kuran'da kelime kavrami the conception of the kelime in the koran
Post on 06-Apr-2018
237 Views
Preview:
TRANSCRIPT
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 1/98
TC
SELÇUK ÜNVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ
TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI
TEFSR BLM DALI
KUR’AN’DA KELME KAVRAMI
YÜKSEK LSANS TEZ
DANIŞMAN
Prof. Dr. smet ERSÖZ
HAZIRLAYAN
Mehmet YILDIZ
KONYA 2006
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 2/98
i
ÇNDEKLER
KISALTMALAR ____________________________________________________ iii
ÖNSÖZ ____________________________________________________________ iv
G R Ş ______________________________________________________________1 B R NC BÖLÜM ____________________________________________________5
KEL ME KAVRAMI VE KEL MEYLE ANLAM YAKINLI Ğ I OLAN KAVRAMLAR _______________________________________________________5
KEL ME KAVRAMI __________________________________________________6
1.KEL MEN N ANLAMI ______________________________________________6
2. KEL MEYLE ANLAM YAKINLI Ğ I VE ZIT OLAN KAVRAMLAR__________7
2.1. Kavl (لا )_____________________________________________________7
2.2. Vahiy ( ا )___________________________________________________8
2.3. bare (ةرا ) ___________________________________________________9
2.4. Savt (تا )____________________________________________________9
2.5. Sayha (ا ) _________________________________________________10
2.6. Nutuk (ا )___________________________________________________10
2.7. Samem (ا ) _________________________________________________11
2.9 Sükût (تا )__________________________________________________12
3- KEL MEN N KUR’AN’DAK KULLANIMLARININ TABLOLA Ş TIRILMI Ş HAL ______________________________________________________________13
4- KEL MEN N FARKLI KULLANIMLARI _____________________________16 4.1. Kelamcılara Göre Kelime_____________________________________________ 16
4.2. Tasavvufçulara Göre Kelime __________________________________________ 18
4.3. Hadislerde Kelime___________________________________________________ 20
4.4. Hıristiyanlıkta Kelime _______________________________________________ 21
K NC BÖLÜM ____________________________________________________23
KEL ME KAVRAMININ KUR’AN’DAK KULLANIMLARI ________________23
1. S M TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI ___________________________24
1.1. Kelimetullah _______________________________________________________ 24 1.1.1. Allah’ın Hükmünde Bir Eksiklik Yoktur ______________________________________ 24 1.1.2. Allah Teala Hakkı Kelimeleriyle Ortaya Koyar _________________________________ 25 1.1.3. Kelimetullah Yücedir______________________________________________________ 27 1.1.4. srailoğulları’na Olan Sözü _________________________________________________ 28 1.1.5. Allah’ın Va’di, Nusreti ____________________________________________________ 30 1.1.6 Allah'ın Kelimesi Değişmez _________________________________________________ 31 1.1.7 Kelimetullah Hz sa’dır ____________________________________________________ 33 1.1.8 Allah'ın Kelimeleri Tükenmez _______________________________________________ 36
1.2. Küfür Kelimesi (Sözü) _______________________________________________ 37
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 3/98
ii
1.3. Takva Kelimesi (Sözü) _______________________________________________ 40
1.4. Azap Kelimesi (Sözü) ________________________________________________ 42
2. YALIN HALDE KULLANIMI _______________________________________43
2.1. Hz brahim’in Denendiği Kelimeler ____________________________________ 43
2.2. Ortak Kelime (Diyalog) ______________________________________________ 47 2.2.1. Diyalog Nasıl Olmalıdır?___________________________________________________ 50
2.3. Hz Âdem’in Öğrendiği Kelimeler ______________________________________ 52
2.4. Ahirette Kâfirlerin Pişmanlık fade Eden Sözleri Fayda Vermez ____________ 54
2.5. Allah'ın Kelamının Tahrif ve Tebdil Edilmesi ____________________________ 56 2.5.1. Kur’an’da Tahrifat Olmuş mudur? ___________________________________________ 58
3. SIFAT TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI __________________________60
3.1. Kelime-i Tayyibe ____________________________________________________ 60
3.2. Kelime-i Habise _____________________________________________________ 62
4. F L OLARAK KULLANIMI ________________________________________63
4.1. Konuşma Vasfıyla Mümeyyez Olan Hz Musa ____________________________ 63 4.2. Kıyamette Azaların Şahitlik Etmeleri___________________________________ 65
4.3. Vahyin Geliş Şekilleri ________________________________________________ 66
4.4. Allah'ın Kıyamette Konuşmayacağı Kimseler ____________________________ 69
4.5. Müşrikler, Hangi Delil Getirilse Getirilsin man Etmezler__________________ 73
4.6. Bir ftira Karşısında Mü’min Tavrı ____________________________________ 75
4.7. Susma Orucu _______________________________________________________ 77
4.8. Dabbet'ul-Arzın Konuşması___________________________________________ 79
SONUÇ____________________________________________________________83
KAYNAKÇA ________________________________________________________85
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 4/98
iii
KISALTMALAR
a.g.e. : Adı geçen eser
a.s : Aleyhisselam
b. : bn.
bkz. : Bakınız
bs. : Baskı
çev. : Çeviren
h. : Hicri
haz. : Hazırlayan
Hz : Hazreti
FAV : Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı
m.
: Miladimad. : Maddesi
nşr. : Neşreden (tahkik)
r.a. : Radıyallahu anh
s. : Sayfa
sav : Sallallahu aleyhi ve selem
sdl. : Sadeleştiren
thk. : Tahkik eden
thr. : Tahriçtrc. : Tercüme eden
ts. : Tarihsiz
t.y. : Tarih yok
v. : Vefat tarihi
y.y. : Yayın yeri yok
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 5/98
iv
ÖNSÖZ
Kur’an; Müslümanların yegâne rehberi, ahiret hayatının tanıtıcısı, insanlığı
saadete sevk edecek hakiki bir mürşid ve hadi, insana yol gösteren bir şeriat kitabı, bir
dua kitabı, hikmetlerle dolu, aynı zamanda bir zikir, fikir, ubudiyet ve emir vedavetler topluluğunu içeren ilahi, münzel, kıyamete kadar hükmü sürecek yüce bir
kelamdır.
Kur’an kendisine has bu özellikleriyle diğer bütün ilahi ve beşeri kitaplardan
ayrılır. Dolayısıyla üzerinde en çok düşünülen, insanların anlamak için çok gayret sarf
ettiği bir kitaptır. Asr-ı saadetten bu yana üzerine yüzlerce tefsir yazılmış ve her asır
kendi özellikleri içinde Kur’an’ı anlamaya çalışmıştır. Asrımızda da aynı çabaların
sürdüğünü söyleyebiliriz. Bu asırda Kur’an’a olan ilgi azalmamış ve aynı hızla devam
etmiştir.
Günümüzde Kur’an’ı en ince ayrıntısına kadar anlama gayretlerinin devam
ettiğini söylemiştik. Bu gayretlerin sonucu olarak ortaya çıkan metotlardan biri de
“Konulu Tefsir Metodu”dur. Aslında konulu tefsirin ilk olarak Peygamber Hz
Peygamber zamanında dar çerçevede de olsa var olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim
sahabeden bazıları anlayamadıkları Kur’an ayetlerini Hz Peygamber’e soruyorlar, Hz
Peygamber de bu ayetleri açıklıyordu. Hz Peygamber’in verdiği bu cevapların da
konulu tefsirin ilk örneklerini teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Fakat bilinen manasıyla
yani Kur’an’da geçen bir kavramla veya bir konuyla alakalı detaylı bir araştırma
günümüzde ortaya çıkmış bir hadisedir.
Kur’an’ın kavram ve konularının derinlemesine araştırılmasıyla yapılan bu
konulu tefsir çalışmaları sonucunda, daha derin manalar ortaya çıkmıştır.
Kur’an’ın en bariz vasfı ilahi kelam olmasıdır. Biz de bu yönünü göz önünde
bulundurarak kelamla aynı kökten gelen “Kelime Kavramı”nı araştırmaya karar
verdik. Ve tezimizin ismini “KUR’AN’DA KELME KAVRAMI” koymayı uygun
bulduk.
Bu çalışmamızla kelimenin Kur’an’daki bütün kullanımları üzerinde durmaya
çalışacağız. Çalışmamızın ilk bölümünde kelime kavramının ne manaya geldiğini
geçmişten günümüze birçok değişik sözlükten istifade ederek açıklamaya çalışacağız.
Ayrıca “kelime”yle anlam yakınlığı olan kavramları inceleyerek bu kavrama farklı bir
pencereden bakmaya çalışacağız.
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 6/98
v
Çalışmamızın ikinci bölümünde kelime kavramının Kur’an’daki kullanımları
üzerinde duracağız. Bunu da dört bölüm halinde inceleyeceğiz. Bu bölümler
kelimenin Kur’an’daki kullanımları hakkında bize bilgi verir mahiyettedir. Yani
kelimenin isim ve sıfat tamlaması, fiil olarak ve bir de yalın haldeki kullanımlarıdır.
Yalın haldeki kullanımından kastımız herhangi bir terkip halinde olmayan yani isimve sıfat tamlaması olmayan kullanımlarıdır. Mesela kelimetullah şeklinde gelen
kullanımları yani kelimetullahın ne olduğu, kaç değişik kullanımının olduğu,
Kur’an’daki bu farklı kullanımların neyi ifade ettiği üzerinde duracağız. Bu
çalışmamız sonucunda Kur’an’da “kelime” kavramının ne mana ifade ettiğini
anlamaya çalışacağız.
Çalışmamda emeği geçen danışman hocam Prof. Dr. smet ERSÖZ Bey’e,
Prof. Dr. Sait Şimşek Bey’e, çalışmamızın şekillenmesinde bir manada yön veren
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Fethi POLAT Bey’e, yardımlarını esirgemeyen Hakan UĞURBey’e teşekkürlerimi arz ediyorum.
Mehmet YILDIZ
Konya 2006
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 7/98
1
GRŞ
Allah Teala, Kur’an’ı peygamberinin en büyük mucizesi, kulları için kıyamete
kadar devam edecek bir delil ve slam davetinin kıyamete kadar devam edecek ışığı
kılmıştır. nananlar onun nurundan faydalanırlar, karşılaştıkları problemlerin
çözümlerini ondan çıkarırlar, hayatlarını ona göre tanzim ederler, onunla dünya ve
ahiret saadetine ererler. Nitekim Kur’an müminlerin şüphelerini gideren ilahi bir
kelamdır. On dört asır boyunca müminlerin ihtiyaçlarına cevap vermiştir ve bu
özelliğini kıyamete kadar devam ettirecektir.
Kur’an’ın her asra bakan bir yönü vardır. Kıyamete kadar hükmü baki
olduğundan ve hükmü, ilahi teminat altında olduğundan sadece bir asra hitap etmez.
Yani Kur’an sadece asr-ı saadette geldi ve o dönemde bedevi Araplara hitap etti ve
onların ihtiyaçlarını karşıladı denilemez. Nitekim on dört asırdır Kur’an’a yapılanyorumlar, tefsirler, te’viller bunun kanıtıdır. Onun için “Kur’an’ın her asra bakan bir
yönü vardır” dedik. Asr-ı saadette nasıl ki onlara hitap ettiyse, onların ihtiyaçlarına
cevap verdiyse, aynı şekilde günümüzde de bu konumunu koruyor ve Müslümanların
dünya ve ahiret hayatlarını tanzim etmeye devam ediyor.
Bazıları Kitap ve sünnetin insanların sürekli yenilenen ihtiyaçlarını
karşılayabilecek yapıda olduğu hususunu unutarak nassların sınırlı olduğunu ve yeni
olaylar karşısında yetersiz kaldığını düşünebilirler. Kur’an’ın indiği çağda olmayan
bir takım toplumsal, ekonomik ve kültürel problemlere Kur’an’ın çözüm üretipüretemeyeceği hususu bir şüphe olarak akla gelebilir. şte Konulu Tefsirin önemi
burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü Konulu Tefsir, ayetlerin bağlamından, kelimelerin
kullanış şekillerinden, sure ve ayetlerin başları ile sonları arasındaki ilgi ve
bağlantılardan, Kur’ani çözümler ve yaklaşımlar çıkarmaya önem verir.
Türkçeye; “Konulu Tefsir” veya “Kavramsal Tefsir” olarak tercüme edilen
“et-Tefsîru’l-Mevdûi” veya “et-Tefsîru’t-Tevhidi” tabiri günümüze ait ıstılahi bir
tabirdir ki, âlimler buna değişik tarifler vermişlerdir. Bu tarifler, aslında birbirini
tamamlayan veya birbirinin tekrarından ibarettir. Şimdi bu tariflerden bazılarınızikredelim:
“Kur’an’da herhangi bir konu ile ilgili bütün ayetleri toplayarak, bunları
mümkün olduğunca nüzul sırasına koyup, ilmi bir incelemeye tabi tuttuktan sonra,
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 8/98
2
Yüce Allah’ın o konu ile ilgili muradını toplu bir şekilde ortaya koymaya çalışan bir
tefsir metodudur.”1
“Kur’an’da işlenen konulardan herhangi birine dair ayetleri bütüncül bir bakış
açısıyla göz önünde bulundurarak Kur’an’ın o konudaki görüşünü ortaya koyma
çabasıdır.”2
Konulu Tefsir metodunun ne zaman ortaya çıktığı ve başladığı hususunda
âlimler arasında ihtilaf vardır. Kimilerine göre bu asırda ve Mısır’da ortaya çıkmış,
kimilerine göre ise Hz. Peygamber döneminde bizzat Hz. Peygamber tarafından
tatbik edilmiştir.3
Yeni bir tefsir metodu olarak tanımlanan Konulu Tefsir metodunun, bugünkü
manası ve adıyla ilk defa içinde bulunduğumuz asırda ortaya çıktığı görülmektedir.
Bu metot, el-Ezher Üniversitesi Usûlu’d-Din Fakültesi Tefsir Bölümü, dersleri
arasına bu dersi de katmaya karar verdiğinde gün yüzüne çıkmıştır. Bu metot, yeniyeni meyvelerini vermeye başlamış, gün geçtikçe de önemi ve ona olan ihtiyaç daha
iyi anlaşılmıştır.4
Ancak tefsirin bu çeşidinin kalıpları ve temel unsurları, Kur’an’ın indirildiği
asırdan bu yana mevcuttu. Âlimlerin sonradan, “Kur’an’ın Kur’an’la Tefsiri” adını
verdikleri, bir konu hakkındaki ayetleri araştırmak, anlamlarını bir araya
getirmek ve onları birbiriyle yorumlamak sadr-ı evvelde bilinen bir husustu.
Nitekim Rasulullah (a.s.) da kendisine sorulan bazı ayetlerin yorumunda aynı yönteme
başvuruyordu.5
Böyle bir tefsir metodunun doğuşuna, bazı müsteşriklerin, bu asırda,
Kur’an’la lgili olarak ileri sürdükleri bir takım şüpheler vesile olduğu
zikredilmektedir.6
Konulu tefsire “edebi tefsir ekolü” demek de doğru olur. Çünkü edebi tefsir
ekolü mensupları, tefsirin konulu tefsir şeklinde olmasının daha doğru olacağı
görüşündeler.7 Edebi tefsirin kurucusu Emin el-Huli (v.1966)’ye göre arap olsun,
olmasın, Arapça ile dil ve edebiyat açısından ilgisi olan kimselerin yerine getirmeleri
1 Güngör, Mevlüt, Kur'an Ara ştırmaları, Kur’an Kitaplığı, stanbul, 1995, I, 122 Şimşek, M. Said, Günümüz Tefsir Problemleri, Esra Yayınları, Konya, 1997, s165-1663 Müslim, Mustafa, Mebahisu fi't-Tefsiri' l-Mevduî, Darü'l-Kalem, Dımaşk, 1997, s174 Aydüz, Davut, Tefsir Çe şitleri ve Konulu Tefsir , Işık, stanbul, 2000, s.77, 78 5 Müslim, Mebahisu fi’t-Tefsiri'l-Mevduî , s176 Güngör, Kur'an Ara ştırmaları, I, 137 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s165
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 9/98
3
gereken ilk görev, en büyük Arapça kitap olan Kur’an’ın edebi tefsirini yapmaktır ve
bu edebi tefsirin Kur’an’ı parça parça değil de, konu konu ele alması gerekir.8
Konulu Tefsir Metodu uygulanırken bir takım aşamalar takip edilir. Bu
aşamaları şu maddeler halinde verebiliriz:
1- Araştırılacak konunun çerçeve ve sınırları belirlenir.2- Konuyla ilgili ayetler derlenir.
3- Ayetler, nüzul sırasına göre dizilir.
4- Varsa ayetlerle ilgili nüzul sebepleri gözden geçirilir ve ayetler arası
münasebet tespit edilir.
5- Derlenen ayetler topluca gözden geçirilir ve buna göre konunun temel
öğeleri tespit edilir. şlenecek konunun yapısını göz önünde bulundurmak suretiyle
nüzul sırasına göre dizilen ayetler arasında takdim-te’hir yapılabilir.
6- Tahlil ve yorumlar yapılırken ayetlerde geçen kelimelerin sözlükanlamlarıyla Kur’an’daki kullanılışları değerlendirilir.
7- Araştırmacı ön yargılardan uzak durmalı, araştırmayı hedefinden
saptıracak ve okuyucusunun dikkatini başka tarafa çekecek ayrıntılara dalmamalıdır.
Şayet bu tür ayrıntılar, araştırmanın hedefine destek sağlayacaksa dipnotlarda bu
ayrıntılara yer verilebilir.9
Kur’an’da araştırılmak istenen bir konu Kur’an’da o konuyla alakalı dağınık
halde bulunan ayetler bir tasnife tabi tutularak araştırılır. Araştırma yapılırken
konuya derinlemesine inilir ve ayrıntılara varana kadar gözden geçirilir. Bütün
yönleriyle incelenir.
Kur’an’da zikri geçen kavramlardan biri de “kelime”dir. Kelime, kelam
insanların hayatında fevkalade öneme sahiptir. nsanların hayatlarında en çok
ihtiyaç duyduğu şeylerden biridir. Kelime Kur’an’da çok farklı manalarda kullanılan
bir kavramdır. Kur’an’da kelimenin Hz sa oluşundan, Dabbetü’l-Arz oluşuna kadar
farklı, zengin kullanımları vardır. Bu farklı kullanımları Konulu Tefsir Metoduna
uygun olarak inceleyeceğiz.
Yaptığımız çalışmanın ilk bölümünde “kelime”nin sözlük anlamı, kelimeyle
anlam yakınlığı olan kavramların incelenmesi, kelime kavramının daha iyi
anlaşılabilmesi için Kur’an’daki kullanımlarının tablolaştırılmış hali ve kelimenin
8 Huli, Emin (1895-1966), Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod , (trc. Mevlüt Güngör), Kur’an Kitaplığı,stanbul, 1995, s769 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s168-169
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 10/98
4
tasavvuf, kelam, Hıristiyanlık ve hadislerdeki kullanımlarını verdik. Bu şekilde
yapmamızın sebebi kelimenin Kur’an’daki kullanımlarına geçmeden önce bu
kavramın şematik olarak anlaşılmasıdır. Ayrıca bu kullanımları verirken ilk dönem
lügatlerden önemli ölçüde faydalandık. Kaynakların ilk dönem olmalarına dikkat
ettik. Ayrıca “garibü’l-Kur’an, meani’l-Kur’an, vucuh ve nezair” kitaplarından daistifade ettik.
kinci bölümü ise “kelime”nin Kur’an’daki kullanımlarına ayırdık. Bu
bölümde “kelime”yi dört ana başlık halinde inceledik. Bu ana başlıklar “kelime”nin
“yalın halde, isim-sıfat tamlaması ve fiil olarak” kullanımlarıdır. Bu şekilde bir
ayrıma tabi tutarken sıralamaya dikkat etmedik. Bu ana başlıklar halinde de
kelimenin Kur’an’daki kullanımlarını verdik. Bu kullanımlarında özellikle ilk
dönem tefsirlerden faydalanmaya çalıştık.
Kelime kavramını araştırırken Arapça cd’lerden faydalandık. Fakat kaynakolarak vermedik. Özellikle kullanım kolaylığı olan “el-Mektebetü’ş-Şamile” isimli
cd’den çokça faydalandık.
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 11/98
5
BRNC BÖLÜM
KELME KAVRAMI VE KELMEYLE ANLAM YAKINLIĞI OLAN
KAVRAMLAR
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 12/98
6
KELME KAVRAMI
1.KELMENN ANLAMI
Kur’an-ı Kerim’de yetmiş beş yerde geçmekte olan kelime kavramı, lügatte
iki manaya gelir; birincisi anlaşılır söze denir.10 kincisi ise “kelm” (آ) kökünden
türetilmiş bir isim olup “yaralama, tesir etme” gibi manalara gelir.11 آ اان
denildiğinde “onu yaraladı” veya “cildini tırmaladı” manalarına gelir. Mecaz olarak
kınama manasına kullanılır.12 Rağıb el-sfehani (v.502/1108) nahivde isim, fiil, harf
ve edat türünden tekil lafızlara kelime denildiğini belirtir.13
Kelime herhangi bir zaman sigasıyla alakalandırılmadan bir manaya delalet
ediyorsa isim, manaya delaletinde bir sigaya bağlıysa fiil, tek başına bir anlam
taşımıyorsa harftir.
14
Ayrıca alfabenin harflerinden her birine, harflerden oluşan birlafıza kelime denildiği gibi bütünüyle bir kelam, kaside veya hutbe de mecazen
kelime olarak adlandırılmıştır.15
Bahaeddin bn Akil (v.769/1367), kelimenin “anlamlı bir tek lafız” şeklindeki
tanımıyla herhangi bir manaya delaleti olmayan lafızlardan ve tekil olmasıyla da
kelamdan ayrıldığını, kelamın tekil olmayan manalara da delaleti bulunduğunu ifade
eder.16 slam felsefecileri de bir manaya ve bu mananın gerçekleştiği zamana vurgu
yaparak kelimeyi “bir zaman dilimi içinde belirli olmayan bir konuya ait manaya
delalet eden tekil lafız” şeklinde tanımlamışlar, “yürüdü” kelimesinin geçmiş zamanda herhangi bir kimsenin yürüdüğüne delalet etmesini örnek göstermişlerdir.17
10 bn Faris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed b. Faris b. Zekeriyya, Mücmelü'l-Luga, (thk. Abdülmuhsin Sultan),Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1984, III, 74611 el-sfahani, Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal Ragıb, Müfredatu elfazi’l-Kur’an, thk.Safvan Adnan Davudi, 3. bs. Darü’l-Kalem, Dımaşk; Darü’ş-Şamiyye, Beyrut, 2002/1423, s72212
brahim, Muhammed smail, Mu’cemü’l-Elfaz ve’l-A’lamil-Kur’aniyye, Darü'l-Fikri'l-Arabi, Kahire,t.y. s45913 sfehanî, el-Müfredât , s72214 bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yusuf en-Nahvi, Katrü’n-Neda ve Bellü’s-Sada, el-Mektebetü'l-Asriyye, Beyrut, t.y. s1115 bn Manzur, Ebü'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensari, Lisanü'l-Arab, Beyrut, Daru Sadır,t.y. XII, 52416 bn Akil, Ebû Muhammed Bahaeddin Abdullah b. Abdurrahman, Ş erhu bn Akil, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y. I, 15 17 bn Sina, Hüseyin b. Abdullah b. Ali Belhi, en-Necat fi'l-Hikmeti'l-Mantıkiyye ve't-Tabiiyye ve'l- lahiyye, (tahkik Muhyiddin Sabri Kürdi) 2. bs. Matbaatü's-Saade, Kahire, 1938/1357, s11
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 13/98
7
“Kelime”nin “kelime” “kilme” “kelme” olmak üzere üç masdarı vardır. Bir tek
sözcük manasına gelir.18 Çoğulu kelimdir.19
Kuran-ı Kerimde kelime öncelikle “söz, kelam” şeklindeki anlamıyla Allahın
söz ve ayetleri, insanların sözleri anlamında kullanılmış. Onların küfrünü beyan eden
ifadeleri için20
kullanılmıştır. Öte yandan Allahın kullarına yönelik imtihanlarıyla21
bazı mucizeleri gerçekleştiren tekvini emirleri de kelime ile anlatılmıştır.22
“Kelimetullah”,23 “kelimetun tayyibetün”24 gibi terkiplerle tevhid inancının esasını
teşkil eden kelime-i tevhid ve daha genel olarak Allah’ın insanlığa gönderdiği son din
ifade edilmiştir.25
2. KELMEYLE ANLAM YAKINLIĞI VE ZIT OLAN KAVRAMLAR
2.1. Kavl (لا )Kavl (ل) ve kil () şeklinde kullanımları vardır. Akla ilk gelen manası, ister
tek kelime, ister cümle olsun konuşma esnasında ortaya çıkan harflerden oluşan
terkibe denir. Kelime olarak kullanımına “Ahmet, Mehmet” demeyi örnek olarak
verebiliriz. Cümle olarak kullanımına ise; “Ahmet çıktı” gibi bir misal verebiliriz.
sim, fiil ve edatlara “kavl” denildiği gibi kaside, hutbe gibi şeylere de “kavl”
denilir.26
kinci manası ise itikad, inanma, kabul etme manasına kullanılır. Mesela ن
بأ لب لی “mam-ı Azam’ın dediğini söylüyor” demek, onun inandığına
inanıyor, kabul ettiğini kabul ediyor demektir.
Üçüncüsü; telaffuz etmeden gizli tutulan, tasavvur edilen şeydir. Mesela
ayette “onlar içlerinde ‘Allah bize azap etseydi ya’ diye geçirirler.” نأ نیو
18 Zebidi, Ebü'l-Feyz Murtaza Muhammed b. Muhammed b. Muhammed, Tacü'l-Arus min Cevahiri'l-Kamus, Matbaatü'l-Hayriyye, Kahire, 1888/1306, IX, 4919
Cevheri, Ebû Nasr smail b. Hammad el-Farabi, es-Sıhah Taci'l-Luga ve Sıhahü'l-Arabiyye, Mukaddimetü’s-Sıhah (’dad. Ahmed Abdülgafur Attar), 4. bs. Darü'l-lm li'l-Melayin, Beyrut, 1990,V, 2023 20 et-Tevbe 9/7421 el-Bakara 2/12422 Yunus 10/81-82, eş-Şura 26/2423 et-Tevbe 9/4024 brahim 14/2425 Taberi, Ebû Cafer bn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Tefsirü't-Taberi, (thk. MahmudMuhammed Şakir, Ahmed Muhammed Şakir), 2. bs. Darü'l-Maarif, Kahire, 1969, XIV, 26126 sfehanî, el-Müfredât, s688
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 14/98
8
ا بی Cenab-ı Hakk içlerinden geçirdikleri şeyleri “kavl” kelimesiyle ifade
etmiştir.27
Dördüncüsü; bir şeyi göstermek, bir şeye delalet etmektir.
Beşincisi; mantıkçılar tarif manasında kullanmışlardır. Mesela ها ل
dediklerinde cevherin tarifi manasına kullanıyorlar.Altıncısı; ilham manasına kullanılır. Ayette ب ن ت إم أ ن ا اذ ی “ Bunun
üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme
yolunu seçeceksin, dedik ”28 şeklinde geçer. Burada kelimesi hitap değildir. Bu bir
ilhamdır. Allah (cc) onu “kavl” olarak isimlendirmiştir.29
Kur’an’da “kavl” ile “kelime” aynı manada kullanılmıştır. Mesela ال
أآه یمن “ Andolsun ki onların ço ğ u gafletlerinin cezasını hak
etmi şlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar ”30 ayetinde “kavl”, kelime manasına
kullanılmıştır. بر آ تو “ Rabbinin sözü, do ğ ruluk ve adalet bakımındantamamlanmı ştır. O’nun sözlerini de ğ i ştirecek kimse yoktur. O i şitendir, bilendir .”31
Bu ayette de “kelime” kavl manasına kullanılmıştır. Yine Yunus suresinin 96.
ayetinde “kelime” kavl manasında kullanılmıştır.
Ayrıca Kur’an Hz sa’yı Allah’ın kelimesi diye adlandırdığı gibi, Allah’ın
sözü olarak da adlandırmıştır. Meryem suresinin 34. ayetinde Hz sa (as) ا ل
olarak adlandırmıştır. Allah’ın Hz sa’yı bu şekilde adlandırması “ Allah nezdinde
sa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona
‘Ol!’ dedi ve oluverdi”32 ayetine bir hatırlatmadır.33
2.2. Vahiy ( ا )
Vahiy; işaret, kitabet, risalet, mektup, kitap, gizli söz, başkalarına yazılan her
şey manalarına gelir. Mesela و ا ام denildiğinde bununla yazma ifade edilir.34
27 Mücadele 58/828 Kehf 18/8629 sfehanî, el-Müfredât , s68830 Yasin 36/731 Enam 6/11532 Al-i mran 3/5933 sfehanî, el-Müfredât , s68934 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XV, 379
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 15/98
9
Kitap, mektup, söz manasına gelen vahyin cemisi و (vuhiyyun)dur. Ayrıca
vahiy ses, sürat, hızlı olma anlamlarında kullanılır. و تم denildiğinde bu kullanım
“hızlı ölüm” manasını ifade eder.35
2.3. bare (ةرا )
Tefsir etme, işin sonunu bildirme, ağlama, bir kimse ile konuşma gibi
manalara gelir.36 Ayrıca bir şeyin tarafı, yanı manasına gelir. Mesela ا
denildiğinde nehrin tarafı, bir yanı anlaşılır. Yolun bir tarafından diğer tarafına
geçmeyi ifade etme manasına س ب “yolu geçen” ifadesi kullanılır.
Bu manaların yanında ölme manasına da gelir. Kavim öldü demek için ام
tabiri kullanılır.37 Aslında kelimenin kökü, bir durumdan başka bir duruma geçme
manasında kullanılır. ر kelimesi ise suyu ya yüzerek veya gemiyle veya deveyle
veya köprüyle geçmektir. ما Kavim öldü derken sanki onlar hayat köprüsünü
geçmiş, başka bir aleme varmış gibidirler.38
Kur’an’da yolcu olan39, ibret alma40, rüya tabiri41 manalarında kullanılmıştır.
