında finansal kuruluşlar için getirilen yükümlükler şuana başlıklar altında toplanabilir:

1. Müşterinin Tanınması

Page 57: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

55

2. Şüpheli İşlemlerin Bildirilmesi 3. Muhafaza ve İbraz 4. Siyasi Nüfuz Sahibi Kişilere Özel Dikkat Gösterilmesi 5. Muhabir Bankacılık Konusundaki Yükümlülükler 6. Üçüncü Kişilere Güvenilmesi 7. Hassas Durumlara Özel Dikkat Gösterilmesi 8. Riskli Ülkelere Özel Dikkat Gösterilmesi 9. Önleyici İç Tedbirlerin Alınması 10. Fon Transferleri İçin Özel Dikkat Yükümlülüğü 11. Yükümlülüklerin Yurt Dışında da Uygulanması

1. Müşterinin Tanınması

Metodolojide finansal kuruluşlar için getirilen yükümlülüklerin en önemlilerinin ba-şında müşterinin tanınması yükümlülüğü gelmektedir. Müşterinin tanınması, sadece hesapaçma esnasında kimlik tespiti yapılması ve kimlik bilgilerinin muhafazası ile sınırlı biryükümlülük değildir.

Bu yükümlülük; müşteri kabul politikalarının belirlenmesi, müşteri tanımlama prog-ramı hazırlanması, bunlara bağlı risk alanlarının tespiti ve gerektiğinde, şüpheli işlem bildi-rimleri için kriterler oluşturulmasını da içeren geniş bir tedbirler bütününü kapsamaktadır.

Metodoloji de detayları verilen müşterinin tanınması yükümlülüğünün ana hatlarıaşağıda açıklanmıştır.

1.1. Müşterini Tanı İlkesinin Gerektirdiği Tedbirler

AML/CFT Metodolojisinde müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği tedbirler;

- Kimlik tespiti yapılması,- Kimliğin teyit edilmesi,- Müşteri adına işlem yapanlara ve tüzel kişilere özel dikkat gösterilmesi- İşlemin amacı ve müşteri profili hakkında bilgi sahibi olunması- Güçlendirilmiş tedbirlerin uygulanması- Hususlarını içermektedir.

a. Kimlik Tespiti Yapılması:

Finansal kuruluşlar;

- sürekli veya geçici, gerçek veya tüzel kişi konumunda olup olmadığına bakmaksızınbütün müşterilerinin,

- müşteri adına hareket etme yetkisi olduğunu iddia eden kişilerin,- işlemin nihai yararlanıcısı durumunda olan kişilerin (işlemin gerçek sahibi- lehtarın)

kimliğini tespit etmek zorundadır.

Basel Komite çalışmalarına 3 göre bankacılık işlemleri için;

Gerçek kişilerin kimlik tespitinde müşterinin;

Page 58: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

56

- tam yasal isminin, tam ve doğru daimi adresinin, telefon- fax numarası ve e- mail ad-resinin,

- doğum tarihi ve yerinin, tabiiyetinin, işinin, iş konumunun ve/veya işverenin isminin,- resmi kimlik numarasının veya pasaport, kimlik kartı, ikamet izni, sosyal güvenlik ve-

ya sürücü belgesi gibi müşterinin fotoğrafını taşıyan geçerli bir resmi belgede yer alanayırt edici bir bilginin,

- hesabın tipinin ve bankacılık ilişkisinin mahiyetine dair bilgilerin ve imzasının,

Tüzel kişilerin kimlik tespitinde kurumun;

- isminin, faaliyet merkezinin, e-mail adresinin, irtibat telefonunun ve faks numarasının,- vergi kimlik numarası gibi kurum kimliğini belirleyici numaranın,- şirket tasdikine dair belge suretinin,- hesap üzerinde tasarrufa yetkili olanlara, işin mahiyetine amacına ve yasal statüsüne

dair bilgilerin elde edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

b. Kimliğin Teyit Edilmesi:

Finansal kuruluşlar; Gerçek ve tüzel kişi olan müşterilerinin ve işlemin nihaiyaralanıcısının (lehtar) kimliğini, geçerli, güvenilir belge ve bilgilere dayanarak işlemyapılmadan önce veya işlem tesis edilirken, seyrek karşılaşılan müşterileri için işlem tesisedilirken teyit etmelidir.

Finansal kuruluşlar, tüzel kişi konumunda olan müşterilerinin teyit işleminde;

- Müşteri adına hareket etmekle yetkili olduğunu iddia eden kişinin böyle bir yetkisiolup olmadığını ve bu şahsın kimliğini,

- İsim, adres, yöneticileri ve tabi olduğu düzenlemeler hakkında bilgi ve bulguları eldeederek, yasal statüsünü

araştırmak durumundadır. İşlem yapılmadan önce veya işlem tesis edilirken yapılmasıgereken teyit işlemi;

- makul ölçüde pratik olması- iş ilişkisinin normal akışını kesintiye uğratmaması- kara para aklama riskinin yönetilebilmesi

şartıyla işlem başlatıldıktan sonra tamamlanabilir.

Basel Komite dokümanlarına4 göre bankacılık işlemlerinde gerçek kişilerin teyit işle-mi için;

- geçerli kimlik belgesinden doğum tarihinin tespiti,- fatura, vergi makbuzu, banka dekontu, remi kurum mektubu gibi belgelerden daimi i-

kametgah adresinin kontrolü,- bir hesap açıldıktan sonra sunulan bilgiyi teyit için müşteri ile telefonla irtibatı kurul-

ması,

Page 59: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

57

- yetkili bir kişinin (noter, büyükelçilik görevlisi gibi) onayını alarak resmi belgeleringeçerliliğinin tespiti

gibi yöntemler kullanılabilir.

Aynı konuda tüzel kişiler için yapılacak teyit işleminde;

- En son rapor ve hesapların bir kopyasını tetkik etmek,- İşletmeler için bilgi hizmeti sunan bir kurum veya sektörde belirli bir mevkii olan a-

vukat veya muhasebeci firması vasıtasıyla araştırma yapmak,- İlgili işletmenin gerçekten mevcut olup olmadığı, faal olup olmadığı, sona erip erme-

diği, fesholup olmadığı, iflas edip etmediği, tasfiyeye girip girmediği yönünde ticaristatüsüne yönelik araştırma yapmak,

- Kamu ve özel sektör veri tabanlarındaki objektif ve bağımsız bilgilerden yararlanmak,- Bir önceki banka referanslarına müracaat etmek,- Mümkünse ilgili kurumu ziyaret etmek veya telefon ya da e-posta yolu ile iletişim

kurmak

gibi yöntemlere başvurulabilir.

c. Müşteri Adına İşlem Yapanlara ve Tüzel Kişilere Özel Dikkat Gösterilmesi:

Finansal kuruluşlar, tüm müşteriler için, müşterinin bir başka kişi adına hareket edipetmediğini tespit etmeli ve adına hareket edilen kişinin kimlik bilgilerinin teyidindekullanılacak yeterli kimlik verilerini elde etmek için gerekli önlemleri almalıdır.

Bu konuda tüzel kişiler için; tüzel kişiliğin mülkiyet durumunun, kimler tarafından venasıl kontrol edildiğinin bilinmesi ve gerçek sahiplerinin veya onu kontrol eden kişilerin tespitedilmesi önemlidir. Bu konuda;

- şirketler için, şirketin çıkarlarını kontrol eden ve şirket yönetimini oluşturanların kimolduklarının tespit edilmesi,

- kayyım kurumları için, kurucunun, kayyımın ve lehtarın kim olduklarının tespit edil-mesi

örnek olarak verilebilir.

d. İşlemin Amacı ve Müşteri Profili Hakkında Bilgi Edinilmesi:

Finansal kuruluşlar, tesis edilmek istenilen işlemin ne niyetle yapıldığı, yapısı vegerçekleştirme amacı hakkında bilgi edinmelidir.

Bu kapsamda;

- finansal kuruluş nezdinde yapılan işlem, müşterinin işine, risk profiline ve gerektiğin-de fon kaynaklarına dair bilgiler ile uyumlu olmalı, bu hususları sağlamak bakımındanmüşteri konusundaki takip ve inceleme iş ilişkisi ve işlem süresince sürdürülmeli,

- özellikle yüksek risk kategorisindeki müşteriler ve iş ilişkileri için, mevcut bilgilergüncellenmeli ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir.

Page 60: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

58

e. Güçlendirilmiş Tedbirlerin Uygulanması:

Finansal kuruluşlar yüksek risk sınıfındaki müşteriler için, güçlendirilmiş tedbirleriuygulamalıdır. Yüksek risk sınıfına;

- Yerleşik olmayan müşteriler,- Özel bankacılık,- Tüzel kişiler ve düzenlemeler (kayyım kurumları gibi),- Temsil yetkisine sahip veya temsil eden hissedarlara ve hamiline yazılı senetlere

sahip olan şirketler,

örnek olarak gösterilebilir.

Basel Komite çalışmalarına5 göre, bu hususta bankalar;

- Yüksek riskli müşterilerinin hesaplarını etkin bir şekilde izlemek, analiz etmek, ta-nımlamak için yönetici ve uyum görevlilerinin yeterli işletme bilgisine sahip ol-malarını temin etmeli,

- Özel bankacılık işlerinden sorumlu olan üst yönetim, bankanın yüksek riskli müş-terilerinin kişisel durumlarını bilmeli ve üçüncü taraf bilgisine karşı dikkatli olma-lıdır. Bu müşteriler tarafından gerçekleştirilen önemli işlemler bir üst yönetici tara-fından onaylanmalı ve

- Bankalar politik nüfuzu olan kişiler ve bunlarla bağlantılı yüksek profilli kişi veşirketlerle olan bankacılık ilişkilerini göz önüne alınarak şeffaf politika, iç kılavuz,prosedür ve kontroller geliştirmelidir.

1.2. Müşterini Tanı İlkesinin Gerektirdiği Tedbirlerin Uygulanacağı Durumlar

Finansal kuruluşlar;

- Bir işlem başlatırken,- Belirli bir eşik miktarın (15000$/€) üzerinde arızi işlem gerçekleştirirken (Bu

işlem tek bir işlemi ya da birbiri ile bağlantılı olan birden fazla işlemi deiçerebilir.)

- Arızi elektronik fon transferi gibi işlemleri gerçekleştirirken,- Herhangi bir muafiyet ve veya eşik miktarını dikkate almaksızın, karapara aklama

ve terörizmin finansmanı konusunda bir şüphe duyduğunda,- Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu hakkında

şüphe duyduğunda

müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği tedbirleri uygulamalıdır.

1.3.Müşterini Tanı İlkesinin Gerektirdiği Tedbirlerin Uygulanamadığı Durumlarda Yapılması Gerekenler

Finansal kuruluşların, müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği;

- kimlik tespiti yapılması,- kimliğin teyit edilmesi,- müşteri adına işlem yapanlara ve tüzel kişilere özel dikkat gösterilmesi

Page 61: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

59

- işlemin amacı ve müşteri profili hakkında bilgi sahibi olunması

tedbirlerini uygulayamadığı durumda veya uygulamasına engel olacak bir durumlakarşılaştığında;

- hesap açma işlemi yapmaması,- işlem tesis etmemesi,- işlemi gerçekleştirmemesi ve- teşebbüs edilen bu işlemle ilgili olarak şüpheli işlem bildiriminde bulunması

gerekmektedir.

2. Şüpheli İşlemlerin Bildirilmesi

2.1. Bildirimin Konusu

Finansal kuruluşların fonların;

- yasadışı yollardan elde edildiği veya- terörizm, terörist eylemler, terörist organizasyonlar veya terörizmi finanse eden kişilerle bağlantılı veya ilgili olduğu yada- belirtilen faaliyetlerde kullanıldığı

konusunda şüphelenmesi yada şüphelenmeleri için makul nedenler bulunması durumunda buşüphelerini derhal ve doğrudan mali istihbarat birimine6 bildirmelidir.

Metodoloji uygulamasında fon terimi; maddi veya gayri maddi, soyut veya somut,menkul veya gayrimenkul her çeşit malvarlığını ve bu mal varlığını tevsik eden belge ve a-raçları ifade etmektedir.

2.2. Bildirim ile İlgili Diğer Hususlar

- Tüm şüpheli işlemler, işleme konu olan parasal miktar ne olursa olsun bildirilme-lidir.

- Tüm şüpheli işlemler teşebbüs aşamasında dahi bildirilmelidir.- Şüpheli işlem bildirimi, işlemlerin vergi nitelikli olup olmadığına bakılmaksızın

uygulanmalıdır.- Finansal kuruluşlar, bunların yöneticileri, yetkilileri ve çalışanları, şüpheli bir iş-

lemin veya ilgili bilginin mali istihbarat birimine bildirildiğini açıklamamalıdırlar.

3. Muhafaza ve İbraz

3.1. Muhafaza

Finansal kuruluşlar; ulusal ve uluslararası işlemlere ilişkin gerekli tüm kayıtları, işle-min tamamlanmasını müteakip en az 5 yıl süreyle (veya yetkili makamlardan özel durumlardagelecek talepler için daha uzun bir süreyle) saklamalıdır.

İşlemlere ilişkin kayıtların gerekli unsurlarına;

Page 62: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

60

- müşteri veya lehtarın ismi, adresi,- işlemin mahiyeti ve tarihi,- işleme konu olan para miktarı,- işlem konusu hesabın tip ve numarası

örnek gösterilebilir.

3.2. Diğer Hususlar

Finansal kuruluşlar; kimlik tespiti verileri, hesap dosyaları ve ticari haberleşme ile il-gili kayıtları, hesabın kapanması ve işlem tesisinin sona ermesini müteakip en az 5 yıl süreyle(veya yetkili makamlardan özel durumlarda gelecek talepler için daha uzun bir süreyle) sak-lamalıdır.

İşlem kayıtlarının, suç fiillerinin soruşturulmasında delil olacak şekilde ve bireysel iş-lemlerin yeniden tesisine imkân verecek yeterlikte olması gerekmektedir.

Finansal kuruluşlar tüm belge ve bilgileri yetkili otoritelerin talebi üzerine zamanındaibraz etmelidir.

4. Siyasi Nüfuz Sahibi Kişilere Özel Dikkat Gösterilmesi

Metodoloji terminolojisinde, “siyasi nüfuz sahibi kişiler”; devlet veya hükümetbaşkanları, üst düzey siyasiler, hükümet görevlileri, adli veya askeri personel, önemlimevkideki siyasi parti temsilcileri ve kamu kurumu yöneticisi konumundaki kişiler gibiyabancı ülkede uhdesinde önemli kamu görevi bulunan kişileri ifade etmektedir.

4.1. Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler İçin Özel Risk Yöntemleri Geliştirilmesi

Finansal kuruluşlar, müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği tedbirlere ilaveten, potansiyelmüşteri veya lehdarın siyasi nüfuz sahibi kişiler olup olmadığını tespit edebilmek için uygunrisk yönetimi sistemleri geliştirmelidir.

Böyle bir risk yönetimi için, kamuya açık bilgi kaynaklarına başvurulması veya siyasinüfuz sahibi kişilere ilişkin elektronik ticari veri bankasına erişim sağlanması örnek olarakverilebilir.

4.2. Üst Yönetimden Onay Alınması

Finansal kuruluşlar, siyasi nüfuz sahibi kişilerle işlem tesis etmek için üst seviyedekiyöneticisinden onay almalıdır. Finansal kuruluşlar, müşteri olarak kabul ettikleri kişi ya dalehtarın daha sonra bir siyasi nüfuz sahibi kişi olduğunu tespit ettiğinde, işlemi sürdürmek içinyine üst seviyedeki yöneticinin onayını almalıdır.

4.3. Diğer Hususlar

- Finansal kuruluşlar, siyasi nüfuz sahibi müşterileriyle ilgili olarak, malvarlıklarının vefonlarının kaynağını tespit etmek için gerekli önlemleri almalıdır.

- Siyasi nüfuz sahibi kişilerle iş ilişkisinde bulunan finansal kuruluşlar sürekli vesağlıklı bir gözetim fonksiyonu tesis etmelidir.

Page 63: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

61

5. Muhabir Bankacılık Konusundaki Yükümlülükler

“Muhabir bankacılık”, bir muhabir banka (correspondent bank) tarafından diğer birbanka (respondent bank- karşı banka) için sağlanan bankacılık hizmetlerini ifade etmektedir.7

5.1. Bilgi Sahibi Olunması

Muhabir bankanın;

a- Karşı bankanın, karapara aklama veya terörün finansmanı yönünden soruşturmageçirip geçirmediği ve ceza alıp almadığı hususları da dahil olmak üzere; iş konusu, itibarı veüzerindeki denetim yeterliliği konusunda kamuya açık bilgilerden de yararlanarak bilgiedinmesi,

b-Karşı bankanın tabi olduğu karapara aklama ve terörün finansmanına dairönlemlerini değerlendirmesi ve bunların uygun ve etkin olduğundan emin olması

gerekmektedir.

5.2. Onay Alınması ve Tevsik

Muhabir bankacılık ilişkilerine başlamadan önce üst düzey yöneticinin onayınıalmalıdır.

Her iki konumdaki bankanın karapara aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadeleve müşterini tanı ilkesine ilişkin sorumluluklarını tevsik edilmelidir.

5.3. Paravan Bankalar Konusundaki Hassasiyet

Paravan bankalar (shell banks),

- belirli ve sabit bir adresi bulunmaması,- belirli bir çalışma saatine tabi eleman istihdam etmemesi,- bankacılık işlemleri ile ilgili kayıtları olmaması,

gibi özellikleri dolayısıyla fiziki mevcudiyeti olmayan “tabela” bankalarını ifade eder.

Bu özellikleri dolayısıyla muhabir bankacılık uygulaması bakımından paravan banka-ların faaliyetlerini gözetlemek, takip etmek, kayıtlarını kontrol etmek, elemanları ile irtibatkurmak mümkün bulunmamaktadır.

Bu itibarla bankalar, paravan bankalarla muhabir bankacılık ilişkisine girmemeli vehesaplarının paravan bankalar tarafından kullanılmasına izin veren muhatap yabancı finansalkuruluşlarla işlem tesis etmemelidir.

5.4. Diğer Tedbirler

Doğrudan doğruya üçüncü taraflar tarafından kendi adlarına işlem yapmak üzere kul-lanılan muhabir hesapların işletilmesini gerektiren muhabir bankacılığın söz konusu olduğudurumda muhabir banka;

Page 64: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

62

- karşı bankanın, muhabir finansal kuruluşun hesaplarına doğrudan ulaşan müşterilerihakkında “müşterini tanı tedbirlerinin” uygulandığından,

- karşı bankanın, ilgili müşteriye ait kimlik bilgilerini, talebi üzerine kendisine sunu-labileceği konusunda emin olmalıdır.

6. Üçüncü Kişilere Güvenilmesi

6.1. Güvene Esas olan Hususlar

Finansal kuruluşlar, müşterini tanı prensibinin gerektirdiği,

- müşteri ve işlemin gerçek sahibine (lehtar) ait kimlik tespiti ve teyidi,- müşteri adına işlem yapanlara ve tüzel kişilere dikkat,- yapılmak istenen işlemin amacı hakkında bilgi edinilmesi,

hususlarını yerine getirmek veya işlem başlatmak için üçüncü kişiler ve aracıların bu işlemleriyerine getirmesine izin verebilir.

6.2. Güven Şartları

Finansal kuruluşlar, ancak aşağıda belirtilen şartların yerine getirilmesi kaydıyla üçün-cü kişilere ve aracılara güvenebilir.

- Üçüncü kişilere güvenen finansal kuruluşlar, müşterini tanı ilkesi kapsamındaki ge-rekli bilgileri bu kişilerden derhal temin etmelidir.

- Finansal kuruluşlar, kimlik bilgilerinin ve müşterini tanı tedbirlerine ilişkin diğer do-kümanların kopyalarının istendiğinde üçüncü kişiler tarafından gecikmeksizin hazır e-dilmesi hususunda gerekli tedbirleri almalıdır.

- Finansal kuruluşlar, üçüncü kişilerin karapara aklama ve terörizmin finansmanınınönlenmesiyle ilgili düzenleme ve denetimlere tabi olduğundan ve müşterini tanı ilke-sine ve kayıtların saklanmasına yönelik tedbirleri aldığından emin olmalıdır.

- Müşteri kimlik tespiti ve teyidindeki nihai sorumluluk üçüncü kişiye güvenen finansalkuruluşun kendisindedir.

6.3. Özellik Arzeden Durumlar

Metodoloji, üçüncü kişiye güven konusunun;

- finansal kuruluşlarla müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği tedbirleri yerine getirmek ü-zere bir sözleşmeye dayalı olarak kurulan acentelik ilişkisini ve

- muhabir bankacılık ilişkisinde olduğu gibi, müşterileri bakımından finansal kuruluşlararasındaki iş ilişkilerini, hesapları ve işlemleri kapsamadığını, bu uygulamanın;

- genellikle aynı finansal hizmeti sunan grubun diğer üyesi tarafından gerçekleştirilenişlemler bakımından yapılabileceğini veya

- sigorta şirketleri ile sigorta acentaları arasında veya ipotek (mortgage) hizmeti sunan-larla simsarlar arasındaki iş ilişkisinde olabileceğini

belirtmiştir.

Page 65: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

63

7. Hassas Durumlara Özel Dikkat Gösterilmesi

7.1. Gelişen Teknolojiye Dikkat

Finansal kuruluşlar, yeni ve gelişen teknolojilerin getirdiği kimlik bilgilerini gizleme-ye imkan veren karapara aklama tehlikesine karşı özel dikkat göstermeli ve bu teknolojilerinkarapara aklama ve terörün finansmanı amacıyla kullanılmasını önlemek için gereken tedbir-leri almalıdır.

Bu kapsamda özellikle elektronik bankacılık konusu ön plana çıkmaktadır. Basel Ko-mite’nin bu konuda yaptığı bir çalışmaya göre8 elektronik bankacılık konusunda bankalarındikkat etmesi gereken hususlar şöyle sıralanmıştır:

- Elektronik bankacılık faaliyetlerinin etkili yönetim ve gözetimi,- Kapsamlı bir güvenlik kontrol süreci,- Üçüncü taraflar aracılığıyla yürütülen işlemler için kapsamlı bir dikkat ve gözetim sü-

reci,- Elektronik banka müşterilerinin gerçekliği,- Elektronik bankacılık işlemleri için hesap verilebilirlik,- Görev paylaşımını sağlayan uygun tedbirler,- Elektronik bankacılık sistemleri, veri tabanları ve uygulamalar içinde uygun yetki

kontrolleri,- Elektronik bankacılık işlemleri, kayıtlar ve bilgi için veri bütünlüğü,- Elektronik bankacılık işlemleri için açık hesap denetim yöntemleri,- Anahtar banka bilgisinin gizliliği,- Elektronik Bankacılık hizmetleri için uygun bildirim,- Müşteri bilgisi gizliliği,- Elektronik bankacılık sistem ve hizmetlerini sağlamak için kapasite, iş sürekliliği, ih-

timal planlaması,- Muhtemel olaylara karşı önlem planlaması.

7.2. Yüz Yüze Gerçekleştirilmeyen İşlemlere Dikkat

Finansal kuruluşların yüz yüze gerçekleştirilmeyen iş ilişkileri ve işlemler için risklerigösteren prosedür ve politikaları olmalıdır.

Yüz yüze gerçekleşmeyen işlemlere, ,

- internet veya diğer interaktif bilgisayar sistemleri aracılığıyla yürütülen işlemler,- ATM makinelerinin kullanılarak yapılan işlemler,- telefon bankacılığı,- talimat ve başvuruların faksla yapıldığı işlemler,- değer yüklenebilen veya hesaba bağlı kartlarla yapılan ödemeler

örnek olarak gösterilebilir.

Yüz yüze gerçekleştirilmeyen işlemlere dair risk yönetimi, “müşterini tanı ilkesine” i-lişkin prosedürleri de içermelidir. Bu prosedürler;

Page 66: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

64

- sunulan belgelerin tasdikli olması,- yüz yüze işlemler için gerekli olan belgeleri tamamlayıcı mahiyette ilave belgelerin

talep edilmesi,- müşteriyle kurum dışı irtibat kurulması,- üçüncü kişilere güven müessesesinin işletilmesi ve- ilk ödemenin müşterinin ismine açılmış ve müşterini tanı ilkesini uygulayan bir ban-

kadaki hesaptan yapılmasının talep edilmesi

hususlarını içerebilir.

7.3. Olağandışı İşlemlere Dikkat

Finansal kuruluşlar, görünürde yasal ve ekonomik amacı olmayan bütün karmaşık, o-lağandışı büyük ölçekli işlemlere özel dikkat göstermelidirler.

Bu tür işlemlere;

- belirli limitlerin üzerindeki işlemler,- bilanço büyüklüğü ile uyumlu olmayan çok yüksek miktarda hesap devir ve havale-

si,- hesap hareketlerinin normal seyrine uymayan işlemler

örnek olarak gösterilebilir.

Finansal kuruluşlar, bu tür işlemlerin esasını ve amacını mümkün olduğunca araştır-malı ve bulgularını yazılı olarak tespit etmelidir. Finansal kuruluşlar, bu tür bulguları yetkilibirimlere ve denetçilere sunmak için en az 5 yıl süre ile saklamalıdır.

7.4. İsimsiz veya Hayali İsimlere Ait Hesaplar

Finansal kuruluşlar, isimsiz veya hayali isimlere ait hesapları tutmamalıdır. Numaralıhesaplar kullanılıyorsa, bu hesaplar, FATF tavsiyelerine uygun olacak şekilde tutulmalıdır.Örneğin, finansal kuruluş, usulüne uygun olarak kimlik tespiti yapmalı ve bu tespite ilişkinkayıtları uyum görevlisinin, diğer kurum yetkililerinin ve yetkili makamların kullanımınahazır bulundurulmalıdır.

8. Riskli Ülkelere Özel Dikkat Gösterilmesi

Finansal kuruluşlar, FATF tavsiyelerini uygulamayan yada eksik uygulayan ülkelerinvatandaşları, şirketleri ve finansal kuruluşları ile girecekleri iş ilişkilerine ve işlemlere özeldikkat göstermelidir. Bu işlemlerin görünürde hukuki ve ekonomik amacı yoksa, işlemlerinesası ve amacı araştırılmalı ve bulgular mümkün olduğu ölçüde yetkili makamlara (denetleyi-ciler, yasa uygulama birimleri ve finansal istihbarat birimine) ve denetleyicilere yardımcı ola-bilecek şekilde yazılı kayda geçirilmelidir.

İlgili ülke, FATF tavsiyelerine uymamaya yada yeterli olarak uyum göstermemeyedevam ederse, ülkeler buna karşı uygun önlemleri uygulamaya haiz olmalıdırlar.

Alınacak karşı önlem örnekleri şunlar olabilir:

Page 67: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

65

- FATF tavsiyelerini uygulamayan (veya yeterince uygulamayan) ülke ve bölgelerinvatandaşları ve kuruluşlarıyla işlem tesis etmeden önce işlemin gerçek sahibinin(lehdarın) kimlik tespitine yönelik olarak finansal kuruluşlara güçlü danışmanlık hiz-meti sunulması ve bu husustaki kimlik tespiti için sıkı yükümlülükler ihdas edilmesi.

- Bu konumdaki ülke ve bölgelerle ülkelerle gerçekleştirilen finansal işlemlerin dahaşüpheli olacağından hareketle, finansal işlemlerin sistematik bildiriminin veya konuile ilgili bildirim mekanizmalarının güçlendirilmesi.

- İşbirliği yapmayan ülke ve bölgelerdeki kuruluşlarla gerçekleştirilen işlemlerinkarapara aklama riski taşıyabileceği konusunda finansal olmayan sektör işletmelerininuyarılması.

- Bu konumdaki ülke ve bölgelerde bulunan kişilerle iş ilişkilerinin veya finansal iş-lemlerin sınırlanması.

9.Önleyici İç Tedbirlerin Alınması

9.1. Tedbirler ve Kapsamı

Finansal kuruluşlar, karapara aklama ve terörizmin finansmanını önlemek için dahili;prosedür, politika ve kontrol mekanizmaları tesis etmeli, sürdürmeli ve bunları çalışanlarınaaçıklamalıdır.

Bu kapsamdaki çalışmalar asgari olarak;

- müşterini tanı ilkesinin gerektirdiği bütün hususları,- kayıt tutulmasını,- dikkat çeken ve şüpheli işlemlerin tespit edilmesini ve- bildirim yükümlülüğünü

içermelidir.

9.2. Uyum Görevlisi Atanması

Finansal kuruluşlar, AML/CFT Metodolojisinde finansal kuruluşlar için getirilen yü-kümlülüklerin yerine getirilmesi bakımından uygun uyum yönetim düzenlemeleri geliştirmelive idari düzeyde uyum görevlisi atamalıdır.

Finansal kuruluşlarda tespit edilen şüpheli işlemleri ilgili mali istihbarat birimine bil-dirmekle görevli ve yetkili olan uyum görevlisi ve diğer yetkililer, müşteri kimlik bilgileri ilediğer müşteri takip bilgilerine, işlem kayıtları ve ilgili bilgilere her zaman erişebilmelidirler.

9.3. Kontrol ve Bilgilendirme

Finansal kuruluşlar;

a. Belirlenen politika, prosedür ve denetimlere uyumu test etmek için yeterli kaynağave bağımsız denetim mekanizmalara sahip olmalıdır.

b. Elemanlarına;- karapara aklama ve terörizmin finansmanı konularında teknik, yöntem ve trendler

hakkındaki yeni gelişmeleri,

Page 68: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

66

- AML/CFT yükümlülüklerinin bütün kapsamını, özellikle müşterini tanı ilkesininve şüpheli işlem bildirimin gerektirdiği tedbirleri

detaylı olarak açıklamalıdır.

c. Eleman istihdamında yüksek standartları sağlamak için gerekli izleme prosedürleri-ni uygulamalıdır.

Eğitim kapsamında karapara aklama ve terörizmin finansmanı konularındaki teknik vetrendlerle ilgili olarak tipoloji çalışmalarından yararlanılması ve bu kapsamda mali istihbaratbirimleri ile finansal kuruluşlar arasındaki işbirliği önem arzmektedir.

10. Fon Transferleri İçin Özel Dikkat Yükümlülüğü

10.1. Fon Transferlerinde Yer Alacak Bilgiler

a.1000 USD veya EUR üzerindeki tüm elektronik transferlerde transfer talimatı veri-len finansal kuruluşların, fon transferi yaptıran kişinin (göndericinin); isim, hesap numarası(eğer hesap numarası yoksa belirleyici bir referans numarası) ve adresine9 dair bilgileri alıpmuhafaza etmeleri ve bu bilgilerin doğru ve anlamlı olmalarını teyit etmeleri gerekmektedir.10

b.1000 USD veya EUR üzerindeki sınır ötesi elektronik transferler için transfer tali-matı verilen finansal kuruluşlar, tüm bu bilgilerin havale ve ödeme zincirinde bulunmasınısağlamalıdır.

c. Yurt içi transferler için de yukarıdaki yükümlülük geçerli olmakla birlikte eğer yu-karıda belirtilen transfer yapan kişiye ait bütün bilgiler, transferin yapıldığı finansal kuruluşave yetkililerin bilgisine üç iş günü içinde sunulacak şekilde ibraz edilmesi kaydıyla sadecegöndericinin hesap numarası havale ve ödeme zincirinde bulunabilir.

d. Ödeme zincirinde yer alan aracı veya lehtar finansal kuruluş, elektronik fon transfe-rine eşlik eden göndericiye ait bilginin transfer ile birlikte iletilmesini sağlamalıdır.

10.2. Diğer Tedbirler

Lehtar finansal kuruluşlar, göndericiye ait tam bilginin eşlik etmediği transferleri be-lirlemek ve değerlendirmek için risk esaslı prosedürler geliştirmelidir.