Ayrıca ibareyle aynı kökten gelen “ta’bir” ifadesi, tefsir etme, açıklama rüya tabiri
manasında kullanılmıştır. “Kral dedi ki: Ben (rüyada) yedi arık ine ğ in yedi ğ i yedi
semiz inek gördüm. Ayrıca, yedi ye şil ba şak ve di ğ erlerini de kuru gördüm. Ey ileri
gelenler! E ğ er rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız.”42 Bu
bağlamda “tabir”, birisiyle konuşma manasına geldiği gibi, rüyayı açıklama manasına
da gelir.43
Buradan anlıyoruz ki hem sözlük manası itibariyle hem de Kur’an’daki
kullanımları itibariyle “ibare” ifadesi “kelime”yle aynı manada kullanılmıştır.
2.4. Savt (تا )
nsanların konuşarak birbiriyle anlaşmaları için en önemli unsurlardan birisi de
ses manasına gelen “savt”tır. Lügatte ilan etme, bağırma, insanlar arasında yayılan
35 Cevheri, es-Sıhah, VI, 252036 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, IV, 529,53037 Cevheri, es-Sıhah, II, 73338 sfehanî, el-Müfredât, s54339 Nisa 4/4340 Haşir 59/241 Yusuf 12/4342 Yusuf 12/4343 Cevheri, es-Sıhah, II, 734
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 16/98
10
güzel söz gibi manalara gelir. Bu kelimeyle aynı kökten olan انت ifadesi cevap
vermek ve dönmek manalarına gelir.
Hadiste “helal ve haram arasındaki fark, def ve ilandır” derken savt kelimesi
kullanılmıştır.44 Buradaki “savt”tan kasıt nikâhın ilan edilmesi ve insanlara
duyurulmasıdır. Başka bir hadiste Hz Abbas (ra) için yüksek sesli manasına gelen جرص ifadesi kullanılmıştır. 45
2.5. Sayha (ا )
Bağırma anlamına gelen46 bu kelime aynı zamanda, sesin yükseltilmesi, sesin
yayılması anlamında da kullanılmaktadır. Ayette çığlık manasında kullanılmıştır.
“(Onları helâk eden) korkunç sesten ba şka bir şey de ğ ildi. Birdenbire sönüverdiler.”47
“O gün insanlar bu sesi gerçekten i şiteceklerdir. şte bu, çıkı ş günüdür .”48 Yani
mahşer gününde insanlar sura üflenişi işitirler. Araplar, “odun yarıldı, elbise yırtıldı”
derken ناح kelimesini kullanırlar. “Falan adamın arsasında bir ağaç çıktı” denilir.
Ağaç, bakanların gözüne görünecek seviyeye geldiğinde صح kelimesi kullanılır.49
Kur’an’da bir azap çeşidi manasında kullanılmıştır. Bu azapla geçmiş kavimlerden
biri helak olmuştur.50 “Güne ş do ğ arken onları o korkunç ses yakaladı.”51 Kur’an’da
kelime kavramı da Allah'ın gönderdiği azap manasında kullanılmıştır.52
2.6. Nutuk (ا )
Nutuk (ا), “dilin ortaya çıkardığı, kulağın belirlediği şeylerdir” diye tarif
edilmiştir.53 Hz brahim putları kırmaya giderken onlara “ Neden
konu şmuyorsunuz?”54 şeklinde hitapta bulunmuş ve onların konuşmayacaklarını
kavmine anlatmaya çalışmıştır. Nutuk insanlar için kullanılır. Natık تن ve مص
kelimelerinde, birincisinde sesi olan, ikincisinde olmayan manası kastedilir.
44
bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 5745 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 5846 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 52047 Yasin 36/2948 Kaf 50/4249 sfehanî, el-Müfredât , s49650 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 52151 Hicr 15/7352 Zümer 39/19, 7153 sfehanî, el-Müfredât, s81154 Saffat 37/92
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 17/98
11
Hayvanlar için natık kelimesi kullanılmaz, sadece sınırlı yerlerde ve bazı şiirlerde
kullanılır.
Mantıkçılar konuşmanın yapıldığı kuvvete nutuk demişlerdir. Mantıkçılar
insanı tarif ederken “o diri, konuşan (natık), ölüdür” şeklinde tarif etmişlerdir. Onlara
göre nutuk, kelamın meydana geldiği insani kuvvetle, seslerle ortaya çıkan kelamarasında müşterektir.55
Neml suresinde, Hz Süleyman kuşdilinin kendisine öğretildiğini ifade ediyor.
“Süleyman Davut’a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize ku şdili ö ğ retildi ve bize
her şeyden (nasip) verildi. Do ğ rusu bu apaçık bir lütuftur .”56 Ayette kuş sesleri nutuk
ile ifade edilmiştir. Aslında kuşlar konuşmazlar. Ama bu şekilde kullanılmasının
sebebi Hz Süleyman onları anladığı için böyle ifade edilmiştir. Herhangi bir şeyden
mana çıkaran, onu anlayan bu şey dille konuşmasa da “natık” diye vasıflandırılır.
Eğer birisi söylenenden bir şey anlamıyorsa konuşuyor olsa da samittir.57 Konuşma, sadece kelimelerin dil ile yapılan telafuzu anlamında
kullanılmamıştır. Bunun için kitap da bir konuşma olarak kabul edilmiştir. Ayette de
bunu ifade eden kullanım vardır. Kelam da kitaptır. Fakat kitabı göz, kelamı kulak
idrak eder. “ Bu, yüzünüze kar şı gerçe ğ i söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz,
yaptıklarınızı kaydediyorduk .”58 K.Kerim'de azaların insanların aleyhinde
şahitlikte bulunmaları iki şekilde ifade ediliyor. Fussilet suresinde “intak” anlamında:
“Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her şeyi konu şturan
( ntak) Allah, bizi de konu şturdu. lk defa sizi o yaratmı ştır. Yine O’na
döndürülüyorsunuz, derler”59 şeklinde bir kullanım vardır. Yasin suresinde ise
azaların şahitlikte bulunmaları “teklim” fiiliyle ifade edilmektedir. “O gün onların
a ğ ızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır (teklim), ayakları da şahitlik
eder.”60
2.7. Samem (ا )
55 sfehanî, el-Müfredât, s81156 Neml 27/1657 sfehanî, el-Müfredât, s81258 Casiye 45/2959 Fussilet, 41/2160 Yasin, 36/65
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 18/98
12
Samem, kulağın işitme özelliğini kaybetmesidir. Hakka kulak vermeyen ve
hakkı kabul etmeyen kimse bununla vasıflandırılır.61 Kulağın işitmemesi, işitmenin
ağır olmasıdır.62 Araplar şişenin kapağının kapatılması için bu kelimeyi kullanırlar.
Bir şeyin sert, şiddetli olmasına da bu ad verilir. صا “sert kaya” demektir.
صء ise “şiddetli fitne” manasınadır. Cahiliye Arapları Recep ayını صا diyeadlandırıyorlardı. Böyle demelerinin sebebi yardım isteyen bir sesin olmaması ve
savaş veya silah sesleri işitilmediği için bu aya bu ismi vermişlerdir. Çünkü recep ayı
haram aylardandır.63
Yukarda da ifade ettiğimiz gibi, işitme özelliğini kaybetme manasına geldiği
için hakkı kabul etmeyen, ona kulak vermeyen bununla vasıflanır.64 Ayetlerde de bu
şekilde kullanılmıştır. “ Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sa ğ ır
ile gören ve i şiten kimseler gibidir. Bunların hali hiç e şit olur mu? Hâla ibret almıyor
musunuz?”65 “ Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sa ğ ır kesildiler. Sonra Allahtövbelerini kabul etti. Sonra içlerinden ço ğ u yine kör ve sa ğ ır oldu. Allah onların
yaptıklarını görmektedir .”66 Ayetlerde hakkı ve hakikati kabul etmeyip, ona kulak
vermeyenler, hiçbir sesi duymayan, sağır kimseler olarak tavsif edilmişlerdir. Araplar
arasında da böyle bir kullanım vardır. Araplar, öldürmenin ve kan dökmenin çok
olduğu yerde ص ة بم “kana düşen çakıl taşları sustu” derler. Yani öyle kan aktı
ki içine atılan taş ses çıkarmadı, gömüldü kaldı. O taş atılınca onda herhangi bir şey
işitilmez. Bu şekilde bir kullanım israf, katl ve çok kanın akıtılması gibi durumlar için
kullanılan bir darb-ı mesel haline gelmiştir.67
2.9 Sükût (تا )
Öfkenin insandan gitmesi halinde س fiili kullanılır. Bir adam sakinleştiği
zaman, öfkesi dindiği zaman ا س denir. Bir kişinin uzun bir süre
konuşmaması halinde bu fiilin ism-i faili kullanılır.68 Sükût sözün terk edilmesidir.
61
el-Cevziyye, bn Kayyim, el-Emsal fi'l-Kur'ani'l-Kerim, (thk. Said Muhammed Nemr Hatib) 2. bs.Darü'l-Ma'rife, Beyrut, 1983, s4662 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XII, 34263 Cevheri, es-Sıhah, V, 196764 sfehanî, el-Müfredât , s49265 Hud 11/2466 Maide 5/7167 Meydani, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed b. Ahmed en-Nisaburi, Mecmaü'l-Emsal, (thk.Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, sa El-Babi El-Halebi), Kahire, 1979, II, 21368 Ferahidi, Ebû Abdurrahman Halil b. Ahmed B.Amr i Halil b. Ahmed, Tertibu Kitâbi'l-Ayn, (haz.Muhammed Hasan Bükai), Müessesetü'n-Neşri'l-slami, Kum, 1994, s381
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 19/98
13
ا “es-sekt” nefsin şarkı söylenmesi anında sakinleşmesidir.69 Kur’an’da Hz
Musa’nın öfkesinin dinip sakinleşmesi bu kelimeyle ifade edilmiştir.70
Usulcülere göre sükut, kelamın zıddıdır. Onlara göre akıllı kimseler kelamın
sükuta zıt olan bir şey olduğuna ittifak etmişlerdir.71
3- KELMENN KUR’AN’DAK KULLANIMLARININ
TABLOLAŞTIRILMIŞ HAL
Tablo-1
Siga AdediYüzdelik Değeri
(%)
Kelime (آ) 28 37.33
Kelimat (تآ ) 14 18.66
69 sfehanî, el-Müfredât , s41670 el-Araf 7/15471 Dugeym, Semih, Mevsuatu Mustalahati’l- mam Fahreddin er-Razi, Mektebetu Lübnan, Beyrut,2001, s621
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 20/98
14
el-Kelim (ا) 4 5.33
Kelam (مآ) 4 5.33
Teklim (ت) 1 1.33
Fiil-i Muzari (عرم ) 18 24
Fiil-i Mazi (ضم ) 6 8
Bu cetvel kelime kavramının Kur’an’daki kullanım sigalarını gösteriyor. Buna
göre “kelime” Kur’an’da 71 ayette, 75 defa k-l-m kökünden gelen sigalarla
kullanılmıştır.72
Tablo–2 Kelimenin sim ve Fiil Olarak
Kullanımları AdediYüzdelik Değeri
(%)
sim Olarak Kullanımı 51 68
Allah Lafzıyla Birlikte Kullanımı 40 78.43
Fiil Olarak Kullanımı 24 32
72 Süleyman, Semir, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, Tahran, 1979, s16
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 21/98
15
Allah'a Nisbet Edilen Fiiller 8 33.33
sim Ve Fiil Olarak Kullanımları 75 100
Allah'a Nisbet Edilen sim VeFiiller 48 64
Bu cetvele göre Kur’an’da “k-l-m” kökünden gelen sigalar genellikle isim
olarak geliyor. sim olarak gelenlerin çoğu da Allah’a nisbet edilerek gelmiştir.73
Tablo–3
Kelime Kavramını
Kur’an’daki Anlamları Nüzul Sırasına Göre Ayetler Adedi
YüzdelikDeğer
(%)
lahi Hüküm VeKanunlar
Araf 158, Taha 129, Yunus 19,33,64,82,96,Hud 110,119, Enam 34,115, Şura 14,21,24,
Kehf 27, Fussilet 45, Enfal 7, Feth 15, Tevbe40 19 26.76
nsanlar ArasındakiDiyalog
Meryem 10,26,29, Yusuf 54, Enam 111, Al-imran 41,46, Maide 110 8 11.26
73 Süleyman, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, s17
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 22/98
16
Kıyamet GünündeZalimlere Yapılan lahi
HitapHud 105, Müminun 100,108, Bakara 174,
Al-i mran 77, Nur 16 6 8.45Hak Ve Tevhide Olan
tikatFatır 10, Zuhruf 28, brahim 24,26, Al-i
mran 64 5 7.04Enbiya Ve Resullerle
Yapılan lahi Konuşma Araf 143,144, Şura 51, Bakara 253, Nisa 164 5 7.04lahi Kelamın Tahrif
EdilmesindekiMesuliyet Bakara 75, Nisa 46, Maide 13,14 4 5.63
Tanıklık Etme Ve Delil Yasin 65, Neml 82, Rum 35, Bakara 118 4 5.63
Nebi Al-i mran 39,45, Nisa 171 3 4.22
Azap Zümer 19,71, Ğafir 6 3 4.22
lahi Güç Ve Kudret Lokman 26, Kehf 109 2 2.81
Kur’an Tevbe 6 1 1.40
Vahiy Tahrim 12 1 1.40Tevbe Bakara 37 1 1.40
Takva Feth 26 1 1.40Peygamberlere Olan
Yardım Saffat 171 1 1.40
Sevap Araf 137 1 1.40Alla'hın Kullarını
Denemesi Bakara 124 1 1.40
Bu cetvele baktığımızda kelime kavramının Kur’an’daki kullanımlarının hangianlamlarda kullanıldıklarını görürüz. Buna göre kelime Kur’an’da çok farklı
manalarda kullanılıyor.74
4- KELMENN FARKLI KULLANIMLARI
4.1. Kelamcılara Göre Kelime
Hem kelime hem de kelam ikisi de tekil veya cümle halinde gelebilir. Dilciler
kelime ile kelamın farklı olduğunu söylerlerken usulcüler bunun hilafına aynıolduğunu söylüyorlar ve bununla alakalı çeşitli deliller getiriyorlar.75 Kelamla alakalı
çeşitli tarifler yapılmıştır. Kelam, Allah’ın zatından ve sıfatlarından ve başlangıç ve
74 Süleyman, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, s2775 Dugeym, Mevsuatu Mustalahati’l- mam Fahreddin er-Razi, s621
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 23/98
17
sonuç itibariyle kâinatın hallerinden slam kanunu üzere bahseden bir ilimdir.76
Kelamın gayesine göre yapılan tarifler arsında Ebu Nasr el-Farabi (v.339/950) ile
Adudüddin el-ci’nin (v.756/1355) tarifleri kabul görmüştür. Bu tarifler şöyledir:
Farabi kelamı, “Kelam sanatı, din kurucusunun açıkça belirttiği belli düşünce ve
davranışları teyit edip bunlara aykırı olan her şeyin yanlışlığını sözle gösterme gücükazandıran bir tartışma yeteneğidir” diye tarif ederken, ci “Kelam, kesin deliller
getirmek ve ileri sürülecek karşı fikirleri çürütmek suretiyle dini inançları kanıtlama
gücü kazandıran bir ilimdir” der. Bu tarifler dışında farklı tarifler de yapılmıştır.77
Kelam âlimleri arasında kelime, dini bir terim olarak Allah’ın konuşma
yetkinliğine sahip bir varlık olduğunu bildiren kelam sıfatına ilişkin tartışmalara konu
olmuştur. Kelamcılar Allah’ın kelam sıfatının bulunduğu üzerinde birleşmiş
olmalarına rağmen bu sıfatın mahiyeti, kadim veya hadis oluşu ve yaratıklartarafından işitilmesinin keyfiyeti üzerinde farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.78
Allah Teala’nın muttasıf olduğu kemal sıfatlarından biri de kelam sıfatıdır.
Kelam, Allah’ın, seslere, harflere ve bu harflerden meydana gelen kelime ve cümleleri
tertip etmeye muhtaç olmaksızın mütekellim olmasıdır. Değişik ayetlerde bu husus
açıkça ortaya konmaktadır. Bütün slam âlimleri Allah’ın mütekellim olduğunda
müttefiktirler. Ancak Allah’ın kelamının mahlûk olup olmayışında slam mezhepleri
arasında ihtilaf vardır. Selef’e göre Kur’an Allah kelamıdır ve mahlûk değildir.
Mutezile âlimleri ise, Kur’an’ın ses, harf, ayet, sure ve cüzlerden meydana geldiğini,
indirilirken hudus alametleriyle vasıflandığını belirterek mahlûk olduğunu iddia
etmişlerdir. Ehl-i sünnet kelamcıları ise kelamı, nefsi ve lafzi olmak üzere ikiye
ayırmışlar ve nefsi kelam, Allah’ın zatı ile kaim, mahiyetinin idrak edemediğimiz
ezeli bir sıfattır demişlerdir. Lâfzî kelam ise, nefsi kelama delalet eden, ses ve
harflerden müteşekkil olan Kur’an lafzıdır. Bu lafzi kelam, ezeli değildir, hadis
özelliklere sahiptir.79
Kelam ilminin temelinde slam’a gelen bir takım sorulara cevap vermek ve
slam’ın üstünlüğünü kanıtlamak gibi bir gayretin olduğunu görüyoruz. Bu şekilde bir
76 Cürcani, Ebü'l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali, et-Ta'rifat , (thk. AbdurrahmanUmeyre), Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1987, s23677 Bu tarifler için bkz. Yavuz, Yusuf Şevki, “Kelam” , A, XXV, 19678 Sinanoğlu, Mustafa, “Kelime” , A, XXV, 21379 Gölcük, Şerafeddin, Süleyman Toprak, Kelam, 3. bs. Tekin Kitabevi, Konya, 1996, s221-222
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 24/98
18
savunma da Halku’l-Kur’an tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Hişam bn Abdülmelik
zamanında sarayda kâtiplik yapan Hıristiyan ilahiyatçılardan Yuhanna ed-Dımaşki,
Müslümanlara karşı Hz sa’nın ulûhiyetini kanıtlamak için Kur’an’da Hz sa’nın
“kelimetullah” olarak vasıflandırılmasından yola çıkarak ilahi kelimelerin yani
Kur’an’ın mahlûk olmadığını ortaya atmıştır. Zira Müslümanların Kur’an’ın mahlûkolduğunu kabul etmeyeceklerini, böyle bir görüşü savunanların zındık telakki
edileceğinin düşünüp Kur’an’ın kadim olduğu görüşünü savunmuştur. Bu durum Ca’d
bn Dirhem ve Cehm bn Safvan gibi Cehmiyye ve Mutezile âlimlerinin gözünden
kaçmamış ve Hıristiyanların iddialarını reddetmek için hem “kelimetullah” olan Hz
sa’nın hem de ilahi kelimelerin mahlûk olduğunu savunmuşlardır.80
Kelam ilmine kelamcılar tarafından bu ismin verilmesinin sebepleri vardır. Bu
ismin verilmesinde kelime ile kelam arasında direk bir bağın olması etkili olmuştur.Nasıl ki mantık ilmi, felsefi konularda kişiye söz söyleme kabiliyeti, gücü
kazandırıyorsa, kelam ilmi de dini mevzularda söz söyleme ve onları ispat etme
kudreti kazandırır. Mantık kelimesi Yunancadaki “logiken”in karşılığıdır. Bu da
“logos”a yani söze ait demektir. Mantık ile kelam arasındaki bu mana benzerliğinden
bu ilme kelam denilmiştir. Ayrıca bu ilim kelama çok ihtiyaç duyduğundan bu isim
verilmiş olabilir. Bir diğer açıklama ise kelam kelimenin yaralamak manasına gelen
“kelm” kökünden türetilmiştir. Yani kalbe tesir eden, kalbe nüfuz eden bir ilim
olduğundan bu ilme kelam ismi verilmiştir.81
4.2. Tasavvufçulara Göre Kelime
Kelimenin en çok kullanıldığı alanlardan biri de tasavvuftur. Kelime
tasavvufta çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. Özelikle tasavvuf erbabının önde
gelenlerinden olan Muhyiddin bn Arabî’nin ıstılahında kelimenin çokça kullanımını
bulmak mümkündür. Kelimeyi en çok kullananların başında bn Arabî geliyor.
bn Arabî’nin eserlerinde, slam Kelamı olarak ifade edilebilecek olan deyimeişaret etmek üzere kullandığı 22’den fazla terim bulunmaktadır. bn Arabî’nin bu
derece zengin terimler kullanmasının nedenleri var. Öncelikle o, çok çeşitli
kaynaklardan, her kaynağın terminolojisini mümkün olduğu kadar muhafaza ederek
80 Yavuz, Yusuf Şevki, “Halku’l-Kur’an” , A, XV, 37181 Gölcük, Kelam, s29-30
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 25/98
19
çıkarmıştır. kinci olarak, onun vahdet-i vücutçuluğu bütün şeylerin son sebebi olan
“Bir Hakikati” için herhangi bir şeyin adını kullanmasını kendisine sağlamaktadır.82
Şehadet âlemindeki varlıkların her biri ilahi isimdir. Ancak ilahi isimlerin
hepsi kemaliyle insan-ı kâmilde tecelli ettiğinden o bu manada bir kelimedir. Buna
bağlı olarak insan-ı kâmil olan peygamberlerin ve velilerin hakikatlerine, özellikle de
Hz Peygamber’in hakikatine (hakikat-ı Muhammediye) kelime denir.83 Nitekim bn
Arabî, peygamberin hakikatlerini anlattığı Fusûsü’l-Hikem adlı eserinin bölüm
başlıklarında kelimeyi bu anlamda kullanmıştır. Eserin üzerine bina edildiği terim de
kelime yani hakikat-ı Muhammediyye kavramıdır. Bu bağlamda her peygamberin
batını bir kelime olmakla sahip olduğu hakikat mertebesi farklıdır. Hakikatlerin
hakikati yani külli kelime Hz Muhammed’in hakikatidir. Diğer bütün varlık
mertebeleri o kelimeden doğar, varlık sebep ve bilgilerini ondan alırlar.
84
Kelime kavramının tasavvufta çokça kullanıldığını söylemiştik. Şimdi bu
farklı kullanımları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
a- nsan-ı kamil, bir bütün olarak ilahi kemali kendi varlığında gerçekleştiren
insan. lahi isimlerin hepsi bu insanda tecelli ettiğinden sadece yeryüzünde değil,
bütün kâinatta Allah’ın halifesi olmaya layıktır.85
b- Bütün peygamberlerin ve velilerin hakikatlerine (mahiyetlerine, manevihüviyetlerine) özellikle Hz Peygamber’in hakikatine (Hakikat-ı Muhammediye’ye) de
kelime denir. Bu anlamda kelime Logos demektir.86
c- Kelimenin nefesle de ilgisi vardır. Telaffuz edilen kelimeler içimizden gelen
nefesin taayyünatı (belirli biçimlere girmiş şekilleri) olduğu gibi, Allah’ın kelimeleri
de (cevher-i vücut da denilen) nefesi rahmanideki taayyunlarından ibarettir.87
d- Tekvin kelimesinin dış alemdeki mazharları olmaları sebebiyle varlıklardan
her biri Allah’ın kelimesidir.88
82 Afifi, Ebü'l-A'la, Muhyiddin bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, (trc. Mehmet Dağ), AnkaraÜniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975, s7083 Afifi, Muhyiddin bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, s7184 Sinanoğlu, “Kelime”, XXV, 21385 Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlü ğ ü, Marifet Yayınları, stanbul, 1991, s28186 Uludağ, a.g.e. s28187 Uludağ, a.g.e. s281
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 26/98
20
e- Dış alemdeki mahiyet, ayn, hakikat ve varlıklardan her biri, taayyun eden
her şey. Bazen bunların iç âlemle ilgili olanlarına manevi ve gaybi kelime, dış âlemle
ilgili olanına da kelime-i vücudiye, mücerred olanlarına ise kelime-i tamme denir. 89
f- Kelimetü’l-Hazret: Külli iradenin sureti ve yaratma aracı olan “kün”
emridir.90 Allah bir şeye “ol” deyince o şey olur. şte buradaki “kün” kelimesi yaratma
vasıtasıdır.91
g- Kelimetullah: Allah’ın kelimeleri, yani Allah’ın yaratıkları
(mahlukatullah).92
h- Kelimat-ı lahiye: lahi kelimeler. Taayyun ederek meydana gelen hakikat
cevheri.93
4.3. Hadislerde Kelime
Hadis kaynaklarında kelime, tekil ve çoğul olarak aynı kökten türetilmiş fiil ve
isim kalıplarıyla sıkça geçmektedir.94 Hadislerde kelime “söz, kelâm” şeklindeki
sözlük anlamıyla Allah’ın,95 Hz. Peygamber’in,96 ashabın97 sözleri yanında
inanmayanların küfrünü98 ve münafıkların nifakını99 beyan eden ifadeleri için de
kullanılmıştır. Öte yandan kimsenin değiştirmeye güç yetiremeyeceği Allah'ın
kanunları, hükümleri kelime ile de belirtilmiştir100 “Kelimetullah”,101 “kelimetün
88 Kehf 18/10989 Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed, Istılahatü's-Sufiyye, (thk.Muhammed Kemal brahim Cafer), el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1981, s6890 Yasin 36/8291 Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed, Letaifü’l-A’lam fî şarati Ehli’l-Elham, (tashih Mecid Hadizade), Merkez-i Neşr-i Miras-ı Mektub[Miras-ı Mektub], Tahran, 2000,s48692 Uludağ, a.g.e. s28193 Cürcani, et-Ta'rifat , s23894 Wensinck, Arent Jean (1358/1939), el-Mu'cemü'l-Müfehres li-Elfazi'l-Hadisi'n-Nebevi (Concordanceet ndices de la Tradition Musulmane), E. J. Brill, Leiden, 1967, k-l-m mad.95 Buhari, Ebu Abdullah Muhammed b. smail, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, (trc. Mehmed Sofuoğlu),
Ötüken Neşriyat, stanbul, 1988, “îmân”, 1296 Müslim, Ebü'l-Hüseyin el-Kuşeyri en-Nisaburi b. el-Haccac, Sahihi Müslim, (neşr. Muhammed FuadAbdülbaki), El-Mektebetü'l-slamiyye, stanbul, t.y. “Fezâilü’s-sahâbe”, 71, Buhârî, "”lim”, 30, “Ri-kak”, 4197 Nesai, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb, Sünenü'l-Kübra, (thk. Abdülgaffar SüleymanBündari, Seyyid Kesrevi Hasan), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1991, “Tatbîk”, 11098 Buhârî, “Rikâk”, 23; Müslim, “Zühd” 4999 Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybani, el-Müsned , Çağrı Yayınları,stanbul, 1982, II, 286, 390100 Nesâî, “Cihâd”, 42101 Buhârî, “lim”, 45, “tevhid”, 28
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 27/98
21
tayyibetün”,102 “kelimetü't-takva”103 gibi terkiplerle kelime-i tevhid ve genel olarak
Allah’ın insanlığa gönderdiği son din kastedilmiştir. Bazı hadislerde Hz. sa’nın
Allah’ın kulu, resulü, Meryem’e ilkâ ettiği kelimesi (kelimetullah) ve O’ndan bir ruh
olduğu ifade edilir.104 Bu tür rivayetlerin dışında Habeşistan’a hicret eden ashabın
sözcüsü Cafer b. Ebû Talib’in, Habeş necâş îsinin isteği üzerine Hz. sa hakkındakikanaatlerini aktarırken onun Allah’ın kulu, resulü, ruhu ve Meryem’e ilkâ ettiği
kelimesi olduğu şeklindeki ifadesi de bu bakımdan anlamlıdır.105 Ebû Ubeyd’in,
sa’nın Allah’ın kelimesi olmasını onun Allah’ın “kün” emri neticesinde var
olmasıyla açıkladığı rivayet edilmektedir.106
4.4. Hıristiyanlıkta Kelime
Hz sa Kur’an’ı Kerim’de sa bn Meryem ve Mesih olarak geçmektedir.
Kendisine ncil verildiği ve Hz Peygamber’i müjdelediği anlatılıyor. Hz sa
kendisinden sonra gelecek olan peygamberi yani Hz Muhammed’i müjdelemiştir.107
Kur’an’da Hz sa Allah’tan bir ruh ve kelime olarak adlandırılır.108 Hıristiyanlıkta ise
sa Mesih, Tanrı’nın oğlu, dolayısıyla Tanrı kabul edilmektedir.
Hıristiyanlıkta sa, tarihi olduğu kadar hatta ondan daha fazla teolojik yönden
önem taşımaktadır, zira bu dinin temel nassları sa ile ilgilidir. Hıristiyan inancına
göre sa Allah’ın bedenleşmiş kelamıdır, dolayısıyla tanrıdır. Tanrı’nın yaratılmamış
olan ezeli mesajı bedenleşmiş olup sa olarak insanlar arasında yaşamaktadır. Busebeple Hıristiyanlar sa’ya “Tanrı oğlu, rab, Mesih” unvanlarını vermektedirler.
ncillerde Tanrı’nın ondan “oğlum”, onun ise Tanrı’dan “babam” diye bahsettiği
çeşitli pasajları sa’nın ilahlığına delil olarak getirmişlerdir.109
Bazı Hıristiyan ilahiyatçılar Hz sa’nın Kur’an’da “kelimetullah” olarak
bahsedilmesinden yola çıkarak Hz sa’nın uluhuyetine delil getirmeye çalışmışlardır.
Nasıl ki “keimetullah” mahlûk değilse aynı şekilde Hz sa da mahlûk değildir. Çünkü
o, Kur’an’da “Allah’ın bir kelimesi ve Allah’tan bir ruh” olarak geçmektedir. Buna
102 Müsned, II, 316, 374; Müslim, “Zekât”, 56103 Buhârî. “îmân”, 19104 Müsned, V, 314; Buhârî, “Enbiyâ”, 47; Müslim, “iman”, 46105 Müsned, I, 203,461; V, 292106 Buhârî, “Enbiyâ”, 47107 es-Saf 61/6108 Al-mran 3/39, en-Nisa 4/171109 Harman, Ömer Faruk, “sa”, A, XXII, 468
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 28/98
22
slam âlimlerinden özellikle mutezili âlimler karşı çıkmışlar ve her ikisinin mahlûk
olduğunu savunmuşlardır.110
110 Sinanoğlu, “Kelime”, XXV, 213
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 29/98
23
KNC BÖLÜM
KELME KAVRAMININ KUR’AN’DAK KULLANIMLARI
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 30/98
24
1. SM TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI
1.1. Kelimetullah
Kur’an’da “kelimat” veya “kelimetullah” şeklinde kullanımlar çoktur.
Damegani Kur’an’daki “kelimeler”in yedi farklı kullanımlarının olduğunusöylemektedir. Ona göre bu kullanımlar şunlardır: 1- Hac menasikleri. Bakara suresi
124. ayette geçen “Bir zamanlar Rabbi brahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları
tam olarak yerine getirdi” kelimeler hac menasikleridir. 2- Hz Âdem’in denendiği,
imtihan edildiği kelimeler. 3- Kelime-i tevhid. 4- Allah’ın sun’unun acaiplikleri. 5-
Hz sa. 6- Allah’ın dini. 7- Kendi kelamı olan Kur’an.111
Damegani “kelimetullah”ın tasnifini “kelime”nin Kur’an’daki genel
kullanımlarını göz önünde bulundurarak yapıyor. Bizim bu başlık altında yapacağımız
tasnif ise “kelimetullah”ın Kur’an’daki kullanımlarını esas alarak yapacağız. Bu
başlık altında sadece Allah’a izafe edilen “kelimeler”i vereceğiz. Biz sadece
“kelimetullah”ı ve ne olduğunu sekiz başlık altında inceledik.
1.1.1. Allah’ın Hükmünde Bir Eksiklik Yoktur
Bir şeyin tamam olması, harici başka bir şeye ihtiyaç duyulmaması anlamına
gelir. Nakıs olan ise harici bir şeye ihtiyaç duyan şeydir.112 Kur’an’da Allah’ın
kelimesinin tam olduğundan ve Allah’ın nurunu tamamlayıcı olduğundan
bahsedilir.113 “ Rabbinin sözü, do ğ ruluk ve adalet bakımından tamamlanmı ştır. O’nun
sözlerini de ğ i ştirecek kimse yoktur. O i şitendir, bilendir .”114 Taberi (v.310/923)
“Rabbinin kelimesi”nden kasıt Kur’an olduğunu söyler. Nitekim Araplar bir kişinin
şiirinden, kasidesinden bahsederken “falanın kelimesi” diye bahsederler. Onların
bundan kastettikleri şairin şiirdir.115 Fahreddin Razi (v.606/1209) ise, bu ayetteki
“Rabbinin kelimesi”nin va’d, vaid, sevab ve ikab olduğunu ve bunlarda bir
değişikliğin söz konusu olamayacağını söyler. Kur’an’da bulunan şeyler iki çeşittir:
Haber ve teklif. Eğer onlar haber cinsinden ise, Allahın kelimesi doğrulukça
111 Damegani, Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed, el-Vücuh ve'n-Nezair li-Elfazi Kitâbillahi'l-Aziz,Vezaretü'l-Evkaf, Kahire, 1992/1412, II, 186-187112 sfehani, el-Müfredat , s168113 es-Saf 61/8114 Enam 6/115115 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XII, 62
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 31/98
25
tamamlanmıştır. Teklif cinsinden ise, adaletçe tamam olmuştur.116 Burada kelime
hüküm manasınadır. Kelime diye adlandırılan hükümler söz veya fiil ile ilgili olabilir.
Cenab-ı hak burada kelimesini sıdk ve adl ile tarif etmiştir. Kelime hem söz hem de
fiil ifade ettiği için sözün doğruluğunu ifade eden “sıdk” kelimesi, fiil
değişmemezliliğini, devamlılığını ve doğrulunu ifade eden “adl” kelimesikullanılmıştır.117 “Sıdk” haber verme ve vaad-vaidlerde kullanılır, “adl” ise
hükümlerde kullanılır.118
Müfessirlerden birçoğunun ayette geçen “kelime”nin Allah’ın kelamı yani
Kur’an olduğunu söylediklerini yukarıda ifade ettik. Ayrıca Allahın dini manasına da
kullanılmıştır.119 بر آ تو ayet-i kerimesi ید آأ ما “ Bu gün size dininizi
tamamladım”120 ayeti gibi ayetlere bir işarettir. Yani Rabbinin ahkâmı ve dini
tamamlandı manasına gelebilir.
121
Allahın kitabı Kur’an’dır, onu hiç kimse tahrif edemez demektir.122
Hadislerde Allah’ın kelimesinin tamam olması, Allah’ın vereceği nusret ve
ileride nasib edeceği fütuhatlara bir işaret olarak kullanılmıştır. Hz Peygamber (s.a.s)
Hendek gazvesinde kuyu kazarken sert bir kayaya denk gelmiş, Hz Peygamber kayayı
kendi elleriyle parçalamıştır. Üç darbede parçalamış ve her vuruşta bu ayeti
okumuştur. Bu sözleriyle Bizans’ın, ran’ın dize getirileceğini gaybi olarak haber
vermiştir. Bunun Allah’ın bir hükmü olduğunu, kesin gerçekleşeceğini ifade etmek
için bu ayeti okumuştur.123
1.1.2. Allah Teala Hakkı Kelimeleriyle Ortaya Koyar
Allah müminlere bazı vaadlerde bulunur, fakat bu vaadlerin gerçekleşmesi için
bazı sebeblerin yerine getirilmesi gerekir. Biz imtihan dünyasında olduğumuzdan
dolayı olaylar sebepler planında işler. Cenab-ı Hak Asr-ı Saadette Hz Peygamber ve
onun ashabına vaadlerde bulunmuş ve zaman içinde bu vaadlerin hepsi
116 er-Razi, Ebû Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin, et-Tefsirü'l-Kebi (Mefatihü'l-Gayb), Beyrut, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, 1934, XIII, 160-161117 sfehanî, el-Müfredât s723118 Alusi, Ebü's-Sena Şehabeddin Mahmud b. Abdullah, Ruhü'l-Meani fî tefsiri'l-Kur'ani'l-Azim, Daruhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y. VIII, 10119 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10120 Maide, 5/3121 sfehanî, el-Müfredât , s723122 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10123 Nesai, Kitabü’l-Cihad, 28
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 32/98
26
gerçekleşmiştir. Mesela Hudeybiye gazvesinde Fetih suresi nazil olmuş ve müminlere
Mekke’nin fethi müjdelenmiştir.124 Bu sure Hudeybiye’de müminler çok şiddetli
hüzün içindeyken nazil olmuş ve Müslümanları teselli etmiştir.125 Allah müminlere
olan vadini devam ettirmiş ve Bedir Gazvesinden önce Müslümanlara iki taifeden
birini vaat etmişti. “ Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kurey ş ordusundan) birinin sizin oldu ğ unu vâdediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın)
sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekle ştirmek ve (Kurey ş
ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu (Bunlar,) günahkârlar
istemese de hakkı gerçekle ştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi.”126
Bu ayet Bedir gazvesiyle alakalı olarak nazil olmuştur. Hz Peygamber (sas)
Şam’dan dönen Ebu Süfyan kafilesini yakalamak ve ellerindekini almak için yola
çıkmış, bu şekilde Mekkelilere ekonomik açıdan bir darbe vurmayı hedeflemişti. HzPeygamber’in kendisini takip ettiğini haber alan Ebu Süfyan müthiş bir korkuya
kapılmış ve olanları haber vermek üzere Mekke’ye hemen bir haberci göndermişti.127
Rasulullah sadece kervanı vurma hedefinde olduğu için birçok sahabi hafif silahlarla
iştirak etmişlerdi. Diğer taraftan bütün Mekke ahalisi büyük bir hazırlığa girişmiş ve
Müslümanların üç katı kadar asker toplamışlardı. Başlarında da Ebu Cehil vardı.128 O
esnada Cibril (as) indi ve Cenab-ı Hakkın iki taifeden birini -yani Şam kafilesi veya
Kureyş ordusu- vaat etti. Hz Peygamber bununla alakalı ashabıyla istişare etti fakat
onlar daha kolay gibi görünen kervanı takip edip vurmayı tercih ettiler. Bunun üzerineHz Peygamber’in yüzlerinde kızgınlık emareleri meydana geldi. Daha sonra kervanın
kaçtığı haber verilince yine isteklerinde ısrar ettiler. Hz Peygamber’in hiddeti daha da
arttı. Hz Ebubekir ve Hz Ömer Hz Peygamber’e güzel sözler söylediler. Sad bin
Ubade de ayağa kalkarak “Ey Allahın Rasulü emrine bak, işini icra et, vallahi Aden
Körfezine gitsen Ensardan bir adam geri kalmaz” dedi.129
124 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVIII, 77125 Vahidi, Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi, Esbabü'n-Nüzul, (thr. Asım b.Abdülmuhs Hamidan), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1991, s382126 Enfal 8/7-8127 bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik, es-Siretü'n-Nebeviyye, (thk. Süheyl Zekkar ;şrh. Vezir el-Magribi), Darü'l-Fikr, Beyrut, 1992, I, 442128 Hamidullah, Muhammed, slam Peygamberi: Hayatı ve Faaliyeti, (çev. Salih Tuğ), 6. bs. rfanYayınevi, stanbul, 2003, s224129 Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, (sdl. smail Karaçam, Emin Işık), FezaGazetecilik, stanbul, t.y. IV, 204
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 33/98
27
Yukarıda mealini verdiğimiz ayet Allah’ın takdirini ifade ediyor. Bedir
savaşında murad-ı ilahi Müslümanlara müşriklere karşı şerefli bir zafer vermek idi.
Ayetin başı Müslümanlara şerefli olan bir şeyi vaat ederken Müslümanlar bir an için
muradı ilahiye uygun olmayan daha kolay bir şeyi seçmek istemişlerdi. Hâlbuki
muradı ilahi yüksek işler, kelime-i hakkın ilası, kâfirleri kahretmekti. BöylelikleAllahın iradesiyle insanların isteklerinin ne kadar farklı olduğunu göstermekti. Burada
dikkat edilmesi gereken husus Allah Teala bu ihkakı hakkı doğrudan yaratmasıyla
değil, kelimatı vasıtasıyla, yani emriyle yapmak istiyordu. Yoksa Allah Teala’nın
kelimatıyla, doğrudan cebri yaratmasıyla yaptığı ve yapacağı şeylerde çalışma ve
insan iradesinin hiçbir hükmü yoktur.130
Ayet-i kerimede geçen ihkakı hakkın manası, hakkın ortaya konulması, açığa
çıkarılması ve kuvvetlendirilmesi demektir.
131
Cenab-ı Hak kelimeleriyle, yanihüccetleriyle, bürhanlarıyla hakkı ve hak slam’ı tahakkuk ettirecek, sağlamlaştıracak
ve açıklayacaktır.132 Suçluların hoşuna gitmese de Allah sözleriyle gerçeği ortaya
çıkaracaktır.133 “ Allah batılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Ş üphesiz O
kalplerde olanları bilendir .”134
1.1.3. Kelimetullah Yücedir
Allah yüce olduğu gibi O’na ait her şey de yücedir. Bu yücelik Cenab-ı Hakla
alakalı olan her şeyde vardır. Onun peygamberleri varlıkların en yüceleridir. Onundavası en yüce davadır. nsanlar Allah’a dayanarak yücelirler ve O’nun adıyla değer
kazanırlar. Kur’an da Allah sözü olduğu için kelamların en şereflisi ve en yücesidir.135
Allah’a davet eden de sözlerin en güzelini söyler.136 Allah’ın kelimelerinden
Kur’an’da sıkça bahsedilir. O kelimelerin yüceliği ise şu ayette ifade ediliyor: “E ğ er
siz ona (Resûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli de ğ il); ona Allah yardım
etmi ştir: Hani, kâfirler onu, iki ki şiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den)
çıkarmı şlardı; hani onlar ma ğ aradaydı; o, arkada şına ‘üzülme, çünkü Allah bizimle
beraberdir’ diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sa ğ layan) emniyetini indirdi,
130 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 205131 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XV, 128132 bn Kesir, Ebü’l-Fida madüddin smail b. Ömer, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, (thk. Sami b.Muhammed es-Selame), Daru Tayyibe, Riyad, 1997/1418, IV, 16133 Yunus 10/82134 Şura 42/24135 ez-Zümer 39/23136 Fussilet 41/33
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 34/98
28
onu sizin görmedi ğ iniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı.
Allah’ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.”137
Küfür kelimesinden kasıt Allaha şirk koşmaktır. Kelimetullah ise onun dini,
tevhid veya kelime-i tevhidin kendisidir. Allah Teala şirki kahr ve mağlup etmiş,
mahvedip iptal etmiştir.138 Küfür kelimesi, müşriklerin Daru-n Nedve’de hicret
esnasında Hz Peygamber’i yakalayıp öldürmeleri sözlerine ima veya şirk olabileceği;
kelimetullahın da Allah'ın onların bu tuzaklarını boşa çıkarması vaya kelime-i tevhid
olabileceği görüşünde olan müfessirler vardır.139 Allahın kelimesinin hücceti ve
hükümleri üstündür, yücedir manasına geldiği de ifade edilmiştir.140
Allah kelimesini daima yüce tutar. Bunu, peygamberi en zayıf anındayken
yaptığı gibi Müslümanların güçlü oldukları zamanlarda da yapar. Allah’ın davasına
sahip çıkanların azlığı onun kelimesini alçaltmaz. Bilakis onun kelimesi her halükarda
yücedir. Allah nasıl ki peygamberi sadece yanında en sadık arkadaşı varken ve
yanlarında hiçbir kuvvet yokken onlara yardım etti, aynı şekilde yanında ordular
olduğu halde kendisine yardım etmediklerinde yine kelimesini yüceltir ve buna
kadirdir ve onların oturup peygambere yardım etmemeleri Allah’a herhangi bir zarar
vermez.141
1.1.4. srailoğulları’na Olan Sözü
srailoğulları, Kur’an’da ehl-i kitap olarak geçer. “Ehl-i Kitap” tabiriyle
müşriklerden ayırt etmek için, vahiy yoluyla nazil olmuş kitapları (Tevrat, Zebur,
ncil) bulunan Yahudi ve Hıristiyanlar kastedilir.142
K.Kerim, “srailoğulları” ve “Yahudiler” diye iki ayrı ıstılahı kullanmış ve
bunları birbirinden farklı konumlarda kullanmıştır. Yahudilerle srailoğulları bir
değildir. Kur’an salihlerden, peygamberlerden bahsederken srailoğulları,
137 Tevbe 9/40138 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XIV, 261139 Alusi, Ruhü'l-Meani, X, 98–99140 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10141 bn Aşur, Muhammed Tahir b. Muhammed b. Muhammed et-Tunusi, Tefsirü’t-Tahrir ve't Tenvir ,y.y., t.y. VI, 201142 Kara, Necati, Kur'an'a Göre Hazreti Musa, Firavun ve Yahudiler , 2. bs. Seha Neşriyat, stanbul,1991, s. 85
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 35/98
29
zemmederken Yahudiler veya ehl-i kitap diye adlandırıyor. srailoğulları ve Yahudiler
arasında fark vardır.
K.Kerim Hz Peygamber Medine’ye hicret etmeden önce Yahudiler hakkında
“srailoğulları” ıstılahını mutlak manada kullanmıştır. Fakat Hz Peygamber Medine'ye
hicret etikten sonra o millet hakkında “Yahudiler” kelimesini kullanmıştır.143
Allah srailoğulları'na çok büyük nimetler bahşetmiştir. Âlemlere üstün
kılınmaları144, ilme nail olmaları145, onlara birçok peygamberin gelmesi,146 sabırları
karşısında yerin doğularının ve batılarının verilmesi147 bunların başlıcalarıdır. Fakat
bütün bu nimetler karşısında onlar nankörlük etmişler, Allah’a isyan etmişler,
buzağıya tapmışlardır.148 Ayrıca bizim konumuzla alakalı olarak srailoğulları’na
verilen nimetleri anlatan ve Allah’ın onlara verdiği sözü ifade eden şu ayet de vardır:
“ Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (Yahudileri) de, içini bereketle doldurdu ğ umuz
yerin do ğ u taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına kar şılık Rabbinin
srailo ğ ulları’na verdi ğ i güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta
olduklarını ve yeti ştirdikleri bahçeleri helâk ettik .”149
srailoğulları’na verilen nimetlerin hepsi Allah'ın onların gayretlerine,
sabırlarına bakmaksızın verdiği nimetler değildir. Verilen bazı nimetler onların
sabırları, metanetleri ve Allah’a itaatleri karşısında verilmiştir. Araf 157. ayet de bunu
teyit ediyor. Ayetteki birtakım kullanımlar bunu bize açıkça ifade ediyor. ب صوا
buradaki “ب ” harf-i ceri, sebebiyedir. manlarının kuvveti sonucu yüceltilmişler ve
onlara ayette bahsedilen nimetler bahşedilmiştir. Bunu bir başka ayette de görüyoruz.
Cenab-ı Hak Secde suresi 23-24. ayetlerde şöyle buyuruyor: “Ş u bir gerçektir ki, sana
verdi ğ imiz gibi Musa’ya da kitap vermi ş , sana vahyetti ğ imiz gibi ona da
vahyetmi ştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldı ğ ından hiç tereddüdün olmasın.
Biz ona verdi ğ imiz kitabı, srailo ğ ulları’na rehber kıldık. Onlar sabretti ğ i ve
ayetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe biz, emir ve ir şadımızla onlardan
143 Halidi, Salah Abdülfettah, e ş-Ş ahsiyetü'l-Yahudiyye min Hilali'l-Kur'an, Darü'l-Kalem, Dımaşk,1987, s38-39144 Bakara 2/47145 Yunus 10/93146 Maide 5/70147 Araf 7/137148 Bakara 2/153149 Araf 7/137
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 36/98
30
do ğ ru yolu gösteren önderler tayin ettik.” “اوص ” kelimesinde bu ihsanın vakitli ve
bazı şartlara bağlı olduğu ifade ediliyor. Onlar bu şartları taşıdıkça Allah onlara bolca
nimet vermiş, onlar bu özelliklerden uzaklaştıkça da Allah nimetlerini kesmiştir.150
srailoğulları Firavun’un eziyetlerine, işkencelerine veya Allah’a kullukta
sabretmeleri sebebiyle151 Cenab-ı Hak, onların düşmanlarını helak etme ve yeryüzüne
onları mirasçı kılması şeklinde tam manasıyla onlara verdiği sözü yerine getirdi.
Çünkü ayette kelime-i hüsna terkibi kullanılmış. “ت” fiiliyle kullanılması verilen
sözün tam manasıyla yerine getirildiğini gösteriyor.152
Ayette Allah’ın verdiği sözünün gereği olarak onları ülkenin doğularına ve
batılarına varis kıldığı ifade edilmektedir. Tefsirlerde ülkenin doğuları ve batılarıyla
alakalı çeşitli rivayetler vardır. Şam ve Mısır, sadece Şam’ın doğusu ve batısı, yani
tamamı, sadece Şam’ın bulunduğu yer.153 Bazıları Şam’ın doğuları, Mısır’ın batıları
demişlerdir. Çünkü Mısır Firavun’un tasarrufu altındaydı.154
1.1.5. Allah’ın Va’di, Nusreti
Bazı ayetlerde Allah’ın kelimesi, Allah’ın müminlere nusret ve zafer va’di,
yahut da inkarcılara bu dünyada azap etmeyip, onların hesaplarını ahirette göreceğine
dair sözü ve takdiri manalarına gelmektedir. “ Andolsun ki senden önceki
peygamberler de yalanlanmı ştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine
ra ğ men sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yeti şti. Allah’ın kelimelerini
(kanunlarını) de ğ i ştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin
haberlerinden bazısı sana da geldi.”155 Yani önceki peygamberler de tekzibe
uğramışlar, onların da ashabına eza ve cefa edilmiş; ama sonunda onlara
“Kelimetullah” olan Allah’ın yardımı ve zaferi gelmiştir. “ Andolsun ki, peygamber
kullarımıza söz vermi şizdir. Onlar mutlaka zafere ula şacaklardır. Bizim ordumuz
şüphesiz üstün gelecektir. Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.”156 Çünkü
Allah: “Ben ve Resullerim elbette galip geliriz” diye hükmetmi ştir. Ş üphesiz ki Allah
150 Halidi, e ş-Ş ahsıyyetu’l- Yehudiyye, s113151 Maverdi, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib, en-Nüket ve'l-Uyun Tefsiri'l-Maverdi, (racaahues-Seyyid b. Abdülmaksud b. Abdürrahim), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1992, II, 254152 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIV, 222153 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, II, 254154 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIV, 221155 Enam 6/34156 Saffat 37/171-174
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 37/98
31
çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.”157 Bu galibiyet de iki şekilde olur. Savaşta meydana
gelen galibiyet veya savaş olmadan bir peygamberin gönderilerek onun eliyle delil ve
hüccetle meydana gelen galibiyet.158
Yukarıda mealini verdiğimiz ayet-i kerimede peygamberlerin galebesinin
Allah’ın bir yazgısı olduğunun bildirilmesi, bu hususun nasıl bir takdir ve kanun
olduğunu ifade etmesi bakımından dikkat çekicidir. Peygamberlere ve müminlere
Allah’ın bu yardım va’di Kelimetullah gibi,159 inkârcılara ve asilere olan şu tehdidi de
Allah’ın bir kelimesidir, yani hem kanunu, hem de takdiridir. “ Rabbin dileseydi bütün
insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa dü şmeye devam edecekler.
Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için
yarattı. Rabbinin, ‘ Andolsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduraca ğ ım’
sözü yerini buldu”
160
sözü gerçekleşecektir. Allah Teala bu durumu ezeli ilmi ile biliptakdir ettiği için böyle buyurmuştur. Çünkü onlar Allah’ın emirlerine muhalefet ettiler
ve onu inkâr ettiler.161 Nitekim şöyle buyurur: “ şte böylece Rabbinin yoldan çıkanlar
hakkındaki ‘Onlar inanmazlar’ sözü gerçekle şmi ş oldu.”162 “Gerçekten haklarında
Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar, inanmazlar. Kendilerine (istedikleri) bütün
mucizeler gelmi ş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır .”163
1.1.6 Allah'ın Kelimesi Değişmez
Cenab-ı Allah’ın gerek peygamberlerine ve onların müminlerine olan yardımve zafer hususundaki ve gerekse diğer konulardaki sözü değişmez ve
değiştirilemez.164 لما ت “Onun sözlerini de ğ i ştirecek yoktur ” ifadesi birçok
ayette tekrar edilir.165 Kur’an’ı Kerim’in bu ifadesi ile ilgili değişik açıklamalar
yapılmıştır. Kelimetullah Allah’ın kitabı demektir. Onu neshedecek hiçbir nebi ve
157 Mücadele 58/21158 Semerkandi, Ebü'l-Leys mamülhüda Nasr b. Muhammed b. Ahmed, Tefsirü's-Semerkandi, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1993, III, 339159 Alusi, Ruhü'l-Meani, V, 137160 Hud 11/118–119161 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XV, 538, bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, IV, 363162 Yunus 10/33163 Yunus 10/96-97164 Alusi, Ruhü'l-Meani, VII, 137165 Enam 6/34-115; Kehf 18/27
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 38/98
32
hiçbir kitap gelmeyecektir. Onu kimse tahrif edemeyecek, değiştiremeyecek demektir.
Çünkü müşrikler “bundan ba şka bir Kur’an getir veya de ğ i ştir”166 demişlerdi.167
Allah’ın kelimelerini değiştirecek yoktur demek, ne dünyada ne de ahirette
Allah’ın hükmünün aksine bir hüküm verebilecek veya O’nun hükmünü aksine
çevirebilecek kimse yoktur, demektir.168 Biraz farkla Allah’ın ahkâmını değiştirecek
kimse yoktur. Onlar ezeli ve ebedi oldukları için tebdil ve zeval kabul etmezler,
demektir. Allah’ın kelimeleri, Allah’ın değişmeyen va’d, vaid, sevap ve ikab
cinsinden şeyleri de olabilir .ي لا لی م “ Benim huzurumda söz de ğ i ştirilmez”169
ve yine Hz Peygamber’in “Kıyamete kadar olacak şeyler hakkında kalem
kurumuştur” yani hüküm verilip bitmiştir, kabilinden haber verdiği bilgidir. Allah'ın
hükmü ezelde hâsıl olmuştur. Ondan sonra bir şey meydana gelmez, demektir.170 Aynı
zamanda Allah Teala’nın kitaplarında haber verdiği şeylerin zamanında meydanagelmesini veya meydana geleceği zamanı değiştirebilecek hiç kimse yoktur,
demektir.171 Çünkü “ Allah asla sözünden dönmez.”172 “ Rabbimiz! Bize,
peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-
rüsva etme; şüphesiz sen va’dinden caymazsın!”173 “ Dünya hayatında da ahirette de
onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla de ğ i şme yoktur. şte bu, büyük
kurtulu şun kendisidir .”174 Bu ve benzeri ayetler bize Cenab-ı Hakk’ın kelimelerinin
değişmediğini ve nasıl söylemişse o şekilde meydana geldiğini ifade eder. Çünkü
mutlak güç sahibi ve her şeye gücü yeten bir yaratıcının sözünden dönmesi, yerinegetirememesi düşünülemez. Sözünü yerine getirememek bir acziyet ifadesidir ve bu
da Allah’a yakışmaz. nsanlar söz verirler ve yerine getiremeyebilirler. Çünkü
insanlar birçok halleriyle acziyet içindedirler ve sözlerini, söylediklerini yerine
getirememeleri onlar için çok büyük bir kusur sayılmaz.
166 Yunus 10/15167 sfehanî, el-Müfredât, s724; Taberi, VIII, 9168 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, III, 322169 Kaf 50/29170 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIII, 161-162171 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XII, 62172 Al-i mran 3/9173 Al-i mran 3/194174 Yunus 10/64
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 39/98
33
1.1.7 Kelimetullah Hz sa’dır
Hz sa ve Hz Meryem’in isimleri Kur’an’ın birçok yerinde geçmektedir. Hz
sa (as) Kur’an’da 25 yerde, Mesih şeklinde 11 ayette, Meryem’in ismi ise 34 yerde
geçmektedir. Kur’an’da geçiş şekilleri şu şekildedir: sa olarak 9 defa, sa bn
Meryem şeklinde 13 defa, Mesih şeklinde 3 defa, Mesih bn Meryem şeklinde 5 defa,
Mesih sa bn Meryem şeklinde 3 defa, bn Meryem şeklinde 2 defa, Meryem
şeklinde 10 defa ve Meryem Binti mran şeklinde ise sadece Kur’an’ın bir yerinde
geçmektedir.175
Kur’an’da Hz sa’ya kelime denilmesinin çeşitli sebepleri vardır. Bunları şu
şekilde sıralayabiliriz:
1- Hz sa’nın yaratılması Allah’ın “ol” emri ile olmuştur. O bir babanınvasıtası olmadan meydana gelmiştir. Nasıl ki mahlûk “halk”, makdur “kudret” olarak
adlandırılıyorsa aynı şekilde “ol” emriyle meydana gelen Hz sa’ya da “kelime”
denilmiştir. Bu şekilde bir kullanım Arapçada yaygın bir kullanımdır.
2-Hz sa daha çocukken konuşmaya başlamıştır. Allah ona daha çocukken
kitap vermiştir. Hz sa’nın özelliklerinden biri de iyi bir konuşmacı ve iyi bir mübelliğ
olmasıdır. Böyle olan birine bu şekilde bir kullanım uygun düşer. Mesela çok cömert
olan bir adama ن جد denilir. Yani çok cömert, adeta cömertlik kesilmiş manasında
masdarı kullanılır.
3- Kelime hakikatleri ve manaları ifade ediyor. Hz sa da hakikatlere ve ilahi
esrara irşat ediyor. Bundan kendisine kelime denilmiştir.
4- Kendinden önceki peygamberler onu müjdelemişlerdi. Hz sa gelince işte o
müjdelenen söz, kelime manasında ona kelime denilmiştir. 176
Al-i mran, 39, 45. ve Nisa 171. ayetlerinde geçen Allah'ın kelimesinin Hz sa(as) olduğunda müfessirlerin cumhuru müttefiktirler.177 Bu ayetlerde geçen kelimeyle
alakalı farklı bir takım görüşler gelmekle beraber genel kanaat kelimeden kasıt Hz
175 Ebû Vendi, Riyaz, sa ve Meryem Fi'l-Kur'an ve't-Tefasir, Darü'ş-Şuruk, Amman, 1996, önsöz176 Dugeym, Mevsuatu Mustalahati’l- mam Fahreddin er-Razi, s626177 Bkz. Taberî, Tefsirü't-Taberî , VI, 371, 415; bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, II, 37; er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 35, 50
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 40/98
34
sa’dır. “ Zekeriyya mabette durmu ş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler:
Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime’yi tasdik edici, efendi, iffetli ve
sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler .”178 “ Melekler demi şlerdi ki: Ey
Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor. Adı Meryem o ğ lu sa’dır.
Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakınkıldıklarındandır .”179 “Ey ehl-i kitap! Dininizde a şırı gitmeyin ve Allah hakkında,
gerçekten ba şkasını söylemeyin. Meryem o ğ lu sa Mesih, ancak Allah’ın resulüdür,
(o) Allah’ın, Meryem’e ula ştırdı ğ ı ‘kün: Ol’ kelimesi(nin eseri)dir, O’ndan bir ruhtur.
(O’nun tarafından gönderilmi ş yahut teyit edilmi ş yahut da Cebrail tarafından
üfürülmü ş bir ruhtur). Ş u halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. ‘(Tanrı)
üçtür’ demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek
Allah’tır. O, çocu ğ u olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi
O’nundur. Vekil olarak Allah yeter .”180 Bu ayeti kerimelerde Hz sa’nın Allah’tan birkelime olduğu açıkça ifade edilmektedir.
م ب denilmesi, Allah’tan bir risalet ve “O’nun kulundan bir haberdir”
demektir. Yani melekler Meryem’e, Allah tarafından sa’yı ve risaletini kendisine ilka
etmesini emrettiği kelimesini müjdelemişlerdi; yani Allah’ın kendisinden kocasız ve
erkeksiz bir çocuk yaratacağı müjdesini daha doğrusu bu müjde sözünü vermişlerdi.181
Kelimenin müjde manasına da olduğu da söylenmiştir. Nitekim ncil de müjde
manasına gelir.182
Elmalılı Hamdi Yazır (1361/1942) telaffuz olunan anlamlı sesler veyazıların yanında âleme bakıldığında görme duyusuyla zihinde bir tesir meydana
getirerek cüzi veya külli bir anlama delalet eden belli varlıklara da kelime
denilebileceğini, Hz sa’nın kelime oluşunu da böyle anlamak gerektiğini ifade eder.