Geliştirilecek prosedür şu hususları ihtiva edebilir:

a. Lehtar finansal kuruluşun, elektronik transferi gönderen finansal kuruluştan gönde-riciye ait eksik bilgilerini talep etmesi,

b. Eksik bilgi kısa zamanda tamamlanamayacaksa, lehtar finansal kuruluşun, gönderi-ciye ait bilgi eksikliğinin, bu transferle veya ilgili işlemlerle ilgili bir şüphe doğurup doğur-madığını dikkate alması ve bu transferin şüpheli olduğuna kanaat getirirse, bu durumu maliistihbarat birimine bildirmesi. (Ayrıca bu durumda transferin yapılmamasına karar verilebilir.)

Page 69: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

67

c. Uygun durumlarda, lehtar finansal kuruluşlar, bu kapsamda belirtilen yükümlülükle-re uyum göstermeyen finansal kuruluşlarla iş ilişkisini sınırlandırmayı veya sona erdirmeyidikkate alması.

10.3. Harici Durumlar

Fon transferlerine özel dikkat yükümlülüğü, aşağıda yer alan ödeme biçimlerini kap-samamaktadır.

- Kredi ve banka kartları numaralarının işlemden kaynaklanan tüm transferlerde kulla-nıldığı sürece, kredi ve banka kartları kullanılarak yapılan işlemlerle gerçekleştirilentüm transferler. (Ancak banka ve kredi kartının bir para transferini sağlayacak bir ö-deme aracı olarak kullanılması durumunda, ilgili finansal kuruluş yukarıdaki yüküm-lülüklere tabi olacaktır.)

- Hem havale yapan hem de havale yapılanın kendi adlarına hareket eden finansal ku-ruluşlar olması kaydıyla, bir finansal kuruluştan diğer bir finansal kuruluşa yapılantransfer ve mutabakat işlemleri.

11. Yükümlülüklerin Yurt Dışında da Uygulanması

11.1. Konu

Finansal kuruluşlar, yurtdışı şube ve bağlı birimlerinin de AML/CFT tedbirleri veFATF tavsiyelerine (şube ve bağlı birimlerinin bulunduğu ülke mevzuatının izin verdiği ölçü-de) uymasını sağlamalıdır.

Bu kapsamda, finansal kuruluşlar, FATF tavsiyelerini hiç uygulamayan veya eksikuygulayan ülkelerde bulunan şube ve bağlı birimleri bakımından bu hususun gözetildiğineözel dikkat göstermelidir.

11.2. Diğer Hususlar

Şube ve bağlı birimlerinin bulunduğu ülkedeki yasal düzenlemeler nedeniyle karaparaaklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele tedbirlerine uyulmaması durumunda, finansalkuruluşlar bulunduğu ülkedeki denetim ve gözetim mercilerine bu durumu bildirmelidir.

Finansal kuruluşun bulunduğu ülke ile yurtdışı şube ve bağlı birimlerinin bulunduğuülkenin AML/CFT yükümlülükleri farklı ise, yurtdışı şube ve bağlı birimler (bulunduğu ülkemevzuatının izin verdiği ölçüde) en yüksek standardı uygulamalıdır

D. Yükümlülüklere Uyulmaması

Yukarıdaki bölümde AML/CFT Metodolojisinde finansal kuruluşlar için getirilen yü-kümlülükler gruplandırılarak sıralanmış ve her yükümlülük grubu ile ilgili olarak metodoloji-nin finansal kuruluşlar için getirdiği hususlar açıklanmıştır.

FATF tavsiyeleri esas alınarak oluşturulmuş olan kriterlere dayanan metodoloji, yü-kümlülüklere uyulmaması durumunda yaptırım uygulanmasını da öngörmektedir.

Page 70: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Oktay Üstün

68

Bu kapsamda metodoloji,

- FATF tavsiyeleri bakımından yükümlü olan gerçek veya tüzel kişilerin karaparanınaklanması ve terörün finansmanı ile mücadele yükümlülüklerine uymamaları duru-munda cezai, hukuki veya idari kapsamda etkili, ihlal edilen yükümlülük ile orantılı vecaydırıcı mahiyette yaptırımlar uygulanması,

- Bu yaptırımları uygulamak üzere denetim ve gözetim birimleri veya mali istihbarat bi-rimi gibi yetkili bir makamın tayin edilmesi,

gerektiğini belirtmiştir.

Metodoloji ayrıca söz konusu yaptırımların;

- Sadece finansal kuruluşlar veya işletmelerin tüzel kişiliğine matuf değil aynı zamandabunların idareci veya üst düzey yöneticilerine de uygulanmasını,

- Para cezasını ve mümkün olduğu takdirde finansal kuruluşların faaliyetlerini durdur-ma, sınırlandırma veya askıya alma

gibi özel cezalandırma usullerini de kapsamasını öngörmüştür.

Dipnotlar

1 Değerlendirmeciler (assessors), FATF’ın karşılıklı ülke değerlendirme sürecinde (mutual evaluation process)çalışmak üzere üye ülkelerin hukuk, finans ve yasa uygulama uzmanlarından seçilen elemanlar olup, değerlendi-rilecek ülkenin yerinde denetimini (on-site visit) gerçekleştirir, gerekli raporu hazırlar ve değerlendirmelerinigenel kurulda aktarırlar.2 Müeyyide uygulaması misal olarak verilmiştir. Ülke mevzuatından kaynaklanan bir örnek değildir.3 “General Guide to Account Opening and Customer Identification”4 “General Guide to Account Opening and Customer Identification”5 “Customer Due Diligence for Banks”6 Mali İstihbarat birimi, şüpheli işlem bildirimlerini alan analiz eden ve soruşturma veya yasa uygulama birimle-rine intikal ettiren kurumlardır.7 AML/CFT metodoloji dokümanında genel bir terim olarak “financial institution (finansal kuruluş)” kullanılmışolmakla birlikte bu çalışmada bu yükümlülük konusunda banka teriminin kullanılması tercih edilmiştir.8 “Risk Management Principles for Electronic Banking”9 İlgili ülke uygulamasına göre vatandaşlık kimlik numarası, müşteri numarası doğum tarihi ver yeri de kullanı-labilir.10 Her elektronik transfer işlemi için finansal kuruluşların gönderici bilgilerini alması ve teyit etmesine gerekyoktur. İlgili finansal kuruluş daha evvel alınmış olan gönderici bilgilerinin değişmeden doğru olarak kaldığıhususunda emin ise elindeki mevcut bilgilere itimat edebilir.

Page 71: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

69

Avrupa Birliği’ninİpotekli Konut Kredisi Piyasalarına İlişkin

Politikası*

1. Avrupa Birliği’nde ipotekli konut kredisi piyasaları:

Avrupa Birliği nezdinde ipotekli kredi piyasalarına müdahaleyi tartışmak ve değerlen-dirmek, Komisyon’un AB’nin rekabet gücünü artırmayı amaçlayan “Lisbon” hedeflerineulaşma taahhüdünün önemli bir unsurudur. Bu, genel olarak finans hizmetlerinin ve özelolarak perakende finans hizmetlerinin entegrasyonunu hedefleyen Komisyon politikasının daçok önemli bir parçasını oluşturmaktadır.1 Entegrasyonun artırılması sonucunda daha verimlive daha rekabetçi bir ipotekli kredi piyasasının oluşturulmasının, AB ekonomisinin büyüme-sine katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Böyle bir piyasa, bir yandan, giderek yaşlanan birnüfus yapısı dikkate alındığında, AB tüketicilerinin uzun vadeli geleceklerini güvenceyealmalarını kolaylaştırma ve onların uygun koşullarla konut edinme olanaklarını azami düzeyeyükseltme, bir yandan da, işgücünün serbest dolaşımını kolaylaştırma potansiyeline sahiptir.

İpotekli kredi piyasaları, tüketicilerin de yer aldığı en karmaşık piyasalar arasındadır.Bir ipotek işleminin ‘değer zinciri’nin her aşamasında, farklı ve uzmanlaşmış piyasaoyuncuları bulunabilir. Bir tüketicinin tek bir ev satın alma işlemine, ipotek aracıları, ürünpaketleyicileri, uzman/genel kredi kurumları, menkul kıymet ve tahvil ihraççıları ve alıcıları(global yatırımcılar da dahil), sigorta şirketleri ve hatta resmi kurum ve idareler de katılabilir.AB ipotekli kredi piyasalarında yakın geçmişin, şimdiki ve gelecek ekonomik iklim ve ortamüzerindeki önemi ve etkisi azımsanmamaktadır.

İpotekli konut kredileri, karmaşık ve yüksek değerli ürünlerdir, birçok yönden hukukve politikalarla ilgilidir. AB ekonomisinin önemli bir yüzü olan ipotekli konut kredisipiyasaları AB üyesi devletlerin tümünde de genel ekonominin çok önemli ve kritik birunsurunu oluşturmaktadır.

AB ipotek piyasalarının çoğu, son yıllarda hızla büyümekte ve gelişmektedir. 2004yılı sonunda, henüz geri ödenmemiş ipotekli konut kredilerinin değeri, AB toplamGSYİH’sının yaklaşık yüzde 40’ını temsil etmektedir. Üye Devletlerin çoğunda, GSYİH’yaya da ailelerin harcanabilir gelir düzeyine kıyasla, mevcut ipotek borçları tarihsel en yüksekdüzeyindedir. İpotekli kredilerdeki bu artış, hem makro-ekonomik faktörlere hem de ABfinans piyasalarında liberalleşme ve entegrasyon artışı gibi yapısal gelişmelere bağlıdır.Bununla birlikte, bazı ortak özellikleri ve trendleri paylaşmalarına rağmen AB ipotekli kredipiyasalarının birbirlerinden çok ayrı ve farklı oldukları da gerçektir. Büyüme oranı gibi,piyasaların nispi büyüklükleri de farklıdır. Ürün çeşitliliği, borçlu profilleri, dağıtım yapıları,kredi vadeleri/süreleri, ev sahipliği oranları ve fonlama mekanizmalarında önemli farklarvardır.

İpotek ve konut piyasalarındaki bu farklar, Üye Devletlerin düzenleme/mevzuat, eko-nomi tarihi ve kültürel faktörlerle ilgili davranış farklılıklarını yansıtmaktadır. Sonuçlardaki

* Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık ve Araştırma Grubu tarafından derlenmiştir.

Page 72: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği

70

farklar; devletin konut piyasalarına doğrudan müdahalesi (örneğin, ev sahibi olanlara sunulanmali teşviklerle), ihtiyatlı ve tedbirli kanun hükümleri (örneğin, kredi meblağı-değeroranlarına kanunlarla getirilen tavan ve sınırlamalar), ipotek piyasalarında rekabet düzeyi,konut kira piyasasının koşulları (sosyal konutların var olup olmaması da dahil) ve ipoteklikredilerin risk algılamaları (özellikle, temerrüt halinde kredi teminatının değerini nakdeçevirmek için gereken süre ve masraf düzeyi) gibi faktörlere bağlı ve bu faktörlerle ilişkilidir.

2. AB’nin ipotekli konut kredileri piyasasını değerlendirme süreci2:

Avrupa Komisyonu ipotekli konut kredileri piyasasının entegrasyonun önündeki en-gellerin tespit edilmesi ve alınacak aksiyonların belirlenmesi amacıyla dört aşamalı birçalışma başlatmıştır. İlk olarak Mart 2003’de bir Forum Grup oluşturmuştur. Forum Gruptarafından hazırlanan ve AB ipotekli konut kredileri piyasasının gelişimine yönelik 48 tavsiyeiçeren rapor Aralık 2004’de yayımlanmıştır.3 Komisyon, söz konusu tavsiyeleri baz alarakTemmuz 2005’de Yeşil Raporunu4 yayımlamış ve konsültasyon sürecini başlatmıştır.Değerlendirme sürecinin bir diğer aşamasını ise, bu piyasaların entegrasyonunu artırmanınmaliyet ve faydaları hakkında yapılan ve Komisyon tarafından fonlanan bir araştırmaoluşturmuştur.5

Diğer yandan Komisyon Mart 2001’de tavsiye niteliğinde yayımlamış olduğu “KonutKredileri İçin Sözleşme Öncesi Bilgilere İlişkin İhtiyari Davranış Kuralları” (Avrupa StandartBilgi Föyü)6 kanalıyla, AB seviyesinde sözleşme öncesi bilgilendirmenin standardize edilmesiiçin bir emsal oluşturmuştur. Komisyon, uygulamanın tatmin edici düzeyde olmadığınıgösteren bir araştırma7 da dahil, Davranış Kurallarını gözden geçirme çalışması başlatmıştır.Komisyon, Davranış Kuralları hakkında nihai karar vermeden önce yukarıda bahsedilenkonsültasyon sürecinin sonuçlarını bekleyecektir.

3. AB ipotekli konut kredileri piyasasının entegrasyonunun maliyet ve faydaları hakkında araştırma:

Komisyon’un ipotekli konut kredileri piyasasında entegrasyonunu artırmanın maliyetve faydaları hakkında London Economics’e yaptırdığı araştırma, daha önce başka yerlerdeışık tutulmuş bulunan bu potansiyel faydaların sunulması ve düzeylerinin tespit edilmesineyöneliktir.

Çalışmada, entegrasyonun artırılmasının önümüzdeki on yıl için AB ekonomisine ola-cak katkısı 94,6 milyar euro (bu miktar AB toplam GSYİH’nın 0,89’una tekabül etmektedir)olarak öngörülmektedir. Entegrasyon artışının 2015 itibariyle AB GSYİH’nda yüzde 0,7’lik,özel tüketimde ise yüzde 0,5’lik bir artış sağlayacağı tahmin edilmektedir. Çalışmada ayrıca,yabancı kreditörlerin ipotekli konut kredileri sunumu için de tüketiciler cephesinde ciddi biriştah olduğunu belirtilmektedir. Kreditörlerin ise gerek şube açmak ya da iştirak edinmeksuretiyle gerekse de birleşme ve devralmalar yoluyla diğer üye ülkelerdeki faaliyetleriniartırmak yönünde önemli sinyaller verdiği belirtilmektedir.

Çalışmaya göre, ipotekli konut kredisinin genel toplam maliyetinin daha düşük olması,asli ve önemli bir potansiyel fayda olabilir. Hem bağlantılı ürünlerde (örneğin, ipotek sigortasıürünleri) hem de temel ipotekli kredi ürünlerinde ürün tamlığının ve bütünlüğünün artırılmasıda bir potansiyel faydadır. Komisyon, bu yaratıcı ve yenilikçi ürünlerin ortaya çıkışını ilgiyleizlemektedir (bu ürünler şu anda bazı Üye Devletlerde mevcuttur) ve ortaya çıkan buürünlerle birlikte yüksek düzeyde bir tüketici korumasına gereksinim duyulduğunun da tam

Page 73: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

71

olarak farkındadır. Prime-altı düzeydeki borçlular (yani, düşük veya eksik kredi derecesiolanlar) gibi, şu anda AB ipotekli kredi piyasalarının çoğunda marjinal sayılan kesimler dedahil olmak üzere daha fazla sayıda borçluyu kredilendirme potansiyeli olması başka birönemli fayda olarak gözükmektedir. Diğer finans hizmetleri sektörlerindeki entegrasyonlardaolduğu gibi, bu entegrasyonla da ölçek ekonomilerinin geliştirilmesi ve artırılması kesinliklemümkün olacaktır. Sermaye piyasalarının ve sigorta piyasalarının artan kullanımı yoluyla vesınır ötesine taşan çeşitlendirme ile kredi riskinin düşürülmesine destek sağlanacaktır. Sonolarak, sermaye verimliliğinin artırılması, yani sermayenin en çok ihtiyaç duyulan ve en çokkarşılık alınan piyasalara gitme kapasitesinin artırılması potansiyeli bulunmaktadır.

4. Yeşil Rapor: İpotekli konut kredileri piyasası8

Komisyon, AB ipotekli kredi piyasalarının entegrasyonu için, Forum Grubu’nun tümgörüşlerini paylaşmakta ve yeşil raporda aşağıda yer alan hususlar incelenmekte ve irdele-mektedir.

1. Tüketicinin korunması; en önemli alanlardan birisi olup, bu başlık altındakreditörlerin kredi alanlara sağlaması gereken bilgilerin neler olması gerektiği konusuincelenmektedir. Komisyon şu iki soruya cevap aramaktadır; i) Yıllık Yüzde Oran(APR) için hem hesaplama yöntemini hem de hesaplamaya dahil edilen maliyet un-surlarını kapsayan bir AB standardı olmalı mıdır? ii) Davranış Kuralları, bağlayıcımevzuatla değiştirilmeli mi yoksa ihtiyari ve isteğe bağlı mı kalmalıdır? iii) Erken geriödeme bir yasal hak mı yoksa bir seçim ve tercih konusu mu olmalıdır?

2. Bilgiye erişim; İpotekli ürünler karmaşık ve yüksek değerli ürünlerdir. ii) Tüketicileripotekli ürünler hakkında nasıl bilgi edinebilirler? ii) Borçluya tavsiye ve danışmanlıkhizmeti verilmesi zorunlu mu tutulmalı, yoksa bir seçim ve tercih konusu mu olmalı-dır?

3. Hukuki sistem; Tüketici ipotekli kredi sözleşmelerine uygulanacak hukuk için özel birrejim belirlenebilir mi? Kredi müşterilerinin risklerinin değerlendirilebilmesi için ge-rekli veri tabanlarına sınır ötesi erişim sağlanabilir mi?

4. Engeller; vergi, düzeltme prosedürleri, faiz oranı farklılıkları vb.

5. Fonlama; Avrupa ipotekli kredi piyasasında fonlama havuzu nasıl derinleştirilebilir?Ne gibi enstrümanlar kullanılabilir? Bankalar ve konut finansman kuruluşları dışındabaşka kurumlar da ipotekli kredi verebilir mi?

Komisyon, Yeşil Rapora konu olan tüm sorunlar hakkında, AB ipotekli kredi piyasala-rının entegrasyonunu ve verimliliğini artırmak için önemli görülen diğer sorunlar hakkında vebu sorunların öncelik sırası hakkında Aralık 2005’e kadar görüşleri almıştır. Komisyonunkonsültasyon çalışmasını tamamlamasının ardından 2006 yılı ortalarında Beyaz Raporuyayımlaması öngörülmüştür.

5. Konut Kredilerinde Avrupa Komisyonu’nun Tavsiye Ettiği Davranış Kuralları:9

Avrupa Komisyonu’nun 1 Mart 2001 tarihli “Konut Kredileri İçin Sözleşme ÖncesiBilgilere İlişkin İhtiyari Davranış Kuralları Hakkındaki Tavsiyesi”, Avrupa’daki Tüketici

Page 74: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği

72

Birlikleri ile Avrupa Kredi Sektörü Birlikleri tarafından kabul edilen ve konut kredisi verenkuruluşlarca uygulanması tavsiye edilen “ihtiyari davranış kurallarını (etik kurallar)”içermektedir.

Etik kurallar iki bölümden oluşmaktadır:

Birinci bölümde ilkelerin uygulanması ve izlenmesine ilişkin koşullar bulunmaktadır.

İkinci bölümde ise ilkelerin içeriği; tüketicilere sağlanacak bilgilerin içeriği hakkında-ki hususlar yer almaktadır. Bu bölümdeki bilgiler şunlardır;

- Sunulan konut kredileri hakkında genel bilgiler. (Ek I)- Avrupa Standart Bilgi Föyü” kapsamında ön sözleşme aşamasında tüketicilere

sunulması gereken bilgiler. (Ek II)

Etik ilkelerin amacı bilginin şeffaflığı ve karşılaştırılabilirliğinin sağlanmasıdır. Etikilkelerin uygulama kapsamında yurtiçi ve yurtdışından temin edilen konut kredileri hakkında-ki tüketici bilgileri yer almaktadır.

Etik ilkelerin uygulama alanında bulunan konut kredisi tanımı; bir tüketiciye sahipolmayı amaçladığı ya da sahip olduğu özel bir taşınmaz mülkiyetin satın alınması ya dadeğiştirilmesi amacıyla sunulan ve taşınmaz mülkiyet üzerine bir ipotekle veya bir üye ülkedeyaygın olarak kullanılan bir teminat ile menkulkıymetleştirilen krediler şeklinde yapılmakta-dır. AB’nin 87/102 sayılı direktifinde tanımlanmış kredi sözleşmeleri bu tavsiye metnininkapsamı dışında bırakılmıştır.

Dipnotlar1 European Commission, (2005), “Green paper on financial services policy,” 2005-2010.2 AB’nin ipotekli konut kredisi piyasaları değerlendirme sürecindeki çalışma ve raporları için bkz.http://europa.eu.int/comm/internal_market/finservices-retail/home-loans/index_en.htm3 Mortgage Credit Forum Group, (13 Aralık 2004), “Report: The Integration of the EU Mortgage CreditMarkets”.4 European Commission, (19 July 2005), “Green Paper on mortgage credit in the EU”.5 London Economics, (Ağustos 2005), “The Costs and Benefits of Integration of EU Mortgage Markets, reportfor the European Commission”, (DG Internal Market and Services).6 European Commission, (1 Mart 2001), “Commission Recommendation on pre-contractual information to begiven to consumers by lenders offering home loans” , No. 477 (2001/193/EC).7 Institute for Financial Services, (2003), “Monitoring the uptake and effectiveness of the voluntary code ofconduct on pre-contractual information for home loans”.8 Dokümanın Türkçe çevirisi TBB web sayfasında (www.tbb.org.tr) yer almaktadır.9 Dokümanın Türkçe çevirisi TBB web sayfasında (www.tbb.org.tr) yer almaktadır.

Page 75: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

73

Mali Hizmetlerde Dışarıdan Hizmet Temini*

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

1. Yönetici Özeti

Dünyanın her tarafındaki mali hizmetlerle ilgili işletmeler, normal olarak kendilerininüstlenecekleri faaliyetleri yürütmek için, üçüncü tarafları gittikçe daha fazla kullanmaktadır-lar. Düzenleyiciler tarafından yapılan endüstri araştırmaları ve anketleri, mali firmaların, dü-zenlemeye tabi olan ve olmayan faaliyetlerinin önemli kısmını dışarıdan temin ettiklerinigöstermektedir. Destek hizmetleri olarak da adlandırılan dışarıdan temin faaliyetine yönelikdüzenlemeler de, gittikçe daha karmaşık hale gelmektedir.

Dışarıdan hizmet temini, düzenlemeye tabi olmayabilen ve kıyı bölgelerinde faaliyetgösterebilen üçüncü taraflara, riski, yönetimi ve uyumu geçirme potansiyeline sahiptir.

Bu durumlarda, mali hizmet işletmeleri, kendi işletmelerinden sorumlu olarak kaldık-larına ve kendi iş risklerini kontrol ettiklerine nasıl güvenebilirler? Onlar, düzenleme ile ilgilisorumluluklarına uymakta olduklarını nasıl bilebilirler? Düzenleyiciler sorduğunda, bu işlet-meler, bu sorumluluklarına uymakta olduklarını nasıl gösterebilirler?

Bu soruların cevaplandırılmasına yardımcı olmak ve düzenlemeye tabi kuruluşlara yolgöstermek için, Ortak Forum, dışarıdan hizmet teminine ilişkin yüksek seviyede ilkeler geliş-tirmek amacıyla bir çalışma grubu kurmuştur.

Bu dokümanda, temel meseleler ve riskler belirtilmektedir ve temel ilkeler öne sürül-mektedir. Bu ilkeler, bankacılık, sigorta ve menkul kıymetler sektörleri için geçerlidir ve herbir sektörle ilgili uluslararası komiteler1, daha belirli ve odaklanmış rehberlik sunmak için, builkelerden yararlanabilirler, Seçilmiş uluslararası olay incelemeleri (Ek A’ya bakınız), bu so-ruların neden önemli olduğunu göstermektedir.

Dışarıdan mal ve hizmet temini, günümüzde, hem maliyetleri düşürmenin, hem destratejik amaçları gerçekleştirmenin bir aracı olarak gittikçe daha fazla kullanılmaktadır. Onunpotansiyel etkisi, bilgi teknolojisi (örneğin, uygulamaların geliştirilmesi, programlama vekodlama), belirli faaliyetler (örneğin, finansman ve muhasebenin bazı yönleri, arka ofis faali-yetleri ve işlem ve idare) ve sözleşme fonksiyonları (örneğin, çağrı merkezleri) da dahil ol-mak üzere, birçok işletme faaliyetlerinde görülebilir. Endüstri raporları ve endüstri uygula-malarına ilişkin düzenleyici anketler göstermektedir ki, mali firmalar, diğer firmaların (birkurumsal grup bünyesindeki ilgili firmaların ve üçüncü taraf hizmet sağlayıcıların) işletmenindüzenlemeye tabi olan ve olmayan faaliyetlerinin önemli kısımlarını yürüttükleri düzenleme-lere girmektedirler2.

* BIS, (Şubat 2005), “The Joint Forum: Outsourcing in financial services”, Basel Committee on Banking Su-pervision, Bank for International Settlements, www.bis.org

Page 76: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

74

Bir örgüt içindeki faaliyetler ve fonksiyonlar, çeşitli şekillerde yapılır ve sunulurlar.Bir kurum, ürün imalatı, pazarlama, arka ofis ve dağıtım gibi fonksiyonları, düzenlenen ku-rumun bünyesinde bölebilir. Düzenlenen kurumun, böyle düzenlemeleri kurum içinde tuttuğufakat bazı faaliyetleri çeşitli yerlerden işlettiği durumlarda, bu, dışarıdan temin olarak sınıf-landırılmaz. Bu nedenle bu kurumun, bunun sunduğu riskleri, kendi normal risk yönetim çer-çevesi içinde karşılaması beklenir.

İlgili kuruluşlar bazı faaliyetleri yürütürken, ilişkili olmayan hizmet sağlayıcıların di-ğer faaliyetleri yürütmesini sağlayan, gittikçe daha karmaşık düzenlemeler geliştirilmektedir.Ortak Forum ilkeleri, hizmet sağlayıcının düzenlemeye tabi bir kuruluş olması veya olmamasıhalinde geçerli olacak şekilde tasarlanmıştır.

Endüstri ve düzenleme ile ilgili çeşitli raporlarda, dışarıdan teminin, genellikle sınırötesi bazda risk devri yönetimi ile ilgili meseleler ortaya çıkardığı belirtilmiştir ve faaliyetle-rin dışarıdan temin edilmesine artan ölçüde dayanılmasının, düzenlenen kuruluşların kendirisklerini yönetme ve düzenleyici gereksinimlere uyumlarını izleme yeteneklerini etkileyebi-leceği, endüstri ve düzenleyiciler tarafından tasdik edilmektedir. Ayrıca, düzenleyiciler, dışa-rıdan teminin, düzenlenen kuruluşların, kendi risklerini yönetmek ve geçerli yönetmeliklereuymak için uygun adımlar atmakta olduklarını düzenleyicilere (örneğin, incelemeler vasıta-sıyla) kanıtlama yeteneklerini potansiyel olarak nasıl etkileyebileceği konusunda kaygılıdırlar.

Dışarıdan temin faaliyetlerinin ortaya çıkardığı kaygılar arasında, düzenlenen bir ku-ruluşun varlığını ve müşterilere karşı olan yükümlülüklerini sürdürmeye devam etmesi açısın-dan kritik öneme sahip olan dışarıdan temin faaliyetlerine aşırı dayanma olasılığı vardır.

Düzenlenen kuruluşlar, kapsamlı ve net dışarıdan temin politikaları hazırlamak, etkinrisk yönetimi programları tesis etmek, dışarıdan hizmet temin firmasından beklenmeyen du-rum planlaması istemek, uygun dışarıdan hizmet temin sözleşmeleri müzakere etmek ve hiz-met sağlayıcının mali ve altyapı kaynaklarını analiz etmek üzere (ilkelerde tartışıldığı şekilde)adımlar atmak suretiyle, bu riskleri azaltabilirler.

Düzenleyiciler, sistem ile ilgili riskler ele alındığında üçüncü taraf sağlayıcılarda yo-ğunlaşma risklerini hesaba katarken, münferit firmalara ilişkin değerlendirmelerinde dışarıdanteminin yeterince dikkate alınmasını temin etmek suretiyle de, kaygıları azaltabilirler.

Düzenleyicilerin özellikle ilgilendikleri bir konu, düzenlenen kuruluşta güçlü kurum-sal yönetişimin muhafaza edilmesidir. Bu bakımdan, bir dışarıdan hizmet temin firmasınınyönetiminin, düzenleme ile ilgili sorumluluklarını yerine getirmesini engelleyen dışarıdan te-min faaliyetleri, düzenleyiciler açısından bir kaygı kaynağıdır. Hızlı BT yenilik oranı ile bir-likte dış hizmet sağlayıcılarına aşırı dayanılması, piyasa ve düzenlemenin bir bileşimi ile sı-nırlandırılmadıkça, sistemle ilgili problemlere yol açma potansiyeline sahiptir.

Bu dokümanda, bu kaygılar daha ayrıntılı olarak belirtilmeye ve firmalara ve düzenle-yicilere, firmaların verimlilik ve etkinliğini engellemeksizin bu kaygıları daha iyi azaltmaları-na yardımcı olmak için onlara yol gösteren bir dizi ilke geliştirmeye çalışılmaktadır.

2. Kılavuz İlkeler – Genel Bakış

Ortak Forum, aşağıda verilen yüksek seviyedeki ilkeleri geliştirmiştir. İlk yedi ilke,düzenlenen kuruluşlar faaliyetlerini dışarıdan temin ettiklerinde onların sorumluluklarını kap-

Page 77: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

75

samaktadır ve son iki ilke ise, düzenleyici rolleri ve sorumlulukları kapsamaktadır. Burada, builkelere bir genel bakış sunulmaktadır. Daha fazla ayrıntı, 9. bölümde bulunabilir.

I. Dışarıdan faaliyetler temin etmek isteyen bir düzenlenen kuruluş, o faaliyetlerin dışarıdannasıl uygun bir şekilde temin edilebileceğinin ve temin edilip edilemeyeceğinin değerlen-dirilmesine yol gösterecek kapsamlı bir politika yerleştirmelidir. Dışarıdan temin politikasıve o politika altında üstlenilen faaliyetlere ilişkin genel sorumluluk, yönetim kuruluna ve-ya eşdeğer bir organa aittir.

II. Düzenlenen kuruluş, dışarıdan temin faaliyetlerini ve hizmet sağlayıcısı ile ilişkiyi ele al-mak için kapsamlı bir dışarıdan temin risk yönetimi programı tesis etmelidir.

III. Düzenlenen kuruluş, dışarıdan temin düzenlemelerinin, müşterilerine ve düzenleyicilerekarşı olan yükümlülüklerini yerine getirme yeteneğini azaltmamasını ve düzenleyiciler ta-rafından etkin denetimi engellememesini temin etmelidir.

IV. Düzenlenen kuruluş, üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarını seçerken, gereken incelemeyiyapmalıdır.

V. Dışarıdan temin faaliyetleri, tüm tarafların hakları, sorumlulukları ve beklentileri de dahilolmak üzere, dışarıdan temin düzenlemesinin tüm önemli yönlerini açıkça tarif eden yazılıanlaşmalara tabi olmalıdır.

VI. Düzenlenen kuruluş ve onun hizmet sağlayıcıları, felaketten sonra iyileşme ve yedek te-sislerin periyodik olarak test edilmesini içeren beklenmeyen durum planlarını tesis ve i-dame ettirmelidirler.

VII. Düzenlenen kuruluş, hizmet sağlayıcılarından, hem düzenlenen kuruluşun, hem de müşte-rilerinin gizli bilgilerini, bilerek veya bilmeyerek yetkisiz kişilere ifşa edilmeye karşı ko-rumasını istemek için uygun adımlar atmalıdır.

VIII. Düzenleyiciler, dışarıdan temin faaliyetlerini, düzenlenen kuruluşun devam eden değer-lendirilmesinin ayrılmaz bir parçası olarak dikkate almalıdırlar.

Düzenleyiciler, dışarıdan temin düzenlemelerinin, düzenlenen bir kuruluşun düzenleme ileilgili yükümlülüklerini yerine getirme yeteneğini engellemeyen uygun araçlar ile, kendikendilerine güvence sağlamalıdırlar.

IX. Düzenleyiciler, çok sayıda düzenlenen kuruluşun dışarıdan temin faaliyetlerinin, sınırlısayıdaki hizmet sağlayıcılarında yoğunlaştığı durumda oluşan olası risklerin farkında ol-malıdırlar.