Ayrıca م ب ifadesindeki kelimenin belirsiz olarak kullanılmasının sa’nın
yaratılışındaki gariplik ve tuhaflığa, bilinen yaratılış tarzına uymayan bir farklılığa,
dolayısıyla Hz sa’nın mucizevî bir şekilde babasız yaratılışına işaret ettiğini söyler.
Kelimenin Mesih oğlu sa olarak adlandırılması da Hz sa’nın Hıristiyanların teslis
anlayışındaki gibi Allah’ın değil ancak Meryem’in oğlu olduğun vurgular; dolayısıyla
178 Al-i mran 3/39179 Al-i mran 3/45180 Nisa 4/171181 Taberî, Tefsirü't-Taberî , IX, 418-419182 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 147
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 41/98
35
sa’nın kelime olarak Allah’a, oğul olarak ise Meryem’e nisbet edilmesi gerektiğini
ifade eder.183
Kelime, manalar ve hakikatler ifade eder. sa (as)’ın da ilahi esrar ve
hakikatlere irşad etmesinden dolayı kendisine bu isim verilmiş olabilir. Allah, Hz
sa'nın kendisiyle hidayet ettiği gibi onu sözüyle de doğru yolu gösterir. Bu yönüyle
ona kelimetullah denmiş olabilir.184
Kelimetullah Allah’ın kudret ve meşieti manasına da gelir.185 Al-i mran 39.
ve 45. ayetlerindeki Hz sa demek olan kelimenin nekre olması, onun Allah tarafından
bir kelime, bir fiil ve tesir, manalı bir eser, alışılanın aksine bir yaratma işi olduğunu
ve bir hak olduğunu ifade eder.186
bn Abbas’tan gelen rivayete göre, insanlar nasıl Allah’ın yarattıklarını
diledikleri isimlerle isimlendiriyorlarsa, Allah Teala da Hz sa’yı kelime olarak
isimlendirmiştir, kelime sa demektir.187
Hz sa’ya kelimetullah denildiği gibi, ruhullah da denir. Allah Teala insanı ruh
ile ihya ettiği gibi, Hz sa’nın getirdiği gerçeklerle de onları manen ihya ettiği için
kendisine ruhullah denilmiştir.188 Halkın dini hayatları için bir sebep olduğu için
kendisine ruh denmiş olabilir. Nitekim Kur’an’ın sıfatları hakkında Yüce Allah آو
ن مأ م ور إ وأ “ şte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitapnedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan diledi ğ imizi kendisiyle
do ğ ru yola eri ştirdi ğ imiz bir nur kıldık. Ş üphesiz ki sen do ğ ru bir yolu
göstermektesin”189 buyurmuştur.
Ruh, emanet manasına da gelir. sa (as) da insanların dinlerinde dünyalarında
onları irşada eden bir rahmet olmuştur. Ayrıca Araplarda ruh, üfürme manasına da
183 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, II, 363-364184 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 160; sfehanî, el-Müfredât, s723185 Zebidi, Tacü’l-Arus, IX, 49186 Elmalılı, II, 363187 Taberî, Tefsirü't-Taberî , VI, 373188 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 36189 Şura 42/52
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 42/98
36
gelir. Hz sa, Cibril’in (as), bir üfürmesi manasına gelebilir. Çünkü Hz sa, Cebrail
(as)’ın, Allah’ın emriyle, Meryem’in yakasına üfürmesinden hâsıl olmuştur.190
Belki de ruh Yüce Allah’ın dilediği vakitte, dilediği şekilde kullarına akıttığı
kutsi bir ve ilahi bir sırdır. sa (as)’a ruhullah denilmesi mübalağa kabilinden
olabilir.191
1.1.8 Allah'ın Kelimeleri Tükenmez
Allah’ın kudreti sonsuzdur. Ona bir sınır tayin etmek mümkün değildir.
Allah’ın sözleri de aynı durumu haizdir. Ayetlerde Allah’ın kelimelerinin
sınırsızlığını ifade etmek için bir takım miktarlar kullanılmıştır. Bu verilen miktarlar
getirildiğinde Allah’ın kelimeleri tükenecek manasına değildir. Bilakis böyle bir
miktarın verilmesinin sebebi insanların Allah’ın kelimelerinin sınırsızlığını anlamalarıiçindir.
Allah’ın kelimelerinin sınırsızlığını ifade eden ayet şudur: “Ş ayet yeryüzündeki
a ğ açlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah’ın
sözleri (yazmakla) tükenmez. Ş üphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir .”192
Bu ayette geçen Allah’ın nihayetsiz olan kelimelerinin, Yüce Rabbimizin
ilmi, hikmeti ve malumatı olduğu şeklinde izahlar yapılmıştır. Denizler genişlik ve
büyüklükte ne kadar büyük farz edilse de sonludur, Allah Teala’nın ilmi ise
sonsuzdur. Sonlular ne kadar çok olursa olsun sonsuza elbette yetmez ve yetişemez.193
Sonlu ile sonlunun toplamı veya çarpımı yine sonludur. Kulların hepsinin ilmi,
Allah’ın ilmi yanında bütün denizlerin sularının bir damlası bile olamaz.194
Müşrikler Kur’an için “Bu ancak tükenmek üzere olan bir sözdür” demişlerdi.
Bunun üzerine Allah Teala, Lokman 27. ayetini indirdi. Yani dünyanın ağaçları kalem
olsa, o denizle birlikte yedi deniz daha olsa, Allah’ın hayret veren varlıkları,
yaratıkları ve hikmetleri tükenmez. Bir de ayetin Yahudi âlimlerine cevap olarak
indiği rivayet edilmiştir. Yahudi âlimleri: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki:
190 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XI, 115; Alusi, Ruhü'l-Meani, VI, 25191 Alusi, Ruhü'l-Meani, VI, 25192 Lokman 31/27193 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXV, 156; Alusi, Ruhü'l-Meani, XVI, 51194 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 349
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 43/98
37
Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmi ştir ”195 sözüyle bizi mi
kastediyorsun, yoksa kendi kavmini mi?” demişler. Hz Peygamber (sas), “ikinizi de”
buyurmuş. Onlar da “Ama sen sana indirilene Kur’an’da içerisinde her şeyin beyanı
bulunan Tevrat’ın bize indirildiğini okumuyor musun?” demişler. Hz Peygamber de
“O Tevrat Allah’ın ilminden azdır. Size göre ise ondan size yetecek kadar şeybulunmaktadır” buyurur. Bunun üzerine Allah Teala, onların sorduğu hakkında bu
ayeti indirir.196
Allah’ın kelimeleri bitmez demek, O’nun sanatının acaiplikleri bitmez,
demektir. O halde bu ayetlerdeki kelime, acayip şey, demektir. Bunun izah şekli
acayipliklerin Allah Teala’nın آ “ol” emriyle olmasıdır. Sebep olan şeyin müsebbebe
kullanılması caizdir. Mesela, hastaya ilaç için “bu senin şifandır” denildiği gibi; Hz
sa’ya kelime denilmesi de, onun babasız var olduğundan dolayı hayret verecek vehayret edilecek garip bir sanat olmasındandır.197
1.2. Küfür Kelimesi (Sözü)
Küfür lügatte bir şeyi örtme manasına gelir. nsanları örttüğü için geceye kafir
denilmiştir. Aynı şekilde tohumu yere gömdüğü için çiftçiye de aynı isim
konulmuştur. 198 Küfrü benimseyene “fıtrî yeteneğini köreltip örten” anlamında kâfir
denilir. “Bilmemek, yadırgamak” manasındaki nukr kökünden türetilen ve “kabul
etmemek, reddetmek, hoş görmemek” anlamına gelen inkâr da küfür karşılığındakullanılmakta olup bu tavrı sergileyene münkir adı verilir.199 Arapça kâfir veya Farsça
gebrden (ateşe tapan) alınıp Türkçede kullanılan gâvur kelimesi de inanmayanı ifade
etmektedir.200
Küfür imanın zıddıdır. Küfür imanın ve şükrün zıddı; nimetin ise inkar
edilmesidir. Cenab-ı Hak insanlara çok büyük nimetler bahşetmiştir. Buna rağmen
insanlar bu nimetleri inkâr edebiliyorlar ve sahibine karşı nankörlükte
bulunabiliyorlar. Verilen her bir nimet, karşılığında bir şükür ister. Kur’an, gücüsonsuz Allah’ın özellikle bir hayır ve kerem ilahı oluşunu şiddetle vurgulamaktadır.
195 sra 17/85196 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 349197 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXV, 156/157198 sfehanî, el-Müfredât , s714199 bn Manzur, Lisanü’l-Arab, V, 145200 Sinanoğlu, Mustafa, “Küfür”, .A, XXVI, 534
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 44/98
38
Onun yaratmış olduğu insan, her şeyini, varlığını ve geçimini, Allah’ın sınırsız
merhametine borçludur. Buna göre insan Allah’a karşı minnet beslemek gibi bir
zorunluluğa sahiptir. Kâfir ise böyle bir davranış içine girmeyen ve hatta kendini
yaratana karşı bir isyan hareketine girişendir.201 Kuran-ı Kerim’de insanların nankör
olduğunu ve çok az şükrettiğini ifade eden ayetler var.202
Kur’ân-ı Kerim’de küfür kavramı kök halinde kırk bir yerde geçmekte, bunun
yanında çok sayıda ayette aynı kökten türemiş fiil ve isimler bulunmaktadır.
Kur’an’da kâfirlerin Allah’ı inkâr etmeleri (en-Nisâ 4/136,150; et-Tevbe 9/54; en-
Nahl 16/106), O’na oğul isnat etmeleri (el-Mâide 5/72-73; et-Tevbe 9/30), yolundan
yüz çevirmeleri (en-Nisâ 4/167), ulûhiyyetinde ortak tanıyarak şirke düşmeleri (Âl-i
mrân 3/151; el-Beyyine 98/1, 6), yanında O’nun âyetlerini (el-En'âm 6/39; el-Enfâl
8/31), peygamberlerini (en-Nisâ 4/42; Yûnus 10/2; er-Ra'd 13/42-43) inkâr ettikleri,bunlara ulûhiyyet payesi verdikleri (el-Mâide 5/17), Hz. Peygamber’in tebliğ et-
tiklerini, Kur’an’ı (el-srâ 17/41, 46; Meryem 19/73, 77; el-Enbiyâ 21/2-3), melekleri
(en-Nisâ 4/136), öldükten sonra dirilmeyi (Yâsîn 36/78-79) ve âhireti (el-A'râf 7/45;
Hûd 11/7, 19) reddettikleri belirtilmek suretiyle ferdi küfre götüren inançlara açıklık
getirilmiştir. Küfrün en büyüğü Allah’ın birliğinin veya şeriatın veya nübüvvetin inkâr
edilmesidir.203
Yukarıda küfrün tarifini vermeye çalıştık. Bu kelime bizim konumuza bakan
yönüyle Kur’an’ı Kerim’de tevbe suresinin 74. ayetinde geçmektedir. “(Ey
Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Hâlbuki o
küfür sözünü elbette söylediler ve Müslüman olduktan sonra kâfir oldular.
Ba şaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah
ve Resulü kendi lütuflarından onları zenginle ştirdi ğ i için öç almaya kalkı ştılar. E ğ er
tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da,
ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de
yardımcısı vardır .” Bu ayette bir öç alma hadisesinden bahsediliyor. Fakat bu kötülükkarşılığında alınan bir öç değildir. Bilakis yapılan iyilikler karşılığında bir öç alma
hadisesi var. Yani bahsedilen münafıklar Allah ve Resulü lütuflarıyla kendilerini
201 Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar , (trc. Selahattin Ayaz) 2. bs. Pınar Yayınları,stanbul, 1991, s166202 Sebe, 34/13203 sfehanî, el-Müfredât , s714
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 45/98
39
zenginleştirdiği halde onlar nankörlükte bulunmuşlar. Kısacası dünyanın en
şahsiyetsiz insanların yaptığını yapmışlardır. Yani Türkçede çok güzel bir şekilde
ifade edilen “besle kargayı oysun gözünü” mantığı görülmektedir.204
Bu ayet münafıklarla ilgili olarak inmiştir. Münafıklar birtakım fitne unsuru
olan şeyleri söylüyorlar, daha sonra kendilerine söyledikleri hatırlatılınca
korkuyorlardı ve söylediklerini inkâr ederek böyle bir şey söylemediklerine dair bir de
yemin ediyorlardı.205 Münafıklar Allah Resulüyle beraber Tebük seferine çıkmışlardı.
Kendi aralarında yalnız kalınca Hz Peygamber’e ve onun ashabına küfrettiler. Din ile
alakalı ileri geri konuştular. Huzeyfe (ra) bu münafıkların söylediklerini Resulullah’a
haber verdi. Hz Peygamber onları çağırarak “Ey ehl-i nifak bu sizinle alakalı bana
ulaşan nedir?” diye sordu. Onlar da böyle bir şey söylemediklerine dair yemin ettiler
ve bunu inkâr ettiler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.
206
Diğer bir rivayete göre isebu hadise Abdullah bn Übey bn Selül ile alakalıdır. Bir sefer dönüşünde Cüheyne
kabilesinden bir adamla Gıfar kabilesinden bir adam kavga ediyorlardı. Gıfar
kabilesinden olanı diğerine galip geldi. Abdullah bn Übey “ey ensar topluluğu!
Kardeşinize yardım edin. Allah’a yemin olsun ki Medine’ye vardığımızda azizler
zelilleri oradan çıkaracak” dedi ve bu sözüyle Hz Peygamber’i kastetti. Bunu
Müslümanlardan biri duydu ve bu münafığın söylediklerini Hz Peygamber’e haber
verdi. Fakat kendisine bunlar sorulunca yemin ederek inkâr etti.207
Bu ayetten küfür kelimesini söyleyenlerin kâfir olduklarını anlıyoruz. Ayetten
“bunlar mümin oldukları halde kâfir olarak nitelenmeleri nasıl doğru olur?” gibi bir
soru akla gelebilir. Fakat bunlar gerçekte öyle değiller. Bunu yapanlar suret-i haktan
görünüp küfrün alasını yapan münafıklardır. Çünkü münafıklar kalben iman
etmedikleri halde birtakım nedenlerden dolayı sureten mümin görünen kişilerdi.
Ayette ifade edilen islamdan kasıt, savaşın zıddı olan barıştır. Diğer bir açıklama ise;
bunlar ilk önce iman edip daha sonra küfre giren kimselerdi.208
204 Akdemir, Salih, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri: Ele ştirel Bir Yakla şım, Akid Yayıncılık,Ankara, 1989. s170205 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XVI, 135206 Vahidi, Esbabü'n-Nüzul, , s74207 Vahidi, Esbab-ı Nüzul, s74208 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XVI, 136-137
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 46/98
40
1.3. Takva Kelimesi (Sözü)
Takva, bir şeyi zararlı ve eziyet veren şeylerden korumaktır.209 Bu koruma
manası ayetlerde çokça geçmektedir. En başta Allah’ın korumasından bahsedilir.
Kıyamette birtakım kimseler için de onların bir koruyucularının olmadığını ifade edenayetler vardır. Ayrıca Kur’an insanın kendisini ve ailesini azabı çok şiddetli olan
cehennem azabından korumalarını ister.210 Takva nefsi korkulan şeylerden bir koruma
altına almadır. Bazen korku takva olarak adlandırılmış, bazen de takva korku olarak
kullanılmıştır. Takva şer-i ıstılahta nefsi günah olan şeylerden korumadır.211
Kuran’ı Kerim takvaya geniş yer vermiştir. Takva, Mekki ve Medeni ayetlerde
değişik şekillerde kullanılmıştır. Bizim konumuzla alakalı olarak takva kelimesi isim
tamlaması şeklinde Kuran’ın sadece bir yerinde geçmektedir. “O zaman inkâr
edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerle ştirmi şlerdi. Allah da elçisineve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sa ğ ladı.
Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir .”212 Mealini
verdiğimiz ayette geçen “takva kelimesi” ile ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Takva
kelimesi dört manaya gelebilir. 1- bn Abbas’ın Hz Peygamber’den naklettiğine göre
bu “la ilahe illallah” sözüdür. 2- hlâstır. 3- Besmeledir. 4-Müslümanların savaşa
girdiklerinde “biz işittik ve itaat ettik” demeleridir.213
Takva, Kuran’da üç manada kullanılmıştır. 1- Korku ve saygı manasında
kullanılmıştır. “Yalnız benden (benim azabımdan) korkun.” “Allah'a dönece ğ iniz vesonra haksızlı ğ a u ğ ramadan herkesin kazancının kendisine eksiksiz verilece ğ i günden
korkunuz.”214 2- Taat ve ibadet manasında kullanılmıştır. “Ey iman edenler!
Allah'tan, O’na yara şır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.”215 3-
Kalbin günahlardan arındırılması. “Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah’a
saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, i şte asıl bunlar mutlulu ğ a erenlerdir.”216 Buna göre
takvanın hakikati kalbin günahlardan arındırılmasıdır.217
209 sfehanî, el-Müfredât , s881210 el-nsan 11, ed-Duhan 56, er-Ra’d 37, et-Tahrim 6211 sfehanî, el-Müfredât , s881212 Fetih 26213 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, V, 321214 el-Bakara 2/41, 281215 Ali-mran 102216 Nur 52217 Fakihani, Ebû Hafs Taceddin Ömer b. Ali b. Salim, el-Gayetü'l-Kusva fi'l-Kelami Ala Ayati't-Takva,(thk. Muhammed Yahya Beydak), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1995/1415, s30-31
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 47/98
41
Takva sıradan bir korku türü değildir. Fakat başlangıç itibariyle bir korku
hissidir. Kuran’ın takvayla aynı anlama gelen olağan korkuyu ifade eden kelimeleri
kullanması takvanın başlangıç itibariyle bir korku hissi olduğunu gösterir. Bu
kelimelerin başında “haşye” kelimesi gelir.218
Takva özellikle Mekki ayetlerde hüküm günü ile çok alakalıdır. Aralarındayakın bir irtibat vardır. Fakat ahiret düşüncesiyle çok yakın ilişkisi bulunan takva daha
sonra çok değişik bir renge bürünerek neticede “dindarlık” diyebileceğimiz bir anlam
taşımaya başlamıştır.219 Başlangıçta hüküm günü kavramına bağlı bir huy idi.
“Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.”220 Bu ayette geçen üç kelime
“ittika(korku), Allah, ikab(azap)” Kuran’da takva kelimesinin asıl yapısını açıkça
gösterir. Bu manada takva ahiretle alakalıdır. Daha sonra bu mana değişmiş “zahit
kimsenin Allah’tan korkması” ve nihayet sadece “dindarlık” manaları doğmuştur.221
Izutsu, takva ile alakalı şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Takvacahiliyye devrinde kullanılıyordu. Fakat bizim anladığımız manada dini bir içeriğe
sahip değildi. Bir takım dindar çevreler hariç dini bir hüviyet taşımıyordu. “tteka”
fiili cahiliye şairlerinin en çok kullandığı fiillerdendir. Bu kullanımlarının çoğunda
dini bir anlam yoktur. Buna rağmen bu fiil Kuran’da çokça kullanılmış ve tamamıyla
dini bir hüviyet taşımıştır. Aslında cahiliye şairlerinin dini hüviyet taşımaksızın
kullanımları ile Kuran’ın tamamıyla dini bir hüviyetle kullanması arasında çok anlam
yakınlığı vardır. Bu takva kelimesinin taşıdığı sözlük manasından kaynaklanmaktadır.
Bunu arab şiirinde görebiliriz. Bunu en güzel açıklayan et-Tebrizi’nin Divanu’l-
Hamese üzerine yazdığı şerhte bulabiliriz. et-Tebrizi ittikayı şöyle tanımlıyor: “ttika,
seninle (A) korktuğun şey (B) arasına seni (B den) koruyacak bir engel (C)
koymandır.” Kısaca ittika bir şey vasıtasıyla kendini korumandır. Bu manayı
cahiiliyye şirinin tamamında görmek mümkündür. Kuran’da da bu manayı ifade eden
ayetler vardır. ‘Kıyamet gününde yüzüyle kendisini azabın en kötüsünden korumaya
çalı şan mı?’222 Bu ayet kıyamet gününde elleri arkasında bağlı olduğu için gelen
azabı yüzü ile kendisinden savmağa çalışan insanların durumunu alaylı bir şekilde
anlatıyor.”223
218 Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar , s260219 Izutsu, Toshihiko, Izutsu, Toshihiko, Kur'an'da Allah ve nsan, (trc. Süleyman Ateş) AnkaraÜniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975, s222220 Maide 2221 Izutsu, Kur'an'da Allah ve nsan, s222222 Zümer 24223 Izutsu, Kuran’da Allah ve nsan, s223-224
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 48/98
42
Cahiliye Araplarının ittika fiiline yükledikleri mana temel mana olduğu için bu
anlamla takva kelimesine, kavramına bakıldığında bizim hayatımızda son derece
yaygın olan bu kavram daha iyi anlaşılabilir ve bu şekilde kavram kargaşası meydana
gelmez. Çünkü takva kelimesi günümüzde en çok kullanılan ve belki de çok defa neyi
ifade ettiği bilinmeyen bir kavramdır.
1.4. Azap Kelimesi (Sözü)
Arapçada azap “terk etmek, vazgeçmek, vazgeçirmek” gibi manalara gelen
“azb” kökünden isim olup “işkence, eziyet ve elem” anlamında kullanılır. Elem ve
ıstırapların bir kısmı da ruh üzerinde etkili olduğuna göre azap hem maddi hem de
manevi bir elem ve ceza niteliği taşır.224 Kur’an’da türevleriyle birlikte 490 defa
geçen azap, genellikle ilahi emre karşı gelenlere verilen cezanın adı olarak kullanılır.
lgili ayetler incelendiğinde ilahi azap dünyada, kabir hayatında ve ahirette olmaküzere üç safhada gerçekleşir.
Kur’an’da birçok azap çeşidinden bahsedilir. Bunlar dünyevi ve uhrevi olarak
çeşitlilik arz ediyor.225 Bizim konumuzla alakalı olan azap çeşidi uhrevi azap olup
değişmeyen azaptır ve bu kâfirlerin başına gelecek olan ebedi azaptır.
Kur’an’da “azap kelimesi” şeklinde kullanım iki yerde geçmektedir. Bu iki
ayet de zümer suresindedir. Bu iki ayette de azabın kâfirler için kesin olduğu
anlatılıyor ve bu hükmün değiştirilemeyeceği ifade ediliyor. “(Resulüm!) Hakkında
azap hükmü gerçekle şmi ş kimseyi ve ate şte olanı sen mi kurtaracaksın!”226 Bu ayette
Hz Peygamber’e bir soru soruluyor. Aslında bu soru Arapçada “istifham- ı inkari”
diye tabir edilen sorudur. Yani soru sorarken böyle bir şeyin olamayacağını ifade
edercesine soru soruluyor. Yani onlara azap kelimesi verildiğinde onları sen mi
koruyacaksın, onları sen mi kurtaracaksın? Hayır, öyle değil, onları sen
kurtaramazsın, çünkü rabbinin hükmü kesindir. Bu şekilde inkari bir mana veriliğinde
mana tam olarak oturuyor.227 Ayette Hz Peygamber direk muhatap olarak alınmış.
Bunun sebebi Hz Peygamber’in müşriklerin Müslüman olmaları için adeta gösterdiği
hırstı. Yani bunun manası sen onlar isteseler de istemeseler de onların kalplerine
224 Yavuz, Yusuf Şevki, .A, “Azab”, IV, 302225 Enbiya 21/12, brahim 14/29, Ahzab 33/60, Araf 7/78, Rahman 55/35226 Zümer 39/19227 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 262
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 49/98
43
slam’ı koyamazsın. Onlar iman etmedikleri zaman senin üzerine herhangi bir
mesuliyet düşmez. Onlar bunu kendi nefisleriyle yapıyorlar.228
Zümer suresinin 72. ayeti ise şöyledir: “O küfredenler, bölük halinde
cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara:
Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavu şaca ğ ınızı ihtar eden
peygamberler gelmedi mi? derler. ‘Evet, geldi’ derler ama azap sözü kâfirlerin
üzerine hak olmu ştur .” Bu ayette de yine kâfirlerin üzerine kesinleşmiş bir hükümden
bahsedilmektedir. Ayrıca bu ayette kâfirlerin doğruyu ikrar etmeleri onlar ile alakalı
kesinleşmiş olan hükümde herhangi bir değişiklik meydana getirmez. Çünkü ahiret
yurdunda yapılan itiraflar ve hakikati kabul etmeler bir değişiklik meydana getirmez.
Orası ceza ve mükâfat yurdudur. yiler mükâfatlarını, kötüler ise cezalarını görürler.
Yukarıda mealini verdiğimiz ayet aynı zamanda kâfirlerin mazeretlerini bir deliliolmadığını ifade ediyor. Çünkü ayetler bir beldeye uyarıcı, peygamber gelmediği
zaman onların sorumlu tutulmayacaklarını belirtiyor.229 Bu ayet bir peygamber
tarafından bir şeriat getirilmediğinde sorumluğun olmadığını ifade ediyor. Çünkü
ayette melekler, kâfirler için bir illet kalmadığını ifade ediyorlar. Eğer peygamberlerin
gönderilmesi azap için şart olmasaydı bu ayetin bir anlamı kalmazdı.230
2. YALIN HALDE KULLANIMI
2.1. Hz brahim’in Denendiği Kelimeler
Hz brahim Yahudilik, Hıristiyanlık ve slâm’ın müştereken kabul ettiği büyük
bir peygamberdir. Yahudilik, Hıristiyanlık ve slâm tarafından en büyük ata ve temel
referans noktası kabul edilen brahim’le ilgili Tevrat’ta ve genel olarak Yahudi dinî
literatüründe ayrıca Hıristiyan kültürü ile Kur’ân-ı Kerim ve sonraki slâmî literatürde
diğer birçok peygambere nisbetle daha geniş malûmat bulunmaktadır. Bilhassa
Yahudi ve slâm kaynaklarında Hz brahim hakkında tevhid inancını yerleştirmek
üzere gösterdiği faaliyetler merkeze alınarak bilgi verilmiştir. 231
228 Tabersi, Ebû Ali Eminüddin Fazl b. Hasan b. Fazl, Mecmaü'l-Beyan fî Tefsiri'l-Kur'an, Müessesetü'l-'lam Li'l-Matbua, Beyrut, 1995/1415, VIII, s392229 Fatır 35/24230 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVII, 21231 Harman, Ömer Faruk, “Hz brahim” .A, XXI, 267
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 50/98
44
Hz brahim K.Kerim’de kendisinden en çok bahsedilen ülü’l-azm
peygamberlerden biridir. Ancak Kur’an Hz brahim’den bahsederken –Tevrat’ta
olduğu gibi kronolojik sıraya göre bilgi vermek yerine- çeşitli surelerde münasebet
düştükçe, onun genel inanç tarihindeki yerini, öğretisinin ana hatlarını ve özelliklerini,
tebliğ faaliyetlerini ve yöntemlerini, kişiliğinin dini, ahlaki, ictimai ve aileviboyutlarını tanıtmış, bu konularla ilgisi ölçüsünde hayatından da bazı kesitler
vermiştir.232
K.Kerim’de Hz brahim’in şahsiyet özellikleri, manevi ve ahlaki nitelikleri
hakkında geniş bilgi verilmektedir. Buna göre brahim (as) Nuh’un (as)
milletindendir233, inananların babası234, kendisine göklerin ve yerin melekûtu
gösterilmiş235 Rabbinin emrettiği yere hicret etmiştir.236 O’nun soyuna da
peygamberlik ve kitap verilmiştir.
237
Kur’an’da Hz brahim’in denendiği kelimeler şeklinde kullanım el-Bakara
suresinin 124. ayetinde geçmektedir. “ Bir zamanlar Rabbi brahim’i bir takım
kelimelerle sınamı ş , onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder
yapaca ğ ım, demi şti. ‘Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)’ dedi. Allah: Ahdim
zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.” Burada “ibtila” fiili kullanılmıştır.
btila denemek manasına gelmektedir. Bu hayırda olduğu gibi şerde de olabilir.238
“Falan şu adamı denedi” sözü iki anlam taşır. Birincisi o adamın durumunun bilinmesi
ve gizli kalan durumunun ortaya çıkması; ikincisi ise o adamın iyilik ve kötülüğünün
ortaya çıkması anlamlarını içerir. “ibtilia” fiili kullanılırken ya her iki durum
kastedilir veya ikisinden biri kastedilir. Fakat Cenab-ı Hak için kullanıldığında sadece
kişinin iyilik ve kötülüğünün ortaya çıkması için kullanılır. Allah’ın Hz brahim’i
denemesi de bu türdendir.239
232 Harman, “Hz brahim”, XXI, 269233 Saffat 37/83234 Nisa 4/125235 Enam 6/75236 Ankebut 29/26237 en-Nisa 4/54, el-Hadid 57/26238 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2285239 sfehanî, el-Müfredât , s146
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 51/98
45
Hz brahim Allah tarafından birtakım kelimelerle denenmiş, imtihandan
geçirilmiş ve bu imtihanı başarıyla tam manasıyla yerine getirmiştir. Bu sayede
insanlara önder (imam) yapılmıştır.240
Hz brahim'in imtihan edildiği kelimelerle ilgili çeşitli yorumlar
bulunmaktadır. bn Abbas’a göre ibtila edildiği şeyler slami hükümlerdir. bn Abbas
“Allah’ın slami hükümlerle denediği hiçbir kimse yoktur ki onları tam anlamıyla
yerine getirsin. Fakat brahim (as) bundan müstesnadır. O verilen emirleri tam
manasıyla yerine getirmiştir.”241 Allah'ın Hz brahim’e buyurduğu emirler şunlardır:
On tane Tevbe suresinde geçen “O tevbe edenler, o ibadet edenler, o hamd edenler,
Allah’ın rızası için sefer edenler, o rükû edenler, o secdeye kapananlar, iyilikleri
yayanlar, kötülükleri önleyenler ve Allah’ın hudutlarını bekleyip koruyanlar yok mu?
şte o müminleri müjdele!”