3. Tanım

Bu dokümanda dışarıdan temin, düzenlenen bir kuruluşun şimdi veya gelecekte, nor-mal olarak kendisi tarafından üstlenilecek faaliyetleri devamlı olarak ifa etmesi için üçüncübir tarafı (kurumsal grup bünyesindeki bir yan kuruluşu veya kurumsal grubun dışındaki birkuruluşu) kullanması olarak tanımlanmaktadır.

Page 78: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

76

Dışarıdan temin, bir faaliyetin (veya o faaliyetin bir kısmının) düzenlenen bir kuru-luşta üçüncü bir tarafa ilk devri veya bir faaliyetin (veya onun bir kısmının) bir üçüncü tarafhizmet sağlayıcısından başka birine ilave devri olabilir; ki bu, bazen “taşerona verme” olarakanılır. Bazı ülkelerde, ilk dışarıdan temin de, taşerona verme olarak anılmaktadır.

Firmalar, bu ilkeleri, dışarıdan temin tanımına giren faaliyetlere uygularken, birkaçfaktörü gözönüne almalıdırlar. Birinci olarak, bu ilkeler, dışarıdan temin edilen faaliyetin,firmanın işi açısından önem derecesine göre uygulanmalıdırlar. Bu faaliyetin önemli olmama-sı halinde bile, dışarıdan hizmet temin eden kuruluş, bu ilkeleri uygulamanın uygunluğunu elealmalıdır. İkinci olarak, dışarıdan hizmet temin eden kuruluş ile hizmet sağlayıcısı arasındakibağlı kuruluş ilişkisini veya diğer ilişkiyi düşünmelidirler. Dışarıdan Temin İlkelerini bağlıkuruluşlara uygulamak gerekli olmakla birlikte, onları, grup içindeki dış temine ilişkin farklırisk dereceleri potansiyelini gözönüne alacak şekilde değiştirerek benimsemek uygun olabilir.Üçüncü olarak, firma, hizmet sağlayıcısının, bağımsız denetime tabi bir düzenlenen kuruluşolup olmadığını gözönüne almalıdır.

Bu tanıma göre, dışarıdan temin, satınalma sözleşmelerini kapsamayacaktır; ancak, dı-şarıdan teminde olduğu gibi, firmalar, satınalmakta oldukları şeyin, düşünülen amaca uygunolmasını temin etmelidirler. Diğer tanımların yanı sıra, satınalma, satınalan firmanın, müşte-rilerine ilişkin olan, halka açık olmayan mülkiyet altındaki bilgiler veya kendi iş faaliyetleriile ilgili diğer bilgiler devredilmeksizin, bir satıcıdan hizmet, mal veya tesisler iktisap edilme-si olarak tanımlanmaktadır.

Bu dokümanda, düzenlenen kuruluş, bir düzenleyici tarafından, düzenlenen bir faaliyetiçin yetkili kılınan kuruluş olarak anılacaktır. Bu dokümanda belirtilen ilkeler, böyle kuruluş-ları hedeflemektedir.

Üçüncü taraf veya hizmet sağlayıcısı, düzenlenen kuruluş adına, dışarıdan temin edi-len faaliyeti üstlenen kuruluş olarak anılmaktadır.

Düzenleyici terimi, firmalara, herhangi bir düzenlenen faaliyeti üstlenme izni veren veo faaliyeti denetleyen tüm denetleyici ve düzenleyici makamlar olarak anılmaktadır.

4. Endüstri Uygulamasındaki Gelişmeler ve Motivasyon

Kanıtlar, esas olarak anekdot niteliğinde ve kısmi nitelikte olmakla birlikte, son yıllar-da dışarıdan temin faaliyetinin hızla büyüdüğüne işaret etmektedir.

Örneğin, Deloitte, 2004’ten itibaren beş yıl içinde, ABD mali hizmetler endüstrisinden356 milyar doların kıyı bölgelerinden temin edileceğini tahmin etmiştir3. Deloitte’ye göre, bu,bu endüstrinin güncel maliyet tabanının yüzde 15’ini temsil etmektedir. Dışarıdan TeminEnstitüsü, çeşitli şirketlere ve kuruluşlara dışarıdan temin faaliyetlerine ilişkin anketler uygu-lamıştır. Bu Enstitünün 5. Yıllık Dışarıdan Temin Endeksine göre, anketi yanıtlayanlar tara-fından dışarıdan temin edilmekte olan faaliyetler, aşağıdakileri içermektedir:

Grafik 1, BT (bilgi teknolojisi) ile ilgili hizmetlerin, en sık olarak dışarıdan temin e-dildiğini göstermektedir; ki bu, diğer çalışmalardan edinilen tecrübe ve Ortak Forum üyeleri-nin kendi tecrübeleri ile uyumludur. Bir tahmine4 göre, 2003 yılında küresel olarak BT içinharcanan 340 milyar doların, 120 milyar doları veya üçte biri, üçüncü taraflara emanet edil-miştir. Ancak, bu grafik ayrıca, insan kaynakları ve finansman da dahil olmak üzere şimdi dı-

Page 79: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

77

şarıdan temin edilmekte olan diğer faaliyetlerdeki büyümeyi de göstermektedir. Bu büyüme,belirli görevlerin dışarıdan temin edilmesinden, dışarıdan stratejik hizmet teminine doğru birbüyüme şeklinde gelişen bir eğilimin bir parçası olarak görülebilir (aşağıdaki dışarıdan temineğilimlerine bakınız).

Grafik 1: Dışarıdan Temin Edilen Faaliyetler

Kaynak: Dışarıdan Temin Enstitüsü, 5. Yıllık Dışarıdan Temin Endeksi

Dışarıdan temin için zorlayıcı birçok nedenler vardır; ki bunların en azından birisi,hizmetlerin, belirli bir işlemsel alanda ölçek ekonomisi geliştirmeyi başarmış olan bir işletme-ciden veya başka bir ülkede daha düşük işçilik maliyetine erişebilen bir işletmeciden teminedilmesi suretiyle önemli maliyet tasarrufu potansiyelidir. Belirli faaliyetlerin dışarıdan teminiiçin verilen ana nedenler, bir sonraki sayfada yer alan tabloda belirtilmektedir.

Grafik 2: Dışarıdan Temin Nedenleri

Kaynak: Dışarıdan Temin Enstitüsü – 5. Yıllık Dışarıdan Temin Endeksi 2004

1. Taşıma2. Emlak/Tesis Yönetimi3. Satış/Pazarlama4. İrtibat/Çağrı Merkezleri5. İmalat6. İnsan Kaynakları7. Finansman8. Dağıtım ve Lojistik9. İdare10. Bilgi TeknolojisiGrafikte sonuçlar yukarıdan aşağıya aynı sırala-mayla verilmiştir.)

1. Yönetimi zor olan veya kontrol dışı fonksiyon2. Kıyı bölgesi imkanlarından yararlanmak3. Riskleri paylaşmak4. Pazarlama süresini azaltmak5. Yeniden tasarlama yararlarını hızlandırmak6. Kurum içinde mevcut olmayan kaynaklar7. Dünya çapında imkanlara erişmek8. Kaynakları, diğer projeler için serbest bırakmak9. İşletme giderlerini azaltmak ve kontrol etmek10. Şirketin odaklanmasını iyileştirmek(Grafikte sonuçlar yukarıdan aşağıya aynı sıralamaylaverilmiştir.)

Page 80: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

78

Avrupa Merkez Bankası, tarafından dışarıdan temin nedenlerine ilişkin bir anket yap-mış olup, AB için coğrafi bakımdan daha belirgin ayrıntılar mevcuttur.

Grafik 3: AB Bankalarının Dışarıdan Temin Nedenleri (Yüzde)

Kaynak: Avrupa Merkez Bankası 2004

Dışarıdan teminin önemi, üç mali sektörde artmış olmakla birlikte, dışarıdan teminkalıpları, her sektörde aynı değildir. Özellikle fon yönetimi ve sigorta sektörleri, bir süredir,temel fonksiyon sayılabilecek olan faaliyetleri dışarıdan temin etmektedirler. Bunlar, aşağıda-kileri içermektedir:

- Yatırım yönetimi: Birçok sigortacı ve fon yöneticisi, şimdi yatırım yönetimi hizmetinidış taraflardan ve/veya ilgili grup kuruluşlarından temin etmektedirler.

- Birim fiyatlama ve emanet: Birçok durumlarda, birim bağlantılı fonlar ve ürünler ileilgili birim fiyatların belirlenmesi ve emanet (koruma) düzenlemeleri ile ilgili hizmet-ler, üçüncü taraflardan temin edilmektedir.

- Aracılık yüklenimi ve hasarların ödenmesi: bazı aracılık yüklenicileri, sigorta aracıla-rının, kendi adlarına belirli aracılık yüklenimi risklerini kabul etmelerine ve hasar ta-leplerini işleme koymalarına izin vermektedirler.

Bu eğilim için gerçek nedenler vardır (yeni bir pazara girerken temel uzmanlığın öne-mi ve ölçek ekonomisinin yararları gibi); fakat Ek A’daki Olay İncelemesi 3’te gösterildiğigibi, düzenlemeler yine de yanlış yönde gelişebilir.

5. Dışarıdan Temin ile İlgili Güncel Eğilimler

Mali firmalar, yakın geçmişte görülen derecede olmamakla birlikte, uzun bir süredirdışarıdan temin düzenlemelerine girmişlerdir. Örneğin, menkul kıymetler endüstrisinde, fir-malar, 1970’lerden beri, kayıtların basılması ve saklanması gibi katiplik işlerine benzeyen fa-aliyetleri dışarıdan temin etmişlerdir. Bu, maliyet tasarrufu nedeniyle yapılmıştır.

Teknoloji geliştikçe, bilgi hizmetlerinin dışarıdan temini daha yaygın hale gelmiştir.1980’lerde ve 1990’larda böyle işlemler büyük çaplı olma eğilimindeydi ve genellikle, mali-

Maliyeti düşürmek

Yeni teknolojiye/daha iyi yönetime erişim

Temele odaklanma

Ölçek ekonomileri

Kaynakları serbest bırakmak

Kalite/hizmet

Değişim/esneklik

Page 81: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

79

yete ve hızla gelişen teknolojide günceli yakalamanın önemine dayalı olarak, tüm BT bölüm-lerinin dışarıdan teminini içermekteydi.

Müteakiben, insan kaynakları gibi daha stratejik alanlarda dışarıdan teminin arttığı gö-rüldü ve bazen, “ticari işlem hizmetinin dışarıdan temini” (BPO), yani, bir ticari hattın veyaişlemin, uçtan uca tümüyle dışarıdan temin edilmesi eğilimi gözlendi. BPO’lar ayrıca şu an-lama gelmektedir: dışarıdan hizmet temin eden ile üçüncü taraf arasındaki ilişki, üçüncü taraf,geleneksel bir tedarikçiden ziyade bir stratejik ortak haline geldikçe, biraz değişmektedir.

Dışarıdan temin konusunda ivme kazanmış görünen diğer bir önemli eğilim, “kıyıbölgelerinden mal ve hizmet teminidir”, yani faaliyetlerin, ulusal sınırların dışından temin e-dilmesidir. Birçok holding şirket, işlemlerin işlemden geçirilmesini ve çağrı merkezlerini kıyıbölgelerinde konuşlandırmak suretiyle, küresel verimlilikler yaratmaya çalışmaktadırlar. Budüzenlemeler bazen ilişkili olmayan taraflarla yapılmakta, diğer durumlarda ise, dışarıdan te-min firması, hizmetler sağlamak için kendi kıyı üssünü kurmaktadır (yani, bir yan şirket vası-tasıyla).

Sadece Hindistan’da, bir dizi kuruluş, aşağıdaki tabloda yer alan örnek firmalar ilegösterildiği şekilde, dışarıdan temin düzenlemeleri tesis etmişlerdir. (Yaklaşık personel sayıla-rı, parantez içinde belirtilmektedir.)

Tablo 1: 2003’te Hindistan’daki Mali Hizmetler ŞirketleriABN Amro (300+) Amex (1000+)Axa (380) Citigroup (3,000)Deutsche Bank (500) GE (11,000)HSBC (2000) JP Morgan Chase (480)Mellon Financial (240) Merrill Lynch (350Standard Chartered (3,000)

Kaynak: Federal Reserve Sisteminin Governörler Kuruluna Deloitte’nin sunuşu, Bankalar TarafındanKıyı Bölgelerinden ve Sınır Ötesi Dış Hizmet Temini, 30 Mart 2004.i

Anekdot niteliğindeki kanıtlar, Çin, Malezya ve Filipinlerin de arzu edilen dışarıdantemin yerleri olarak görüldüklerini ima etmektedir.

Deloitte tarafından hazırlanan bir 2004 raporuna5 göre, bu on yıl boyunca, kıyı bölge-lerinden mal ve hizmet temini artmaya devam edecektir. Bu rapordaki tahmine göre, kıyı te-sislerine sahip olan küresel mali hizmet şirketlerinin yüzdesi, 2002’de yüzde 29’dan, 2003’teyüzde 67’ye çıkmıştır. Raporda ayrıca, 2005 yılına kadar, endüstri maliyetlerinin 210 milyardolar kadarının kıyı bölgelerinde olacağı ve 2010 yılında bunun 400 milyar dolara veya en-düstrinin toplam maliyet tabanının yüzde 20’sine çıkacağı tahmin edilmektedir.

Bu raporda, büyük firmaların yüzdesinin, küçük firmalara kıyasla önemli ölçüde dahayüksek olduğu ve firmaların, gittikçe, kıyı bölgelerinde kendi operasyonlarını kurmakta ol-dukları ve bu eğilimin, dışarıdan teminin kendisindeki büyümeden ayırt edildiği not edilmek-tedir.

Pratik seviyede, kıyı bölgelerinden hizmet teminindeki bu büyüme, “ülke riskinin” dü-zenli olarak izlenmesi ihtiyacına yol açmıştır; ki bu, şu anlama gelmektedir: dışarıdan hizmettemin eden bir kuruluş, bir hizmet sağlayıcısı ile akdi ilişkiye sahip olduğu ülkedeki yabancıhükümetin politikalarını ve siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki durumları izlemeye ihtiyaç

Page 82: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

80

duyacaktır. O ayrıca, uygun beklenmeyen durum planları ve çıkış stratejileri de geliştirmeli-dir. Kuruluş, işin devamı ile ilgili meseleleri ele alma ihtiyacının bir parçası olarak, uç du-rumlarda proseslerin hızla ana vatana geri döndürülüp döndürülemeyeceğini düşünmelidir.

6. Düzenleyici Gelişmeler

Düzenleyiciler, dışarıdan hizmet temininin, hem ulusal, hem de uluslararası seviyedeortaya çıkardığı meseleleri tanımışlardır. Ortak Forum, tüm mali sektörler için geçerli olan builkeler takımının geliştirilmesinde, birtakım diğer uluslararası çalışma gruplarıyla irtibat kur-muşlardır. Diğer uluslararası çalışma akımları arasında aşağıdakiler yer almaktadır:

- Ortak Forum, menkul kıymet şirketlerine yönelik bir dizi dışarıdan temin ilkesi üretmişolan IOSCO daimi komitesi ile yakın bir şekilde çalışmıştır. Bu iki ilkeler takımı, birbirinitamamlayıcı şekilde tasarlanmakta olup, Ortak Forum, tüm sektörler için bir temel işlevigörebilecek olan yüksek seviyeli ilkeler takımı sağlamakta ve bunlar, IOSCO’nun sektöreözgü ilkeleri ile desteklenmektedir.

- Basel Komitesi ve IAIS, gelişmekte olan dışarıdan temin uygulamalarını ve düzenleyicitepkileri izlemektedir.

- Avrupa Bankacılık Denetleyicileri Komitesi (CEBS), “Groupe de Contact” tarafındanbaşlatılan çalışmayı daha ileriye götürmüştür. O, Nisan 2004’te halkla istişare konusundadışarıdan hizmet temini ile ilgili bir dizi ilke yayınladı.

- Avrupa Menkul Kıymetler Düzenleyicileri Komitesi (CESR), Mali Araçlar DirektifineDahil Pazarlar (MIFID) içindeki dışarıdan temin ile ilgili AB mevzuatının uygulaması ko-nusunda tavsiye geliştirmektedir. İstişare döneminin ardından, MFID’nın 2006 yılı ortala-rında uygulanması beklenmektedir.

- Avrupa Sigorta ve Mesleki Emekli Aylıkları Denetçileri Komitesinin (CEIOPS) de bu a-lanla ilgilenmesi muhtemeldir.

Birtakım ulusal düzenleyiciler, halihazırda, dışarıdan temin ile ilgili standartlara veyamevzuat kontrollerine sahiptirler. Ulusal yaklaşımlara ilişkin geniş bir örnek, aşağıda yer al-maktadır:

Tablo 2: Dışarıdan Temin ile ilgili Ulusal YaklaşımlarAvustralya Bankalar için dışarıdan temin ile ilgili standartlar, 1 Temmuz 2002’den itibaren

geçerli olmak üzere uygulamaya konulmuştur. Sigorta sektörüne, onların resmenuygulamaya konulmasına kadar, onların da bu standartlara uymalarının beklendiğibildirilmiştir.

Belçika Haziran 2004’te, CBFA, CEBS istişari belgesine dayalı olarak, hem bankacılık,hem de yatırım hizmetleri sektörü için bir ortak yol gösterici genelge yayınladı.Bunların sigorta sektöründe uygulanması için istişare başlatılmıştır.

Kanada Mayıs 2001’de, OSFI, dışarıdan temin ile ilgili beklentileri belirten kılavuz ilke B-10’u uygulamaya koydu. Bu kılavuz ilkenin revize edilen bir şekli, Aralık 2003’teyayınlandı. Federal olarak düzenlenen tüm kuruluşların, 15 Aralık 2004’e kadar,revize edilen bir kılavuz ilkeye uymaları beklenmekteydi.

Fransa 2005’in başlarında, kredi kuruluşlarındaki ve yatırım firmalarındaki iç kontrol ile

Page 83: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

81

ilgili yönetmelik 97-02 uygulamaya konuldu. Bu hükümler, önemli olan ve olma-yan dışarıdan temini kapsamakta ve “temel” faaliyetlerin dışarıdan teminine özgügereksinimleri belirtmektedir. Dışarıdan temin, yazılı bir sözleşme ile tesis edil-meli ve bu sözleşme, mali kuruluş ve Komisyon bankeri tarafından yerinde ziya-retler yapılmasına izin vermelidir. Dışarıdan temin edilen faaliyetler ve onlarailişkin riskler, yönetim kuruluna verilen raporların bir parçasını oluşturmalıdır.

Almanya Aralık 2001’de, Alman makamları, tüm kredi kuruluşlarını ve mali hizmet ku-rumlarını kapsayan kılavuz ilkeler yayınladılar. Bu kılavuz ilkeler, dışarıdan temingereksinimlerini tarif etmektedir. Buna göre, operasyonel faaliyetlerin dışarıdantemininin, (1) böyle iş veya hizmetlerin düzenliliğini, (2) yöneticilerin faaliyetleriyönetme ve izleme yeteneğini veya (3) BaFin’in kendi yetkisi altındaki kredi ku-rumlarını denetleme ve izleme yeteneğini zaafa uğratmaması temin edilmelidir.

Japonya Nisan 2001’de, Bank of Japan, mali kuruluşlar için, dışarıdan temin ile ilgili riskyönetimi beklentisini belirten bir uygulama belgesi yayınladı.

Mali Hizmetler Kurumu, mali kuruluşlar için teftiş elkitapları yayınlar. Bu elki-taplarında, dışarıdan temin düzenlemeleri için, risk yönetimi kontrol noktalarıtespit edilir.

Hollanda 1 Nisan 2001’de, De Nederlandsche Bank (kredi kuruluşlarının basiretli denetçisi)Organizasyon ve Kontrol Yönetmeliğini yayınladı. Bu yönetmeliğin 2.6. bölümü,iş süreçlerinin (veya onların bileşenlerinin) dışarıdan temini ile ilgilidir. 1 Şubat2004’te, Pensionen & Verzekeringskamer (Hollanda Emekli Aylığı ve SigortaDenetim Kurumu) (sigorta şirketlerinin ve emekli aylığı fonlarının basiretli denet-çisi), Sigorta Şirketleri tarafından Dışarıdan Hizmet Temini Yönetmeliğini yayın-ladı.

İsviçre Ağustos 1999’da, İsviçre Federal Bankacılık Komisyonu (SFBC), bankalar vemenkul kıymet firmaları için SFBC’nin izni olmaksızın dışarıdan hizmet teminineizin veren “Dışarıdan Temin Kılavuz İlkelerini” uygulamaya koydu.

Bu kılavuz ilkelere uyum, yıllık dış denetime tabidir. Dışarıdan temin, yazılı birsözleşme ile tesis edilmelidir ve bir mali kurumun iç kontrol sistemi kapsamındadışarıdan temin edilen faaliyetlerin entegre edilmesini gerektirmektedir. Bir dışa-rıdan temin sözleşmesi, mali kurumlar, onun iç ve dış denetim firması ve SFBCtarafından ziyaretler ve kontroller yapılmasına açıkça izin vermelidir.Yönetim kurulunun fonksiyonları ve mali kurumun yönetiminin merkezi fonksi-yonları için dışarıdan hizmet teminine izin verilmemektedir.

Birleşik Krallık Denetim Otoritesi FSA, bankalara yönelik Ara Basiretli Kaynak Kitabında, ban-kalar ve konut kredisi veren mali kuruluşlar için kılavuz ilkeleri belirtmektedir.Sigortacılara yönelik olan Ara Basiretli Kaynak Kitaptaki kılavuz ilke not P3, aynıkonuyu kapsamaktadır.

Bu kılavuz ilkeler, önemli olan ve olmayan dışarıdan temini kapsamakta; fakatdışarıdan önemli hizmet teminine ağırlık vermektedir. Bir firma, önemli bir dışa-rıdan temin düzenlemesine girmeden önce, daima FSA’ya bilgi vermelidir.

Aralık 2004’te, FSA elkitabına yeni bir fasıl olan SYSC 3A.7’de yeni kılavuz il-keler uygulamaya konulacaktır.

ABD (Menkul KıymetlerFirmaları)

Genel olarak, menkul kıymet düzenleyicilerinin, dışarıdan hizmet temini meydanagelmeden önce geleneksel olarak menkul kıymet firmalarının bünyesinde yer alanbelirli süreçlerin ve prosedürlerin dışarıdan temin edilmesine itiraz etmemelerigerekmektedir.

New York Menkul Kıymetler Borsasının (ki birçok büyük firma bu borsanın üye-

Page 84: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

82

sidir) 342, 346 ve 382 no.lu kuralları, dışarıdan hizmet teminini, tümüyle veyasadece düzenlenen kişilere yönelik olarak sınırlandırdığı veya engellediği şeklindeyorumlanmıştır.

1934 tarihli Menkul Kıymetler Borsası Kanunu, herhangi bir kişi veya kuruluşun,önce ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonuna kaydolmaksızın, başkaları-nın hesabına menkul kıymet işlemleri yapma işi ile iştigal etmesini genel olarakyasaklamaktadır. “Başkalarının hesabına menkul kıymet işlemleri yapma işi ileiştigal etme” ifadesi, geniş olarak, birçok faaliyeti içerdiği şeklinde yorumlanmış-tır.

ABD (Bankalar) ABD mali kuruluşları ile ilgili beş düzenleyici kurumun şemsiye örgütü olanFFIEC, bankaların, BT ile ilgili dışarıdan temin ilişkilerine ilişkin risk yönetimigörevlerini açıklamak ve inceleyicilere yol göstermek amacıyla, bir dizi kılavuzilkeler ve bültenler yayınlamıştır. Son güncellemeler, üçüncü taraf ilişkilerindebilgi güvenliği risklerini ele almaktadır. Dışarıdan temin konusunda temel güncelABD banka düzenleme rehberliği, aşağıdakileri içermektedir:

OCC Bülteni 2001-47, Üçüncü Taraf İlişkileri: Risk Yönetimi İlkeleri (Kasım2001).

Dışarıdan Temin Edilen Teknoloji Hizmetlerinin Risk Yönetimi ile ilgili FFIECRehberliği (Kasım 2000).

FDIC’nin şu üç teknoloji bülteni: Hizmet Sağlayıcısının Seçimi için Etkin Uygu-lamalar; Teknoloji Sağlayıcısının Performans Riskini Yönetme Araçları: HizmetSeviyesi Anlaşmaları; ve Çoklu Hizmet Sağlayıcılarını Yönetme Teknikleri (Hazi-ran 2001).

Teknoloji Hizmet Sağlayıcısı ilişkilerinin denetimine ve yönetimine riske dayalıbir denetim yaklaşımını özetleyen “Teknoloji Hizmet Sağlayıcılarının DenetimiKitapçığı” (Mayıs 2003) başlıklı FFIEC BT Elkitabı.

2004 yılının ortalarında, ABD banka denetçileri, Teknoloji Hizmetlerinin Dışarı-dan Teminine ilişkin FFIEC BT İnceleme Elkitabının güncellenmiş bir şeklinisonuçlandırdılar. Bu elkitabı, BT hizmetinin dışarıdan teminini tesis etmek, yö-netmek ve izlemek üzere, bir mali kuruluşun risk yönetimi süreçlerinin değerlen-dirilmesinde inceleyicilere yardımcı olacak rehberlik ve inceleme prosedürlerisağlayacaktır.

ABD (Sigorta) ABD’de, sigortacılar tarafından faaliyetlerin dışarıdan temin edilmesi, eyalet si-gorta denetçileri tarafından çeşitli şekillerde ele alınmaktadır. Elzem fonksiyonla-rın dışarıdan temin edilmesi, denetçiye verilen ilgili yasal yetki vasıtasıyla elealınmaktadır. Bunun örnekleri arasında, genel temsilcilerin ve üçüncü taraf idare-cilerin yönetimine ilişkin kanunlar yer almaktadır. (NAIC Genel Temsilcileri Yö-netme Modeli Kanunu, Üçüncü Taraf İdareci Modeli Kanununda belirtilmektedir).Dışarıdan temin edilen diğer faaliyetler, yerinde piyasa davranışını inceleme süre-cinde ele alınacaktır; ki burada, bir şirketin iş kontrolleri incelenecektir (yani, ha-sar taleplerinin işleme konulması veya yatırım yönetimi) ve adil olmayan hasartasfiyesini ve adil olmayan ticari uygulamaları önlemek için, ihlaller, denetçininyetkisi vasıtasıyla ele alınacaktır.

NAIC Piyasa Düzenleme ve Tüketici İşleri (D) Komitesi, halihazırdaki düzenlemeyetkisinin, sigorta şirketlerinin üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarını kullandığı be-lirli alanlara uzanmadığı durumları ele almak için, bir Üçüncü Taraf Satıcı Çalış-ma Grubu oluşturmuştur. Bu Grubun, NAIC’ın Piyasa Davranışları İnceleyicileriElkitabına dahil edilmek üzere tavsiyeler üretmesi beklenmektedir.

Page 85: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

83

7. Dışarıdan Hizmet Temininin Temel Riskleri

Belirli faaliyetlerin dışarıdan temin edilmesi bir mali hizmet kuruluşuna birtakım ya-rarlar sağlayabilirken, etkin bir şekilde yönetilmesi gereken birtakım riskler vardır. Bu temelrisklerin bazıları, aşağıdaki tabloda eşleştirilmektedir.

Tablo 3: Dışarıdan Hizmet Teminindeki Bazı Temel Riskler

Risk Ana KaygılarStratejik Risk - Üçüncü taraf, düzenlenen kuruluşun genel stratejik hedefleriyle tutarsız olan

faaliyetleri, kendi adına yürütebilir.- Dışarıdan hizmet sağlayıcısının uygun bir şekilde denetlenmemesi.- Hizmet sağlayıcısını denetlemek için yetersiz uzmanlık.

İtibar Riski - Üçüncü taraftan kötü hizmet alınması.- Müşteriyle etkileşimin, düzenlenen kuruluşun genel standartlarıyla tutarlı

olmaması.- Üçüncü tarafın uygulamalarının, düzenlenen kuruluşun belirtilen uygulamala-

rına (ahlaki veya başka şekilde) uygun olmaması.Uyum Riski - Gizlilik kanunlarına uyulmaması.

- Tüketici ve basiretli davranış ile ilgili kanunlara yeterince uyulmaması.- Dışarıdan hizmet sağlayıcının, uyum sistemlerinin ve kontrollerinin yetersiz

oluşu.Operasyonel Risk - Teknoloji arızası.

- Yükümlülükleri yerine getirmek ve/veya telafi sağlamak için yetersiz malikapasite.

- Hile veya hata.

Risk Ana Kaygılar- Firmaların, teftiş yapmayı zor/pahalı görme riski

Çıkış Stratejisi Riski - Uygun çıkış stratejilerinin yerleştirilmemiş olması riski. Bu, şunlardan ortayaçıkabilir: tek bir firmaya aşırı dayanma, kurumda ilgili becerilerin kaybedil-mesi ve bunun, onu bu faaliyeti tekrar kurum içine getirmesini engellemesi vehızlı bir çıkışı, yasaklayacak kadar pahalı hale getiren sözleşmeler.

- Personel eksikliği veya entellektüel mazinin kaybı nedeniyle hizmetleri anavatana geri getirme yeteneğinin sınırlı olması.

Karşı Taraf Riski - Uygun olmayan aracılık yüklenimi veya kredi değerlendirmeleri.- Alacakların kalitesi azalabilir.

Ülke Riski - Siyasi, sosyal ve hukuki ortam, ilave risk yaratabilir.- İşin devamı ile ilgili planlamanın daha karmaşık olması.

Akdi Risk - Sözleşmeyi uygulamaya koyma yeteneği.- Kıyı bölgelerinden hizmet temini için, geçerli hukuk seçimi önemlidir.

Erişim Riski - Dışarıdan temin düzenlemesi, düzenlenen kuruluşun, düzenleyicilere zama-nında veriler ve diğer bilgiler vermesini engellemektedir.

- Düzenleyicinin, dışarıdan hizmet sağlayıcısının faaliyetlerini anlaması dahagüçtür.

Yoğunlaşma veSistem Riski

- Tüm endüstrinin, dış hizmet sağlayıcısında önemli riski vardır. Bu yoğunlaş-ma riskinin, aşağıdakileri içeren birtakım yönleri vardır:

1. Münferit firmaların hizmet sağlayıcısı üzerinde kontrole sahip olmaması2. Endüstrinin tümü açısından sistem ile ilgili risk.

8. İlkelere Yaklaşım Meseleleri

Tanım: Ortak forumun çalışma grubu (grup) dışarıdan teminin yeterli bir tanımını ha-zırlarken epeyce tartıştı. Temel kaygı meseleleri, su veya büro mobilyası gibi, normal olarakmali denetçilerin yetki alanı dışında olan görevlerin kapsanmasından kaçınmanın önemi kabul

Page 86: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

84

edilirken, bu tanımın mümkün olduğu kadar geniş ve kısa tutulmasıydı (bu hizmetlerin denet-çileri ilgilendirebileceği teorik fakat uç senaryolar üretmek mümkün olmasına rağmen). Buamaçla, grup, Avrupa Bankacılık Denetçileri Komitesi (CEBS) ve Uluslararası Menkul Kıy-metler Komisyonları Örgütü (IOSCO) tarafından yapılan çalışmadan epeyce yararlandı. Buikincisi, grubun, düzenlenen bir kuruluşun sürekli olarak üstlenmesini beklediği faaliyetleriözetlemek suretiyle, pozitif bir yaklaşımın tespit edilmesine yardımcı oldu. İlki ise, grubun,hariç tutulması gereken temel satınalma sözleşmeleri ile ilgili anlayışının tanımlanmasındayardımcı oldu.

Yan Şirketler: Grup, bu tanımın, yan şirketlerden hizmet alımını içerip içermemesi ge-rektiğini tartıştı. Grup, oybirliğiyle, dahil edilmesi gerektiğine karar verdi. Ancak grup, ken-dileri düzenleyici veya diğer yasal amaçlarla kurulmuş olabilen yan şirketleri kapsayacak il-kelerin belirtilmesi konusunda dile getirilen kaygıları kabul etmektedir. Bu kaygı, Ortak Fo-rumun istişare uygulaması esnasında defalarca dile getirildi ve bunun bir sonucu olarak, ek biryolgösterici metin, tanıma dahil edildi. Burada belirtilen önerilerin, yan şirketler için zatenuygulanıyor olmasının çok muhtemel olması düşüncesi, grubu biraz rahatlattı.

Maddilik: Grup, maddi olan ve olmayan faaliyetler arasında ayrım yapmanın ve mad-dilik seviyesine göre farklı uyum seviyeleri olmasının faydasını tartıştı. Başlangıçta, maddili-ğin farklı sektörler ve ülkelerde farklı anlamlara geleceği kabul edilerek, bu yol seçilmedi.Ancak, istişare çalışmamızın bir sonucu olarak, maddilik seviyesinin dikkate alınması gerek-tiğini açıklayan bir ifadenin dahil edilmesi kararlaştırıldı, fakat bunun kesin tanımı ulusal ma-kamların takdirine bağlıdır. Ortak Forum, her durumda, ilkelerin, firmaları, kendi risk yöne-tim süreçlerinin belirlenmesinde maddilik seviyesini dikkate almaya teşvik ettiklerini ve bunayardımcı olmak için bazı esaslar verdiklerini not etti.

Firma yönetiminin sorumluluğu: Ortak Forum, ilkelerde, firmaların üst yönetiminin– dışarıdan temin edilen veya edilmeyen – bütün faaliyetlerden sorumlu olmalarının vurgu-lanması gerektiği görüşünde birleşti. İstişare sürecinde alınan görüşlerin bir sonucu olarak,dışarıdan temin eden firmanın açıkça tanımlanmış rolleri ve sorumluluklarıyla uygun bir yö-netişim yapısının hizmet sağlayıcı ile anlaşma yapılmadan önce ve yapıldıktan sonra mevcutolması gerektiğini açıklayan bir metin III. İlkeye eklendi.

Belirli faaliyetlerin yasaklanması: Bazı temel faaliyetlerin dışarıdan temin edilmesiniyasaklamanın faydası ve uygulanabilirliği konusunda tartışma yapıldı. Ancak, bu ilkelerin ge-niş kapsamı ve kendileri için tasarlanmış oldukları sektörlerdeki farklılıklar göz önüne alına-rak, sınırlayıcı bir yaklaşım kabul edildi. Buna göre, bazı faaliyetlerin dışarıdan temin edilme-sini yasaklamak için Ortak Forum ilkeleri üzerinde daha ayrıntılı sektörel ilkeler oluşturula-bileceği dikkate alınarak, belirli herhangi bir faaliyet yasaklanmayacaktı.

Sistemik konular: Bu ilkeler mikro firma seviyesinde dışarıdan temin risklerine karşıtasarlanmış olsalar da, Ortak Forum, dışarıdan temin etmenin yaratabileceği sistemik konula-rın risklerinin tamamıyla bilincindeydi. Bu amaçla, grup, üçüncü taraf sağlayıcılarında yo-ğunlaşma risklerinin ve oradaki sistemik risklerin izlenmesinde denetleyicilere yardım etmekiçin özel bir ilke dahil etmek gerektiğini düşündü.

9. Yol Gösterici İlkeler

Ortak Forum aşağıdaki yüksek seviyeli ilkeleri geliştirdi. Bölüm ikide bir özet buluna-bilir.

Page 87: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

85

I. Faaliyetleri dışarıdan temin etmeyi düşünen bir düzenlenen teşkilat, bu faali-yetlerin dışarıdan temin edilebilirliği ve uygun şekilde nasıl temin edilebileceği konu-sundaki değerlendirmeye yol göstermek üzere kapsamlı bir politikaya sahip olmalıdır.Yönetim kurulu veya buna eşdeğer organ, dışarıdan temin politikası için sorumluluğuve bu politika çerçevesinde girişilen faaliyetler için genel ilgili sorumluluğu elinde tutar.

Faaliyetlerin dışarıdan temin edilmesi öncesinde, bir düzenlenen teşkilat, dışarıdantemin hakkında kararlar verilmesi için özel politikalar ve kriterler oluşturmalıdır. Bunlarıniçinde, ilgili faaliyetlerin dışarıdan temin edilmeye uygun olup olmadıkları ve ne ölçüde uy-gun oldukları konusunda bir değerlendirme olmalıdır. Risk yoğunlaşmaları, dışarıdan teminedilen faaliyetlerin kabul edilebilir genel seviyesi üzerinde sınırlar ve çeşitli faaliyetlerin aynıhizmet sağlayıcıdan temin edilmesinin riskleri dikkate alınmalıdır.

Bir düzenlenen teşkilat faaliyetlerinden herhangi birini dışarıdan temin etmek isterse,onun yönetimi, ilgili faydalar ve maliyetler konusunda kapsamlı bir anlayış geliştirmelidir.Bunun için, teşkilatın temel yetkinlikleri, yönetimsel güçlü ve zayıf tarafları ve müstakbel a-maçlar hakkında bir değerlendirme yapılması gerekir.

Düzenlenen teşkilat, dışarıdan temin edilmekte olan faaliyeti etkili biçimde denetlemekabiliyetini sağlayan politikalara da sahip olmalıdır (bkz. III. İlke). Dışarıdan temin eden fir-manın açıkça tanımlanmış rolleri ve sorumluluklarıyla uygun bir yönetişim yapısı, bütün ta-ahhüt sürecinde ve sözleşme döneminde mevcut olmalıdır.

Düzenlenen teşkilat, hem kendi ülkesindeki, hem de yabancı ülkedeki yasal ve düzen-leyici gereklere uyma yeteneğini sağlamak için uygun adımlar atmalıdır.

Düzenleyici makamın düzenlenen teşkilatın işini değerlendirme hakkına veya denet-leme yeteneğine zarar verecek ise, bir faaliyet dışarıdan temin edilmemelidir (Bkz. III. İlke).

Düzenlenen teşkilatın Yönetim Kurulu (veya buna eşdeğer organı) düzenlenen teşki-latça alınan bütün dışarıdan temin kararlarının ve üçüncü taraflarca taahhüt edilen bütün faali-yetlerin teşkilatın dışarıdan temin politikasıyla uyumlu olmalarını sağlamak için genel so-rumluluğa sahiptir. İçsel denetimin rolü de bu açıdan önemli olacaktır.

II. Düzenlenen teşkilat, dışarıdan temin edilen faaliyetlere ve hizmet sağlayıcı ileilişkiye yönelik kapsamlı bir dışarıdan temin risk yönetim programı oluşturmalıdır.

Bir dışarıdan temin risk yönetim programı oluşturulması esnasında, bir düzenlenenteşkilatta dışarıdan temin riskinin değerlendirilmesi birkaç faktöre bağlı olacaktır: dışarıdantemin edilen faaliyetin kapsamı ve maddiliği; düzenlenen teşkilatın (genel operasyonel riskyönetimi dahil) dışarıdan temin riskini ne kadar iyi yönettiği, izlediği ve kontrol ettiği; vehizmet sağlayıcının operasyonun potansiyel risklerini ne kadar iyi yönettiği ve kontrol ettiği.

Bir risk yönetim programında maddiliğin düşünülmesine yardım edebilecek bazı fak-törler arasında şunlar vardır:

- Bir hizmet sağlayıcının faaliyeti yeterli biçimde gerçekleştirmemesinin düzenlenen teşki-lat üzerinde finans, itibar ve operasyon açılarından etkisi;

- Hizmet sağlayıcının görevini yapmaması halinde bir düzenlenen teşkilatın müşterilerineve onların muhataplarına yönelik potansiyel zararlar;

Page 88: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

86

- Faaliyeti dışarıdan temin etmenin düzenlenen teşkilatın düzenleyici gereklere ve bunlar-daki değişmelere uyma yeteneği ve kapasitesi üzerindeki sonuçları;

- Maliyet;- Dışarıdan temin edilen faaliyetin düzenlenen teşkilat içindeki başka faaliyetler ile ilişkisi;- Düzenlenen teşkilat ve hizmet sağlayıcı arasındaki yakınlık veya başka ilişki;- Hizmet sağlayıcının düzenleme statüsü;- Gerekirse alternatif bir hizmet sağlayıcı seçmenin veya iş faaliyetini teşkilatın içine alma-

nın zorluk derecesi ve gerektirdiği süre; ve- Dışarıdan temin düzenlemesinin karmaşıklığı. Örnek olarak, bir uçtan diğer uca bir dışarı-

dan temin çözümü sunmak için birden fazla hizmet sağlayıcının işbirliği ettikleri bir du-rumda riskleri kontrol etme yeteneği.

Veri koruma, güvenlik ve başka riskler, bir dış hizmet sağlayıcının coğrafi yerindenolumsuz etkilenebilir. Bu amaçla, esas ülkenin dışına götürülen dışarıdan temin düzenlemele-rine girerken ve onları yönetirken, örneğin, siyasi veya hukuki şartlara ilişkin ülke riskinindeğerlendirilmesinde özel risk yönetim uzmanlığı gerekebilir.

Daha genel olarak, kapsamlı bir dışarıdan temin risk yönetim programında, dışarıdantemin düzenlemelerinin bütün ilgili yönlerinin devamlı olarak izlenmesi ve kontrol edilmesi,ve belirli olaylar meydana geldiğinde yapılacak düzeltici eylemlere yol gösteren prosedürleröngörülmelidir.

III. Düzenlenen teşkilat, dışarıdan temin ile ilgili düzenlemelerin, müşterilere vedüzenleyicilere karşı yükümlülüklerini yerine getirme yeteneğini azaltmamasını ve dü-zenleyicilerin etkin denetimine engel olmamasını sağlamalıdır.

Dışarıdan temin düzenlemeleri, müşterinin ilgili kanunlar çerçevesinde telafi elde et-me yeteneği dahil, müşterinin düzenlenen teşkilata karşı haklarını etkilememelidir.6

Dışarıdan temin düzenlemeleri, düzenleyici makamın (bir düzenlenen teşkilatın gere-ğince denetlenmesi gibi) düzenleme sorumluluklarını yerine getirme yeteneğini zayıflatma-malıdır.

IV. Düzenlenen teşkilat, üçüncü taraf hizmet sağlayıcılarının seçiminde uyguninceleme ve araştırma yapmalıdır.

Bir düzenlenen teşkilat, belirli bir hizmet sağlayıcıyı kullanmak ile bağlantılı potansi-yel risk faktörleriyle birlikte, üçüncü taraf hizmet sağlayıcının dışarıdan temin edilen faali-yetleri etkili, güvenilir bir biçimde ve yüksek bir standart ile gerçekleştirme kapasitesi ve ye-teneğini – seçim öncesinde – değerlendirmesine imkan veren kriterler geliştirmelidir.

Uygun inceleme ve araştırma şunları içermelidir: (1) dışarıdan temin edilen işi yapmakiçin ehliyetli olan ve yeterli kaynaklara sahip hizmet sağlayıcıların seçilmesi; (2) hizmet sağ-layıcının düzenlenen teşkilatın faaliyet konusundaki hedeflerini anladığı ve bunlara uyabile-ceğinden emin olmak; ve (3) hizmet sağlayıcının yükümlülüklerini gerçekleştirmek için malisağlamlığını görmek. Coğrafi bakımdan dağınık faaliyetler için hizmet verilmesi gibi özel ih-tiyaçlar tespit edilmeli ve benzer erişime veya kabiliyete sahip üçüncü taraflar kullanmak yo-luyla karşılanmalıdır.

Page 89: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

87

Kriterleri yerine getirmeyen bir hizmet sağlayıcıya, dışarıdan temin yoluyla faaliyetleryaptırılmamalıdır.

Bir hizmet sağlayıcı dışarıdan temin edilen faaliyeti gerçekleştirmez veya gerçekleşti-remez ise, alternatif çözümler bulmak maliyetli veya problemli olabilir. Bu nedenle, geçişmaliyetleri ve potansiyel iş aksamaları da dikkate alınmalıdır.

Bir faaliyetin yurt dışından temin edilmesi durumunda, göz önünde tutulacak başkahususlar da vardır. Örneğin, bir olağanüstü durumda, düzenlenen teşkilat, zamanında uygunkarşılıklar vermeyi daha zor bulabilir. Dolayısıyla, bir düzenlenen teşkilatın üst yönetimi,hizmet sağlayıcının düzenlenen teşkilat için etkili ve verimli biçimde hizmet sağlama yetene-ğini olumsuz etkileyebilecek ekonomik, hukuki ve siyasi şartları değerlendirmelidir.

V. Dışarıdan temin ilişkileri, bütün tarafların hakları, sorumlulukları ve beklen-tileri dahil, dışarıdan temin düzenlemesinin bütün maddi yönlerini açıkça belirleyen ya-zılı sözleşmelere tabi olmalıdır.

Dışarıdan temin düzenlemeleri, açıkça yazılmış bir sözleşmeye tabi olmalıdır. Busözleşmenin niteliği ve ayrıntıları, düzenlenen teşkilatın mevcut işine göre dışarıdan teminedilen faaliyetin maddiliğine (önemine) uygun olmalıdır. Yazılı bir sözleşme önemli bir yö-netim aletidir ve uygun sözleşme hükümleri, ifa etmeme riskini veya sağlanacak hizmetinkapsamı, niteliği ve kalitesine ilişkin anlaşmazlık riskini azaltabilir. Bu sözleşmenin bazı te-mel hükümleri şöyle olmalıdır:

- Sözleşme, uygun hizmet ve performans seviyeleri dahil, hangi faaliyetlerin dışarıdan te-min edileceğini açıkça tarif etmelidir. Hizmet sağlayıcının hem nicel, hem nitel bakımdan per-formans gereklerini karşılama yeteneği önceden değerlendirilebilir olmalıdır;

- Sözleşme, düzenlenen teşkilatın düzenleme yükümlülüklerini karşılamasına ve düzenleyi-ci makamın da düzenleme yetkilerini kullanmasına engel olmamalıdır;

- Düzenlenen teşkilat, dışarıdan temin edilen faaliyet ile ilgili olarak hizmet sağlayıcınınbütün defterlerine, kayıtlarına ve bilgilerine erişebilmelidir;

- Sözleşme, gerekli düzeltici tedbirlerin derhal alınabilmesi için, hizmet sağlayıcının dü-zenlenen teşkilatça devamlı olarak izlenmesi ve değerlendirilmesini öngörmelidir;

- Gerekli bulunur ise, bir fesih maddesi ve fesih hükmünü işletmek için asgari süreler dahiledilmelidir. Fesih süresini işletmek için asgari süreler, dışarıdan temin edilen hizmetlerin birbaşka üçüncü taraf hizmet sağlayıcıya transfer edilmesine veya düzenlenen teşkilat içine a-lınmasına olanak verecektir. Fesih maddesinde, borç ödeyemezlik haliyle veya şirketin biçi-mindeki diğer önemli değişimlerle ilgili hükümler olmalı ve, düzenlenen teşkilata bilgi iadesi(bkz. aşağıda VI. ilke) ve sözleşmenin feshinden sonra geçerli olmaya devam eden sair ödev-ler dahil, fesih sonrasında fikrî mülkiyet sahipliği açıkça belirlenmelidir,

- Dışarıdan temin düzenlemesine özgü olan maddi konular anlamlı bir biçimde düzenlen-melidir. Örneğin, hizmet sağlayıcı yurt dışında ise, sözleşme, taraflar arasındaki ihtilaflarınbelirli bir ülkenin yasalarına göre çözülmesini öngören yargı yetkisi taahhütleri, anlaşma ta-ahhütleri ve hukuk seçimiyle ilgili hükümler içermelidir;

Page 90: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

88

- Uygun olduğu takdirde, sözleşme, dışarıdan temin edilen bir faaliyetin tamamen veyakısmen üçüncü taraf hizmet sağlayıcı tarafından alt-yükleniciye devrinin şartlarını içermelidir.Uygun hallerde, servis verilen veya sunulan bir faaliyetin hizmet sağlayıcı tarafından tama-men veya kısmen alt-yükleniciye yaptırılması düzenlenen teşkilatın onayına tabi olmalıdır.Daha genel olarak, sözleşme, düzenlenen teşkilata, bir hizmet sağlayıcı başka üçüncü taraflar-dan hizmet aldığında riskler üzerinde orijinal dış temin düzenlemesinde olduğu gibi kontrolsürdürebilme olanağını vermelidir.

VI. Düzenlenen teşkilat ve onun hizmet sağlayıcıları, yedek tesislerin periyodik o-larak test edilmesi ve felaket telafisi için bir plan dahil, olasılık planları oluşturmalı veidame etmelidirler.

Düzenlenen teşkilatlar, olasılık planlamasına yönelik genel bir kurumsal politikaya sa-hip olmalıdırlar. Bununla birlikte, münferit iş konularında yapıldığı gibi, her dış temin dü-zenlemesi için daha özel olasılık planları ayrıca geliştirilmelidir. Bir düzenlenen teşkilat, hiz-met sağlayıcıdaki bir iş aksamasının veya başka problemin olası sonuçlarını değerlendirmekve gidermek için uygun adımlar atmalıdır. Özellikle, hizmet sağlayıcıda olasılık planlarını;hem düzenlenen teşkilatta, hem hizmet sağlayıcıda olasılık planlarının eşgüdümlenmesini; vehizmet sağlayıcının görevini yapmaması halinde düzenlenen teşkilatın olasılık planlarını dü-şünmelidir.

Hizmet sağlayıcının ve düzenlenen teşkilatın kapsamlı olasılık planlarına sahip olma-masıyla birlikte, tekrarlanan performans sorunları, istenmeyen kredi risklerine, mali zararlara,iş fırsatlarının kaçırılmasına ve firma itibarıyla ilgili ve yasal sorunlara yol açabilir.

Sağlam bilgi teknolojisi güvenliği bir ihtiyaçtır. Bilgi teknolojisi kapasitesinde bir arı-za, düzenlenen teşkilatın diğer piyasa katılımcılarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyeteneğine zarar verebilir, müşterilerinin mahremiyet haklarını zayıflatabilir, düzenlenen teş-kilatın itibarını bozabilir ve, nihai olarak, düzenlenen teşkilatın genel işleyiş risk profili üze-rinde etkili olabilir. Düzenlenen teşkilatlar, hizmet sağlayıcıların uygun bilgi teknolojisi gü-venliği ve, uygun hallerde, felaket telafi kabiliyetleri idame etmelerini sağlamaya çalışmalı-dırlar.

Olasılık planları, performansın kötüleşmesi halinde, alternatif seçeneklerin maliyetle-rini dikkate almalıdır. Hizmet sağlayıcının yetersiz hizmet vermesiyle karşı karşıya olduğundabir düzenlenen teşkilatın seçenekleri arasında, hizmet sağlayıcının değiştirilmesi, faaliyetinkurum bünyesine aktarılması veya bazen işten çıkılması bile vardır. Bunlar çok pahalı seçe-nekler olabilir ve genellikle ancak bir son çare olarak kullanılır. Yine de, bu olasılıklar ve il-gili maliyetler, müzakere sürecinde değerlendirilmeli ve sözleşmede belirlenmelidir. Mevcutsözleşmeler yenilenirken bu gibi maddeler ilave edilmelidir.

VII. Düzenlenen teşkilat, hem kendisinin, hem de müşterilerinin gizli bilgilerininyetkisiz kişilere kasıtlı veya kasıtsız olarak ifşa edilmesini önlemek için, hizmet sağlayı-cıları bu türden gizli bilgilerin korunmasıyla yükümlü kılmak üzere uygun adımlar at-malıdır.

Dışarıdan hizmet temin eden bir düzenlenen teşkilat, gizli müşteri bilgilerini korumakve bunların yanlış kullanılmadığını veya suiistimal edilmediğini doğrulamak için uygun a-dımlar atmalıdır. Bu türden adımlar arasında, üçüncü taraf ile yapılan sözleşmede, hizmetsağlayıcının ve temsilcilerinin, düzenlenen teşkilata veya onun müşterilerine ait özel bilgileri

Page 91: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

89

(sözleşme konusu olan hizmetlerin sağlanması için veya düzenleyici ve yasal gerekliliklereuyulması için gerekli olmadıkça) başkalarına ifşa etmemelerini veya kullanmamalarını öngö-ren hükümlere yer verilmesi olabilir. Düzenlenen bir teşkilat, geçerli olabilecek düzenleyiciveya yasal hükümler dikkate alındığında, müşteri verilerinin bir hizmet sağlayıcıya iletilebile-ceğini müşterilere bildirmenin uygun olup olmadığını da düşünmelidir.

VIII. Düzenleyici makamlar, dışarıdan hizmet temin etme faaliyetlerini, düzenle-nen teşkilata yönelik sürekli değerlendirmenin ayrılmaz bir parçası olarak dikkate al-malıdırlar.

Düzenleyici makamlar, dışarıdan hizmet temin etme düzenlemelerinin, düzenle-nen teşkilatın düzenleyici gerekliliklere uyma yeteneğine engel olmadıkları konusundauygun yollardan kendilerini ikna etmelidirler.

Düzenleyici makamlar, dışarıdan hizmet temin etme faaliyetlerini, bir düzenlenen teş-kilata yönelik sürekli değerlendirmenin bir parçası olarak görmelidirler.

Bir düzenlenen teşkilatın dışarıdan temin politikası ve dışarıdan temin risk yönetimprogramını değerlendirebilmek ve izleyebilmek için, düzenleyici makamlar, talep üzerine sü-ratli bir şekilde, dışarıdan temin edilen faaliyete ilişkin defterler ve kayıtları (bunlar, ister dı-şarıdan hizmet temin eden firmanın, ister üçüncü taraf hizmet sağlayıcının elinde olsunlar) vedışarıdan temin edilen faaliyetler hakkında ilave bilgileri elde edebilmelidir. Bir düzenleyicimakamın bu defterler ve kayıtlara erişimi dolaysız veya dolaylı olabilir, fakat düzenlenen teş-kilat bunlara her zaman dolaysız erişim imkanına sahip olmalıdır. Bunun için, defterler ve ka-yıtların düzenleyici makamın ülkesinde tutulmaları veya hizmet sağlayıcının, talep edildiğin-de, defterler ve kayıtların asıllarını veya nüshalarını düzenleyici makamın ülkesine gönderme-si gerektiği öngörülebilir.

Düzenleyici makamlar, dışarıdan temin edilen faaliyetlerin gerçekleştirilmesi konu-sunda hizmet sağlayıcının defterleri, kayıtları ve bilgilerine erişimi desteklemeye yönelik uy-gun yönetmelikler ve tedbirler uygulanmasını düşünmelidir. Bu kapsamda, düzenlenen teşki-latların, dışarıdan hizmet temin etme düzenlemelerinde, hizmet sağlayıcının dışarıdan teminedilen faaliyetler ile ilgili defterleri ve kayıtlarına düzenlenen teşkilatın erişme imkanına vebunları denetleme hakkına sahip olmasını ve ayrıca hizmet sağlayıcının, dışarıdan temin edi-len faaliyetlere ilişkin defterleri, kayıtları ve diğer bilgileri, talep edildiğinde, düzenleyici ma-kama sunmak ile yükümlü olmasını öngören sözleşme hükümlerine yer vermeleri gerekli tu-tulabilir.

IX. Çok sayıda düzenlenen teşkilatın dışarıdan temin edilen faaliyetlerinin sınırlısayıda hizmet sağlayıcılarda toplaşması durumunda ortaya çıkabilecek riskler düzenle-yici makamlarca bilinmelidir.

Sınırlı sayıda hizmet sağlayıcılar (bazen sadece tek bir hizmet sağlayıcı) çok sayıdadüzenlenen teşkilata dışarıdan hizmet temin ettiğinde, operasyonel riskler aynı ölçüde yoğun-laşır ve bir sistemik tehdit yaratabilirler. Öte yandan, çok sayıda üçüncü taraf dışarıdan hizmetsağlayıcılar, iş devamlılık hizmetleri alanında tek bir hizmet sağlayıcıya bağımlı olurlar ise(örneğin, ortak bir felaket telafi sahası), bu teşkilatlar içinden birçoğunu etkileyen bir aksama,iş devamlılık hizmetlerinde bir kapasite yetersizliğine sebep olabilir.

Page 92: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

90

Firmalar daha yüksek verimlilik ve ölçek ekonomileri arayışında dışarıdan hizmet te-min etme yöntemini kullandıkça bir tür yoğunlaşma riskinin kaçınılmaz olduğu kabul edile-rek, bir düzenlenen teşkilatın dışarıdan temin politikası ve risk yönetim programını değerlen-dirir ve izlerken, düzenleyici makamlar, yoğunlaşmanın getirdiği potansiyel riskin düzenleyiciteşkilat tarafından nasıl hesaba katıldığına özel dikkat göstermelidir.

Yoğunlaşma riskleri var olmakla birlikte, bunun potansiyel sistemik riskine karşı ha-fifletici araçlar mevcuttur. Bunlar arasında, esas olarak, düzenlenen teşkilatlar içinde yeterliolasılık planlaması (bkz. VI. ilke) ve ayrıca, devamlı izleme ve farkındalık programları, de-netleyici programlar, risk değerlendirmeleri ve diğer eylemler gibi başka denetleyici hafiflet-me aletleri vardır.

Ek: A

Olay İncelemesi 1: Alman kredi fabrikası

Almanya’da, gittikçe artan sayıda kredi kurumları, ödünç verme işlemlerini, “kredifabrikaları” adıyla bilinen uzmanlaşmış, düzenlenmeyen hizmet sağlayıcılara yaptırmaktadır.Bu hizmet sağlayıcılar, kredi ve ipotekler ile ilgili arka büro hizmetlerinde uzmanlaşmıştır ve,bazı durumlarda, bir kredi verilip verilmeyeceğine karar verirler.

2003 yılında, bir kredi kurumu, sadece kredilerin servis işlemlerini değil, standart pe-rakende ödünç faaliyetinde ve standart olmayan faaliyette 2,5 milyon Avroya kadar krediverme kararını da dışarıya yaptırmak istedi. Denetleyicinin yaptığı değerlendirmenin sonucu-na göre, standart olmayan faaliyette, kredi kurumu, kredi fabrikasının verdiği kredileri izlemeve gözetleme imkanına sahip olamayacaktı. İşletme, ondan doğan riski taşıyan kredi kuru-munca yönetilse de, kredileri verme kararı hizmet sağlayıcı tarafından alınmıştı.

Bu senaryo kapsamında ortaya çıkan konular arasında şunlar bulunuyordu:

- Yeni riskler altına girilmesiyle ilgili kararların dışarıya aktarılabilmesi için, yönetiminriskleri yeterince yönetme kabiliyetinin bundan zarar görmemesi şarttır.

- Bu şartın yerine getirilmesi için de, hizmet sağlayıcının kesin ve doğrulanabilir değerlen-dirme kriterleri uygulamayı düzenlenen teşkilata mutlak surette taahhüt etmesi gerekir.Finans sektöründe halen kullanılan sistemler ile, böyle bir uygulama yalnızca standart pe-rakende ödünç verme işlerinde olabilir.

Olay İncelemesi 2: Avustralya düzenleme makamı bankaların dışarıdan hizmet teminuygulamalarını araştırıyor

Avustralya bankaları, diğer faaliyetler yanında, bilgi teknolojisi, kredi kartı hizmetleri,tedarik, çek ve diğer elektronik takas hizmetleri, ipotek ve bordro işlemleri gibi bazı faaliyet-leri dışarıya yaptırma yoluna gitmişlerdir. Bu uygulama, müşteri bilgilerinin mahremiyeti ko-nusunda endişelere yol açtığı gibi, bir hizmet sağlayıcının problemler yaşaması veya hizmetvermeye devam edememesi halinde bankaları finans ve itibar risklerine maruz kılmaktadır.Ocak 2002’de, Avustralya İhtiyat Düzenleme Makamı (AİDM) bankaların dışarıya hizmetyaptırma uygulamaları konusunda bir incelemeyi tamamladı ve 1 Temmuz 2002’den itibarengeçerli olmak üzere ayrıntılı ihtiyat standartları koydu.

Page 93: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

91

AİDM, dışarıya hizmet yaptırma düzenlemelerinin çeşitli biçimlerde yönetilmekte ol-duklarını tespit etti. Daha büyük olan kurumlar, genelde, kurumun dışarıya hizmet yaptırmapolitikasının tutarlı bir şekilde uygulanmasını sağlamaktan sorumlu özel bir birime sahiptiler.Ancak, bazı kurumlar, dışarıya hizmet yaptırma sorumluluğunu işletme birimlerine devret-mişti. Bu durumlarda, risklerin uygun bir tarzda belirleneceği ve değerlendirileceği garantisiyoktu ve dışarıya hizmet yaptırma düzenlemelerini izlemek için herhangi bir merkezi noktamevcut değildi.

Araştırılan kurumların üçte birinden daha azının dışarıya hizmet yaptırma konusundaresmi bir politikası vardı. Çoğu durumda, bankalar, dışarıya yaptırılabilecek faaliyet türlerinive bir faaliyetin dışarıya yaptırılmasının gerekçelerini tespit edebiliyordu, fakat bu konularbiçimsel bir çerçeveye bağlanmamıştı.

Olay İncelemesi 3: Yönetilen fonlar için birim fiyatlamasını dışarıya yaptırmak

1999 yılında, büyük bir Avustralyalı kurum, birim fiyatlama ve saklama faaliyetlerini,grup içinde yer alan bir saklayıcı kuruluşa yaptırmaya başladı. Saklayıcı kuruluş daha sonrabir başka tarafa satıldı, fakat dışarıya yaptırma düzenlemesi devam etti.

Ocak 2004’te, birkaç yıl boyunca ilgili fonlar için vergi mahsuplarının talep edilmemişolduğu ve birim fiyatların bu nedenle eksik tahmin edilmiş olduğu anlaşıldı. Problem ortayaçıktığında, kurum yatırımcılara 90 milyon Avustralya Doları tutarında tazminat ödemek zo-runda kaldı ve düzenleyici makam, problemin tekrarlanmaması için sistemlerini ve usullerinigenel bir değerlendirmeye tabi tutması yönünde kuruma talimat verdi.

Ortaya çıkan başlıca konular:

- Üçüncü taraf hizmet sağlayıcı ve kurum arasında yeterli kontroller ve denetleme meka-nizmaları yoktu.

- Kurum, üçüncü taraf hizmet sağlayıcıdaki usulleri kolayca değiştirme yeteneği konusundaendişeliydi, çünkü hizmet seviyesi anlaşmalarının müzakere edildiği dönemde hizmetsağlayıcı henüz gruptan ayrılmamıştı.

- Böyle bir faaliyeti bir üçüncü taraf hizmet sağlayıcıya yaptırmak suretiyle kurum kendiitibarıyla ilgili önemli bir risk almaktaydı.

Olay İncelemesi 4: Bir bankaya ve bir hizmet sağlayıcıya karşı OCC eylemi

2002 yılında, ABD Para Kontrolörlük Bürosu (OCC), bir Kaliforniya bankasına veona çalışan bir üçüncü taraf hizmet sağlayıcıya karşı cezai işlem yaptı. Hizmet sağlayıcı, 18eyalette ve Columbia ilçesinde banka tarafından muhasebesi yapılan bazı kredileri başlat-makta, servis etmekte ve tahsilatını yapmaktaydı.

Başka şeyler yanında, hizmet sağlayıcı, müşteri kredi dosyalarını korumamıştı. Ban-kanın defterlerinde taşınan kredileri temsil eden bu dosyalar, 2002 yılında çöpe atılmıştı.OCC, kredi dosyalarının uygunsuzca atılması sonucunda yasa ve yönetmelik ihlalleri meyda-na geldiğini iddia ediyordu.

Page 94: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Basel Bankacılık Denetim Komitesi

92

OCC, hizmet sağlayıcının güvenli ve sağlıklı olmayan uygulamalar içinde bulundu-ğunu, bir yandan bankanın politika ve usullerini takip ettiğini, diğer yandan bankanın kredidosyalarını kötü bir biçimde yönettiğini de tespit etti. Bu olay, bankaların, yetkilerini üçüncütaraf satıcılara kiraladıklarında ve sağlam denetim uygulamayı ihmal ettiklerinde, kendilerinihangi risklere maruz bıraktıklarını gösteriyordu.