242
, on tanesi ahzab suresinde geçen “ Allah’a teslim olanerkekler ve teslim olan kadınlar, slam dinine iman eden erkekler ve iman eden
kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, dürüst erkekler
ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve
mütevazı kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç
tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan
kadınlar, Allah’ı zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya, i şte Allah onlara
ma ğ firet ve büyük bir mükâfat hazırlamı ştır ”243 ve on tanesi de mü’minun suresinde
geçen “ Muhakkak ki müminler, mutluluk ve ba şarıya erdiler. Onlar namazlarında tambir saygı ve tevazu içindedirler. Onlar bo ş şeylerden uzak dururlar. Onlar zekâtı ifa
ederler. Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız e şleri ve cariyeleri ile
ili şki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek
pe şinde olanlar i şte onlardır haddi a şanlar. O müminler üzerlerindeki emanetleri
gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar. Onlar namazlarını vaktinde eda edip
zayi etmekten korurlar. Namazlarını vakti vaktine hu şu içinde devam ettirirler. şte
onlardır vâris olanlar. Onlardır ebedi kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlar ”244
özelliklerdir.245 Bu emirler beşi başta, beşi de cesette olan temizlik kurallarıdır.246 Bir
240 Bakara 2/124241 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 182242 Tevbe 9/112243 Ahzab 33/35244 Mü'minun 23/1-11245 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , IV, 38
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 52/98
46
rivayette Rasulullah şöyle buyuruyor: “Size Allah’ın brahim’i niye görevini tam
yapan diye adlandırdığını söyleyeyim mi? Çünkü her sabah ve akşam şu duayı
yapardı: اتا و،نت وت ناسن اضراو وو
نو ت247 Bu kelimeler ayrıca Nemrut ile tartışması, kavmiyle ters düşmesi, ateşe
atılması, memleketinden hicrete mecbur kalması, oğlunu kurban etmekle imtihanedilmesi şeklinde de yorumlanmaktadır.248
Muhammed Abduh yukarıda verdiğimiz rivayetlerin eleştirisini yaparak şöyle
diyor: “Bu rivayetlerde Kur’an’a karşı girişilmiş garip bir cüret vardır. Bana göre
bunlar kesinlikle Yahudiler’in slam’ı alay konusu yapmak için dine soktukları
şeylerdir. Şu sözü söyleyenin sözünden daha büyük bir saçmalık olabilir mi? Allah en
büyük peygamberlerden birini bu gibi emirlerle deniyor ve bunları tamamlamasından
dolayı onu övüyor ve bu emirleri Hz brahim’i insanlara önder yapmak için birmukaddime ve nübüvvet ağacının kökü haline getiriyor. Bu mükellefiyetler aklı
başında bir çocuğa yüklense onları çok rahat bir şekilde yerine getirebilir. Bunlar
büyük şeyler sayılmazlar. Doğru olan Cenab-ı Hak nasıl haber verdiyse o şekilde
almaktır ve Hz Peygamber’den herhangi bir şey gelmedikten sonra kastedilen şeyin
ortaya çıkarılması gerekmez. Allah’ın Hz brahim’i denemesinin faydası ise ona kendi
nefsini tanıtmasıdır.249
Muhammed Abduh’un bu görüşü doğru olmakla birlikte eleştirirken kullandığı
üslup doğru değildir. “Kur’an’a karşı bir cüret ve saçmalık” gibi tabirler doğru
değildir.250 Çünkü sonuçta yapılanlar birer yorum ve Abduh’un da doğruya en yakın
olmakla birlikte yaptığı yine bir yorumdur. Bu konuda Kur’an ve sünnette kesin bir
şey yoktur.
Hz brahim’in denendiği kelimelerle alakalı söylenecek en güzel tercih şu
olmalıdır: “O slamla denendi, âlemlerin rabbine teslim oldu. Hicretle denendi,
yurdunu ve kavmini terk etti ve Allah için Şam’a hicret etti. Ateşle denendi, ateşe
246 Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed, el-Ke şşaf An Hakaiki't-Tenzilve Uyunü'l-Ekavil Fî Vücuhi't-Te’vil, Beyrut, Darü'l-Fikr, 1977/1397, I, 309 247 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 184248 bnü'l-Esir, Ebü'l-Hasan zzeddin Ali b. Muhammed b. Abdülkerim, el-Kamil fi't-Tarih, DaruBeyrut, Beyrut, 1992, I, s113-114249 Reşid Rıza, Muhammed, Tefsirü'l-Kur'ani'l-Hakim, 4. bs. y.y. Darü'l-Menar, 1954, I, s454250 Emiri, Ahmed el-Berk, brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim, Darü'l-Menar,Cidde, 1986, s108
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 53/98
47
sabretti. Sonra sünnetle denendi, ona da sabretti. Oğlunu kurban etmekle denendi ona
da sabretti ve Allah’a itaatte kusur etmedi.” Bunlar Kur’an ve sünnette geçen Hz
brahim’in maruz kaldığı imtihanlardır ve Hz brahim bunları tam manasıyla yerine
getirmiştir.251
Yukarıda aldığımız rivayetler ayette Hz brahim meful konumunda, Allah fail
konumundadır. bn Abbas’tan nakledilen rivayete göre, o brahim’i fail konumunda
merfu, Allah’ı da meful konumunda mansub okuyordu. Bu kıraate göre ayetin manası
şöyle olur: “O rabbinden bir takım şeyler istedi, Allah da onları verdi. Hz brahim
“beni önder yap dedi” Allah da bu isteğini kabul etti. “Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun
e ğ enlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar ”252 dedi, Allah bu
isteğini kabul etti. “bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tövbeleri
çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin”
253
şeklinde dua etti, Allah buduasını kabul etti. “ Rabbim! Bu şehri (Mekke’yi) emniyetli kıl”254 dedi, Allah bu duayı
kabul buyurdu. “halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları çe şitli meyvelerle
besle”255 şeklinde dua etti, Allah bu duasını da kabul etti.256 Bu rivayetten ziyade
cumhurun kıraati daha uygundur ve manası daha kuvvetlidir.
2.2. Ortak Kelime (Diyalog)
Zamanımızın önemli hususiyetlerinden birinin “diyalog” olduğunu söylemek
abartı olmaz. Diyalog bir arada yaşamak durumunda olan farklı insan guruplarınınkarşılıklı konuşması, birbirini anlama ve tanıma sürecine girmesidir ve eğer
mümkünse aralarındaki hukuki zemin teşkil edecek ortak paydaları ortaya çıkarıp bu
paydalar çerçevesinde yaşamasıdır.257
Diyalog günümüzde en çok tartışılan konuların başında geliyor. Kuran ve
sünnetten meşruiyetine dair deliller getirenler olduğu gibi, günümüzde yapılan
diyalog faaliyetlerinin yanlış olduğu, Müslüman Türk halkını Hıristiyanlaştıracağı
251 Emiri, brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim, s110252 el-Bakara 2/128253 el-Bakara 2/128254 brahim 14/35255 el-Bakara 2/126256 Emiri, a.g.e. s 111257 Bulaç, Ali, “Medine Vesikası”, Yeni Ümit Dergisi, zmir, Nisan, 2005, sayı:68, s42
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 54/98
48
endişesini taşıyanlar da var.258 Diyalog faaliyetlerini destekleyenler, buna kail olanlar
Ali mran suresinin 64. ayetini esas alıyorlar.259 Onlara göre diyalogun temelinde bu
ayet vardır.
Konuyla alakalı görüşleri vermeden önce Kur’an’daki kullanımı ve
müfessirlerin yaptıkları yorumlara yer vereceğiz. Ehli kitapla alakalı Kur’an’da birçok
ayet bulma imkânımız var. En başta Kur’an bizlere onları tanıtıyor, onların
karakteristik özelliklerini, tarihi geçmişlerini, kitaplarını tahrif edişlerini anlatıyor.
Ayrıca ehli kitapla nasıl bir muamele ve diyalog içinde olunması gerektiğini anlatıyor.
Kur’an’da bizim konumuzu ilgilendiren ayet Ali mran suresinin 64. ayetidir.
“(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda mü şterek olan bir söze
geliniz: Allah’tan ba şkasına tapmayalım. O’na hiçbir şeyi e ş tutmayalım ve Allah’ı
bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhla ştırmasın. E ğ er onlar yine yüz çevirirlerse, i şte o zaman: ‘Ş ahit olun ki biz Müslümanlarız!’ deyiniz.”
Ayette geçen ehli kitapla alakalı çeşitli yorumlar var. Ehli kitap terkibinde bir
iltifat var. Çünkü bu isim isimlerin ve lakapların en güzelidir. Bunun için Cenab-ı Hak
onları bu isimle çağırmıştır. Böyle bir hitapla muhatabı önemseme ve onun gönlünü
hoş tutmaya yönelik bir amaç güdülür. Mesela Kur’an hafızına “ey Kur’an taşıyıcısı”
veya Kur’an müfessirine “ey Allahın kitabını tefsir eden” diye hitapta bulunulması bu
kabildendir.260 Ehli kitaptan kasıt şu üç sınıftan biridir: 1- Necran Hıristiyanları 2-
Medine Yahudileri 3- Yahudiler ve Hıristiyanlar.261
Necran heyeti Yahudilerle karşılaştılar ve Hz brahim ile alakalı olarak
tartıştılar. Hz Peygamber’e gelerek “ey Muhammed! Biz brahim hakkında tartışmaya
girdik” dediler. Yahudiler brahim’in Yahudi, Hırıstiyanlar ise onun Hırıstiyan
olduğunu düşünüyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah “her iki gurup da brahim’den
uzaktır. O sizin iddia ettiklerinizin aksine hanif bir müslümandı” dedi. Yahudiler de
“ey Muhammed biz Hıristiyanların sa’yı rab edindikleri gibi seni rab edinmek
istemiyoruz” dediler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.262 Fakat bu rivayet sağlam
258 Tekin, Ahmet, Türk’ü Hıristiyanla ştırma slam’ı Tasfiye Ta şeronlarına Diyalogculara Kur’an Dersi, stanbul, Kelam Yayınları, 2006, s45259 Karaman, Hayreddin, Dinler Arası Diyalog Nedir ? Ufuk Yayınları, stanbul, 2005, s44260 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 85-86261 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 435262 Hilali, Selim b. d, Nasr, Muhammed b. Musa Al-i, el- stiab fî Beyani’l-Esbab, Daru bnü’l-Cevzi,Demmam, 1425, I, 259
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 55/98
49
değildir. Çünkü bu ayet Necran heyetiyle alakalı olarak nazil olmuştur ve Necranlı
Hıristiyanlar Yahudilerle karşılaşmadan bu ayet nazil olmuştur.263
Asıl üzerinde duracağımız kelime ayette geçen آءاس terkibidir. Tefsirlerde
bununla alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Mukatil bin Süleyman’a (v. 150/767)
göre bundan kasıt “ihlâstır”.264 O kelime öyle bir kelime ki o kelimede inhiraf ve
haktan dönme yoktur.265 Buradaki ساء kelimesi mastardır. Yani eşit, bir ihtilaf
olmayan, Tevrat, ncil ve Kur’an’ın veya bütün şeriatlerin ittifak ettikleri ortak bir
kelimedir.266 Fahreddin Razi “bunun manası ‘gelin bizim sizin aranızda ortak olan
yani yarı yarıya olan bir kelimede buluşalım. ساء adalet ve yarı yarıya paylaşımdır.
Çünkü insaf (yarı yarıya paylaşım) yarıyı vermektir. nsanın kendisine ve başkasına
zulmetmeyi terk etmesidir. Bu da yarısını vermekle olur. Eğer yarısını karşıdakine
verirse kendisini ve muhatabını eşitlemiş olur, bu şekilde adalet gerçekleşir. Bueşitliğe vurgu yapmak için ساء kelimesi kullanılmıştır”.267
Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir kelime
hepsinin kabul ettikleri bir kelime olmalıdır. Kur’an bütün dinlerin birleşebilecekleri
bir faslı müştereke davet ediyor. Bir manada Hıristiyan ve Yahudilerin sakat
anlayışlarını ve ulûhiyete uymayan anlayışlarını düzeltmeye yöneliktir. Çünkü
Hıristiyanlar Hz sa(as), Hz Meryem ve Cebrail(as)’ı ilah şeklinde düşünüp teslise
düşüyorlardı. Bu da Allahın şerik kabul etmemesi, ondan başka ilah olmaması
inancına tamamıyla ters bir akidedir. Cenab-ı Hak evvela onların bu sakat
anlayışlarını düzeltmeyi irade buyuruyor. “Allahtan başkasına ibadet etmeyeceğiz”
cümlesiyle başka ilahları, “Birbirimizi rab edinmeyeceğiz, rab olarak sadece Allah’ı
tanıyacağız” cümlesiyle rahipleri ve Yahudi din âlimlerini ret ediyor. “Ona hiçbir şeyi
ortak koşmayacağız” cümlesiyle de Hz sa ve diğerlerinin rab olarak tanınmasını
reddediyor.268
263 Hilali, el- stiab fî Beyani’l-Esbab, I, 259264 Mukatil, Ebü'l-Hasan b. Süleyman b. Beşir Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman,(tahkik Abdullah Mahmud Şehhate), el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1979, I, 281265 Şevkani, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlani, Fethül-Kadir: el-Cami’ BeyneFenni er-Rivaye ve’d-Diraye, Darü’l-Fikr, Beyrut, 1983/1403, I, 348266 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 162267 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 86268 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 86
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 56/98
50
Bu ayet inince Yahudiler ve Hıristiyanlar buna karşı çıkmışlar ve din
âlimlerini rab edinmediklerini söylemişlerdi. Hz Peygamber onlara “siz onların helal
dediklerini helal, haram dediklerini haram demiyor muydunuz?” deyince onlar da
“evet öyle yapıyorduk” dediler. Hz Peygamber de “işte bu, sizin onları rab
edinmenizdir” diye cevap verdi.269
Bu ayet bize tevhit dersi veriyor. Şirkin hiçbir şeklini kabul etmiyor, hepsini
reddediyor. Yahudi ve Hıristiyanlar davet edilirken diyalogun en alt sınırı olan
tevhide davet ediliyor. Çünkü onların dinlerinin ve diğer semavi kaynaklı bütün
dinlerin temelinde de bu safi, duru, şirksiz, ortaksız tevhit anlayışı vardır. Ayrıca
insanın fıtratına bir ilaha inanma duygusu yerleştirilmiş ve fıtratında bir yüce
yaratıcıya inanma ihtiyacı vardır. slam’a göre din fıtridir ve insanın yaratılmasıyla bu
duygu fıtratına yerleştirilmiştir.
270
Bu duyguyu teyit eden ayetler de vardır:“(Resulüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmı ş
ise ona çevir. Allah’ın yaratı şında de ğ i şme yoktur. şte dosdo ğ ru din budur; fakat
insanların ço ğ u bilmezler .”271 Bunun en duru hali Allah’ı bir tanıma, birleme, O’na
başka hiçbir şeyi ortak koşmamadır.
2.2.1. Diyalog Nasıl Olmalıdır?
slam bilginlerinin belirttiği üzere ب نم ننا (insan tabiatı itibariyle
medenidir.) Bir arada, yani topluluk hayatı yaşamak zorunda olan medeni birvarlıktır.272 Bu özellikleri kimi yaratılıştandır, varlık yapısıyla ilgilidir (renk, ırk,
cinsiyet gibi), kimisi sonradan kazanılmış veya kazanılması mümkün olanlardır (din,
kültür, felsefi, mesleki, siyasi kimlik gibi).
slam sulhe, dayanışmaya, barışa dayanır. Zaten slam kök itibariyle silm
kökünden gelir (س). Silm ise barış, emniyet, sulh, esenlik demektir.273 Bu yönüyle
slam tarihi ve Müslümanların tarihi tecrübesi genel anlamıyla din, etnik, dil ve kültür
guruplarının farklılığını tanıma, onların temel hak ve özgürlüklerini hukukun teminatı
269 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, IV, 135270 Cilacı, Osman, Genel Hatlarıyla Dinler Tarihi, Mimoza Yayınları, Konya, 1994, s27271 er-Rum 30/30272 bn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed, Mukaddime, (haz. SüleymanUludağ), Dergah Yayınları, stanbul, 1982, I, 271273 Cevheri, es-Sıhah, V, 1951
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 57/98
51
altına alma esasına dayanmış, böylelikle çok sayıda din, mezhep, kavim ve kültür bir
arada yaşama imkânı bulmuştur.274
Müslümanların referansları Kur’an ve sünnettir. Bu iki asli kaynaktan
beslenirler. Böyle olunca diyalogu bir tebliğ faaliyeti olarak değerlendirirsek nasıl
olması gerektiğini yine Kur’an ve sünnetten almamız lazım. Yok, bunun dışında farklı
bir şey olarak değerlendirilirse ne anlaşılacaksa yine referansların Kur’an ve sünnetten
alınması gerekir. Yoksa bu slam dışı bir şey olur, bu da kabul edilemez. Kur’an,
“hidayetin Allah’tan olduğunu, Allah’ın insanları tek bir şekilde yaratmadığını, her
ümmete bir şeriat ve yaşama tarzı (minhac) verdiğini, farklı din gurupları arasında
ihtilafların vuku bulacağını, ancak son hükmü Allah’ın ahirette vereceğini,
Müslümanların yapmaları gereken şeyin ‘hayırlarda yarışmak’ olduğunu, dinlerini
tebliğ ederlerken öğüt ve hikmetle hareket edip başkalarıyla mücadele ve ilişkilerindeen güzel, en estetik yol ve yöntemi takip etmeleri gerektiğini” söyler.275
Elmalılı Hamdi Yazır Ali mran suresinin 64. ayetinde şu değerlendirmelerde
bulunuyor: “Burada çeşitli vicdanların, muhtelif milletlerin, farklı dinlerin, çeşitli
itapların temelli bir vicdanda, hak bir sözde birleşebilecekleri, slam’ın insanlık
âleminde ne kadar geniş, ne kadar açık, ne kadar doğru bir hidayet yolu, bir hürriyet
kanunu öğretiş olduğu ve artık bunu, Arap ve Arap olmayana mahsus olmadığı tam
olarak gösterilmiştir. “ أ ن إ ا وك ن ب ش و ی ب ب ب برأ منو ا د ”
cümlesinde toplanan vicdani birlikten daha geniş, daha hiçbir vicdan bulmak mümkün
değildir ki onun arkasına düşülsün. Dini gelişmeler vicdanların ayrılık ifade eden
özelliklerinde değil, bütünlüğünde ve genişliğindedir. Bütün hürriyet ve eşitlik
davasının esası, bu bir kelimede, bir vicdanda toplanır. “Kimimiz kimimizi Allah’tan
başka Rab edinmesin.” şte hürriyet ve eşitlik davasının bütün çözüm anahtarı buradır.
Birbirimizi Rab, Mevla ve mutlak hâkim tanımayalım. Bütün hareketlerimizi bir
Hakkın emriyle ve Allah rızasıyla ölçelim. Allah’ı bırakıp onun gerisinde ve hakkın
dışında bir bağımlılık anlaşmamız olmasın. Hepimiz Allaha kul olalım ve kendimiziancak ona boyun eğmiş bilelim, birbirimize ancak bu açıdan uyalım ve bağlanalım,
hiç birimizin hakkına tecavüz etmeyelim. Asıl anlaşma ve asıl vicdan, bir Allahın
emrine uyma olunca, her anlaşmazlık hak düşüncesi ve hak kanunu ile çözümlenir. Ve
274Bulaç, “Medine Vesikası”, s43275 Maide 5/48; Nahl 16/125
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 58/98
52
hiçbir kimsenin şahsi isteği hâkim olmaz. Buna göre sa’yı rab tanımayalım, onu da
Allah’ın bir elçisi ve kulu tanıyalım. Aynı şekilde papalar, krallar, başkanlar hep
böyle! Birbirine Allah’a itaatleri ve hakkı araştırmaları açısından bakalım.”276
2.3. Hz Âdem’in Öğrendiği Kelimeler
Hz Âdem, Semavî kitaplara göre ilk insan ve ilk peygamber, slâmî
kaynaklarda insanlığın atası olması sebebiyle ebü'l-beşer,277 Kur’ân-ı Kerim’de
Allah’ın seçkin kıldığı kişiler arasında sayılmış olduğundan safiyyullah unvanlarıyla
da anılmaktadır.278
Hz Âdem ilk yaratılan insandır. Kendisinden önce de Âdemlerin olduğuna dair
bir takım rivayetler vardır. Fakat bu rivayetler Kur’an ve sünnette Hz Âdem’in Allah
tarafından ilk insan olarak yaratıldığı açık bir şekilde belirtildiği için pek itibar
görmemiştir.279 Ayrıca bu tür rivayetler slami olmaktan çok uzak, slami düşünceyi
bozmaya yönelik ortaya atılan ve hiçbir ilmi dayanağı olmayan, isnadı zayıf, kasıtlı
haberlere dayanıyor.280
Allah, Hz Âdem ve eşi Havva’yı yarattıktan sonra onlara cennete
yerleşmelerini emretti ve yasak ağaç hariç diledikleri şekilde cennetin nimetlerinden
yiyebileceklerini söyledi. Fakat şeytan onların ayaklarını kaydırdı, onlar da yasak
ağaçtan yediler. Allah’ın emrini unutup yasak ağaçtan yemeleri onların cennetten
çıkarılmalarına sebep oldu.
281
Âdem (as) ve Havva bu yasak fiili unutarak yaptıktan sonra kendilerinin edep
yerleri açılmış ve kendilerini çıplak olarak bulmuşlardı.282 Bu açılış, Hz Âdem’de
birtakım iradi gelişmelere sebebiyet vermiş, cennette bile olsa bazı sorumluluklarının
olabileceğini anlamış, örtünme ihtiyacı hissetmiştir.283 Hz Âdem kasıtsız da olsa284
yaptığı hatanın, Allah’ın emrini çiğnemek olduğunu bilmiş, çaresizlik içinde
bocalamıştır. Hz Âdem’in yaptığı bu hata, ilahi hikmetin gereği olarak bulunduğu
276 Yazır, Hak Dini Kuran Dili, II, 387-388277 el-Kari, Ebü'l-Hasan Nureddin Ali b. Sultan Muhammed Ali, Ş erhu Ş ifa-i Ş erif , Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, t.y. I, 376278 Âl-i Imrân 3/33279 Erdem, Mustafa, Hazreti Âdem, lk insan, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993, s130280 Erdem, a.g.e. s132281 el-Bakara 2/35-36282 Araf 7/22, Taha 20/121283 Araf 7/22, Taha 20/121284 Taha 20/115
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 59/98
53
cennet hayatının sonu olmuş ve dünya hayatının başlangıcı olmuştur.285
Hz Âdem bu hatayı işledikten sonra rabbinden birtakım kelimeler öğrenmiş ve
bu öğrendiği kelimeleri kullanarak Allah’a tövbe etmiş ve Allah ta onun bu samimi
tövbesini kabul etmiştir.286 Ayette “telekka” fiili kullanılmış. Bu fiil bir şeyi alma ve
kabul etme, karşılama, yüzünü dönme gibi manalara gelir.287
Hadiste de “Resulullahvahyi Cebrail’den alıyordu” derken yine aynı fiil kullanılmış. Sanki Allah yanındaki
birtakım kelimelerle ona tövbe etmesini ve dönmesini vahyetti, o da Cenab-ı Hakkın
dediği şekilde bunları yaptı.288 Yani Âdem birtakım kelimeler aldı, onları ezberledi ve
onlarla tövbe etti.
Bu ayette farklı bir kıraat de caizdir. Ayetteki “kelimat” tabiri merfu yani fail
makamında da okunmuştur. Buna göre Hz Âdem’e Allah’tan birtakım kelimeler geldi,
o da onları ezberleyerek o kelimelerle Allah’a tövbe etti, Allah da onun bu tövbesini
kabul etti.289 Fakat Taberi (310/923) bu kıraati caiz görmüyor. Çünkü ona göre halef ve selef uleması bu ayette failin Hz Âdem olduğuna ittifak etmişlerdir ve üzerinde
ittifak edilen bir konuda farklı bir yorumda bulunmak caiz değildir.290
Hz Âdem’in öğrendiği kelimelerle alakalı çeşitli rivayetler var. Biz o
rivayetleri verip en doğrusunu sunmaya çalışacağız. Bunlardan birkaçı Kadı yaz’ın
(v.544/1149) Şifa-i Şerifinde gelen rivayetlerdir. Bu rivayetler şunlardır: “Ebu
Muhammed el-Mekki, Ebu’l-Leys es-Semerkandi ve diğerleri şöyle anlatıyorlar:
Âdem (as) cennetten çıkarıldığında “Ya Rabbi! Muhammed hakkı için hatamı bağışla
(bir rivayette de tövbemi kabul et) diye dua etti. Cenab-ı Allah, ‘Muhammed’i nerden
biliyorsun?’ diye sual edince ‘cennetin her yerinde Lailahe illallah Muhammedu’r-
Resulullah yazılı gördüm ve anladım ki, o, yarattıklarının sana en değerli olanıdır’
dedi. Bunun üzerine Allah Teala onun tövbesini kabul edip, hatasını bağışladı.
Bu haber, onu nakledenlere göre “Âdem Rabbinden birtakım kelimeler aldı.
Bunun üzerine Allah tövbesin kabul etti”291 anlamındaki ayetin tevilidir. 292
Başka bir rivayete göre de, Hz Âdem şöyle demiştir: “Ya Rabbi beni
285 el-Bakara 2/36286 el-Bakara 2/37287 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2484, er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 19288 bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, Tefsiru Garibi'l-Kur'an, (thk. es-Seyyid AhmedAbbas Sakr), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut,1978/1398, s46289 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 19290 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 542291 el-Bakara 2/37292 Kadi yaz, Ebü'l-Fazl yaz b. Musa b. yaz el-Yahsubi, Ş ifa-i Ş erif , (trc. Suat Cebeci), RehberYayıncılık, Ankara, 1992, s 131
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 60/98
54
yarattığında başımı arşa doğru kaldırdım. Baktım ki, orada ‘Lailahe illallah
Muhamedu’r-Resulullah’ yazılı. Anladım ki, senin katında kadri ondan daha yüce
olan kimse yoktur. Zira ismini kendi isminle yan yana koymuşsun.” Bunun üzerine
Allah (cc) Hz Âdem’e vahyederek “izzetim ve celalim hakkı için, o senin
zürriyetinden gelecek peygamberlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı seniyaratmazdım” buyurdu.293
Taberi ve bn Kesir (v.774/1373) tefsirlerinde bu konuyla alakalı birçok
rivayet geçiyor. Biz bir iki tanesini vermekle iktifa edeceğiz. bn Abbas’tan gelen
rivayete göre Hz Âdem “Ey Rabbim sen beni elinle yaratmadın mı? O da ‘evet’ dedi.
Bana ruhundan üflemedin mi? ‘Evet’ dedi. Beni cennetine koymadın mı? ‘Evet’ dedi.
Senin rahmetin gazabını geçmemiş midir? ‘Evet’ dedi. Peki, tövbe eder, güzel ameller
işlersem beni tekrar cennete koyar mısın? Cenab-ı Hak yine ‘evet’ dedi.” şte bu Hz
Âdem’in Allah’tan öğrendiği ve onlarla Allah’a tövbe ettiği kelimelerdir.294 Çoğunluğun benimsediği rivayete göre Âdem ve Havva “(Âdem ile e şi)
dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. E ğ er bizi ba ğ ı şlamaz ve bize
acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz”295 şeklinde yaptıkları duadır.296 Bu
samimi ve içten yakarışları karşısında Yüce Allah, onları seçip tövbelerini kabul etmiş
ve doğru yolu göstermiştir.297
2.4. Ahirette Kâfirlerin Pişmanlık fade Eden Sözleri Fayda Vermez
nsan hayatının üç evresi vardır; ana karnındaki hayat, dünya hayatı ve ahiret
hayatı. Bunlardan birincisi olmadan ikincisi, ikincisi olmadan da üçüncüsünün varlığı
tasavvur edilemez. O halde dünya hayatı olmadan ahiret hayatının hiçbir fonksiyonu
olamaz. Onun değeri ancak dünya hayatının varlığıyla ortaya çıkar. Kişi dünya
hayatında nasıl bir hayat sürdüyse ahirette de onun karşılığını bulacaktır. slam
büyükleri dünyayı ahirette biçilecek tarlaya benzetmişlerdir.298 Bu benzetmede dünya
ve ahiret hayatları veciz bir şekilde anlatılmıştır. Aynı zamanda bu söz “Kim ahiret
kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da
293 Kadi yaz, Ş ifa-i Ş erif , s 131294 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 542295 Araf, 7/23296 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 545; bn Kesir, I, 239297 Taha 20/122298 “Dünya ahiretin tarlasıdır” sözü, halk arasında meşhur olmuş. Hadis olarak bilinir, fakat hadisdeğildir. Bkz. Acluni, Ebü'l-Fida smail b. Muhammed, Ke ş fü'l-Hafa ve Müzilü'l- lbas Amma şteheremine'l-Ehadis Ala Elsineti’n-Nas, 2. bs. Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, 1932, I, 412
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 61/98
55
dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz”299 ayetine de
uygundur.
Kur’an birçok yerde kâfirlerin ahiretteki durumlarından bahsediyor. Ayrıca
onların ümitsiz durumlarını ve acınacak hallerini ifade ediyor. Onların ahirette
çekecekleri azabı anlattığı gibi onların dünyaya dönüşünün mümkün olmadığını da
anlatıyor. Kâfirlerin dönüşlerinin olmadığını anlamaları onlar için ayrı bir azap
oluyor. Kur’an’da kâfirlerin bu durumlarını anlatan ayetlerden biri de Mü’minun
suresinin 100. ayetinde geçmektedir. Ayetin meali şöyledir: “Ta ki bo şa geçirdi ğ im
dünyada iyi i ş (ve hareketler) yapayım. Hayır! Onun söyledi ğ i bu söz (bo ş) laftan
ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah
vardır .”