OCC, bankanın hizmet sağlayıcı ile münasebetini güvenli ve sağlıklı bir tarzda yönet-mediğini tespit etti. Eşit Kredi Fırsatı Yasasını ve Ödünç Vermede Doğruluk Yasasını ihlaletmesi yanında, banka güvenlik ve sağlamlık standartlarını ve Gramm-Leach-Bliley Yasasınınmahremiyet güvencelerini de ihlal etmekteydi. Söz edilen ikinci yasa, müşteri bilgilerininmahremiyetini korumak ve sürdürmek için standartlar koymaktadır.

Bu ihlaller ve güvenliksiz ve sağlıksız uygulamalar nedeniyle, banka aleyhine bir emirçıkarıldı. Söz konusu emre göre, bankanın tazminat ödemesi ve hizmet sağlayıcı ile münase-betine son vermesi gerekiyordu.

Hizmet sağlayıcı da bir ceza ödedi ve OCC’nin onayı olmaksızın bir ulusal bankayaveya onun bağlı kuruluşlarına hizmet sağlamak için herhangi bir anlaşmaya girmemesi emre-dildi.

Müşterilerin mahremiyet haklarını korumak için, emirde, kredi dosyaları kaybolan bütünmüracaatçılara banka tarafından bildirim yapılması da isteniyordu. Bu bildirimde, potansiyel kimlikhırsızlığına karşı ne gibi işlemler yapılabileceği konusunda müşteriye bilgi verilmesi gerekiyordu.

Olay İncelemesi 5: ABD’de üçüncü taraf hizmet sağlayıcılara yönelik ortak incelemeler

Banka Hizmet Şirketi Yasası (Yasa) kapsamında, Federal Düzenlenen Kurumlar İn-celeme Konseyini (FFIEC)7 içeren ABD Federal Bankacılık Ajansları bankaların üçüncü tarafhizmet sağlayıcılarını incelemek yetkisine sahiptirler. Yasa, bir banka hizmet şirketinin (bu-nun tanımına bir Teknoloji Hizmet Sağlayıcısı veya THS de girer) ondan hizmet alan banka-nın düzenleyici makamınca inceleme ve düzenlemeye tabi olduğunu öngörür. Buna ek olarak,bazı FFIEC ajansları THS’lere karşı cezai işlemler yapmışlardır. FFIEC ajanslarının Yasayıbanka hizmet sağlayıcılarına nasıl uygulamış olduklarını gösteren bir örnek aşağıda verilmiş-tir.

Bir hizmet sağlayıcı, birden fazla ajansın düzenleme yetkisine tabi olan çok sayıdateşkilat için kritik uygulamalara ait işlemler yapıyor ve böylece yüksek bir sistemik risk dere-cesi oluşturuyor ise veya farklı coğrafi bölgelerde bulunan belli sayıda veri merkezinden ge-len işlerin muamelesini yapıyor ise, ortak inceleme için dikkate alınır. İlgili ajanslar bu ince-lemelerin kapsamı, zamanlaması ve personeli üzerinde hep birlikte karar verirler ve sonuçtahazırlanan inceleme raporu, bütün üye ajanslara, incelenen hizmet sağlayıcıya ve onun müşte-risi olan düzenlenen teşkilatlara gönderilir. FFIEC ajansları, düzenlenen teşkilatların veTHS’lerin bilgi teknolojisiyle ilgili risklerini değerlendirmek ve derecelendirmek için kap-samlı ve tekdüze bir derecelendirme sistemi (URSIT-Bilgi Teknolojisi Tekdüze Derecelen-dirme Sistemi) kullanırlar. Bilgi teknolojisi incelemelerinin sıklığı, THS’nin risk profiline gö-re, tipik olarak 18 ve 36 ay arasında değişir. Ulusal ve bölgesel programlar halen yaklaşık 160hizmet sağlayıcıyı izlemekte olup, FFIEC inceleme görevlileri tarafından yapılan risk değer-lendirmeleri temelinde, bunlardan 130 tanesi düzenli olarak incelenir.

Page 95: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

93

2003 yılında, FFIEC üyesi ajanslar, bir global teknoloji hizmet sağlayıcının ABD böl-ge ofislerine yönelik bilgi teknolojisi incelemelerine müştereken katıldılar. Risk odaklı ince-lemelerin kapsamında, faaliyetler, muamele işlem hizmetleri, takas ve tasfiye, bilgi güvenliği,iş devamlılık planlaması ve URSIT bileşenleri (yönetim, denetim, geliştirme ve edinme, des-tek ve teslimat) bulunmaktaydı. Her durumda, THS’lerdeki bilgi teknolojisi incelemelerine aitFFIEC tekdüze inceleme raporunun formatını kullanan ortak inceleme raporları şeklinde, in-celeme bulguları yayımlandı. Destek fonksiyonlarının teşkilatın esas bölgesel hizmet mer-kezleri dışında oldukları durumlarda, destek faaliyetlerine yönelik sınırlı kapsamda incele-meler de yapıldı.

Kaydetmek gerekir ki uluslararası denetleyiciler, başka ülkelerdeki düzenlenen teşki-latlara hizmet veren THS’ler üzerine inceleme raporlarına erişim talebinde bulunmuşlardır.MDPS programından kaynaklanan incelemelerin raporlarını uluslararası denetleyiciler ilepaylaşma konusu üzerinde düşünülmektedir.

Dipnotlar1 Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi (BCBS), Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Ör-gütü (IOSCO) ve Uluslararası Sigorta Denetçileri Birliği (IAIS).2 Banka Bilgi Teknolojisi Sekreterliği (BITS) BT Hizmet Sağlayıcısı İlişkileri ile ilgili Teknoloji Riskini Yönet-mek için Çerçeve, II. Versiyon, Kasım 2003, s.2.3 Federal Reserve Sisteminin Governörler Kuruluna Deloitte’nin sunuşu, Bankalar Tarafından Kıyı Bölgelerin-den ve Sınır Ötesi Dış Hizmet Temini, 30 Mart 20044 www.banktech.com 27 Şubat 20035 Deloitte’nin ikinci yıllık kıyı anketi Titanlar Yerleşiyor6 Bir düzenlenen teşkilat, elbette ki, bir üçüncü taraf hizmet sağlayıcıya karşı sahip olabileceği yasal hakları kul-lanabilir.7 FFIEC üyesi kurumlar: Federal Rezerv Sistemi Yöneticiler Kurulu, Federal Mevduat Sigortası Kurumu, UlusalKredi Birliği, Tutumluluk Denetleme Bürosu ve Para Kontrolörlük Bürosu.

Page 96: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

94

Banka Kartları ve Kredi Kartları KanunuDeğerlendirme ToplantısıTBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

Türkiye Bankalar Birliği tarafından 18 Mart 2006 tarihinde İstanbul’da Banka Kartları ve Kredi KartlarıKanunu’na ilişkin olarak TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu temsilcilerinin konuşmacı olarak katılımıyla ban-kacılara yönelik bir değerlendirme toplantısı düzenlenmiştir. Birliğimiz Hukuk Başmüşaviri Prof. Dr. SezaReioğlu başkanlığında yapılan toplantıda, T. İş Bankası A.Ş. Hukuk Müşaviri Buket Himmetoğlu, Yapı ve KrediBankası A.Ş. Hukuk Müşaviri Gülsün Sop, T. Garanti Bankası A.Ş. Hukuk Müşaviri Cem Gürkan Alpay, T. İşBankası A.Ş. Kredi Kartları Müdürü Uğur Çelebioğlu, T. Garanti Bankası A.Ş. Risk Yönetimi Müdürü Ali Mu-rat Baydaş ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Kredi Kartları Finansal Planlama ve Risk Yönetmeni Selim Tezel’inkonuşmacı olarak katılımları sağlanmıştır. Toplantının ilk bölümünde Kanun metnine ilişkin olarak yapılan su-numlara aşağıda yer verilmiştir.

Buket Himmetoğlu

A. Genel Olarak

Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 1 Mart 2006 tarih ve 26095 sayılı Resmi Ga-zetede yayımlanarak, 49. maddesi hükmü uyarınca yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununa ilişkin taslak çalışmalarına ilk olarak 1993 yılındaTürkiye Bankalar Birliği nezdinde T .İş Bankası A.Ş.,Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., AkbankT.A.Ş. ve Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. tarafından oluşturulan bir komisyon tarafındanbaşlanılmış, 1995 yılından itibaren ise Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. nezdinde çalışmalaradevam edilmiştir. 1996 yılında oluşturulan taslak metin, o tarihte bankaların denetim ve göze-timi ile görevli T.C. Hazine Müsteşarlığına teslim edilmiş ve Müsteşarlık metni aynen benim-semiştir.

1999 yılında yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile kurulan BDDK taslakmetin üzerinde önemli değişiklikler yaparak 23 Şubat 2005 tarihinde taslağı tartışmaya aç-mıştır. 23 Şubat 2005 tarihli taslak metin üzerinde Türkiye Bankalar Birliği ve diğer ilgili ka-mu kurumları ile yapılan görüşmeler sonrası oluşturulan yeni metin, 5411 sayılı BankacılıkKanununun 1 Kasım 2005 tarihinde yasalaşmasının hemen ardından 21 Kasım 2005 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sevk edilmiş ve TBMM Avrupa BirliğiUyum Komisyonu ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonutarafından incelenmek suretiyle Genel Kurula sevk edilmiş, bir gecede Genel Kurulda geçerekyasalaşmıştır.

B. Kanunun Kapsamı

Kanununun 2. maddesinde,- kartlı sistem kuran kuruluşların,- kart çıkaran kuruluşların,- üye işyeri anlaşması yapan kuruluşların,- üye işyerlerinin ve- kart hamillerinin kanun kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır.

Maddenin 2. fıkrasında,

Page 97: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

95

- kendi işyerleri ile sınırlı olmak üzere, mal veya hizmetlerin vadeli satışı ile alıcınınborç alacak durumunun izlenmesi amacıyla kart çıkaran veya sistem oluşturan veya

- herhangi bir kredilendirme işlemi yapılmaksızın veya hesaba bağlı olmaksızın önce-den belirlenen bir tutarla sınırlı olmak üzere kart düzenleyen gerçek veya tüzel kişi-lerin bu Kanun hükümlerine tâbi olmadığı öngörülmüştür.

Kanunun 43. maddesinde de, tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında Kanu-nun

- 8. maddesinin ikinci fıkrası (asgari tutarın ödenmemesi halinde kart iptali),- 9. madde (kart limiti),- 12. madde (kartın haksız kullanımı ve sigortalanması),- 24. madde (sözleşme şartları),- 25. madde (sözleşme değişikleri),- 26. madde (faiz hesaplanması ) ve- 44. madde(yetkili mahkeme ve merciler) hükümlerinin uygulanmayacağı hükme

bağlanmıştır.

Kurumsal kredi kartları 4077 sayılı Kanun kapsamında değil iken, bu kanun ile sınırlıolarak kapsama girmiş bulunmaktadır.

C. 5464 Sayılı Kanun ile 4077 Sayılı Kanun Hükümlerinin Karşılaştırılması

Ülkemizde 1968 yılında çıkarılan ve son yıllarda oldukça hızlı bir gelişim gösterenkredi kartları, ilk olarak 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunla değişiklik ya-pılmasına ilişkin 4822 sayılı Kanunun ile 4077 sayılı Kanun kapsamına alınmıştır. Bilindiğiüzere, 4077 sayılı Kanuna ilave edilen 10/A Madde ve bu maddenin yaptığı atıf ile 10. mad-denin ikinci fıkrasının (a) (b) (h) ve( ı) bentleri ile 4. fıkrası hariç 10. madde hükümlerine tabikılınmıştır.

5464 sayılı Kanunun yasalaşma sürecinde, Türkiye Bankalar Birliği olarak TasarınınBanka Kartları ve Kredi Kartlarına ilişkin özel bir düzenleme olması nedeniyle, 4077 sayılıKanunun 10/A maddesinin yürürlükten kaldırılması gerektiği ifade edilmiş ise de, değişikliktalebi özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından benimsenmemiştir. Sonuç olarak, ban-ka kartları açısından sadece 5464 sayılı Kanun, kredi kartları için ise 5464 sayılı Kanun hü-kümleri yanında 4077 sayılı Kanunun 10. ve 10/A Madde hükümleri de uygulanmaya devamedecektir.

4077 sayılı Kanunun 10/A maddesinde kredi kartlarına uygulanmayacak düzenleme-ler belirtilirken 10. maddenin 3 ve 5. fıkrası hariç bırakılmamış ise de,taksitlerden birinin veyabir kaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasının istenebilmesi için tüketicininbirbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmüş olması ve kredi verenin en az birhafta vererek muaceliyet uyarısında bulunması gerektiğine ilişkin üçüncü fıkrası ile kredi ve-renin belirli bir marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcıile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, kredi verenin satılan malın veyahizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesi halinde tüketiciye karşı satıcı veyasağlayıcı ile müteselsil sorumlu olacağına ilişkin dördüncü fıkrasının, kredi kartı sistemininişleyişindeki özellikler (hesap özetlerinin taksit olarak nitelendirilmesinin mümkün olmaması,bakiye borcun bulunmaması, kredi kartı ile yapılacak satış işlemlerinin bağlı kredi olarak de-

Page 98: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

96

ğerlendirilmesinin söz konusu olmaması) nedeniyle uygulama alanı bulmadığını düşünüyo-rum.

Kredi kartlarının 4077 Sayılı Kanun kapsamına alınmış olması nedeniyle kredi kartlarıhakkında uygulanan hükümleri ile 5464 sayılı Kanun hükümleri karşılaştırıldığında, çoğuhükmün benzer olduğunu görüyoruz. 5464 sayılı Kanunun daha yeni tarihli ve özel kanun ol-ması nedeniyle, çelişen hükümler açısından 5464 sayılı Kanun hükümlerinin, 5464 sayılı Ka-nunda düzenlenmemiş konularda ise 4077 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı sonucunaulaşılmaktadır.

4077 sayılı Kanunda öngörülen kredi kartları sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması vebir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunluluğu 5464 sayılı Kanunun 24. maddesinde hükümaltına alınmıştır. 24. maddede ilave olarak, sözleşmenin bir örneğinin kefile de verilmesi vesözleşme hükümleri ve kartın kullanımı hakkında kart hamiline ayrıntılı bilgi verilmesi zo-runluluğu getirilmiştir.

4077 sayılı Kanunun 10. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kredi kartı sözleşmesinde ön-görülen kredi şartları faiz oranı haricinde tüketici aleyhine değiştirilemez iken 5464 sayılı Ka-nunun “sözleşme değişiklikleri” başlıklı 25. maddesinde, sözleşmede yapılacak değişikliklerinkart hamiline bildirileceği ve değişikliklerin bildirimin yapıldığı döneme ilişkin son ödemetarihinden itibaren hüküm ifade edeceği, bildirimin ait olduğu döneme ilişkin son ödeme tari-hinden sonra kartın kullanılmaya devam olunması halinde, sözleşmede meydana gelen deği-şikliklerin müşteri tarafından kabul edildiğinin addolunacağı ifade edilmiştir.

4077 sayılı Kanunun 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sözleşmede, faizin hesaplan-dığı yıllık oran,ödeme tarihleri, ana para,faiz,fon ve diğer masrafların ayrı ayrı belirtildiği ö-deme planı,istenecek teminatlar,akdi faiz oranının yüzde otuzunu geçmemek üze gecikme faizoranı, borçlunun temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları yer almak zorundadır. 5464 sayılıKanunun 24. maddesinde, “kart çıkaran kuruluşların kart hamilleri ile akdedeceği sözleşmele-rin şekil ve içeriğinde yer alması gereken asgarî hususlar Kurulca belirlenir” hükmü yer al-maktadır. Buna göre, Kurulca konu ile ilgili belirleme yapılıncaya kadar 4077 sayılı Kanunun10. maddesinin 2. fıkrası uygulanmaya devam edecektir.

Diğer yandan, 5464 sayılı Kanunun “faiz hesaplaması” başlıklı 26. maddesinin sonfıkrasında, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin ikinci fık-rasının (f) bendinin kredi kartları için uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, artıksözleşmelerde öngörülen temerrüt faizi oranı değil, aynı maddenin 3. fıkrasına göre TC Mer-kez Bankası tarafından üç ayda bir tespit edilerek, açıklanacak gecikme faiz oranları uygula-nacaktır.

4077 sayılı Kanunun 10/A maddesinin 2. fıkrasına göre, kredi veren tarafından tüketi-ciye gönderilen hesap özetleri ödeme planı olarak kabul edilmektedir. Dönemsel hesap öze-tinde yer alan asgari ödeme tutarının vadesinde ödenmemesi halinde, banka sadece gecikmefaizi talep edebilecek, tüketiciye herhangi bir yükümlülük getirilemeyecektir. Bilindiği üzere,bu düzenleme bankaların hesap özetlerinde öngörülen tutarın geç ödenmesi halinde gecikmekomisyonu gecikme cezası gibi muhtelif adlar altında aldıkları tutarların alınmasının engel-lenmesi amacıyla getirilmiştir. 5464 sayılı Kanunun 24. maddesinin 3. fıkrasında da “Hesapözetinde yer alan asgarî ödeme tutarı son ödeme tarihinde ödenmediği takdirde kart hamiliödenmeyen tutar için sözleşmede öngörülen gecikme faizi dışında bir yükümlülük altına so-kulamaz” hükmüne yer verilmek suretiyle aynı düzenleme muhafaza edilmiş bulunmaktadır.

Page 99: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

97

4077 sayılı Kanunun 10/A maddesinin 3. fıkrasına göre, kredi veren kredi kartı faiz o-ranını, otuz gün önceden haber vermek suretiyle artırabilecektir. Ancak, faiz oranı artışı geri-ye dönük olarak uygulanmayacak, tüketici bildirim tarihinden itibaren altmış gün içinde tümborcu ödeyip kredi kartı borcunu kapatabilecektir. 5464 sayılı Kanunun 25. maddesinin 1. fık-rasında “Faiz oranının artırılması durumunda ise bu değişikliğin hüküm ifade edebilmesi içinotuz gün önceden kart hamiline bildirilmesi zorunludur. Kart hamili faiz artırımına ilişkin bil-dirim tarihinden itibaren en geç altmış gün içinde tüm borcunu ödeyip kredi kartını kullanma-ya son verdiği takdirde faiz artışından etkilenmez” hükmüne yer verilmek suretiyle aynı hü-küm benimsenmiştir.

4077 sayılı Kanunun 10. maddesinin 2. fıkrasında, şahsi teminat alındığı takdirde, asılborçluya başvurmadan kefilden borcun ifasının istenmeyeceği öngörülmüştür. 4077 sayılı ya-sada 4822 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerden uygulamada en çok tereddüt uyandıran dü-zenlemelerden biri bu madde olmuştur. Madde metninde kefaletin adi kefalet olduğu yönündeaçık bir hüküm olmaması karşısında, banka sözleşmelerinin bir kısmında hala müşterek vemüteselsil kefalet hükümlerine yer verildiği görülmektedir. Maddenin yorum farklılıkları ne-deniyle kanun koyucu, Sanayi ve Ticaret Komisyonu çalışmaları sırasında, 24. maddede yeralan “Kart hamilinin borcu kefile bildirilmedikçe, kefil için temerrüt durumunun oluşmayaca-ğı sözleşmede gösterilir. Sözleşme hükümlerinde kefilin sorumluluğunu artırıcı nitelikteki de-ğişikliklere ve kartın kullanım limitinin yükseltilmesine ilişkin olarak kefilin ilave şartlaradair sorumluluğunun başlaması için kefilin yazılı onayının alınması şarttır” hükmüne ilaveten“Kredi kartı kullanımlarındaki kefalet, Borçlar Kanununda belirtilen adi kefalet hükümlerinetâbidir. Asıl borçluya başvurulup borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcunifası istenemez” cümlesini maddeye ilave etmiştir.

4077 sayılı Kanunun 10. maddesinin son fıkrasına göre, kredi kartı için teminat olarakkıymetli evrak alması söz konusu olmayacaktır. 5464 sayılı Kanunda bu konuda bir düzenle-me bulunmadığı için 10. maddenin bu hükmü geçerliliğini devam ettirmektedir.

5464 sayılı Kanunun 24. maddesinde daha dar kapsamlı bir düzenleme getirilmiş ol-duğundan, kredi kartı sözleşmeleri, 4077 sayılı Kanunun Haksız Şartlara ilişkin 6. maddesineuygulanmaya devam edecektir. 4077 sayılı Kanunun 23. maddesine göre, bu kanunun uygu-lanması ilgili olarak çıkacak uyuşmazlıklarda tüketici mahkemeleri yetkili kılınmış iken, 5464Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde,yine sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. maddesi hükümleri uygula-nacağı, ancak kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uy-gulanacağı öngörülmüştür.

D. Kart Çıkaran Kuruluşların Yükümlülükleri

Madde 8-Kart Çıkarma ve buna ilişkin yükümlülükler

1. Fıkra:

5464 Sayılı Kanunun 8. maddesinde, kart çıkaran kuruluşların, talepte bulunmayanveya sözleşme imzalamayan kişiler adına hiçbir şekil ve surette kart veremeyecekleri öngö-rülmüştür. Bu düzenlemeye göre, bir kişiye gerek kredi kartı gerekse banka kartı verilebilmesi

Page 100: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

98

için müşterinin kart çıkaran kuruluşa ya talepte bulunması yada sözleşme imzalamış olmasıgerekmektedir.

Türkiye Bankalar Birliği tarafından hazırlanan tasarı metninde yer almayan bu düzen-leme, müşterilerden, herhangi bir talep olmaksızın resen kart düzenlemesi uygulamasına du-yulan tepki ve konu ilgili şikayetlerin yoğunlaşması üzerine 23 Şubat 2005 tarihli tasarı met-ninde “kart çıkaran kuruluşlar, yazılı, elektronik ortamda, güvenli elektronik imza veya tele-fon ile talepte bulunmayan kimseler adına hiçbir şekil ve surette kart veremezler” şeklinde yeralmıştı. Türkiye Bankalar Birliği olarak, özellikle maaş anlaşmalı kurumlar ile yapılan söz-leşmeler çerçevesinde resen banka ve kredi kart düzenlendiği hususu dikkate alınarak, talepolmasa bile uygulamada sözleşme imzalatıldığı hususu izah edilmek suretiyle maddenin buşekli alması sağlanmıştır. Burada talebin yazılı olması zorunluluğu olup olmadığı tartışılabilir.Kanun koyucu talep için yazılı şekil şartı getirmemiştir. Ayrıca, Kanunun 3 . maddesinde“Bildirim, talep, şikayet ve itirazlar”, “kart hamilinin yazılı olarak, elektronik ortamda veyatelefon ile yapacağı bildirim, talep, şikayet ve itirazları” olarak tanımlanmıştır. Bu durumdatalep, yazılı olarak, elektronik ortamda veya telefon ile alınabilir. Ancak talebin mevcudiyeti-nin ispatlanabilir olması önem taşımaktadır.

BDDK’nun, Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Mart 2006 tarihinden itibaren maddeye ay-kırı davranış halinde idari para cezası uygulamaya başlayacağını açıkça ifade ettiği düzenle-me, birinci fıkranın ikinci cümlesinde yer almaktadır. maddede, kart çıkaran kuruluşlarca ge-nel müdürlük veya şube haricinde kredi kartı talebi toplanabilecek yerlerin Kurumun uygungörüşü alınarak Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği tarafındanmüştereken belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, ilk olarak 23 Şubat 2005tarihli tasarı metninde yer almıştır. 23 Şubat 2005 tarihli tasarı metninde “Bu kuruluşlarca ge-nel müdürlük veya şube haricinde kredi kartı toplanabilecek yerler Kurumca belirlenir” şek-linde yer almış iken, yine Türkiye Bankalar Birliğinin önerisi üzerine madde metni “Kurumunuygun görüşü alınarak Türkiye Bankalar Birliği ve Katılım Bankaları Birliği tarafından müş-tereken belirlenir” şeklinde değiştirilmiştir.

Kart çıkaran kuruluşlarca kredi kartı başvurusu toplanabilecek yerler, henüz Kurumunuygun görüşü alınmak suretiyle Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğitarafından müştereken belirlenmediğinden, bu belirleme yapılıncaya kadar genel müdürlükveya şube haricinde bir yerde kredi kart başvurusu toplanamayacaktır.

Kart çıkaran kuruluşlar, kamuoyuna yansıyanın aksine, aşağıda belirtilen mecralardakart dağıtmamakta, kart başvurusu toplamaktadır. Kart çıkaran kuruluşlar, başvurunun alınmamecrasına bağlı olmaksızın Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 9. maddesinde zo-runlu kılınan modelleme ve skorlamaya bağlı risk ve kredi değerlendirme süreçlerini işlet-mektedirler.

Bankalardan konu ile ilgili olarak alınan görüşler çerçevesinde oluşturulan listeBDDK’nun uygun görüşü alınmak üzere Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulunun onayı-na sunulmuştur. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulunun onayına sunulan liste aşağıdayer almaktadır:

1. Müşteri ve potansiyel müşteri ziyaretleri,2. Telefon, çağrı merkezi,3. Bankaların elektronik işlem cihazları, (Otomatik Ödeme Makinesi/Automated Teller

Machine-ATM, kiosklar)

Page 101: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

99

4. Internet bankacılığı,5. Kart çıkaran kuruluşların internet sayfaları,6. Kısa Mesaj Servisi (Short Message Service-SMS), elektronik posta, mektup,7. Şube önleri (5 metre ile sınırlı olmak üzere),8. Üye işyerleri,9. Maaş ödemesi yapılan resmi veya özel kuruluşlar,10. Özel ve resmi kurum, kuruluş, birliklerin idari merkez ve şubeleri ile üretim ve sosyal

tesisleri,11. Kamuya açık kapalı alanlar; Alışveriş merkezi, kongre, fuar, konser, seminer salonları,

sinemalar, tiyatrolar, kültür/sanat ve gösteri merkezleri gibi kitlesel katılımlı ticari ve-ya sanatsal ya da eğitsel organizasyonlar,

12. Sponsor firmalardaki etkinlikler; Spor kulüpleri, sportif faaliyet alanları,13. Havaalanı ve oteller,14. Üniversiteler,15. Süresi kırkbeş iş gününü geçmemek ve Geçici olmak üzere, mevduat veya fon kabulü

veya diğer bankacılık işlemleri ile uğraşmayan her türlü sabit ya da seyyar büro ve a-raçlar,

16. Kartlı Geçiş Sistemi (KGS), Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) gibi karayollarından geçi-şe ilişkin kamu hizmetlerinden yararlanılan açık alanlar.

2. Fıkra:

Maddenin 2. fıkrasında, kart çıkaran kuruluş tarafından asgarî tutarın son ödeme tari-hini takip eden üç ay içinde ödenmemesi durumunda kart hamiline yapılacak bildirimden iti-baren bir aylık süre içerisinde bu tutarın ödenmemesi ya da banka kartı ile kredi kartı kulla-nımından dolayı adli cezaların uygulanması halinde, ilgili kart çıkaran kuruluşça kart hamilineverilen kredi kartlarının iptal edileceği ve borcun tamamı ödeninceye kadar yeni kredi kartıdüzenlenemeyeceği öngörülmektedir.

Maddenin 23 Şubat 2005 tarihli tasarı metninde, asgarî tutarın üç ay süre ile ödenme-mesi yanında, bir yıl içinde dört kez ödenmemesi hali de madde kapsamına alınmış, ayrıca buhalde sadece ilgili kart çıkaran kuruluş tarafından verilen kartlar değil, kart hamilinin tümkartlarının iptal edileceği ve iki yıl süre ile kredi kart düzenlenmeyeceği öngörülmüştü.YineTürkiye Bankalar Birliğinin önerisi doğrultusunda, tasarı metninden, bir yıl içinde dört kezödenmemesi hali çıkarılmış, kart hamiline verilen tüm kredi kartları yerine ilgili kuruluşçaverilen kartların iptali öngörülmüş, iki yıllık yasak süresi çıkarılmıştır.

Bu düzenleme ile ilgili olarak ilk akla gelen soru, asgari ödeme tutarını ödemeyen karthamilinin kredi kartının iptali ve hakkında yasal takibe geçilmesi için maddede öngörülen dörtaylık sürenin beklenilmesinin şart olup olmadığıdır. İlk olarak 23 Şubat 2005 tarihli tasarımetninde karşımıza çıkan bu düzenlemeye ilişkin gerekçede herhangi bir açıklık bulunma-maktadır. Ancak, madde metni incelendiğinde, kart hamillerinin ödeme güçlüğüne düşmeleriveya banka kartı veya kredi kartı kullanımı nedeniyle adli cezaya maruz kalmaları halinde,kart çıkaran kuruluş tarafından kartın en geç ne zaman iptal edilmesi gerektiğinin düzenlemekistendiği sonucuna varılmaktadır. Yine kamuoyunda hakim olan, temerrüde düşen kredi karthamillerinin kredi kartlarının uzun süre kullanıma kapatılmadığı ve kart hamillerinin mağdurolduğu düşüncesinden hareketle madde düzenlemesine yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu dü-şünceden hareketle, madde düzenlemesinde yer alan dört aylık süre azami bir süre olup, kartçıkaran kuruluşun daha önceden kredi kartı hamilinin kredi kartını veya tüm kartlarını kulla-nıma kapatması ve şartları var ise yasal takibe geçmesi mümkündür.

Page 102: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

100

Madde metninde asgari tutarın ödenmemesi yanında, kart hamilinin banka kartı veyakredi kartı kullanımından dolayı adli ceza alması hali de kartının iptali için yeterli olarak ka-bul edilmiştir. Adli Cezalar bu Kanunun 36 ila 41. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayrıcabilindiği üzere, Türk Ceza Kanunun 245. maddesinde de banka veya kredi kartının kötüyekullanılması cezalandırılmış bulunmaktadır.

Bu madde uygulaması ile ilgili sorun, kart hamilinin banka kartı veya kredi kartı uy-gulaması ile ilgili aldığı adli cezaların nasıl takip edileceğidir. Bir başka kart çıkaran kuruluş-tan aldığı banka kartı veya kredi kartı sebebiyle adli ceza alan şahsın kredi kartı kapatılmakzorunda mıdır? Yoksa adli cezaların sadece kredi kartını kullandığı banka ile ilişkisindenkaynaklanması mı gerekir?

Madde düzenlemesine göre, kart hamilinin borcunun tamamı ödeninceye kadar, karthamili adına yeni bir kart verilemez. Burada ek kart verilip verilemeyeceği sorusu akla gele-bilir. Kanun koyucunun kart hamilini cezalandırma iradesi olduğu dikkate alındığında, borcuntamamı ödenmeden ek kart da verilemeyeceğini düşünüyorum.

3. Fıkra:

Maddenin 3. fıkrasında, kart çıkaran kuruluşların, kartların düzenli ve güvenli kulla-nımı ile bildirim, talep, şikâyet ve itirazlara ilişkin gerekli tedbirleri almaya yönelik sistemikurmak ve kesintisiz olarak açık tutmakla yükümlü oldukları öngörülmüştür. Bu madde dü-zenlemesinin gereğinin halihazırda kart çıkaran kuruluşlarca 24 saat hizmet veren merkezleritarafından yerine getirildiği bilinmektedir. Tasarının ilk metinlerinde de yer alan bu düzenle-me Hükümet metninde kısalarak yer almıştır.

5464 sayılı Kanunun 8. maddesinin ilk üç fıkrasına aykırılığın müeyyidesi aynı kanu-nun 35. maddesinin (a) bendinde düzenlenmiştir. Bu fıkralara aykırılık halinde, iki bin YeniTürk Lirasından on bin Yeni Türk Lirasına kadar idari para cezası tahakkuk ettirilecektir.

4. Fıkra:

Bu madde de, kart çıkaran kuruluşların, kartın verilmesi anında kart hamilini yeteri de-recede bilgilendirmek ve talep edilmesi halinde, gerçekleştirilmiş işlemlere ait kayıtları otuzgünü geçmemek üzere işlemin mahiyetine uygun bir süre zarfında sağlamakla yükümlü ol-dukları, yurt dışı işlemlerinde bu sürenin altmış gün olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Madde metninde, kart çıkaran kuruluşlar tarafından yapılacak bilgilendirme konusun-da açıklık bulunmamakta, “yeteri derecede” ibaresinin kullanıldığı görülmektedir. Maddenin23 Şubat 2005 tarihli taslak metne uygun olarak hazırlanmış madde gerekçesinde, kartın ve-rilme aşamasında, kartın verilme şekli, kartın kullanım sınırı, kartın kullanımından doğanborçların ödenme şartları ve usulü, sorumluluk halleri ve hesap özetinin öğrenilmesi yöntemihususlarında bilgilendirilecekleri ifade edilmiştir. Uygulamada, müşterilerin “yeteri derecede”bilgilendirilmesi hususunun, kartın teslimi sırasında müşteriye teslim edilen kart taşıyıcı ilesağlanabileceğini düşünüyorum.

Maddenin 23 Şubat 2005 tarihli taslak metninde, otuz ve atmış günlük süreler yok i-ken, daha sonra yurt içi işlemler için otuz günü yurt dışı işlemler için ise altmış günlük süreleröngörülmüştür. Uygulamada kart hamilleri tarafından sadece hesap özetleri değil, fiziken

Page 103: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

101

bankada bulunmayan (yurt içi ve yurtdışında faaliyet gösteren üye işyerlerinde tutulan) har-cama belgelerinin temin edilmesi gerekeceğinden, bu sürelerin yeterli olmayacağını düşünü-yorum.

5. Fıkra:

Kanunun aykırılığı halinde hapis cezası öngördüğü maddelerden birisi 5. fıkrada yeralmaktadır. Bu maddeye göre, kart çıkaran kuruluşlar, kartların kullanılması bir kod numarası,şifre ya da kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa, bu tür bilgile-rin gizli kalması amacıyla gerekli önlemleri almak ve harcama ve alacak belgesinin müşterinüshası üzerinde ve yazışmalarda kart numarasının açıkça yer almasını engellemekle yüküm-lüdür.

Bu madde ile ilgili olarak karşılaşılacak zorluk, kart numarasının harcama ve alacakbelgesinin müşteri nüshası üzerinde ve yazışmalarda açıkça yer almasını engellemekte karşı-mıza çıkmaktadır. Uygulamada, uzun zamandır POS tan üretilen harcama belgelerinde kartnumarasının tamamı yer almamakta ise de, az da olsa ‘imprinter’ cihazının kullanıldığı du-rumlarda ve ‘mail order’ uygulamalarında kart numarasının tamamının yer aldığı bilinmekte-dir. Kart çıkaran kuruluşların bu teknik uygulamalar nedeniyle müeyyideler ile karşılaşmama-sı bakımından konu hakkında BDDK’na bilgi verilmesi uygun olacaktır. Ayrıca, maddede ge-çen “yazışmaların” kapsamının da belirlemeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Uygulamada,bankaların özellikle kredi kartına dayalı olarak yapılan yasal süreçte kredi kartı numarasınayer verdiği bilinmektedir. Hemen uygulanacak bir tedbir olarak müşterilere noter marifetiylegönderilen ihtarlarda kredi kartı numarasını tamamına yer verilmemesi uygun olacaktır.

Kanunun 39. maddesinde, bu fıkraya aykırılık halinde kuruluşların işlerini fiilen yö-neten görevlileri ve işlemi yapan kişilerin, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadaradlî para cezası ile cezalandırılacakları öngörülmüştür.

6. Fıkra:

Uygulamada bankaları zorlayacak maddelerin başında altıncı fıkra düzenlemesi gel-mektedir. Kart çıkaran kuruluşların, banka kartı ve kredi kartlarının asıl kart hamiline teslimedilmesini sağlayacak önlemleri almakla yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır.

Kart çıkaran kuruluşların kredi kartı tesliminde sözleşme imzalanma durumu söz ko-nusu değil ise özellikle yenilemelerde, kart hamillerinin Tebligat Kanununa göre tebligat ya-pılabilecek kişilere (anne baba, kardeş, eş, 18 yaşından büyük çocuk, amir veya sekretere) deteslim ettirdikleri bilinmektedir.

Maddenin yorumundan, kanunun yürürlüğe girmesi ile asıl kart teslimatlarının mutla-ka kart hamillerine yapılması zorunluluğu getirdiği dolaysıyla kurye şirketleri tarafından karthamillerinin yakınlarına teslimat yapılamayacağı sonucuna ulaşmak mümkün olduğu gibi,maddede,reşit olmayan ek kart hamilleri adına düzenlenen banka ve kredi kartları için “asılkart hamillerine teslimini sağlamakla yükümlüdür” ibarelerinin kullanılmasına karşın, asılkart hamilleri için “sağlayacak önlemleri almak” ibarelerinin kullanılmış olması nedeniylemevcut uygulamaya devam edilebileceği sonucuna da ulaşmak mümkündür.

Madde gerekçesinde, banka kartları ve kredi kartlarının bilinçli ve amacına uygun ola-rak “ehil ellerde” kullanılabilmelerini teminen kart çıkaran kuruluşların, banka kartları ve

Page 104: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

102

kredi kartlarının asıl kart hamiline teslim edilmesini sağlayacak önlemleri almakla yükümlüoldukları ifade edilmiş olup, m adde yorumunda katkı sağlamamaktadır.

Bu maddeye aykırılığın herhangi bir cezası bulunmamaktadır.

Madde 9-Kart Limiti

1. Fıkra:

Maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesinde, kart çıkaran kuruluşların, kredi kartı almakisteyen kişilerin yasaklılık veya engel durumunu, ekonomik ve sosyal durumunu, aylık veyayıllık ortalama gelirini, diğer kart çıkaran kuruluşlarca bu kişilere tahsis edilen kredi kartı li-mitini, bir model veya skorlama sistemi sonuçlarını, müşterini tanı ilkeleri ile 29. madde çer-çevesinde temin edilecek bilgileri dikkate alarak yapacakları değerlendirmeye istinaden kulla-nım limiti tespit etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.

Bankaların çoğunun kart hamillerinin limitini belirlerken esas itibariyle madde de ön-görülen siteme uydukları bilinmektedir. Dolaysıyla ilk cümle açısından maddenin uygulama-sında bir zorluk bulunmamaktadır. Maddede, diğer hususların yanı sıra 29. madde çerçevesin-de temin edilecek bilgileri dikkate alarak yapacakları değerlendirmeye istinaden kullanım li-miti tespit etmek zorunda oldukları ifade edilmiştir. Bu düzenlemeden kredi kartı limiti tespi-tinde Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. (KKB)’den temin edecekleri dikkate almak zorunda olduklarınoktasına gelinmektedir.

Maddenin ikinci cümlesinde, kart çıkaran kuruluşların kart limitlerini bu hüküm çer-çevesinde güncelleyebilecekleri,üçüncü cümlesinde ise kart hamilleri talep etmedikçe kartlimitlerinin artırılamayacağı öngörülmüştür. Bu iki cümle arasındaki çelişki, tasarının TürkiyeBüyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi ve Ticaret Komisyonu çalışmaları sırasında üçüncücümlenin, ikinci cümle çıkarılmadan değiştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

23 Şubat 2005 tarihli tasarı metninde “kart hamilinin yazılı, elektronik ortamda, gü-venli imza veya telefon ile yapacağı talep olmaksızın kredi kartı limiti artırılamaz” şeklindekiikinci cümlesi, TBMM’ne sunulan Başbakanlık metnin de,

“Kart çıkaran kuruluşlar kart limitlerini bu hüküm çerçevesinde güncelleyebilirler.Kart çıkaran kuruluşlar, kart hamilleri talep etmedikçe kart limitlerini artıramazlar.”

şeklini almış, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu çalışmaları sırasında, ikinci cümle çıka-rılmadan üçüncü cümle “Kart çıkaran kuruluşlar, kart hamilleri talep etmedikçe kart limitleri-ni artıramazlar” şeklinde değiştirilmiştir.

Madde değişikliğine ilişkin önerge gerekçesinde, kart limitinin artırılmasını istemeyenkart hamiline, k art çıkaran kuruluşa başvuru konusunda ekstra yükümlülük getirilmemesininamaçlandığı ifade edilmektedir. Sonuç olarak, maddenin ikinci cümlesi fiili durumda uygula-namaz bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kart çıkaran kuruluşların limit artırımı konusunda müşterilerinden ikinci bir talimatınakadar belirli aralıklar ile belirli oranlarda limit artırımı yapılması konusunda peşin bir talimatalınması suretiyle, her limit artırımında müşteriden yeni bir talimat alma yükümlülüğünün a-şılabileceğini düşünüyorum. Konuya ilişkin ikinci çözüm, kart limitinin bir sözleşme şartı ol-

Page 105: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

103

duğu varsayımı ile 25. madde çerçevesinde limit artırımının gerçekleştirilmesidir. Ancak buihtimalde, limit artırımına ilişkin kanunda özel düzenleme olduğu gerekçesi ile 25. maddeninuygulanma imkanı olmadığı yönde gelebilecek itirazları göz ardı etmemek gerekir.

TBMM Genel Kurul çalışmaları sırasında ilk fıkraya, kart hamillerinin harcamalarıylakart limitlerini aşmaları halinde, aşılan miktara işlem tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreiçin, akdi faizden başka herhangi bir ücret talep edilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme ilaveedilmiştir. Bu düzenlemeden, kart çıkaran kuruluşların kart hamillerinin limit aşımlarındamaktu veya nispi oranlarda aldıkları “kart limit aşım ücretini”alamayacakları, buna karşın li-mit aşımı halinde limit aşımı tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için akdi faizi tahak-kuk ettirebilecekleri sonucuna ulaşılmaktadır.

Önerge gerekçesinde, kart çıkaran kuruluşların kart limiti aşımında yüksek oranda faizaldıkları, bunun önlenmesi amacıyla akdi faiz alınabileceğinin öngörüldüğü ifade edilmiş isede uygulamada bankaların tahsil ettikleri limit aşım komisyonlarının faiz ile bir bağlantısıbulunmamaktadır.

Akla ilk gelen soru kanunun bu düzenlemesi karşısında sözleşmelerde herhangi birdüzenleme olmadan kanun hükmüne dayanılarak akdi faiz tahsil edilip edilmeyeceğidir. Banagöre, sözleşmelerde 25. madde çerçevesinde yapılacak bir değişiklikten sonra kart hamillerin-den akdi faiz tahsilatı söz konusu olabilecektir.

Bu maddeye aykırılık halinde, ikibin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasınakadar idari para cezası tahakkuk ettirilecektir.

2. Fıkra:

Maddenin 2. fıkrasında, kart çıkaran kuruluş tarafından bir gerçek kişinin sahip olduğutüm kredi kartları için tanınacak toplam kredi kartları limitinin, ilk yıl için, ilgilinin aylık or-talama net gelirinin iki katını, ikinci yıl için ise, dört katını aşamayacağı öngörülmüştür.

TBMM’ne sunulan tasarı metninde, bir kart çıkaran kuruluş tarafından bir kişiye ilkyıl için verilecek kredi kartı limiti aylık ortalama gelirinin iki katını aşamayacağına ilişkin dü-zenleme,

TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu çalışmaları sırasında, bir kişinin tüm kart çıka-ran kuruluşlardan alacağı limit olarak değiştirilmiş ve nihayet; TBMM Genel Kurul çalışmasısırasında da, ikinci yıl için dört kat gelir sınırlaması getirilmiştir. Bu fıkra bugünkü teknik altyapı çerçevesinde uygulaması en güç olan ve en çok tartışılacak düzenleme olarak karşımızaçıkmaktadır.

Bu düzenlemenin uygulanmasına ilişkin en önemli sorun, maddenin 1 Mart 2006 tarihiitibariyle yürürlüğe girmesine karşın, KKB sorgulamasını her bankanın yapmaması, KKB’naher bankanın bilgi vermek zorunluluğu bulunmaması ve KKB’ndaki bilgilerin yasa maddesi-nin uygulamasına imkan verecek güncellikte olmamasıdır. Bu çerçevede, kart için başvurankişinin gerek sektördeki yaşının gerekse mevcut limitinin tespitinde başvurulacak alt yapıtam olarak hazır değildir.

İkinci sorun, madde kapsamına girecek kişilerin tespitinde ortaya çıkmaktadır. Kanu-nun bu maddesinin, kartlı ödeme sistemine 1 Mart 2006 tarihinden itibaren girecek kişilere

Page 106: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

104

uygulanacağı yorumu yapılabileceği gibi, 1 Mart 2006 tarihinden itibaren ikinci yılında olan-lara gelirin dört katı sınırının uygulanacağı sonucuna da varılması da mümkündür. Şahsi görü-şüm, kanunların yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sözleşmelere uygulanacağı kuralından ha-reketle, bu düzenlemenin, kartlı ödeme sistemine 1 Mart 2006 tarihinden itibaren girecek ki-şilere uygulanması gerektiği yönündedir.

Madde metninde yine uygulamada çok zorluklar ile karşılaşılacak başka bir düzenle-me yer almaktadır. Fıkranın ikinci cümlesinde; kart çıkaran kuruluşlarca kredi kartı limiti tes-pitinde, bin Yeni Türk Lirasına kadar limitler hariç olmak üzere, kart hamili tarafından beyanedilen ve ilgili kuruluş tarafından teyit edilen net aylık veya yıllık ortalama gelirin esas alına-cağı hükme bağlanmaktadır. Kart hamili tarafından beyan edilen gelirin bir üçüncü kişi tara-fından teyit edilmesi zorunluluğu, teyit alınması söz konusu olamayacak olaylarda kart çıka-ran kuruluşları limit tespitleri açısından oldukça zorlayacaktır.

Zira tarım kesiminde olduğu gibi gelirini belgeleyemeyecek veya teyit ettiremeyeceksektörde çalışan kişilerin limit tespitlerinde güçlük yaşanacaktır. Madde uygulaması ile ilgilidiğer bir konu alınacak teyitlerin yazılı olup olmayacağıdır. BDDK tarafından yapılacak de-netimlerde ispat açısından teyidin yazılı olması gerekecektir. Bu fıkraya aykırılık halinde, i-kinci fıkrasına aykırılık halinde beşbin Yeni Türk Lirasından az olmamak üzere, aykırılık o-luşturan tutarın yüzde biri tutarına kadar idari para cezası öngörülmüştür.

3. Fıkra:

Maddenin 3. fıkrasında, kart hamilinin talebi üzerine üçüncü kişiler adına asıl kartabağlı ve asıl kart limitini aşmamak kaydı ile ek kredi kartı düzenlenebileceği öngörülmektedir.

4. Fıkra:

Maddenin son fıkrasında da, Kurulun, ikinci fıkrada yer alan sınırlama da dahil olmaküzere, kart çıkaran kuruluşların genel ve bireysel risk sınır ve oranlarını belirlemeye yetkiliolacağı hükme bağlanmıştır. Madde gerekçesinde, kart çıkaran kuruluşların maruz kalacağırisklerin belirli bir düzeyde kalmasını sağlamak amacıyla genel ve bireysel risk sınır ve oran-larını belirlemeye yetkisi verildiği ifade edilmektedir.

Cem Gürkan Alpay

A. Genel Olarak

1 Mart 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi KartlarıKanununun geneli hakkında bir kaç söz etmeden geçemeyeceğim.

Kredi kartları yaklaşık 15 milyon kullanıcısı, 750.000 kart kabul eden işyeri ve yakla-şık 85 Milyar Yeni Türk Lirası yıllık işlem hacmi ile günümüzün vazgeçilmeyen ödeme a-raçlarından biri olmuştur.

Gerek kart hamillerine, gerek kart kabul eden işyerlerine gerekse devlete sağladığı a-vantajlar onun vazgeçilmezliğini hep ortaya koymuştur.

1993 yılından bu yana hakkında yapılmaya çalışılan kanunda onun bu vazgeçilmezli-ğine layık olmak amacı ile de ince elenmiş sık dokunmuştur.

Page 107: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

105

Kredi Kartları, ekonomide önemli bir rol oynamasına, bireylere önemli avantajlarsağlamasına rağmen başka bir bankacılık enstrümanı yoktur ki böylesine yerden yere vurul-sun, ekonomideki olumsuzlukların sorumlusu ilan edilsin ve son olarak da yaşanan ölümlerinnedeni olarak gösterilsin. Aslında böylesine şansız da bir enstrüman.

Tüm bu baskılar altında hazırlanması nedeni ile bazı düzenlemeleri, ekonomik ger-çekliklerden uzak, hukuki tartışmaları çözmek yerine yeni hukuksal sorunlara neden olabile-cek bir kanun ile karşı karşıyayız. Ancak buna rağmen kredi kartı ilişkisinin tüm taraflarınıntabi oldukları kuralları ortaya koyan ve yapılış tarzı itibariyle örnek bir kanun. Zira yapılmasıaşamasında görüşüne başvurulmayan hemen hemen herhangi bir kesimin kalmadığı da bir ka-nun 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu.

Ben bugün söz konusu kanunun kartın haksız kullanımı ve sigortalanmasına ilişkin 12.maddesi, harcama ve alacak belgelerini düzenleyen 19. maddesi, İmza gerektirmeyen işlemle-ri düzenleyen 20. maddesi, Sözleşme şartlarını düzenleyen 24. maddesi, sözleşme değişiklik-lerini düzenleyen 25. maddesi ve faiz hesaplanmasına ilişkin 26. maddesi hakkında genel birdeğerlendirme yapacağım.

B. Kanun Maddeleri; 12, 19, 20, 24, 25, 26

1. Kanun’un 12. Maddesi :

12. Madde; Kartın haksız kullanımı ve sigortalanması başlığını taşımaktadır izin verir-seniz madde ve gerekçesini peşpeşe okumak istiyorum.

Madde 12– Kartın ya da 16. maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınmasıhalinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki 24 saat içinde gerçekleşen hukuka aykırıkullanımdan doğan zararlardan yüz elli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur.Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin ya-pılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.

Kart çıkaran kuruluş, yapılacak talep ve ilgili sigorta prim bedelinin ödenmesi koşuluile kart hamilinin birinci fıkrada belirtilen yüz elli Yeni Türk Lirası tutarındaki sorumluluğu-nun sigortalanmasını sağlamakla yükümlüdür. Kartların sigortalanması ve sorumluluğunpaylaşılmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Madde gerekçesine baktığımızda da gerekçe;

Kartın ya da kod numarasının, şifrenin veya kimliği belirleyici başka bir yönteminkullanılması halinde bu bilgilerin çalınma veya kaybolma nedenleriyle yetkisi olmayan kişile-rin ellerine geçmesi ve hukuka aykırı kullanımın söz konusu olabileceği durumlarda, hem kartsahibinin hem de kart çıkaran kuruluşun sorumluluklarının belirlenmesi gereksinimi bulun-maktadır.

Kart hamili tarafından çalınma veya kaybolma durumunun kart çıkaran kuruluşa ya-pılacak bildirim ile kesilmesi hakkaniyet icabıdır. Bu husus; özellikle Yargıtayın kartın kaybıveya çalınması halinde, kart hamilinin bu durumu öğrenir öğrenmez kart çıkaran kuruluşa ya-pacağı ve daha sonra yazılı bildirimle teyit edilecek olan sözlü bildirim tarihinden sonraki

Page 108: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

106

kullanımlardan kart hamilinin değil, kart çıkaran kuruluşun sorumlu olacağı hususundakiyerleşik içtihadında da yer edinmiştir.

Kaybolma ve çalınmanın gerçekleştiği tarih ile kart hamili tarafından bu durumun farkedilip kart çıkaran kuruluşa bildirimin yapıldığı tarihe kadar geçen süre zarfında hukuka aykı-rı kullanımdan doğan zarara ilişkin sorumluluk, kart hamiline aittir. Bununla birlikte bireyle-rin modern hayatın önemli bir parçası ve günlük hayatın giderek vazgeçilmez bir unsuru olanbu kartın kullanımından mahrum edilmesi gelişmiş bir toplum yapısıyla uyumlu olmayacağıgibi bu araçları kullanan bireylerin karşılaşabilecekleri tehlikelerden korunması da gelişmiştoplum hayatında kamu vicdanı gereğidir. Bu husus bir yandan kart hamilinin uğrayabileceğizararın sınırlandırılmasını bir yandan da hakkaniyet gereği kart çıkaran kuruluşun kart hamili-nin ağır ihmal veya kastına dayalı eylemlerinden kaynaklı zararlardan korunmasını gerektir-mektedir.

Bu itibarla maddenin birinci fıkrasında, AB mevzuatı ve ülke uygulamaları da göz ö-nünde bulundurularak, kart sahibinin kayıp ve çalınma durumunda kart çıkaran kuruluşa ya-pacağı bildirimden önceki 24 saat içinde gerçekleşen sorumluluğu yüz elli Yeni Türk Lirasıile sınırlandırılmıştır. Buna mukabil kart çıkaran kuruluş lehine de bu sınırlı sorumluluk karthamilinin vakit geçirmeksizin bildirim yapmış olmasına veya çalınma ya da kaybın kart sahi-binin kastına veya ağır ihmaline dayanmaması esasına bağlanmıştır.

Günümüz dünyasında, kişilerin karşılaşabilecekleri çeşitli risklerden doğacak zararla-rının karşılanması veya azaltılması amacına yönelik olarak sigorta uygulamaları önemli birrisk yönetim aracını oluşturmaktadır. Bu nedenle gelişmiş birçok ülkede de görülen çağdaşuygulamalara paralel olarak, maddenin ikinci fıkrasında, kart çıkaran kuruluş, söz konusu sı-nırlı sorumluluğa ilişkin tutar için kart hamilinin isteği ve ilgili sigorta prim bedelinin öden-mesi koşulu ile kartın sigortalanmasını sağlamakla yükümlü tutulmuştur. Ayrıca kartların si-gortalanması ve sorumluluğun paylaşılmasına ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıka-rılacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür.

Gerek 5464 sayılı Kanunun düzenlemeleri gerek yargının bu güne değin verdiği ka-rarlar kart hamilinin sorumluluğunu net olarak ortaya koymaktadır. Nitekim Kanunun 16.maddesinin 1. fıkrası; “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kodnumarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bubilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak ön-lemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi birişlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.” derkenKanun’un 15. maddesi “Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kar-tın zilyetliğine geçtiği veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan iti-baren, kart hamiline aittir” demektedir. Nitekim Medeni Kanunun iyi niyete sonuç bağlayandüzenlemeleri de, kendisinden beklenen ihtimamı sarfetmeyen kişinin iyi niyet iddiasındabulunamayacağını ortaya koymaktadır.

Tüm bunlar ışığı altında Kanun Koyucu kart hamillerine, kartlarının ya da 16. maddede belirtilen kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici diğer bilgilerinin kaybolması, çalın-ması halinde derhal bildirim yapma yükümlülüğü getirmektedir.

Bu tespitlerden sonra kart hamilinin gerek kartını gerekse bilgilerini koruma ve bunla-rın kaybolması, çalınması hallerinde derhal bildirme gibi bir özen yükümlülüğünün olduğuortadadır. Nitekim istisnalar ve yasadaki sınırlama dışında kalan tutar için söz konusu zarar-

Page 109: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

107

lardan kart hamilinin sorumlu olduğunu söyleyebilmemizin temelinde kart hamilinin bu özenyükümlülüğüne aykırı davranması yatmaktadır.

Kart hamilinin bu yükümlülüğü karşısında kart çıkaran kuruluşlarında, bildirimden 24saat önce yapılan kullanımların 150 Yeni Türk Lirası olan kısmı hariç, kalan tutarı kart hami-linden talep etmeme yükümlülüğü olduğu ortadadır.

Bu düzenlemeler karşısında, kart çıkaran kuruluşların bu sorumluluğu, bildirim anın-dan geriye dönük 24 saatlik sürenin bittiği andan itibaren sona ermekte ve bu andan önce ya-pılan kullanımlardan da kart hamilinin sorumlu olduğunu söylemek mümkündür.

Söz konusu düzenleme yurt dışı düzenlemeler ile de paralellik arz etmekte nitekim birçok Avrupa ülkesinde de, kart hamilinin bildirim anından itibaren sorumlu olmadığı, bildirimanı öncesinde ise 50 ila 150 Euro arasında değişen bir sorumluluğunun söz konusu olduğugörülmektedir. Burada üzerinde durulması gereken konulardan biriside 5464 sayılı Kanunlagetirilen ve kart hamilinin sorumsuzluğunun söz konusu olduğu 24 saatlik süre içerisinde ya-pılan kullanımlar içerisinde şifre kullanılmak suretiyle yapılan harcamalar ya da nakit çekimişlemlerinin yer alıp almadığı ile gerek madde başlığının gerekse madde içerisinde yer alan“kart” deyiminin kredi kartlarının yanısıra banka kartlarını kapsayıp kapsamadığıdır.

Kart deyiminde herhangi bir ayrım yapılmaması nedeni ile kredi kartlarının yanısırabanka kartlarının da 12. madde kapsamına girdiğini söylemek mümkündür.

Diğer taraftan “hukuka aykırı kullanım” terimi, kartın kullanımının sadece mal vehizmet alımı ile sınırlı olmadığını, nakit çekim işlemleri içinde söz konusu olduğunu söyle-mek mümkündür. Dolayısıyla 24 saatlik süre içerisinde yapılan nakit çekim işlemlerinden dekart hamilinin sorumlu olmadığının ileri sürüldüğü uyuşmazlıklarla karşı karşıya kalacağımızaşikardır.

Söz konusu 12. madde düzenlemesi Kanunun 43. maddesi gereğince tacirlere verilenkurumsal kredi kartları için uygulanmayacaktır. Sigorta maddesinin banka kartları için geçerliolduğunu varsayarsak, Kanunun 43. maddesinde yer alan düzenleme nedeni ile tacirlere veri-len banka kartları için sigorta hükümlerinin geçerli olacağını ileri sürmekte mümkün olacak-tır.

2. Kanun’un 19 ve 20. Maddeleri :

Üzerinde durmayı arzu ettiğim konulardan bir diğeri de Harcama ve Alacak belgesibaşlıklı 19. madde ve buna bağlı olarak devamında düzenlenen imza gerektirmeyen işlemlerbaşlıklı 20. maddeler.

19. madde “Üye işyerleri, mal ve hizmet bedellerinin banka kartı ya da kredi kartı ileödenmesi veya nakit talep edilmesi halinde, 20. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, e-lektronik ya da mekanik cihazları kullanarak harcama belgesi veya nakit ödeme belgesi dü-zenlemek ve aslını sözleşmede belirtilen süre içinde muhafaza etmek ve bir nüshayı da karthamiline vermek zorundadır. Bu hükme aykırılık halinde satılan hizmet veya mal bedeli üyeişyeri anlaşması yapan kuruluştan talep edilemez.

Üye işyerleri kart kullanılarak satın alınmış bir malın iadesi veya hizmetin alımındanvazgeçilmesi veya yapılan işlemin iptali halinde, alacak belgesi düzenleyerek bir nüshasını

Page 110: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

108

kart hamiline verdikten sonra diğer bir nüshayı da muhafaza etmekle yükümlüdür.” şeklinde-dir.

Madde gerekçesi, söz konusu madde ile hemen hemen aynı şekilde yazıldığından tek-rar okuyarak vaktiniz almak istemem.

Yapılan düzenlemeler ile üye işyerleri nezdinde gerçekleşen mal ve hizmet alımlarıveya nakit çekim işlemleri nedeni ile harcama belgesi veya malın iadesi ya da işlemin iptalihalinde alacak belgesi düzenleme zorunluluğu kanun ile hüküm altına alınmıştır. Yine üyeişyerlerine söz konusu belgeleri sözleşmede belirtilen süre içerisinde saklama yükümlülüğügetirilmiştir. Yapılan düzenlemenin en önemli özelliği de buradadır. Kanun öncesinde söz ko-nusu belgeleri saklama yükümlülüğü kanunen kart çıkaran kuruluşlarda iken bu düzenleme ilebu yükümlülük üye işyerlerine bırakılmıştır. Her ne kadar, kart çıkartan kuruluşlar anılan bel-ge saklama yükümlülüğünü yaptıkları sözleşmeler ile üye işyerlerine bıraksalar da, kanundankaynaklanan bu yükümlülüklerini bertaraf edememekte ancak kendisinin bu nedenle zarar uğ-raması halinde bir rücu sebebi olarak ileri sürmekte idiler.

Diğer taraftan sözleşmede belirtilen süre ile bu belgeleri saklama yükümlülüğünde o-lan üye işyerlerinin bu yükümlülüğü, sözleşmelerde daha uzun bir süre belirtilmediği taktirdeTürk Ticaret Kanunu’nun 68. maddesi gereğince 10 yıldan aşağı olamayacaktır.

Bu madde ile bağlı olarak değineceğim bir başka madde de, Kanun’un “İmza gerek-tirmeyen işlemler” başlığını taşıyan 20. maddesidir.

“İmza gerektirmeyen işlemler”

Madde 20- İşlemin niteliği nedeniyle harcama ve alacak belgesi düzenleme imkânıolmayan hallerde kartlar, hamil tarafından çeşitli iletişim araçları ile kart numarası bildirilmekveya imza yerine geçen kod numarası, şifre ya da kimliği belirleyici benzeri başka bir yön-temle işlem yapılmak suretiyle de kullanılabilir.

şeklinde düzenlenmektedir.

Yasa gerekçesi de “Teknolojide sağlanan gelişmeler sayesinde günümüzde satış belge-si olmadan ve/veya imza gerekmeksizin kartlar ile işlem yapılabilmektedir. ATM'lerdeki bazıişlemler, çipli kartlar aracılığıyla imza gerektirmeksizin yapılanlar ile telefon ve internet yoluile siparişte bulunmak suretiyle gerçekleştirilen işlemler bu duruma örnek olarak gösterilebi-lir. Söz konusu madde ile işlemin niteliği itibarıyla harcama ve alacak belgesi düzenleme im-kanı olmayan hallerde kartların, kart hamili tarafından çeşitli iletişim araçları ile kart numarasıbildirilmek veya imza yerine geçen kod numarası, şifre ya da kimliği belirleyici benzeri başkabir yöntemle kullanılabilmesi hüküm altına alınmıştır” şeklinde ifade edilmektedir.

Bu durumda, sırf “işlemin niteliği” kavramını esas aldığımız taktirde, harcama ve ala-cak belgesi düzenleme imkanı olmayan hallerde yani kart hamili ile üye işyerinin yüz yüzegelemediği, örneğin internet veya telefon vb. araçlarla işlem yapıldığı durumlarda veya karthamilinin kimliğinin bir kod numarası şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemle belir-lendiği haller dışında sliplerde imza olması aranmaktadır. Nitekim şifre girilen işlemlerde iş-lem, kartın POS terminalinden geçirilmesi ve şifrenin POS’a girilmesi suretiyle gerçekleştiril-diğinden, Satış belgesi düzenleme imkanı olmayan bir halin varlığından söz etmek mümküngözükmemektedir.

Page 111: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

109

Bir başka deyişle, işlemin niteliği nedeni ile harcama ve alacak belgesi düzenleme im-kanı olan ve kart hamilinin kimliğinin bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başkabir yöntemle belirlendiği haller dışında sliplerde imza olmasını zorunlu kılmıştır gibi bir so-nuca ulaşılabilir.

Diğer taraftan Harcama Belgesi, Kanun’un “Tanımlar” maddesinde “Kartlı yapılanişlemler ile ilgili olarak üye işyeri tarafından düzenlenen, kart hamilinin işlemden doğan bor-cu ile diğer bilgileri gösteren ve kart hamilinin kimliğinin bir kod numarası, şifre veya kimliğibelirleyici başka bir yöntemle belirlendiği haller dışında kart hamili tarafından imzalanan bel-geyi,” ifade eder şeklinde düzenlenmiştir.

Gerek işlemin niteliği kavramı gerekse harcama belgesi tanımlarını bir arada değer-lendirdiğimizde, kart hamili ile üye işyerinin yüz yüze, karşı karşıya, olduğu hallerde, düzen-lenen sliplere kart hamilinin imza alınmasının bir zorunluluk olup olmadığı sorunu karşımızaçıkmaktadır.

Harcama belgesi tanımından hareketle, kart hamili ile üye işyerinin karşı karşıya oldu-ğu durumlarda kart hamilinin kimliğinin bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başkabir yöntemle belirlenmesi halinde sliplere imza alınmasına gerek olmadığı sonucuna ulaşıl-maktadır.