Bu ayette kâfirlerin dönme isteklerinin ne zaman olduğu hakkında ihtilaf
edilmiştir. Bazıları bu durumun kâfirlerin ateşi gördüklerinde meydana geldiğini ifade
etmişlerdir. Fakat bu şekilde bir tefsir Kur’an’ın zahirine terstir. Çünkü ayette
kâfirlerin dönüp salih amel işleme isteklerinin ölüm kendilerine geldiğinde ifade
ettikleri anlatılıyor.300 Ayrıca başka bir ayette kâfirlerin ateşi gördüklerinde dönmek
istedikleri anlatılıyor. Fakat Zümer suresinin 58. ayetinde anlatılan kâfirlerin bu
istekleri “جر” fiiliyle anlatılmıyor. Bunun için kâfirlerin Mü’minun suresinde geçen
isteklerinin ateşi gördüklerinde değil de ölüm kendilerine geldiğinde meydana
geldiğini söylemek daha doğru olur.301
Cenab-ı Hak kâfirlerin bu isteklerine aksine ihtimal vermeyecek şekilde, kesin
olarak cevap veriyor. Buna göre kâfirlerin bu istekleri reddediliyor ve bu durum
anlatılırken ayette “آ” ifadesi kullanılıyor. Bu kelime alıkoyma, bir işin olamayacağı
gibi manaları ifade ediyor. Bu kelime aynı zamanda muhatabın sözünün doğru
olmadığını ifade etmek için de kullanılmaktadır.302 Bu ifadede dönme isteğine kesin
bir red vardır.303 Ayette kâfirlerinin bu sözlerinin hiçbir mana ifade etmediği
anlatılıyor. Onların söyledikleri sadece ağızlarından çıkan, hiçbir şey ifade etmeyen
299 eş-Şura 42/20300 Mü’minun 23/99301 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 119302 Ma’luf, Luvis b. Nikola el-Ma'luf el-Yesui, el-Müncid fi'l-Luga ve'l-A'lam, 27. bs. Darü'l-Maşrık,Beyrut, 1986, s693303 Zemahşeri, el-Ke şşaf , III, 42
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 62/98
56
boş bir sözdür. Bu onun tek başına söylediği bir sözdür ve bu sözüne cevap verilmez,
bu sözü kimse tarafından işitilmez.304
Ayetten kâfirlerin bu isteklerinde samimi olmadıklarını, yalan söylediklerini
anlıyoruz. Çünkü ayette “” kelimesi kullanılıyor ve bu kelime “şekki” ifade
ediyor.305 Bu ayette kâfirlerin dünyaya döndürüldüklerinde Cenab-ı Hakk’ın
emirlerini yerine getireceklerine ve salih amel işleyeceklerine tam emin
olamadıklarını anlıyoruz. Başka bir ayette ise onların yalan söylediklerini ve
döndürüldüklerinde tekrar aynı günahları işleyecekleri ve aynı küfrü ve isyanı
gerçekleştirecekleri anlatılıyor.306 O kâfirler yalan söylüyorlar, sadece bulundukları
kötü durumdan kurtulmak için o boş ve kendilerine bir faydası olmayan sözleri sarf
ediyorlar.
2.5. Allah'ın Kelamının Tahrif ve Tebdil Edilmesi
Kur’an ilahi kelamın bozulmasından bahsederken iki fiille anlatıyor. Birincisi
“tahrif”, ikincisi ise “tebdil” masdarlarının fiilleridir.
Biz öncelikle konumuzla ilgili olarak Kur’an’ın bahsettiği tahriften, yani diğer
semavi kitaplarda meydanda gelen tahrife değineceğiz. Ayrıca konuya açıklık
getirmesi açısından Kur’an’ın lafzı dışında meydana gelen tahriften bahsedeceğiz.
Tahrif “ف” kökünden gelip “bozma, yerini değiştirme” gibi manalara
gelir.307 Ayrıca bir şeyi iki şekilde yorumlanabilecek bir hale getirmek manasına dagelir.308 Tebdil ise “لب” kökünden gelip değiştirmek, bir şeyin yerini değiştirmek
manalarına gelir.309 Tebdil kelimesinde değiştirilen şeyin yerine başka bir şeyin
getirilmesi gerekmez. Tebdil mutlak manada değiştirmedir.310 Her iki kelimede de bir
değiştirme ameliyesi var.
Kur’an dışında diğer ilahi kitaplar tebdile, tahrife uğramışlardır. Bu
bozulmalar çeşitli şekillerde olmuştur.
a- Bir lafzı diğer lafza tebdil etmek veya kaldırmak suretiyle yapılan tahrif.
b- Ortaya şüphe ve bozuk teviller atmak suretiyle gerçekleşen tahrif.
304 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 120305 Cevheri, es-Sıhah, V, 1815306 Enam 6/28307 Cevheri, es-Sıhah, IV, 1343308 sfehanî, el-Müfredât , s228309 Cevheri, es-Sıhah, IV, 1632310 sfehanî, el-Müfredât , s111
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 63/98
57
c- Yalnız kitapla değil kalplerindeki maksadı doğru söylemeyip tahrif etmek
suretiyle yapılan tahrif.311
Kur’an dışında diğer semavi kitaplarda yapılan tahrif lâfzîdir. Tevrat ve
ncil’deki yapılan tahriflerin mana itibariyle olduğunu söylemek özellikle Hz
Peygamber ve ondan sonraki dönem için yanlış olur.312
Daha doğru bir şekilde ifadeedecek olursak Tevrat ve ncil’de meydana gelen bozulma Peygamber Hz
Peygamber’den (sas) önce olmuş ve bu tahrif lâfzî olmuştur. Tevrat da, ncil de Hz
Peygamber’den sonra herhangi bir tahrife uğramamışlardır. Şimdi elimizde bulunan
Tevrat ile Hz sa zamanında yazılan Tevrat arasında bir fark yoktur. ncil’de de bir
takım isim değişiklikleri hariç Hz Peygamber’den sonra herhangi bir tahrif meydana
gelmemiştir.313
Kur’an’da “tahrif” olarak geçen ayetler Kur’an dışındaki semavi kitapların
tahrifinden bahsediyor. Dört yerde geçiyor. Bu ayetler şunlardır: “Ş imdi (eymüminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysaki onlardan bir zümre,
Allah'ın kelâmını i şitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.”314
“Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden de ğ i ştirirler, dillerini e ğ erek, bükerek
ve dine saldırarak (Peygambere kar şı) ‘ şittik ve kar şı geldik’, ‘dinle, dinlemez olası’,
‘râinâ’ derler. E ğ er onlar ‘ şittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet’ deselerdi şüphesiz
kendileri için daha hayırlı ve daha do ğ ru olacaktı; fakat küfürleri (gerçe ğ i kabul
etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemi ştir. Artık pek az inanırlar .”315 “Sözlerini
bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katıla ştırdık. Onlar kelimelerin
yerlerini de ğ i ştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine ö ğ retilen ahkâmın
(Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. çlerinden pek azı hariç, onlardan
daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırı ş etme. Ş üphesiz Allah
iyilik edenleri sever .”316 “Ey Resul! Kalpleri iman etmedi ğ i halde a ğ ızlarıyla ‘inandık’
diyen kimselerden ve Yahudilerden küfür içinde ko şu şanlar(ın hali) seni üzmesin.
Onlar durmadan yalana kulak verirler ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak
verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp de ğ i ştirirler. ‘E ğ er size şu verilirse hemen
311Candan, Abdülcelil, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, (tefsire sokulan bid’at hurafe vetahrifat), Denge Yayınları, stanbul, 2000, s 34–35312 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 134313 Cüveyni, Ebü'l-Meali mamü'l-Harameyn Rükneddin Abdülmelik, Ş ifaü'l-Galil fî Beyani ma Vakaa fi't-Tevrat ve'l- ncil Mine’l-Tebdil, (thk. Ahmed Hicazi Sekka), Mektebetü'l-Külliyyati'l-Ezher, Kahire,1979, s 61-62 314 el-Bakara 2/75315 en-Nisa 4/46316 el-Maide 5/13
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 64/98
58
alın, o verilmezse sakının!’ derler. Allah bir kimseyi şa şkınlı ğ a (fitneye) dü şürmek
isterse, sen Allah’a kar şı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın
kalplerini temizlemek istemedi ğ i kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik ve ahirette
onlara mahsus büyük bir azap vardır .”317
Bu ayetlerden, yapılan tahrifin bilinçli olduğunu ve bu tahrifi yapanların bilebile yaptıklarını anlıyoruz. Bir de bu kişiler münafıktırlar.318
Yukarıda meallerini verdiğimiz ayetlerin dışında değiştirmeyi ifade eden başka
bir ayet de “tebdil” kalıbıyla kullanılmış. Ayet şöyledir: “Siz ganimetleri almak için
gitti ğ inizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza dü şelim, diyeceklerdir.
Onlar, Allah'ın sözünü de ğ i ştirmek isterler. De ki: ‘Siz asla bizim pe şimize
dü şmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmu ştur.’ Onlar size: ‘Hayır,
bizi kıskanıyorsunuz’ diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir .”319
Bu ayet kalplerine iman tam anlamıyla yerleşmemiş bedevi Araplardanbahsediyor. Rasulullah (s.a.v) Hudeybiye senesi umre için Mekke’ye gitmek istediği
sırada Kureyş’in hücum veya mani olma ihtimaline karşı tedbir olarak birtakım Arap
kabileleriyle anlaşmış ve onlarla beraber hareket etmeyi istemişti. Fakat onlar daha
sonra Arap müşriklerinin çokluğu karşısında bu anlaşmadan vazgeçmişlerdi. Allah
Hudeybiye’ye katılanlara Hayber Gazasıyla ganimet vaat etti. Fakat Hudeybiye’den
geri kalan Arap kabileleri kendilerinin de ganimet almaları gerektiğini söyleyerek
Allah’ın bu hükmünü değiştirmek istediler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.320
2.5.1. Kur’an’da Tahrifat Olmuş mudur?
Kur’an’da lâfzî tahriften söz etmek mümkün değildir. Çünkü Kur’an bizzat
Cenab-ı Hakkın koruması altındadır. Allah Teala bu korumayı insanlara bırakmamış
bizzat kendisinin bu korumayı üstlendiğini kitabında ifade etmiştir: “Kur’an’ı
kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyaca ğ ız.”321
Kur’an’ın lafzında bir değişikliğin olmaması Allah’ın bir kanunudur. Nasıl ki
Allah’ın kanununda bir değişiklik yoksa aynı şekilde Allah’ın kelamında da en ufakbir tahrif olmamıştır. Allah kanunun sabitliğini şu ayetle ifade ediyor: “ Allah’ın
317 el-Maide 5/41318 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, I, 327319 el-Fetih 48/15320 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 164321 el-Hicr 15/9
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 65/98
59
önceden gelip geçmi şlere uyguladı ğ ı yasası budur. Allah’ın yasasında de ğ i şme
bulamazsın.”322 Başka ayetlerde de Allah’ın kanunun değişmezliği ifade ediliyor.323
Kur’an’ın korunması iner inmez başlamıştır. Çünkü Hz Peygamber (s.a.v.)’in
vahiy kâtipleri vardı ve bunlar vahyin inişiyle beraber gelen vahiyleri çeşitli şekillerde
kayıt altına alıyorlardı. Muhammed Hamidullah (v.2002), hicretten önce bileKur’an’ın yazılı olduğunu kaydettikten sonra şunları söylüyor: “Kaynakların ittifakla
bildirdiklerine göre ne zaman Kur’an’ı Kerim’in bir parçası vahyedilmiş olsa
Peygamber (s.a.v.) okur-yazar sahabelerden birini çağırır ve yeni vahyin şimdiye
kadar toplananların neresine konulacağını bildirirdi. Yazıldıktan sonra eğer eksiklik
varsa tashih edebilmek için kâtiplere yazdıklarını okumalarını söylerdi.”324
“Hafızalarda tutulanlar ise yazılı metne müracaatla düzeltilebilirdi. Kıraat ve
ibadetler için yapılan bu ezber hayat boyunca, nesilden nesile devam etti.”325
Kur’an’ın korunmasında sahabe üzerine düşeni tam manasıyla yerine getirdive bu konuda gereken her türlü hassasiyeti gösterdi. Bu iş Hz Ebu Bekir ile devam
etmiş ve Hz Ali ile son halini bulmuştur.326 Konumuz olmadığı için dört halife
döneminde bu faaliyetin nasıl olduğu üzerinde durmayacağız.
Kur’an’ın lafzının bozulmadığını çok net ve rahat bir şekilde söyledik. Çünkü
Kur’an’ın lafzı gücü her şeye yeten Allah’ın teminatı altındadır. Fakat aynı şeyi
Kur’an’ın manası, tefsiri için söyleyemeyiz. Tefsirde sapma diyebileceğimiz bir takım
teviller, yorumlar yapılmıştır. Bu sapmaların sebepleri vardır. Bunları kısaca şöyle
sıralayabiliriz:
1- Art niyet
2- Taassub ve taklit
3- Siyasi çıkarlar
4- Bilimsel gelişme ve yeni teknolojilere Kur’an’dan referans bulmaya
çalışmak
6- Gaybi konularda gereksiz ayrıntılara dalmak.327
322 el-Feth 48/23323 Bkn el-sra 17/77, el-Ahzab 33/62, Fatır 35/43, Yunus 10/64, el-En’am 6/115324 Hamidullah, Muhammed, Kur'an-ı Kerim Tarihi, Özellikleri, Tedvini, Türkçe ve Batı DillerineYapılan Tercümeleri, (trc. Salih Tuğ), Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul,1993, s42325 Hamidullah, a.g.e. s44326 Candan, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, s 43-50327 Candan, a.g.e. s 83-170
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 66/98
60
Kur’an’da meydana gelen mana eksenli sapmalar düzeltilebilir niteliktedir.
Nitekim tefsirde meydana gelen bu bozulmalar halef ve selef ulemasının ciddi cehd ve
gayretleriyle Kur’an’ın asıl vermek istediği mesajlar ortaya çıkmıştır. Yoksa tefsirde
tam bir bozulmanın olduğunu söylemek Kur’an’ı Tevrat ve ncil’den farksız kılar.
Ulemanın bu gayretleri düşünüldüğünde Kur’an’da mana yönüyle bir tahriften sözetmek biraz zor olur. Bu samimi gayretler sonucu Kur’an’ın vermek istediği asıl
mesaj mana eksenli de olsa kaybolmuş değildir. Allah Teala kendi kelamını mana
yönüyle de tahriften korumuştur diyebiliriz.
3. SIFAT TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI
3.1. Kelime-i Tayyibe
Kuranda birçok mesel bulunmaktadır. Kelime-i Tayyibe de bu mesellerden birtanesidir. Mesel, misil ve mesil; şebeh, şibih ve şebih gibi aslında bir şeyin benzeri
demektir.328 Misal de bu manadadır.329 Meselin çoğulu emsaldir. Timsal de suret
demektir.330 Şu halde meselin aslı, sözde iki şey arasındaki benzeşmedir. Ayakta
dikilip durmak manasına geldiği gibi,331 yere uzanıp yapışırcasına durmaktır.332
Faziletli olmak, bir adama ibret alacak ceza vermek, benzetmek ve benzemek
manalarına gelir.333
Istılahi olarak mesel şöyle bir tarife kavuşturulabilir. “Halk arasında kabulgörüp yayılmış, teşbihe dayalı, içerisinde bir düstur ve hikmet kinayeli veciz
sözlerdir.”334 Buna göre mesel Türkçede atasözü manasına gelmektedir. Arapçada
atasözleri ve deyimler hep mesel ismiyle ifade edilmiştir. Mesel manasında asıl mana
benzer ve nazir manasıdır.335
328
Cevheri, es-Sıhah, V, 1816329 bn Faris, Mücmelü'l-Luga, III, 823330 sfehanî, el-Müfredât , s758331 Cevheri, es-Sıhah, V, 1816332 Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed, el-Faik fî Garibi'l-Hadis, (thk.Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, Ali Muhammed Becavi) 2. bs. sa El-Babi El-Halebi, Kahire,1971, III,354333 Firuzabadi, Ebü't-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed, el-Kamusü'l-Muhit ,Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1986, 1364-65334 Cerrahoğlu, smail, Tefsir Usulü, 9. bs. Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993, s174335 bn Kuteybe, Te'vilu Mü şkili'l-Kur'an, s496
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 67/98
61
Kelime-i Tayyibe güzel ve hoş kelime anlamında Kur’ani bir kavramdır.
Doğru söz ve sağlam inanç anlamını da ihtiva eden bu kavram, genel bir yaklaşımla
bütün güzel sözleri içine alır. Kelime-i tayyibe kelime-i tevhiddir. Tesbih, tahmid,
istiğifar, tevbe ve davet gibi güzel olan her kelime de olduğu söylenmiştir. bn
Abbas’a göre bu kelime kelime-i şehadettir.336
Allah Tealâ “Görmedin mi Allah nasılbir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir
a ğ aca (benzetti)”337 ayetinde tevhid inancını ifade etmektedir. Hz. Enes (r.a)’ın
rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “man, kökleri yere
tutunmuş bir ağaca benzer. man bu ağacın kökü, namaz gövdesi, zekât parçaları, oruç
dalları, Allah yolunda eziyet görmek yeşillikleri, güzel ahlak yaprakları ve Allah’ın
yasaklarında kaçınma ise onun meyvesidir.”338 Bu hadis-i şerifte görüldüğü gibi iman;
ağacın kökündeki ince damarlara benzetilmiş, ağacın bütünüyle bu damarlar
vasıtasıyla beslendiği ifade edilerek namaz, zekât ve oruç gibi ibadetlerin iman ilealakalı olduğu anlatılmak istenmiştir.
Kelime-i Tayyibe aslı kalple tasdik, dalları dille ikrardır, meyvesi ameldir.
Nasıl ki ağaç meyve vermese de ağaç olarak adlandırılır, aynı şekilde mümin amel
işlemese de yine mümin olarak adlandırılır.339
Kur’an’daki kelime-i tayyibe hadislerdeki izahına gelince; Hz. Peygamber’e
hurma lifinden bir tabak içinde yaş hurma getirilmişti. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun
üzerine şu ayeti kerimeyi okudu: “Kelime-i tayyibe, kökü sa ğ lam, dalları gö ğ e do ğ ru
olan bir şecere-i tayyibedir. Rabbinin izniyle o a ğ aç her an yemi şlerini verir ” Hz.
Peygamber sonra şöyle dedi: “Bu hurmadır.”340
Yukarıda verdiğimiz rivayetlerde kelime-i tayyibe çeşitli şeylere benzetilmiş.
Razi bu ayetle alakalı şöyle der: “Yapılan bu benzetmeler doğru da olsa bu
benzetmeyi yapanlar asıl istenilen şeyi anlamaktan uzaklaşıyorlar. Burada asıl olan
kelime-i tayyibenin neye benzediği değildir. Bu kelime hurma ağacı veya başka bir
336 Zemahşeri, el-Ke şşaf , II, 376337 brahim 14/24338 el-Kurtubi, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensari, el-Cami li Ahkami’l-Kur’an, (i’tina vetashih Hişam Semir el-Buhari), Daru Alemü’l-Kütüb, Riyad, 2003/1423, V, 359339 Nesefi, Ebü'l-Berekat Hafızüddin Abdullah b. Ahmed b. Mahmud, Tefsirü’n- Nesefi, Medarikü’t-Tenzil ve Hakaiki’t-Te’vil, (racaahu ve zabtuhu ve eşrefe aleyh brahim Muhammed Ramazan), Darü’l-Kalem, Beyrut, 1989, II, 862340 Tirmizi, Ebû sa Muhamed b. sa b. Sevre es_Sülemi, el-Camiü’l-Kebir , (thk. Beşşar AvvadMa’ruf), 2. bs. Darü’l-Garbi’l-slami, Beyrut, 1998, Ebvabu Tefsiri’l-Kur’an, 14/1
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 68/98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 69/98
63
şte müminin imanı, aslı sabit, tadı ve kokusu güzel, meyvesi devamlı,
herkesin faydalandığı hurma ağacına benzetildiği gibi, kâfirin küfrü de; meyvesi acı,
kökü olmayan, görünüşü çirkin, yiyen kimseye tadı çok acı gelen bir ağaca
benzetilmiştir. Birisinin cazibesi ne kadarsa, diğerinin iticiliği de o kadardır. Fakat
buna rağmen her ikisinin de alıcısı oluyor. Hatta çoğunlukla kelime-i küfre rağbetbiraz daha fazla oluyor. Bunun çeşitli sebepleri var, fakat biz konumuz olmadığı için o
sebeplere girmeyeceğiz.
4. FL OLARAK KULLANIMI
4.1. Konuşma Vasfıyla Mümeyyez Olan Hz Musa
Hz Musa Yahudi kavmine gönderilmiş, kendisine kitap verilmiş büyük
peygamberlerden biridir. Kur’an’da en çok zikri geçen peygamberlerin başında gelir.
Aynı şekilde Yahudi kavmi Kur’an’ın değişik münasebetlerle aynı konuyla ilgili
farklı şekillerde kendilerinden bahsettiği bir kavimdir. Kur’an, Hz Musa’nın
doğumundan345 başlayarak onun Firavun’nun sarayına gelişini,346 gençlik yıllarında
bir kıptıyi öldürmesi sonucu Medyen’e kaçmak zorunda kalışını,347 Medyen’de bir
müddet kaldıktan sonra peygamberliğe adım atışını,348 daha sonra Firavun ve
kavmiyle olan mücadelesini349 tafsilatlı bir şekilde anlatır.
Kur’an peygamberlerin birbirlerine üstün olduklarını ve her birinin ayrı bir
özelliğinin olduğunu ifade eder.350 Bu üstünlükleri çeşitli şekillerde olabilir: 1-
Amellerinin üstünlükleri hasebiyle ahirette meydana gelecek üstünlük 2- Dünyadaki
üstünlükleri. Allah Teala bazılarını dost, bazılarını sözcü, bazılarını hükümdar
eylemiş bazılarına cin ve şeytanları musahhar kılmış, bazılarının eliyle ölüleri
diriltmiştir. 3- Kendilerine bir şeriatın verilip verilmemesi yönüyle olan üstünlük.351
Hz Musa Kur’an’da arada herhangi bir vasıta olmadan Allah’la konuşan bir
peygamber olarak anlatılıyor. Kur’an’da üç yerde Hz Musa’nın Allah ile olan
344 Tirmizi, el-Camiü’l-Kebir , Ebvabu Tefsiri’l-Kur’an, 14/1345 el-Kasas 28/7, Taha 20/38-39346 Kasas 28/8, Taha 20/39347 Kasas 28/15-17-21-22348 Kasas 28/43, Meryem 51-52, Taha 20/11-14349 Taha 20/42-44, Araf 7/104-105, Şuara 26/24-25-26-27, Araf 7/129350 el-Bakara 2/253351 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 322
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 70/98
64
mükâlemesi anlatılır.352 Bu şekilde bir vasıflandırmadan dolayı Hz Musa “kelimullah”
olarak adlandırılmıştır.353 Bazıları “Allah Musa ile konuştu” ifadesini “Musa Allah ile
konuştu” şeklinde okumuşlardır.354
Hz Musa’nın Allah ile olan mükâlemesinin mahiyetiyle alakalı ihtilaflar ortaya
çıkmıştır. Bunların başında Mutezile ve Ehl-i Sünnet tartışmaları gelmektedir. Bazıları“Allah’ın kelamı, bir araya getirilip telif edilmiş harflerden ibarettir” derken, bir kısmı
da, O’nun kelamının, “harfler ve seslerden başka olan, hakiki bir sıfat olduğunu”
söylemişlerdir. Hanbelîler harflerden ve seslerden meydana gelen kelamın “kadim”
(ezeli) olduğunu iddia etmişlerdir. Bu görüş, akıllı bir kimsenin dönüp bakmayacağı
kadar değersiz ve geçersiz bir görüştür.355 Mutezile âlimleri, Kur’an’ın ses, harf, ayet,
sure ve cüzlerden meydana geldiğini, indirilirken hudus alametleriyle vasıflandığını
belirterek mahlûk olduğunu iddia etmişlerdir. Onlara göre Allah’ın mütekellim olması
demek, kelamı bir mahalde, mesela Levh-i Mahfuzda, Cebrail’de, ya da peygamberdeyaratması demektir. Ehl-i Sünnet ise Allah, kelamı yarattığı için değil, kelam sıfatıyla
muttasıf olduğu için mütekellimdir. Zira Allah’a nasıl beyazı yarattığı için beyaz,
siyahı yarattığı için de siyah denmesi mümkün değilse, kelamın yaratıcısı olmasından
dolayı da mütekellim denemez. Ancak onunla konuşması sebebiyle mütekellim
denir.356
Ayetlerden ve bu ayetlere yapılan tefsirlerden anlıyoruz ki Hz Musa’nın
konuşma özelliği ön plana çıkıyor. Fakat başka ayetlerde Hz Musa’nın dilinde bir
peltekliğin olduğu ve konuşmakta zorluk çektiği anlatılıyor. Bu özelliğinden dolayı da
dilindeki bu peltekliğin giderilmesi için Allah’tan yardım diliyor.357 Ayrıca
kendisinden daha fasih olduğunu söylediği kardeşi Harun’un yardımcı, destekçi
olarak verilmesini talep ediyor.358 Şimdi bu ayetler arasında bir tenakuz mu var?
Hayır, kesinlikle böyle bir şey yok. Hz Musa evvela dilindeki peltekliğin
giderilmesini ve Hz Harun’un vezir, yardımcı olarak verilmesini Firavun’a gitmeden
önce yani tebliğ görevine başlamadan önce istiyor. Çünkü tebliğde en önemli olan
hususlardan biri de meseleyi çok güzel bir şekilde takdim etmedir. Bunun için de
güzel bir konuşma becerisine sahip olmak gerekir. Yani biraz hatip olmak gerekir. Hz
352 el-Bakara 2/253, en-Nisa 4/164, Araf 7/143353 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 382354 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 582355 er- Râzî, et-Tefsiru'l-Kebir , XIV, 228356 Gölcük, Kelam, s222357 Taha 20/27-28358 Taha 20/29-35
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 71/98
65
Musa da bunun farkında olduğu için Allah’tan dilindeki bağın, peltekliğin
çözülmesini istiyor. Allah da Hz Musa’nın bu isteklerini yerine getiriyor.359 Hz Musa
bu aşamadan sonra çok iyi konuşur hale geliyor ve tebliğ vazifesini tam manasıyla
yerine getiriyor. Çünkü Kur’an, Hz Harun’un Firavun ve kavmiyle konuştuğundan,
onlara tebliğde bulunduğundan hiç bahsetmiyor. Nübüvvet konusunda ve görevindeasıl olan kişi Hz Musa’dır.360 Firavun’un yanında konuşan hep Hz Musa’dır. Yani
tebliğci, sözcü Hz Musa’dır. Bütün bunlar gösteriyor ki Hz Musa tebliğ görevine
başladıktan sonra dilindeki pelteklik gitmiş ve “kelimullah” vasfını almaya hak
kazanmıştır ve o bu aşamadan sonra iyi bir hatiptir.
4.2. Kıyamette Azaların Şahitlik Etmeleri
Kıyamette bütün ameller arz edilir ve herkes yaptığıyla hesaba çekilir. nsanlar
zerre kadar bir haksızlığa uğratılmazlar. nsanlar dünyada ne yapmışlarsa ahiretteonun karşılığını bulurlar.361
Kur’an, birçok yerde kâfir ve günahkârlar ile alakalı olarak onların azalarının
kendileri aleyhine şehadette bulunacağını değişik ifadelerle bize anlatıyor.362 Cenab-ı
Hak Yasin suresinin 65. ayetinde şöyle buyuruyor: “O gün onların a ğ ızlarını
mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder .” Razi, bu ayet
hakkında şunları söylüyor: “Onlar Allah Teala’nın ‘nkârınız sebebiyle bugün oraya
girin!’ sözünü işitince ‘biz şirke girmedik, iman ettik’ deyip bunu inkâr etmekisteyecekler. Bunun üzerine Allah Teala onların ağızlarını mühürler, onlar
konuşamazlar ve dilleri hariç diğer azalarını konuşturunca günahlarını itiraf
ederler.”363
Yukarıda mealini verdiğimiz ayette ellerin konuşmasından, ayakların ise
şehadetinden bahsedilmiştir. Bununla alakalı müfessirler çeşitli yorumlarda
bulunmuşlardır. Başka ayetlerde iş yapma, ele izafe ediliyor.364 Bu ayette de konuşma
ameliyesi ellere izafe edilmiştir. Bu ayetlerde eller iş yapan olarak gösterilmiştir.365
359 Taha 20/36360 er- Râzî, et-Tefsiru'l-Kebir , XIV, 227361 Zilzal 99/7-8362 Rum 30/41, Yasin 36/65, Fussilet 41/21, Şura 42/30, Nebe’ 78/40363 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 101364 el-Bakara 2/195, Yasin 36/35365 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 102
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 72/98
66
Bu ayetlerden yola çıkarak Mutezile ile Ehl-i Sünnet âlimleri arasında tartışma
çıkmıştır. Mutezile’ye göre Allah Teala onlar için konuşmayı yaratmış ve bu yaratılan
konuşmayla o azalar konuşacaklar. Bundan dolayı asıl konuşan azalar değil o
konuşmayı yaratandır. Yani Allah Teala’dır.366 Kıyamet günü mukarrebin ve
sıddiklerin şehadetleri kabul ediliyor. Fakat Allah’ın sevdiği bu kullar aynı zamandakâfirlerin, mücrimlerin düşmanıdırlar. Düşmanın düşmana şehadeti makbul değildir.
Kâfirlerin ve fasıkların ise bu şahadetleri makbul değildir. Bunun için Cenab-ı Hak o
mücrimlerin azalarını onlar üzerine şahit kıldı.367
4.3. Vahyin Geliş Şekilleri
Vahiy kelimesi Arapça “و” kökünden masdar olup, sülasinin ikinci babı ile
mezîdlerden ifâl babından yani “یا” şeklinde geçmektedir.368 Bu kelime Kur’an’ı
Kerim’de yetmiş sekiz yerde zikredilirken, bunlardan altısı sülasi ikinci baptan, diğer
yetmiş ikisi ise ifâl kalıbının çeşitli türevleri şeklinde geçmektedir. Vahiy başka
dillerde var olmayan Arapça bir kelimedir.369
Vahiyin; “kitap, işaret, kitabet, risâlet, ilham, gizli söz, fısıldama, başkasına
ilka edilen her şey,370 hat, mektup, melek,371 gibi çeşitli sözlük anlamları vardır.
Istılahi olarak çeşitli tarifleri yapılmıştır. Biz bunlar arasında mam Suyuti’nin (v.
911/1505) tarifini almakla iktifa edeceğiz. Suyuti vahyi, “Allah’ın peygamberlerinden
birine vahyettiği, onu kalbine iyice yerleştirdiği, peygamberin onu okuyup yazdığıAllah kelamı”372 şeklinde tarif eder.
Hz Peygamber’e gelen vahiy şekilleri bir tek olmayıp değişik şekillerde
olmuştur. Bunlardan bir tanesi de eş-Şura suresinin 51. ayetinde geçen “ Allah bir
insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konu şur yahut bir elçi gönderip
izniyle ona diledi ğ ini vahyeder. O yücedir, hakîmdir ” şekillerdir. Bununla birlikte
ilahi vahyin geliş tarzı hakkında Kur’an’da fazla bir bilgi mevcut değildir. Daha çok
366 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 193-194367 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 102368 Ezheri, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevi, Tehzibü'l-Luga, (tahkik AbdullahDerviş), ed-Darü’l-Mısriyye li’t-Te’lif ve’t-Tercüme, Kahire, t.y. V, 296369 A’reci, Settar Cebr Hammud, el-Vahy ve Delaletuhu fî’l-Kur’ani’l-Kerim ve’l-fikri’l- slami, Darü’l-Kütübi’l-lmiyye, Beyrut, 2001/1421, s9 370 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2520371 Zebidi, Tacü’l-Arus, X, 385372 Suyuti, Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr, el- tkan fî Ulumi'l-Kur'an, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1987, I, 98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 73/98
67
ve ayrıntılı olarak Hz Peygamber’in sözlerinde açıklığa kavuşmaktadır. Ayrıca slami
kaynakların vahiyle ilgili yapılan yorumlardan da ortaya çıkmaktadır.373
Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Burada vahyin çeşitlerini
birbirinden ayırmak için doğrudan doğruya olan öncekine ‘و’, elçi aracılığıyla olan
üçüncüsüne ‘یإ’ denilmiştir. Kısacası yüce Allah hiçbir peygambere, ne Musa’ya ne
de diğerlerine bu üç çeşitten başka bir şekilde kelam söylememiştir ve hiçbir
insanoğluna başka türlü söylemez. nsanın insanla konuşması gibi karşı karşıya ve
apaçık bir şekilde konuşmaz. Çünkü o çok ulu, çok yücedir. Onun için insanoğlu
O’nun yüksekliğine yetişip de kadim (ezeli) olan kelamını olduğu gibi anlamaya
dayanamaz. Fakat hüküm ve hikmet sahibidir. Onun için hikmetine göre ‘vahiy’ veya
‘iyha’ ile söyler.”374
Şura suresinin 51. ayeti bize Allah’ın bir beşerle muhatap olmasının üç şekilde
olduğunu ifade ediyor. Bunlar şu şekilde meydana gelmektedir: 1- Herhangi bir vasıta
olmadan meydana gelen vahiy. Bu vahiy direk ilham ve kalbe atılan şeylerle olur. 2-
Bir örtü arkasında yapılan konuşmayla meydana gelen vahiy. 3- Peygamberlere
gönderilen vahiy meleği vasıtasıyla meydana gelen vahiy.375 Kur’an’da vahiy
çeşitlerinden ve kimlere nasıl geldiğinden geniş bir şekilde bahsedilmekle beraber biz
sadece Şura suresi 51. ayette geçen vahiy çeşitlerine kısaca değineceğiz.
1- Allah-Beşer Diyalogunun lk Şekli Olan Vahiy
Hz Peygamber’e vahiy gelme zamanı belli değildir. Vahiy hali bazen ayakta
dururken, bazen oturmuş durumda iken; bazen sabah, bazen akşam vakti yürürken,
binek üzerinde iken, ashabıyla sohbet ederken, düşmanlarıyla konuşurken ve
savaşırken arız olabiliyordu.376 Ayette geçen bu ilk söz söyleme doğrudan doğruya
vahyederek, gayet hızlı ve gizli bir işaret halinde anlatarak ve birdenbire kalbe bırakıp
ilham suretiyle sözün sırf ruhani olarak vasıtasız içe doğması ve alınmasıdır. Şiddet ve
zayıflık ile çeşitli mertebelerde gelebilir.377
2- Perde Arksında Konuşmak Suretiyle Gelen Vahiy
373 Aslan, Abdülgaffar Kur’an’da Vahiy, Ankara Okulu Yayınları, Ankara,2000, s191374 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 37375 A’reci, el-Vahy ve Delaletuhu Fî’l-Kur’ani’l-Kerim, s48376 Suyuti, el- tkan fî Ulumi'l-Kur'an, s36-49377 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 35
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 74/98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 75/98
69
vahyeder ”384 sözü Cebrail’in belli bir surette gelip Allah’ın sözlerini tebliğ ettiğini
gösterir.385
Cebrail ile olan vahyin ifade ettiği zorunlu bilgi daha yüksek bir bilgidir.
Sonra peygamberler vasıtasıyla diğer insanlara olan tebliğler ve telkinler de vahyin
geliş şekilleri arasında sayılmıştır.386 Bir elçi ile gelen vahiyler vahyin en kati ve
yüksek olanıdır. Çünkü bu tür vahiyde bilgiyi elde etmede temel olan göz ile görmek,
kulak ile işitmek ve içten kalp ile duymak gibi özellikler vardır. Böyle bir aynel yakin
bilgi olma özelliğine sahiptir. Peygamberlere çok defa bu surette vahyin gelmesinin
hikmeti bu olabilir.387
4.4. Allah'ın Kıyamette Konuşmayacağı Kimseler
Allah Teala kıyamette birtakım kimselerle konuşmayacaktır. Bu da onlar içinbir azap olacak. Kıyamette meydana gelecek azaplardan biri de insanın en çok ihtiyaç
duyduğu konuşmanın olmamasıdır. Çünkü insanlar en dar zamanlarında kendilerini
rahatlatacak ve kendileriyle ünsiyet edecek, konuşacak birilerini ararlar. Birçok insan
bu şekilde sıkıntılarını atlatır ve bu problemlerini çözer. Kıyamet günü ise bütün
hesapların sorulma günü olduğu için insanlar o günde çok zorlanacaklardır. şte Allah
bu çok çetin günde birtakım insanlarla konuşmayacak veya onlarla konuşurken gazap
lisanıyla konuşacaktır. Bu konuşmama cezasının verilmesi yine dünyada o insanların
Allah’ın kelamıyla ilgili yaptıkları hatalardan kaynaklanmaktadır. Çünkü “ Bir kötülü ğ ün cezası, ona denk bir kötülüktür .”388 Bunlar ise Allah’ın kelamını
gizlediklerinden, ahirette rahmet sözünden mahrum kalacaklardır.389 Kur’an’daki
ayetlere baktığımızda Allah Teala’nın bazı kimselerle konuşmamsının sebepleri
olduğunu görürüz. Bu sebepleri üç başlık halinde inceleyebiliriz:
1- Allah’ın Ayetlerini Gizleme ve Onları Basit Bir Dünyalık Karşılığında
Satma
Kur’an’da Cenab-ı Hak bu durumu el-Bakara suresinin 174. ayetinde
anlatıyor. Ayet şöyle: “Allah'ın indirdi ğ i kitaptan bir şeyi (ahir zaman Peygamberinin
384 eş-Şura 42/51385 sfehanî, el-Müfredât , s859386 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 39387 Aslan, Kur’an’da Vahiy, s201388 eş-Şura 42/40389 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 488
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 76/98
70
vasıflarını) gizleyip onu az bir paha ile de ğ i şenler yok mu, i şte onların yiyip de
karınlarına doldurdukları, ate şten ba şka bir şey de ğ ildir. Kıyamet günü Allah ne
kendileriyle konu şur ve ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir
azap vardır.” Bu ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak Vahidi (v. 468/1075) şunları
zikreder: “Bu ayet Yahudi âlimleri ve büyükleri alakalı olarak nazil oldu. Onlarhalktan para ve hediyeler alıyorlardı ve gönderilecek peygamberin kendilerinden
olmasını istiyorlardı. Kendilerinden gönderilmeyince riyasetlerinin ve ellerindekinin
gitmesinden korktular. Kendi kitaplarında olan Hz Muhammed (s.a.v.) ile ilgili
anlatılan özellikleri değiştirdiler ve onları değiştirilmiş haliyle halka sundular ve ‘bu
sıfatlar ahir zamanda çıkacak olan peygamberin sıfatıdır’ dediler. Bu sonradan
çıkardıkları özellikler Hz Peygamber’in sıfatlarına benzemiyordu. Avam tabakası bu
değişmiş sıfatları görünce Hz Muhammed’e inanmadılar.”390
Ayette ifade edilen konuşmama bir kızgınlık ifadesidir. Nasıl ki birisi
arkadaşına, yakınına kızdığında konuşmayı bırakıyorsa aynı şekilde bu da öyledir.
Veya hoşuna giden şeyleri konuşmayı terk etmesidir.391 Maverdi (v.450/1058) ayette
ifade edilen konuşmamayla üç şey anlatıldığını söylüyor: “1- Allah onlara
kızgınlığının ifadesi olarak konuşmuyor. Mesela ‘falan falanla konuşmuyor’
denildiğinde bu onun kızdığını ifade ediyor. 2- Onları selamlamak için Allah onlara
melekler göndermez. 3- Onlara sözünü işittirmez.”392 Fahreddin Razi bu ayetle alakalı
olarak birtakım sonuçlar çıkarıyor ve şöyle diyor: “Bu ayet birçok mesele içeriyor.Birinci Mesele: Usul uleması şöyle demişlerdir: ‘Kıyamet günü Allah ne kendileriyle
konuşur ve ne de onları temize çıkarır’ sözü alçaltma ve hafife almayı ifade eder.
‘Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır’ sözü ise zarara ve alçaltmanın ebedi
olduğuna delalet eder. kinci Mesele: Bu ayet din konusunda anlatılması gereken bir
şeyin gizlenmesinin yasak olduğunu gösteriyor. Üçüncü Mesele: Lafzın umumiyetine
itibar edilir, sebebin hususiliğine itibar edilmez. Bu ayet Yahudiler hakkında inmiş
olsa da dinde anlatılması, ortaya çıkarılması gereken bir şeyi gizleyen herkes
hakkında geçerlidir.”393
2- Verdiği Sözü Tutmama ve Yemini Yerine Getirmeme
390 Vahidi, Esbabü’n-Nüzul, s49391 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 329392 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 223-224393 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , V, 28
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 77/98
71
Kur’an’da söz “ahd” kelimesiyle ifade ediliyor. Sözlük itibariyle “bir şeyi her
durumda koruyup, gereğini yerine getirmek” demektir.394 Fiil olara kökü “” dır.
Ahd bu fiilin masdarı oluğu gibi, isim olarak da “her türlü durumda, o durumun
gerektirdiği biçimde korunulan ve gereği yerine getirilen şey, verilen söz”395 anlamına
geliyor.
Kur’an’ı Kerim ahdi insan hayatının bireysel ve toplumsal planlarda yaşatıcı
ve olgunlaştırıcı unsurlarından biri olarak görür. Sadece insanlar arası ilişkilerde ahd
çerçevesinde oluşup gelişmiyor; insan Allah ilişlilerinin temelinde de ahd vardır. Ve
ahde vefa göstermek hem insanlar arası ilişkilerin, hem de insan-Allah arası ilişkilerin
temelini oluşturuyor.396
Allah Teala Al-i mran suresinin 77. ayetinde şöyle buyuruyor: “ Allah’a kar şı
verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle de ğ i ştirenlere gelince, i şte bunların
ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konu şmayacak, onlara
bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır .” Bu
ayette Allah (cc) Yahudilerin hıyanetini anlatıyor. Bu ayet kendisinden önceki
ayetlerle alakalıdır. Önceki ayetlerde Ehl-i Kitaptan bazılarının yüklerle kendilerine
emanet verilse onu noksansız iade edeceği, fakat öyleleri de var ki az bir şey versen,
onun başına dikilip istemezsen onu sana asla geri vermeyeceği ve sözünü yerine
getirip kötülükten sakınanları Allah’ın sevdiği anlatılıyor.397 Başka ayetlerde de ahde
vefaya çok vurgu yapıldığını görüyoruz.398
Bu ayetlerden yola çıkarak Allah’ın ahde vefaya çok önem verdiğini
anlayabiliriz. Çünkü Kur’an’da yapılan amele karşılık çok büyük mükâfat vaat
ediliyorsa bu o amelin Allah katında çok makbul olduğunu; şiddetli ceza tehdidi varsa
bu o amelin Allah’ı kızdıran bir amel olduğunu gösterir. Bu ayette de o şekildedir.
Cenab-ı Hak bu ayette sözüne vefa göstermeyenlere karşılık onlarla konuşmayacağını,
yüzlerine bakmayacağını ve onlar için acı veren bir azap olduğunu ifade ediyor.399
394 Ünal, Ali, Kur'an'da Temel Kavramlar , 2. bs. Beyan Yayınları, stanbul, 1990, s109395 sfehanî, el-Müfredât , s591396 Öztürk, Yaşar Nuri, Kur'an'ın Temel Kavramları, 5. bs. Yeni Boyut Yayınları, stanbul, 1995, s29397 Al-i mran 3/75-76398 Ra’d 13/20, Nahl 16/91-95, Ahzab 33/23399 Al-i maran 3/77
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 78/98
72
Burada Allah konuşmayacağını ifade ediyor. Fakat başka yerlerde Allah’ın
insanlara teker teker hesap soracağı anlatılıyor.400 Sorma ise ancak konuşma ile
meydana gelir. Bu durum şu şekilde açıklanabilir. Cenab-ı Hakk’ın burada onlarla
konuşması müminlere olduğu gibi değildir. Onlara karşı konuşması onları azarlayıcı
ve onların azabını artırıcı şekilde olur. Veya Allah (cc) onlarla konuşmaz. Onlarakonuşan, soran meleklerdir.401
3- Allah’ın Ayetleri Apaçık Bir şekilde Geldiği Halde nkâr Etmek
Allah, ahirette insanların itirazlarına karşı dünyada onlara doğru yolu
gösterecek rasuller, nebiler göndermiştir. Allah’ın adaleti bunu gerektiriyor. Çünkü
adalet gereken yolu gösterdikten sonra hesap sormayı gerektirir. Cenab-ı Hak
insanlara herhangi bir peygamber veya yol gösterici göndermeden de onları hesaba
çeker. Bu Allah’ın kudreti dâhilindedir. Fakat Cenab-ı Hakkın başka sıfatları da
vardır. Adil, Rahim, Rahman gibi. Bu sıfatları çatıştırmamak lazım. Kur’an’da birçok
yerde insanların başlarına gelenlerinin kendi iradeleriyle yaptıklarından kaynaklandığı
ifade ediliyor.402 Ayrıca peygamber, nezir gönderilmeyen bir kavmin azap
edilmeyeceği ifade ediliyor.403
Kur’an bu şekilde ifadelerle insanların Allah’a bir mazeretlerinin olmayacağını
vurguluyor. Yani ahirette insanların kesinlikle bir mazeretleri olmayacak. nsanlar
artık kendi iradeleriyle iyi veya kötü amel yapacaklar ve ahirette de Allah’a karşı
hesap verecekler. Allah (cc) en-Nisa suresinin 165. ayetinde şöyle buyuruyor:
“(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki
insanların peygamberlerden sonra Allah’a kar şı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet
ve hikmet sahibidir .” Buna göre Allah’ın gönderdiği elçilere uymayan ve onlara karşı
çıkan herkes ahirette cezaya çarptırılacak. Bu cezalardan bir tanesi de Allah’ın bu tür
kulları muhatap almaması ve onların dileklerini ebediyen kabul etmemesidir.
Zemahşeri (538/1144), Mü’minun suresinin 108. ayetinde geçen “ Buyurur ki:
Alçaldıkça alçalın orada! Bana kar şı konu şmayın artık!” sözü, kâfirlerin bir önceki
ayette geçen “ Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. E ğ er bir daha (ettiklerimize) dönersek,
400 Araf 7/6, Hicr 15/92-93401 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , V, 28402 en-Nisa 4/153, Araf 7/39, et-Tevbe 9/82, 95, Yunus 10/8, Münafikun 63/3403 el-sra 17/15
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 79/98
73
artık belli ki biz zalim insanlarız” sözlerinin son sözleri olduğunu ve Allah’ın bundan
sonra onları konuşturmadığını ifade ediyor.404
4.5. Müşrikler, Hangi Delil Getirilse Getirilsin man Etmezler
man, bir kişiyi söylediği sözde doğruluğa nisbet etmek ve söylediğini kabul
etmektir.405 manın şer’i manasıyla alakalı çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. man:
“kalbin tasdiki”, “kalbin marifeti olup ve Allah ve peygamberinin haber verdiği
şeyleri tasdik”, “mücerred olarak dilin tasdikidir”, “kalben tasdik, dil ile ikrardır”
şeklinde tarifler yapılmıştır.406
Kâfirlerin inkâr sebepleriyle alakalı olarak birçok şey zikredilebilir. Bu
sebepler düşünce ve inançta sapmalara yol açabilir. Kur’an inkâr ve küfürden söz
ederken onu her zaman aynı açılardan ele almaz. Aksine her seferinde onu değişik
açılardan ele alır. Böylece insan zihnine onu tüm boyutlarıyla nakşetmeye çalışır.407
nsanların inkârlarını besleyen ve devam etmesine sebep olan ve hakkı
görmesine engel olan sebepler vardır. Bu sebepleri Kur’an bize açıklıyor. Bunlardan
bir tanesi de cehalettir. Cehaleti sadece ilmin zıddı olarak ele almak doğru değildir.
slam öncesi kullanımı dikkate alanlar cehl, cehalet ve cahiliyeyi ilmin karşıtı olarak
değil, hilmin zıddı olmasını öne çıkarmak suretiyle bir sertlik ve katılığa işaret eden
bir kavram olarak açıklamışlardır.
408
nanmama sebeplerinden biri olan cehaletianlatan ayetlerden bir tanesi de el-Enam suresinin 111. ayetinde geçiyor. Ayet şöyle:
“E ğ er biz onlara melekleri indirseydik, ölüler onlarla konu şsaydı ve her şeyi
kar şılarına toplasaydık, Allah dilemedikçe, yine de inanmazlardı; fakat onların ço ğ u
bunu bilmiyorlar .”
Mealini verdiğimiz ayette genellikle mealciler zaman hatasına düşmüşlerdir.
Meallerde kullandığımız Diyanet Vakfı Meali de maalesef aynı hataya düşmüş. Bu
ayette verilmesi gereken meal “indirsek”, “konuşsa” değil de “indirseydik”,
konuşsaydı” şeklinde olması daha uygun olur.409
Bu ayet, kâfirlerin kendilerine delilolarak ne getirilse getirilsin iman etmeyeceklerini anlatıyor. Yani onlara melekler de
404 Zemahşeri, el-Ke şşaf , III, 44405 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XIII, 21406 Kılavuz, Ahmed Saim, man-Küfür Sınırı: Tekfir Meselesi, Marifet Yayınları, stanbul, 1984, s20-24407 Yolcu, Mehmet, Kur’an’da nkâr Psikolojisi, Çıra Yayınları, stanbul, 2004, s20408 Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar , s52409 Akdemir, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri, s114
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 80/98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 81/98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 82/98
76
bulunup “bu bir iftiradır” demeleri lazım. Tam manasıyla durum ortaya çıkmadan kim
olursa olsun mümin olduktan sonra onun hakkında hüsnü zanda bulunulmalıdır.422 2-
Böyle bir durumda eğer iftirada bulunan kimse dört şahit getirmezse Allah katında
yalancılardandır.423 3- Müminler bir iftirayla karşılaştıklarında hemen inanıp kendileri
de içine girerlerse Allah’ın fazlı ve rahmeti olmazsa onlara dünyada ve ahirette büyükbir azap isabet edebilir. Bu durum bizim için de geçerlidir. Aynı duruma girersek aynı
akıbete uğrarız.424 4- Bir masuma iftira büyük bir hadisedir. Öyle küçümsenecek bir
durum değildir. Sağda solda konuşup bu iftirayı küçümsemek Allah katında büyük bir
günahtır. Böyle bir iftira karşısında müminler susmalı ve kesinlikle ağızların iğrenç
sakızı haline getirmemelidirler.425 5- Böyle bir durum karşısında iftirayı yapana,
söyleyene, yayana karşı “Bu konuda konuşmamız yakışık olmaz. Hâşâ! Bu çok büyük
bir iftiradır” denilmelidir. Müminler bu tür konularda ne söylediklerine dikkat etmeli
ve ağızlarına sahip olmalıdırlar.426 6- Böyle bir duruma düştükten sonra bunun çokbüyük bir hata olduğu bilinip bir daha asla aynı hataya düşülmemelidir.427 7- Sizin
başınıza böyle bir iftira geldiğinde onun sizin hakkınızda şer olduğunu düşünüp
üzülmeyin, o sizin için tam bir hayır olabilir.428
Fahreddin Razi yukarıda mealini verdiğimiz Nur suresinin 16. ayetiyle alakalı
şöyle diyor: “Bu adap kısmına girer. Yani siz böyle bir şeyi işittiğinizde onun
hakkında konuşmamanız gerekmez miydi? Müminlerin böyle bir şeyden kaçınmaları
birkaç yönden gerekiyor: 1- Akıl ve din böyle bir konu hakkında konuşmamayıgerektiriyor. 2- Böyle bir durum Allah Rasulü’ne eziyet veren bir durumdur. Ona
eziyet vermek de Allah’ın lanetini çeker. Çünkü Allah Teala şöyle diyor: ‘Allah ve
Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmi ş ve onlar için horlayıcı bir
azap hazırlamı ştır.’429 3- Böyle bir durum Hz Aişe ve anne-babasına eziyettir. 4- Akıl
böyle bir durumdan uzaklaşmayı gerektirir. Çünkü böyle bir şeyi konuşan kişi eğer
doğruysa sevap veya cezayı hak etmez. Fakat eğer yalansa büyük bir azaba müstehak
olur. 5- Bu bir vakit kaybıdır. Çünkü insana bir şey kazandırmaz. Allah Resulü şöyle
buyuruyor: ‘Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi onu dinin
422 en-Nur 24/12423 en-Nur 24/13424 en-Nur 24/14425 en-Nur 24/15426 en-Nur 24/16427 en-Nur 24/17428 en-Nur 24/11429 el-Ahzab 33/57
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 83/98
77
güzelliğindendir.’ 6- nsanların güzel yönlerini ortaya çıkarmak ve kötülüklerini
örtmek Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. Çünkü Rasulullah ‘Allah’ın ahlakıyla
ahlaklanınız’ diyor.430
4.7. Susma Orucu
Oruç, Farsça “ruze” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapça bir masdar
olarak “savm ve sıyam” sözlükte; “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini
tutmak, engellemek, oruç tutmak” demektir. Bir fıkıh terimi olarak ise; oruç tutmaya
ehil kimselerin niyet ederek, ikinci fecirden itibaren güneşin batışına kadar orucu
bozan şeylerden korunmalarıdır. Kısaca oruç, belli bir süreyle, bilinçli olarak yeme,
içme ve cinsel ilişkide uzak durmaktır.431 Müminlere Bakara suresinin 183. ayetiyle
farz kılınmıştır.
Oruç sadece slam’da olan bir ibadet değildir. Bu Hz Âdem’den başlayarak
Peygamberimize (s.a.v.) kadar devam eden bir ibadettir. lk orucun, Âdem (a.s.) ile
başladığı ve her Arabî ayın 13, 14, 15. günleri oruç tutmanın ondan kaldığı
nakledilir.432
slam’dan önceki dinlerde orucun çeşitleri, milletlerin ve dinlerin değişmesiyle
değişmiş ve onu meydana getiren sebeplerin ve yerlerin çoğalmasıyla da çeşitleri
çoğalmış ve esası kaybolmuştur. Yemek, içmek, cinsi yakınlık, çalışmak ve
konuşmaktan uzak durma, oruçtan sayıldığı gibi, bunların birinden veya bir kısmından
sakınmak da oruçtan sayılmıştır. Bu oruç çeşitlerinin hepsinde esas olan; bedeni ve
ruhu sevdiği bazı zaruri ihtiyaçlardan uzak tutmaktır.433
slam’dan önce değişik oruç çeşitlerinin olduğunu söyledik. Bunlardan bir
tanesi de sükût orucudur. Bu oruç srailoğulları’ndan koyu dindarların, sabahtan
akşama kadar konuşmaktan sakınmaları şeklindedir. Konuşmaktan sakınmak, belki de
oruç çeşitlerinin en ilgincidir. Aynı zamanda iptidai birçok kabilede yaygındır.
Mesela; Avustralya’nın yerli halkı arasında, kadının kocası öldüğü zaman, uzun bir
430 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 180431 Döndüren, Hamdi, Delilleriyle slam lmihali, Erkam Yayınları, stanbul, 2005, s513432 Feyizli, Hasan Tahsin, slamda ve Di ğ er nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, Milli Eğitim Gençlikve Spor Bakanlığı, Ankara, 1988, s11433 Feyizli, slam’da ve Di ğ er nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, s11
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 84/98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 85/98
79
4.8. Dabbet'ul-Arzın Konuşması
Yeryüzünde yürüyen her şey “dabbe” olarak adlandırılır. Binilen şey demektir.
“Dabbetu’l-Arz”, slam kaynaklarında kıyamet alametlerinden biri olarak
zikredilmektedir. “Yaşlı, yavaş yürüdü” derken “debbe” fiili kullanılır.
442
Hafif biryürüme manasına gelir. Hayvanlar ve haşereler için kullanılır. Bunun yanı sıra içkinin
badene yayılması ve bir çürüklüğün etrafına sirayeti gibi hareketi gözle fark
edilmeyen şeyler için de kullanılır.443 ب ام ا اود denildiğinde “kavim yavaş
yavaş düşman üzerine yürüdü” manasına gelir.444 Kelimenin aslında bir yavaşlık var.
Temelde yavaş yavaş sirayet etme, içine girme vardır.
Dabbe’nin çıkışı kıyamet alameti olarak ifade edilmiştir. Hadislerde buna dair
birçok rivayet vardır. Bu rivayetler sahih hadis kaynaklarında “fiten” ve “eşrat-ı saat”
bablarında bulmak mümkündür. Dabbetu’l-Arz için çeşitli şeyler söylenmiştir. Meselabazı kitaplarda başı bulutlara değecek kadar büyük olduğu, dört ayaklı olup, derisinin
kılla kaplı ve iki kanatlı olduğu, başı öküz başına, gözü domuz gözüne, kulağı
filkulağına, göğsü aslan göğsüne, rengi pars rengine, kuyruğu koç kuyruğuna, böğrü
inek böğrüne, ayağı deve ayağına benzediği bildirilmiştir. Çıkarken yanında Musa’nın
asası ve Süleyman’ın mührü olacak ve bu asayla mümin ve kâfirleri damgalayacak,
bundan sonra mümin ve kâfir birbirlerinden fark edilecek.445 Müminleri beyaz bir
nokta ile damgalayacak ve müminlerin yüzü bembeyaz olacak, kâfirlerin yüzünü
siyah bir nokta ile damgalayacak ve bu kâfirler simsiyah olacak.446 Bu yapılantasvirlere göre “dabbe” acayip bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hadislerde geçen
bu tasvirlerin zahiri manasıyla yola çıktığımızda Yunan tanrılarına benzeyen, insan
hayvan karışımı acayip bir varlıkla karşılaşırız. Fakat bu dünya imtihan dünyası
olduğuna göre, tarif edildiği şekliyle bir hayvanın ortaya çıkması imtihan sırrını
ortadan kaldırır. nsanları imana zorlar.447 Razi de “dabbe” ile alakalı rivayetleri
verdikten sonra şunları söylüyor: “Bilmiş ol ki, Kur’an’ı Kerim’de yukarıda anlatılan
hususlardan herhangi birisine delalet eden bir şey yoktur. Bu hususlarla ilgili
442 Cevheri, es-Sıhah, I, 124443 sfehanî, el-Müfredât , s306444 Ferahidi, Tertibu Kitâbi'l-Ayn, , s252445 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 214446 Ezheri, Tehzibü'l-Luga, X, 264447 Mutlu, smail, Bediüzzaman’ın Yorumları I şı ğ ında Kıyamet Alametleri, Mutlu Yayıncılık, stanbul,1999, s250
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 86/98
80
Resulullah tarafından buyrulduğu sabit olan sahih hadis varsa, kabul edilir. Aksi
takdirde bu sözlere iltifat edilmez.”448
Dabbetu’l-Arz Kur’an’da sadece bir ayette geçmektedir. O da Neml suresi 82.
ayetidir. Meali şöyle: “Kendilerine söylenmi ş olan ba şlarına geldi ğ i zaman, yerden
bir çesit hayvan çıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıkların söyler .” Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Debb
ve Debib: Hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlarda ve çoğunlukla
haşerelerde, yani böceklerde kullanılır. çkinin vücuda yayılması ve bir çürüklüğün
etrafına bulaşması gibi, hareketi gözle tesbit olunamayan şeylerde de kullanılır.
‘Dabbe’ kelimesi de bundan fail olmak üzere asıl lügatte ‘mâyedübbü’, yani
debbeden, hafif yürüyen, debelenen demek olur. Ve şu halde tren, otomobil, bisiklet
gibi otomatik şeylere de, lügatın aslına göre ‘dâbbe’ demek uygun olabilecekse de dil
de kullanılışı hayvanlara mahsustur. Hatta örfte dört ayaklı hayvanlarda ve onlariçinde özellikle atta daha çok kullanılmıştır. Bununla beraber ‘Allah, her hayvanı
sudan yarattı. şte bunlardan kimi karnı üstünde sürünen, kimi iki ayağı üstünde yürür,
kimi dört ayaküstünde yürür’449 ayetinden anlaşılacağı üzere her hayvan hakkında
kullanılır. Hayvan kelimesi ile eşanlamlı gibidir. ‘Yeryüzünde yürüyen her canlının
rızkı, yalnızca Allah'a aittir’450 ayetinden anlaşılan da budur. Bundan dolayı hayvan
gibi insan için de kullanılır. Bu ayette “dâbbe” diye nekre (belirsiz isim) olarak
geldiğinden bunun bildiğimiz dâbbelerden bambaşka bir dâbbe olması akla gelir.
“Onlarla konuşan dâbbe” terkibinde açıkça belirtilen bunun konuşan bir hayvan, yani
insan olmasıdır. Tefsirler de bu iki nokta etrafında dolaşmaktadır.