Ancak burada meselenin tam olarak analiz edilmesi için karşımıza, imza taşıyansliplerin kart çıkaran kuruluşlara verdiği haklar üzerinde durma zorunluluğu çıkmaktadır.

Bilindiği üzere slipler; kart hamilinin bankaya olan borçlarını beyan ettikleri ve üze-rinde yazan tutar kadar Bankaya ödeme yapmayı taahhüt ettikleri ve bu tutar kadar bir bedeliilgili üye işyerine ödeme yapma konusunda bankayı yetkili kıldıkları belgelerdir. Kısaca slip,kart hamilinin bankaya ödeme yapma taahhüdünü içerdiğinden bu alacağın banka açısındanispat edilebilmesi önem taşımaktadır. Bununla birlikte POS terminalleri aracılığı ile üretilensliplerin düzenlenmesi bir şekil şartına tabi tutulmamış olup bunlar Türk Ticaret Kanunu an-lamında bir kıymetli evrakta değildirler.

Bu durumda meselenin ispat hukuku açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasında imzalanan Kredi Kartı Üyelik Söz-leşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmelerinde “Şifre kullanılmak suretiyle işlem yapılma-sı halinde işlemin kart hamili tarafından yapılmış işlem sayılacağına ve işlem bedellerinin he-saplarına borç kaydedilmesini kabul ettiklerine” dair hükümler yer almakta ve banka defter vekayıtlarının taraflar arasında kesin delil teşkil edeceğine dair bir delil sözleşmelerine yer ve-rilmiş bulunmaktadır.

Diğer taraftan Kanun’un 32. maddesinde yer alan “Mikrofilmlerden veya mikro fişler-den alınan kopyalar ya da elektronik veya manyetik ortamlardan çıkarılan bilgileri içeren bel-geler, bu kopya ve belgelerin birbirlerini teyit etmeleri kaydıyla asıllarına gerek kalmaksızınİcra ve İflas Kanununun 68. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır” şek-lindeki düzenleme, söz konusu mikrofilm veya mikro fişlerden alınan kopyaları veya manye-tik ortamlardan çıkartılan belgeleri; imzası ikrar ve noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içinealan bir senet yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulünegöre verdikleri bir makbuz veya belge hükmünde saymaktadır. Ancak burada sözü edilen se-

Page 112: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

110

net kavramının da, anılan harcama belgesinin borçlu elinden çıkmış ve onun imzası taşıyanbir yazılı belgeyi kapsamadığını ortaya koymak gerekir. Nitekim ortada bir yazılı belge olma-sına rağmen bir imza, daha doğrusu kart hamilinin itirazına neden olabilecek bir imza ve karthamilinin elinden çıkmış bir belge bulunmamaktadır.

Aksi taktirde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288. maddesindeyer alan “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfasıamacı ile yapılan işlemlerin, yapıldıkları zaman ki miktar ve değeri 400.000.000.TL’sını aştığıtaktirde senetle ispat olunması gerekir” şeklindeki düzenleme ile çelişen bir ifade ile karşıkarşıya kalındığı düşünülebilir ki, 32. madde de yapılan düzenleme ile, kanun koyucunun daamacının bu olmadığı açıkça ortaya konulmaktadır. Zira 32. madde de yapılan bu düzenlemeile Kanun koyucu, kart hamilinin elinden çıkmış imzalı bir belge aramamakta, tam tersinemikrofiş ve mikrofilmlerin kart hamili ya da üye işyeri nezdindeki harcama belgesi ile birbiri-ni teyit etmesini yeterli görmüştür.

Bununla da, kart hamilinin şifresini POS terminaline girdiği anda borcun doğduğunuve bankaya karşı bir ödeme taahhüdünün varlığını ileri sürerek alacaklarımızı ispat edebilmeimkanı doğduğu düşünülmektedir.

Bu düzenlemeler karşısında şifre girilen işlemlerde ayrıca bir imzaya gerek olmadığınıileri sürmek mümkündür.

Sonuç olarak, banka kartları ile yapılan işlemlerde slip üzerine imza alınmadan sadeceşifre ile işlem yapılması, kart hamilinin tıpkı banka ATM’lerinde veya İnternet bankacılığındaolduğu gibi hesabında mevcut tutarın, 3’ncü bir şahsa aktarılması veya nakit çekilmesi şeklin-deki bir talimatının yerine getirilmesi olarak değerlendirilmeli ve mevcut yasal düzenlemeleresas alınarak Şifrenin girilmesi durumunda imza; zorunlu olmamalıdır.

Nitekim; uluslararası ‘chargeback’ uygulamaları da şifre girilmek sureti ile yapılanişlemleri, imzasız slip şeklinde değerlendirmemekte ve bu hususu ‘chargeback’ sebebi olarakgörmemektedir.

3. Kanun’un 24 ve 25. Maddeleri :

Üzerinde durulması gereken bir başka bölüm ise sözleşme şekli ve genel işlem şartla-rını düzenleyen 24 ve 25. maddeler olacaktır.

“Sözleşme şartları”

Madde 24 – Kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasındaki ilişkiler, bu Kanun veilgili diğer mevzuat çerçevesinde en az oniki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanacak yazılısözleşme ile düzenlenir. Sözleşmenin bir örneği, kart hamiline ve varsa kefile verilir. Sözleş-me hükümleri ve kartın kullanımı hakkında kart hamiline ayrıntılı bilgi verilmesi zorunludur.

Kart çıkaran kuruluşların kart hamilleri ile akdedeceği sözleşmelerin şekil ve içeriğin-de yer alması gereken asgarî hususlar Kurulca belirlenir.

Sözleşmede belirtilen asgarî tutar, dönem borcunun yüzde yirmisinden aşağı olamaz.Hesap özetinde yer alan asgarî ödeme tutarı son ödeme tarihinde ödenmediği takdirde kart

Page 113: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

111

hamili ödenmeyen tutar için sözleşmede öngörülen gecikme faizi dışında bir yükümlülük altı-na sokulamaz.

Kart hamilinin yaptığı işlemler nedeniyle, sözleşmede yer almayan faiz, komisyon ve-ya masraf gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart hamilinin he-sabından kesinti yapılamaz. Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkarankuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez.

Kart hamilinin borcu kefile bildirilmedikçe, kefil için temerrüt durumunun oluşmaya-cağı sözleşmede gösterilir. Sözleşme hükümlerinde kefilin sorumluluğunu artırıcı niteliktekideğişikliklere ve kartın kullanım limitinin yükseltilmesine ilişkin olarak kefilin ilave şartlaradair sorumluluğunun başlaması için kefilin yazılı onayının alınması şarttır. Kredi kartı kulla-nımlarındaki kefalet, Borçlar Kanununda belirtilen adi kefalet hükümlerine tâbidir. Asılborçluya başvurulup borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcun ifası istene-mez. şeklindedir. Yapılan düzenlemelerin çok önemli bir kısmı 4077 sayılı Tüketicin Korun-ması Hakkındaki Kanunda da yer alan düzenlemelerdir. Bu madde ile kart çıkaran kuruluşlarasözleşme hükümleri ve kartın kullanımı hakkında ayrıntılı bilgi verme yükümlülüğü getirilir-ken, BDDK’ya da sözleşmelerin sahip olması gereken şekil ve içeriğinde yer alması gerekenasgari hususları belirleme yetkisi getirmektedir.

Bu madde ile yapılan en önemli düzenlemelerden birisi de Sözleşmede belirtilen asga-ri tutarın, dönem borcunun yüzde 20’sinden aşağı olamayacağıdır. Bu husus kart çıkaran ku-ruluşların asgari tutarı daha yukarda belirlemesini kısıtlamamaktadır.

Kefalete ilişkin düzenlemelerde 4077 sayılı Kanunla getirilmek istenen düzenleme-lerle paralellik arz etmektedir. Kefilin sorumluluğunu artırıcı değişiklikler için kefilin yazılıonayının alınması şart koşulmuştur.

Kanunun sözleşme değişikliklerini düzenleyen 25. maddesi de “Sözleşmede yapılacakdeğişiklikler kart hamiline bildirilir. Bu değişiklikler bildirimin yapıldığı döneme ilişkin sonödeme tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Bildirimin ait olduğu döneme ilişkin son ödemetarihinden sonra kartın kullanılmaya devam olunması halinde, sözleşmede meydana gelen de-ğişikliklerin kabul edildiği addolunur. Faiz oranının artırılması durumunda ise bu değişikliğinhüküm ifade edebilmesi için otuz gün önceden kart hamiline bildirilmesi zorunludur. Karthamili faiz artırımına ilişkin bildirim tarihinden itibaren en geç altmış gün içinde tüm borcunuödeyip kredi kartını kullanmaya son verdiği takdirde faiz artışından etkilenmez.

Kart hamili, talep etmek suretiyle kartı iptal ettirmek ve sözleşmeyi feshetmek hakkınasahiptir.” şeklindedir. Faize ilişkin düzenlemeler 4077 sayılı Kanunla getirilmek istenen dü-zenlemelerle paralellik arz etmektedir. Sözleşme değişikliklerinin kart hamiline bildirilmesiesası getirilerek, söz konusu değişikliğin bildirimin yapıldığı döneme ilişkin son ödeme tari-hinden itibaren ve ancak kartın kullanılması halinde geçerli olması benimsenmiştir. Yapılanbu düzenlemelerden sözleşme değişikliklerinin geçerli olması için bildirimin yeterli olmadığı,kart hamilinde kartını kullanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan söz konusudeğişikliğin, son ödeme tarihinden sonra olmak üzere, kart hangi tarihte kullanılırsa kullanıl-sın, değişikliğin bildirildiği tarihi takip eden son ödeme tarihinden itibaren geçerli olacağı dü-şünülmektedir.

4. Kanun’un 26. Maddesi :

Page 114: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

112

Üzerinde durulması gereken ancak yürürlüğe giriş tarihinin 1 Haziran 2006 olması ne-deni ile henüz uygulanmayan Faiz hesaplamasına ilişkin 26. madde hakkında da birkaç şeysöylemek istiyorum. 26. madde “Bir hesap dönemine ilişkin toplam borç tutarı veya hesapbakiyesi üzerinden, o döneme ilişkin hesap özetinin düzenlendiği hesap kesim tarihinden ön-ceki bir tarih itibarıyla faiz yürütülebileceğine ilişkin kayıtlar hükümsüzdür. Nakit kullanımı-na ilişkin borçlar hakkında işlem tarihi esas alınabilir. Nakit kullanımı kapsamında değerlen-dirilecek işlemler Kurulca belirlenir.

Dönem borcunun bir kısmının ödenmesi halinde kalan hesap bakiyesi üzerinden faizhesaplanır. Kalan hesap bakiyesine, asgarî tutar ve üzerinde ödeme yapılması durumunda akdifaiz, asgarî tutarın altında ödeme yapılması durumunda ise gecikme faizi uygulanır. Temerrüthali de dahil olmak üzere, kart uygulamasından doğan borçlarda bileşik faiz uygulanmaz.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit et-meye yetkilidir ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklar.

Hesap kesim tarihi ile son ödeme tarihi arasında on günden az bir süre olamaz.

Katılım bankaları açısından bu Kanun uygulamasında yer alan faiz kâr payı, gecikmefaizi ise gecikme cezası olarak uygulanır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin 2. fıkrasının (f)bendi “kredi kartları için uygulanmaz” şeklindedir. Yapılan düzenleme ile kart çıkaran kuru-luşlara yeknesak bir uygulama getirilmek arzu edilmiştir. Ancak yapılan düzenlemenin buyeknesaklığı ne kadar sağlayacağı zaman içerisinde kart çıkaran kuruluşların uygulamalarınetleştikçe ve ortaya konuldukça görülecektir. Komisyon çalışmaları esnasında gündeme geti-rilen ve Fransa uygulamasından da esinlenerek hazırlanan, akdi faiz oranlarını ve temerrütfaizi oranlarını belirleme yetkisini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına veren düzenlemedeBankalar Birliği ile BDDK görüşmeleri esnasında gündemde olmayan bir düzenlemedir. Ko-misyon çalışmaları esnasında azami akdi faiz oranının, kart çıkaran kuruluşların ağırlıklı faizortalamalarının yüzde 25’nden fazla olmayacağı ve temerrüt faiz oranının da azami akdi faizoranın yüzde 25’ini geçemeyeceği şeklinde bir düzenleme söz konusu iken Meclis Genel Ku-rulunda yapılan görüşmeler esnasında nihai halini alan bu düzenlemede Türkiye CumhuriyetMerkez Bankasının söz konusu faiz oranlarını belirleme esaslarında yer verilmemiştir.

Bu madde de yapılan bir düzenlemede de 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkın-da Kanunun 10. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendi kredi kartları için uygulanmayacağı ifadeedilmiş ve kart çıkaran kuruluşların sözleşmelerinde akdi faiz oranının yüzde 30’unu geçme-mek üzere gecikme faizi uygulayabileceklerine dair düzenlemeye yer vermelerine gerek kal-mamıştır.

5. Kanun’un 44. Maddesi:

5464 sayılı Kanunla getirilen ve uygulamada yaşanan bir çok sıkıntının önüne geçece-ğini düşündüğüm bir başka madde de, Bankalar Birliği komisyon çalışma grubunun bu yasayagirmesinde çok emeği olduğuna inandığım 44. maddesidir.

“Yetkili mahkeme ve merciler”

Page 115: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

113

MADDE 44 – Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tü-ketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 ve 23. mad-desi hükümleri uygulanır.

Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 sa-yılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır.

Maddenin ikinci fıkrası hükmüyle, kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri a-leyhine açılacak davalarda, davacının tüzel kişi olması münasebetiyle bu davaların tüketicimahkemelerinde görülmesi yerine 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görevve yetkiye ilişkin hükümleri çerçevesinde takip edilmesi amaçlanmıştır.

Gülsün Sop

A. Genel Olarak:

Kartlı sistemde yasal bir düzenlemeye gidilme ihtiyacının ilk kez gündeme getirildiğiTürkiye Bankalar Birliği’nde 1993 yılı başlarında bir araya gelen ilk çalışma grubumuz kimizaman Ankara ve İstanbul’da haftada ikiye varan sıklıkta toplanarak Taslak hazırlama çalış-malarını sürdürdü. Bir süre sonra aynı grup başka katılımlarla çalışmalarını bir süre BKMbünyesine taşıdı. Yapılan hazırlıklarda her aşamada banka ve ilgili kurum ve kuruluşların gö-rüşleri alındı. 1996 yılında tamamlanarak Hazine Müsteşarlığı’na gönderildi ve Müsteşarlıkçada benimsendi. Aynı yıl Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. (BKM)’nin Abant’ta düzenlediğiPanelde, Taslağı Yüksek Yargı üyelerine, bankalara ve tüm ilgili Kurum ve Kuruluş temsil-cilerine tanıtma fırsatı bulduk.

Ancak kartlı sistemdeki yasal düzenleme ihtiyacı tüm ilgili çevrelerce ifade edilmesinekarşın Taslağımız uzun bir süre yasalaşma sürecine giremedi. Bu arada kredi kartlarına ilişkinilk yasal düzenleme 2003 yılında bambaşka bir platformda gerçekleşti. 4822 sayılı Yasa ileTüketicinin Korunması Hakkında Kanuna, ilk kez kredi kartlarını düzenleyen 10/a maddesieklendi. Tabii, yine aynı yasada kredi kartı borçlarını ilgilendiren Geçici 1. maddeyi de unut-mamak lazım. Ancak 10/a maddesi, daha çok 2001 krizinin kredi kartı borçlarına etkisini gi-derme kaygısı taşıyan, biraz da aceleye gelmiş bir düzenleme niteliğinde idi. Bu yüzden dekartlı sistemin özel bir düzenlemeye kavuşturulma ihtiyacını karşılamaktan uzak kaldı.

Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasa Tasarısı çalışmaları, BDDK tarafından 2004 yılıortalarında canlandırıldı. Türkiye Bankalar Birliği, BKM, ilgili resmi kuruluşlar ve özellikle2003 yılındaki yasa değişikliği sonrası etkinlikleri artan sivil toplum örgütlerinin görüşlerialınarak bir dizi değişikliğe uğradı.

Çalışma Grubumuz Türkiye Bankalar Birliği nezdinde, zaman zaman yeni katılımlarlabu süreçte de etkin rol aldı. BDDK ile yapılan toplantılarda Taslağa, uluslararası kartlı sistemilkelerine uygun ve sistemin işlerliğini olumsuz yönde etkilemek yerine sistemi güçlendirme-ye yönelik bir yapı kazandırılmaya çalışıldı.

Tasarı son hali verilerek BDDK tarafından 2005 sonunda TBMM’ne gönderildi. ABUyum Komisyonundan ana komisyon olan Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar Bilgi veTeknoloji Komisyonunda görüşüldü. Türkiye Bankalar Birliği olarak BKM’nin de katılımı ilekomisyon toplantılarına katıldık. Son aşamaya kadar görüşlerimizi bildirmeye ve katkıda bu-

Page 116: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

114

lunmaya devam ettik. Son olarak da bildiğiniz gibi, Tasarı Genel Kurulda verilen bir kısımönergelerle de değişikliğe uğrayarak 23 Şubat’ta yasalaştı.

Az önce, Tasarının 13 yıl önceki ilk halinden oldukça farklı bir biçimde yasalaştığın-dan söz etmiştim. Ancak yine sevinerek belirtmeliyim ki, özellikle ‘tanımlar’, ‘tarafların kartlısistem içindeki hak ve yükümlülükleri’, ‘kartlı sistemin işleyiş esasları’ bakımından ilk çalış-malara oldukça bağlı kalındı. Hazırladığımız ilk taslakların, kartlı sistemin yasal bir formas-yona kavuşması adına bu yasada derin etkilerini görüyoruz.

İşte 5464 Sayılı Yasa, bu geniş katılımlı ve uzun soluklu çalışmaların bir ürünü. Ön-celikle, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunundan bahsederken, ‘Kanun’ yeri-ne, ‘Tasarı’ ifadesini kullanırsam beni bağışlayacağınızı umuyorum. Çünkü geçen 13 yıllık busüreçte, Türkiye’deki kartlı sistemi ilgilendiren bu düzenlemenin, biz Çalışma Grubu Üyeleriarasındaki adı hep ‘Taslak’ olarak kaldı. Bu süreçte Taslağın sadece adı değişmedi dersekyanlış olmaz.

B. 5464 Sayılı Yasa Geçici Maddeleri

5464 Sayılı Yasanın geçici maddelerinin özellikle 2 ana noktada önem kazandıklarınıgörüyoruz.

- Mevcut uygulamaların Yasaya uyum süreçleri ve yöntemleri,

- İşlerliğini yitirmiş durumdaki mevcut kredi kartı borçlarının düşük bir yıllık faiz üze-rinden uzun bir taksitlendirme sürecinde ödenme imkanı

Geçici 1. Madde :

Açıklamalarımı genellikle Geçici 3 ve 4. maddeler üzerinde yoğunlaştırmakla birlikte,bütünlük arzetmesi açısından 1.ve 2. Geçici Maddelere de kısaca değinmekte yarar var.

Geçici 1. madde, Yasa kapsamına giren kuruluşların durumlarını 1 yıl içinde bu Yasahükümlerine uygun hale getirmelerini öngörüyor.

Hemen belirtelim, bu madde Yasada hüküm altına alınan uygulamalara yönelik değil.Uygulamaları ilgilendiren uyum süreçleri Geçici 3. maddede düzenlenmiş durumda. Burada,yani Geçici 1. maddede, Yasa kapsamına giren faaliyetleri yürüten kuruluşların durumlarınayönelik bir uyum süreci ifade ediliyor. Diğer deyişle, Kanunun 4. maddesinde sözü edilen,

- Kartlı sistem kurma,

- Kart çıkarma,

- Üye işyerleri ile anlaşma yapma,

- Bilgi alışverişi,

- Takas ve mahsuplaşma

faaliyetlerinde bulunan kuruluşlar.

Page 117: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

115

Yine aynı maddede 7 bent halinde sayılan koşulları 1 yıl içinde yerine getirmek zo-rundalar. Bunlara uygun olmayan bir durumları varsa, bunu gidermek için ve uyumlu hale ge-tirmek için 1 yıllık geçiş sürecine sahipler. Aksi takdirde 7. madde uyarınca Kurul’dan izinalmaları mümkün olmayacak, halihazırda izinleri varsa 5. madde uyarınca bu iznin iptal edil-mesi söz konusu.

Geçici 2. Madde :

Yasanın Geçici 2. madde hükmü, Kartlı Sistem içinde yine 4. maddede belirtilen;

- Kartlı sistem kurma,- Kart çıkarma,- Üye işyerleri ile anlaşma yapma,- Bilgi alışverişi,- Takas ve mahsuplaşma

faaliyetlerini halihazırda sürdüren kuruluşlara, Kurum tarafından çıkarılacak Yönetmeliği ta-kiben 3 ay içinde Kurum’a izin başvurusunda bulunma zorunluluğu getiriyor.

Halen kartlı sistem kurma, kart çıkarma ve üye işyeri anlaşması yapma faaliyetlerinisürdüren Bankalar, bu zorunluluktan muaf tutulmuş.

Halihazırda bankaların ortak ve üye bulundukları, bilgi alışverişi ve Takas-mahsuplaşma faaliyeti gösteren Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. ve Kredi Kayıt BürosuA.Ş.’nin, ortaklarının bankalardan oluşması nedeniyle 4. maddede hüküm altına alınan ko-şulları yerine getirseler, dolayısıyla da Geçici 1. maddeden etkilenmeseler dahi, bu Kuruluşla-rımızın Geçici 2. madde uyarınca izin almalarının gerekeceği söylenebilir.

Geçici 1 ve 2. maddelerin, ‘İzne Tabi İşlemler’ başlıklı 4, 5, 6 ve 7. maddeleri ile bir-likte ortak bir amaca hizmet ettikleri söylenebilir. Bu da, Yasa Koyucunun Kartlı Sistem için-de faaliyet gösteren kuruluşları, ciddi ve uluslararası standartlara uygun bir platforma taşımakve burada görmek istemesi.

Geçici 3. Madde :

Geçici 3. madde, Yasanın özellikle bankalarımızın mevcut kart uygulamalarına getir-diği yenilik ve değişiklikler için öngördüğü uyum süreçleri yönünden önemli bir madde.

Yeni Yasa, az önce Buket Hanım ve Cem Bey’in değindikleri bir takım değişikliklergetiriyor Kart Sistemimize. Bunların en önemlileri;

- Kredi kartı başvurularının toplanacağı yerlere, asgari tutarları belli bir süre ödenmeyenkartların iptaline ilişkin 8. madde,

- Kart limitlerinin belirlenmesi, sınırlandırılması ve güncellenmesine, limit aşım ücreti-nin kaldırılmasına ilişkin 9. madde,

- Çalıntı kartlarda kart hamilinin bildirim öncesi sorumluluğuna sınır getiren ve sigortaöngören 12. madde,

Page 118: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

116

- Asgari tutarın dönem borcu içindeki asgari sınırını belirlemesi yönünden 24. madde

- Kredi Kartında faiz esaslarını düzenleyen 26. madde.

olarak sayılabilir.

İşte Geçici 3. madde bu hükümlerle çelişkili olarak nitelendirilebilecek uygulamalarvarsa, bunların giderilmesi için Kanuna uyum sürecini belirliyor.

Maddeye göre, bu süre, faiz hesaplamasına ilişkin uygulamalar için 3 ay, diğer uygu-lamalar için 1 yıl olarak öngörülmüş.

Hiç kuşkusuz bu süreler, azami süreleri ifade ediyor. Yasa hükümleri ile çelişkili nite-likte görülebilecek uygulamanın mahiyetine göre, daha kısa sürelerde gerçekleştirilmeleri sözkonusu olabilir.

Örneğin, kart başvurularının toplanabileceği yerlerin bir an önce 8. madde hükümleri-ne göre belirlenmesi gerekiyor ki, bu bankaların pazarlama stratejilerinin yeniden belirlenmesiaçısından da çok önemli.

Diğer taraftan, - eğer halihazırda yoksa - limit belirleme ve güncelleme işlemleri içinöngörülen tanı ilkeleri ve skorlama sistemlerinin geliştirilip kullanılmaya başlanması veyamevcut limitlerin Kanuna uygun hale getirilmesi, azami sürenin kullanılmasını gerektirebile-cek.

Maddenin 2, fıkrasında, asgari tutarın dönem borcunun yüzde 20’sinden az olamama-sına ilişkin 24. madde ile getirilen hüküm için istisnai bir düzenlemeye gidilmiş.

Buna göre, asgari tutar 6 ay boyunca dönem borcunun yüzde 10’u olarak uygulanacak.Tabii bu da asgari bir oran. Yani, eğer bankanın uygulamasında halihazırda asgari tutar dö-nem borcunun yüzde 10’undan fazla bir oranda uygulanıyorsa bunun yüzde 10’a çekilmesinegerek yok. Çünkü kanun koyucunun nihai amacı, dönem borcunun faize tabi olan ödenmeyenkısmının artmasını önlemek. Dolayısıyla kart hamilinin faiz yükünün artmasını engellemek.

Hal böyle olunca, halen asgari tutarın dönem borcunun yüzde 10’unun altında kaldığıbankaların, bu oranı 6 ay boyunca yüzde 10’a yükseltmeleri, bu sürenin sonunda da en azyüzde 20 ye çıkarmaları gerekecek.

Maddenin 2. fıkrasında öngörülen kademeli geçiş sürecinin nedenlerinden biri banka-ların sistem ve stratejilerinin yeniden belirlenmesine zaman tanımak olduğu kadar, asıl amaçkart hamiline kolaylık sağlamak. Borcunun belli bir kısmını ödemeye şartlanmış, bütçesinibuna göre ayarlamış kart kullanıcısının durumunu birdenbire ağırlaştırmamak.

Geçici 3. madde ile ilgili son olarak tarihçesinden söz etmek istiyorum. Madde AnaKomisyona geldiğinde yasalaştığı halinden farklı idi :

‘Kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasında akdedilmiş sözleşmelerdeki faizhesaplanmasına ilişkin hükümlerin 1 ay, diğer hükümlerin ise 1 yıl içinde bu Kanun hükümle-rine uygun hale getirilmesi’ şeklindeydi.

Page 119: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

117

Türkiye Bankalar Birliği olarak katıldığımız Sanayi ve Teknoloji Komisyonu çalış-maları sırasında karşıt bir önerge verilmesine ve bu hükmün değişmesine katkıda bulunduk.Aksi halde mevcut milyonlarca sözleşmenin değişmesi yönünde yanlış yorumlara sebebiyetverilecekti. Oysa burada önemli olan uygulamaların kanuna uyumlu hale getirilmesi idi. Ka-nunun yürürlüğünü takiben imzalanacak yeni sözleşme metinlerinde gerekli revizelerin ya-pılması yeterli olacaktı. Nitekim bu görüşlerimiz kabul edilen önerge ve madde gerekçesinede aynen yansıdı.

Geçici 4. Madde :

Hepimizin bildiği gibi, bu madde, düzenini kaybetmiş, temerrüde düşmüş kredi kartıborçlarının, kolaylaştırılmış şartlarla yeniden yapılandırılmasına ilişkin ilk düzenleme değil.

Yine bildiğimiz gibi, tam üç yıl önce, Mart 2003’de ayında yürürlüğe giren 4822 Sa-yılı Kanunun Geçici 1. maddesi de, o dönemde temerrüt halinde bulunan kart borçlarına yüz-de 50 faiz ile 12 ay ödenme kolaylığı sağlamıştı.

Doğal olarak, bu tür geçici hükümleri, daha çok, çıkarıldıkları döneme özgü koşullarçerçevesinde değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla bunlardan birinin, diğerine kesin bir örnekteşkil etmesi, hepsinin birlikte değerlendirilmeleri bizi her zaman doğru sonuçlara götürmez.

Ancak, 4822 Sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi, geçtiğimiz 3 yıllık süreçte gerek ban-kaları ve tüketicileri gerekse adli mercileri yoğun şekilde meşgul etti. Sonuçta, özellikle bumadde uygulaması ile ilgili geçmişteki tecrübelerimiz ve Yüksek Yargının bu maddeye ilişkinkararları, bu kez 5464 Sayılı Kanunun Geçici 4. maddesi hükümlerinin yorumu ve uygulama-sında bize ışık tutabilir.

Diğer taraftan, Kurum tarafından TBMM’ne gönderilen Tasarıda bu madde mevcutdeğildi. Tasarının ilk olarak görüşüldüğü AB Uyum Komisyonu Raporu ile, Ana Komisyonolan Sanayi ve Teknoloji Komisyonu’na, ödenme güçlüğü içinde bulunan kredi kartı borçları-na ilişkin bir yeniden yapılandırma maddesi eklenmesi yönünde, öneride bulunulduğunu gö-rüyoruz.

Ana Komisyon görüşmelerinin başında bir üye milletvekilinin konu ile ilgili bir sap-tamasını anmadan geçemeyeceğim.

‘Elimizde kartlı sistemi düzenleyen ve yasal formasyon kazandırmaya yönelik bir Ta-sarı var, ancak buradaki 50 ye yakın hüküm bir tarafa bırakılmış, kamuoyunun ve medyanındikkati af yönünde çıkarılacak bir madde beklentisine odaklanmış durumda. Komisyonumu-zun, sisteme zarar vermeden ve sağduyu içinde bunun üstesinden gelmek zorunda olduğunuunutmayalım’ demişti. Bu gerçekçi ve doğru bir saptamaydı.

Nitekim Ana Komisyonda icra takibine konu edilmiş kart borçlarının yeniden yapılan-dırılmasına yönelik olarak Geçici 4. madde’nin ilk hali, bir önerge ile metne ilave edildi. Ye-niden yapılandırma hükümlerinin sistemin işleyişine ve kart portföylerine zarar getireceği dü-şüncesinde olmamıza rağmen, hiç değilse kapsam ve uygulamanın olabildiğince somutlaştı-rılması açısından, bu önergeye Türkiye Bankalar Birliği olarak katkıda bulunduk.

Ancak Geçici 4. maddenin ilk iki fıkrası, Genel Kurul görüşmeleri sırasında verilen ö-nergelerle farklı bir boyut kazandı. Ve madde bu şekilde yasalaştı.

Page 120: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

118

Maddeyi incelerken izlemeyi düşündüğüm yöntem, maddeyi öncelikle fıkralara bölüpincelemek. Yeri geldikçe de, hükümlerin yorumuna katkı sağlamak üzere, 4822 kapsamındayargı kararları ve uygulamalarımıza gönderme yapmak.

1. Fıkra:

Maddenin ilk fıkrasında, Geçici Maddeden yararlanma imkanı verilen borçların kap-samının belirlenmeye çalışıldığını görüyoruz.

Burada üç kategorideki borçlulardan bahsediliyor ki, bunlardan ilki ‘‘dönem sonu bor-cunun ödenmesi için ihtar çekilmiş’’ olanlar.

Buradaki ‘dönem sonu borcu ’ ifadesi, genel kredi kartı uygulaması yönünden çelişkiligörünebilir. Dönem sonu, kart uygulamasında esasen hesap kesim dönemini ve bu tarihtekiborcu ifade eder. İhtarname çekilmesinin ise hesap kesim dönemi ile doğrudan bir ilgisi yok.

Asgari tutar ödenmediği takdirde Bankalar belli bir süre bekleyip, bu arada müşteriyeçeşitli yollardan ulaşıp borcunu ödemesi yönünde ikazlarda bulunduktan sonra hesabı katediptoplam borç üzerinden ihtarname keşide ediyorlar. Kanunun 8. maddesi bu dönemi 3 ay ola-rak ifade ediyor, yapılması öngörülen bildirimle birlikte bu süre 1 ay daha uzuyor.

Bazı banka uygulamalarında Tüketici Kanununun 10. maddesi çerçevesinde asgaritutar iki dönem ödenmez ise borcun tamamının muaccel kılınması için ihbar öneli gönderili-yor.

Ancak her koşulda ihtarname tarihinin, kredi kartı hesap kesim tarihi ile örtüşmesi ge-rekli değil. Dolayısıyla, maddenin bu fıkrasında geçen ‘dönem sonu borcunun’ teknik anlam-da kullanılmadığını düşünüyoruz.