Râgıb, Müfredat’ında bu konudaki görüşleri şöylece özetlemiştir: Neml
suresinin 82. ayetinde denildi ki: “Dâbbe, tanıdığımızın aksine bir hayvandır ki,
çıkması kıyamet vaktine mahsustur” Bir de denildi ki: “Bununla cehalet ve
bilgisizlikte hayvanlar gibi olan en şerli kimseler kasdolunmuştur.” Bu takdirde dâbbe
bütün debelenen yaratıkların ismi olarak ifade edilmiş olur. “Hain” kelimesinin
cemisi, “haine” gibi. Kâdı Beydâvî ve bazı hadisçiler bunu “cessâse” casuslar olarak
göstermişlerdir ki, bir hadiste haber verildiğine göre, cessâse, Deccal için haberler
araştırıp toplayan casus demektir.
448 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIV, 218449 Nûr 24/45450 Hûd 11/6
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 87/98
81
Ebü’s-Suud da diyor ki: Bu dâbbe, casustur. Bundan cins isim söylenip, bir de
tefhim (büyüklüğüne işaret) tenviniyle bilinmezliğinin tekid edilmesi, şanının
garipliğine ve özelliğinin, davranışının açıklamadan uzak olduğuna delalet eder.
Bundan dolayı hadiste bildirilen bazı garip rivayetleri kaydettikten sonra, şunu da
ilave ediyor: Hz. Ali'den naklolundu: Kuyruğu olan bir dâbbe değil, sakalı olan birdâbbedir, demiş bir erkek olduğuna işaret etmiştir. Fakat meşhur olan bir dâbbe
olmasıdır. Şüphesiz Kur’ân’da denildiği için bir dâbbedir. Fakat erkek bir dâbbedir.
“Onlara söyleyen dâbbe” denilmesi ise, bunun bir insan olmasını belirtmek için açık
bir delildir. Burada söze mecazî bir mânâ vermek veya fiilini “söylemek” mânâsına
değil de cerh (yaralama) mânâsına konuşma ile yorumlamak, açık beyanın zıddınadır.
Garib rivayetler ile Kur’ân’ı açık manasından çıkarmak yakin ilmine zarar
vermektir.”451
Günümüzde Dabbetu’l-Arz ile alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Ayetlere vehadislere dayanarak çeşitli çıkarımlar yapılmıştır. Bunları şöyle kısa ve öz bir şekilde
sıralayabiliriz:
Harun Yahya’ya göre Dabbetü’l-Arz televizyondur. Çünkü Dabbetü’l-Arz’ın
vasfının anlatıldığı ayette “onlara söyler” ifadesi vardır. Televizyon da bütün insanlığa
hitap eden, adeta onlarla konuşan bir alettir. Bir de televizyon, bütün parçalarıyla
yerden çıkma yani yeryüzündeki elementlerden oluşan bir aygıttır. Bu da ayetin
manasına uygundur.452 Bu şekilde yapılan bir yorum ayetin zahirine uzak
görünmektedir. Çünkü Dabbetu’l-Arz Allah’ın bir ayeti ve insanları hizaya getiren bir
delil olacaktır. Televizyon Dabbetü’l-Arz’ın bu vasfına aykırı görünmektedir. nsanlar
televizyonla değil hizaya gelmeleri, en azından Allah’ın varlığını hatırlamaları, belki
daha da çok Allah’ı unutmuşlar ve küfran-ı nimetlerini artırmışlardır.
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Dabbetü’l-Arz’ın Stephan Hawking olduğunu
söylüyor. Ona göre Dabbetü’l-Arz çıkmıştır. Konuşan bir varlıktır. Kendisi insan olup
fakat normal bir insan değildir. nsanların normal olarak gösterdikleri bedeni
fonksiyonları gösteremiyor. O; beyni, bilgisi ve ruhuyla öne çıkan bir varlıktır.
Kur’an’ın verileriyle bilim dünyasından yükselen uyarıları birlikte düşünenler
Dabbetü’l-Arz’ı çıkarırlar. O kişi de Stephan Hawking’dir.453 Öztürk, bu konudaki
451 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VI, 160452 Yahya, Harun, Ahir Zaman ve Dabbetü’l-Arz, Kültür Yayıncılık, stanbul, 2001, s105453 Öztürk, Yaşar Nuri, Cevap Veriyorum, Gerçek Dini Arayanlarla Ba ş Ba şa, 2. bs. Yeni Boyut,stanbul, 2001, s137
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 88/98
82
hadislere itimat etmeyip sadece Kur’an’ın tarifinden yola çıkarak bu sonuca varıyor
ve bu bulgusunun Kur’an’ın tarifine tıpatıp uyduğunu iddia ediyor.454
Said Nursi’ye göre nasıl ki Firavun kavmine çekirge ve bit belaları ve Kâbe’yi
tahrif etmek isteyen Ebrehe’ye Ebabil kuşları musallat olmuş; aynı şekilde Süfyan’ın
ve deccallerin fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana, Yecüc ve Mecüc’ünanarşistliğiyle fesada, dinsizliğe, küfre düşen insanların akıllarını başlarına getirmek
için yerden bir hayvan çıkacak ve onları yerle bir edecek. O dabbe bir nevidir. Bir
şahıs olsa herkese yetişemez. Belki Hz Süleyman’ın asasını kemirip yiyen bir kurtçuk
gibi ağaç kurdu olabilir. Bu kurtçuk insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek,
insanın cisminde dişinden tırnağa kadar yerleşecek. Müminler iman bereketiyle
kurtulacaklardır.455
Said Nursi’nin bu yorumuna dayanarak Dabbetü’l-Arz’ın aids virüsü olduğunu
söyleyenler var.456 Bilindiği gibi aids virüsü ilk olarak 1971 yılında Zaire’de birmaymun ile ilişkide bulunan bir yerlinin aracılığıyla bulaşıcı nitelik kazandığı
belirlenmiştir. Özellikle ahlaki çöküntüye maruz kalan bölgelerde yaygın olan aids
virüsü insan mekanizmasını felç eden bir yapıya sahiptir. Halsizlik, bitkinlik, kilo
kaybı, lenf bezlerinde şişme, akciğer ve solunum yolları hastalıkları ve mahrem
bölgelerde kendini gösteriyor. Tam bir çözümü bulunabilmiş değil. Özellikle ahlaki
olmayan ilişkiler ve fuhuş bu hastalığa yakalanma riskini çok artırıyor.457
Kur’an’ı Kerim’de geçen Dabbet’ül-Arz’ın mahiyetinin net olmadığını vehadislerde de özellikle kütübü sittede buna dair geniş bir malumatın olmadığını
görüyoruz. Bu bilgi eksikliği farklı yorumlara yol açıyor. Günümüz insanın da bundan
etkilendiğini görüyoruz. Bu etkilenme sinemaya yansımış ve dabbe konusu sinemaya
aktarılmıştır. Çekilen filme göre dabbe, internet yoluyla yayılan bir virüstür. Filmin
çıkış noktası da Neml suresinin 82. ayetidir.458
Dabbetü’l-Arz’ın ortaya çıkış zamanıyla alakalı çeşitli şeyler söylenmiştir.
Buna göre Dabbetü’l-Arz Kur’an’da “kâfirlere vaad edilen azabın vaki olacağı zamanyerden çıkacağı ve onlarla konuşacağı (veya onları yaralayacağı)” dışında herhangi
bir tasvir bulunmamaktadır. Devam eden ayette ise “bu günde yalancıların
454Öztürk, a.g. s135455 Nursi, Bediüzzaman Said (1380/1960), Ş ualar , Sözler Yayınevi, stanbul, t.y., s427456 Mutlu, Bediüzzaman’ın Yorumları I şı ğ ında Kıyamet Alametleri, s251457 Yahya, Harun, Aids Kur’an’da Bahsi Geçen Dabbet-ül Arz mı? Ferşat Yayınevi, stanbul, 1987, s11458 Zaman Gazetesi, 9 Şubat 2006
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 89/98
83
haşredileceği” ifade edilmektedir. Kur’an’ın ayetlerinden azabın vuku bulacağı zaman
ile haşr günü arasında irtibatın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu da Dabbetü’l-Arz’ın
kıyametin vukuundan önce ortaya çıkacak bir alamet değil, kıyametin vukuu ile
ortaya çıkacak bir olay oluğunu gösterir.459
Sonuç olarak bütün bu söylenenler birer yorumdur. Bununla alakalı kesin bir
şey söylemek mümkün değildir. Çünkü Kur’an’da bir takım vasıfları verilmekle
birlikte kesin bir şey ifade edilmiyor. Bu tür konularda söylenecek en güzel şey ayet
ve hadisleri yorumladıktan sonra “Allah ve resulü en iyi bilir” diyerek bitirmektir.
Nitekim ulema hep böyle yapmıştır.
SONUÇ
459 Topaloğlu, Bekir, Yusuf Şevki Yavuz, lyas Çelebi, slam’da nanç Esasları, Marmara Üniversitesilahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1998, s283
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 90/98
84
nsanların en temel özelliği konuşma vasfıdır. Diğer varlıklardan temel ayırım
noktası konuşma özelliğine sahip olmasıdır. Ayrıca konuşma, insanın sahip olduğu en
büyük nimetlerden biridir.
Kelam Allah’ın bir vasfı olduğu gibi aynı zamanda bir tebliğ aracıdır. Bütün
peygamberler kendilerine verilen ilahi vahyi tam manasıyla, noksansız bir şekildetebliğ etmişlerdir. Zaten peygamberlerin sıfatlarından olan ismet sıfatının tebliğde
yani kendilerine indirilen ilahi vahyi eksiksiz tebliğ ettiklerinde ittifak vardır.
Kur’an’da “kelime” çok değişik manalarda kullanılmıştır. Müştaklarıyla
birlikte baktığımızda perspektifin genişlediğini görürüz. Çünkü Hz sa’dan insanların
bir haber duyduklarında takınacakları tavra varana kadar geniş bir kullanımının
olduğunu görüyoruz. Ayrıca Dabbetü’l-Arz’dan Hz Âdem’in öğrendiği kelimelere
varana kadar bir kullanım zenginliğinin olduğunu söylemek mümkündür. Kelimenin
Allah’a nisbet edilmesi halinde çeşitli anlamlara geldiğini görüyoruz. Allah’ınkelimesinin tam oluşu, Allah’ın hakkı kendi kelimeleriyle ortaya koyması,
kelimetullahın yüce oluşu, Allah’ın va’di, nusreti ve takdiri, Allah’ın hükmünün
değişmemesi, kelimetullahın Hz sa oluşu ve Allah’ın kelimelerinin tükenmemesi,
sınırının olmaması gibi manalarda kullanılmaktadır. Bunlar isim tamlaması olarak
kullanımlarıdır. Bu kelimenin Allah’a izafe edilmesi durumunda kazandığı
manalardır. Ayrıca isim tamlaması olarak kullanımında azap, takva ve küfür
kelimeleri gibi kullanımları vardır.
Kelime yalın halde kullanıldığında Hz brahim’in tabi tutulduğu imtihanlar,
Hz Âdem’in tevbe için kullandığı birer vasıta, ahirette kâfirlerin pişmanlıklarının bir
fayda vermemesi ve Allah’ın kelamının tahrif edilmesi gibi manalarda
kullanılmaktadır.
Sıfat tamlaması olarak kullanıldığı durumlarda iki şekilde kullanıldığını
görüyoruz. Kelime-i Tayyibe ve kelime-i habise şeklinde iki kullanımı vardır. Bu iki
kullanımla alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kelime-i tayyibenin, “Kelime-i şehadet
ve kelime-i tevhid, iman” olduğu söylenmiştir. Kelime-i habise ise “küfür” veya kötü
olan her şey olduğu söylenmiştir. Bu kullanım kâfir içindir. Kâfirin dünyada geçerli
bir ameli, ahirette de yüce tutulacak bir durumu yoktur.
Kur’an’da kelimenin dördüncü bir kullanım şekli ise fiil olarak kullanımıdır.
Bu şekilde kullanımı Allah’ın Hz Musa ile olan mükâlemesi, kıyamette azaların kişi
aleyhine şahitlikte bulunması, vahyin geliş şekilleri, Allah’ın kıyamette mükâlemede
bulunmayacağı veya zecr ile mükâlemede bulunacağı kimseler, müşriklerin hangi
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 91/98
85
delil getirilse de getirilsin inanmayacakları, bir iftira karşısında mümin tavrı, duruşu,
susma orucu ve Dabbetü’l-Arz’ın konuşması gibi manalarda kullanılmaktadır.
Konulu Tefsir Metoduna uygun olarak incelediğimiz bu konu Kur’an’da
zengin bir kullanıma sahiptir. Konumuzla ilgili olan bazı başlıklar tek başlarına
tezlere konu olmuştur. Mesela “Kur’an’da Azap Kavramı” ve “Kur’an’da TakvaKavramı” gibi konular. Biz ayrıntıları o tezlere bırakarak sadece bizim konumuzla
ilgili kısımları verdik.
Kelimenin kullanımında tartışmaların meydana geldiğini görmekteyiz.
Halku’l-Kur’an tartışmaları da bir manada bu kelimenin farklı anlaşılmasından
kaynaklanmıştır. Bu konu ehl-i sünnet ulemasıyla mutezile âlimleri arasında şiddetli
tartışmalara sebep olmuştur. Ahmet bn Hanbel gibi mezhep sahibi âlimlerin hapislere
girmelerine sebep olmuştur. Ayrıca Hıristiyanlar kelimenin Kur’an’daki
kullanımlarından yola çıkarak Hz sa’nın ulûhiyetine delil getirmeye çalışmışlardır.
KAYNAKÇA
Acluni, Ebü'l-Fida smail b. Muhammed (1162/1749), Ke ş fü'l-Hafa ve Müzilü'l- lbas
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 92/98
86
Amma ştehere mine'l-Ehadis Ala Elsineti’n-Nas, 2. bs. Daru hyai't-Türasi'l-
Arabi, Beyrut, 1932.
Afifi, Ebü'l-A'la, Muhyiddin bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, (trc. Mehmet Dağ),
Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975.
Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybani (241/855), el- Müsned , I-VI, Çağrı Yayınları, stanbul, 1982.
Akdemir, Salih, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri: Ele ştirel Bir Yakla şım,
Akid Yayıncılık, Ankara, 1989.
Alusi, Ebü's-Sena Şehabeddin Mahmud b. Abdullah (1270/1854), Ruhü'l-Meani fî
tefsiri'l- Kur'ani'l-Azim, I-XXX, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y.
A’reci, Settar Cebr Hammud, el-Vahy ve Delaletuhu fî’l-Kur’ani’l-Kerim ve’l-fikri’l-
slami Darü’l-Kütübi’l-lmiyye, Beyrut, 2001.
Aslan, Abdülgaffar Kur’an’da Vahiy, Ankara Okulu Yayınları, Ankara,2000.Buhari, Ebu Abdullah Muhammed b. smail (256/870), Sahih-i Buhari ve Tercemesi,
(trc. Mehmed Sofuoğlu), I-XV, Ötüken Neşriyat, stanbul, 1988.
Bulaç, Ali, “Medine Vesikası”, Yeni Ümit Dergisi, zmir, Nisan, 2005, sayı:68
Candan, Abdülcelil, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, (tefsire sokulan bid’at
hurafe ve tahrifat), Denge Yayınları, stanbul, 2000.
Cerrahoğlu, smail, Tefsir Usulü, 9. bs. Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993.
Cevheri, Ebû Nasr smail b. Hammad el-Farabi (400/1009), es-Sıhah Taci'l-Luga ve
Sıhahü'l- Arabiyye : Mukaddimetü’s-Sıhah, (’dad: Ahmed Abdülgafur Atar),
I-VI, 4. bs. Darü'l-lm li'l-Melayin, Beyrut, 1990.
el-Cevziyye, bn Kayyim (751/1350), el-Emsal fi'l-Kur'ani'l-Kerim, (thk. Said
Muhammed Nemr Hatib) 2. bs. Darü'l-Ma'rife, Beyrut, 1983.
Cilacı, Osman, Genel Hatlarıyla Dinler Tarihi, Mimoza Yayınları, Konya, 1994.
Cürcani, Ebü'l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali (816/1413), et-Ta'rifat ,
(thk. Abdurrahman Umeyre), Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1987.
Cüveyni, Ebü'l-Meali mamü'l-Harameyn Rükneddin Abdülmelik (478/1085), Ş ifaü'l-
Galil fî Beyani ma Vakaa fi't-Tevrat ve'l- ncil Mine’l-Tebdil, (thk. Ahmed
Hicazi Sekka), Mektebetü'l-Külliyyati'l-Ezher, Kahire, 1979.
Damegani, Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed, el-Vücuh ve'n-Nezair li-Elfazi
Kitâbillahi'l-Aziz, Vezaretü'l-Evkaf, Kahire, I-II, 1992/1412.
Döndüren, Hamdi, Delilleriyle slam lmihali, Erkam Yayınları, stanbul, 2005.
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 93/98
87
Dugeym, Semih, Mevsuatu Mustalahati’l- mam Fahreddin er-Razi, Mektebetu
Lübnan, Beyrut, 2001.
Ebû Vendi, Riyaz, sa ve Meryem Fi'l-Kur'an ve't-Tefasir, Darü'ş-Şuruk,
Amman, 1996.
Emiri, Ahmed el-Berk, brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim,Darü'l- Menar, Cidde, 1986.
Erdem, Mustafa, Hazreti Âdem, lk insan, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993
Ezheri, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevi (370/980), Tehzibü'l-
Luga, (tahkik Abdullah Derviş), I-XV, ed-Darü’l-Mısriyye li’t-Te’lif ve’t-
Tercüme, Kahire, t.y.
Fakihani, Ebû Hafs Taceddin Ömer b. Ali b. Salim (734/1334), el-Gayetü'l-Kusva
fi'l-Kelami Ala Ayati't-Takva, (thk. Muhammed Yahya Beydak),
Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1995/1415.Ferahidi, Ebû Abdurrahman Halil b. Ahmed B.Amr i Halil b. Ahmed (175/791),
Tertibu Kitâbi'l-Ayn, (haz. Muhammed Hasan Bükai), Müessesetü'n-Neşri'l-
slami, Kum, 1994.
el-Ferra, Ebû Zekeriyya Yahya b. Ziyad b. Abdullah ed-Deylemi (207/822), Meani’l-
Kur’an, I-III, 2. bs. Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1980.
Feyizli, Hasan Tahsin, slamda ve Di ğ er nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, Milli
Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ankara, 1988.
Firuzabadi, Ebü't-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed
(817/1415), el- Kamusü'l-Muhit, Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1986.
Gölcük, Şerafeddin, Süleyman Toprak, Kelam, 3. bs. Tekin Kitabevi, Konya, 1996.
Güngör, Mevlut, Kur'an Ara ştırmaları, Kur’an Kitaplığı, I-II, stanbul, 1995.
Halidi, Salah Abdülfettah, e ş-Ş ahsiyetü'l-Yahudiyye min Hilali'l-Kur'an, Darü'l-
Kalem, Dımaşk, 1987.
Hamidullah, Muhammed (2002), Kur'an-ı Kerim Tarihi, Özellikleri, Tedvini, Türkçe
ve Batı Dillerine Yapılan Tercümeleri, (trc. Salih Tuğ), Marmara Üniversitesi
lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1993.
slam Peygamberi: Hayatı ve Faaliyeti, (çev. Salih Tuğ), 6. bs. rfan Yayınevi,
stanbul, 2003.
Harman, Ömer Faruk, “Hz brahim” .A, XXI.
“sa”, A, XXII.
Hilalî, Selim b. d, Nasr, Muhammed b. Musa Al-i, el- stiab fî Beyani’l-Esbab, Daru
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 94/98
88
bnü’l- Cevzi, Demmam, 1425.
Huli, Emin (1895-1966), Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod , (trc. Mevlüt Güngör),
Kur’an Kitaplığı, stanbul, 1995.
Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar, (trc. Selahattin Ayaz) 2. bs.
Pınar Yayınları, stanbul, 1991.Kur'an'da Allah ve nsan, (trc. Süleyman Ateş) Ankara Üniversitesi lahiyat
Fakültesi, Ankara, 1975.
bn Akil, Ebû Muhammed Bahaeddin Abdullah b. Abdurrahman (769/1367), Ş erhu
bn Akil, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y.
bn Aşur, Muhammed Tahir b. Muhammed b. Muhammed et-Tunusi (1394/1973),
Tefsirü’t- Tahrir ve't Tenvir , I-XV, y.y. t.y.
bnü'l-Esir, Ebü'l-Hasan zzeddin Ali b. Muhammed b. Abdülkerim (630/1233), el-
Kamil fi't-Tarih, I-XIII, Daru Beyrut, Beyrut, 1992. bn Faris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed b. Faris b. Zekeriyya (395/1004), Mücmelü'l-Luga,
(thk. Abdülmuhsin Sultan), I-II, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1984.
bn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed (808/1406),
Mukaddime, (haz. Süleyman Uludağ), I-II, Dergâh Yayınları, stanbul, 1983.
bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yusuf en-Nahvi (761/1360),
Katrü’n- Neda ve Bellü’s-Sada, el-Mektebetü'l-Asriyye, Beyrut, t.y.
bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik (213/828), es-Siretü'n-
Nebeviyye, (thk. Süheyl Zekkar; şrh. Vezir el-Magribi), I-II, Darü'l-Fikr,
Beyrut, 1992.
bn Kesir, Ebü’l-Fida madüddin smail b. Ömer (774/1373), Tefsirü’l-Kur’ani’l-
Azim, (thk. Sami b. Muhammed es-Selame), I-VIII, Daru Tayyibe, Riyad,
1997/1418.
bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, Tefsiru Garibi'l-Kur'an,
(276/889), (thk. es-Seyyid Ahmed Abbas Sakr), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye,
Beyrut,1978/1398.
bn Manzur, Ebü'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensari (711/1311),
Lisanü'l-Arab, I-XV, Daru Sadır, Beyrut, t.y.
bn Sina, Ebû Ali Hüseyin b. Abdullah b. Ali Belhi (28/1037), en-Necat fi'l-
Hikmeti'l- Mantıkiyye ve't-Tabiiyye ve'l- lahiyye, (tahkik Muhyiddin Sabri
Kürdi) 2. bs. Matbaatü's-Saade, Kahire, 1938/1357.
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 95/98
89
brahim, Muhammed smail, Mu’cemü’l-Elfaz ve’l-A’lamil-Kur’aniyye, Darü'l-
Fikri'l-Arabi, Kahire, t.y.
el-sfahani, Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal Ragıb (502/1108),
Müfredatu elfazi’l-Kur’an, (thk. Safvan Adnan Davudi), 3. bs. Darü’l-Kalem,
Dımaşk; Darü’ş-Şamiyye, Beyrut, 2002/1423.Kadi yaz, Ebü'l-Fazl yaz b. Musa b. yaz el-Yahsubi, Ş ifa-i Ş erif , (544/1149), (trc.
Suat Cebeci), I-II, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1992.
Kara, Necati, Kur'an'a Göre Hazreti Musa, Firavun ve Yahudiler, 2. bs. Seha
Neşriyat, stanbul, 1991.
Karaman, Hayreddin, Dinler Arası Diyalog Nedir ?, Ufuk Yayınları, stanbul, 2005
el-Kari, Ebü'l-Hasan Nureddin Ali b. Sultan Muhammed Ali (1014/1606), Ş erhu Ş ifa-
i Ş erif , I-II, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, t.y.
Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed (730/1329) Istılahatü's- Sufiyye, (thk. Muhammed Kemal brahim Cafer), el-Hey'etü'l-
Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1981.
Letaifü’l-A’lam fî şarati Ehli’l-Elham, (tashih Mecid Hadizade), Merkez-i
Neşr-i Miras-ı Mektub[Miras-ı Mektub], Tahran, 2000.
Kılavuz, Ahmed Saim, man-Küfür Sınırı: Tekfir Meselesi, Marifet Yayınları,
stanbul, 1984.
el-Kurtubi, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensari (671/1273), el-Cami li
Ahkami’l- Kur’an, (i’tina ve tashih Hişam Semir el-Buhari), I-XII, Daru
Alemü’l-Kütüb, Riyad, 2003/1423.
Ma’luf, Luvis b. Nikola el-Ma'luf el-Yesui, el-Müncid fi'l-Luga ve'l-A'lam, 27. bs.
Darü'l-Maşrık, Beyrut, 1986.
Maverdi, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib (450/1058), en-Nüket ve'l-Uyun
Tefsiri'l- Maverdi, (racaahu es-Seyyid b. Abdülmaksud b. Abdürrahim), I-VI,
Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1992.
Meydanî, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed b. Ahmed en-Nisaburi (518/1124),
Mecmaü'l- Emsal, (thk. Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, sa El-Babi El-
Halebi), I-IV, Kahire, 1979.
Mukatil, Ebü'l-Hasan b. Süleyman b. Beşir Mukatil b. Süleyman (150/767), Tefsiru
Mukatil b. Süleyman, (tahkik Abdullah Mahmud Şehhate), I-V, el-Hey'etü'l-
Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1979.
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 96/98
90
Müslim, Ebü'l-Hüseyin el-Kuşeyri en-Nisaburi b. el-Haccac (261/875), Sahihi
Müslim, (neşr. Muhammed Fuad Abdülbaki), I-V, El-Mektebetü'l-slamiyye,
stanbul, t.y.
Nesai, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb (303/915), Sünenü'l-Kübra, (thk.
Abdülgaffar Süleyman Bündari, Seyyid Kesrevi Hasan), I-VI, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1991.
Nesefi, Ebü'l-Berekat Hafızüddin Abdullah b. Ahmed b. Mahmud (710/1310),
Tefsirü’n- Nesefi, Medarikü’t-Tenzil ve Hakaiki’t-Te’vil, (racaahu ve zabtuhu
ve eşrefe aleyh brahim Muhammed Ramazan), Darü’l- Kalem, I-III, Beyrut,
1989.
Nursi, Bediüzzaman Said (1380/1960), Ş ualar , Sözler Yayınevi, stanbul, t.y.
Özsoy, Ömer, Kur’an’ın Metinle şme Tarihi, lahiyat, Ankara, 2002.
Öztürk, Yaşar Nuri, Kur'an'ın Temel Kavramları, 5. bs. Yeni Boyut Yayınları,stanbul, 1995.
Cevap Veriyorum, Gerçek Dini Arayanlarla Ba ş Ba şa [Bütün eserleri; 32], 2.
bs. Yeni Boyut, stanbul, 2001.
er-Razi, Ebû Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin (606/1209), et-
Tefsirü'l- Kebir (Mefatihü'l-Gayb), I-XXXII, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi,
Beyrut, 1934.
Reşid Rıza, Muhammed (354/1935), Tefsirü'l-Kur'ani'l-Hakim, I-XII, 4. bs. y.y.
Darü'l- Menar, 1954.
Semerkandi, Ebü'l-Leys mamülhüda Nasr b. Muhammed b. Ahmed (373/983),
Tefsirü's- Semerkandi, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1993.
Sinanoğlu, Mustafa, “Kelime” , A, XXV.
Mustafa, “Küfür”, .A, XXVI.
Suyuti, Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr (911/1505), el- tkan fî
Ulumi'l- Kur'an, I-II, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1987.
Süleyman, Semir, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, Tahran, 1979.
Şevkani, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlani (1250/1834),
Fethül- Kadir: el-Cami’ Beyne Fenni er-Rivaye ve’d-Diraye, I-V, Darü’l-Fikr,
Beyrut, 1983/1403.
Şimşek, M. Said, Günümüz Tefsir Problemleri, Esra Yayınları, Konya, 1997.
et-Taberi, Ebû Cafer bn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid (310/923), Tefsirü't-
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 97/98
91
Taberi, (thk. Mahmud Muhammed Şakir, Ahmed Muhammed Şakir), I-XVI,
2. bs. Darü'l-Maarif, Kahire, 1969.
Tabersi, Ebû Ali Eminüddin Fazl b. Hasan b. Fazl (548/1153), Mecmaü'l-Beyan fî
Tefsiri'l- Kur'an, I-V, Müessesetü'l-'lam Li'l-Matbua, Beyrut, 1995/1415.
Tekin, Ahmet, Türk’ü Hıristiyanla ştırma, slam’ı Tasfiye Ta şeronlarına, Diyalogculara Kur’an Dersi, stanbul, Kelam Yayınları, 2006.
Topaloğlu, Bekir, Yusuf Şevki Yavuz, lyas Çelebi, slam’da nanç Esasları,
Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1998.
Tirmizi, Ebû sa Muhamed b. sa b. Sevre es_Sülemi (279/892), el-Camiü’l-Kebir ,
(thk. Beşşar Avvad Ma’ruf), I-VI, 2. bs. Darü’l-Garbi’l-slami, Beyrut, 1998.
Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlü ğ ü, Marifet Yayınları, stanbul, 1991.
Ünal, Ali, Kur'an'da Temel Kavramlar , 2. bs. Beyan Yayınları, stanbul, 1990.
Wensinck, Arent Jean (1358/1939), el-Mu'cemü'l-Müfehres li-Elfazi'l-Hadisi'n- Nebevi (Concordance et ndices de la Tradition Musulmane), I-VII, E. J. Brill,
Leiden, 1967.
Vahidi, Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi (468/1075), Esbabü'n-
Nüzul, (thr. Asım b. Abdülmuhs Hamidan), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut,
1991.
Yahya, Harun, Ahir Zaman ve Dabbetü’l-Arz, Kültür Yayıncılık, stanbul, 2001.
Aids Kur’an’da Bahsi Geçen Dabbet-ül Arz mı? Ferşat Yayınevi, stanbul,
1987.
Yavuz, Yusuf Şevki, .A, “Azab”, IV.
“Halku’l-Kur’an” , A, XV.
“Kelam” , A, XXV.
Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi (1361/1942), Hak Dini Kur'an Dili, (sdl. smail
Karaçam, Emin Işık), I-X, Feza Gazetecilik, stanbul, t.y.
Yolcu, Mehmet, Kur’an’da nkâr Psikolojisi, Çıra Yayınları, stanbul, 2004.
Zebidi, Ebü'l-Feyz Murtaza Muhammed b. Muhammed b. Muhammed (1205/1790),
Tacü'l- Arus min Cevahiri'l-Kamus, I-X, Matbaatü'l-Hayriyye, Kahire,
1888/1306.
Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed (538/1144), el-
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran
http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 98/98
Ke şşaf An Hakaiki't-Tenzil ve Uyunü'l-Ekavil Fî Vücuhi't-Te’vil, I-IV, Beyrut,
Darü'l-Fikr, 1977/1397.
el-Faik fî Garibi'l-Hadis, (thk. Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, Ali
Muhammed Becavi), I-IV, 2. bs. sa El-Babi El-Halebi, Kahire,1971.
Zaman Gazetesi, 9 Şubat 2006.
top related