Diğer taraftan ihtarnamenin ekinde, harcama ve nakit çekim tutarları, bunlara işlemişfaizlere ayrıştırılmış şekilde ihtarname tarihi itibarıyla toplam borcu gösteren hesap özeti gön-deriliyor.

Bu durumda, kapsamdaki ilk borçlu kategorisini, ‘katedilen hesabın toplam borcununödenmesi için ihtar çekilmiş’ olanlar şeklinde anlamak gerekiyor.

Bu yorum esasen, 4822 sayılı Kanun kapsamında çıkan ihtilaflarda verilen Yargıtay12. ve 13. Hukuk Daireleri kararları ile de uyumlu. 13. Hukuk Dairesinin 2005/7009 E.,11715 Sayılı kararındaki bir bölümü okumak istiyorum.

‘’Kural olarak, Borçlar Kanunu’nun 101. maddesine göre kesin vadeli sözleşmelerdetemerrüt sözleşmede belirtilen günün hitamı ile gerçekleşir. Banka tarafından gönderilen he-sap özetlerinde ödeme günü belirtilmekte ise de, bu ödeme gününde borcun tamamı değil,belli bir kısmının ödenmesi gerektiği bildirildiğinden, kredi kartı borçları Borçlar Kanu-nu’nun 101/2 maddesinde öngörülen miktarı önceden belli kesin vadeli borç niteliğinde de-ğildir. Bu nedenle kredi kartı borçlarında temerrüt tarihi bakımından anılan madde uygulan-maz. Kredi kartının bu özelliği nedeniyle borçlunun temerrüdü, banka tarafından akdi ilişki-nin sona erdirilerek hesap katedildikten sonra, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğindenveya ihtarda süre verilmiş ise bu sürenin bitiminden itibaren oluşur.’’

Page 121: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

119

1. fıkraya göre kapsama giren ikinci kategori borçlular, ‘’haklarında icra takibi başla-tılmış’’ olanlar.

Hemen belirtmek gerekir ki, Komisyon’dan Genel Kurul’a gelirken Geçici 4. maddehükmünün kapsamı sadece bu durumdaki borçlularla sınırlı tutulmuştu.

Türkiye Bankalar Birliği delegasyonu olarak kapsamın bu şekilde belirlenmesine kat-kıda bulunmuştuk. Çünkü buradaki tek kaygımız, 4822 dönemindeki kapsama ilişkin ihtilafla-rı gözeterek kapsamın hiç bir çelişkiye meydan vermeden en somut biçimde ortaya konulma-sıydı.

Maddeye göre, bu durumdaki borçluların 18 taksitte ödeyecekleri borçlarına, takip vedava masraf ve harçları ile yasal vekalet ücreti de dahil edilecek. Bunun belirtilmesine gerekvar mıydı, düşüncesi doğabilir. Vardı, çünkü 4822 döneminin başında, maddede bu yönde birhüküm bulunmadığı için borçlunun bunlardan muaf tutulmasına ilişkin bir kaç yerel mahkemekararına rastladık. Daha sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Genelgesi ve Yargıtay kararları ilebu kalemlerin de borca dahil olduğu kesinleşmişti.

Kapsama giren 3. grup borçlar ise aynı fıkraya göre, ‘’31.1.2006 tarihine kadar temer-rüde düşmüş’’ olanlar.

Esasen tereddüt bu durumdaki borçlular için ortaya çıkıyor. ‘Kredi kartında temerrüdedüşülmesi’ neyi ifade ediyor ?

Az önce de belirttiğim gibi Yargıtaya göre temerrütten bahsedilebilmesi için hesabınkatedilip ihtarname çekilmiş olması gerekiyor.

Ancak 1, fıkrada, ihtar çekilmiş ve icra takibi başlatılmış borçlular açıkça belirtildiğinegöre, ‘temerrüde düşmüş olanlar’ dan, farklı durumdakilerin kastedildiği açık. Bunun yoru-munu yaparken birkaç noktadan hareket etmek mümkün.

4822 döneminde, ‘bankaların yasa kapsamını daraltmak için uzun bir dönem borçlula-ra ihtarname göndermedikleri, hesapları açık tuttukları yönünde bazı eleştiriler gündeme geti-rildi. Hatta bunların, bazı yerel mahkeme kararlarına bile yansıdığını gördük. Bizce bu değer-lendirmeler doğru değildi. Yine de bu görüşlerin Daire kararlarını bir ölçüde etkilediği söyle-nebilir.

Şöyle ki, az önce belirttiğim 13.Hukuk Dairesi kararında temerrüt için ihtar çekilmişolması zorunlu görülmekle birlikte, kararın devamında şöyle bir ifadeye de yer verilmişti.

‘’...Banka tarafından borçluya ihtarname gönderilmemiş, hesap katedilmemiş ise,gönderilen son hesap ekstresinde belirtilen ödeme tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulü ge-rekir’’.

Bu kararda, biraz önce belirttiğim kaygılar yanında, bir kısım bankaların hiç ihtarçekmeksizin son hesap özeti üzerinden icra takibi başlatmaları da etkili olmuş olabilir.

Diğer taraftan, Tüketici Kanununun 10. maddesi çerçevesinde, iki dönem üstüste asga-ri tutar ödenmediğinde ihbar öneli göndererek borcun tamamını muaccel kılan Banka uygu-lamaları da var.

Page 122: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

120

Ayrıca, 5464 sayılı Kanunun 8. maddesinde, asgari tutar 3 ay içinde ödenmez ise,borçluya bildirimde bulunulması, 1 aylık süre de ödemesiz geçerse kartın iptal edilmesi öngö-rülüyor.

Tüm bu değerlendirmelerin ışığında, kapsamdaki 3.grubun, asgari tutarı peşpeşe 3 dö-nem boyunca ödemeyen, kredi kartı bu nedenle kapatılmış ancak henüz hesabı katedilip ihtar-name çekilmemiş durumdaki borçlular olduğu yorumunu yapmak mümkün.

Bu yorum esasen kart müşterisinin de lehine. Çünkü, borcun ödenme kolaylığı yanın-da Kanun kapsamına girmenin uzun vadedeki diğer sonuçlarını da gözardı etmemek gereki-yor.

Ödemesinde kısa süreli düzensizlik yaşayan ancak kart hesabı açık ve işler durumdakibir müşteriye yüzde 18 faizle 18 ay taksitlendirme ilk anda cazip gelebilir. Ancak Bankalarınyasa kapsamına giren borçlularını, hesabı işleyen kart müşterileri ile aynı konumda değerlen-dirmeyecekleri açık. Dolayısıyla TC Merkez Bankası ve KKB bildirimlerinin yapılması sözkonusu. Böylece kişinin uzun vadede bankalarla ilişkilerinin zedelenmesi kaçınılmaz olacak.Nitekim 4822 kapsamına giren borçluların dahi yeniden kart almak için yoğun çaba göster-diklerini gördük.

Dolayısıyla, halen kısa süreli ödeme düzensizliği olan ancak kart hesabı açık ve işler-liğini sürdüren müşterilerin Geçici 1. madde kapsamında olmadıkları, esasen bunun kendimenfaatlerine de uygun olduğu sonucuna varıyoruz.

Tüketici Kanunu 10. maddesi kapsamında iki dönem üstüste ödeme yapmayan borç-lulara, borcun tamamı muaccel kılınmak üzere ihbar gönderilen durumlarda da, borçlununkapsama girdiği sonucuna varılabilir.

1. Fıkradaki Diğer Hususlar :

Bu tespitlerden sonra, 1. fıkrada yer alan diğer bazı noktalara da kısaca değinmek isti-yorum.

İcra takibinde bulunanlar açısından, avukata da müracaat edilebileceğinin belirtilmesi,faydalı olmuştur. 4822 döneminde icra takibindeki borçluların avukatlara özellikle müracaatetmemeleri, sivil toplum örgütlerinin bu konudaki yönlendirmeleri bankalarda büyük yığıl-malara neden olmuştu.

Başvurularda güncel tebligat adresinin belirtilme zorunluluğu da işlevi olan bir hü-küm. Yine 4822 döneminde bunun sancısı yaşanmış, sadece yazılı bir müracaat fakslayanborçluya bir daha ulaşma ve ödeme planı gönderme, dolayısıyla tahsilat imkanı bulunama-mıştı.

Ödeme planının imzalanması ve ilk taksidin ödenmesinin de yararlanma koşulu olarakgetirilmesi çok faydalı. 4822 döneminde, böyle bir şartın aranmaması büyük eksiklikti. Borçlusadece müracaatla yararlanma hakkı kazanıyordu, Duruma ciddiyet kazandırma yönünde bileolsa hiç bir ödeme şartı konulmamıştı. Bu durum yoğun ihtilaflara neden oldu. Ödeme niyetibulunmayan kötü niyetli borçluların, bu sayede borçlarını daha da sürüncemede bıraktıklarınaşahit olmuştuk. Yeni Geçici maddedeki bu hükmün maddenin kendi amacına hizmet edeceği-ne inanıyoruz.

Page 123: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

121

Belirtmem gerekir ki, bu hükümlerin maddeye eklenmesine Bankalar Birliği delegas-yonu olarak, Komisyon toplantıları sırasında önemli katkımız oldu.

2. Fıkra :

Geçici 4. maddenin 2. fıkrasında bu kez anapara kavramının konu edildiğini görüyo-ruz. Burada ‘temerrüt tarihindeki anapara’ yani yüzde 18 yıllık faize esas teşkil edecek tutaraçıklanırken, temerrüt tarihi açıkça belirli değil. ‘...o tarihte gönderilen’ denilmekleyetinilmiş. ‘O tarih’ yani ‘temerrüt tarihi nedir ?

Az önce kredi kartı borcunun temerrüdünden söz etmiştim. Yargıtayın, kredi kartı bor-cunun BK 101/1 kapsamında ve kesin vadeli borç olmadığı, borçlunun mütemerrit kılınmasıiçin kat ihtarnamesi gerektiği görüşünde olduğunu belirtmiştim.

Borçlar Kanununun 101/2 maddesi anlamında kesin vadeden bahsedebilmek için han-gi tarihte hangi tutarın ödeneceğinin önceden kararlaştırılmış olması gerekir. Örneğin kullan-dırıldığı tarihte taksitleri ve vadeleri kesin surette belirtilmek suretiyle ödeme planına bağla-nan bireysel kredilerde durum böyle.

Kredi kartında ise kartın kullanımına bağlı olarak ödenecek tutar değişiyor. Hesabınkatedildiği tarihe kadar gönderilen ekstrelerde, o ekstreye özgü dönem borcu ve bunun öden-mesi gereken asgarisi belirtiliyor. Dolayısıyla ödeme yapılmadığı takdirde, ihtar keşidesindenönce dönem borcu veya toplam borç değil, olsa olsa bu asgari tutar yönünden temerrüt halin-den bahsedilebilir.

Dolayısıyla, Yargıtay kararları da gözetildiğinde, görüşümüz, geçici madde kapsamın-daki ihtar çekilmiş veya icra takibine konu olmuş borçlarda, temerrüt tarihi ve anapara yoru-munda, borçluya gönderilen ihtarın tebliğ tarihi veya borçluya bir süre verilmiş ise bu süreninbitiminin temerrüt tarihi, ihtarda belirtilen toplam borç tutarının da anapara olarak esas alın-ması yönünde.

Peki, üçüncü grup borçluda – yani ihtar çekilmemiş, icra takibi yapılmamış, ancakKanunun deyimiyle ‘temerrüde düşmüş’ borçlarda - ne yapılacak? Bu borçlar için de, borçlu-ya gönderilen son dönemsel hesap özeti yani ekstredeki toplam borcun anapara, bu ekstredegösterilen son ödeme tarihinin de temerrüt tarihi olarak kabulü gerekecek. Tabii burada artıkekstrenin dönem borcundan değil, eğer taksitli alışveriş yapılmış ise vadesi gelmemiş taksitle-rin de dahil olduğu, aynı ekstredeki toplam borçtan söz ediyoruz.

3-4-5-6 ve 7. Fıkralar :

Geçici 4. maddenin devam eden fıkralarını bir arada ve kısaca değerlendirmek istiyo-rum. Çünkü, bunların tümü aslında 4822 döneminde bankalar, tüketiciler ve yargı mercileriolarak hep birlikte yaşanan belirsizlik ve ihtilaflardan edinilen tecrübelerle, bunların bir kezdaha yaşanmaması amacına yönelik hükümler. Hemen belirtmeliyim ki, bunların tümündeTürkiye Bankalar Birliği olarak Komisyonda verdiğimiz bilgi ve görüşlerin büyük katkısı ol-du.

3. fıkraya göre, yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanan borçlu ödeme planın-daki taksit ve vadelendirmeye uymak zorunda. Bu taksitlerden herhangi biri ödenmez ise, ar-tık Geçici maddenin sağladığı imkanlardan yararlanma hakkının ortadan kalkacağı, 6. fıkrada

Page 124: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

TBB Kredi Kartları Çalışma Grubu

122

tekrar vurgulanıyor. Bu takdirde, Kanunun 26. maddesinde belirtilen gecikme faizi üzerindentakip işlemlerine devam edilecek.

Bunu bir örnekle biraz açmakta fayda var. Borcu taksitlendirmeye uymasa dahi, örne-ğin icra takibi 5 yıl önce yüzde 240 gecikme faizi üzerinden açılmış ise, bu orandan değil, ih-lal tarihinde T.C. Merkez Bankasının o dönem için açıkladığı gecikme faiz oranı üzerindentakibe devam edilecek.

Ayrıca, 4. fıkraya göre, borçlu, taksitli borç ödeme planına karşı, ancak ödemeleriniaksatmamak koşulu ile itiraz edebilecek. Ancak borçlunun ödemelerini ihtirazi kayıtla yapıp,itirazı sonunda haklı çıkarsa istirdat talebinde bulunmasına hukuki engel yok, hiç kuşkusuz.

Taksitlere uyulması konusunda ciddiyet ve devamlılık öngören bu hükümler yanında,takip hukuku açısından belirlilik sağlayan hükümlerin de getirildiğini memnuniyetle görüyo-ruz.

Bu kapsamda, 3. fıkrada, taksitlendirme süreci boyunca ve ödemelere riayet edildiğisürece, halihazırda yapılmış işlemler baki kalmak üzere icra işlemlerinin duracağı ve İcra İflasKanununda belirtilen sürelerin işlemeyeceği öngörülmüş. Örneğin haciz yapmışsanız, bu bakikalacak, satış isteme süresi işlemeyecek. Burada maaş hacizlerinde tereddüt doğabilir. Buhalde de haciz baki kalmak üzere maaş kesintileri taksit süresince durdurulabilir veya kesin-tiler taksit tutarları gibi ayarlanabilir.

Yine 5. fıkrada, takip hukuku açısından konuya somutluk sağlayan bir hüküm var.Borçlu ödeme planını imzalamış ise, önceki dönemde borca karşı ileri sürdüğü itirazlar orta-dan kalkıyor. Oysa 4822 Geçici 1. madde uygulamasındaki belirsizlik yüzünden bu konudasorun yaşanmış, bazı mahkemeler borçlunun dosyaya vaki itirazlarına ilişkin davaları sürdür-müş, bazıları da bunu bir sulh sözleşmesi saymış, ancak ödeme yapılmasa da ancak yüzde 50üzerinden takibe devamı öngörmüştü.

4822 döneminde, halihazırda ödenip bitmiş veya yüzde 50 faizin üzerinde tahsilat ya-pılmış dosyalarda, istirdat talepleri ile karşılaşmıştık. Gerçi bunlar gerek yerel mahkemelergerekse Yargıtayca reddedilmişti. 5464 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesinin son fıkrasında,bu konunun ihtilafa yer vermeyecek şekilde açıkça ifade edilmiş olması da sevindirici.

Bildiğiniz gibi, eski geçici maddedeki belirsizlikler nedeniyle, ödeme planlarına karşıonbinlerce ihtilaf doğmuş, davalar açılmış, Tüketici Mahkemeleri ve Yargıtay Daireleri yıl-larca meşgul edilmiş, bu arada borcun ödenip ödenmediği hiç araştırılmaksızın kararlar tesisedilmiş, hatta hiçbir ödeme yapmayan borçlulara karşı icra takibinin devamında, sırf başvuruvar diye yüzde 50 den takibe devam yününde kararlar çıkmıştı. Sonuçta da 4822 sayılı Kanu-nun Geçici 1. maddesi amacına ulaşmamış, ödeme yapma niyeti ve gayreti olmayan kötü ni-yetli borçluların, durumu sürüncemede bırakma çabalarına yol açmıştı. Az önce de açıkladı-ğım çerçevede, 3, 4, 5, 6 ve 7. fıkra hükümleri gerçekten de 4822 dönemindeki yaşadığımızpek çok ihtilafı bertaraf edecek nitelikte.

Toplantımızın bana düşen, geçici maddelere ilişkin açıklamalarımı burada bitirirken,hepinize Kanunun uygulamasında ve çalışmalarınızda başarılar, kolaylıklar diliyor, saygılarsunuyorum.

Page 125: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006

123

Bankacılığa İlişkin Mevzuatve

Yeni Düzenlemeler*

(Ocak-Mart 2006)

1. Bankacılık Kanununa İlişkin Düzenlemeler

31 Ocak 2006 tarih ve 26066 sayılı Resmi Gazete’de;

Maden kaynaklarının araştırılması ve değerlendirilmesine ilişkin 6 nolu Türkiye FinansalRaporlama Standardının yürürlüğe konulmasını teminen Maden Kaynaklarının Araştırıl-ması ve Değerlendirilmesine İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS 6)Hakkında Tebliğ Sıra No: 18 yayımlanmıştır.

1 Şubat 2006 tarih ve 26067 sayılı Resmi Gazete’de;

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu personelinin sicil amirlerinin belirlenmesiniteminen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Sicil Amirleri Yönetmeliği ya-yımlanmıştır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu personelinin disiplin amirlerinin belirlen-mesini teminen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Disiplin Amirleri Yönet-meliği yayımlanmıştır.

2 Şubat 2006 tarih ve 26068 sayılı Resmi Gazete’de;

Ara dönem finansal raporlamaya ilişkin 34 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlü-ğe konulmasını teminen Ara Dönem Finansal Raporlamaya İlişkin Türkiye MuhasebeStandardı (TMS 34) Hakkında Tebliğ Sıra No: 19 yayımlanmıştır.

10 Şubat 2006 tarih ve 26076 sayılı Resmi Gazete’de;

29 Kasım 2004 tarih ve 25655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Özel Finans Kurum-larınca Uygulanacak Tekdüzen Hesap Planı ve İzahnamesi Hakkında Tebliğde Değişik-lik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır.

15 Şubat 2006 tarih ve 26081 sayılı Resmi Gazete’de;

Karşılıklar, koşullu borçlar ve koşullu varlıklara ilişkin 37 nolu Türkiye Muhasebe Stan-dardının yürürlüğe konulmasını teminen Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıkla-ra İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 37) Hakkında Tebliğ Sıra No: 20 yayım-lanmıştır.

Page 126: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği

124

19 Şubat 2006 tarih ve 26085 sayılı Resmi Gazete'de

Bankaların döviz varlık ve yükümlülükleri arasındaki ilgi ve dengelerin kurulmasını veözkaynakları ile uyumlu bir seviyede döviz pozisyonu tutmalarını temin etmek üzere, dövizyönetimlerinde uygulayacakları yabancı para net genel pozisyon/özkaynak standart oranınailişkin usul ve esasların tespit edilmesini teminen Yabancı Para Net Genel Pazisyon /Özkaynak Standart Oranının Bankalarca Konsolide ve Konsolide Olmayan Bazda He-saplanması ve Uygulanması Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.

24 Şubat 2006 tarih ve 26090 sayılı Resmi Gazete’de;

Kiralama işlemlerine ilişkin 17 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğe konulma-sını teminen Kiralama İşlemlerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 17) Hak-kında Tebliğ Sıra No: 21 yayımlanmıştır.

Tarımsal faaliyetlere ilişkin 41 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğe konulma-sını teminen Tarımsal Faaliyetlere İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 41) Hak-kında Tebliğ Sıra No: 22 yayımlanmıştır.

28 Şubat 2006 tarih ve 26094 sayılı Resmi Gazete’de;

"Türkiye Katılım Bankaları Birliği Statüsü"nün yürürlüğe konulmasını teminen TürkiyeKatılım Bankaları Birliği Statüsü Hakkında 2006/10018 sayılı Karar yayımlanmıştır.

1 Mart 2006 tarih ve 26095 sayılı Resmi Gazete’de;

Banka kartları ve kredi kartlarının çıkarılmasına, kullanımına, takas ve mahsup işlemleri-ne ilişkin usul ve esasları düzenlemek suretiyle kartlı ödemeler sisteminin etkin çalışmasınınsağlanmasını teminen Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu (Kanun No: 5464) ya-yımlanmıştır.

1 Mart 2006 tarih ve 26095 sayılı Resmi Gazete’de;

Emeklilik fayda planlarında muhasebeleştirme ve raporlamaya ilişkin 26 nolu TürkiyeMuhasebe Standardının yürürlüğe konulmasını teminen Emeklilik Fayda Planlarında Mu-hasebeleştirme ve Raporlamaya İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 26) Hak-kında Tebliğ Sıra No: 23 yayımlanmıştır.

3 Mart 2006 tarih ve 26097 sayılı Resmi Gazete’de;

Bölümlere göre raporlamaya ilişkin 14 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Bölümlere Göre Raporlamaya İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı(TMS 14) Hakkında Tebliğ Sıra No: 24 yayımlanmıştır.

14 Mart 2006 tarih ve 26108 sayılı Resmi Gazete’de;

Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5472 sayılı Kanun yayımlanmış-tır.

Page 127: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

125

16 Mart 2006 tarih ve 26110 sayılı Resmi Gazete’de;

Satış amaçlı elde tutulan duran varlıklar ve durdurulan faaliyetlere ilişkin 5 nolu TürkiyeFinansal Raporlama Standardının yürürlüğe konulmasını teminen Satış Amaçlı Elde TutulanDuran Varlıklar ve Durdurulan Faaliyetlere İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Stan-dardı (TFRS 5) Hakkında Tebliğ Sıra No: 25 yayımlanmıştır.

17 Mart 2006 tarih ve 26111 sayılı Resmi Gazete’de;

Maddi olmayan duran varlıklara ilişkin 38 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Maddi Olmayan Duran Varlıklara İlişkin Türkiye Muhasebe Stan-dardı (TMS 38) Hakkında Tebliğ Sıra No: 26 yayımlanmıştır.

Yatırım amaçlı gayrimenkullere ilişkin 40 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Yatırım Amaçlı Gayrimenkullere İlişkin Türkiye Muhasebe Stan-dardı (TMS 40) Hakkında Tebliğ Sıra No: 27 yayımlanmıştır.

18 Mart 2006 tarih ve 26112 sayılı Resmi Gazete’de;

Varlıklarda değer düşüklüğüne ilişkin 36 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Varlıklarda Değer Düşüklüğüne İlişkin Türkiye Muhasebe Stan-dardı (TMS 36) Hakkında Tebliğ Sıra No: 28 yayımlanmıştır.

25 Mart 2006 tarih ve 26119 sayılı Resmi Gazete’de;

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun idare ve temsili ile hizmet birimleri ve görevlerineilişkin esas ve usullerin düzenlenmesini teminen 2006/10169 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı veeki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Teşkilat Yönetmeliği yayımlanmıştır.

Bankalar ve benzeri finansal kuruluşların finansal tablolarında yapılacak açıklamalara i-lişkin 30 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğe konulmasını teminen Bankalar veBenzeri Finansal Kuruluşların Finansal Tablolarında Yapılacak Açıklamalara İlişkinTürkiye Muhasebe Standardı (TMS 30) Hakkında Tebliğ Sıra No: 29 yayımlanmıştır.

28 Mart 2006 tarih ve 26122 sayılı Resmi Gazete’de;

Gelir vergilerine ilişkin 12 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğe konulmasınıteminen Gelir Vergilerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 12) HakkındaTebliğ Sıra No: 31 yayımlanmıştır.

Hisse başına kazanca ilişkin 33 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğe konulma-sını teminen Hisse Başına Kazanca İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 33) Hak-kında Tebliğ Sıra No: 32 yayımlanmıştır.

Çalışanlara sağlanan faydalara ilişkin 19 nolu Türkiye Muhasebe Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Çalışanlara Sağlanan Faydalara İlişkin Türkiye Muhasebe Stan-dardı (TMS 19) Hakkında Tebliğ Sıra No: 33 yayımlanmıştır

Page 128: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği

126

2. Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Düzenlemeler

6 Mart 2006 tarih ve 26100 sayılı Resmi Gazete’de;

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ile Başbakanlık HazineMüsteşarlığının 91-32/5 Sayılı Tebliğine İlişkin Türkiye Cumhuriyet Merkez BankasıGenelgesi (Sayı: 2006/1) yayımlanmıştır.

28 Mart 2006 tarih ve 26122 sayılı Resmi Gazete’de;

2006/10179 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve eki Türk Parası Kıymetini Koruma Hak-kında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar yayımlanmıştır.

3. Vergi Kanunlarına İlişkin Düzenlemeler

4 Şubat 2006 tarih ve 26070 sayılı Resmi Gazete’de;

Borsada rayici olmayan yabancı paraların ve bu paralarla olan senetli ve senetsiz alacak veborçların değerlemesinde 2005 yılı sonu itibariyle uygulanacak kurlara ilişkin Vergi UsulKanunu Genel Tebliği (Sıra No: 355) yayımlanmıştır.

2 Mart 2006 tarih ve 26096 sayılı Resmi Gazete’de;

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 357) yayımlanmıştır.

4. Sermaye Piyasalarına İlişkin Düzenlemeler

21 Ocak 2006 tarih ve 26056 sayılı Resmi Gazete’de;

31 Temmuz 1992 tarih ve 21031 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan Seri: VI,No: 4 sayılı Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Tebliğ (Seri: VI, No: 19) yayımlanmıştır.

19 Aralık 1996 tarih ve 22852 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Seri: VII, No: 10 sayılıYatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:VII, No: 27) yayımlanmıştır.

2 Şubat 2006 tarih ve 26068 sayılı Resmi Gazete’de;

31 Ocak 1992 tarih ve 21128 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Aracılık FaaliyetindeBelge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: V,No: 85) yayımlanmıştır.

10 Şubat 2006 tarih ve 26076 sayılı Resmi Gazete’de;

19 Şubat 1996 tarih ve 22559 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İstanbul Menkul Kıy-metler Borsası Teşkilat, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılma-sına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır.

Page 129: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Bankacılar Dergisi

127

3 Mart 2006 tarih ve 26097 sayılı Resmi Gazete’de;

14 Temmuz 2003 tarih ve 25168 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: I, No: 31 sayılıBirleşme İşlemlerine İlişkin Esaslar Tebliğinin Birleşme İşlemlerine İlişkin Esaslar Teb-liğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: I, No: 33) yayımlanmıştır.

19 Şubat 1996 tarih ve 22559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: I, No: 26 sayılıHisse Senetlerinin Kurul Kaydına Alınmasına ve Satışına İlişkin Esaslar Tebliğinde De-ğişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: I, No: 34) yayımlanmıştır.

14 Temmuz 1992 tarih ve 21284 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: II,No: 13 sayılı Tahvillerin Kurul Kaydına Alınmasına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişik-lik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: II, No: 21) yayımlanmıştır.

27 Aralık 1994 tarih ve 22154 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: IV, No: 9 sayılıİhraçcıların Muafiyet Şartlarına ve Kurul Kaydından Çıkarılmalarına İlişkin EsaslarTebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: IV, No: 37) yayımlanmıştır.

7 Eylül 2000 tarih ve 24163 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri:V, No: 46 AracılıkFaaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapıl-masına Dair Tebliğ (Seri: V, No: 86) yayımlanmıştır.

11 Ağustos 2001 tarih ve 24490 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Seri: VIII, No: 34sayılı Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar İçin Lisanslama ve Sicil Tutmaya İliş-kin Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: VIII, No: 46)yayımlanmıştır.

6 Mart 2006 tarih ve26100 sayılı Resmi Gazete’de;

Sermaye piyasası mevzuatına tabi ortaklıkların, sermaye piyasası kurumlarının veihraçcıların sermaye piyasası mevzuatı uyarınca yaptıracakları değerleme işlemlerinde verilendeğerleme hizmetlerine ilişkin esasların belirlenmesini teminen Sermaye Piyasasında Ulus-lararası Değerleme Standartları Hakkında Tebliğ (Seri: VIII, No: 45) yayımlanmıştır.

5. Diğer Düzenlemeler

14 Ocak 2006 tarih ve 26049 sayılı Resmi Gazete’de;

9 Nisan 2003 tarih ve 25074 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2003/1 sıra numaralıÇekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunaİlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra Numarası: 2006/1) yayımlan-mıştır. Tebliğ ile, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde bankanın ö-demekle sorumlu olduğu tutar üçyüzyetmiş Yeni Türk Lirasına yükseltilmiştir.

17 Ocak 2006 tarih ve 26052 sayılı Resmi Gazete’de;

Bilgi edinme hakkının kullanımıyla ilgili yıllık rapora ilişkin 2006/2 Sayılı BaşbakanlıkGenelgesi yayımlanmıştır.

Page 130: BANKACILAR - Banks Association of Turkey1. Cadde No.139 Bağcılar 34560, İstanbul Tel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85 Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır. Para ile satılmaz

Türkiye Bankalar Birliği

128

4 Şubat 2006 tarih ve 26070 sayılı Resmi Gazete’de;

6 Ocak 2005 tarih ve 25692 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektronik İmza Kanu-nunun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Ya-pılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır.

14 Şubat 2006 tarih ve 26080 sayılı Resmi Gazete’de;

27 Nisan 2004 tarih ve 25445 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "Bilgi Edinme HakkıKanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik"in 31/10/2005 tarihve 2005/9585 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 22 nci maddesin hükmü gereği, "Bilgive Belgeye Erişim Ücret Tarifesi"nin belirlenmesini teminen Bilgi ve Belgeye Erişim ÜcretiGenel Tebliği (Sıra No: 1) yayımlanmıştır.

17 Şubat 2006 tarih ve 26083 sayılı Resmi Gazete’de;

Başbakanlık, bakanlıklar, bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurumve kuruluşları tarafından hazırlanacak kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik,Bakanlar Kurulu kararı eki kararlar ve diğer düzenleyici işlemlerin taslak metinlerinin hazır-lanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesini teminen 19/12/2005 tarih ve 2005/9986sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönet-melik yayımlanmıştır.

4 Mart 2006 tarih ve 26098 sayılı Resmi Gazete’de;

Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı KanunlardaDeğişiklik Yapılması Hakkında Kanun (Kanun No: 5458) yayımlanmıştır.

23 Mart 2006 tarih ve 26117 sayılı Resmi Gazete’de;

Sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketlerinin mevcut ve potansiyel riskleri ne-deniyle oluşabilecek zararlarına karşı yeterli miktarda özsermaye bulundurmalarının sağlan-masını teminen Sigorta ve Reasürans İle Emeklilik Şirketlerinin Sermaye Yeterlilikleri-nin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik yayımlanmıştır.

25 Mart 2006 tarih ve 26119 sayılı Resmi Gazete’de;

Sigorta sözleşmelerine ilişkin 4 nolu Türkiye Finansal Raporlama Standardının yürürlüğekonulmasını teminen Sigorta Sözleşmelerine İlişkin Türkiye Finansal Raporlama Stan-dardı (TFRS 4) Hakkında Tebliğ Sıra No: 30 yayımlanmıştır.

29 Mart 2006 tarih ve 26123 sayılı Resmi Gazete’de;

26 Haziran 2004 tarih ve 25504 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 10/6/2004 tarih ve5188 sayılı "Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun" çerçevesinde faaliyette bulunan özelhukuk kişileri ile özel güvenlik şirketlerinin, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerininüçüncü kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla yaptırması zorunlu üçüncü şahıs malisorumluluk sigortasına uygulanacak tarife ve talimatın belirlenmesini teminen Özel GüvenlikMali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı yayımlanmıştır.